İçeriğe atla

Yılanlı Sütun

Koordinatlar: 41°00′20″K 28°58′30″D / 41.00556°K 28.97500°D / 41.00556; 28.97500
Yılanlı Sütun
Harita
Genel bilgiler
TürZafer Anıtı
Konumİstanbul
Koordinatlar41°00′20″K 28°58′30″D / 41.00556°K 28.97500°D / 41.00556; 28.97500
BaşlamaMÖ 479
Delfi Tapınağı'nda Yılanlı Sütun'un temeli
Surnâme'de yer alan bir minyatürde Yılanlı Sütun
Yılanlı Sütun'un başı

Yılanlı Sütun veya Burmalı Sütun (Yunanca: Τρικάρηνος Ὄφις Τrikarenos Οphis), İstanbul’un Sultanahmet semtinde yer alan Hipodrom'dan (bugünkü At Meydanı) kalan, birbirine dolaşmış üç piton yılanının tasvir edildiği bronzdan yapılmış Antik Yunan anıtı.

İstanbul’un klasik döneminden günümüze kadar ulaşmış en eski büyük boyutlu anıttır. 29 boğumu günümüze ulaşan bronz sütun, MÖ 479'da Pers ordusu karşısında birleşen Yunan şehirlerinin kazandığı zafer anısına yapılmış ve Delfi'deki Apollo mabedine dikilmişti. Eserin İstanbul’a İmparator Konstantin tarafından 324 yılında getirildiği kabul edilir. Şehri böceklere ve sürüngenlere karşı korumak için büyülü güçlere sahip olduğuna inanılırdı. Günümüze 5metrelik bölümü gelebilmiştir; alt ve üst kısmı kırıktır.

Yılanlı Sütuna ait yılan kafalarından ikisi kayıptır; üçüncü kafa İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndedir.

Tarihi

MÖ 479 yılında Platea Savaşında Persleri yenen birleşmiş 31 Yunan şehri, savaşta elde ettikleri bronz ganimetleri eriterek bu eseri yaptırtmış ve Delfi’deki Apollo mabedinin karşısına dikmişlerdi.Apollon’un üç başlı bir yılanı öldürdüğüne dair mitolojik anlatı nedeniyle sütunun yapımında birbirine dolanmış üç yılandan figürü seçilmişti.[1]

Sütun, çan biçimli bir kaidenin üzerinde yer almaktaydı. Sütunu oluşturan yılanların kafaları üzerine ise altın veya altın kaplama olduğu düşünülen kazan yerleştirilmişti. Kazanda hiç söndürülmeyen bir ateş yanmaktaydı. Yekpare döküm tekniği ile içi boş olarak yapılmış olan sütun 6,5 m yüksekliğiydi; yüksekliği kazanla birlikte 8metreyi buluyordu.

Savaşın kahramanı Sparta kralı Pausanias, anıtın kaidesi üzerine kendisini zaferin tek kahramanı gibi gösteren bir yazıt yazdırmıştı. Fakat kısa bir süre sonra yazıt Spartalıların isteği üzerine silinerek, Perslerin yenilmesinde rol oynayan 31 Helen şehir devletinin adları doğrudan doğruya sütun üzerine kazınmıştır. Sütuna kazınmış isimler, bugün Kuzeydoğu yönüne rastlayan (Sultanahmet Camisi’ne bakan) yüzünde halen görülebilmektedir.[2] Lakonya alfabesine göre yazılmış olan yazıtlar 13. kıvrımda başlamakta, alt alta gelmek suretiyle 2. kıvrıma kadar devam etmektedir. 3. ve 13. kıvrımlar arasındaki 11 kıvrımın üzerinde yazı bulunmaktadır. Bu listede yalnız Plataia Savaşı‘na değil, tüm Pers savaşlarına katılan Helen şehir devletlerinin zikredildiği anlaşılmıştır.[3]

Sütun’un sanatçısı ve yapım yeri bilinmemekle birlikte dönemi itibarı ile bronz döküm tekniği ile ünlü Yunanistan’daki Aigina Adası’nda yapılmış olmasının muhtemel olduğu ifade edilmektedir.[2]

Sütunun üstüne yerleştirildiği düşünülen altın kazan, MÖ 357-346 yılları arasında savaş masraflarını karşılamak için eritilmiştir[1] Bu tarihten sonra, anıtın sadece üç yılan sarmalından oluşan ve bugün Yılanlı Sütun olarak adlandırdığımız sütun kısmı kalmıştır. Sütunun Delfi tapınağına dikildikten sonra tapınağı ve şehri yılan, akrep gibi zararlı sürüngen ve böceklere karşı koruması için güçlü büyüler yapıldığına inanılmaktaydı.

İstanbul’a getirilmesi

Yazılı kaynaklara göre sütunun MS 4. yüzyılda en geç MS 5. yüzyıl başında adandığı yer olan Delfi’den alınarak Constantinopolis’e getirildiği düşünülür. Bilim adamlarının büyük bölümü, Sütun’un MS 4. yüzyılda, Roma İmparatorluğu’nun yeni başkenti olan Constantinopolis’e, Büyük Konstantin tarafından getirildiğini kabul etmiştir.[2] Constantinapolis şehrinin kurulduktan sonra yılan ve böcek istilasına uğradığı ve İmparator Konstantin'in yeni başkenti zararlı hayvanlardan kurtarmak için sütunu şehre getirmeyi saplantı haline getirdiği söylenir.

Sütunun yerinden alınırken ya da Constantinopolis’te yeni yerine yerleştirilirken tabanında kayıplar yaşadığı düşünülür.[2] Tahminlere göre sütun, daha önce başka bir yerde iken 9. yüzyılda Hipodrom’da spinanın üstüne yerleştirilmiştir.[3]

Sütunun 1204‘te Haçlılar tarafından eritilmek veya talan edilmekten kurtulmasının sebebi çeşme olarak yararlı bir işlevi olmasından kaynaklandığı düşünülür;[3] bu tarihten sonra daha ne kadar çeşme olarak hizmet verdiği tam olarak bilinmez.

Yılanbaşlarının kopması

Yılanlı Sütun üç yılan başlı haliyle son olarak Avrupalı gezgin A. De la Motraye’nin 1699 tarihli gravüründe göründü. Yılan başlarının nasıl sütundan koptuğuna dair çeşitli rivayetler vardır. Topkapı Sarayı kütüphanesinde bulunan Hümernâme’de Fatih Sultan Mehmet‘in Atmeydanı‘na geldikten sonra kargısını fırlatıp yılanın alt çenesini kırdığı anlatılır[3] Evliya Çelebi'ye göre; "Yılanlı Sütun, İstanbul'daki 17. tılsımlı burma direktir. Bu sütunun tılsımı ile şehre yılan gibi hayvanlar girmemektedir. Bu direk üç başlı ejderha suretini gösterip başının birisini bir yeniçeri kılıç ile bir vuruşta kırmıştır. O tarihte kısmen tılsımı bozulmuş olup, İstanbul içine yılan, çiyan ve akrep gibi hayvanlar yayılmışlardır." Silahtar Silahdar Fındıklılı Mehmet Ağa’nın 'Nusretname' adlı eserinde anlattığına göre, 20 Kasım 1700 tarihinde yılanların başları boyunlarından itibaren kopmuş ve kaybolmuştur.[2] Bu tahribatın 5 Mayıs 1700‘de kalabalık bir ekiple İstanbul‘a gelen ve hipodroma yakın bir yerde misafir edilen Polonya elçisi Viniava Lescynski‘nin adamları tarafından yapıldığı ileri sürülmektedir[3]

Yılanbaşlarından birinin bulunması

Kaybolan yılanbaşlarından birisinin üst çene ve başın üst yarısına ait parçası o tarihte Ayasofya'yı onaran mimar Fossati tarafından 1848 yılında bulunmuş ve yetkililere teslim edilmiştir. Buluntu, İstanbul Arkeoloji Müzesi Çağlar Boyu İstanbul Sergi Salonunda sergilenmektedir.[3] Yılanın üst çenesi ile başının üst yarısını oluşturan kısma aittir. Çene üzerinde üçgen iri dişler belirgin durumdadır. Gözler derin oyulmuş çizgilerle belirtilmiş yuvarlak çukurlar halindedir.

Arkeolojik araştırmalar

Yılanlı Sütunun çevresinde 1855-1856‘da İngiliz arkeolog Charles Thomas Newton çalıştı ve sütun, kaidesiyle birlikte meydana çıkarıldı. Anıtın üzerindeki yazıtlar da Philipp Anton Dethier, Andreas David Mordtmann, O. Frick ve E. Fabricius gibi bilginler tarafından okunup değerlendirildi.[4] Sütunun Yunan tarihçi Pausanias'ın MS 2. yüzyılda Delfi'deki Apollon Tapınağı'nda gördüğü anıt olduğu teşhis edildi.

İkinci arkeolojik araştırma 1927 yılında İngiliz arkeologlarından Stanley Casson tarafından İngiliz Akademisi adına hipodrom ve çevresinde büyük çapta yürütülen kazılar esnasında yapıldı. Yılanlı Sütunun Bizans İmparatorluğu‘nun son zamanlarında buraya getirilerek dikilmiş olduğu ve çeşmeye dönüştürüldüğü ortaya çıkarıldı.

Kopyaları

2015 yılında bir bronz kopyası, Delfi'ye yerleştirilmiştir.[5] Bu kopya, 1980’den beri Delfi Müzesi'nde bulunan bir alçı kalıbı kullanılarak yapılmıştır. Orijinal sütunda artık görülmeyen şehir devletlerinin isimleri kopyanın üzerinde görülebilir.

Galeri

Kaynakça

  1. ^ a b Kılıçbay, Mehmet Ali. "Yılanlı Sütun". Kamil Koç Yolculuk dergisi, Sayı 56, Şubat 2009. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2016. 
  2. ^ a b c d e Çelik, Gülbahar Baran. "Açıkhavada 2500 Yıllık Bir Anıt:Yılanlı Sütun" (PDF). Vakıf Restorasyon Yıllığı, Sayı 6 Yıl 2013. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2016. 
  3. ^ a b c d e f Kara, Taner. "İstanbul Hipodronu, Mimarlık Tarihi İçerisindeki Yeri ve Önemi" (PDF). Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Edirne, 2010. 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2016. 
  4. ^ Mansel, Arif Münfid (1970). "İstanbul'daki Burmalı Sütun:Bugüne Kadar Yapılan Araştırmalara Toplu Bir Bakış". Belleten, Türk Tarih Kurumu Yayınları. 27 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2021. 
  5. ^ "The "Serpent Column" will once again adorn Delphi". Archaeology Wiki (İngilizce). 7 Mayıs 2015. 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis</span> İstanbulda Sarayburnu ve çevresine (Fatih) tekabül eden tarihî şehir, Doğu Roma ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun başkenti

Konstantinopolis veya Kostantiniyye, Roma İmparatorluğu (330–395), Bizans İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu (1204–1261) ve Osmanlı İmparatorluğu'na (1453–1922) başkentlik yapmış tarihî bir şehir. Günümüzde şehir, Atatürk'ün inkılaplarından biri olarak 1928'de Latin harflerine geçilmesi sonrası, kentin Türkçe adının Latin harfleriyle yazılmış hali olan İstanbul olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Gotlar Sütunu</span> Topkapı Sarayının dış bahçesindeki Roma devrinden kalma yapı

Gotlar sütunu, Topkapı Sarayı dış bahçesinde, Gülhane Parkı Sarayburnu girişinde bulunan ve Roma devrinden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen en eski abidedir. Etrafını saran yüksek ağaçlar arasına saklanmış gibi durmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sultanahmet Meydanı</span> İstanbulda tarihi bir meydan

Sultanahmet Meydanı, İstanbul'un Fatih ilçesinin Binbirdirek mahallesinde bulunan tarihî bir meydan. Bizans İmparatorluğu döneminde Konstantinopolis'teki adı Hipodrom, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Atmeydanı olarak adlandırıldı. Şehrin en önemli meydanlarından birisi olan alanın içerisinde Roma sirki, bugün Sultanahmet Camiinin olduğu noktada ise Büyük Saray bulunmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Hierapolis</span> Denizlide bir antik Roma kenti

Hierapolis, Pamukkale (Denizli) yakınlarında bulunan ve Frigler döneminde ana tanrıça Kibele kültünün merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermiş bir antik kenttir. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürülmektedir.

Dikilitaş veya obelisk yüksek, daire veya dört kenarlı tepeye doğru incelen taştan anıt. Genellikle belirli bir şahsı veya olayı anmak için yapılır. Antik dikilitaşlar tek bir taştan oluşurdu. Stel terimi genellikle klasik obelisk forumda olmayan diğer dikili duran farklı anıtlar için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Örme Dikilitaş</span>

Örme Dikilitaş, Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında, Sultanahmet Camii'nin batısında, Theodosius Dikilitaşı ve Yılanlı Sütun'un yanında yer almaktadır. 32 metrelik dikilitaş kaba kesilmiş taştan VII. Konstantinos tarafından yaptırılmıştır. Anıtın yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte I. Konstantin veya I. Teodosius dönemlerinde inşa edildiği sanılmaktadır. Öte yandan 10. yüzyılda VII. Konstantinos tarafından tamir edilmesinin ardından onun ismiyle anılmaya başlamıştır. O tarihlerde, söylendiğine göre VII. Konstantinos'un dedesi I. Basileios'un zaferlerini resmeden yaldızlı tunç plakalarla kaplıydı, ayrıca dikilitaşın üstünde bir küre bulunmaktaydı. Ancak söylentilere göre Dördüncü Haçlı Seferi sırasında yaldızlı tunç plakalar haçlılar tarafından çalınmıştır ve eritilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Orfeus</span>

Orfe (Orpheus), kimilerince gerçekten yaşamamış efsanevi bir isim veya mitolojik bir şair olarak görülmesine karşın, ezoterizmde, Antik Yunan'a bilgeliği Pisagor ve Platon’dan önce getirmiş, en büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Milet</span> Anadoluda bir antik kent

Milet Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'ın Didim ilçesinde Akkoy'un 5 km kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harabe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir.

<span class="mw-page-title-main">Asklepios</span> Yunan Mitolojisinde Tıbbın ve Sağlığın Tanrısı

Asklepios, Yunan Mitolojisi'nde tıbbın ve sağlığın tanrısı. Apollon ve Koronis'in oğludur. Tıp sanatlarının iyileştirici yönünü temsil edem Asklepios'un kızları; Hygieia, Iaso, Akeso, Aglæa ve Panakea olmakla beraber aynı zamanda birçok erkek çocuğu da bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Delfi</span> Yunan anakarasında yer alan antik kent

Delfi, Yunanistan'da Parnassos Dağı'nın güneybatısında bulunan arkeolojik bir alan ve modern bir kasabadır. 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak listelenmiştir. Antik çağlarda Yunan halkları için önemli bir dinî merkezdi. Tarih öncesi devirlere kadar eskilere dayandırılan varsayımlarda Yunan tanrıları Apollo ve Athena'ya ibadet edilen bir alandı. Günümüze kadar varlığını koruyabilmiş Antik Yunan mimarisi eserlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Kıztaşı</span>

Kıztaşı ya da Markianos Sütunu, 455 yılında Konstantinopolis'te Doğu Roma İmparatoru Markianos anısına dikilen bir anıtsal sütundur.

<span class="mw-page-title-main">Çemberlitaş Sütunu</span>

Çemberlitaş Sütunu ya da diğer adlarıyla Yanık Sütun veya Konstantin Sütunu 330 yıllarında İmparator I. Konstantin onuruna, İstanbul'un yedi tepesinden biri olan ve şu anki adıyla Çemberlitaş olarak adlandırılan semtteki tepeye dikilmiş olan anıtsal sütun.

<span class="mw-page-title-main">Milyon taşı</span>

Milyon taşı, İstanbul'da Doğu Roma döneminde 4. yüzyılda dikilmiş bir anıttır.

<span class="mw-page-title-main">Dikilitaş (Sultanahmet)</span> Sultanahmet Meydanının güneyindeki Antik Mısır yapımı dikilitaş

Dikilitaş ya da Theodosius Dikilitaşı, Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında, Yılanlı Sütun'un yanında bulunan bir Antik Mısır dikilitaşıdır. MS 390 yılında Roma imparatoru I. Theodosius tarafından Mısır'dan getirilerek şimdiki yerine dikilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tayyare Şehitleri Anıtı</span> 1916da ölen Osmanlı askerleri anısına İstanbulda dikilen bir anıt

Tayyare Şehitleri Anıtı, Türk havacılık tarihinde ilk hayatını kaybeden ve "şehit" olarak anılan Fethi, Sadık ve Nuri beylerin anısına 1916’da İstanbul’da eski Fatih Belediye binası karşısına dikilmiş anıt.

<span class="mw-page-title-main">San Marco Bazilikası'ndaki at heykelleri</span> San Marco Bazilikası girişinin üst kısmına monte edilmiş dört adet bronz at

San Marco Bazilikasındaki at heykelleri Roma dönemi dört adet bronz at heykelini tanımlar. Heykeller asıl olarak dört at tarafından çekilen, Quadriga olarak tanımlanan ve zafer törenlerinde kullanılan at arabasının bir parçasıdır. Heykeller 1204 yılında düzenlenen Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Konstantinopolis'ten yağmalanarak Venedik'e getirilmiş, San Marco Bazilikası girişinin üst kısmına monte edilmiştir. Fransız Devrim Savaşları döneminde 1797 yılında Napolyon Bonapart tarafından Venedik'ten alınan heykeller Paris'e götürülse de Napolyon Savaşlarının 1815 yılında sona ermesiyle yeniden Venedik'e iade edilmiştir. Günümüzde heykeller hava kirliliğinden etkilenmemeleri için bazilikanın içinde koruma altındadır. Bazilikanın üzerindeki heykeller asıl heykellerin replikalarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Didyma</span>

Didyma, İyonya sahili üzerinde yer alan bir Antik Yunan kutsal alanıdır. Bu yer Apollo tapınağını içermektedir. Delphi'nin yanında Didyma, Helen dünyasının en ünlü kehanet merkezidir. İlk olarak Homeros'un Apollo'ya ilahisinde bahsedilmiştir. Kuruluşu okuma-yazma öncesi, hatta Ionia'nın Helen kolonizasyonundan da öncedir.

<span class="mw-page-title-main">Arkadios Sütunu</span> Tarihî yapı

Arkadyos Sütunu veya Avrat Taşı, Roma İmparatorluğu'nda 5. yüzyılda İmparator Arkadyos devrinde çıkan Got isyanının Hun Hakanı tarafından bastırılıp, isyancı Gaines'i yenerek kellesinin İstanbul'a gönderilmesi üzerine imparator tarafından İstanbul'da dikilmiş zafer sutünüdür. Sütun, günümüzün Cerrahpaşa ve Haseki semtleri civarında, Haseki Hürrem Camisi'nin yanındaki alanda bulunan Arkadyos Forumu'nun ortasına dikilmişti.

<span class="mw-page-title-main">Konstantin Forumu</span>

Konstantin Forumu imparator I. Konstantin tarafından yeni başkenti Konstantinopolis’in merkez meydanı işlevini görmesi için yaptırılmıştır. Kentin bu ilk forumu, Septimius Severus döneminden kalma Byzantion kent surlarının ana kapısının hemen önüne inşa edilmiştir. Dairesel meydanın doğu ve batısında kentin ana caddesi olan Mese’ye çıkan iki anıtsal geçit bulunmaktaydı. Forumun merkezinde günümüzde de ayakta olan ve Çemberlitaş olarak bilinen porfir sütun yer almaktadır. Forum 328’deki inşasından 1204’te yağmalanmasına kadar büyük ölçüde bozulmadan varlığını sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Arslanhane</span> İstanbulda Bizans kilisesi

Arslanhane, Bizans Doğu Ortodoks kilisesi. Yakınında bulunan Halki Kapısı'nın ana girişinin üzerinde bulunan Hristos Pantokrator ikonasına atfen kiliseye Hristos Halkitis ismi verilmiştir. Adı muhtemelen bronzdan yapılmış kapı veya çinilerden gelen bu bina, Büyük Saray'ın anıtsal girişiydi. Zaten yangından ağır hasar gören kutsal kilise 1804'te yıkıldı.