İçeriğe atla

Yüz iskeleti

Kemik: Yüz İskeleti
İnsan yüz iskeletini oluşturan on dört kemik.
On dört yüz kemiği. (Nörokranyum yarı şeffaf gösterilmiş.)

  Mavi: Vomer (1)
  Sarı: Maksilla (2)
  Mor: Mandibula (1)
  Pembe: Nazal kemik (2)
  Kırmızı: Palatin kemik (2)
  Açık mavi: Lakrimal kemik (2)
  Koyu yeşil: Zigomatik kemik (2)
  Açık yeşil: Alt nazal konka (2)

Latinceossa faciei, ossa facialia

Yüz iskeleti (yüz kemikleri), kafatasının bir bölümünü oluşturan kemiklerdir.[1] Kafatasının geri kalanını ise nörokranyum oluşturmaktadır.

İnsan anatomi ve gelişiminde, yüz iskeletine bazen membranöz viscerokranyum denir, bu oluşum nörokranyuma dahil olmayan insan mandibulasını ve dermatokranyal öğeleri içerir.

Yapı

İnsan kafatasında, yüz iskeletini yüzdeki on dört kemik oluşturmaktadır:[1][2]

Tanımında varyasyonlar

Kartilajinöz viscerokranyumun bazı öğeleri (yani splanknokranyal öğeler) ki hyoid kemik örnek gösterilebilir, bazen yüz iskeletinin parçası olarak kabul edilir. Etmoid kemik (veya bir parçası) ve ayrıca sfenoid kemik yüz kemiklerine bazen dahil edilebilir, ancak edilmezlerse nörokranyumun parçası kabul edilirler. Maksiller kemikler kaynaştığı için, sıkça yalnızca tek bir kemik olarak listelenirler. Mandibula sıkça kranyumdan ayrı olarak düşünülür.

Gelişim

Yüz iskeleti, dermal kemikten oluşur ve nöral krest hücrelerinden (ki ayrıca nörokranyum, diş ve adrenal medullanın gelişiminden sorumludur) veya sklerotomdan (mezodermin somit bloğundan türer) gelişir. Nörokranyumda da olduğu gibi, kıkırdaklı balıklar ve diğer kartilajinöz omurgalılarda, endokondral ossifikasyon ile değişime uğramazlar.

İnsanlar arası kraniyofasiyel şekil farklılıkları, çoğunlukla biyolojik kalıtımdaki farklılığa bağlıdır. Osteolojik değişkenlerin ve genom çapında SNPlerin çapraz incelenmesi sonucunda bu kraniyofasiyel gelişimi kontrol eden özel genler tespit edilmiştir. Bu genlerden DCHS2, RUNX2, GLI3, PAX1 ve PAX3ün nazal morfolojiyi belirlediği, EDARın ise çene protrüzyonunu (çıkıntı) etkilediği keşfedilmiştir.[3]

Ek resimler

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Jinkins, J. Randy (2000). Atlas of Neuroradiologic Embryology, Anatomy, and Variants. Lippincott Williams & Wilkins. s. 458. ISBN 0781716527. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2017. 
  2. ^ "Divisions of the Skeleton". U.S. National Cancer Institute's Surveillance, Epidemiology and End Results (SEER) Program. Archived from the original on 14 Ocak 2009. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2017. 
  3. ^ Adhikari, K., Fuentes-Guajardo, M., Quinto-Sánchez, M., Mendoza-Revilla, J., Chacón-Duque, J. C., Acuña-Alonzo, V., Gómez-Valdés, J. (2016). "A genome-wide association scan implicates DCHS2, RUNX2, GLI3, PAX1 and EDAR in human facial variation". Nature Communications. 7: 11616. doi:10.1038/ncomms11616. PMC 4874031 $2. PMID 27193062. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Genetik</span> biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve çeşitliliği inceleyen bir dalı

Genetik ya da kalıtım bilimi, biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve genetik varyasyonu inceleyen bir dalıdır. Türkçeye Almancadan geçen genetik sözcüğü 1831 yılında Yunanca γενετικός - genetikos ("genitif") sözcüğünden türetildi. Bu sözcüğün kökeni ise γένεσις - genesis ("köken") sözcüğüne dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Omurga</span> omurgalılarda bulunan kemikli yapı

Omurga, yani columna vertebralis vücudu destekleyen servikal, torasik, lumbar, sakral ve koksiks olarak gruplanan 26 kemikten 33 vertebradan oluşan ana yapıdır. Omurga, vücudu desteklemek üzere torasik ve pelvik uzuvların arasında bir köprü oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">İskelet</span> vücudun destek yapısını oluşturan kısmı

İskelet, çoğu hayvanın vücudunu destekleyen yapısal çerçevedir. Farklı iskelet türleri vardır: bir organizmanın vücut şekline yapısal destek sağlayan sert bir dış kabuk olan dış iskelet; organların ve yumuşak dokuların bağlı olduğu iç sert bir çerçeve olan iç iskelet; ve vücut sıvılarının basıncı ile desteklenen esnek bir iç yapı olan hidroskelet.

<span class="mw-page-title-main">İnsan dişi</span> besinleri parçalamak için kullanılan insanların ağzındaki kalsifiye beyazımsı yapı

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kafatası</span> omurgalıların kafasında bulunan kemik yapı

Kafatası, omurgalılarda başı oluşturan kemik bir yapıdır. Yüzün yapılarını destekler ve beyin için koruyucu bir boşluk sağlar. Kafatası iki bölümden oluşur: kranyum ve mandibula. İnsanlarda bu iki kısım, nörokranyum ve en büyük kemiği olarak mandibulayı içeren viscerocranium'dur. Kafatası, iskeletin en ön kısmını oluşturur ve bir sefalizasyon ürünüdür - beyni ve gözler, kulaklar, burun ve ağız gibi çeşitli duyusal yapıları barındırır. İnsanlarda bu duyusal yapılar yüz iskeletinin bir parçasıdır.

<i>Ankylosaurus</i>

Ankylosaurus,, Geç Kretase devrinde 68-66 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış bir kuş kalçalı dinozor cinsidir.

<span class="mw-page-title-main">Diş anatomisi</span>

Diş anatomisi, anatominin çalışma alanlarından biri olup insan dişi yapılarını inceler. Dişlerin gelişimi, görünüşü ve sınıflandırılması bu çalışma alanı içerisine girer. Diş oluşumu doğumdan önce başlar ve dişlerin doğal morfolojisi o sıralarda belirginleşir. Diş anatomisi aynı zamanda taksonomik bir bilimdir. Dişleri ve onları oluşturan yapıları isimlendirmek çalışma alanı içerisine girer ve bu bilgiler diş tedavilerinde pratik bir amaca hizmet eder.

<span class="mw-page-title-main">Cleidocranial dysostosis</span>

Cleidocranial dysostosis, kemik malformasyonları içeren kalıtsal bir sendromdur; ebeveynlerden birinden otosomal dominant yolla gelir. Genetik incelemeler, kemik gelişimiyle ilgili RUNX2 genindeki bir sorunu göstermektedir. 3 tipi vardır; dişlerin etkilenmesi bunlardan yalnızca birinde saptanır. İskelet sistemi etkilenmesinin en tipik bulgusu köprücük kemiklerinde (klavikula;clavicula) görülür. Köprücük kemikleri ya hiç oluşmamıştır (agenezis) ya da gelişmesi yetersizdir (hipoplazi); bu nedenle, hastalar, omuzlarını orta çizgi üzerinde birleştirebilirler. Kafatasındaki bıngıldaklar ve pelvisteki simfizi uzun süre kapanamaz.

Oral-Facial-Digital sendrom II (orofaciodigital sendrom 2, Mohr sendromu; Mohr-Claussen sendromu), ektodermal displazi bulguları da içeren, otosomal resesif geçen kalıtsal bir sendromdur. Belirgin bir genel gelişme geriliği saptanır.

<span class="mw-page-title-main">Kraniyofasiyal yarıklar</span>

Kraniyofasiyal yarıklar, kraniyofasiyal malformasyonların en önemlilerinden biridir; baş-boyun ve yüz bölgesinin oluşma ve gelişme aşamalarındaki aksamalar ya da sapmalar sonucu ortaya çıkan yapısal ve işlevsel bozuklukların önemli bir bölümünü oluştururlar. Embriyolojik kökenlerine göre; nöral tüp kökenli anomaliler, 1. ve 2. farengeal ark kökenli malformasyonlar, ektodermal displaziler söz konusudur.

Delik-Taş 1, 1938'de Orta Asya'daki Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde, Bajsuntau Dağları'ndaki Delik Taş mağarasında keşfedilen bir Neandertal iskeletidir.

Oftalmik sinir, trigeminal sinirin üç dalından biridir. Göze,alın derisine ve ön taraf saçlı deriye duyusal innervasyon sağlayan üç dalı vardır.

Ortognatik cerrahi; Düzeltici çene cerrahisi veya basitçe çene cerrahisi olarak da bilinen, çene ve alt yüzün yapı, büyüme, uyku apnesi dahil hava yolu sorunları, TME bozuklukları, özellikle iskelet uyumsuzluklarından kaynaklanan maloklüzyon sorunları, diğer ortodontik diş ısırıklarından kaynaklanan durumlarını düzeltmek, diş telleri ile kolayca tedavi edilemeyen problemlerin yanı sıra, düzeltmenin yüz estetiğini ve benlik saygısını iyileştirmek için düşünülebileceği çok çeşitli yüz dengesizlikleri, uyumsuzluklar, asimetriler ve yanlış orantıları düzeltmek tasarlanan cerrahidir.

<span class="mw-page-title-main">Archosauromorpha</span> sürüngen kladı

Archosauromorpha, lepidozorlardan ziyade arkozorlarla daha yakından ilişkili tüm sürüngenleri içeren bir diapsid sürüngen kladıdır. Archosauromorflar ilk olarak Orta Permiyen döneminde ortaya çıktı ancak Triyas devrinde çok daha yaygın ve çeşitli hale geldiler.

<i>Paranthropus aethiopicus</i> soyu tükenmiş hominid türü

Paranthropus aethiopicus, yaklaşık 2.7 ila 2.3 milyon yıl önce Doğu Afrika'nın Geç Pliyosen devri'nden Erken Pleistosen'e kadar yaşamış soyu tükenmiş bir güçlü australopithecine türüdür. Bununla birlikte, Paranthropus'un geçersiz bir gruplandırma olup olmadığı ve Australopithecus ile eş anlamlı olup olmadığı çok tartışılmaktadır, bu nedenle tür genellikle Australopithecus aethiopicus olarak da tanımlanır. Durum ne olursa olsun, çok daha sağlam olan P. boisei'nin atası olarak kabul edilir. P. aethiopicus'un P. boisei kapsamına alınması gerekip gerekmediği tartışmalıdır ve sırasıyla P. boisei sensu lato ve P. boisei sensu stricto terimlerinin kullanılabileceği tartışılmaktadır.

<i>Eotyrannus</i> Kretase döneminde yaşamış teropod dinozor cinsi

Eotyrannus, Erken Kretase Avrupa'sından bir theropod dinozor cinsidir ve Tyrannosaurus rex'in erken bir atasıdır. Bu cins, Coelurosauria içinde ilgili bir grup olan tyrannosauroidler arasında yer alır. Cinse ait tek tür olan Eotyrannus lengi, güney İngiltere'de bulunan ve muhtemelen Alt Kretase'den (Barremiyen) gelen yüzde 40 korunmuş bir iskeletten bilinmektedir.

<i>Lantiyen insanı</i> Asyada bulunmuş hominid fosili

Lantiyen insanı, 1963'te Lantian County, Loess Platosu'ndaki Chenchiawo Köyü'nden neredeyse tam bir çene kemiğinden ve 1964'te keşfedilen Gongwangling Köyü'nden kısmi bir kafatasından bilinen, bir Homo erectus alt türüdür. Kalıntıların ilki yaklaşık 710-684 bin yıl öncesine, ikincisi ise 1.65-1.59 milyon yıl öncesine dayanıyor. Bu, Lantiyen insanını Afrika'nın ötesinde keşfedilmiş ikinci en yaşlı H. erectus ve Doğu Asya'nın en yaşısı yapar. Fosilleri ilk olarak 1964 yılında Woo Ju-Kan tarafından tanımlandı ve bir diğer H. erectus olan Pekin insanının atası olarak kabul edildi.

<span class="mw-page-title-main">Peștera cu Oase</span>

Peştera cu Oase, Romanya'nın güneybatısındaki Caraș-Severin ilindeki Anina şehri yakınlarında bulunan ve 37.000 ila 42.000 yıl önce yaşadıkları kabul edilen en eski Avrupa erken modern insanlarından (EEMH) bazılarının yaşadığı 12 karstik galeri ve odadan oluşan bir mağara sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Nörokranyum</span>

İnsan anatomisinde nörokranyum, kafatasının üst ve arka kısmı olup, beyin etrafında adeta koruyucu bir kap oluşturur. İnsan kafatasında, nörokranyum kalvaryayı içerir. Kafatasının geri kalanı ise yüz kemiklerinden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Karşılaştırmalı anatomi</span> farklı türlerin anatomilerindeki benzerlik ve farklılıkların incelenmesi

Karşılaştırmalı anatomi, farklı türlerin anatomisindeki benzerliklerin ve farklılıkların incelenmesidir. Evrimsel biyoloji, filogenenetik ve veteriner anatomi ile yakından ilişkilidir.