İçeriğe atla

Yönetim ve Bağlama Kuramı

Yönetim ve Bağlama (YB, YBK) bir sözdizim kuramı olup 1980'lerde esas olarak Noam Chomsky tarafından geliştirilen dönüşümsel dilbilgisi geleneğinde bir öbek yapılı dilbilgisidir.[1][2][3] Bu kuram, önceki kuramların[4][5][6] radikal olarak gözden geçirilmiş hâlidir ve daha sonra Yetinmeci Çizgi (1995)[7] ve en sonuncusu Three Factors in Language Design (2005) olan önemli bazı makaleler adı altında gözden geçirilmiştir.[8] Yönetim ve Bağlama kuramı üzerine Chomsky tarafından yazılmayan geniş bir literatür olmasına rağmen, Chomsky'nin makaleleri araştırma gündeminin belirlenmesinde temel oluşturmuştur.

Kuramın adı iki ana altkuramın adından oluşmaktadır: durum atanmasının gerçekleşmesi için soyut bir sözdizimsel ilişki oluşturan yönetim; ve esas olarak zamirler ve birlikte referans oldukları ifadeler arasındaki ilişkilerle ilgilenen bağlama. YB, Yetinmeci Çizgi’nin sonraki gelişmelerinin de temelini oluşturan, dilin ilkeler ve değiştirgenler modeline dayanan ilk kuramdır.

Yönetim

Yönetim ilişkisinin ana uygulaması, durum atamaktır. Yönetim şu şekilde tanımlanır:

A, B'yi ancak ve ancak

  • A bir yöneten ve
  • A, B’yi b-buyurur ve
  • A ve B arasına hiçbir engel girmez

ise yönetir.

Yönetenler, sözcüksel kategorilerin (Eylem, Ad, Sıfat, Edat) ve zaman öbeğinin (ZamÖ) başlarıdır. Eğer A, B’ye b-buyuruyorsa ve A’yı dışarıda bırakacak biçimde B için engel olacak bir G yoksa, A B’yi yönetir.[9] Bu, aşağıdaki gibi bir yapıda görülmektedir: A B’ye b-buyuruyor, ancak B A’ya b-buyurmuyor:

Ek olarak, engel şu şekilde tanımlanır:[10] Herhangi bir Z düğümü

  • B için potansiyel bir yöneten ve
  • B’ye k-buyurur ve
  • A'ya k-buyurmaz

ise engeldir.

Yönetim ilişkisi, durum atanmasını açıkça göstermektedir. Aşağıdaki ağaç diyagramı, BelÖ'lerin(DP’lerin) yönetici başları tarafından nasıl yönetildiğini ve durumun nasıl atandığını göstermektedir:

Yönetim ilişkisinin bir diğer önemli uygulaması, izlerin oluşumunu ve kimliğini sınırlamasıdır, çünkü Boş Kategori İlkesi, izlerin tam yönetilmesini ister.

Bağlama

Bağlama şu şekilde tanımlanabilir:

• Bir α elementi β elementini ancak ve ancak α β’ye k-buyurur ve α, β ile eşgöndergesel ise bağlayabilir.

Soldaki ağaç diyagramı kullanılarak oluşturulmuş “Çocuklar kendi oyuncağını sever” cümlesi görülmektedir.

AÖ "Çocuklar", “kendi” BelÖ’ne k-buyrur çünkü AÖ’nin annesi olan T, "kendi" BelÖ’ni içermektedir. "Çocuklar" ve "kendi" sözcükleri eşgönderimlidir (aynı kişiye atıfta bulunurlar), bu nedenle "Çocuklar", "kendiyi" bağlar.

Öte yandan, sağdaki diyagramda yer alan "Çocukların annesi kendilerini sever." cümlesinde, “Çocuklari” sözcüğü “kendilerinii” sözcüğüne k-buyurmuyor, bu yüzden eşgönderimli değildir.

Bağlamanın önemi, aşağıdaki cümlelerin dilbilgiselliği ile gösterilmiştir:

  1. Çocuklari onlarıi gördü.
  2. Çocuklari kendilerinii gördü.
  3. Kendilerinii çocuklari gördü.
  4. Çocuklari çocuklarıi gördü.

1, 3 ve 4 numaralı ifadelerin dilbilgisel olmayışını açıklamak için belirli bağlama ilkeleri vardır. Bu kurallara Bağlama İlkesi A, Bağlama İlkesi B ve Bağlama İlkesi C denir.

  • A İlkesi: bir anafor/gönderge (dönüşlü veya karşılıklı, "birbiri" “kendisi” gibi), kendi yönetim alanına (cümleye) bağlı olmalıdır. Başka deyişle, bir cümle içinde göndergeler öncüllerinden sonra gelmelidir.

3. cümlede "kendileri" sözcüğü "çocuklar" tarafından k-buyurma edilmediğinden, A ilkesi ihlal edilmiştir. Yani “kendileri” sözcüğü öncülü olan “çocuklardan” önce geldiği için cümle dilbilgisel değildir.

  • B İlkesi: Bir zamir, kendi yönetim alanı (aynı cümle) içinde özgür (yani, sınırlandırılmamış) olmalıdır.

1. cümlede "onları" sözcüğü “çocuklar” tarafından kendisine bağlanmıştır, bu da B İlkesini ihlal eder.

  • C İlkesi: Bir G-biçimi serbest olmalıdır (yani, sınırlandırılmamış). G-biçimler (örneğin, "köpek" veya "Ali") zamirler ve anaforların aksine göndermeli ifadelerdir, bağımsız olarak gönderme yaparlar, yani dünyadaki varlıklarla alakalıdır.

4. cümlede, "Çocuklar" kelimesi kendisine “çocuklar” kelimesini bağlar ve C İlkesini ihlal eder.

Kaynakça

  1. ^ Lectures on Government and Binding: The Pisa Lectures. Mouton de Gruyter. 1993 [1981]. 
  2. ^ Some Concepts and Consequences of the Theory of Government and Binding. Linguistic Inquiry Monograph 6. MIT Press. 1982. 
  3. ^ Barriers. Linguistic Inquiry Monograph 13. MIT Press. 1986. 
  4. ^ Syntactic Structures (Second Edition). Mouton de Gruyter. 2002 [1957]. 
  5. ^ Aspects of the Theory of Syntax. MIT Press. 1965. 
  6. ^ Chomsky, Noam (1970). Remarks on Nominalization 18 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. In Studies on Semantics in Generative Grammar (1972). The Hague: Mouton. Pages 11–61.
  7. ^ The Minimalist Program. MIT Press. 1995. 
  8. ^ Chomsky, Noam (2005). "Three Factors in Language Design" (PDF). Linguistic Inquiry. 36 (36): 1-22. doi:10.1162/0024389052993655. 
  9. ^ Kâmile İmer, Ahmet Kocaman, A. Sumru Özsoy. Dilbilim Sözlüğü. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. s. 289. 
  10. ^ see "Minimality" in Haegeman 1994:163f.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Noam Chomsky</span> Amerikalı filozof ve dil bilimci

Avram Noam Chomsky (,

Teori veya kuram, bilimde bir olgunun, sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneyler temel alınarak yapılan bir açıklamasıdır. Kuram, herhangi bir olayı açıklamak için kullanılan düşünce sistemidir. Genel anlamda kuram, bir düşüncenin genel, soyut ve ussal olmasıdır. Ayrıca bir kuram, açıklanabilir genel bağımsız ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelere bağlı kalarak doğada sonuçların nasıl örneklendirileceğini açıklamaya çalışır. Sözcüğün kökü Antik Yunan’dan gelmektedir. Ancak günümüzde birçok ayrı anlamlarda kullanılmaktadır. Kuram, varsayımla (hipotez) aynı anlama sahip değildir. İkisinin de anlamı başkadır. Kuram bir gözlem için açıklanabilir bir çerçeve sağlar ve kuramı sağlayacak olan sınanabilir varsayımlar tarafından desteklenir.

<span class="mw-page-title-main">Dilbilim</span> insan dilinin araştırılması

Dilbilim, dil bilimi, lengüistik ya da lisaniyat; dilleri dilbilgisi, söz dizimi (sentaks), ses bilgisi (fonetik), ses bilimi (fonoloji), biçimbilim (morfoloji) ve edimbilim (pragmatik) gibi çeşitli yönlerden yapısal, anlamsal ve bildirişimin çıkış bağlamını temel alarak sözlerin gönderimlerini ve iletişimde dilin yaptırım gücünü inceleyen bilim dalıdır.

Anlambilim, anlam bilimi, anlam bilgisi ya da semantik, anlamları inceleyen bilimdir. Anlam bilimi felsefî ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Felsefî ya da mantıksal yaklaşım, göstergeler ya da kelimeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma, düz anlam, yan anlam, doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı, düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı vb. konular üstünde durur.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

Zamir veya adıl, cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği bütün işlevleri yerine getirebilen ad soylu sözcük. Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne ve biri gibi kelimeler, sıklıkla zamir olarak kullanılır. Türkçede herhangi bir sözcüğü zamir olarak adlandırmak yanlış olur çünkü pek çok ad soylu sözcük gibi zamirler de cümlede ayrı görevlerde kullanılabilir:

Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.

Sözdizim, söz dizimi ya da Fransızcadan ödünçleme biçimiyle sentaks, doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını inceleyen ve bu dildeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dilbilim dalıdır.
Eski Yunanca "birlikte düzenleme, dizme" anlamına gelen sentaks terimi dilbilimde, doğal dillerde nasıl cümle oluşturulacağına dair bir kurallar ve prensipler çalışmasıdır. Bir bilim dalına ait olmasına ek olarak “Modern İrlandacanın Sözdizimi"nde olduğu gibi, sözdizim terimi herhangi bireysel bir dilin cümle yapısına hâkim olan kurallara ve prensiplere de doğrudan ilgili olarak da kullanılır. Sözdizim, dilin yatay, yani satır şeklinde dizilen bir sistem olduğunu gösterir. Bu diziliş, sesten, morfemlere, morfemlerden daha büyük öbeklere dilin her seviyesinde mevcuttur. Sözdizimin yalnız cümle seviyesini gösteren bir terim olarak kullanılması doğru ama eksik bir kullanımdır.

Sapir-Whorf hipotezi ya da dilsel görecelik; dilbilimindeki temel anlamı, insan düşüncesinin yerel dillerden çok yoğun bir şekilde etkilendiğini göstermektir. Bir insanın kendi dilinde belirli bir düşünce yapısı oluşmuştur ve bu insan başka bir insanın dilini hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamaz. Bu tartışmalara yol açan tez, Sapir tarafından oluşturulmuş, diğer bir dilbilimci Whorf tarafından ortaya konmuştur. Whorf, aynı zamanda bir kimyacıydı ve bu dilsel bilgilerini didaktik söylem tarzıyla da birleştirdi.

Psikodilbilim veya ruhdilbilim, psikolojik süreçlerle dilsel etkenler arasındaki iletişimi çalışan disiplindir. Bu disiplin başat olarak dilin nasıl işlendiği, zihin ve beyinde nasıl temsillendiği ile ilgilenir; yani, insanların dili edinmesini, kullanmasını, anlamasını ve üretmesini sağlayan psikolojik ve nörobiyolojik faktörlerle...

Pirahã ya da Múra-Pirahã, Brezilya'da dış dünya ile bağlantısı kopuk Pirahã topluluğunun yerli dilidir. Pirahãlar, Amazon Nehri'nin bir kolu olan Maici Nehri kıyısında yaşarlar.

Genel görelilik fiziğinde, eşdeğerlik ilkesi, kütleçekimsel kütle ve eylemsiz kütle arasındaki eşdeğerlikle ilgilenen çeşitli kavramlardan biridir. Einstein'in gözlemlerine göre büyük kütleli bir cismin üzerinde durulduğunda hissedilen kütleçekimsel kuvvet, eylemsiz olmayan (ivmeli) referans çerçevesindeki bir gözlemcinin hissettiği uydurma kuvvetle aynıdır.

<span class="mw-page-title-main">Evrensel dilbilgisi</span>

Evrensel dilbilgisi kuramı Amerikalı dilbilimci ve filozof Noam Chomsky'ye atfedilen ve dilbilim çalışmalarını ilk ortaya atıldığı 1960'lardan bu yana ciddi biçimde etkilemiş bir kuramdır. En basit şekliyle ifade edilecek olursa evrensel dilbilgisi doğuştan getirilen ve bütün insan dillerinde ortak birtakım kuralların varlığını savunan bir kuramdır. Dolayısıyla evrensel dilbilgisi bütün özel dilbilgilerinin uyması gereken bir şema sağlar. Chomsky'ye göre evrensel dilbilgisi, hayvanların aksine insanın dil öğrenebilmesini sağlayan yetiyi açıklamak için öne sürülmüş ana kavramlardan biridir.

Bilişsel dilbilim, dili anlama, dil üretimi ve dil ediniminin bilişsel yönleriyle ilgilenen bir bilişsel bilim dalıdır. Bilişsel dilbilimin ana araştırma alanları arasında doğal dillerde kategorizasyon, sözdizimi ve anlambilim arasındaki arayüz, dilin deneyim ve algıdaki temeli ve dil ile düşünce arasındaki ilişki yer almaktadır. Dilin bilişle nasıl etkileşime girdiğini, dilin düşünceleri nasıl oluşturduğunu ve dilin zaman içindeki ortak zihniyetteki değişime paralel olarak evrimini açıklar.

<span class="mw-page-title-main">Arapça dilbilgisi</span> Arapça dil kuralları

Arapça dilbilgisi Arap dilinin yapısını inceler. Arapça bir Sami dili olmakla birlikte diğer Sami dillerin dilbilgisi kurallarıyla benzerlik göstermektedir.

Üretici dilbilgisinde durum kuramı, yönetim ve bağlama kuramının bir bölümünü tanımlar.

Dilbilgisi ve teorik dilbilimde, yönetim veya reksiyon bir kelime ve ona bağımlı olan diğer kelimeler arasındaki ilişkiyi ifade eder. En az üç farklı yönetim kavramı bulunur: geleneksel dilbilgisindeki durum yönetimi kavramı, bazı üretici sözdizimi modellerinde oldukça gelistirilmis yönetim kavramı ve bağımsal dilbilgisinde kapsamı çok daha geniş olan yönetim kavramı.

İletişimsel yeterlilik, bir dil kullanıcısının sözdizimi, morfoloji, fonoloji ve benzerlerine ilişkin gramer bilgisini ve ayrıca ifadelerin nasıl ve ne zaman uygun şekilde kullanılacağına ilişkin sosyal bilgiyi kapsar.

Gülşat Aygen, Türkiye'de doğmuş bir dilbilimci, eğitimci, yazar, editör ve çevirmendir. Dr. Aygen'in araştırma gündemi, hem kuramsal hem de uygulamalı dilbilimi, biçim-sözdizimini, dil eğitimini ve ana dili Türkçe başta olmak üzere birçok Türk dilini kapsar. Halen Northern Illinois Üniversitesi'nde dilbilim alanında seçkin bir öğretim profesörüdür.

Dil edimi, dilin pratiğe dökülmesi ve uygulanması; edimsel hale gelmesidir. Kısacası bir dilde cümle üretme ve anlama yeteneğidir. Dil edimi, "dil yetisi" ile karşıt olarak tanımlanır; dil yetisi bir konuşmacı veya dinleyicinin dilin yapısı hakkında bilincinin isteği dışında sahip olduğu zihinsel bilgiyi tanımlar. Dil edimi ise konuşmacının bu bilgiyle gerçekte yaptığı, edimsel hale getirdiği performanstır.