İçeriğe atla

William Herschel

William Herschel
Lemuel Francis Abbott tarafından portresi
DoğumFriedrich Wilhelm Herschel
15 Kasım 1738
Hannover, Hannover Elektörlüğü, Kutsal Roma İmparatorluğu
Ölüm25 Ağustos 1822 (83 yaşında)
Slough, İngiltere, Birleşik Krallık
Defin yeriSt. Laurence Kilisesi, Slough
VatandaşlıkHannoverli; sonradan İngiliz
Tanınma nedeniUranüs'ün keşfi
Kızılötesi'nin keşfi
Derin uzay araştırmaları
EvlilikMary Baldwin Herschel
Çocuk(lar)John Herschel (oğlu)
ÖdüllerCopley Madalyası
Kariyeri
DalıAstronomi ve müzik
İmza

Sir William Herschel,[1] KH, FRS, Almanca: Friedrich Wilhelm Herschel (15 Kasım 1738 – 25 Ağustos 1822) Almanya doğumlu, İngiliz astronom, teleskop üreticisi ve bestecidir. Hannover, Almanya'da doğmuştur. On dokuz yaşında İngiltere'ye göç edene kadar, Hanover Askeri Bandosu bünyesinde çalışmıştır. Güneş Sistemindeki 7. gezegen olan Uranüs'ü, Uranüs'ün iki büyük uydusu Titania ve Oberon'u ve Satürn'ün iki uydusu olan Enceladus ve Mimas'ı, kızılötesi radyasyonu keşfetmesi ve yazdığı 24 adet senfoni sayesinde ünlenmiştir.

Sir William Herschel, hayatının büyük bir kısmını İngiltere'de, Slough (Berkshire Kontluğu içinde yer alan) isimli kasabada geçirmiş ve aynı kasabada ölmüştür.

Astronomi

Herschel'ın müziğe olan ilgisi, onu matematik ve lensler üzerinde çalışmaya yönlendirmiştir. İngiliz asil astronom Nevil Maskeylne ile tanışması ardından, astronomiye karşı ilgisi oluşmuştur ve kendi yansımalı teleskopunu yapmıştır.[2] Mayıs 1773 yılı içerisinde gökyüzünü düzenli bir şekilde izlemeye ve incelemeye başlamış ve 1 Mart 1774 yılında, Satürn'ün halkaları ve Büyük Orion Bulutsusu'nun (M42) da dahil olduğu izlenimlerini kaydettiği bir astronomi günlüğü tutmaya başlamıştır.

Çift yıldızlar

Herschel, bir süreden sonra dikkatini, gökyüzünde çok yakın gözüken "çift yıldızları" incelemeye çevirmiştir. Bath'taki New King Sokağı'nda bulunan evinin arka bahçesinden, kendinin yaptığı, 160 milimetre açıklığa, 2,1 metre odak uzaklığına sahip Newton usulü teleskopu ile 1779 yılında sistematik olarak "gökyüzündeki tüm yıldızları" aramaya başlamıştır. 1792 yılına kadar olan çalışmalarında birçok çift ve çoklu yıldız sistemi keşfetmiş ve dikkatli ölçümlerden sonra bu keşiflerini bir araya getirerek 1782 (269 sistemlik ilk kataloğu) ve 1784 (434 sistemlik ikinci kataloğu) yıllarında, Royal Londra Topluluğu'na iki adet katalog sunmuştur. 1821 yılında, 1783 yılından sonra yaptığı keşifler üzerine 145 sistemden oluşan üçüncü kataloğu basılmıştır. Döneminin astronomlarının yıldızların hareketlerini açıklamalarının (aslen Galileo Galilei'nin savunduğu şekilde)[3] aksine, 1802 yılında kendi hipotezi olan; karşılıklı çekim kuvvetlerine takılmış, çift yıldız sistemlerini ortaya atmıştır.

Kısaca Herchel, yaklaşık olarak, doğrulanmış 800 adet, çift veya çoklu yıldız sistemi keşfetmiştir.[4] Teorik çalışmaları ve gözlemleri; modern çift yıldız gözlemleri ve değerlendirmelerinin temelini oluşturmuştur.

Uranüs

Herschel, 1781 yılının mart ayı içerisinde, çift yıldızları ararken, yıldız doğasına sahip olamayan bir diske rastlamıştır. Herschel bu cismin, asıl olarak bir kuyruklu yıldız veya yıldız olduğunu düşünmüş olsa da, Rus Akademisyen Anders Lexell'in[5] değerlendirmeleri sonucu, bu diskin yörüngesinin gezegensel olduğunu ortaya çıkmış ve sonuç olarak Herschel, Satürn'ün yörüngesinin ötesinde de, yedinci bir gezegen olduğu kanısına varmıştır.[6] Kral 3. George'un ardından bu yeni gezegeni; "George'un Yıldızı" (Gerogium Sidus) olarak adlandırmış olsa da, bu isim kalıcı olmamıştır. Fransa'da "Herschel" olarak tanına bu gezegen, bir süre sonra Yunan mitolojisinde hem Gaia'nın eşi, hem de Zeus'un büyükbabası olduğuna inanılan, kozmik güçlere sahip, gökyüzünün tanrısı Uranus'ün ardından adlandırılmıştır. Herschel bu keşfi ile, 1781 yılı içerisinde Copley Madalyası ile ödüllendirilmiş ve Royal Topluluğun bir üyesi haline gelmiştir. 1782 yılında, Kral'ın astronomu olarak görevlendirilmiştir. Sonuç olarak aynı yıl içerisinde, Herschel Buckinghamshire'ye yerleşmiştir. Yeni şehirde astronom, teleskoplar üretmeye başlamış, 60'ın üzerinde Avrupalı astronoma ürettiklerini satmıştır.[7]

Derin uzay incelemeleri

1782 ve 1802 yılları arasında, Herschel, kendi ürettiği iki teleskopu ile (610 cm odak uzaklığı/30 cm açıklık ve 610 cm odak uzaklığı/47 cm açıklık), tekrarlanan veya kaybolan incelemeler dışında, 2400 derin uzay objesini keşfetmiş ve bu keşiflerini üç katalog içerisinde yayınlamıştır.

  • Catalogue of One Thousand New Nebulae and Clusters of Stars (1786)
  • Catalogue of a Second Thousand New Nebulae and Clusters of Stars (1789)
  • Catalogue of 500 New Nebulae (1802)

Herschel, kataloglarındaki objeleri, "bulutsu" (nebulae) olarak adlandırmış (1924 yılında Edwin Hubble tarafından bulutsular tanımlanana kadar, büyük ve bozuk gözüken uzay objeleri, bulutsu olarak tanımlanmaktaydı.) ve objeleri sekiz "sınıfa" ayırmıştır.

  1. Parlak Bulutsu (I)
  2. Zayıf Bulutsu (II)
  3. Çok Zayıf Bulutsu (III)
  4. Gezegenimsi Bulutsu (IV)
  5. Çok Büyük Bulutsu (V)
  6. Çok Sıkıştırılmış ve Zengin Yıldız Kümeleri (VI)
  7. Çok Sıkıştırılmış Büyük ve Küçük (Zayıf ve Parlak) Yıldız Kümeleri (VII)
  8. Kabaca Dağılmış Yıldız Kümeleri (VIII)

Teleskoplar

Kariyeri boyunca, Herschel 400'ün üzerinde teleskop üretmiştir. Ürettiklerinin arasındaki, en büyük ve aynı zamanda da en ünlü olan teleskopu, 1.26 metrelik ana aynaya sahip ve 12 metrelik odak uzaklığına sahiptir. Döneminin aynaları mükemmel yansıtma yapamadıkları için, görüntü verimliliğini artırtmak adına, Herschel farklı bir yol izlemiş ve günümüz de "Herschelian Teleskopu" denilen modeli ortaya çıkartmıştır. Ürettiği bu büyük teleskopunu denediği ilk gece, 28 Ağustos 1789 yılında Satürn'ün uydusu olan Enceladus'u keşfetmiş, bir aylık gözlem sonucunda ise Satürn'ün bir diğer uydusu olan Mimas'ı keşfetmiştir.

Diğer keşifleri

  • 1787 yılı içerisinde, Herschel Uranus'ün keşfinin ardından, gezegenin uyduları olan Oberon ve Titania'yı ve 1789 yılı içerisinde Satürn'ün uyduları olan Mimas ve Enceladus'u keşfetmiştir. Bu uyduların adları, kendi tarafından değil, ölümünden sonra oğlu John tarafından 1847 ve 1852 yılları arasında verilmiştir.
  • Herschel, kendinden önce Giovanni Domenico Cassini (1666) ve Christiaan Huygens (1672) tarafından gözlemlenen Mars kutuplarındaki buzulların, Mars'ın mevsimleri ile değiştiğini gözlemlemiştir.
  • Yıldızlar üzerindeki çalışmalarından sonra, Güneş Sistemi'nin kendinin de bir bütün olarak hareket ettiğinin farkına varmış ve hareket yönünü yaklaşık olarak saptamıştır.
  • Samanyolu üzerindeki çalışmaları sonucunda, galaksinin bir disk şeklinde olduğu kanısına varmıştır.
  • "Asteroid" kelimesini 1802 yılında, gözlemlediği objeleri tanımlarken, "yıldıza benzer" anlamında kullanmak için, Yunan kökenli aster (yıldız) ve eidos (şekil, form) kelimelerini bir araya getirerek oluşturmuş ve astronomi literatürüne sokmuştur.
  • Uranüs'ün keşfinin yanında, Uranüs'ün halkalarını da Herschel'in tanımladığı üzerine devam eden bir tartışma vardır.[8]
  • Herschel, Güneş dahil olmak üzere, tüm gezegenlerde yaşamın bulunduğuna inanmıştır.[9]

Güneş ışığının kızılötesi ışıma özelliğinin keşfi

Herschel, 11 Şubat 1800'de, güneş lekelerini gözlemlemek için, bazı teleskop filtrelerini test etmekteydi. Çalışması sırasında, kırmızı filtre kullanırken, normalin üstünde bir sıcaklık oluştuğunun farkına varmıştı. Bunun üzerine, bir prizma ve bir termometre ile deney yapmaya karar vermiş ve ışık spekturumunun farklı kesitlerinde farklı derecelerde ısı oluştuğunun farkına varmıştır. Devam eden deneyleri sonucu, Herschel, gözle görülen spektrumun dışında da ışık formları olduğu kanısına varmıştır.

Biyoloji

Herschel, bir mikroskop kullanarak, genel kanının tersine, deniz mercanların hücre duvarlarının bitkisel değil, hayvansal bir formda olduğunu kanıtlamıştır.[2]

Hatırası

  • Uranüs'ün sembolü içerisinde Herschel'in soyadının baş harfi olan H'yi taşımaktadır.
  • Mu Cephei yıldızı, Hershel'in Lal Taşı Yıldızı olarak da bilinmektedir.
  • Mars üzerinde büyük bir çarpma havuzunun adı Herschel'dir.
  • 2000 Herschel adlı bir meteor vardır.
  • La Palma, Kanarya Adaları'ndaki büyük teleskopun adı William Herschel'dir.
  • 14 Mayıs 2009 tarihinde kendi türündeki teleskopların en büyüğü olan Herschel Uzay Rasathanesi başarıyla uzaya gönderilmiştir.
  • Bath, İngiltere'de, Herschel Astronomi Müzesi vardır.
  • Herschel Astronomi Topluluğu, Berkshire'daki, Herschel Hatıra Rasathanesi'nde faaliyet göstermektedir.

Kaynakça

  1. ^ Caroline Herschel's autobiographies (M. Hoskin ed., 2003) page 13
  2. ^ a b ^ a b The Light of Reason 8 August 2006 02:00 BBC Four
  3. ^ Aitken, Robert. The Binary Stars. McGraw-Hill, 1935. pp. 4–9
  4. ^ ^ William Herschel's Double Star Catalog. Handprint.com (2011-01-05). Retrieved on 5 June 2011.
  5. ^ ^ Kuhn, Thomas. The Structure of Scientific Revolutions. The University of Chicago Press, 1970. p. 115
  6. ^ ^ Astronomical League National – Herschel Club – Friedrich Wilhelm Herschel. Astroleague.org. Retrieved on 5 June 2011.
  7. ^ ^ Mullaney, p. 14
  8. ^ ^ Rincon, Paul (18 April 2007). "Uranus rings 'were seen in 1700s'". BBC News.
  9. ^ ^ The idea of life on our neighbour planet [Mars] has inspired humans for a long time. The British astronomer Sir William Herschel (1738–1822) assumed that there are intelligent beings not only on Mars, but on all planets in our solar system Mars in Rekordnähe zur Erde

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Güneş Sistemi</span> Güneş ve Güneş merkezli astronomik cisimler

Güneş Sistemi, Güneş'in kütleçekim kuvvetiyle yörüngede tutulan ve çeşitli gök cisimlerinden oluşmuş bir sistemdir. Güneş ve 8 gezegen ile onların doğruluğu onaylanmış 150 uydusu, 5 cüce gezegen ile onların bilinen toplam 8 uydusu ve milyarlarca küçük gök cisminden oluşur. Küçük cisimler kategorisine asteroitler, Kuiper Kuşağı cisimleri, kuyruklu yıldızlar, gök taşları ve gezegenler arası toz girer.

<span class="mw-page-title-main">Satürn</span> Güneş Sisteminin 6. gezegeni

Satürn veya Eski Türkçedeki adıyla Sekentir ya da Sekendiz, Güneş'e en yakın altıncı gezegen ve Jüpiter'den sonra Güneş Sistemi'ndeki en büyük ikinci gezegendir. Ortalama yarıçapı Dünya'nın yaklaşık dokuz buçuk katı olan bir gaz devidir. Dünya'nın ortalama yoğunluğunun yalnızca sekizde birine sahiptir, ancak Dünya'dan 95 kat daha büyüktür. Satürn, neredeyse Jüpiter büyüklüğünde olmasına rağmen, Jüpiter'in kütlesinin üçte birinden daha azına sahiptir. Satürn, Güneş'in etrafında 9,59 AU (1.434 milyon km) mesafede 29,45 yıllık bir yörünge periyoduyla dolanır.

<span class="mw-page-title-main">Satürn'ün halkaları</span>

Satürn Güneş Sistemindeki en etkileyici halka sistemine sahip gezegendir. Satürn'ün halkaları ilk kez 1610'da Galileo Galilei tarafından fark edilmiş; ancak 1655'te Christiaan Huygens tarafından tanımlanmışlardır. Gezegen halkalarının bilinen yapısına uygun olarak, birbirinden bağımsız hareket eden çok sayıda küçük 'toz', 'buz' ve 'kaya' parçacığının Satürn ve uydularının çekim etkileri ile sürekli denetim altında tutulması sayesinde şeklini koruyan dinamik bir sistem oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Satürn'ün doğal uyduları</span> Vikimedya liste maddesi

Satürn'ün doğal uyduları, sadece onlarca metre çapındaki minik uydulardan, Merkür gezegeninden daha büyük olan muazzam Titan'a kadar çok sayıda ve çeşitlidir. Satürn, halkalarında gömülü olmayan ve yörüngeleri doğrulanmış 146 uyduya sahiptir ve ayrıca milyonlarca gömülü küçük uydu ve daha küçük sayısız halka taneciklerini içeren yoğun halkaları vardır. Yedi Satürn uydusu, elips şekline sahip olabilecek kadar büyüktür, ancak bunlardan sadece Titan ve muhtemelen Rhea şu anda hidrostatik dengededir. Satürn'ün uyduları arasında özellikle dikkat çekici olanlar; azot bakımından zengin, Dünya benzeri bir atmosfere, kurumuş nehir ağları ve hidrokarbon göllerinden oluşan bir manzaraya sahip, Güneş Sistemi'ndeki ikinci en büyük uydu olan Titan, güney kutup bölgesinden gaz ve toz jetleri çıkan Enceladus ve tezat oluşturan siyah ve beyaz yarım küreleriyle İapetus'dur.

<span class="mw-page-title-main">Uranüs</span> güneş sisteminin 7. gezegeni

Uranüs, Güneş'e yakınlık bakımından yedinci gezegendir. Gazlı, camgöbeği renginde bir buz devidir. Gezegenin büyük bir kısmı, astronominin "buz" ya da uçucu maddeler olarak adlandırdığı maddenin süperkritik fazındaki su, amonyak ve metandan oluşur. Gezegenin atmosferi karmaşık katmanlı bir bulut yapısına sahiptir ve tüm Güneş Sistemi gezegenleri arasında 49 K ile en düşük minimum sıcaklığa sahiptir. Gezegenin 82,23°'lik belirgin bir eksenel eğimi ve 17 saat 14 dakikalık bir geriye dönüş periyodu vardır. Bu, Güneş etrafındaki 84 Dünya yıllık bir yörünge döneminde kutuplarının yaklaşık 42 yıl sürekli güneş ışığı aldığı ve ardından 42 yıl sürekli karanlık olduğu anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Güneş Sistemi'ndeki cisimlerin listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Aşağıda Güneş Sistemi'ndeki cisimlerin Güneş'ten uzaklıklarına göre sıralanmış bir listesi bulunmaktadır. Çapı 500 km'den küçük cisimler listeye alınmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gezegen</span> bir yıldız veya yıldız kalıntısının yörüngesinde dolanan gök cismi

Gezegen; genellikle bir yıldız, yıldız kalıntısı ya da kahverengi cücenin yörüngesinde bulunan, yuvarlak hâle gelmiş bir astronomik cisimdir. Uluslararası Astronomi Birliğinin (IAU) tanımına göre Güneş Sistemi'nde sekiz gezegen bulunur. Bunlar, karasal gezegenler Merkür, Venüs, Dünya ve Mars; dev gezegenler Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dür. Gezegen oluşumu için bilimsel açıdan mevcut en iyi teori, bir bulutsunun kendi içine çökmesi sonucu bir yıldızlararası bulut meydana getirdiğini ve yıldızlararası bulutun da bir önyıldız ve bunun yörüngesinde dönen bir öngezegen diski oluşturduğunu öne süren bulutsu hipotezidir. Gezegenler bu disk içinde, kütleçekiminin etkisiyle maddelerin kademeli olarak birikmesi sonucu, yığılma (akresyon) olarak adlandırılan süreçte büyürler.

<span class="mw-page-title-main">Gezegenimsi bulutsu</span>

Gezegenimsi bulutsu veya gezegenimsi nebula, yaşamının son evresinde bulunan bir kırmızı devin yaydığı parlak bir iyonize gazdan oluşan salma bulutsusu türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Monoceros (takımyıldız)</span>

Tekboynuz takımyıldızı, gök ekvatoru üzerinde yer alan soluk bir takımyıldızdır. Tanımlanması 17. yüzyıl haritacısı Petrus Plancius'a atfedilir. Batısında Avcı, kuzeyinde İkizler, güneyinde Büyük Köpek ve doğusunda Suyılanı takımyıldızlarıyla çevrilidir. Sınır komşusu olan diğer takımyıldızlar arasında Küçük Köpek, Tavşan ve Pupa yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Truvalı (gök cismi)</span>

Truvalı veya truva asteroidi, astronomide daha büyük bir cismin yörüngesini paylaşan, ana cismin yaklaşık 60° ilerisinde veya gerisinde bulunan L4 ve L5 Lagrange noktalarından birinin yakınında kararlı bir yörüngede kalan küçük boyutlu bir gök cismidir (çoğunlukla asteroitler). Truva cisimleri gezegenlerin ya da büyük uyduların yörüngelerini paylaşabilirler.

Bulutsular ve Yıldız Kümeleri Kataloğu, ilk olarak 1786 yılında William Herschel tarafından, kız kardeşi Caroline Herschel'in yardımıyla yayımlanan bulutsular astronomi kataloğudur. Daha sonra oğlu John Herschel tarafından 1864 yılında Bulutsular ve Yıldız Kümeleri Genel Kataloğu olarak genişletilmiştir. CN ve GC, John Louis Emil Dreyer'in 1888 yılında derlediği ve günümüz astronomları tarafından kullanılan Yeni Genel Katalog'un (NGC) öncülleridir.

<span class="mw-page-title-main">Doğal uydu</span> bir gezegenin yörüngesinde dönen gök cismi

Doğal uydu, en yaygın kullanımıyla, bir gezegenin, cüce gezegenin veya küçük bir Güneş Sistemi cisminin yörüngesinde dönen astronomik bir cisimdir.

<span class="mw-page-title-main">Uranüs'ün uyduları</span>

Uranüs, güneş sisteminin yedinci gezegenidir ve bilinen 28 doğal uydusu vardır. Bu uydulara William Shakespeare ve Alexander Pope'un eserlerindeki karakterlerin isimleri verilmiştir. Titania ve Oberon adı verilen ilk iki uydu 1787 yılında İngiliz astronom William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Bu keşifleri 1851 yılında William Lassell tarafından ve 1948 yılında Gerard Kuiper (Miranda) tarafından keşfedilen üç hidrostatik dengeye sahip uydu izlemiştir. Bu beş uydu gezegensel kütleye sahiptir ama güneşin etrafında dönmedikleri için cüce gezegen kategorisine alınmazlar. Kalan uydular 1985 sonrasında Voyager 2 uzay aracı ve dünya merkezli teleskoplar tarafından keşfedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tutulma</span>

Tutulma, bir astronomik objenin geçici olarak önüne engel gelerek kapanması sonucu oluşur ki bu ya önüne başka bir cisim gelmesi ya da gözlemci ve objenin arasına başka bir cisim gelmesi ile olur.

<span class="mw-page-title-main">Uranüs'ün halkaları</span>

Uranüs gezegeni Satürn, Jüpiter ve Neptün gibi diğer gaz devleri gibi halkalara sahiptir. Uranüs'ün halkaları 10 Mart 1977 tarihinde James L. Elliot, Edward W. Dunham ve Jessica Mink tarafından keşfedilmiştir. Ancak 200 yıl önce 1789'da William Herschel de halkaları gözlemlemiş olup bazı modern astronomlar tarafından şüpheyle karşılanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Enceladus</span> Satürnün doğal uydularından biri

Enceladus Satürn'ün en büyük altıncı uydusudur. Yaklaşık 500 kilometre çapında olan Enceladus Satürn'ün en büyük uydusu olan Titan'ın onda biri büyüklüğündedir. Yüzeyinin büyük oranda temiz buzla kaplı olması sonucunda Enceladus güneş sisteminde ışığı en fazla yansıtan gök cisimlerinden biri konumundadır. Doğal olarak ışığı tutan tüm gök cisimlerinden daha soğuk olan Enceladus'un yüzeyi öğle vakitlerinde en yüksek -198 °C dereceye ulaşmaktadır. Enceladus'un yüzeyi yoğun yaşlı kraterlerle kaplı bölgeleri ve 100 milyon yıla kadar yakın geçmişte oluşmuş genç tektonik deformasyon alanları gibi pek çok farklı yüzey özelliğini barındırmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Gerard Kuiper</span> Hollandalı-Amerikalı gökbilimci (1905 – 1973)

Gerard Peter Kuiper, Hollandalı astronom, gezegen bilimci ve yazardır. Kuiper kuşağı adı verilen kuşağın isim babasıdır. Genellikle Güneş Sistemi hakkında yaptığı çalışmalar ve keşiflerle tanınır. Hatta gezegen biliminin babası olarak bilinir.

İç uydu ya da iç doğal uydu, astronomide ana gezegenin büyük doğal uydularından daha iç kısımda, düşük eğimli ters yönlü bir yörünge izleyen doğal uydu anlamına gelir. Genellikle ana gezegenin oluşumuyla aynı zamanda kendi yerlerinde oluştukları düşünülür. Neptün'ün uyduları bu konuda bir istisnadır, çünkü büyük uydu Triton'un yakalanmasından sonra bozulan orijinal cisimlerin parçalarının yeniden bir araya gelmesinden oluşmuş olmaları muhtemeldir. İç uydular ana gezegene yakınlıkları, kısa yörünge periyotları, düşük kütleleri, küçük boyutları ve düzensiz şekilleri ile diğer olağan uydulardan ayrılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Gezegen kütleli uydu</span>

Gezegen kütleli uydular, gezegen kütlesine sahip olan ancak aynı zamanda birincil başka bir gezegenin doğal bir uydusu olan gök cisimleridir. Şekilsel olarak oldukça büyük,elipsoit ya da küreseldirler. Uydular, kimi durumlarda bir yüzey altı okyanus oluşumu meydana getirebilecek gelgit veya radyojenik ısıma sebebiyle hidrostatik denge noktasında olabilirler. Güneş sisteminde yer alan iki doğal uydu olan Ganymede ve Titan, Merkür gezegeninden daha az kütleli olmakla birlikte daha büyüktür. Aynı zamanda cüce gezegenler Plüton ve Eris'ten daha büyük ve kütleli olan yedi adet doğal uydu bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Güneş Sistemi'nin ana hatları</span> genel bakış ve başlık listesi

Aşağıda yer alan ana hat, Güneş Sistemi'ne genel bir bakış ve güncel bir rehber olarak hazırlanmıştır: