İçeriğe atla

Waon terapisi

Waon terapisinde kullanılan kızılötesi sauna.

Waon terapisi, ısı terapisinin bir türü olarak, Japonya'da geliştirilen ve özellikle kardiyovasküler, pulmoner ve nörolojik hastalıkların yönetimi ile ilişkilendirilen bir tedavi yöntemidir. "Waon", Japoncada "huzur içinde ısınma" anlamına gelir ve bu terapinin temel amacı, hastaların vücut sıcaklığını güvenli bir şekilde artırarak sağlıklarını iyileştirmektir. Waon terapisi genellikle düşük ısıda, yaklaşık 60 °C'lik bir ortamda uygulanan, kişinin tüm vücudunu saran bir sauna tedavisidir. Bu tedavi süreci, geleneksel saunalara benzer, ancak daha düşük sıcaklık ve daha uzun sürelerle uygulanır, bu da daha fazla rahatlama ve iyileşme süreci sağlar.[1]

Tarihçe

Waon terapisi, 2000'li yılların başında Japon kardiyolog Dr. Chuwa Tei tarafından geliştirilen bir tedavi yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Dr. Tei, o dönemde ısı terapisinin, özellikle kalp hastalığı olan bireylerde potansiyel faydalarını araştıran çalışmalara öncülük etmiştir. Japonya’da geleneksel olarak kullanılan saunalar, yüksek sıcaklıkta kısa sürelerle uygulanırken, Dr. Tei bu yöntemi modifiye ederek, daha düşük sıcaklıklarda ve daha uzun sürelerle uygulanabilecek bir form geliştirmiştir. Amacı, kardiyovasküler hastalıklara sahip hastaların vücutlarına zarar vermeden, güvenli bir şekilde ısıtılmasını sağlamaktı. Bu yeni tedavi, "waon" adını aldı; Japoncada “huzur içinde ısınma” anlamına gelen bu kelime, tedavinin sakinleştirici ve rahatlatıcı etkilerini simgeler.[2]

Dr. Tei, Japon kültüründe köklü bir yere sahip olan saunalardan ilham almıştır. Saunaların tarihsel olarak vücudu arındırmak ve rahatlatmak amacıyla kullanıldığı biliniyordu, ancak Dr. Tei, modern tıbbın ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir yaklaşım benimsemek istiyordu. Özellikle kalp yetmezliği, hipertansiyon, damar sertliği gibi rahatsızlıklar üzerinde çalışan Dr. Tei, vücut sıcaklığının yavaş yavaş artırılmasının ve aşırı ısınmadan terlemeyi teşvik etmenin bu hastalarda olumlu etkiler yaratabileceğini öne sürmüştür.[3]

Dr. Tei’nin çalışmaları, ilk başlarda Japonya'da sınırlı bir çevrede ilgi görmüş olsa da, yapılan klinik deneyler ve olumlu sonuçlar sayesinde terapinin popülaritesi hızla artmıştır. Waon terapisi, özellikle kalp yetmezliği olan hastalarda semptomların hafifletilmesi ve yaşam kalitesinin artırılmasında umut verici bir tedavi olarak öne çıkmıştır. Japonya'da başlayan bu süreç, Asya'nın diğer bölgelerine ve ardından dünyanın farklı ülkelerine yayılarak global bir ilgi kazanmaya başlamıştır.

Terapinin gelişiminde, düşük sıcaklıkta yapılan ısı terapisinin, geleneksel sauna uygulamalarından daha güvenli ve rahat bir seçenek olduğu düşüncesi önemli bir rol oynamıştır. Geleneksel saunalar genellikle yüksek sıcaklıkta ve kısa süreli uygulanırken, bu yöntem kalp hastaları, yaşlılar ve daha hassas sağlık durumlarına sahip bireyler için fazla yoğun ve riskli olabilmekteydi. Waon terapisi ise bu kişilerin tedavi sürecini destekleyebilecek, kontrollü ve dengeli bir alternatif sundu.

Waon terapisi zamanla Japonya’da hastaneler, klinikler ve rehabilitasyon merkezlerinde yaygın bir şekilde uygulanmaya başlandı. Aynı zamanda, diğer Asya ülkelerinde de tedavi seçeneği olarak kullanılmaya başlandı. Japon bilim insanları, bu terapi üzerinde birçok klinik çalışma gerçekleştirdiler ve elde edilen bulgular, tedavinin kalp-damar sağlığından nörolojik rahatsızlıklara kadar geniş bir yelpazede faydalı olabileceğini gösterdi.[4]

Dr. Tei’nin geliştirdiği Waon terapisi, günümüzde sadece Japonya'da değil, dünya genelinde sağlık uzmanları tarafından dikkatle incelenmekte ve klinik araştırmalarla desteklenmektedir. Tedavi yöntemi, özellikle kronik rahatsızlıklarla mücadele eden bireyler için potansiyel bir rahatlama sağlayan yenilikçi bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Isı terapisinin hastalar üzerindeki olumlu etkileri, Waon terapisinin yaygınlaşmasında kilit bir rol oynamış ve bu yöntemin modern tıbbın bir parçası haline gelmesine katkıda bulunmuştur.

Waon terapisinin gelişimi, aynı zamanda Japonya'nın sağlık sisteminde alternatif tedavi yöntemlerinin kabul görmesinde önemli bir örnek teşkil etmiştir. Dr. Tei’nin çalışmaları, düşük riskli ve bütüncül bir tedavi anlayışının tıp dünyasında nasıl benimsendiğini ve hastaların tedavi süreçlerine nasıl olumlu katkılar sağladığını göstermektedir.

Uygulama yöntemi

Waon terapisi, genellikle 60 °C sıcaklıkta ve yaklaşık %15 nem oranıyla kontrollü bir ortamda uygulanır. Tedavi süreci 15 dakika ile 45 dakika arasında değişebilir. Terapi sırasında, hasta tam olarak dinlenir ve hafif terlemeye başlar. Terleme, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Seansın ardından hastalar, yaklaşık 30 dakika kadar bir dinlenme süresi geçirir ve vücutları sıvı kaybını yerine koymak için su tüketir.

Bu tedavi genellikle haftada birkaç kez tekrarlanır ve her seans yaklaşık bir saat sürer. Waon terapisinde vücudun aşırı ısınması önlenir ve hasta konforlu bir şekilde terleme sürecine girer. Terapinin ardından kan dolaşımı artar ve vücut gevşer.[5]

Kullanım alanları

Kardiyovasküler Hastalıklar: Yapılan araştırmalar, Waon terapisinin kalp yetmezliği olan hastalarda semptomları hafifletebileceğini ve yaşam kalitesini artırabileceğini göstermiştir. Isı terapisi, kan damarlarının genişlemesine neden olarak kan akışını iyileştirir ve kalbin iş yükünü azaltır.

Nörolojik Hastalıklar: Waon terapisinin felç sonrası rehabilitasyonda ve diğer nörolojik hastalıklarda olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Isı terapisi, sinir sisteminin fonksiyonlarını iyileştirerek hastaların hareket yeteneklerini geri kazanmasına yardımcı olabilir.

Pulmoner Hastalıklar: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve astım gibi solunum yolu hastalıklarına sahip kişilerde, Waon terapisi semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Isı terapisi, solunum yollarını açarak daha rahat nefes almayı sağlayabilir.

Kronik Yorgunluk Sendromu ve Fibromiyalji: Waon terapisi, kronik yorgunluk sendromu ve fibromiyalji gibi durumlarla ilişkili ağrı ve yorgunluğu hafifletmek için kullanılabilir. Sıcaklığın etkisiyle kaslar gevşer ve kan dolaşımı artar, bu da ağrıların azalmasına katkıda bulunur.

Araştırmalar ve bilimsel kanıtlar

Waon terapisi üzerine yapılan klinik araştırmalar, bu tedavinin kalp yetmezliği, hipertansiyon, endotel disfonksiyonu, KOAH ve kronik ağrı gibi çeşitli durumlar üzerindeki etkilerini incelemiştir. Özellikle kalp yetmezliği üzerine yapılan çalışmalar, bu terapinin kalp fonksiyonlarını iyileştirebileceğini ve hastaların yaşam süresini uzatabileceğini öne sürmektedir.[6]

Örneğin, bir çalışmada, Waon terapisi alan kalp yetmezliği hastalarının, tedavi sürecinden sonra egzersiz kapasitelerinin arttığı ve semptomlarının azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, bu terapi, kan basıncını düşürme ve damar sağlığını iyileştirme gibi ek faydalar da sağlayabilir.

Waon terapisi, en çok kardiyovasküler hastalıklar üzerinde incelenmiştir ve bu alandaki araştırmalar, terapinin olumlu etkilerini göstermektedir. 2007 yılında yapılan bir çalışmada, kronik kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde Waon terapisinin etkisi incelenmiştir. Çalışma, 60 °C’de uygulanan ısı terapisinin, hastaların kalp fonksiyonlarını iyileştirdiğini ve semptomları hafiflettiğini göstermiştir. Isı terapisi sırasında kan damarlarının genişlemesi, kan dolaşımını artırarak kalbin iş yükünü azaltmış ve kardiyak fonksiyonları iyileştirmiştir. Bu bulgular, Waon terapisinin, kalp yetmezliği olan hastalarda konvansiyonel tedavilere ek olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur.

Bir başka önemli çalışma, hipertansiyonu olan hastalar üzerinde yapılmıştır. Bu araştırma, düzenli olarak uygulanan Waon terapisinin kan basıncını düşürdüğünü ve arteriyel sertliği azalttığını göstermiştir. Çalışmada yer alan hastaların, birkaç hafta boyunca haftada birkaç kez uygulanan tedavi sonrasında tansiyonlarında belirgin bir düşüş yaşandığı ve damar sağlığının iyileştiği gözlemlenmiştir. Damarların genişlemesi ve kan akışının artması, bu hastalarda hem kalp sağlığını iyileştirmiş hem de genel dolaşım sistemine olumlu katkıda bulunmuştur. Waon terapisinin arteriyel fonksiyonları iyileştirmesi, kalp hastalığı olan bireylerde uzun vadede komplikasyon riskini azaltabileceği anlamına gelir.[7]

Ek olarak, endotelyal disfonksiyon üzerinde yapılan araştırmalar da, Waon terapisinin damar sağlığını nasıl etkilediğine dair önemli bulgular sunmaktadır. Endotel, kan damarlarının iç yüzeyini kaplayan hücre tabakasıdır ve damar sağlığı açısından kritik bir rol oynar. Endotelyal disfonksiyon, kardiyovasküler hastalıkların başlangıcında önemli bir faktördür. Waon terapisi, endotelyal fonksiyonları iyileştirerek, bu hastalıkların ilerlemesini yavaşlatabilir. Bir çalışmada, Waon terapisinin endotelyal işlevi düzelttiği ve damar esnekliğini artırdığı tespit edilmiştir. Bu etki, özellikle yüksek tansiyon ve damar sertliği gibi sorunları olan hastalarda fayda sağlamaktadır.

Waon terapisi, felç ve diğer nörolojik hastalıklarda da olumlu etkiler göstermiştir. Isı terapisi, beyin kan akışını artırarak, sinir hücrelerinin yenilenmesine ve nörolojik fonksiyonların iyileşmesine yardımcı olabilir. Nörolojik hastalıklar üzerine yapılan araştırmalar, Waon terapisinin rehabilitasyon süreçlerine katkıda bulunduğunu ve hastaların motor becerilerini iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Felç geçiren hastalarda yapılan bir çalışmada, Waon terapisinin beyin hasarını azalttığı ve iyileşme sürecini hızlandırdığı gözlemlenmiştir.

Ayrıca, nörolojik rahatsızlıklar ve kronik ağrı sendromları üzerinde yapılan araştırmalar, Waon terapisinin ağrıyı hafifletici etkileri olduğunu göstermektedir. Özellikle fibromiyalji gibi kronik ağrı durumlarında, ısı terapisi kasların gevşemesini sağlar ve ağrı algısını azaltır. Bu hastalıklarla ilişkili yorgunluk ve kas ağrıları, Waon terapisi sayesinde azalabilir. Terapinin sinir sistemi üzerindeki rahatlatıcı etkisi, bu tür hastalıkların yönetiminde önemli bir tedavi aracı haline gelmesine neden olmuştur.

Waon terapisi, solunum yolu hastalıkları üzerinde de incelenmiş ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve astım gibi solunum problemleri olan hastalarda yapılan araştırmalar, Waon terapisinin solunum yollarını rahatlattığını ve semptomları hafiflettiğini göstermiştir. Isı terapisi, bronşların genişlemesine ve mukusun daha kolay atılmasına yardımcı olabilir, bu da hastaların daha rahat nefes almasını sağlar. KOAH hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada, tedavi sonrasında akciğer fonksiyonlarının iyileştiği ve semptomların azaldığı gözlemlenmiştir. Solunum fonksiyonlarının artması ve kasların rahatlamasıyla birlikte, Waon terapisinin kronik akciğer hastalıkları olan bireylerde egzersiz kapasitesini artırdığı ve yaşam kalitesini iyileştirdiği belirlenmiştir. Akciğerler üzerindeki bu olumlu etkiler, Waon terapisinin solunum sistemi rahatsızlıkları ile mücadelede destekleyici bir tedavi olabileceğini göstermektedir.

Waon terapisi, metabolik sendrom ve diyabet gibi hastalıklar üzerinde de incelenmiştir. Metabolik sendrom, obezite, insülin direnci, hipertansiyon ve yüksek kolesterol gibi risk faktörlerini içeren bir durumu tanımlar ve bu hastalıklar, kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde rol oynar. Waon terapisi, bu tür rahatsızlıklara sahip bireylerde kan basıncını düşürme, kan şekeri seviyelerini düzenleme ve kolesterol düzeylerini iyileştirme potansiyeline sahiptir.[8]

Bir çalışmada, Waon terapisinin insülin direncini azaltarak diyabet hastalarında kan şekeri kontrolünü iyileştirdiği gözlemlenmiştir. Isı terapisinin metabolik süreçler üzerindeki bu olumlu etkisi, özellikle insülin direnci veya metabolik bozuklukları olan kişilerde uzun vadede fayda sağlayabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, tedavi süreci boyunca kilo kaybı ve kas-yağ oranının dengelenmesi de gözlemlenmiştir.

Yan etkiler ve riskler

Waon terapisi, terlemeyi teşvik eden bir ısı terapisi olduğu için, vücuttan su ve elektrolit kaybına yol açabilir. Bu durum, özellikle uzun seanslar veya yeterli sıvı tüketilmediğinde dehidrasyona (vücut susuzluğuna) neden olabilir. Dehidrasyon, baş dönmesi, halsizlik, baş ağrısı ve konsantrasyon bozuklukları gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Ayrıca, aşırı su kaybı, elektrolit dengesizliklerine yol açarak kas kramplarına, yorgunluğa ve hatta ciddi durumlarda kalp ritim bozukluklarına sebep olabilir. Bu nedenle, terapi sırasında ve sonrasında su içmek, vücuttaki sıvı dengesinin korunması açısından kritik önem taşır.

Isı terapisi, kan damarlarını genişlettiği için kan basıncında ani düşüşlere neden olabilir. Bu, özellikle halihazırda düşük tansiyonu (hipotansiyon) olan kişilerde veya tansiyon düşürücü ilaç kullananlarda önemli bir risk oluşturur. Tansiyonun ani düşmesi, baş dönmesi, sersemlik, bayılma ve bazen de ciddi dengesizliklere yol açabilir. Kalp ve damar rahatsızlıkları olan bireyler, tedavi öncesinde mutlaka doktorlarına danışmalı ve seans sırasında yakından izlenmelidir. Tedavi sırasında, ani pozisyon değişikliklerinden kaçınmak (örneğin, hızlı bir şekilde ayağa kalkmamak) ve terapiden sonra dinlenmek, hipotansiyon riskini azaltabilir.[9]

Bazı bireyler, vücutlarının ısıya verdiği tepkiler bakımından daha hassas olabilirler. Özellikle yaşlılar, küçük çocuklar ve bazı kronik hastalıklara sahip bireyler, Waon terapisinin ısısına karşı daha duyarlı olabilirler. Vücut, ısınmaya adapte olmakta zorlandığında, aşırı ısınma (hipertermi) meydana gelebilir. Hipertermi, vücut sıcaklığının aşırı yükselmesi sonucu oluşan bir durumdur ve tedavi edilmezse, ısı çarpmasına kadar gidebilecek tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Aşırı terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, kalp çarpıntısı gibi belirtiler hiperterminin erken işaretleri olabilir. Bu gibi durumlarda, tedavi derhal sonlandırılmalı ve kişi serin bir ortamda dinlenmelidir.

Waon terapisi, genellikle kalp yetmezliği ve diğer kardiyovasküler rahatsızlıkları olan bireylerde tedavi edici olarak kullanılsa da, bu kişilerin özel bir izleme sürecinden geçmeleri gereklidir. Isı terapisinin kardiyovasküler sistem üzerindeki etkileri nedeniyle, kalp yetmezliği, aritmi (kalp ritim bozuklukları) veya başka kalp hastalıkları olan bireyler için riskli olabilir. Kalp hastalıkları olan kişiler, tedavi sürecinde kalp atış hızlarının artabileceği veya kan basınçlarının ani değişiklikler gösterebileceği göz önünde bulundurularak yakından izlenmelidir. Kalp ritim bozukluğu olan kişilerde, terapinin sıcaklığı ve süresi dikkatlice ayarlanmalı ve sürekli gözetim altında tutulmalıdır.[10]

Bazı kişilerde Waon terapisinin uygulandığı yüksek sıcaklıklar, ciltte tahrişe veya alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Özellikle hassas cilde sahip bireylerde, cilt kızarıklıkları, kaşıntı ve döküntü gibi cilt sorunları ortaya çıkabilir. Terleme de cilt üzerinde rahatsızlığa neden olabilir ve uzun süreli terleme, ciltte kuruluğa ya da ter bezlerinin tıkanmasına yol açarak çeşitli cilt rahatsızlıklarını tetikleyebilir. Bu nedenle, tedavi öncesinde cilt sağlığı değerlendirilmelidir ve herhangi bir tahriş veya cilt rahatsızlığı belirtileri fark edilirse, tedavi süreci durdurulmalı veya değiştirilmelidir.

Waon terapisi kronik hastalıklara sahip bireyler için faydalı olabilse de, her birey aynı derecede fayda sağlamayabilir. Özellikle böbrek yetmezliği, diyabet, tiroid bozuklukları gibi metabolik rahatsızlıkları olan kişiler, vücutlarının ısıya verdiği tepki açısından daha hassas olabilirler. Diyabetli bireyler, kan şekeri seviyelerinde ani değişiklikler yaşayabilir ve böbrek yetmezliği olan hastalarda terleme yoluyla sıvı kaybı, böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Bu tür rahatsızlıkları olan bireyler, tedavi sürecinde yakından izlenmeli ve vücutlarının verdiği tepkilere göre seanslar ayarlanmalıdır.

Dolaşım bozukluğu olan kişilerde de Waon terapisi bazı riskler oluşturabilir. Isı terapisi, kan damarlarının genişlemesine neden olduğu için dolaşım sistemi üzerinde baskı oluşturabilir. Özellikle damar sertliği, venöz yetmezlik veya varis gibi problemleri olan kişilerde bu durum komplikasyonlara yol açabilir. Damar sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabilecek bireyler için tedaviye başlamadan önce detaylı bir doktor muayenesi ve uygun tedavi planlaması gereklidir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ ..., ... (15 Aralık 2011). "Akut Demir Zehirlenmesine Yaklaşım: Olgu Sunumu". Türk Yoğun Bakım Derneği Dergisi. 9 (3): 107-109. doi:10.4274/tybdd.09.20. ISSN 2146-6416. Erişim tarihi: 17 Eylül 2024. 
  2. ^ "Efficacy of traditional Chinese herbal therapy in adult atopic dermatitis". Complementary Therapies in Medicine (İngilizce). 5 (2): 129. Haziran 1995. doi:10.1016/s0965-2299(97)80024-6. ISSN 0965-2299. Erişim tarihi: 17 Eylül 2024. 
  3. ^ Miyata, Masaaki; Ohishi, Mitsuru; Tei, Chuwa (2017), Waon Therapy: Effect of Thermal Stimuli on Angiogenesis (İngilizce), Springer Singapore, ss. 217-227, erişim tarihi: 17 Eylül 2024 
  4. ^ NUMANOGLU AKBAS, Ayse; CANKAYA, Ozge; SEYHAN, Kubra; KEREM GUNEL, Mintaze (8 Temmuz 2020). "Inter-rater Reliability of Infant Motor Profile in 3–24-Month-Old High-Risk Infants: Turkey Sample". Archives of Health Science and Research. 7 (2): 155-160. doi:10.5152/archealthscires.2020.575433. ISSN 2687-6442. Erişim tarihi: 17 Eylül 2024. 
  5. ^ ..., ... (15 Aralık 2012). "İnflamatuvar Barsak Hastalığında Santral ve Periferik Nörolojik Belirtiler". Türk Nöroloji Dergisi. 18 (4): 145-150. doi:10.4274/tnd.40316. ISSN 1309-2545. Erişim tarihi: 17 Eylül 2024. 
  6. ^ YÖNTEM, Mustafa; ERBİL, Birgül; ERDOĞDU, Behiç Selman (19 Ekim 2020). "Kronik Böbrek Yetmezliği Hastalarında Renal ve Tiroid Fonksiyon Testlerinin Değerlendirilmesi". Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi. doi:10.47112/neufmbd.795441. ISSN 2667-7989. Erişim tarihi: 18 Eylül 2024. 
  7. ^ ÖZTÜRK, Ahmet (9 Nisan 2021). "Sol Ana Koroner Arter Hastalığı Risk Faktörlerinin Akut Koroner Sendrom Ve Stabil Koroner Arter Hastalığı Üzerine Etkisi". Sakarya Medical Journal. doi:10.31832/smj.847622. ISSN 2146-409X. Erişim tarihi: 18 Eylül 2024. 
  8. ^ ..., ... (15 Mart 2012). "Temporomandibuler Eklem Disfonksiyon Sendromlu Hastalarda Klinik ve Psikopatolojik Özellikler". Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dergisi. 58 (1): 9-15. doi:10.4274/tftr.29319. ISSN 1308-6316. Erişim tarihi: 18 Eylül 2024. 
  9. ^ Tei, Chuwa; Horikirl, Yutaka; Park, Jong-Chun; Togo, Shinichi; Tanaka, Nobuyuki; Toyana, Yoshifuni (Şubat 1991). "Effects of therml vasodilation in congestive heart failure". Journal of the American College of Cardiology (İngilizce). 17 (2): A141. doi:10.1016/0735-1097(91)91532-j. ISSN 0735-1097. Erişim tarihi: 17 Eylül 2024. 
  10. ^ Kihara, Takashi; Biro, Sadatoshi; Imamura, Masakazu; Yoshifuku, Shiro; Takasaki, Kunitsugu; Ikeda, Yoshiyuki; Otuji, Yutaka; Minagoe, Shinichi; Toyama, Yoshifumi; Tei, Chuwa (Mart 2002). "Repeated sauna treatment improves vascular endothelial and cardiac function in patients with chronic heart failure". Journal of the American College of Cardiology (İngilizce). 39 (5): 754-759. doi:10.1016/s0735-1097(01)01824-1. ISSN 0735-1097. Erişim tarihi: 18 Eylül 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adı. Psikoterapi her zaman sadece tek tek bireyleri konu almaz, zaman zaman incelenen tüm bir ailenin etkileşimsel meseleleri zaman zamansa incelenen bir çiftin birbiriyle olan ilişkisindeki bazı sorunların ruh sağlığı temelindeki kökleri olabilir. Ruh-zihin sağlığına dair sorunların psikolojik, sosyolojik veya somatik boyutları olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ateroskleroz</span>

Ateroskleroz, atardamarları (arterleri) etkileyen bir hastalıktır. Yaygın olarak "damar sertleşmesi" olarak adlandırılan arteriosklerozun bir türüdür. Orta boy ve büyük arterlerde görülen "aterom" veya "plak" olarak adlandırılan yapısal bozukluklardan (lezyonlardan) oluşur. Aterom, hangi safhada olduğuna bağlı olarak çeşitli yapılar barındırabilir:

<span class="mw-page-title-main">Kardiyoloji</span> Kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarını inceleyen bilim dalı

Kardiyoloji, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarını inceleyen bilim dalıdır. Bu alan, konjenital kalp kusurları, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, kalp kapak hastalığı ve elektrofizyoloji'nin tıbbi teşhis ve tedavisini içerir. Tıbbın bu alanında uzmanlaşmış doktorlara dahiliye'nin bir uzmanlık alanı olan kardiyolog denir.

<span class="mw-page-title-main">Alkolizm</span> alkolik olma durumu

Alkolizm, alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan aşırı tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye ise alkolik denir.

Engelleme terapisi ya da aversiyon terapisi; bir davranış terapisi türüdür ve istenmediği halde tekrarlı olarak yapılan bir davranış biçimini engellemeyi kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Pulmoner yüksek tansiyon</span> tıbbi durum

Pulmoner hipertansiyon (PH), prognozu son derece kötü olan, sebebi anlaşılamamış ve çaresi henüz olmayan, ancak hastaların yaşam kalitesini arttıran ve ömrünü uzatan tedavilerinin olduğu bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Meloksikam</span> non steroidal antienflamatuar ilaç etken maddesi

Meloksikam primer dismenore, ameliyat sonrası ağrı, romatoid artrit ve osteoartrit semptomlarını azaltmak için kullanılan bir non steroidal antienflamatuar ilaç etken maddesidir. Piroksikamla çok benzeşmektedir. Bir selektif COX-2 inhibitörü bir olan non-streoid antienflamatuvar olan bir ilaçtır. COX-2 spesifik ürünler gibi miyokardiyal prostasiklini inhibe etmediği için hipertansiyona ve ödeme neden olmaz. Kardiyovasküler risk açısından oldukça güvenli bir alternatiftir. Meloksikam’ın, bazı klasik NSAİ ilaçlar tarafından indüklenen trombosit agregasyonu inhibisyonu sonucu oluşan kanama zamanının uzaması üzerine etkisi yoktur.

Hiperkalsemi, kandaki kalsiyum seviyesinin normalin üstünde olması anlamına gelmektedir. Normal kandaki toplam kalsiyum değeri 8.5-10.2 mg/dl aralığındadır. Vücutta kalsiyum metabolizmasını ayarlamadaki en önemli hormon paratiroid hormonudur. Tiroid bezinin içinde bulunan paratiroid bezinden salgılanan parathormon kandaki kalsiyum seviyesinin ayarlanmasında baş rolü oynar. PTH reseptörleri aracılığı ile vücutta etkisini gosterir. PTH reseptörleri sadece kemik yapimindan sorumlu hücreler osteoblastlar üzerinde bulunmasına rağmen, kemik yıkımından sorumlu hücrelerin osteoklast sayı ve aktivitesini de arttırır. Osteoklastlar kemik rezorbsiyonunda yer alan başlıca hücrelerdir. Kemik yıkılırken kalsiyum açığa çıkar. PTH, ayrıca böbreklere etki ederek kalsiyumun tubulüsden emilimini arttırır ve 1,25 (OH)2 kolekalsiferol (aktif D vitamini) yapımını uyarır. D vitamini bağırsaklarda kalsiyum bağlayıcı protein yapımını uyararak bağırsaklardan kalsiyum emilimini arttırır. Bu hormonun fazla salgılanması (paratiroid adenomu veya paratiroid karsinomu sonucu) hiperkalsemi görülür. Ayrıca, habis hastalıklara bağlı hümoral hiperkalsemi vakalarında kemik metastazları mevcut değildir ve hiperkalsemiden tümörün yaptığı "PTH related peptide" (PTHrP) sorumlu tutulmaktadır. 141 veya daha fazla aminoasit zinciri bulunan bu peptid de aynı PTH gibi ilk 34 aminoasit mineral metabolizması üzerinde etkilidir. Lokal osteolitik hiperkalsemi malign hücrelerin iskelet sistemini doğrudan istila etmesi sonucu olmaktadır. Bu hücreler kemiği rezorbe eden sitokinler veya hümoral etmenler salgılamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Fizik tedavi</span> Engelli bir kişinin günlük yaşamda işlev görmesine yardımcı olan meslek

Fizik tedavi ya da İngilizce konuşulan ülkelerde yaygın adıyla fizyoterapi, yaralanma, hastalık, travma ya da yaşlılık gibi nedenlerle eksilme gösteren fonksiyonel hareketleri geri kazandırma amaçlı yapılan; elektrik akımı, sıcak ya da soğuk uygulaması, egzersizler ya da çeşitli uygulamalarla hastaların tedavisine verilen isimdir. Fizyoterapi, Tıp Fakültesinden sonra fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanlık eğitimini almış olan hekimlerce (fiziatrist) tanısı konmuş çok geniş hastalık durumlarını kapsar. Uzman hekim tarafından tanısı konmuş tedaviyi üniversitelerin Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü lisans programlarından mezun sağlık çalışanları (fizyoterapist) planlar ve uygular.

Manyetik rezonans terapisi, fiziksel manyetik titreşim prensibine dayanan bir tedavi yöntemidir. Belirli hücrelerde ve dokularda iyileşme sürecini başlatmak amacıyla sürdürülmektedir.

Sedasyon, sedatif ilaçlarla hastanın tüm reflekslerinin korunarak, derinliği kontrollü olarak ayarlanabilen uyku hali. Anestezi uzmanı tarafından uygulanan bir yöntemdir.

<span class="mw-page-title-main">Berlin Alman Kalp Merkezi</span>

Berlin Alman Kalp Merkezi, Berlin'de kâr amacı gütmeyen bir kamu vakfı olarak kurulmuş olan, bir tıp ve araştırma merkezidir. Merkez kardiyovasküler hastalıkların tedavisinin yanı sıra, kalp ve akciğer transplantasyonu alanında da uzmanlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Aaron T. Beck</span> Amerikalı ruh hekimi (1921 – 2021)

Aaron Temkin Beck, Amerikalı psikiyatr. Bilişsel davranışçı terapinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. 1954 yılında geçtiği Pensilvanya Üniversitesi'nin psikiyatri bölümünde vefatına kadar emekli öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmekteydi. Ayrıca Beck, dört çocuğundan birisi olan, Dr. Judith Beck tarafından yönetilen bir araştırma ve eğitim merkezi olan, Beck Enstitüsü'nün de kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Dünya Skleroderma Günü</span>

Dünya Skleroderma Günü veya Skleroderma Farkındalık Günü, 29 Haziran'da Dünya'nın herhangi bir yerinden skleroderma rahatsızlığına sahip olan insanlar bir araya gelir. 29 Haziran, skleroderma ile yaşayan ve hem Avrupa'da hem de dünya çapında hastalığı olan insanlara eşit tedavi ve eşit bakım talep edenlerin cesaretini takdir etme günüdür.

Bu, farklı tedavi ve terapi yöntemlerinin litesidir. Tedavi için farklı tıp dalları'nda farklı tıbbi prosedürler, sağlık hizmetleri, sağlık teknolojileri uygulanır. Tedavi doğal, spor, ilaç, aşı, enjeksiyon, psikiyatri, psikoloji, tıbbi cihaz, ameliyat ve farklı yöntemlerle yapılabilir.

Kardiyopulmoner rehabilitasyon (KPR), kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler için tasarlanmış, multidisipliner bir tıbbi programdır. KPR, hastaların fiziksel, duygusal, sosyal ve mesleki iyilik hallerini iyileştirmeyi amaçlar. Bu programlar genellikle kalp krizi, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, kalp ameliyatları veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi rahatsızlıkları olan bireyler için önerilir. KPR'nin temel hedefleri arasında fiziksel kapasitenin artırılması, semptomların azaltılması, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve hastalıkların ilerlemesinin engellenmesi yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Sülük tedavisi</span>

Sülük tedavisi (Hirudoterapi), tıbbi sülüklerin kullanıldığı eski bir tıbbi tedavi yöntemidir. Bu tedavi, sülüklerin kan emerken salgıladıkları çeşitli biyokimyasal maddeler aracılığıyla hastalıkları hafifletmeyi amaçlar. Sülüklerin ısırdığı bölgeden kan emmesi, lokal dolaşımı artırır, antikoagülan etkiler gösterir ve bazı inflamatuvar hastalıkların semptomlarını azaltabilir. Sülük tedavisi, binlerce yıldır kullanılan bir yöntem olup, modern tıpta bazı durumlarda alternatif veya tamamlayıcı tedavi olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Speleoterapi</span>

Speleoterapi, doğal mağaralar veya yeraltı madenleri gibi ortamlarda gerçekleştirilen bir tedavi yöntemidir. Genellikle solunum yolu hastalıkları, özellikle astım ve kronik bronşit gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Tedavi, yeraltındaki sabit sıcaklık, nem, düşük hava basıncı ve havadaki az miktarda mikro partikül ile birlikte iyonize havanın solunması yoluyla gerçekleştirilir. Speleoterapi kelimesi, Yunanca "spelaion" (mağara) ve "therapeia" (tedavi) kelimelerinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Piroterapi</span>

Piroterapi, ısı tedavisi anlamına gelir ve tıbbi olarak, vücuda dışarıdan uygulanan sıcaklığın terapötik amaçlarla kullanıldığı bir yöntemdir. Bu terapi türü, kas-iskelet sistemi bozuklukları, yaralanmalar, kronik ağrılar, iltihaplanmalar ve stres gibi çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Piroterapi, doğal tedavi yöntemlerinden biri olarak kabul edilir ve antik dönemlerden bu yana birçok kültürde farklı şekillerde uygulanmıştır. Günümüzde, özellikle fizyoterapi ve rehabilitasyon alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kriyoterapi</span>

Kriyoterapi, insan vücudunun veya belirli vücut bölgelerinin aşırı soğuk ile tedavi edilmesi yöntemidir. Tedavi, doku hasarını azaltmak, iltihabı hafifletmek, ağrıyı kontrol altına almak ve çeşitli sağlık sorunlarını iyileştirmek amacıyla uygulanır. Kriyoterapi genellikle sıvı nitrojen, argon gazı veya soğuk hava gibi düşük sıcaklıklar sağlayan maddeler kullanılarak gerçekleştirilir.