İçeriğe atla

Wallenrodizm

"Konrad Wallenrod", 1828

Wallenrodizm, Adam Mickiewicz'in 1828'de yazdığı şiirsel romanında Konrad Wallenrod adlı kahramandan türetilen kavramdır. Mickiewicz'in oluşturduğu Konrad Wallenrod, doğası gereği onurlu olmasına rağmen, yüce ve asil bir hedefe ulaşmak için düşmanına yaklaşmak ve ondan intikam almak için hileye başvurdu. Eserin yazıldığı dönemde savaşlarda centilmenliğe önem verilmesinden dolayı Mickiewicz'in yaklaşımı oldukça farklıydı. Bu etik olmayan davranışlar, ulusun kurtuluşuna duyulan yüksek ilgiden kaynaklanıyordu. Konrad Wallenrod'un asil idealleri ile kullandığı yöntemler arasında bir tutarsızlık bulunuyordu. Aslında Konrad Wallenrod, düşmanın kuvvetli olmasından dolayı kendi ahlaki kurallarına aykırı araçlar kullanmak zorunda olduğu trajik bir durumdaydı. Wallenrodizm kavramı eserin yazıldığı dönemde kullanılmaya başlandı. Bu dönemde Nikolai Novosiltsov, Konrad Wallenrod'un toplum üzerindeki potansiyel tehlikesi konusunda uyarmıştı.[1]

Wallenrodik tutum 19. yüzyılda Polonyalılar tarafından iki farklı şekilde değerlendirildi. Bir yandan, Kasım Ayaklanması için yeraltında devrimci faaliyetlerde bulunan isyancılar için Konrad Wallenrod, etik problemin aşılması olarak görüldü. Yani isyancılar için Konrad Wallenrod bir ilham kaynağıydı. Diğer yandan, bazı on dokuzuncu yüzyıl eleştirmenleri eseri ihanetin ahlaki bir övgüsü olduğu için Mickiewicz'i suçladı. Ancak Adam Bełcikowski, Józef Tretiak, Włodzimierz Spasowicz gibi yazarlar, kahramanın eylemlerinin bir intikam arzusundan değil, koşulsuz vatanseverlikten kaynaklandığına ve tam bir fedakarlık gerektirdiğine inanıyordu.[2]

Mickiewicz'in yazdığı roman, Polonya-Töton savaşları dönemini anlatmaktadır. Ancak eser, yazarın çağdaşları olan Polonyalılar'ın durumuna tekabül ediyordu.

Kaynakça

  1. ^ Richard Andrew Cardwell (2004). The Reception of Byron in Europe, volume 1. Continuum International Publishing Group. s. 310. ISBN 978-0-8264-6844-4. 13 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2021. 
  2. ^ Christopher John Murray (2004). Encyclopedia of the Romantic Era, 1760-1850, volume 2. Taylor & Francis. s. 740. ISBN 978-1-57958-422-1. 13 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ayn Rand</span> Rus-Amerikan yazar ve filozof

Ayn Rand, kurduğu objektivizm felsefesi ve yazdığı Yaşamak İstiyorum, Ben (Anthem), Hayatın Kaynağı ve Atlas Silkindi kitaplarıyla tanınan filozof-yazar.

<span class="mw-page-title-main">Eshilos</span> Antik Yunan oyun yazarı

Eshilos ya da Aiskhylos, Antik Yunan oyun yazarıdır.

<i>Hamlet</i> William Shakespeareın trajedisi

Hamlet, William Shakespeare tarafından 1599 ile 1601 yılları arasında yazılan temasında trajediyi işleyen oyundur. Danimarka'da geçen oyunda Prens Hamlet'in, kral olan babasını öldürdükten sonra tahta geçen ve annesi Gertrude ile evlenen amcası Claudius'tan nasıl intikam aldığını anlatır. Oyun renkli bir biçimde kahır dolu kederden, hiddet dolu gazaba geçen gerçek ve yapmacık cinnetin izlediği yolu çizer ve ihanet, intikam, ensest, ahlaksızlık konularını işler.

<span class="mw-page-title-main">Adam Mickiewicz</span> Polonyalı şair

Adam Bernard Mickiewicz Polonya'nın önemli şairlerindendir.

<span class="mw-page-title-main">Saga</span> düz yazı türü

Saga, Orta Çağ'da Viking, Cermen ve İzlanda edebiyatında düz yazı anlatım türlerinden biridir. Geniş olarak ele alındığında "saga" terimi, her türlü düzyazı öykü veya tarihî anlatıyı kapsar. Daha dar anlamda ise yazarın, geçmişte yaşanan olayları, hayâl gücüyle yeniden kurguladığı ve okuyucularına estetik bir şekilde aktardığı tarihsel öykülerdir.

Çoğu dinler etik unsûru, genelde iddia edilen doğaüstü vahiye veya irşada dayandırılır. Felsefenin önemli kollarından biri olan etik, doğru davranışın ne ve iyi hayâtın nasıl olması gerektiğini konu edinir. Genelde anlaşıldığı üzere iyiyle kötüyü ayırt etmekten daha geniş kapsamlıdır. Etiğin önemli konularından biri "iyi yaşam", yaşamaya değen, insanı tatmîn eden hayattır. Bu konu birçok filozofça ahlâkı yaşamaktan daha önemlidir.

Bu madde asıl adı utilitarianism olan yararcı ahlak prensibi hakkındadır. Egoizm ya da pragmatizm ile karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">İkilem</span> Eşit derecede istenmeyen alternatifler arasında seçim yapılmasını gerektiren problem

İkilem ya da dilemma, ikisi de kesin olarak kabul veya tercih edilemeyen iki olasılıklı bir çelişki durumunu ifade eder. İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini, çoğunlukla iki seçenekten birini izlemeye zorlayan tartışma, sorun veya usa vurma durumu.

Erdem etiği, zihin, karakter ve dürüstlük duygusunu vurgulayan normatif etik teorilerdir. Erdem etiği ile ilgilenenler, eylemin sonuçlarına odaklanan erdemlerin ve diğer ilgili sorunların doğasını ve tanımını tartışırlar. Bunlar, erdemlerin nasıl elde edildiğini, çeşitli gerçek yaşam bağlamlarında nasıl uygulandıklarını ve evrensel bir insan doğasında mı yoksa çok sayıda kültürde mi kök salmış olduklarını içerir.

<span class="mw-page-title-main">John Leslie Mackie</span> Avustralyalı filozof (1917 – 1981)

John Leslie Mackie Avustralyalı bir filozoftur. Din felsefesine, metafizik ve dil felsefesine önemli katkılar sağladı ve belki de en çok meta-etik konusundaki görüşleriyle, özellikle de ahlaki şüpheciliği savunmasıyla tanınıyordur. Altı kitap yazmıştır. En çok bilinen Etik: Doğru ve Yanlış İcat Etmek (1977); kitap, cesurca "Nesnel değer yoktur" ifadesini kullanarak başlamaktadır. Kitap, etik keşfedilmek yerine icat edilmelidir tartışması üzerinedir.

<i>Efruz Bey</i> Ömer Seyfettin tarafından yazılan roman

Hürriyete Layık Bir Kahraman veya Efruz Bey, Türk yazar Ömer Seyfettin'in romanıdır. İlk olarak 10 Aralık 1919 tarihinde yayımlanmış, beğenilmesi üzerine öykünün ana kahramanı Efruz Bey'in yer aldığı beş hikâye daha yayımlanmıştır. Çoğu eleştirmen tarafından bu öykü dizisi bir roman olarak görülür. Bunu 1942 yılında ilk belirten, önde gelen edebiyat araştırmacısı Pertev Naili Boratav olmuştur.

Sentientizm, ahlaki düşüncenin duyarlılığa dayandığı etik bir felsefedir. Sıklıkla hayvan hakları felsefesiyle ilişkilendirilir ve son zamanlarda türcülüğe bir alternatif olarak ve farklı bireylerin ahlaki değerini belirleyen diğer yöntemlere tartışılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Romantik dönem Polonya edebiyatı</span> Edebiyat Türü

Romantik dönem Polonya edebiyatı, 1822-1863 yılları arasında Polonya edebiyat tarihinde, Avrupa'daki geç romantizm eğilimine karşılık gelen dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Kırım Soneleri</span>

Kırım Soneleri, Adam Mickiewicz'in 1825 yaz ve sonbaharında Kırım Yarımadası'na yaptığı yolculuğu anlatan 18 soneden oluşan dizedir. Soneler 1825-1826 yıllarında yazılmış ve 1826'da Odessa Soneleri ile birlikte Moskova'da yayımlanmıştır. Soneler, Polonya edebiyatındaki ilk sonelerdir ve bu yapıttan sonra dönemin yazarlar arasında soneler serisini başlattı. Soneler, Johann Wolfgang von Goethe'nin West-östlicher Divan'ndan bir slogan içerir ve Kırım'daki seyahat arkadaşlarına ithaf edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Konrad Wallenrod</span>

Konrad Wallenrod, 14. yüzyılda hüküm süren Litvanya Büyük Dükalığı'nda geçen, Adam Mickiewicz tarafından 1828'de Lehçe yazılmış şiiridir.

<span class="mw-page-title-main">Dziady (III. Bölüm)</span>

Dziady , Adam Mickiewicz'in kaleme aldığı Dziady dizisinin üçüncü eseridir. Eser 1832'de Dresden'de yazılmıştır. İlk kez 1832'de şiirin dördüncü cildi ve bir yıl sonra ayrı bir baskı olarak yayınlandı. Araştırmacılar, Dziady'ın bu bölümünü siyasi-tarihsel ve metafizik konuların tek bir eserde bir araya gelmesi nedeniyle Polonya romantik dramasının başyapıtı olduğunu kabul eder. Eser, yazıldığı yere ithafen bazen Dziady Drezdeńskie olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Polonya Ulusu ve Polonya Hacının Kitapları</span>

Polonya Ulusu ve Polonya Hacının Kitapları, 1832'de Paris'te Kasım Ayaklanması'nın bastırılmasından kısa bir süre sonra Adam Mickiewicz tarafından yazıldı. Eser iki bölüme ayrılıyor: "Polonya ulusunun kitapları" ve "Polonya hac kitapları". Her ikisi de hem ideoloji hem de sanat açısından bir bütün oluşturur. "Polonya ulusunun kitapları ve Polonya hacları" aslında nesir şiiri şeklinde yazılmış siyasi bir incelemedir. Bu eserde Mickiewicz Dziady'ın III. bölümünde gösterdiği mesihik fikirleri detaylandırmaktadır. Bu eserden sonra Mickiewicz, Pan Tadeusz'u kaleme almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Juliusz Słowacki</span> Polonyalı şair

Juliusz Słowacki (1809-1849), günümüz Ukrayna topraklarına bulunan Krzemieniec'de doğdu. Babası Euzebiusz Słowacki, o yıllarda Wołyn'da edebiyat profesörlüğü yapıyordu. Ardından Vilnius Üniversitesine geçen Euzebiusz Słowacki, ailesiyle birlikte Vilnius'a taşındı. Ancak Juliusz Słowacki beş yaşındayken babası tüberkülozdan dolayı öldü. Kocasının erken ölümünden sonra, Salomea'ye miras kaldı ve oğluyla birlikte Krzemieniec'e geri döndü. Oldukça güzel olan Salomea, 1818'de, üst düzey seçkinler arasındaki sayısız temas sayesinde Vilnius Üniversitesinden bir tıp profesörü ve Litvanya'nın elitlerinden olan August Bécu ile yeniden evlendi. Profesör August Bécu, Juliusz'un sanata olan eğilimini fark etmişti. Annesi ise sanatla ilgilenmesini istemiyordu. Ancak hiçbir zaman üzerinden atamayacağı içe dönük ve melankolik ruha sahip olan Juliusz Słowacki, sürekli Fransız ve İngiliz edebiyatıyla ilgileniyordu.

<span class="mw-page-title-main">Üç Ozan</span>

Üç Ozan, Polonya Romantik edebiyatının ulusal şairleridir. Polonya egemen devletinin varlığını sona erdiren Polonya'nın parçalanması sırasında sürgünde yaşadılar ve çalıştılar. Rus iktidarına karşı 1830 Ocak Ayaklanmasının ardından yazdıkları trajik şiirsel oyunları ve epik şiirleri, Polonya'nın yabancı güçlerden bağımsızlık mücadelesi etrafında dönüyordu.