
Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

Duygu, bireyin ruh hâlinde biyokimyasal (içsel) ve çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan kompleks psikofizyolojik bir değişimdir. Kişiye özgü sağlık duyusunu belirleyen temel faktör olup, insanın günlük yaşamında merkezi bir rol oynar. Bu yüzden pek çok bilim dalı ve sanat biçimi tarafından araştırılmıştır. Duyguların sayısı ve sınıflandırılması konusu tartışmalıdır.

Dışa vurumculuk (ekspresyonizm), doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımı. Politik istikrarsızlık ve ekonomik çöküntü ortamında Almanya'da pozitivizm, naturalizm ve empresyonizm akımlarına karşı olarak ortaya çıkmıştır. 19. yüzyıl gerçekçilik ve idealizmine karşıt anti-natüralist öznelliğe sahip bir bakış açısı içerir. Ayrıca kuzeyli, Cermen halk sanatı biçimleri ve kabile sanatları da etkilendiği diğer kaynaklardır. Dışa vurumcu sanatın amacı, sanatçının duyguları ve iç dünyasını renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığıyla dışa vurmasıdır. Bu duyguları daha iyi yansıtabilmek için sanatçı geleneksel kuralların dışına çıkarak gerçeğin biçimini bozma yöntemini kullanır ve sanatçının öznel duygularına dayanmaktadır.

Müzik, insanın doğaya eklediği uyumlu seslerdir. Ses, bir doğa olayıdır. Müzik, bu doğal ve etkin olaydan bilinçli bir çalışma ve emek ile bir sanat yapıtı yaratmak, sesi bilimsel ve estetik bir temele oturtmaktır. Bütün müzik türleri için ana öğeler ritim, tonalite, dinamik ve ses rengi olarak belirtilir. Bu önemli elemanlardan anlaşılacağı gibi müzik yalnız insanın içinden yansıyan duygularla değil, bilgi ve anlayışla yaratılabilir. Müziğin bilgisine bakış, bir sanat olayını anlamamızı da sağlar. Ritim, tonalite, dinamik ve ses renginden hiçbiri, müzikte tek başına yer almaz ancak birlikte müziksel bir bütünlük yaratırlar. Değişik müzik türlerinde farklı oranlarda ağırlık taşıyabilirler. Müzik teorisi, müzik sanatını gerçekleştiren belirli kavram ve sistemlerin bir araya gelmesinden oluşur.

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.
Ergenlik, adolesans veya puberte, insanlarda meydana gelen, çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışların yerini yetişkince tutum ve davranışların aldığı, cinsiyet karakterlerinin kazanıldığı, bireyin yetişkin rolüne psikolojik ve bedensel olarak hazırlandığı dönemdir. Ergenliğe giriş için kesin bir zaman olmasa da genel olarak kızlar 10-14 yaş arasında ve erkekler 12-16 yaş arasında yaşlarında ergenliğe girebilirler.

Mensiyüs ya da Mıngzi, MÖ 372-289 yılları arasında yaşamış ve insan doğası ve siyaset üzerine olan görüşleriyle Konfüçyusçuluğu temellendirmeye ve güçlendirmeye çalışmış olan Çinli düşünür. Mensiyüs, insanın eğiliminin iyiliğe doğru olduğunu, doğru yolu bulmak için, vicdanımızın sesine, bizde doğuştan var olan doğal bilgiye dayanmamız gerektiğini, uyum içinde yaşamamızın anahtarının kendi içimizde olduğunu ve bizim uyum içinde yaşadığımız takdirde, toplum düzeninin de, kendiliğinden en iyi bir biçimde kurulacağını söylemiştir.

Doktorlar, yapımını Medyapım'ın üstlendiği, başrollerini Kutsi, Yasemin Özilhan, Leyla Göksun, Bekir Aksoy, Melike Güner ve Yeşim Ceren Bozoğlu'nun paylaştığı, 2006-2011 yılları arasında Show TV'de yayımlanan medikal ve dram türündeki Türk televizyon dizisidir. Dizi, 28 Aralık 2006 tarihinde Show TV'de yayımlanmaya başladı. ABD yapımı Grey's Anatomy dizisinden uyarlananan dizide doktorların yaşantıları ve aşkları konu edilmektedir. 30 Mart 2009 tarihinde yayımlanan 87. bölümde final yapmıştır. Dizi, tekrarlarına olan ilgiden dolayı 3 Aralık 2010 tarihinde Show TV'de yeniden yayımlanmaya başlamıştır. Bu kez başrolde Yasemin Özilhan yerine Leyla Göksun yer almıştır. Dizi, düşük izlenme oranlarından dolayı 14 Şubat 2011 tarihinde yayımlanan 97. bölümü ile ikinci kez final yaparak ekranlara veda etmiştir. Toplam 4 sezondan oluşmaktadır.
Melodram, ağlatı ve dramın bozulmuş, karikatürleştirilmiş biçiminden ortaya çıkan sinema türü. Ağlatı gibi insanı öteden beri ilgilendiren sorunları, insanlığı altüst eden duyguları ele alır; ancak bunu yaparken son derece yalın, belirgin bir yol izler. Melodram her şeyi kalıplar içinde ele alır. Dünya, iyiler ve kötüler olarak kesinlikle ikiye ayrılmıştır. İyiler çok iyi, kötüler çok kötüdür. Her adımda beklenmedik bir rastlantı, kahramanın işini kolaylaştırır.

Duygu Sağıroğlu, Türk senarist, film yönetmeni, tiyatro dekoratörü, sanat yönetmeni ve öğretim görevlisi.
Teberra İmâmiyye-i İsnâaşeriyye Şiîğinde yaygın olan ve İslâm Dini'nin peygamberi Muhammed'in ailesi ve ailesinin soyundan gelenleri (yani Ehl-i Beyti) sevmeyenleri sevmemek, düşman olanlara düşman olmak gibi anlamlar taşıyan bir kavramdır.

Üzüntü, duygusal bir ifade şeklidir. Mutluluk duygusunun zıddı olarak görülebilir. İnsanlar kötü bir olay yaşadıklarında ya da böyle bir olaya maruz kaldıklarında bu duygu sıklıkla yaşanabilir. Ayrılıklarda ya da cenazelerde kişilerin bu duygusu ağır basar. Üzüntü, kış aylarında hastalık olarak kendini gösterebilir. Bazı insanlar kışları gündüz saatlerinin kısalması ve gün ışığının azalması nedeniyle depresyon haliyle beraber kendilerini üzgün hissederler.

Yalnızlık veya yalnız kalma, bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık, arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur. Yalnızlık çeken insan kendisini toplumdan kopmuş hissedebilir. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime girmekte zorluk çeker. Yalnızlık çeken bir insan içindeki boşluk veya kopukluk hisleriyle doludur. Ayrıca yalnızlığın farklı türleri vardır. Örneğin bir kişi kalabalık içinde de yalnız hissedebilir. Yalnızlık, sadece etrafında kimsenin olmaması değildir.
Sevinç, içinde bulunduğu durumdan tam anlamıyla hoşnut olma duygusudur.

Korku, bir ya da birçok belirsizlik karşısında çeşitli tehdit algıları ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir histir. Kaygının gelecekte olabilecek kötü bir durumla ilgili bir kuşkuyu kapsamasından farklı olarak korku hem şimdiki zamandaki hem de gelecek zamandaki bir ya da daha çok kötülüğün oluşabilecek olmasından duyulan olumsuz ve yıpratıcı bir duygudur.

Empati, eşduyum ya da duygudaşlık, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.

Gerilim; edebiyat, film, video oyunu ve televizyon türü. Endişe, gerilim ve ajitasyon duyguları bu türün ana öğeleridir. Bu türün ana alt türü psikolojik gerilim türüdür. John F. Kennedy Suikastı sonrası politik gerilim ve paranoya gerilim türleri aşırı popülerlik kazanmıştır. Gerilim filminin en iyi örneklerinden bazılarını gerilim ögesini ustaca kullanan Alfred Hitchcock vermiştir.
Fena, tasavvufta kişinin duygularından ve iradesinden sıyrılarak benliğini Tanrının varlığında yok etmesi. Çeşitli aşamalardan oluşur. Kişinin aşama aşama benliğinden sıyrılması değişik terimlerle ifade edilir ve fena makamları olarak adlandırılır.

Laura Dern, Amerikalı oyuncudur. 1991 yapımı Rambling Rose filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'ne aday gösterildi. Ayrıca Wild adlı 2014 yapımı filmdeki performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'ne aday gösterildi. Rol aldığı diğer filmler arasında Mask (1985), Smooth Talk (1985), Mavi Kadife (1986), Vahşi Duygular (1990), Jurassic Park (1993), Citizen Ruth (1996), Ekim Düşü (1999), Benim Adım Sam (2001), Inland Empire (2006), Usta (2012), Aynı Yıldızın Altında (2014) ve Star Wars: Son Jedi (2017) bulunmaktadır.
Erdem etiği, zihin, karakter ve dürüstlük duygusunu vurgulayan normatif etik teorilerdir. Erdem etiği ile ilgilenenler, eylemin sonuçlarına odaklanan erdemlerin ve diğer ilgili sorunların doğasını ve tanımını tartışırlar. Bunlar, erdemlerin nasıl elde edildiğini, çeşitli gerçek yaşam bağlamlarında nasıl uygulandıklarını ve evrensel bir insan doğasında mı yoksa çok sayıda kültürde mi kök salmış olduklarını içerir.