İçeriğe atla

Vulkanizasyon

Araba lastiği kaplaması yapılan bir vulkanizasyon atölyesi.

Vulkanizasyon, 1839’da Charles Goodyear tarafından keşfedilen bir kimyasal-teknik yöntemidir. Bu yöntem kauçuğun ya da benzer polimerlerin, kükürt veya diğer eşdeğer kükürtleyicilerin ilavesiyle daha dayanıklı malzemelere dönüştürülmesi işlemidir.

Yöntemi

Kükürt ile (n = 0, 1, 2, 3 ...) vulkanizasyona girmiş iki poliizopren zincirinin (Mavi veYeşil ile gösterilmiş kısımlar) şematik sunumu ve Sülfür köprüleriyle bağlantıları.

Vulkanizasyon işlemi için ham kauçuk, kükürt ya da bileşiminde Kükürt içeren disülfür klorür kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra tepkimenin hızını artırmak için katalizatör olarak 2-merkaptobenzotiyazol ya da tetrametil tiuram disülfür kullanılmaktadır. Aynı zamanda başka alternatif katalizatörler olan çinko oksit ve yağ asitleri de bu yöntemde kullanılmaktadır. Bu kimyasal maddeler dolgu maddesi ile beraber ısıtılır.[1] Günümüzde bu işlemde genel itibarıyla % 1,8 -2,5 arasında kükürt kullanılır[2] ve bunun yanı sıra bu işlemin yapıldığı sıcaklığada dikkat etmelidir. Bu yöntemde işlemin sorunsuzca yürümesi için sıcaklık 120 bis 160 °C arısında olmalıdır. Burada uzun zincirlere sahip Kaukçuk molekülleri kükürdün oluşturduğu köprüler diğer bir deyişle Sülfür köprüleri sayesine ağ oluştururlar. Bu işlemle kauçuğun, sahip olduğu plastiğe benzeyen özelliklerini kaybeder. Örneğin kullanılan kauçuk karışımı bu işlemin orta safhalarında plastik özelliğini kaybederek daha esnek bir hâle gelir ve elastik özellikler kazanır.[3]

Bu yöntemle üretilen lastiklerde kullanılan materyale göre daha uzun süreli özellikler göstermektedirler. Örneğin bu kimyasal reaksiyon sonucunda ortaya çıkan madde parçalanmalara karşı daha dayanıklı, daha esnek ve olumsuz hava şartlarına karşı daha dirençlidir. Bunun yanında fiziksel etkiler karşısında ve çok dayanıklı olup bu etkilerin ortadan kalkması sonucunda önceki hallerine geri dönerler.

Bu maddelerin esnekliği üretim esnasında oluşan kükürt köprülerine bağlıdır. Üretim esnasında ne kadar kükürt köprüsü oluşmuşsa oluşan madde o kadar esnek olur. Bu yüzden üretilen maddenin esnekliği dolaylı olarak üretim esnasında kullanılan kükürdün miktarına ve vulkanizasyon işleminin uygulanma süresine bağlıdır.

Bu lastiğin eskimesiyle sülfür köprüleri yerine oksijen köprüleri alır. Eskimeyle oluşan bu değişiklikleri ürünün yapısındaki gözle görülebilen değişiklerle de gözlenebilir. Eskimiş lastik yüzeyinde gözenekler gözükür ve hassas olur.

Vulkanizasyonda kullanılan kükürt köprüleri oluşturma gibi klasik yöntemlerin yanı sıra başka yöntemler de kullanılmaktadır. Burada kauçuk molekülleri arasında bağlantılar sağlamak üzere peroksitler, metal oksitler ya da enerjice zengin olan ışınımlar kullanılmaktadır. Vulkanizasyon işleminin kükürtle yapılanı kullanılan maddenin, burada kauçuğun, yapısında çift bağların bulunmasıyla mümkündür. Bazı kauçuk türlerinin yapılarında çift bağ bulunmadığından dolayı kükürtle volkanizasyon işlemine tabi tutulması mümkün değildir. Bu yüzden bu tür kauçuklarda vulkanizasyon işlemi sırasında kükürt yerine metal oksitler kullanılmaktadır. Buna örnek olarak daha çok otomobil sektöründe yalıtım için kullanılan ve bir tür sentetik madde olan kloropren kauçuğu gösterebiliriz. Dibutilamin gibi maddeler bu yöntemle yapılan vulkanizasyon işlemlerin hızını artırıcı özelliğine sahiptirler. Bunun yanında vulkanizasyon işleminin aşamaları vulkanmeter denilen ölçü aracılığıyla test edilip görsel olarak belgelendirilebilir.

Kloropren kauçukların vulkanizasyon işleminde daha çok MgO, ZnO ve bazen de PbO gibi metal oksitler kullanılmaktadır. Buna ek olarak bu işlem esnasında kullanılan diğer maddeler ortamın ısısına etki etmektedir ki bu işlemde sıcaklık kauçuk moleküllerinin bağlantılar oluşturabilmesi için önemlidir. Bu yüzden burada kullanılan maddeler tepkimenin hızını artıracak olan katalisatörler için belirleyici olmaktadır. Bundan dolayı kloropren Kauçuk vulaknizasyonlarında eğer katılaştırma yapılacak ise geleneksel hızlandırıcılar kullanılması katılaştırma işlemi sırasında sorun çıkarır. İşte bu tür olumsuz etkilerin önüne geçmek için bu tür vulkanizasyon işlemlerinde ETU olarak kısaltılan etilen tiyoüre kullanılmaktadır. Bu madde polikloropren gibi maddelerin sertleşmesinde kullanılan en iyi madde olmasına rağmen, insanların üreme sistemi üzerinde olumsuz etki yapan maddeler kategorisini alınmıştır. Bu yüzden Avrupa'daki kauçuk alanında faaliyet gösteren firmalar daha güvenilir ve bu maddeye alternatif olabilecek maddeler bulmak için çeşitli araştırma projelerinin başlatılmasına öncü olmuşlardır.

Kaynakça

  1. ^ M. D. Lechner, K. Gehrke und E. H. Nordmeier: Makromolekulare Chemie, 4. Auflage, Birkhäuser Verlag, 2010, S. 485, ISBN 978-3-7643-8890-4.
  2. ^ Karlheinz Biederbick: Kunststoffe, Vogel-Verlag, 4. Auflage, 1977, S. 82, ISBN 3-8023-0010-6.
  3. ^ Joachim Buddrus: Grundlagen der Organischen Chemie, Walter de Gruyter Verlag, Berlin, 4. Auflage, 2011, S. 897, ISBN 978-3-11-024894-4.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Seramik</span> ısı etkisiyle hazırlanan inorganik, metalik olmayan katı

Seramik iyonik veya kovalent bağlara sahip metal ve metal olmayan inorganik bileşik içeren katı bir malzemedir. Yaygın kullanım örnekleri çanak-çömlek, porselen ve tuğladır.

<span class="mw-page-title-main">Cam</span>

Cam ya da sırça, saydam veya yarı saydam, genellikle sert, kırılgan olan ve sıvıların muhafazasına imkân veren, inorganik amorf yapıda katı bir malzeme. Antik çağlardan beri gerek inşaat malzemesi, gerekse süs eşyası olarak camdan faydalanılmaktadır. Günümüzde hâlen basit araç gereçlerden iletişime ve uzay teknolojilerine kadar çok yaygın bir kullanım alanı vardır. Örneğin pencere camları, cam ambalaj, ayna, lamba, sofra takımı ve optiklerde yaygın pratik, teknolojik ve dekoratif kullanıma sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kükürt</span> atom numarası 16, atom ağırlığı 32,06 olan, 119 °Cde eriyen ve 444 °Cde kaynayan, doğada saf veya başka cisimlerle birleşik olarak bulunan, sarı renkli element, sülf (simgesi S)

Kükürt, simgesi S, atom numarası 16 olan, limon sarısında ametal, yalın katı bir elementtir.

<span class="mw-page-title-main">Alkan</span>

Alkanlar, (diğer bir deyişle Parafinler) sadece karbon (C) ve hidrojen (H) elementlerinin bulunduğu ve bu elementlerin birbirleriyle tekli bağ yaptığı doymuş alifatik organik bileşiklerin genel ismidir. Alkanlar birbirlerini 1 karbon ve 2 hidrojen ile takip eden bir homolog seri oluştururlar. Örneğin tek karbonlu metan, CH4 formülüne sahipken, çift karbonlu etan C2H6 kapalı formülüne sahiptir. Alkanlarda tüm atomlar tekli bağlarla birbirlerine bağlandığı ve Karbon atomunu bağlayabileceği en fazla Hidrojen atomunu bağladığından dolayı doymuş bileşikler kategorisine girerler. Doymuş hidrokarbonlardan olan alkanlar, CnH2n+2 n=1,2,3,.... genel formülüne sahiptir. Burada n'in 3 veya 3'ten büyük olması hâlinde sikloalkan denilen halkalı yapılar oluşabilmektedirler.

<span class="mw-page-title-main">Sabun</span> Bir temizlik maddesi

Sabun, uzun zincirli organik yağ asitlerinin Na veya K tuzlarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dericilik</span>

Dericilik, derinin fiziksel ve kimyasal işlemlere tabi tutulup kullanılacak hale getirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Otomobil lastiği</span>

Otomobil lastiği ya da kısaca lastik; otomobil tekerini çepeçevre saran, kendisi şişebilen ya da şişebilen bir iç silindirin (tüp) etrafına geçen kauçuk kaplama. Bir aracın yükünü akstan tekerleğe zemine aktarmak ve tekerleğin hareket ettiği yüzeyde çekiş sağlamak için tekerlek jantını çevreler.

<span class="mw-page-title-main">Karabarut</span>

Karabarut, kükürt, odun kömürü ve potasyum nitratın bir karışımıdır. Kükürt kullanılmadan yapılabilirse de, bu şekilde yapılan karabarut, kükürt kullanılarak yapılan kadar güçlü olmaz. Çok hızlı yanarak karbondioksit, su ve azottan ibaret sıcak bir gaz hacmi ve potasyum sülfürden oluşan katı bir artık bırakır. Yanma özelliklerinden dolayı ortaya çıkan sıcaklık ve gaz hacmi, barutun ateşli silahlarda itici yakıt ve havai fişeklerde piroteknik bileşim olarak kullanımına yol açmıştır. Modern ateşli silahlarda karabarut yerine dumansız barut kullanılır. Antika ateşli silahlarda çoğunlukla karabarut kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Şampuan</span>

Şampuan, kimya endüstrisinin bir ürünü olmakla beraber doğal kozmetik firmaları tarafından da üretilmektedir. Çoğunlukla kremsi ya da akıcı bir yapıya sahip olup, genellikle yapılarında koku verici olarak çeşitli parfümler bulundurmaktadırlar. Temizleme ve saç yağlarını almasının yanı sıra saça kolay taranabilme ve parlaklık sağlamaktadır. Bunların yanı sıra yapılarına katılan pH düzenleyicilerin sayesinde yağlı saçların daha iyi bir şekilde temizlenmesini ya da saçta kepek oluşumunu azaltmaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Fosil yakıt</span> Milyonlarca yıl önce ölmüş bitki ve hayvanlardan oluşan yakıt

Fosil yakıt veya mineral yakıt, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren doğal enerji kaynağı. Kömür, petrol ve doğalgaz; bu türden yakıtlara başlıca örnektir. Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.

Hidrojenasyon, bir kimyasal reaksiyon sınıfıdır ve organik bileşiklere hidrojen (H2) eklenmesi işlemidir. Hidrojenasyon, özellikle doymamış organik bileşikler (alkenler, alkinler, ketonlar ve nitriller ) için önemli bir reaksiyondur. Genellikle basınç altında katalizörler yardımı ile direkt hidrojen eklemesi ile gerçekleştirilir. Hidrojenasyon için en klasik örnek, alkenlerdeki doymamış karbon kimyasal bağına bir hidrojenin ekleyerek, alkeni alkana dönüştürmektir. İlaç ve petrokimya endüstrisinde çok değişik uygulamaları vardır. Bu kimyasal işlemin tersi dehidrojenasyondur. Alkenlere hidrojenin katılması sonucunda Alkanlar oluşur. Alkankar sadece karbon-karbon tekli bağlara sahiptirler. Bu tepkimede katalizör kullanıldığından katalitik hidrojenleme olarak da adlandırılır. Alkenlere hidrojen katılma tepkimeleri ekzotermik tepkimeler olup oda sıcaklığında katalizörsüz tepkime gerçekleşmez. Burada katalizör kullanılarak tepkimenin oda sıcaklığında gerçekleşmesi sağlanır. Yalnız katalizörün etkisi bununla sınırlı kalmıyor. Kullanılan katalizör elde edilecek olan ürünün cis-Alkan ya da trans-Alkan olmasını etkilemektedir. Eğer kullanılan katalizör heterojen bir katalizör ise, (bir parça nikel, platin, paladyum) yani çözelti içerisinde heterojen olarak karışıyorsa katılan her iki hidrojen atomu alkenin aynı tarafına eklenir ve böylece cis-Alkan oluşur. Şayet bu katalizör çözelti içerisinde homojen olarak yayılan bir katalkizörse bu seferde trans-Alkan oluşmuş olacak.

<span class="mw-page-title-main">Kükürt dioksit</span> Yoğunluğu 2,3 olan, renksiz, boğucu kokulu ağır bir gaz

Kükürt dioksit formülünde bir kükürt atomu iki oksijen atomu yer alır. Aralarında kovalent-polar bağ yaparlar. SO2 formülü ile gösterilir. Şeker endüstrisinde kullanılır. Hava kirliliğine ve asit yağmurlarına sebep olur. (SO2), renksiz, keskin kokulu reaktif bir gaz olup kömür, fuel-oil gibi kükürt içeren yakıtların yanması sırasında, metal eritme işlemleri ve diğer endüstriyel işlemler sonucu oluşur. Ana kaynakları, termik santraller ve endüstriyel kazanlardır. Genel olarak, en yüksek SO2 konsantrasyonları büyük endüstriyel kaynakların yakınında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Bessemer ve Thomas Çeliği</span>

Bessemer ve Thomas Çeliği, çeliğin elde ediliş yöntemlerine göre sınıflandırılmış hallerinden birisidir. İlk defa 1856 yılında Henry Bessemer tarafından bulunan çelik elde ediliş yöntemi ardından Thomas Gillchrist tarafından 1876 yılında geliştirilmiş ve bu yöntem ile elde edilen tüm çeliklere Bessemer ve Thomas Çeliği adı verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Margarin</span> katı yemeklik yağ (bitkisel)


Margarin, tereyağının yerine kullanılmak üzere üretilmiş olan, çeşitli bitkisel ve hayvansal yağlardan doğal veya kimyasal olarak elde edilen yağ çeşididir. Margarin ilk defa 1869 yılında III. Napolyon'un isteğiyle kimyager Hippolyte Mège-Mouriès tarafından üretilmiştir.

Arızaya dayanıklılık, bir sistemin bileşenlerinden birisinin tamamen arızalanarak işlemez hale gelmesi ya da bileşenin içinde bir ya da daha fazla arıza oluşması durumunda, sistemin düzgün bir şekilde işlemeye devam edebilme özelliğidir. Eğer sistemin iş kalitesi azalırsa bile, küçük bir arızanın bile tamamen durmaya yol açtığı safça/amatörce tasarlanmış bir sistemle karşılaştırıldığında, iş kalitesindeki azalma arızanın ciddiyetiyle doğru orantılıdır. 'Arızaya dayanıklılık' yüksek kullanılabilirlik tasarımlarında veya kritik-yaşamsal sistemlerde çok rağbet gören bir özelliktir.

<span class="mw-page-title-main">Sıvı yağları katılaştırma</span>

Katılaştırma, sıvı yağları katılaştırmak için kullanılan kimyasal bir yöntemdir. Bu işlem için genellikle Hidrojenasyon denilen yöntem kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Baryum sülfat</span> inorganik bileşik

Baryum sülfat BaSO4 formüllü inorganik bileşik. Bu beyaz kristal katı renksizdir ve suda çözünmez. Barit halinde bulunur.

Kürleme, polimer kimyası ve süreç mühendisliğinde, elektron ışınlarının, sıcaklığın veya kimyasal katkıların sağladığı, polimer zincirlerinin çapraz bağlanması yoluyla bir polimer malzemenin sertleştirilmesi anlamına gelen bir terimdir. Katkı maddeleri ultraviyole ışınımı ile aktive edildiğinde, işleme UV Kürlemesi denir. Kauçukda, kürleme işlemine ayrıca vulkanizasyon denir. Beş çeşit kürleme sistemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar:

  1. Kükürt sistemleri
  2. Peroksitler
  3. Metal oksitler
  4. Asetoksisilan
  5. Üretan çapraz bağlayıcılar

Genellikle polimer malzemeleri tasarlayan, analiz eden ve değiştiren bir mühendislik alanıdır. Polimer mühendisliği, petrokimya endüstrisi, polimerizasyon, polimerlerin yapısı ve karakterizasyonu, polimerlerin özellikleri, polimerlerin birleştirilmesi ve işlenmesi ve ana polimerlerin tanımı, yapı özellik ilişkileri ve uygulamalarının yönlerini kapsar.

Silikon kauçuk, karbon, hidrojen ve oksijen ile birlikte silikon içeren silikondan oluşan bir elastomerdir.