
Santorini, Thira ya da Santoron, Ege Denizi'nde, Yunanistan'ın 200 km güney doğusunda yer alan volkanik adalar grubu.

Vatnajökull, İzlanda'nın en büyük buzuludur. Aynı zamanda Avrupa'nın hacimsel anlamda en büyük buzuludur. Vatnajökull, 7.700 km² ile ki bu İzlanda'nın yaklaşık % 8'ine tekabül eder, Norveç'teki Austfonna buzulundan sonra Avrupa'nın alansal olarak ikinci büyük buzuludur. Aslında topoğrafik olarak her ikisi de bir kara parçası üzerinde buz takkesi olarak kendilerini gösterseler de, buzul olarak kabul edilirler.

Meke Maar Gölü, Konya'nın Karapınar ilçesinde, volkanik gaz patlaması sonucu oluşan bir maarın suyla dolmasıyla günümüzdeki haline gelen ve ortasında adacıklar bulunan göl. Karapınar Düzlüğü'nde, Karapınar-Ereğli yolunun 7. km'sindeki sapaktan 2 km içeridedir. Göl ve birincil maarın uzunluğu 800 metre, genişliği 500 metredir. Göl 12 metre derinliğindedir. Göl adını çevrede yaşayan meke kuşlarından alır.

Tendürek Dağı (Ermenice:Թոնդրակ) Ağrı ve Van illerinin arasında İran sınırının yakınında bulunan bir stratovolkandır. Nuh'un Gemisi'nin muhtemel konumu yakınlarında olmasıyla bilinen bu yanardağ oldukça büyüktür; kurumuş lav akıntıları düz bir arazi üzerinde yaklaşık 650 km²'lik bir alanı kaplar. Dağın iki ana yapısı, zirve krateri olan Büyük Tendürek ve ana kraterin doğusunda bulunan Küçük Tendürek'tir. Yamaçları çok yumuşak olup, ismini aldığı kalkanı andırır. Tendürek Dağı'nın, Hawaii adasındaki volkanlar gibi akışkan lav püskürttüğü bilinmektedir.

Kaldera, volkanik patlama sonucu toprağın çökmesiyle oluşmuş volkanik yer şekli. Bazen volkanik kraterlerle karıştırılmaktadır. Kelime, İspanyolcada ‘caldera’ ve Latincede ‘calderia’ denilen 'pişirilmiş çömlek' anlamına gelmektedir.

Stratovolkan, pek çok sertleşmiş lav, tüf ve kül tabakasından oluşmuş, yüksek, konik biçimli bir volkandır. Bu volkanlar dik yamaçlarıyla ve periyodik patlamalarıyla tanınırlar. Bunlardan fışkıran lavın akışkanlığı azdır ve çok uzağa yayılmadan önce soğur ve sertleşir. Magmaları asidik ya da yüksek-orta düzeyde silika içeriklidir. Buna karşın bazik içerikli magmanın akışkanlığı yüksektir ve Hawaii'deki kalkan biçimli Mauna Loa dağı gibi yayvan dağları oluşturur. Pek çok stratovolkanın yüksekliği 2500 metreden fazladır. Türkiye'den Ağrı Dağı ve Nemrut Dağı birer stratovolkan tipindeki volkanlardır.

Deniz altı volkanları, yeryüzünün denizlerle örtülü olduğu bölgelerinde bulunan yarıklardır. Yer altından gelen lavlar bu yarıklar sayesinde yüzeye çıkarlar. Dünya üzerine bir yılda yer altından gelen lavların %75 kadarını bu tür yarıklardan gelenler oluşturur. Çıkan malzemelerin büyük çoğunluğu tektonik hareketlerin yoğun olarak görüldüğü Orta Atlantik Yükselimi olarak da adlandırılan kıta levhalarının bulunduğu bölgelerde gerçekleşir. Pek çoğu okyanusların derin bölgelerinde olmasına karşın, bir bölümü de sığ sularda görülür. Bu tür durumlarda birikerek yükselen malzeme, küçük adacıklar oluşturabilir.

İtalya, volkanik hareketlerin sıklıkla görüldüğü, Avrupa kıtası üzerindeki tek yanardağa sahip ülkedir. İtalya’daki volkanik hareketlerin temel nedeni, Avrasya Plakası ve Afrika Plakasının birbirine çarptığı bölgede bulunmasıdır. İtalya’daki yanardağlardan fışkıran lav, bir plakanın diğerinin altına girerek eriyen kayaçların püskürtülmesi sonucu oluşur.

Volkanik kış, olarak alt atmosfer tabakasının bir yanardağ patlaması sonucu soğuması fenomeni. Kül ve kükürtlü gazlardan oluşan aerosollar ve sülfürik asit, büyük patlamayla stratosfere kadar fırlayarak sis gibi bütün Dünya'yı kaplar. Güneş ışınları böylece kısmen yutulur, kısmen de uzaya yansır. Stratosferde bu durum bir ısınmaya yol açar. Yerdeyse ortalamada Dünya iklimi soğur, bölgesel ve mevsimlere bağlı olarak aynı zamanda ısınmalar da olur. Volkanik kışa benzer bir etki, (varsayılan) bir atom savaşıyla ortaya çıkan nükleer kıştır.

Bu, Türkiye'deki uykuda ve sönmüş yanardağların listesidir.

Volkan kemeri. Stratovolkan, aynı zamanda kompozit volkan olarak da bilinir, uzun boylu konik volkan birçok lav, tefra, pamis ve volkanik kül katmanları tarafından sertleşerek inşa edilmiştir. Kalkan volkanların aksine strato volkanlar ve dik profilleri ve periyodik patlamalı püskürmeler ile karakterize edilirler. Bazı çökmüş kraterler ile kalderalarda bu şekilde adlandırılır. Genellikle stratovolkanlar yüksek viskoziteden dolayı uzağa yayılmadan önce soğur ve katılaşırlar. Bu lav oluşturan magma daha az bir miktarda viskoz mafic magma ile yüksek-orta derecede silika içermektedir. Geniş felsik, lav akıntıları nadirdir,15 km (9,3 mi) kadardır. Stratovolkanlar erüptif malzemelerin sıralı dökülmeleri itibaren inşa edilen kendi kompozit yapısı nedeniyle bazen “kompozit volkan” da denir. Onlar daha az yaygın olan kalkan volkanların aksine volkan tipleri arasında en yaygın olanlardandır. İki önemli Stratovolkan olan Krakatoa en iyi bilineni ve Vezüv 1883'teki patlama Pompei ve Herculaneum kasabalarnı önemli oranda tahrip etti. Aynı zamanda bu patlama binlerce kişinin ölümüne sebep olmuştur.

Katmai Dağı, ABD'nin Alaska eyaletinin güneyinde Alaska Yarımadası üzerinde tümüyle Katmai Ulusal Parkı ve Koruma Bölgesi içinde bulunan masif bir aktif stratovolkan dağıdır..

Tüf, bir volkanik patlama sonucu ortaya çıkan volkanik küllerden oluşan kaya türüdür. Tüf kimi zamanlarda inşaat malzemesi olarak kullanılan farklı bir kaya anlamına da gelir. %50’den daha fazla tüf içeren kayalar tüflü olarak kabul edilir. Tüf tortul veya magmatik kayaçlar olarak sınıflandırılabilir. Sedimantolojik terimler ile açıklanmasına rağmen magmatik petroloji bağlamında incelenmektedir.

Gölcük gölü, Isparta şehir merkezinin 8 km kadar güneybatısındaki volkanik göl. Denizden yüksekliği 1300 m, genişliği 2,5 km, derinliği 30 m olan bir maar gölüdür. Göl dibinden çıkan kaynaklar ve yağmur suları ile beslenir. Göl suları tatlıdır, bir süre Isparta şehir merkezinin içme suyu buradan karşılanmıştır. Göl 1991 yılında Tabiat parkı olarak tescil edilmiştir.

Hekla 1.491 metre yüksekliğinde İzlanda'nın güneyinde bulunan bir stratovolkandır. Hekla İzlanda'nın en aktif volkanlarından biridir. 874 yılından bu yana 20 patlama meydana gelmiştir. Avrupalılar bu yanardağı "Geçiş" olarak nitelendirirlerdi. Hekla uzun bir volkanik sırt parçasıdır. Bu sırtın en aktif kısmı yaklaşık 5,5 kilometre uzunluğunda Heklugja adında bir fissür olarak kabul edilir.

Patlama, genellikle ani ısı yükselmesi ve gaz salınımı ile oluşan, çok yüksek bir sesle birlikte gerçekleşen hızlı hacim artışı ve aşırı yüksek enerjinin açığa çıkmasına sebep olan kimyasal olaydır. Bu özelliğe sahip maddelere "patlayıcı" adı verilir.

Tambora Dağı veya Tomboro Dağı, Endonezya'nın Küçük Sunda Adaları'ndan biri olan ve hem kuzeyi hem de güneyi okyanusal kabuk ile çevrili Sumbawa'daki aktif bir stratovolkandır. Tambora, altındaki aktif yitim zonu tarafından oluşturulmuştur. Bu da Tambora Dağı'nın 4.300 metre (14.100 ft) yüksekliğe ulaşmasını sağlamıştır. Yanardağ, Nisan 1815'teki patlamasından önce Endonezya takımadasında en yüksek zirvelerden biriydi. Dağın içindeki büyük bir magma odasının on yıllar boyunca dolmasıyla 1815'te meydana gelen patlama ile dağdaki volkanik olaylar tarihi bir zirveye ulaştı.

1815 Tambora Dağı patlaması, Volkan Patlama İndeksi (VEI)'nde 7 alarak tarihte kaydedilmiş en büyük patlamalardan biridir. MS 180 yılındaki Taupo Gölü patlamalarından bu yana bu dereceyi alan doğrulanmış tek patlamadır.

Chaîne des Puys, Fransa'nın Masif Merkezinde, kuzey-güney yönelimli, kül konileri, lav domları ve maarlardan oluşan bir silsiledir. Silsile yaklaşık 40 km (25 mi) uzunluğundadır ve belirlenen volkanik özellikler arasında 48 adet kül konisi, sekiz adet lava domu ve 15 adet maar ve patlama krateri bulunmaktadır. En yüksek noktası, silsilenin ortasına yakın olan ve 1.465 m (4.806 ft) yüksekliğindeki Puy de Dôme lav domudur. Silsilenin adı, yuvarlak profile sahip bir volkanik dağı tanımlayan bir Fransızca terimden (puy) gelmektedir. Bir Chaîne des Puys volkanının son patladığı tarih için M.Ö. 4040 tarihi belirtilmektedir.

Isparta Merkez ilçenin güney batısında yer almaktadır. Isparta iline 5 ila 13 km, Burdur iline 25 km uzaklığındadır. Parka asfalt yol ile ulaşım sağlanabilir. Gölcük gölü ve çevresine, sahip olduğu bitki örtüsü, yaban hayatı, jeomorfolojik yapısı, peyzaj güzellikleri ve rekreasyon olanakları dolayısıyla korunan alan statüsü verilmiştir. 58880 dekar büyüklüğündeki alan 19.11.2008 tarih ve 2008/4422 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile alan Gölcük Tabiat Parkı olarak ilan edilmiş, karar 31.12.2008 tarih ve 2008/27097 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve alan yasal koruma statüsünü kazanmıştır. Alanın önemli bir kısmı 1. derece doğal sit alanındır. Erozyon çalışmaları kapsamında 1956 yılında ağaçlandırma çalışmasına başlanılmıştır.