İçeriğe atla

Versay Barış Antlaşması

Versay Antlaşması
Müttefik ve Ortak Güçler ile Almanya Arasında Barış Antlaşması
İngilizce versiyonun kapağı
TürBarış Antlaşması
İmzalanma28 Haziran 1919
YerAynalar Salonu, Versay Sarayı, Paris, Fransa
Yürürlük10 Ocak 1920
İmzacılarİttifak Devletleri
 Almanya

İtilaf Devletleri
 Fransa
 Birleşik Krallık
 İtalya
 Japonya
 ABD


Korunma yeri Fransa
DilFransızca, İngilizce

Versay Barış Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri (Müttefik Devletler olarak da bilinir) ile Almanya arasında imzalanan barış antlaşmasıdır. 18 Ocak 1919'da başlayan Paris Barış Konferansı'nda müzakere edilmiş, 7 Mayıs 1919'da son metin Almanlara deklare edilmiş, 23 Haziran'da Alman Parlamentosu'nca kabul edilmiş ve 28 Haziran'da Paris'in Versay banliyösünde imzalanmıştır.

İçerdiği ağır koşullardan ötürü Versay Antlaşması Almanya'da büyük tepkiye yol açmış ve "ihanet" olarak kabul edilmiştir. Birçok tarihçi Almanya'da 1920'lerde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa, Nazi Partisi'nin iktidara gelişine ve II. Dünya Savaşı'na nihai olarak Versay Antlaşması'nın neden olduğu düşüncesindedir.

Antlaşmanın hazırlanışı

Alman hükûmeti 1918 yılının Ekim ayında, dönemin ABD başkanı Woodrow Wilson'un adil bir barış için önermiş olduğu on dört maddeyi kabul ettiğini bildirmiş, Başkan'dan bu çerçevede bir antlaşmaya gidilmek üzere ateşkes sağlanması yönünde girişimlerde bulunmasını talep etmişti. Bu on dört maddenin dokuz maddesi yeni toprak düzenlemeleriyle ilgilidir. Ancak savaşın son yılında gerek İngiltere, Fransa ve İtalya arasında, gerekse de bu ülkelerle Romanya ve Yunanistan arasında imzalanmış olan gizli antlaşmalar daha farklı bir toprak düzenlemesini gerektirmekteydi.

Fransız Mareşal Ferdinand Foch, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau, İngiltere Başbakanı David Lloyd George, İtalya Başbakanı Vittorio Emanuele Orlando ve Baron Sidney Sonnino.
Anlaşmanın Versay Sarayı'ndaki Aynalar Salonu'nda imzalanması

Paris Barış Konferansı'nda "Üç Büyükler" olarak bilinen İngiltere Başbakanı David Lloyd George, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau ve İtalya Başbakanı Vittorio Emanuele Orlando etkin olmuş ve Versay Antlaşması'nın maddeleri taslak haline getirilmiştir. Bu taslakla ateşkes görüşmeleri sırasında verilen güvenceler arasındaki uyumsuzluk Alman heyetince protesto edilse de Alman Meclisi antlaşma şartlarını 9 Temmuz 1919'da, Almanya üzerinde abluka kalkmadığı ve başka yapılacak bir şey olmadığı için onayladı.

Genel hatlarıyla, 10 Ocak 1920'de yürürlüğe giren Versay Antlaşması, Otto van Bismarck'ın kurduğu Almanya'yı yıkıyor ve yeni bir Avrupa düzeni kuruyordu. Almanya, Alsas-Loren'i Fransa'ya, Eupen, Malmedy ve Monschau'nun bir bölümünü Belçika'ya, Memel'i (bugün Klaipeda) yeni kurulan Litvanya'ya, Yukarı Silezya'nın güney ucunu ve Batı Prusya'nın büyük bölümünü Polonya'ya, Yukarı Silezya'nın bir parçasını Çekoslovakya'ya bırakıyordu. Danzig (bugün Gdansk) serbest şehir oluyor ve Milletler Cemiyeti'nin himayesine terkediliyordu. Saar (Sar) bölgesi Fransa'ya bırakılacak, bölgenin esas kaderi ise on beş yıl sonra yapılacak halk oylaması ile belirlenecekti. Almanya, Ren kıyılarındaki ve Helgoland'da mevcut tahkimatları yıkacaktı. Ayrıca 1920'de Schleswig Holstein bölgesinin Schleswig kısmında plebisit yapılacaktı. Bu plebisit sonucu Orta Schleswig Almanya'da kalırken; Apenrade (Aabenraa), Sonderburg (Sonderborg), Hadersleben (Haderslev) ilçelerinin tamamıyla Tondern (Tønder) ve Flensburg ilçelerinin kuzey kısımlarından oluşan Kuzey Schleswig (Güney Jutland) Danimarka'ya geçiyordu. 15 Haziran 1920'de Almanya, Danimarka'ya Kuzey Schleswig'i resmen devretti.

Almanya'nın, Çin'deki hakları ve Büyük Okyanus'taki adaları Japonya'ya devredildi. Almanya, Avusturya ile birleşmemeyi taahhüt etmekte; ayrıca Avusturya, Çekoslovakya ve Polonya'nın bağımsızlığını tanımaktaydı. Tarafsızlığı savaş içinde çiğnenen Belçika'nın hukuki bakımdan da tarafsızlığı kaldırılmakta, Almanya da bunu kabul etmekte idi.

Almanya, mecburi askerliği kaldırıyor, en çok 100 bin kişilik bir ordu bulundurmak yetkisine sahip oluyordu. Ayrıca, Almanya denizaltı ve uçak da üretemeyecekti. Bütün gemilerini de İtilaf Devletleri'ne teslim edecekti. Almanya, ödeme kabiliyetinin çok üstünde bir savaş tazminatıyla da yükümlü tutuluyordu. Almanya, ekonomik ve siyasi bakımdan ağır yükümlülükler altında idi. Birçok Alman da yeni kurulan devletlerin sınırları içinde kalmıştı. Bu durumun doğal bir sonucu olarak azınlık meselesi, Barış Antlaşmasının uygulanması ile ortaya çıkmıştır.

Almanya'nın tepkisi

Versay'daki Alman delegeler: Walther Schücking, Reichspostminister Johannes Giesberts, Adalet Bakanı Otto Landsberg, Dışişleri Bakanı Ulrich Graf von Brockdorff-Rantzau, Prusya Devlet Başkanı Robert Leinert ve mali danışman Carl Melchior

29 Nisan'da Dışişleri Bakanı Ulrich Graf von Brockdorff-Rantzau başkanlığındaki Alman heyeti Versay'a vardı. 7 Mayıs'ta, "Savaş Suçluluğu Maddesi" de dahil olmak üzere galipler tarafından dikte edilen koşullar karşısında von Brockdorff-Rantzau, Clemenceau, Wilson ve Lloyd George'a şu cevabı verdi: "Burada karşımıza çıkan nefretin tüm gücünü hissedebiliyoruz. ... Bizden savaşın tek suçlusu olduğumuzu itiraf etmemizi istiyorsunuz; benim ağzımdan böyle bir itiraf yalan olur."[i] Almanya'nın müzakerelere katılmasına izin verilmediği için, Alman hükûmeti haksız talepler ve "onur ihlali" olarak gördüğü bu durumu protesto etti ve kısa bir süre sonra barış konferansından çekildi.[1] Her siyasi görüşten Alman, antlaşmayı -özellikle de Almanya'yı savaşı başlatmakla suçlayan Savaş Suçluluğu Maddesi'ni- ulusun onuruna yapılmış bir hakaret olarak kınadı. Şartları Almanya'ya "al ya da bırak" temelinde sunulduğu için antlaşmayı "Diktat" olarak adlandırdılar.[2] Almanya'nın demokratik yollarla seçilmiş ilk hükûmet başkanı Philipp Scheidemann, antlaşmayı imzalamak yerine istifa etti. Scheidemann 12 Mayıs 1919'da Weimar Ulusal Meclisi'nde yaptığı duygusal ve polemikçi konuşmada antlaşmayı "korkunç ve öldürücü bir cadı çekici" olarak nitelendirdi,[3] ve şöyle haykırdı:

Kendisini ve bizi bu şekilde zincire vuran hangi el buruşmaz ki?"[4][3]

Scheidemann konuşmasının sonunda, hükûmetin görüşüne göre anlaşmanın kabul edilemez olduğunu belirtti.[4]

Antlaşmaya karşı Reichstag önünde protesto

Scheidemann'ın istifasının ardından Gustav Bauer başkanlığında yeni bir koalisyon hükûmeti kuruldu. Almanya Cumhurbaşkanı Friedrich Ebert Almanya'nın imkansız bir durumda olduğunu biliyordu. Vatandaşlarının antlaşmadan duyduğu tiksintiyi paylaşmasına rağmen, hükûmetin antlaşmayı reddedecek durumda olmayacağı ihtimalini de göz önünde bulunduracak kadar aklı başındaydı. Almanya'nın antlaşmayı imzalamayı reddetmesi halinde, Müttefiklerin Almanya'yı batıdan işgal edeceğine inanıyordu ve bir işgal durumunda ordunun buna karşı koyabileceğinin garantisi yoktu. Bu düşünceyle Mareşal Paul von Hindenburg'a, Müttefiklerin savaşı yeniden başlatması durumunda ordunun anlamlı bir direniş gösterip gösteremeyeceğini sordu. Eğer ordunun direnebileceğine dair en ufak bir ihtimal bile varsa, Ebert anlaşmanın onaylanmamasını tavsiye etmeyi planlıyordu. Hindenburg, Genelkurmay Başkanı Wilhelm Groener'in telkinleriyle, ordunun sınırlı bir ölçekte bile savaşa devam edemeyeceği sonucuna vardı. Ancak Ebert'i bilgilendirmek yerine, Groener'in hükûmete düşmanlıkların yeniden başlaması durumunda ordunun savunulamaz bir pozisyonda olacağını bildirmesini sağladı. Bunun üzerine yeni hükûmet anlaşmanın imzalanmasını önerdi. Ulusal Meclis beş çekimser oyla (toplam 421 delege vardı) 237'ye karşı 138 oyla antlaşmanın imzalanması lehinde oy kullandı. Bu sonuç, son tarihten birkaç saat önce Clemenceau'ya telgrafla bildirildi. Dışişleri Bakanı Hermann Müller ve Sömürgeler Bakanı Johannes Bell Almanya adına antlaşmayı imzalamak üzere Versay'a gitti. Antlaşma 28 Haziran 1919'da imzalandı ve 9 Temmuz'da Ulusal Meclis tarafından 209'a karşı 116 oyla onaylandı.[5]

İhlaller

Tazminatlar

Adolf Hitler, Anschluß'u Madde 80'i ihlal ederek ilan ediyor. Heldenplatz, Viyana, 15 Mart 1938

Alman ekonomisi o kadar zayıftı ki, tazminatların sadece küçük bir yüzdesi döviz olarak ödendi. Bununla birlikte, orijinal tazminatların bu küçük yüzdesinin (132 milyar altın mark) ödenmesi bile Alman ekonomisi üzerinde önemli bir yük oluşturdu. Yıkıcı savaş sonrası hiperenflasyonun nedenleri karmaşık ve tartışmalı olsa da, Almanlar ekonomilerinin neredeyse çöküşünden anlaşmayı sorumlu tuttu ve bazı ekonomistler tazminatların hiperenflasyonun üçte biri kadarından sorumlu olduğunu tahmin etti.[6] Mart 1921'de Fransız ve Belçikalı birlikler Duisburg, Düsseldorf ve Versay Antlaşması'na göre askerden arındırılmış Rhineland'ın parçasını oluşturan diğer bölgeleri işgal etti. Ocak 1923'te Fransız ve Belçika kuvvetleri, Almanya'nın Versay Antlaşması'nın talep ettiği tazminat ödemelerini yerine getirmemesinin ardından bir misilleme olarak Ruhr bölgesi'nin geri kalanını işgal etti. Alman hükûmeti buna "pasif direniş" (şiddet içermeyen direniş) ile cevap verdi, yani kömür madencileri ve demiryolu işçileri işgal güçlerinin talimatlarına uymayı reddetti. Üretim ve ulaşım durma noktasına geldi, ancak mali sonuçlar Alman hiperenflasyonu'na katkıda bulundu ve Almanya'daki kamu maliyesini tamamen mahvetti. Sonuç olarak pasif direniş 1923'ün sonlarında sona erdi. Ruhr'daki pasif direnişin sona ermesi, Almanya'nın bir para reformu yapmasına ve 1925'te Fransız ve Belçika birliklerinin Ruhr Bölgesi'nden çekilmesine yol açan Dawes Planı'nı müzakere etmesine olanak sağladı.[7]

Askeri

1920 yılında, Reichswehr başkanı Hans von Seeckt, ordunun insan kaynakları bölümü olduğu iddia edilen Truppenamt (Birlik Ofisi)'ni genişleterek Genelkurmay Başkanlığını gizlice yeniden kurdu.[8][9] Mart ayında, 18,000 Alman birlikleri, Almanya Komünist Partisi tarafından çıkarılması muhtemel huzursuzluğu bastırma girişimi kisvesi altında Rhineland'a girdi ve bunu yaparken askerden arındırılmış bölgeyi ihlal etti. Buna karşılık Fransız birlikleri, Alman birlikleri geri çekilene kadar Almanya'nın içlerine doğru ilerledi.[10] Alman yetkililer, silahsızlanma sürelerine uymayarak, Müttefik yetkililerin askeri tesislere erişimini reddederek ve silah üretimini sürdürerek ve gizleyerek antlaşma hükümlerinden kaçınmak için sistematik olarak komplo kurdular.[10] Antlaşma Alman şirketlerinin Almanya dışında savaş malzemesi üretmesini yasaklamadığı için şirketler Hollanda, İsviçre ve İsveç'e taşındı. Bofors, Krupp tarafından satın alındı ve 1921'de Alman birlikleri silahları test etmek üzere İsveç'e gönderildi.[11] Sovyetler Birliği ile Genoa Konferansı ve Rapallo Antlaşması aracılığıyla diplomatik bağların kurulması da Versay Antlaşması'nı atlatmak için kullanıldı. Kamuoyuna açık olarak, bu diplomatik alışverişler büyük ölçüde ticaret ve gelecekteki ekonomik işbirliği ile ilgiliydi. Ancak Almanya'nın Sovyetler Birliği içinde silah geliştirmesine izin veren gizli askeri hükümler içeriyordu. Ayrıca, Almanya'nın havacılık, kimyasal ve tank savaşı için üç eğitim alanı kurmasına izin verildi.[12][13] 1923 yılında İngiliz gazetesi The Times Alman Silahlı Kuvvetlerinin durumu hakkında çeşitli iddialarda bulundu: 800.000 kişilik teçhizata sahip olduğunu, gerçek görevlerini gizlemek için ordu personelini sivil pozisyonlara transfer ettiğini ve Krümper sistemi istismar edilerek Alman polis gücünün militarize edildiği uyarısında bulundu.[14][ii]

Weimar Hükûmeti ayrıca, açıklanan askeri bütçenin %10'una varan "X-budget "larda kamufle edilen parayla gizlice finanse edilen yerel yeniden silahlanma programlarını da finanse etti.[15] 1925 yılına gelindiğinde Alman şirketleri tank ve modern toplar tasarlamaya başlamıştı. Yıl boyunca Çin'in silah ithalatının yarısından fazlası Alman malıydı ve 13 milyon "Reichsmark" değerindeydi. Ocak 1927'de Askeri Müttefikler Arası Kontrol Komisyonu'nun silahsızlanma komitesini geri çekmesinin ardından Krupps zırh plakası ve top üretimini artırdı.[16][17] Gustav Krupp daha sonra 1920'ler boyunca Müttefikleri kandırdığını ve Alman ordusunu geleceğe hazırladığını iddia etti.[11] Üretim o kadar arttı ki 1937'de askeri ihracat 82,788,604 Reichsmarks'a yükseldi.[16][17] İhlal edilen tek şey üretim değildi: Eğitimli yedeklerden oluşan bir havuz oluşturmak için "gönüllüler" hızla ordudan geçirildi ve yasadışı bir şekilde militarize edilen polis ile paramiliter örgütler teşvik edildi. Astsubaylar (NCO) antlaşmayla sınırlandırılmamıştı, dolayısıyla bu boşluktan yararlanıldı ve bu nedenle Reichswehr tarafından ihtiyaç duyulan sayıdan çok daha fazla astsubay vardı.[18] Aralık 1931'de Reichswehr, önümüzdeki beş yıl içinde 480 milyon "Reichsmark" harcanmasını öngören ikinci bir yeniden silahlanma planına son şeklini verdi: bu program Almanya'ya uçak, top ve tanklarla desteklenen 21 tümenden oluşan bir savunma gücü oluşturma ve tedarik etme kabiliyeti sağlamayı amaçlıyordu. Bu program, bu gücü kalıcı olarak idame ettirebilecek ilave endüstriyel altyapıyı planlayan 1 milyar Reichsmark programıyla aynı döneme denk geliyordu. Bu programlar ordunun genişlemesini gerektirmediği için nominal olarak yasaldı.[19] 7 Kasım 1932'de Reich Savunma Bakanı Kurt von Schleicher yasadışı 147,000 profesyonel askere ve büyük bir milise dayanan 21 tümenden oluşan bir daimi ordu planına izin verdi.[19] Yılın ilerleyen günlerinde Dünya Silahsızlanma Konferansı'nda Almanya, Fransa ve İngiltere'yi Almanya'nın eşit statüsünü kabul etmeye zorlamak için geri çekildi.[19] Londra, Almanya'yı tüm ulusların silahlanma ve güvenlikte eşitliği sağlama vaadiyle geri döndürmeye çalıştı. İngilizler daha sonra Reichswehr'in 200,000 kişiye çıkarılmasını ve Almanya'nın Fransızların yarısı kadar bir hava gücüne sahip olmasını önerdi ve kabul etti. Ayrıca Fransız Ordusunun küçültülmesi de müzakere edildi.[20] Ekim 1933'te Adolf Hitler'in yükselişi ve Nazi rejimi'nin kurulmasının ardından Almanya, Milletler Cemiyeti'nden ve Dünya Silahsızlanma Konferansı'ndan çekildi. Mart 1935'te Almanya zorunlu askerliği yeniden başlattı, ardından açık bir silahlanma programı ve Luftwaffe'nin (hava kuvvetleri) resmi açılışını yaptı ve Kraliyet Donanması'nın %35'i büyüklüğünde bir su üstü filosuna izin veren İngiliz-Alman Deniz Anlaşması'nı imzaladı.[21][22][23] Sonuçta ortaya çıkan yeniden silahlanma programlarına sekiz yıllık bir süre içinde 35 milyar "Reichsmark" tahsis edildi.[24]

Bölgesel

7 Mart 1936'da Alman birlikleri Rheinland'a girdi ve yeniden askerileştirdi.[25] 12 Mart 1938'de, Avusturya Hükûmeti'nin çökmesi için Almanya'nın yaptığı baskının ardından, Alman birlikleri Avusturya'ya girdi ve ertesi gün Hitler Anschluss'u ilan etti: Avusturya'nın Almanya tarafından ilhakı.[26] Ertesi yıl, 23 Mart 1939'da Almanya Memel'i Litvanya'dan ilhak etti.[27]

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ "wir kennen die Wucht des Hasses, die uns hier entgegentritt ... Es wird von uns verlangt, daß wir uns als die allein Schuldigen am Kriege bekennen; ein solches Bekenntnis wäre in meinem Munde eine Lüge." Weimarer Republik n.d.
  2. ^ 8 Mart 1936'da 22,700 silahlı polis 21 piyade taburu halinde orduya dahil edildi.Bell 1997, s. 234.

Kaynakça

  1. ^ Woods 2019, s. 18.
  2. ^ Château de Versailles 2016.
  3. ^ a b Probst 2019.
  4. ^ a b W-R: "buruşmuş el" konuşması.
  5. ^ Pinson 1964, ss. 397 ff.
  6. ^ Kiger n.d.
  7. ^ EB: Ruhr işgali.
  8. ^ Zaloga 2002, s. 13.
  9. ^ Geyer 1984.
  10. ^ a b Shuster 2006, ss. 112, 114.
  11. ^ a b Shuster 2006, s. 116.
  12. ^ Bell 1997, s. 133.
  13. ^ Tucker & Roberts 2005, s. 967.
  14. ^ Shuster 2006, s. 120.
  15. ^ Hantke & Spoer 2010, s. 852.
  16. ^ a b Kirby 1984, s. 25.
  17. ^ a b Kirby 1984, s. 220.
  18. ^ Mowat 1968, s. 235.
  19. ^ a b c Tooze 2007, s. 26.
  20. ^ Bell 1997, s. 229.
  21. ^ Bell 1997, s. 78.
  22. ^ Corrigan 2011, s. 68.
  23. ^ Fischer 1995, s. 408.
  24. ^ Tooze 2007, s. 53.
  25. ^ Bell 1997, ss. 233-234.
  26. ^ Bell 1997, s. 254.
  27. ^ Bell 1997, s. 281.

Bibliyografya

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">II. Dünya Savaşı</span> 1939-1945 yılları arasındaki küresel savaş

II. Dünya Savaşı, 1939'dan 1945'e kadar süren küresel savaştır. Savaşa dönemin büyük güçleri ve dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu katıldı, Müttefikler ve Mihver olmak üzere iki karşıt askerî ittifak kuruldu. 30'dan fazla ülkeden gelen 100 milyondan fazla personelin doğrudan katıldığı bu topyekûn savaşta, savaşın büyük tarafları tüm ekonomik, endüstriyel ve bilimsel kapasitelerini savaş için seferber ettiler. 70 ila 85 milyon ölümle sonuçlanan II. Dünya Savaşı, insanlık tarihindeki en ölümcül savaştı ve savaş boyunca askerî personelden daha çok sivil kayıp verildi. Milyonlarca insan soykırımdan, planlanmış açlık ölümlerinden, katliamlardan ve hastalıklardan öldü. Tanklar, zırhlı araçlar, savaş uçakları, stratejik bombardımanlar, uçak gemileri, radar ve sonar, nükleer silahların geliştirilmesi ve roketler gibi birçok savaş teknolojisi savaşta önemli rol oynadı.

<span class="mw-page-title-main">Weimar Cumhuriyeti</span> 1918/1919–1933 yıllarında Almanya

Weimar Cumhuriyeti, Almanya'da, Philipp Scheidemann'ın 9 Kasım 1918 tarihinde cumhuriyetin kurulduğunu ilan etmesi ile başlayıp 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler'in şansölye olmasına kadar süregelmiş döneme verilen isimdir. “Weimar Cumhuriyeti” adı tarih yazımı için kullanılan bir terimdir. Bu adın kaynağı, I. Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkılması sonucu lağvedilen Alman monarşisi yerine millî meclisin yeni anayasayı oluşturmak için 1919 yılında toplandığı Weimar kentidir. Parlamenter demokrasiye dayanan bir rejimin kurulmuş olduğu bu dönemde “Deutsches Reich” yani Alman İmparatorluğu adı muhafaza edildi. Almanya'da liberal demokrasi yerleştirmek için yapılan bu ilk girişim, yoğun sivil anlaşmazlıkların ve ekonomik sorunların olduğu bir dönem getirdi.

<span class="mw-page-title-main">Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı</span> 1939 yılında Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan tarafsızlık paktı

Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı veya Molotov - Ribbentrop Paktı, Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında Doğu Avrupa'yı aralarında paylaşan bir saldırmazlık paktıydı. Pakt 23 Ağustos 1939'da Moskova'da Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop ve Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov tarafından imzalandı ve resmi olarak Almanya ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında Saldırmazlık Antlaşması olarak biliniyordu. Gayri resmi olarak; Hitler-Stalin Paktı, Nazi-Sovyet Paktı veya Nazi-Sovyet İttifakı olarak da anıldı.

<i>Wehrmacht</i> Nazi Almanyasının Silahlı Kuvvetleri

Wehrmacht, 1935 ile 1945 yılları arasında Nazi Almanyası'nın silahlı kuvvetleridir. "Waffenträger der Nation" olan Heer, Kriegsmarine ve Luftwaffe'den oluşmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Reichswehr</span> Almanyanın 1919-1935 yılları arasındaki, Versay Antlaşması hakları sahibi ordusu

Reichswehr, Almanya'nın 1919 yılından 1935 yılına kadar varlığını sürdürmüş, Versay Antlaşması'nın izin verdiği kadar haklara sahip silahlı kuvvetleriydi.

<span class="mw-page-title-main">I. Dünya Savaşı Doğu Cephesi</span>

Doğu Cephesi, I. Dünya Savaşı'nda Orta Avrupa ve Doğu Avrupa'da, Almanya ile Avusturya-Macaristan'ın doğusunda ve Bulgaristan'ın kuzeyinde, Rusya ve Romanya'nın ise batısında kalan cephedir.

<span class="mw-page-title-main">1821-1823 Osmanlı-İran Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile İran arasında 1821-1823 yılları arasında yapılmış savaş

1821-1823 Osmanlı-İran (Kaçar) Savaşı, Osmanlı Devleti ile İran'daki Kaçar Hanedanı arasında 1821-1823 yılları arasında Irak ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yapılmış olan bir dizi savaştır. 1813 yılındaki Gülistan Antlaşması ile Azerbaycan ve Kafkaslar'da Ruslara büyük ölçüde toprak kaptıran İran'daki Kaçar Hanedanı, bu toprak kayıplarını Osmanlılar'dan toprak alarak telafi etmek istediği için, Avrupalıların da kışkırtmalarıyla Bağdat ve Şehrizor bölgelerine saldırılar düzenledi. Sınır olaylarının ve saldırıların yoğunlaşması üzerine II. Mahmut, İran'a savaş ilan etti (1820).

Kolektif güvenlik; sistemdeki devletlerden birinin güvenliğinin, tümünün sorunu olduğu ve barışa yönelik tehditlere kolektif yanıt verilen bölgesel veya küresel güvenlik düzenlemesi.

<span class="mw-page-title-main">Danzig Serbest Şehri</span>

Özgür Danzig Şehri, Baltık Denizi kıyısındaki liman kenti Danzig ve etrafındaki 200 kadar kasabanın oluşturduğu, 1920 ile 1939 hüküm sürmüş yarı bağımsız bir şehir devleti. I. Dünya Savaşı'ndan sonra 1919'da imzalanan Versay Barış Antlaşması'nın 100. maddesi uyarınca kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Dörtlü (I. Dünya Savaşı)</span> 1. Dünya savaşında müttefik güçlerin 4 büyük devletinin liderleri

Büyük Dörtlü ya da Dört Büyükler, ismi en güçlü dört Müttefik devlete ve Ocak 1919'da Paris Barış Konferansı'nda buluşan liderlerine atıfta bulunur. Büyük Dörtlü ayrıca Dörtlü Konsey olarak da bilinir. Dörtlü Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson, Britanya Başbakanı David Lloyd George, İtalya Başbakanı Vittorio Emanuele Orlando ve Fransa Başbakanı Georges Clemenceau'dan oluşuyordu.

<span class="mw-page-title-main">Macaristan-Romanya Savaşı</span>

Macar-Rumen Savaşı, I. Dünya Savaşı'nın ardından tasfiye edilen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun bir parçası olan Macaristan'ın silahsız doğu kısımlarında bir Rumen işgali olarak başladı ve 13 Kasım 1918’den, 3 Ağustos 1919’a kadar Macaristan ve Romanya arasında geçti. 13 Kasım 1918’e kadar Macaristan Krallığı’na karşı ve devamında Macaristan Demokratik Cumhuriyeti ve Mart 1919'dan itibaren Macar Sovyet Cumhuriyeti'ne karşı Rumen işgali sürdü. Rumen Ordusu geri çekildikleri 28 Mart 1920’e kadar savaş sonu Macaristan'ın büyük kısmını işgal etti.

<span class="mw-page-title-main">1941 öncesi Almanya-Sovyetler Birliği ilişkileri</span>

1941 öncesi Almanya-SSCB ilişkileri, 1941 yılında karşı saflarda savaşa girmeden önceki Alman Weimar Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği arasındaki diplomatik ilişkilerdir. İki devlet arasındaki ilişkiler, I. Dünya Savaşı'ndan sonra, Almanya tarafından dikte edilen ve Sovyetler ile Almanya arasındaki düşmanlıkları sona erdiren, 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması ile başladı.

<span class="mw-page-title-main">Riga Antlaşması (1920)</span> RSFSR ile Letonya arasında 11 Ağustos 1920de Rigada imzalanan barış antlaşması

Riga Antlaşması veya Letonya-Sovyet Barış Antlaşması, 11 Ağustos 1920 günü Letonya Cumhuriyeti ve Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti arasında imzalanan adını Letonya'nın başkenti Riga'dan alan antlaşma. İmzalanmasının ardından Letonya Bağımsızlık Savaşı resmen sona ermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Adolf Hitler'in siyasi görüşleri</span> Hitlerin politik düşünceleri

Adolf Hitler'in siyasi görüşleri tarihçilere ve biyografilere bir miktar zorluk çıkarmıştır. Antisemitizm, anti-komünizm, anti-parlamentarizm, Alman Lebensraum gibi bazı sabit temalar olmasına rağmen, yazıları ve yöntemleri, Ari ırkının üstünlüğüne ve aşırı bir Alman milliyetçiliğine olan inancı genellikle ihtiyaca ve o dönemin koşullarına göre uyarlanmıştır. Hitler, kişisel olarak "Yahudi Bolşevizmi"ne karşı savaştığını iddia etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Temmuz Krizi</span>

Temmuz Krizi, 1914 yazında Avrupa'nın büyük güçleri arasında I. Dünya Savaşı'nın nihai nedeni olan, birbiriyle ilişkili bir dizi diplomatik ve askeri tırmanıştı. Kriz, 28 Haziran 1914'te Bosnalı Sırp Gavrilo Princip'in Avusturya-Macaristan tahtının varisi olan Arşidük Franz Ferdinand suikast sonucu ölümüyle başladı. Karmaşık bir ittifaklar ağı, birçok liderin savaşın kendi çıkarları doğrultusunda olduğuna veya genel bir savaşın olmayacağına dair yanlış hesaplamalarıyla birleştiğinde, Ağustos 1914'ün başlarında hemen hemen her büyük Avrupa ülkesi arasında genel bir düşmanlık patlak vermesine neden oldu; Mayıs 1915'e kadar neredeyse her büyük Avrupa ülkesi dahil oldu.

<span class="mw-page-title-main">Heim ins Reich</span>

Heim ins Reich, 1938'de başlayan, II. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler tarafından izlenen bir dış politikaydı. Hitler'in girişiminin amacı, Nazi Almanyasının dışında yaşayan tüm Volksdeutsche'yi ikna etmekti. Nazi-Sovyet paktına uygun olarak Polonya'nın fethini takiben, bu bölgeleri Büyük Almanya'ya "yuva" getirmek için çabalamalılar, ancak aynı zamanda Alman kontrolü altında olmayan topraklardan yeniden yerleştirilmelilerdi. Heim ins Reich manifestosu, Versay Antlaşmasında yeni yeniden doğmuş Polonya ulusuna bırakılan bölgeleri, çeşitli göç alanlarını ve 6 Ekim 1939'dan sonra Avrupa'nın güneydoğu ve kuzeydoğu bölgelerini ve ayrıca Sudetenland, Danzig gibi önemli Alman nüfusunun yaşadığı diğer alanları hedef almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Alman işgali altındaki Avrupa</span>

Alman işgali altındaki Avrupa, 1939 ve 1945 arasını kapsayan bir dönemde Nazi Rejimi tarafından yönetilen Alman güçleri tarafından tamamen veya kısmen işgal edilmiş veya politik olarak işgal edilmiş devletleri içeren Avrupa'yı ifade eder. Wehrmacht, kabaca şu bölgeleri işgal etti:

<span class="mw-page-title-main">Adolf Hitler tarafından yapılan konuşmalar listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Adolf Hitler tarafından yapılan konuşmalar listesi, Adolf Hitler'in yaptığı konuşmaları listeler. Hitler, 1919'da Münih'teki ilk konuşmasından, Şubat 1945'teki son konuşmasına kadar toplam 1525 konuşma yaptı. Bunların hepsini listelemek mümkün değildir, bu nedenle burada önemli konuşmalarından bazıları listelenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Polonya'da Holokost</span>

Polonya'da Holokost, Nazi Almanyasının Avrupa çapında çoğunlukla 101.Yedek Ordnungspolizei Taburu eliyle işlediği Holokost'un o dönem Alman işgâlinde bulunan Polonya'daki tezahürlerini kapsar. Bu soykırım kapsamında üç milyon Polonya Yahudisi, yani Holokost'ta katledilmiş tüm Yahudilerin yarısı, öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">Hitler'in kehaneti</span>

30 Ocak 1939'da Reichstag'da bir konuşma sırasında, Adolf Hitler savaş durumunda "Avrupa'daki Yahudi ırkının yok edilmesi" tehdidinde bulundu: