Televizyon veya kısaca TV, bir vericiden elektromanyetik dalga hâlinde yayımlanan görüntü ve seslerin, ekranlı ve hoparlörlü elektronik alıcılar sayesinde yeniden görüntü ve sese çevrilmesini sağlayan haberleşme sistemidir. Aynı zamanda kitle iletişim aracı da olan televizyon, yayımlanan görüntü ve sesleri alıcıya ulaştıran elektronik cihazdır.
Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve düzenekler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme aygıtıdır. Telefonun çalışmasında ana ilke ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallerine çevrilmesi ve bu sinyallerin çeşitli gönderme yöntemleriyle uzağa iletilmesinden sonra, bu defa da elektrik sinyallerinin yeniden kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir.
Radar, radyo dalgalarının yansıması yardımıyla uzaktaki nesneleri ve bu nesnelerin hız, kerteriz ve mesafesini tespit eden cihazdır. Radar, RAdio Detection And Ranging sözcüklerinin akronimidir.
Birinci Marconi Markizi Guglielmo Marconi, İtalyan mucit ve elektrik mühendisidir. Uzun mesafeli radyo iletişimi, Marconi yasası, telsiz telgraf sistemi üzerine yaptığı çalışmalarıyla ünlüdür. Marconi, radyonun mucidi olarak bilinir ve kablosuz telgrafın gelişimine katkılarından ötürü Karl Ferdinand Braun ile 1909 Nobel Fizik Ödülü'nü paylaşmıştır. Girişimci, iş insanı ve daha sonra Marconi Şirketi adını alan ve 1897 yılında İngiltere'de kurulan "The Wireless Telegraph&SignalCompany"nin kurucusu olan Marconi, kendinden önce gelen fizikçi ve araştırmacıların çalışmalarını kullanarak ve değişiklikler yaparak radyonun ticari bir başarı kazanmasını sağlamıştır. 1929 yılında İtalya kralı Markoni’ye Markiz unvanıyla asalet bahşetmiştir.
Denizaltılar, hem su altında aletli seyir gerçekleştirdiğinden, hem de gizliliği önemli olduğundan seyrüsefer sistemleri gelişmiş araçlar olmak zorundadırlar. Denizaltının seyrüseferini ve dost/düşman diğer araçları görmesini ve tanımasını sağlayan araçlara denizaltı alıcıları denir.
Elektronikte antenler, boşluktaki elektromanyetik dalgaları toplayarak bu dalgaların iletim hatları içerisinde yayılmasını sağlayan veya iletim hatlarından gelen sinyalleri boşluğa dalga olarak yayan cihazlardır. Antenlerde enerjinin iletimi ve alınması anteni oluşturan metal iletkenlerin uygulanan elektrik akımı ile yüklenmesi ile gerçekleşir. Alıcı antene eşlenen güç sinyalin arttırılması için bir amplifikatöre iletilebilir. Antenler radyo, telsiz ve benzeri kablosuz iletişim cihazlarının temel elemanlarındandır.
Telsiz, haberleşmede kullanılan alıcı-verici bir radyo. Kabloya ihtiyaç duymadan, radyo dalgaları ile haberleşme yapılmasına imkân veren cihazlardır. Normal radyo alıcılarından farkı, cihazın aynı zamanda yayın yapma kapasitesine sahip olmasıdır. Bu nedenle bazı dillerde "iki yönlü radyo" olarak adlandırılır.
DME, havacılıkta yaygın olarak kullanılan bir radyo seyrüsefer yardımcısı. Taşıtın yer istasyonundan olan uzaklığını -genellikle deniz mili (nm) cinsinden- ölçen aviyonik bir sistemdir.
TACAN (/ˈtækən/), askerî uçaklar tarafından kullanılan bir UHF seyrüsefer yardımcısı. Hava aracı ile yer istasyonu arasındaki diyagonal mesafe ile uçak ve yer istasyonlarının birbirlerine göre manyetik istikâmetlerini verir. TACAN kısaltması İngilizce tactical air navigation kavramının akronimidir.
Aktarıcı, radyo ve televizyon yayıncılığında bir önceki istasyondan aldığı yayını değişik bir radyo frekansla yeniden yayınlayan yardımcı vericilere verilen addır. "Aktarıcı" terimi TRT kurumunda 1970'li yıllarda Fransızca transposer kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaya başlamıştır. Buna karşılık halk arasında kullanılan yansıtıcı terimi yayıncılıkta kullanılmaz.
Teleprinter basılı mesajlar almakta ve göndermekte kullanılan elektromekanik bir cihazdır. Kısaca telem veya teleprinter de denir. Telem tâbiri daha çok askerî haberleşmede kullanılır. Her biri teleemprimör cihazına sâhip abonelerin bağlandığı telefon benzeri yazılı haberleşme servisine teleks sistemi denir.
Radyogonyometri, telsiz kestirmesi veya DF; verici bir telsiz istasyonunun doğrultusunu ve yerini bulma. DF kısaltması İngilizce direction finding kavramının akronimidir. Birden fazla alıcı ile elde edilen doğrultu verilerinin nirengi hesabı ile karşılaştırılması ile verici istasyonun konumu tespit edilebilir.
Fiber optik iletişim ya da bilinen adıyla ışıklifi, optik lif boyunca ışık sinyalleri göndererek bilginin bir yerden başka bir yere iletilmesi metodudur. Işık, bilgi taşımak için yönlendirilmiş elektromanyetik taşıyıcı dalga görevi görür. İlk olarak 1970 yılında geliştirilen ışıklifli iletişim sistemleri; telekomünikasyon endüstrisinde devrim yaratmış, bilgi çağının gelişinde önemli bir rol oynamıştır. Elektriksel iletimden avantajlı olması nedeniyle ışıklifleri gelişmiş ülkelerdeki çekirdek ağlarda bakır tellerin iletişimdeki yerini aldı.
Döngü veya çerçeve anten, uçları dengeli bir iletim hattına bağlı olan döngü şeklinde bir kablo, boru sistemi veya diğer elektriksel iletkenden oluşan bir radyo antenidir. Fiziksel tanımı içerisinde iki belirgin anten tasarımı vardır: boyutu bir dalga boyundan çok daha küçük olan küçük döngü anteni veya çevresi yaklaşık olarak dalga boyuna eşit olan salınım yapan döngü anteni.
Marconi yasası radyo antenlerinin yüksekliği ile radyo yayını arasındaki maksimum sinyalleşme mesafesidir. Guglielmo Marconi'nin açıkladığı kurala göre, Verici ve sinyal alan radyonun anteninin uzunluğu eşit ise, radyonun maksimum çalışma mesafesi radyo anteninin uzunluğunun karesi kadardır. Kuralın 1897'de Salisbury Plain tarafından yapılan deneylerde test edildiği belirtildi ve ayrıca Regia Marina'da 1900-1901 yılları arasında subay olan İtalyan Quintino Bonomo, bu deneyler hakkında resmi bir rapor verdi.
Radyo alıcısı, radyo dalgalarını alan ve bunları taşıyan bilgileri kullanışlı bir forma dönüştüren elektronik bir cihazdır. Bir anten ile birlikte kullanılır. Anten, radyo dalgalarını keser ve alıcıya uygulanan alternatif akımlara dönüştürür ve alıcı istenen bilgiyi çıkarır. Alıcı, istenen radyo frekansı sinyalini, anten tarafından toplanan diğer tüm sinyallerden, daha sonraki işleme için sinyalin gücünü artırmak için bir elektronik amplifikatörden ayırmak için elektronik filtreler kullanır ve son olarak, demodülasyon yoluyla istenen bilgiyi kazandırır.
Friis denklemi, telekomünikasyonda alıcı anten çıkışındaki gücün verici anten girişindeki güce olan oranını veren denklemdir. Denklem adını Danimarka asıllı Amerikalı radyo mühendisi Harald T. Friis’ten (1893-1976) almıştır.
Radyo vericileri radyo yayını yapan, yani stüdyolarda oluşturulan haber ve programların konutlardaki alıcılara ulaştırılmasını sağlayan teknik araçlardır. Programlar kent merkezlerindeki stüdyolarda hazırlanır. Stüdyolarda sesler ses sinyaline (AF) çevrilir. Ses sinyali kablo, radyolink veya uydu yardımıyla verici istasyonlara gelir. Yayın verici istasyondan yapılır.