İçeriğe atla

Vergi yoklaması

Vergi yoklaması, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddî olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etme amacıyla yapılan bir vergi denetim aracıdır (VUK m.127).

Yoklamanın en çok uygulandığı konular, mükelleflerin işe başlama, işi bırakma ve iş değişikliği bildirimlerinin kontrol edilmesidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2019/5 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi ile,[1] MERNİS sistemi üzerinden tespiti yapılabilecek birçok konu için yoklama yapılmayacağı düzenlemesi getirilmiştir. Bu kapsamda örneğin gerçek kişilerin ölüm sebebiyle işi bırakması, serbest meslek çalışanlarının iş yeri adresi olarak gösterdiği yerleşim yeri adresinin MERNİS üzerinden sorgulaması yapılarak doğruluğu teyit edilmesi gibi durumlarda yoklama yapılmayacaktır. Yoklama işe başlama-işi bırakma gibi konularla sınırlı olmayıp başta vergiyi doğuran olay olmak üzere mükellefiyetle ilgili tüm maddi olayların araştırılması ve tespit edilmesini de içermektedir.[2]

Yoklama, yapıldığı anda elde edilen verilere dayalı olarak sonuç doğurmaktadır.[3] Başka bir deyişle, yoklama yapıldığı andan önceki maddi durum ve olaylara ilişkin bir delil tespiti aracı olarak kullanılamaz.[4]

Yoklama Yapmaya Yetkililer

Yoklama; vergi dairesi müdürleri, yoklama memurları, yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler, vergi incelemesine yetkili olanlar ve gelir uzmanları tarafından yapılır (VUK m.128). Uygulamada, vergi dairesi müdürlerinin ve incelemeye yetkili olanların iş yoğunluğu ve yetkinliklerini daha çok inceleme alanında kullanmaları nedeniyle yoklamanın, yoklama memurları tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.

Yoklamanın Zamanı

Yoklama her zaman yapılabilir ve ilgilisine önceden haber verilmesi gerekmez (VUK m.130).

Yoklamaya Yetkili Memurların El Koyma Yetkileri ve Anayasa'ya Aykırılık Tartışması

VUK m.127/c'de düzenlenen "kanuni defter ve belgeler dışında kalan ve vergi kaybının bulunduğuna emare teşkil eden defter, belge ve delillerin tespit edilmesi halinde bunları almak," ve 127/e fıkralarında düzenlenen "Taşıma irsaliyesi, sevk irsaliyesi ve faturanın taşıtta bulunmaması, halinde bu belgelerin ibrazına kadar nakil vasıtalarını trafikten alıkoymak, taşınan malın sahibi belli değilse tespitine kadar malı bekletmek ve muhafaza altına almak" yetkileri, literatürde Anayasa'nın 20/2 maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir.[3][5]

Kaynakça

  1. ^ "MB İç Genelge 2019/5" (PDF). 31 Ekim 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  2. ^ İsmet YURTERİ (2012). "İsmet YURTERİ TÜRK VERGİ SİSTEMİNDE YOKLAMA VE YAYGIN VE YOĞUN VERGİ DENETİMİ". TBB dergisi. 10 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021. 
  3. ^ a b Nihal Saban (2019). Vergi Hukuku. Beta Yayınevi. s. 374. 
  4. ^ VDDK, E.2018/1232, K.2019/482, 3.7.2019.
  5. ^ Mine Uzun Çam (2017). "VERGİ DENETİMİNDE ANAYASAYA AYKIRI ELKOYMA YETKİSİ". MCBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ. 16 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Varlık Vergisi, Türkiye'de 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Anayasa</span> devleti yöneten temel ilkeler bütünü

Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Hans Kelsen'in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel örgüt yapısını kuran, önemli organlarını ve işleyişlerini belirleyen; ayrıca temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridir. Toplumsal bir sözleşme niteliği taşır. Devlet faaliyetlerini ve oluşum biçimini düzenleyen yasa metnidir.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Hanife</span> Hanefî mezhebinin öncüsü ve imamı olan din bilgini

Ebû Hanîfe veya tam adıyla Ebû Hanîfe Numân bin Sâbit bin Zûtâ bin Mâh İslam dininin dört fıkıh mezhebinden birisi olan Hanefi mezhebinin kurucusu ve Sünni fıkhının en büyük üstâdlarından biri sayılan İslam fıkıh ve hadis bilgini. Asıl adı "Nu’man bin Sâbit" olup sevenlerince ismi "İmâm-ı Â’zam" unvanıyla birlikte anılır.

<span class="mw-page-title-main">Kadastro</span>

Kadastro, bir bölgedeki özel arsaların kaydıdır; bu arsalar sistematik şekilde numaralandırılır, her birinin çevresi ve parsel tanımlayıcısı büyük ölçekli haritalarda gösterilir, hem haritada hem de kayıt defterinde bu arsanın niteliği, büyüklüğü, değeri ve onunla ilgili hukukî haklar belirtilir. Gündelik dilde kadastronun birkaç anlamı vardır: Birincisi, özel arsaların bir kamu kuruluşunda tutulan kayıtlarıdır. İkinci anlamı bu kayıtları tutan ve onları idare eden kuruluşun adıdır. Üçüncü anlamı bu kuruluşun yaptığı işlerdir. Türk Dil Kurumu kadastroyu "bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması işi" olarak tanımlar. Türk Kadastro Kanunu'nda kadastro "taşınmaz malların sınırlarının arazi ve harita üzerinde belirtilerek hukuki durumlarının ve üzerindeki hakların tespit edilmesi işlemi" olarak tanımlanmıştır. Sıfat hali "kadastral"dir. Kadastral haritalara güncel dilde tapu haritası veya kadastro paftası da denir. Kadastrolar dünyada çoğu ülkede, tapu sicili gibi başka belgelerin eşliğinde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı</span> Türkiyede bir bakanlık

Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'na bağlı olarak çalışan çevre, şehircilik ve iklim değişikliği işlerinden sorumlu bakanlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Hak</span> Kişinin hukuken korunan ve kendisine bu korumadan yararlanma yetkisi veren menfaat

Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir. Esasen Arapçada hukuk kelimesinin tekil hâli olan bu kelime, zamanla kişilerin hukuken korunan menfaatlerini tanımlamak için kullanılırken, hakların oluşturduğu düzene ise hukuk adı verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İller Bankası</span> Kamusal sermayeli Türk kalkınma ve yatırım bankası

İLBANK A.Ş., bütün işlemlerinde kuruluş kanunu ve özel hükümlerine bağlı, tüzel kişiliğe sahip, Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın ilgili kuruluşu olan bir kamu kurumudur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Vergi İncelemesi

<span class="mw-page-title-main">Los Angeles Polis Teşkilatı</span>

Los Angeles Polis Teşkilatı, Amerika Birleşik Devletleri'nin Los Angeles şehrinin polis teşkilatıdır. On binden fazla memuru ve üç binden fazla sivil personeli bulunmaktadır. 3.8 milyonluk nüfus ve 1.290 km2'lik alandan sorumlu olan bu teşkilat; Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük kolluk kuvvetlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik tarihi</span>

Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik tarihi, iki alt döneme ayrılır. Birincisi, oluşturulan kapalı tarım ekonomisinin imparatorluk içinde bölgesel fark gösterdiği klasik çağ (genişleme); ikincisi ise devlet ve kamu işlevleri üzerine, idari ve politik düzenlemeler ile başlayan devlet örgütlü reformları kapsayan reform dönemidir. Askerî reformlar ile başlayan değişim; kamu ve zanaatkar loncalarına uzanmıştır.

Sevag Şahin Balıkçı'nın öldürülmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerlik hizmetini yerini getirmekte olan Er Sevag Balıkçı'nın, terhisine 23 gün kala, Er Kıvanç Ağaoğlu tarafından tüfekle vurularak öldürülmesi olayıdır. Olayın 24 Nisan 2011'de, Ermeni Soykırımı'nı Anma Günü'nde gerçekleşmesi, Balıkçı'nın da bir Türkiye Ermenisi olması bunun kaza değil cinayet olduğu yönünde görüşlerin oluşmasına ve buna bağlı tepkilere yol açmıştır. Olayın ırkçı hislerle gerçekleştiği fikrinde birleşen, içinde eski milletvekili Ufuk Uras, Mor ve Ötesi grubunun üyelerinden Kerem Kabadayı, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve oğlu Arat Dink'in de bulunduğu bir topluluk "Sevag İçin Adalet Girişimi" adlı grubu kurmuştur. Kıvanç Ağaoğlu ırkçılık iddialarını reddetmiştir. Diyarbakır Askerî Mahkemesi olayın dikkatsizlik sonucu gerçekleştiği hükmüne vardı. Balıkçı ailesinin itirazıyla yeniden görülmek üzere dava yerel sivil mahkemeye gönderildi. Ocak 2020'de Kozluk Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla "olası kastla öldürme" suçlamasıyla Kıvanç Ağaoğlu 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı ve duruşmada tutuklandı. Yargıtay, Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 16 yıl 8 ay cezayı 13 Temmuz 2021 de onadı. Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses, “Yargıtay 1. Ceza Dairesi, askerlik yaparken öldürülen Sevag Balıkçı Davası’nda sanık Kıvanç Ağaoğlu hakkında Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin olası kastla öldürme suçundan verdiği 16 yıl 8 ay hapis cezasını onadı” paylaşımında bulundu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararı onadı. Bir üye hakim ise Ağaoğlu’na kasten öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiğini savunarak, şöyle dedi:

"Sanık mermiyi namluya sürmüş, maktule doğrultmuş, öleceğini bilerek ve muhakkak şekilde öngörerek ateş etmiştir. 1-2 metre mesafeden vücudun öldürücü nahiyesine bilerek ateş edilmesi sonucu meydana gelen ölüm, kasten öldürme suçudur."

<span class="mw-page-title-main">Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı</span>

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı (VDK), Hazine ve Maliye Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesinde doğrudan Hazine ve Maliye Bakanına bağlı olarak faaliyet gösteren denetim birimi.

Türkiye'deki vergi mükellefiyeti, Türk vergi sisteminde yer alan vergi mükellefiyeti kavramını inceler.

Türkiye'deki vergi daireleri, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Verginin tarhı</span>

Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden hesaplanarak miktarının belirlenmesidir. Verginin tarhı idarece yapılır. Türkiye'de bu işi vergi daireleri yapmaktadır. Vergi tarhı idari bir işlemdir ve hukuka aykırılığı iddiasıyla vergi mahkemesinde dava konusu edilebilir. Verginin tarhı Vergi Usul Kanunun 20. maddesinde tanımlanmıştır. Vergi Usul Kanunun 25.-39. maddelerinde tarh yöntemlerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre vergi tarhı aşağıdaki yöntemlerle yapılmaktadır. 4 çeşit Tarh vardır.

<span class="mw-page-title-main">Denetim</span>

Bağımsız denetim, herhangi bir işletmenin finansal bilgilerinin, kitaplarının, menkul kıymet hesaplarının, yasal kayıtlarının, belgelerinin ve kuponlarının sistematik ve bağımsız bir incelemesidir. Bir finansal tablo açıklamasının yanı sıra finansal olmayan açıklamaların doğru ve net bir şekilde ortaya çıktığını tespit eder. Ayrıca, hesap kitaplarının yasaların gerektirdiği bir şekilde muhafaza edilmesini sağlamaya çalışır. Denetim, kamu sektöründe ve her yerde böyle bir fenomen haline geldi. Denetçi inceleme için önlerinde bulunan önerileri algılar ve tanır, kanıtlar alır, aynısını değerlendirir ve denetim raporuyla iletilen kararına dayanarak bir görüş oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer Düzenleme Kurumu</span>

Nükleer Düzenleme Kurumu, Türkiye'de nükleer enerji sektöründeki faaliyetler ile radyasyonla ilgili tesis ve faaliyetleri düzenlemek ve denetlemekle görevli kurum. 9 Temmuz 2018 tarihinde 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuştur.

"Kadının beyanı esastır", cinsel suç ve cinsel şiddet vakalarında delil yetersizliği durumunda kadının ve çocuğun beyanının esas olduğunun kabul edilerek soruşturmanın başlatılması ve bazı durumlarda ifadenin delil olarak kabul edilmesine dair ilkedir. İlke bazı Yargıtay kararlarınca sabitken durum hala tartışmalıdır ve çelişki yaratan dava örnekleri de bulunmaktadır. İlk olarak cinsel suçların yargılamasında ortaya çıkan ilkenin bütün şiddet olaylarında geçerli olması yönünde savunular bulunmaktadır.

Vergi denetimi, vergi mükelleflerinin işlemlerinin ilgili mevzuata uygun olup olmadığının araştırılmasıdır. Bu işlem bir kolluk faaliyeti olarak nitelendirildiği gibi, tarh işlemi için bir ön hazırlık işlemi olarak da nitelendirilmektedir.