İçeriğe atla

Vergi

Vergi, ekonomik birimlerden siyasi cebir altında ve karşılıksız devlete kaynak (para) olarak aktarılmasıdır. Kamu hizmeti yapmak durumunda olan devlet, bunu yaparken mal ve hizmet üretiminde bulunur. Gerekli üretim faktörlerini sağlarken kamu fonlarını kullanır. Bu fonlar içerisinde vergi gelirlerinin oranı yüksektir. Sanayileşmiş toplumlarda %100'e ulaşmaktadır. Devlet, belirtilen temel amaç dışında kamu faaliyetlerine paralel diğer bazı fonksiyonları da vergilere yükleyebilir.[1] Bu arada gelir dağılımının kontrolü, piyasada fiyat istikrarının sağlanması gibi fonksiyonlar da kısmen vergiye yüklenebilir.

Zorunlu ve karşılıksız

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, verginin niteliğinden ayrılamayan aynı zamanda, onu devletin diğer gelir türlerinden ayıran iki unsur vardır. Bunlardan birincisi verginin cebri (zorunlu) bir ödeme olması, diğeri karşılıksız bulunmasıdır.

Vergi siyasi cebir altında tahsil edilmekte, yani kanunla konulmakta ve kanuna uyulması müeyyidelere (yaptırımlara) bağlanmış bulunmaktadır. Gerçekten devlet, bu kanunlara dayanarak vergi yükümlülüğünü tek taraflı olarak koymaktadır. Ekonomik birimin mükellef olarak vergileme faaliyetine katılması, devlete yardım, devletin işini kolaylaştırma anlamındadır; yoksa vergileme faaliyetinde "yetki paylaşma" anlamında değildir. Zaten bu faaliyete katılmanın şeklini de maliyetini de kanun düzenlemiş ve onu mükellef için yapılması zorunlu bir görev şekline sokmuştur. Verginin siyasi cebir altında alınması, mükellef bakımından ödenmesinin hukuken zorunlu olması nedeniyle, ödenmemesi halinde devlet zorla tahsil ya da cezalandırma yoluna gidebilir. Bu yüzden mükellefler vergiyi kendiliklerinden ödemekle zor yoluyla tahsilden ve ceza kovuşturmasından kendilerini korumuş olurlar.[2]

Verginin zora dayalı olarak alındığına bir örnek verecek olursak.Venediklilerde peruk takma döneminde bireyler peruk taktıklarında kendilerini soylular sınıfında sayarlardı. Bu nedenle peruk giymek isteyen bireyler o dönem için devlete Peruk Vergisi adı altında ödeme yapmak zorundalardı.

Verginin amacı

Devlet, vergi adı altında çok çeşitli araçlar kullanmakta, daha doğrusu bireylerin ödeme gücünden, türlü fırsatlardan yararlanarak pay almaktadır. Bireylerin gelir elde etmesi, kurumların kazanç sağlaması, gelirlerin harcanması, istihsal ve satış nedenleriyle ya da miras ve hibe yoluyla malların el değiştirmesi, bir servete sahip olma, sahip olunan servetin değerinde artış görülmesi gibi olaylar, devletin vergi koymasının belli başlı fırsat ve nedenlerini oluşturmaktadır.[3]

Dolaylı ve dolaysız vergiler

Vergileri, değişik amaçlarla başka türlü gruplandırmak da mümkündür. Bunlar arasında özellikle verginin "dolaysız" ve "dolaylı" olarak iki büyük sınıfa ayrılması yaygındır. Bu ayırım iktisadi gücü temsil eden gelir ve serveti yakalamada "mutavassıt" bir olaya dayanılıp dayanılmamasına göre yapılmaktadır. Gelir veya servetin doğrudan doğruya vergilendirilmesinde dolaysız, bir olayın (örneğin harcamanın) bu gücün belirtisi sayarak vergilendirilmesi dolaylı sayılmaktadır.

Verginin tarhı ve tahakkuku

Verginin önceden belirlenmiş oranlarda hesaplanmasına tarh denir. Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi zorunlu bir borç haline gelmesidir. Beyan üzerine tahakkuk olan vergiler tahakkuk fişi kesilip yükümlüye verildiğinde tahakkuk eder. Takdir yöntemiyle tarh edilen vergi, yükümlüye tebliğ edilip itiraz süresi dolunca tahakkuk etmiş olur.

Tarh türleri

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2022. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 17 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2022. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 17 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2022. 

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Varlık Vergisi, Türkiye'de 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır.

Zekât, İslâm'ın beş şartından biridir. Terim olarak şeriatta "asli ihtiyaçlar" dışında nisab miktarı mala sahip olan ve bu sebeple zengin sayılan Müslüman'ın, bu zenginliği üzerinden bir tam yıl geçtiğinde dinî yükümlülük gereği zekât olarak vermesi gereken miktarın adıdır.

Beyanname, yazı ile yapılan bildirim. Beyanname, genellikle vergi borçlarının miktarını hesaplamak için mükellef veya vergi sorumluları tarafından, vergi kanunlarında belirtilen dönemlerde vergi dairelerine verilir. Vergi beyannamelerinde başlıca mükellefin adı, adresi, ailevi durumu ile vergi matrahına ve hesabına ilişkin bilgiler yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Muhasebe</span> Ekonomik kuruluşlarla ilgili finansal bilgilerin ölçülmesi, işlenmesi ve iletilmesi

Muhasebe, bir işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerindeki mali nitelikteki bilgileri kayıt, sınıflandırma, özetleme, analiz etme ve yorumlama gibi fonksiyonlar ile takip eden bilimsel bir sistemdir.

Kurumlar vergisi (KV), kurum kazançları üzerinden alınan doğrudan/dolaysız bir vergi türüdür. Gelir üzerinden alınan vergiler kategorisindedir. Ancak gelir vergisi gibi subjektif değil, objektif nitelikte bir vergidir; bu nedenle artan oranlı tarife yapısına değil, düz/sabit oranlı tarife yapısına sahiptir.

Vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya tabidir. Vergi hukuku, devletin kamu gücüne dayanarak elde ettiği kamu gelirlerinin hukuki rejimini inceler.

İkmalen tarh, vergi beyannamesinin belirlenen sürede verilmemesi, gerekli belgelerin doğru şekilde tutulmaması, yaptırılması gereken onaylama ve imzalama işlemlerinin geregi gibi yaptırılmaması neticesinde yaptırılan tarhtır.

<span class="mw-page-title-main">Bağış</span> Yönlendirme sayfası

Bağış, hayırseverlik, insani yardım veya bir amaca fayda sağlamak için yapılan bir hibe veya hediyedir. Bağış, para, sadaka, hizmetler veya giysi, oyuncak, yiyecek veya araç gibi mallar dahil olmak üzere çeşitli şekillerde olabilir. Bağış, kan veya organ bağışı gibi tıbbi ihtiyaçları karşılayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Refah devleti</span>

Refah devleti veya sosyal devlet, minimum düzey ötesinde vatandaşlarının refahı için birincil sorumluluk kabul eden devlet kavramı olup devletin vatandaşlarının iktisadi ve sosyal esenliklerinin korunması ve teşvik edilmesinde ana rol oynamasını önerir. Müdahaleci, düzenleyici, yeniden dağıtıcı, girişimci ve bireylere hak ve özgürlüklerin sağlanması bakımından pozitif bir devlet anlayışıdır. Bu şekil devlet kavramı fırsat eşitliği, servetin eşit şekilde dağılması ve nispeten rahat bir hayat sağlamak için gerekli asgari şartlara yetişemeyen kişiler için kamu mesuliyeti prensiplerine dayanır. Bu genel yaklaşım bir ülkenin çok değişik şekilde iktisaden ve sosyal bakımdan organize edilmesini mümkün kılar.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik tarihi</span>

Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik tarihi, iki alt döneme ayrılır. Birincisi, oluşturulan kapalı tarım ekonomisinin imparatorluk içinde bölgesel fark gösterdiği klasik çağ (genişleme); ikincisi ise devlet ve kamu işlevleri üzerine, idari ve politik düzenlemeler ile başlayan devlet örgütlü reformları kapsayan reform dönemidir. Askerî reformlar ile başlayan değişim; kamu ve zanaatkar loncalarına uzanmıştır.

Motorlu taşıtlar vergisi, Karayolları Trafik Kanunu'na göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilmiş bulunan motorlu kara taşıtları; Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne kayıt ve tescil edilmiş olan uçak ve helikopterler, liman veya belediye siciline kayıt ve tescil edilmiş olan motorlu deniz taşıtlarının tabi olduğu vergilendirmedir.

<span class="mw-page-title-main">Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı</span>

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı (VDK), Hazine ve Maliye Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesinde doğrudan Hazine ve Maliye Bakanına bağlı olarak faaliyet gösteren denetim birimi.

Vergi mükellefi, vergiyi doğuran olayı gerçekleştiren ve bu suretle üzerine düşen vergi borcunu ödemekle yükümlü olan gerçek veya tüzel kişidir.

Türkiye'deki vergi daireleri, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Verginin tarhı</span>

Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden hesaplanarak miktarının belirlenmesidir. Verginin tarhı idarece yapılır. Türkiye'de bu işi vergi daireleri yapmaktadır. Vergi tarhı idari bir işlemdir ve hukuka aykırılığı iddiasıyla vergi mahkemesinde dava konusu edilebilir. Verginin tarhı Vergi Usul Kanunun 20. maddesinde tanımlanmıştır. Vergi Usul Kanunun 25.-39. maddelerinde tarh yöntemlerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre vergi tarhı aşağıdaki yöntemlerle yapılmaktadır. 4 çeşit Tarh vardır.

<i>Pronoia</i>

Pronoia geç dönem Doğu Roma İmparatorluğu'ndaki birey ve kurumlara devlet gelirleri tahsis edilmesini sağlayan bir sistemdi. 11. yüzyıldan başlayarak 15. yüzyılda imparatorluk feth edilene kadar devam eden sistem, aynı dönemdeki Avrupa feodalizminden farklıydı.

Belli bir ülkede belli bir dönemde uygulanan vergilerin bütününe ilişkin hukuki rejim vergi sistemi olarak nitelendirilir. Türk vergi sistemi ise, Türkiye'de belli bir dönemde uygulanan vergileri inceler. Türkiye'de şu an çok vergili sistem geçerli olup, birden fazla kaynak üzerinden alınan birden fazla vergi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Vergiler Bakanlığı (Azerbaycan)</span> Devlet vergiler bakanlığı

Azerbaycan Cumhuriyeti Vergiler Bakanlığı, Azerbaycan Cumhuriyetinde uygulanan tek bir mali ve bütçe politikası çerçevesinde devlet vergi politikasının uygulanmasını sağlayan, vergi ve diğer gelirlerin devlet bütçesine zamanında ve eksiksiz olarak tahsil edilmesini sağlayan ve devlet kontrolünü gerçekleştiren merkezi yürütme organıdır.

Aşamalı vergi, vergilendirilebilir miktar arttıkça vergi oranının da arttığı bir vergidir. Aşamalı terimi, bir vergi mükellefinin ortalama vergi oranının kişinin marjinal vergi oranından daha düşük olmasıyla sonuçlanan, vergi oranının düşükten yükseğe doğru ilerleme şeklini ifade eder. Terim, bireysel vergilere veya bir bütün olarak bir vergi sistemine uygulanabilir. Daha düşük ödeme gücüne sahip kişilerin vergi oranlarını düşürmek amacıyla aşamalı vergiler uygulanmaktadır, çünkü bu tür vergiler oranı giderek daha yüksek ödeme gücüne sahip olanlara kaydırmaktadır. Aşamalı verginin tersi, fakirlerin zenginlere kıyasla gelirlerinin daha büyük bir kısmını ödediği satış vergisi gibi gerileyen bir vergidir.

<span class="mw-page-title-main">Artan oranlı vergi tarifesi</span>

Artan oranlı vergi, vergi matrahı arttıkça matraha uygulanan oranı da artan bir vergi tarifesi türüdür. Örneğin, yıllık 20.000 TL gelire %10 vergi oranı uygulanırken 30.000 TL gelire %15 vergi oranı uygulanması durumunda artan oranlı vergi söz konusudur.