İçeriğe atla

Veled-i Yaniç Camii

Koordinatlar: 40°11′06″K 29°03′23″D / 40.18500°K 29.05639°D / 40.18500; 29.05639
Veledi Yaniç (Yaniçoğlu) Camii
Cami kubbesi
Harita
Temel bilgiler
KonumOsmangazi, Bursa, Türkiye
Koordinatlar40°11′06″K 29°03′23″D / 40.18500°K 29.05639°D / 40.18500; 29.05639
İnançİslam
DurumKullanımda
Mimari
Mimar(lar)Bilinmiyor
Mimari türErken Osmanlı
Mimari biçimOsmanlı mimarisi
TamamlanmaTemmuz 1440
Özellikler
Kubbe sayısı1
Minare sayısı1 - ?
MalzemelerMoloz, taş ve tuğla

Veled-i Yaniç Camii ya da Yaniçoğlu Camii, Bursa'nın Osmangazi ilçesi, hisar semtinde bulunan erken dönem Osmanlı camisidir. Kapısı üzerindeki yazıtına göre 844 Hicri Safer ayında (Temmuz 1440) Yaniçoğlu Hacı Hayrûddin oğlu Mahmud Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Mimarı bilinmeyen caminin kitabe ve vakfiyesi mevcuttur. Plan şeması ve özellikle son cemaat yerinin kullanılışı nedeniyle özel bir düzenlemeye sahiptir.

Veled-i Yaniç

Veled-i Yaniç Camii'nin bahçesinde bulunan mezarda camiyi yaptıran Veled-i Yaniç'in yattığı sanılmaktadır. Asıl adı Mahmut olan Veled-i Yaniç'in, kıpçak kökenli ve sufi bir kumandan olduğu bilinmektedir. I. Murad Hüdâvendigâr ve Yıldırım Bayezid dönemlerinde (15. Yüzyıl) Bursa’da devlet hizmetinde bulunan bu kumandan, I. Bayezid’in Timur’a karşı savaştığı ve kaybettiği Ankara Muharebesi’ne de katılmıştır. Mısır Memlûk Sultanı Nasır Muhammed bin Kalavun’ın emrinde, bazı siyasal olaylara karışması dolayısıyla kaçmak zorunda kalmış ve daha sonra da Osmanlı hizmetine girmiştir. I. Murad tarafından Sırp seferi sırasında Gelibolu’da kıyı güvenliği sağlamakla görevlendirilmiştir.[1]

Ne var ki, mescidin bahçesinde bulunan ve 18. Yüzyılda yenilendiği veya yaptırıldığı sanılan mezarlığı Hicri 736 Miladi 1335 tarihlidir. Ancak bu tarih, Veled-i Yaniç’in aktarımdaki yaşam öyküsü ile örtüşmemekle birlikte, inşa kitabesine de uygun düşmemektedir. Bir insanın öldükten 105 yıl sonra bir mescid inşa etmesi mümkün olmadığına göre bu tarihlerden birinde yanlışlık vardır. Bu yanlış tarih de herhalde mezar taşındaki olmalıdır. Bu nedenle Veled-i Yaniç'in 1335 yılında öldüğü ifadesi araştırmacılarca kabul görmez.[2]

Mimari

Veled-i Yaniç Camii penceresi

Raif Kaplanoğlu'nun aktardığına göre 1955 yılındaki bir gazete haberinde bu tarihte kâgir olan yapının, biri büyük iki kubbesi olduğu aktarılmaktaydı. Bunun dışında mescitte ki süslemelerin varlığından söz ediliyordu. Bugün özgün halini koruyamayan Veled-i Yaniç Camii, yine de karşısında yer alan çeşmesi ile ayakta ve hala kullanımdadır.[3] Cami’nin 25 yıllık kadrolu imamı Harun Baykul’un aktardığına göre camiye minber 1993 yılında kendisi görevdeyken gelmiştir. Bu tarihten sonra Cuma ve bayram namazlarına açılmış. Mescit iken camiye dönüştürülmüştür. Ayrıca camiye resmi kadro verilme tarihi de 1988 yılıdır. Yine Harun Baykal'ın aktardıklarına göre cami içi aslen nitelikli süslemeler barındırmaktaydı, fakat geçirdiği tadilatlar neticesinde düz badana ile kapatıldı.[4]

Asıl ibadet alanı; 6,48 X 6,76 metre iç ölçülerine sahip olan camide, 3,46 metre derinliğinde bir son cemaat yeri vardır. Ana mekânın üzeri, sekizgen kasnak üzerine oturan kurşun kaplı büyük bir kubbe ile örtülmüştür ve bu mekân 7 pencere ile aydınlatılmaktadır. Doğu ve batı yönleri duvarla kapatılmış olan son cemaat yerinin kuzey cephesi, yüksek kalkan duvarlı ve kirpi saçaklıdır. Duvarları moloz taş ve tuğla örgülü olup, bugün üzerleri sıva ve badana ile kapalıdır. Caminin en önemli özelliği 3,46 metre genişliğinde, tek kemerli, üzeri kubbe örtülü son cemaat yerinden sonra 3,43 metre genişliğindeki başka bir kemerle asıl ibadet alanına geçilmesidir. Hızırlık Mescidi ile son cemaat ve asıl ibadet yerine girişi sağlayan geniş kemerlere sahip oluşu nedeniyle benzerlik gösterirler.[2]

Son cemaat yerinin kullanılış tarzı üzerinde durmak gerekir. Bu bölgede normalde kemerlerin içerideki kapalı alana açılması gerekirdi ancak son cemaat duvarında da açıklık vardır. Normalde son cemaat yeri ile sahın arasında bulunması gereken kapı, bu yapıda bulunmamaktadır. Dolayısıyla Ekrem Hakkı Ayverdi burada bulunan 3,5 metrelik açıkta mutlaka bir parmaklık bulunması gerektiğini, aksi takdirde kuzey cephesinde bulunan böylesi bir açıklıkla kış aylarında ibadet yapılmasının mümkün olmayacağı konusunu vurgulamaktadır. Ayrıca Ayverdi'ye göre bu açıklıkta daha önce duvar bulunmadığı da aşikardır, zira kitabe kemerin üzerine konulmuştur. Burada bir duvar bulunsaydı kitabe kemerin üzerine değil, adet olduğu haliyle kemerin içine yerleştirilirdi.[5][6]

Kubbe baklavalı bir kuşakla oturur; kasnak yerden 5,10 metrede başlar ve yüksekliği 1,90 metredir. Üst sıra pencere yoktur. Yalnız beden duvarlarında dört adet altlık, kasnakta ise üç adet pencere yapıyı aydınlatmaktadır. Mihrabın yanındaki iki pencere sonradan kapatılarak dolaba dönüştürülmüştür. Pencere kemerleri boşaltılmıştır. İçeride aktarmalar büyük boyda prizmatik üçgen (baklava) motifleri veren bir kuşakla sağlanmıştır.[7]

Yapının kitabe ve vakfiyesi

Vakfiye

Cami kitabesi

Vakfiye, çoğunlukla vakıflar tarafından hazırlanan, kimlerin vakıftan yararlanacağı, gelirin nasıl dağıtılacağı, vakfın idaresinin nasıl sağlanacağı gibi konuları ihtiva eden nizamnamelere verilen isimdir. Veled-i Yaniç Camii'ndeki vakfiye Hacı Musa kızı Hacı Ayşe’ye aittir. Hicri 906 yılı Şaban ayına, Miladi takvimle 1501 yılı Şubat ayına tarihlenmektedir. Caminin doğu duvarında ve kubbenin hemen altında yer alan vakfiye, Bursa’nın ikinci taş vakfiyesidir. Bu vakfiyede “Yaniç oğlu mahallesinde Hacı Musa kızı Hacı Ayşe’nin cami imam ve müezzinlerine gelir olarak altı ev yaptırdığı, bununla beraber bir miktar da para vakıf ettiği” belirtilmektedir.[2][8]

Kitabe

Kitabe giriş kapısının kemeri üstünde, saçağa yakın bir vaziyette bulunmaktadır. 0,40x70 boyutlarındaki kitabe saçağa yakın olması nedeniyle yapılan tamirler esnasında duvarla saçak arasına iyice sıkışmış ve okunamaz hale gelmiştir. Mermerden, nesih harflerle Arapça yazılı kitabede mescidin Sultan Murad zamanında Hacı Hayruddin oğlu hacı Mahmut Çelebi tarafından 844 senesi Safer ayında yapıldığı yazılıdır.[2][8]

Yapının çeşme ve minaresi

Veled-i Yaniç Camii çeşme ve minaresi

Veled-i Yaniç Camii'nin hemen karşısında cami çeşmesi ve alışılagelmedik bir biçimde camiden ayrı olarak inşa edilmiş minaresi bulunur. Çeşmenin kitabesinde verilen bilgilere göre "Hacı Erkân Paşa’nın mahdumu Hakkı Bey" tarafından yaptırılmıştır. Üç kurnalı ve iç içe geçmiş iki sivri kemerin ortasında bulunan çeşmenin alınlığında Hicri 1331 Miladi 1913 tarihli bir onarım yazıtı vardır. Ancak çeşmenin çok daha eski olduğu düşünülmektedir. Çeşmenin sivri kemerli nişi içinde bir oluk ile musluk bulunmaktadır. Eski resimlerinde, çeşme ve yazıtı dış kemerin ortasında ve çevresi boş olarak görülmektedir. Bundan, çevre dolgusunun yenileme esnasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Aslına uygun olarak restore edilen çeşmenin, hem gövdesi hem de kemerleri kesme taş ile üç sıra örgülüdür. Çeşmenin üzerine dört ayak ve bunları birbirine bağlayan kemerlerin üzerinde mescidin minaresi yükselir.[8]

Minare, çok ilginç bir tarzda camiden tamamen ayrı inşa edilmiştir. Cami dışında giriş kapısının tam karşısındaki köşede bulunan çeşmenin üzerinde bulunmaktadır. Kaide olarak Veled-i Yaniç çeşmesinin som duvarı üzerine dört yığma ayakla oturtulmuş ve yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Dört yüzü açık olan minare görevi yapan bir tür kare bölmeli gölgeliktir. Üstü iki sıra kirpi saçakla kapatılmış ve ters kiremitle örtülmüştür. Beş basamakla çıkılan bir kule biçimindedir. Caminin alışılmamış başkalıklarından biri ve en zarifi de budur. Altında bulunan çeşmenin hemen yanından üst kısımdaki minare bölümüne çıkılan girişi vardır. Eski tuğla ile işlenmiş olan bu yapı bir çan kulesini andırmaktadır. Bu özelliği açısından Osmanlı mimarisinin en ilginç minarelerinden biridir. Minare’nin böyle oluşu, caminin eski bir kilise ve minarenin eski bir çan kulesi olduğu yönünde iddialara sebep olmuşsa da, bu durumu destekleyecek herhangi bir delil bulunmamaktadır. Aksine cami doğru olarak kıbleye yönlendirilmiş ve yapı tekniği gibi kemer ve tonoz çizimi de 15. Yüzyıl Türk formlarına uygun inşa edilmiştir. Her ne kadar minare küçük bir çan kulesi gibi duruyorsa da buralarda eski bir kilise veya manastır bulunduğu sanılmamaktadır.[9]

Galeri

Kaynakça

  1. ^ BAYKAL, KAZIM, Tarih-i Osmani Mecmuası (Veled-i Yaniç hakkında)
  2. ^ a b c d KAPLANOĞLU, RAİF, Bursa Anıtlar Ansiklopedisi, Yenigün Yayınları, 1994, Sayfa 124
  3. ^ KAPLANOĞLU, RAİF, Doğal ve Anıtsal Eserleri ile Bursa, Osmangazi Belediyesi Yayınları, 2003, Sayfa 289.
  4. ^ Harun Baykul'un ifadeleri 2014 yılında Uludağ Üniversitesi Sanat Tarihi öğrencileri tarafından yapılan bir görüşmeye dayanmaktadır.
  5. ^ Ayverdi, Ekrem Hakkı (1989). Osmanlı Mi'marisinde Çelebi ve 2. Sultan Murad Devri 2. Cilt (1403 - 1451). İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti. s. 347. 
  6. ^ AYVERDİ, E.H., Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri 855-886 ( 1451-1481 ) 3. Cilt, İstanbul Fetih Cemiyeti, 1989.
  7. ^ ÇUHADAR, Ö., Bursa Camilerinde Revak, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2010 Sayfa: 117
  8. ^ a b c BAYKAL, KAZIM, Bursa ve Anıtları, Bursa Aysan Matbaası, 1950, Sayfa 61
  9. ^ BEŞBAŞ, N., DENİZLİ, H., Türkiye'de Vakıf Abideler ve Eski Eserler Cilt III – Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 1983.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cami</span> Müslümanların ibadet mekânı

Cami, İslam dininin ibadet mekanıdır. Genellikle minaresiz küçük camilere veya bazı kurum ve kuruluşlarda ibadet için ayrılmış ufak mekanlara ise mescit denir.

<span class="mw-page-title-main">Zeynep Sultan Camii</span>

Zeynep Sultan Camii 1769 yılında III. Ahmed'in kızı Zeynep Sultan tarafından Ayazma Camii'nin de mîmarı olan Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmış barok tarzındaki câmidir. Mîmârî tarzına bulunduğu mekân göz önüne alınarak karar verilmiştir. Bu özel tarzı ve yapımında kullanılan malzemeler nedeniyle Bizans kiliselerini anımsatır.

<span class="mw-page-title-main">Gazi Atik Ali Paşa Camii</span>

Atik Ali Paşa Camisi ve Külliyesi, II. Mahmud Türbesi'nden Çarşıkapı'ya uzanan Yeniçeriler Caddesi üzerindedir. Külliyenin inşa edildiği alan, Bizans döneminde I. Konstantin tarafından yaptırılan dikilitaşın bulunduğu Konstantin Forumu’nun sınırları içindedir. Külliyenin banisi aslen Bosnalı olan “Hadım, Tavaşi, Şehit, Eski” lakapları ile de anılan ve iki defa sadrazam olup 1511’de Şah Kulu Vakasında şehit olan Atik Ali Paşa’dır. Külliyenin Vakfiyesi 1509 tarihlidir. Cami, “Sedefçiler”, “Eski Ali Paşa”, “Çemberlitaş”, “Dikilitaş”, “Vezirhanı” ve “Sandıkçılar Camisi” isimleriyle de tanınır. Fetih sonrası İstanbul’un en eski eserlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Sultan Alaeddin Camii</span>

Sultan Alâeddin Camii, 12. yüzyılda Ankara'da İç Kale’nin girişinde, Selçuklu meliki Muhyiddin Mesud tarafından yaptırılmış camidir.

<span class="mw-page-title-main">Hacı Bayram Camii</span> Ankaranın Altındağ ilçesinin Ulus semtinde bulunan tarihi cami

Hacı Bayram Câmii, Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulus semtinde bulunan tarihi cami. Augustus (Ogüst) Tapınağı'nın bitişiğindedir. İlk zaviye olarak yapılış tarihi hicri 831 yılı (1427-1428) olan caminin ilk mimarı Mimar Mehmet Bey hakkında bilgi bulunmamaktadır. Günümüzdeki mimari yapısı XVII. ve XVIII. yüzyıl camilerinin karakterlerini taşımaktadır. Uzunlamasına dikdörtgen bir plana sahip yapı, taş kaideli, tuğla duvarlı ve kiremit çatılıdır.

Bali Paşa Camii, İstanbul'un Fatih ilçesinde Bali Paşa caddesi Hoca Efendi sokağındadır. Kesmetaştandır ve minaresi klasik olarak sağındadır. II. Bayezid'in veziri Malkoçoğlu Balı Paşa'nın başlattığı ve bitiremediği camiyi karısı Hüma Sultan 1504'te tamamlatmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Zal Mahmud Paşa Camii</span> Mimar Sinanın yaptığı cami, medrese, türbe, çeşmeden meydana gelen bir külliye

Zal Mahmud Paşa Camii İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Zal Mahmut'un Mimar Sinan'a yaptırdığı cami, medrese, türbe, çeşmeden meydana gelen bir külliyedir.

<span class="mw-page-title-main">Takyeciler Cami</span> Heybetli bir türk tarihi eseri

Takyeciler Camii, Tokat şehrinde, Sulu Sokak'ta Yağıbasan Medresesinin karşısında, Arastalı Bedestenin bitişiğinde yer alır. Caminin banisi veya kesin inşa tarihine ilişkin bir kitabesi yoktur. Ne kadar inşa tarihi hakkında kesin bir tarih olmasa da, çok kubbeli 15. yüzyıl Osmanlı camileriyle plan benzerliği ve minare kaidesinde görülen malzeme, teknik ve biçim özellikleri 15. yüzyıl yapısı olduğuna işaret etmektedir.

Kapu Camii, Konya'da 17. yüzyıl Osmanlı dönemine ait tarihi cami. Şehirdeki Osmanlı camileri arasındaki en büyük camidir. Merkez Karatay ilçesi, Sarraflar caddesi üzerindeki caminin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olup, Karatay Müftüğülüğü'ne bağlı olarak faal durumdadır.

<span class="mw-page-title-main">Aziziye Camii</span> Konya, Türkiyede bir cami

Aziziye Camii, Konya'da 17. yüzyıl Osmanlı dönemine ait tarihi camidir.

<span class="mw-page-title-main">İznik Yeşil Cami</span> İznikte bir cami

İznik Yeşil Camii, Bursa ili, İznik ilçesinde bulunan Osmanlı mimarisinin ilk örneklerindedir. I. Murat'ın sadrazamı Çandarlı Halil Paşa tarafından yaptırılmıştır. Paşanın 1387'de ölmesi üzerine cami oğlu Çandarlı Ali Paşa tarafından bitirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kestanepazarı Camii</span> İzmir, Türkiyede bir cami

Kestanepazarı Camii, İzmir'in Konak ilçesinde bulunan (Hicri) 1078, (Miladi) 1667-68 yılında inşası tamamlanmış cami.

<span class="mw-page-title-main">Salepçioğlu Camii</span> İzmir, Türkiyede bir cami

Salepçioğlu Camii İzmir'in Konak ilçesinde bulunan Salepçizade Hacı Ahmed Ağa tarafından yaptırılmış ve 1897-1905 yılları arasında inşası tamamlanmış cami.

<span class="mw-page-title-main">Bergama Kurşunlu Cami</span>

Bergama Kurşunlu Cami, 1439 tarihinde yapımı tamamlanmış, İzmir'in Bergama ilçesinde bulunan tarihi cami.

Bergama Ulu Cami veya Yıldırım Camii, Sultan Yıldırım Bayezid tarafından 1399 tarihinde yaptırılmış, İzmir'in Bergama ilçesinde bulunan tarihî cami.

<span class="mw-page-title-main">Kaptan İbrahim Ağa Camii</span>

Kaptan İbrahim Ağa Camii, 1622 yılında Kaptan İbrahim Paşa tarafından İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde yaptırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dükkânlar Önü Camii</span> Lefkoşadaki bir cami

Dükkânlar Önü Camii, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) başkenti Kuzey Lefkoşa'nın Karamanzade Mahallesi'nde yer alan bir camidir. Yapı, günümüzde KKTC Milli Arşiv Dairesinde tercümesi bulunan Hicri 1254/Miladi 1838 tarihli vakfiyede, Baf Kapısı civarında Tevfik Camii olarak geçmektedir. Özgün hâli ile günümüze ulaşamayan cami, 1962 yılında bakımsızlıktan yıkılmıştır. Yıkılışından sonra tekrar inşa edilmeyen yapı, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında yaşanan toplumsal çatışmalar neticesinde ayırıcı olarak çekilen yeşil hattın yanından geçmiş olması nedeniyle kaderine terk edilmiştir. 2017 yılında KKTC Vakıflar İdaresi ve TC Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün işbirliği ile hazırlanan restitüsyon-rekonstrüksiyon projeleri ile caminin yeniden inşa çalışmaları başlatılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Muradiye Camii (Bursa)</span>

Bursa Muradiye Camii, 15. yüzyılın ilk yarısında Bursa'da Osmanlı padişahı II. Murad tarafından yaptırılmış cami.

Hacı Büzrük Camii, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan tarihî bir camidir.

<span class="mw-page-title-main">Şerbetdar Hasan Bey Camii</span> Kırklareli, Vizedeki tarihi bir cami

Şerbetdar Hasan Bey Camii veya Şarabdar Hasan Bey Camii, Kırklareli ili Vize ilçesinde bulunan tarihi bir camidir.