İçeriğe atla

Vatan Mersiyesi

Vatan Mersiyesi, Tanzimat dönemi yazarlarından Namık Kemal'in, 93 Harbi'nden sonra Rumeli topraklarının işgal edilmesi üzerine arkadaşı Deli Hikmet ile birlikte yazdığı bir mersiyedir.

Şiirde, vatanın içine düştüğü kötü durum, geçmişteki güzel günler, kötü hale düşme sebepleri ve vatanın eski güzel günlere dönmesi için yapılması gerekenler anlatılır.[1] Vatanın içine düştüğü durum, her birimin sonunda tekrar eden şu beyit ile ifade edilir:

Vatana yardım eli uzatacak kimsenin olmaması, şiirde en çok üzerinde durulan düşüncedir. Şair, bu şiirle vatan fikrine sahip olmayan insanlarda duyarlılık meydana getirmeye çalışmıştır.[1]

Şiirde düşman olarak "Karadağlılar" ve “Moskof” isimleri zikredilmiştir. 93 Harbi sırasında Karadağ ve Rusya'nın Rumeli'deki müslüman halka yaptığı eziyetlerin anlatıldığı mersiyenin sonunda "Ya Muhammet! O mübarek yüreğin taş mıdır” diyerek İslam peygamberine sitemde bulunulur.

93 Harbi sırasında Midilli'de bulunan şair Namık Kemal, bu şiiri "Deli" lakabı ile anılan arkadaşı Hikmet Bey ile bir içki gecesinde sabaha kadar oturup birlikte meydana getirmiştir.[2] Mersiyede, tek sayılı bendelerin Namık Kemal’e, çiftlerin ise Deli Hikmet’e ait olduğu şeklinde bir kanaat vardır. Ancak her iki şairin de birbirinin bendlerine müdahaleleri olduğu bilinir.

Etkileri

93 Harbi'ndeki yenilgi üzerine yazılan Vatan Mersiyesi'nin ardından, Balkan Savaşları'ndaki yenilgi üzerine 1912'de Enis Behiç (Koryürek), "Vatan Mersiyesi" adlı bir şiir yazarak vatanın içine düştüğü acı durumu anlatmış; şiiri Namık Kemâl’in ruhuna ithaf etmiştir. Her bendin sonunda tekrarladığı “Gururum kırılmış, hayalim harap" dizeleri, o dönemde dillere pelesenk olmuştur.[3]

Ulus Zafer Anıtı

Namık Kemal'in Vatan Mersiyesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü öğrencilik yıllarından beri etkileyen bir şiirdi. Arkadaşı Ali Fuat Cebesoy anılarında bir gün Harp Okulu öğrencisi birkaç arkadaş 93 Harbi'ni konuşurken Mustafa Kemal'in birden Vatan Mersiyesi'nin ünlü tekrar eden beyitini (Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini/Yok imiş kurtaracak bahtı kara mâderini) söylediğini anlatır.[4] Kurtuluş Savaşı devam ederken Mustafa Kemal Paşa, Namık Kemal'in Vatan Mersiyesi'nde tekrar eden beyiti 13 Ocak 1921 günü I. Büyük Millet Meclisi kürsüsünden okumuş ve şöyle bir nazire ile cevap vermiştir:

Bu söz, 1927'de Ankara'da Ulus Meydanı'na dikilen Zafer Anıtı üzerinde de yer almaktadır.

Kaynakça

  1. ^ a b Tan, Murat (21 Ekim 2022). "Rumeli Kaybının Namık Kemal'in Şiir ve Piyeslerine Yansımaları". Dil ve Edebiyat Araştırmaları (26): 333-353. doi:10.30767/diledeara.1171614. ISSN 1308-5069. 
  2. ^ "NÂMIK KEMAL". TDV İslâm Ansiklopedisi. 31 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ekim 2023. 
  3. ^ Çandir, Kazim (1 Aralık 2015). "Enis Behiç Koryürek'in harp edebiyatı konulu şiirleri üzerine bir inceleme". Çankırı Karatekin Üniversitesi Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi. 6 (6): 15-37. ISSN 2147-8465. 
  4. ^ Akyüz, Yahya (1981). "Atatürk'te Namık Kemal'in Etkisi ve Abdülhamit Döneminde Yasak Kitaplara İlişkin İki Belge". Belleten. 45 (180): 501-512. doi:10.37879/belleten.1981.501. ISSN 0041-4255. 8 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ekim 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Beş Hececiler, I. Meşrutiyet'ten sonra hece vezniyle ve konuşulan halk diliyle, Millî Edebiyat akımının görüşleri doğrultusunda şiir yazan beş şairin Türk edebiyatındaki genel adıdır.

Tevhit ya da Tevhid, Türk ve İslam edebiyatında Allah'ı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzum –mensur edebî tür.

Kaside, genellikle din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan bir şiir formudur. Ancak kaside biçiminin şiirin farklı konuları için de kullanıldığı vakidir. Kaside sanatı, öncelikli olarak Araplar tarafından geliştirilmiştir. Kaside, klasik Arap şiirinin en yüksek hali kabul edilmektedir. Eski Arap edebiyatında kasideler birkaç farklı dahili kısımdan oluşacak şekilde nazmedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gazel</span> divan edebiyatının aşktan bahseden temel şiir biçimi

Gazel, Türkçe Divan edebiyatının en yaygın nazım şeklidir. Gazel sözcüğü sözlük tarifi ile "kadınlarla sevgi üzerine konuşmak, söyleşmek" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Bâkî</span> Türk divan edebiyatı şairi

Bâkî ya da asıl adıyla Mahmud Abdülbâkî, Türk divan şairi.

<span class="mw-page-title-main">Enis Behiç Koryürek</span> Türk şair, öğretmen, diplomat ve bürokrat (1891- 1949)

Enis Behiç Koryürek, Türk şair, öğretmen, diplomat ve bürokrat.

<span class="mw-page-title-main">Faruk Nafiz Çamlıbel</span> Türk şair, siyasetçi, öğretmen (1898 - 1973)

Ahmet Faruk Çamlıbel, Türk şair, siyasetçi, öğretmendir.

<span class="mw-page-title-main">Ziya Paşa</span> Osmanlı Türkü şair, mütefekkir ve devlet adamı

Ziya Paşa doğum adıyla Abdülhamid Ziyâeddin, Tanzimat devri devlet ve fikir adamı, gazeteci ve şairdir. Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılın en önemli devlet adamlarından birisidir ve Tanzimat edebiyatının en fazla eser veren yazarlarındandır. Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte “Batılılaşma” kavramını ilk defa ortaya atan Osmanlı aydınları arasında yer alır.

Tanzimat edebiyatı, Tanzimat döneminin kültürel ve siyasi hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkmış edebiyat akımı. 3 Kasım 1839'da Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak, gerek siyasi alanda gerek edebî ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Şinasi ile Agah Efendi'nin birlikte çıkarmış olduğu Tercüman-ı Ahval bu edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Namık Kemal</span> Osmanlı yazar ve gazeteci

Namık Kemal, Türk milliyetçiliğine esin kaynağı olmuş, Genç Osmanlı hareketine bağlı yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.

<span class="mw-page-title-main">Vatan ve Hürriyet Cemiyeti</span> Osmanlı İmparatorluğunda siyasal teşkilat

Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, 20. yüzyılın başlarında Padişah II. Abdülhamid'in otokratik yönetimine karşı olan reformist subayların kurduğu gizli dernek.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Vasfi Mahir Kocatürk</span>

Vasfi Mahir Kocatürk. Türk şair, oyun yazarı, öğretmen, edebiyat araştırmacısı, politikacı.

<span class="mw-page-title-main">Ali Ekrem Bolayır</span> Türk yazar, devlet adamı, öğretmen (1867-  1937)

Ali Ekrem Bolayır, Türk şair, yazar, öğretmen ve devlet adamı. Namık Kemal'in oğlu olan Ali Ekrem Bolayır, Servet-i Fünûn edebiyatı'nın öncüleri arasında gösterilmektedir.

Encümen-i Şuara Topluluğu, 19. yüzyıl eski şiir zevkini devam ettirmeyi amaçlamış şairler topluluğudur. Bazı edebiyat araştırmacıları tarafından Türk edebiyatının ilk edebî grubu kabul edilir. Leskofçalı Galip topluluğun başkanı konumundadır.

<span class="mw-page-title-main">Taşlıcalı Yahya</span> 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda yaşamış Osmanlı askeri ve divan edebiyatı şairi

Taşlıcalı Yahya ya da Dukaginzâde Yahyâ, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış Osmanlı askeri ve divan edebiyatı şairidir.

Hoca Dehhani, Horasanlı şair ve bilim insanı. Divan Edebiyatı'nın ilk şairidir. 13. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında yaşamıştır.

Ahmed Arif Hikmet Bey Efendi 1846 - 1854 doneminde Osmanlı Şeyhülislamı.

100 Türk Edebiyatçısı, 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere hem Türk Dili ve Edebiyatı dersi müfredatı ile ilişkilendirilerek yazarların kitaplarının okutulması hem de boş zamanlarını değerlendirmek üzere öncelikle başvurabilecekleri yazarların kaynak eserleri olarak tavsiye edilmesi için derlenmiş Türk yazarlar listesidir.

Hürriyet Kasidesi, Tanzimat dönemi yazarlarından Namık Kemal'in hürriyet, özgürlük, vatan ve millet gibi olguları işlediği kasidesi. Namık Kemal'in en çok bilinen eserlerinden biridir. Abdülaziz'in tahtan indirilişi sonrasında sürgünde olduğu Mağusa'dan 1876 yılında başkent İstanbul'a gelen Namık Kemal, daha önceden temellendirip başladığı şiirini yeni özgürlük ortamında tamamladı. Şiir "Kaside-i Hameset" adıyla da bilinirken asıl adı ise "Besâlet-i Osmâniyye ve Hamiyyet-i İnsâniyye"'dir. Edebi özellikler olarak vezin ve kafiye açısından Fehim'in "Kaside-i der şikâyet-i dehr" naziresidir ve aruzun "mefâiilün mefâilün mefâiilün mefâiilün" şekli ile kaleme alınmıştır. Bir kaside olmasına karşın klasik kasidelerden farklıdır çünkü şair kasidenin bölümlerinden nesip, girizgâh, methiye, tegazzül ve duaya yer vermemiştir. Kaside içeriğinde anlamların beyit içerisinde bütünlenmesi ve beyitler arasında ilişki bulunmaması şairin Divan edebiyatı geleneğinden tam olarak sıyrılamadığını göstermektedir. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi'ne göre hürriyet kavramı Türk düşünce sistemine bu şiirle girmiştir.