Şiir, sözcüklerin düz anlamlarına ek olmak üzere ya da bunların yerine başka anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür. Müellif İsmail Durmuş İslam ansiklopedisinde “mübalağa sanatı”nın şiirin temel karakteristiği olduğu üzerinde durmaktadır.
Kaside, genellikle din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan bir şiir formudur. Ancak kaside biçiminin şiirin farklı konuları için de kullanıldığı vakidir. Kaside sanatı, öncelikli olarak Araplar tarafından geliştirilmiştir. Kaside, klasik Arap şiirinin en yüksek hali kabul edilmektedir. Eski Arap edebiyatında kasideler birkaç farklı dahili kısımdan oluşacak şekilde nazmedilmiştir.
Gülten Akın Cankoçak , Türk şair ve yazar.
Mehmet Arif Nihat Asya, Türk şair, öğretmen ve siyasetçidir.
Şair ya da ozan, şiir yazan veya söyleyen kimsedir. Şair kelimesi Arapçadan gelir; doğaüstü güçlere sahip, deli, kâhin gibi anlamlar da yüklenmiştir.
Cevat Çapan, Türk akademisyen, şair, yazar ve çevirmen.
Fahriye, Divan edebiyatında şairin övünmek için yazdığı şiir türü. Şairlerin kabileleriyle, soylarıyla, kendileriyle, kahramanlıkları ve cesaretleriyle övünmelerini içerir.
Yusuf Ziyaettin Ortaç, Türk şair, yazar, edebiyat öğretmeni, yayımcı ve siyasetçidir.
Peygamberdevesi (Mantodea), Polyneoptera üsttakımına bağlı bir böcek takımıdır. Dönencel ve sıcak bölgelerde yaşar, başka böcekler üzerinden beslenir.
Ahmed Arif, Türk şair ve gazetecidir.
Deve, devegiller (Camelidae) familyasının Camelus cinsini oluşturan iki evcil hayvan türünün ortak adı. Develer yük çeki ve binek hayvanı olarak kullanıldığı gibi, yünü, sütü, derisi ve eti için de beslenir. Yalnızca evcil türleriyle tanınan bu hayvanların yabanıl atalarından bu yana pek az değişikliğe uğradığı sanılmaktadır.
İstemi Yabgu d. ? - ö. 576 yılları arasında yaşamış, Göktürk Kağanlığı'nın kurucusu olan Bumin Kağan'ın kardeşi, kağan, yabgu ve elçidir. Bumin Kağan'ın yanında batı kanadını yönetmiştir.
Arap Edebiyatı, anadili Arapça olan ulusların ortaya koymuş oldukları edebiyat eserlerini kapsar. Arapça Arap Yarımadası'nda ilkçağlardan beri kullanılan bir dildir. İslam dininin ortaya çıkışından sonra yayılarak İspanya'dan Endonezya'ya kadar uzanan bir alanda 600 yıl boyunca kültür dili durumuna gelmiştir.
Veysel Çolak, Türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat eleştirmeni, düşünür.
Gonca Özmen, Türk şair.
Alkame bin Kays, Tabiun dönemi fıkıh, hadis, kırâat ve tefsir bilgini.
Antik zamanlardan günümüze kadar hayvanlar dinlerde aktif rol almışlardır. Çeşitli dinlerde ve mitolojilerde tanrı seviyesinde görülmüş, bazen tanrıları temsilen kullanılmış bazen de tanrıların elçileri olarak görülmüştür. Lakin İslam ve diğer semavi dinler hayvanları din içinde çok kullanmaz. İslam yayıldığı coğrafya gereği Ortadoğu'ya özel bazı varlıkları dini hikâyelerde anmıştır. Bunlardan en çok bilineni Muhammed ve Ebubekir'in müşriklerden kaçmak için sığındığı Sevr Dağı çevresinde bulunan bir mağaraya saklanmaları ve mağaranın girişinin bir örümcek tarafından ağ ile gizlenmesi hikâyesidir. Başka bir hikâye ise Nuh ile ilgili olan hikâyedir. İnanışa göre Nuh tufan sırasında gemisine her ırktan iki cinsiyete ait canlılar almış ve tufandan sonra bu canlılar üreyerek soyunu devam etmiştir. İslam neredeyse tüm İbrahimî dinler gibi insanları hayvanların sahibi olarak kabul eder. Kur'an'da ise hayvan kelimesi bazen hakaret olarak kullanılır. Lakin Allah Kur'an'da hayvanlara merhameti de emretmiştir. Muhammed'in kedisi Müezza bu konu üzerinde fikir vermek için kullanılabilir. Kaynaklara göre bir gün kedi Muhammed'in kıyafeti üstünde uykuya dalmış, Muhammed ise onu uyandırmamak için kıyafetindeki kumaşı kesmiştir. Bu yüzden kedi beslemek İslam inancına göre sünnettir. Muhammed'in kedi sevgisine atıfta bulunan bir başka hikâye ise Uhud Savaşı sırasında gerçekleşir. Muhammed ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca durdurmuştur. Ayrıca kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikmiş, orduyu o kedinin etrafından dolaştırmıştır. Savaş sonunda ise nöbetçiden kediyi geri istemiş ve ismini Müezza koyup sahiplenmiştir. İddialara göre Müezza siyah ve beyaz renklerinde bir Habeş kedisidir. Müezza isminin geçtiği son hikâye ise kedilerin temizliği ile ilgilidir. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince, Muhammed "Onlar en temiz ağıza sahiptirler." demiş ve abdest almıştır. Ayrıca Muhammed'in Umeyr adını verdiği kuşu ölen Zeyd adlı bir çocuğa taziye ziyaretine gittiği de söylenir. Deve ayrıca coğrafya gereği İslam kaynaklarında geçer, Muhammed ile ilgili hikâyelerin bazılarında deve geçer. Bunlardan biri Muhammed'in torunlarının deve isteğidir. Muhammed parası olmadığı için deve alamamış ama çocukları sırtına almıştır. Bu konuyla ilgili son hikâye ise Abdullah bin Ömer'in deve istediği hikâyedir. Bir gün Abdullah, babası ve Muhammed'in bulunduğu bir kafilede deveye biniyordu. Abdullah hafif olduğu için hızlı gidiyor ve sık sık kafilenin başına geçiyordu, babası ise bu duruma oldukça kızıyordu. Bunun üzerine Muhammed deveyi satın almak istedi, Abdullah'ın babası ise ücretsiz olarak vermek istedi, Muhammed ısrarcı oldu ve deveyi satın aldı. Deveyi aldıktan sonra ise deveyi çocuğa verdi. Ayrıca istediği kadar hızlı gidebileceğini söyledi.
'Alkame b. 'Abade el-Fahl,, genellikle 'Alkama el-Fahl şeklinde tanınmaktadır. Temîm kabilesine mensup bir 6. yüzyıl Arap şairdir. 'Alkame'nin bir şiir divanı bulunmaktadır, ancak hayatı hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Döneminin meşhur şairlerinden İmru'u'l-Kays ile girdiği şiir atışmasına dair hikâye, Arap edebiyatında bilinen bir anekdottur.
İmruʾu’l-Kays el-Kindî, 6. yüzyılda yaşamış Arap şair ve Kinde krallarından birinin oğlu. İmruʾu’l-Kays, meşhur bir muallaka şairiydi. 'Alkame b. 'Abede ile giriştiği şiir atışması, klasik Arap edebiyatında bilinen bir anlatıdır. Şiir yarışmasında, İmru'u'l-Kays'ın hanımı Ummu Cundeb hakem olarak tayin edilmiştir. Ne var ki söz konusu hanım, kocasının aleyhinde hüküm vererek 'Alkame'yi galip ilan etmiştir. Bunun üzerine sinirlenen şair, hanımını boşamıştır. Daha sonra 'Alkame'nin Ummu Cundeb ile evlendiği ve bu yüzden el-Fahl lakabını aldığı rivayet edilmektedir.
Nesîb klasik Arap şiirinde, kasidenin giriş kısmına verilen isimdir. Klasik kaside daima nesîb bölümüyle başlamasa dahi, İslam öncesi dönemden itibaren kasidelerde girizgah mesabesinde sıklıkla kullanılmıştır. Bu kısımda genellikle aşk temalı anlatımlara değinilmektedir. Sevgilinin göç ettiği diyarlardan bahsedilmesi, sıklıkla rastlanan motiflerden birisidir.