İçeriğe atla

Vaja Pşavela

Vaja Pşavela
insan
cinsiyetierkek Değiştir
vatandaşlığıRusya İmparatorluğu Değiştir
ana dilindeki ismiვაჟა-ფშაველა Değiştir
doğum adıლუკა რაზიკაშვილი Değiştir
ön adıVazha Değiştir
soyadıPshavela Değiştir
doğum tarihi14 Temmuz 1861 Değiştir
doğum yeriChargali Değiştir
ölüm tarihi27 Haziran 1915 Değiştir
ölüm yeriTiflis Değiştir
defin yeriMtatsminda Panteonu Değiştir
kardeşiBachana Razikashvili Değiştir
çocuğuLevan Razikashvili Değiştir
ana diliGürcüce Değiştir
konuştuğu, yazdığı dillerGürcüce Değiştir
mesleğişair, öğretmen, çevirmen, oyun yazarı, yazar Değiştir
öğrenim gördüğü okulTranscaucasian Teachers Seminary Değiştir
etnik grubu Değiştir
önemli eserHost and Guest Değiştir
resmî sitesihttps://rustaveli.tripod.com/pshavela.html Değiştir
Vaja Pşavela

Vaja Pşavela (Gürcüce: ვაჟა-ფშაველა; 26 Temmuz 1861 - 10 Temmuz 1915), Gürcü edebiyatının en önemli adlarından biridir. Büyük ölçüde mitolojiden esinlenerek son derece farklı eserler vermiştir. Yapıtlarına felsefi boyutlar kazandırmış ve büyük şairlik yeteneğiyle özgün bir şiirsel dünya yaratmıştı. Yaşamının büyük bölümünü dağlarda, ıssız yerlerde geçirmesine karşın, o da İlia Çavçavadze ve Akaki Tsereteli gibi, tüm yaşamı boyunca ülkesine hizmet etmeyi bir borç olarak kabul etmiştir.

Yaşamı

Asıl adı Luka Razikaşvili (Gürücüce: ლუკა რაზიკაშვილი) olan Vaja Pşavela, 14 Temmuz 1861'de Pşavi'de, Çargali köyünde doğdu. İlköğrenimini Telavi din okulunda gördü; daha sonra ise Gori öğretmen okuluna devam etti. Haziran 1882'de Gori öğretmen okulunu bitirdikten sonra, Gürcistan'da eğitim ve öğretimin yaygınlaşması için çaba harcadı, özellikle halkın haklarının ve çıkarlarının korunmasıyla ilgilendi ve bu arada kurulu düzenden yana olanların düşmanlığını kazandı. Pşavela, yükseköğrenim için 1883'te Petersburg'a gitti ve Hukuk Fakültesi'nde öğrenime başladı; ama bir yıl içinde ülkesine geri dönmek zorunda kaldı. Didi Tioneti köyünde öğretmenliğe başladı. Kısa süre sonra, ölümüne kadar hiç ayrılmadığı doğum yeri Çargali'ye döndü.

Pşavela, tüm yaşamı boyunca Tiflis'e çok seyrek olarak gitti. Çok zor koşullarda sürekli ihtiyaç içinde yaşadı ve bu olumsuz koşullar doğal olarak sağlığını bozdu. 1915 yılı başlarında zatürree yakalandı ve 27 Temmuz 1915'te yaşamını yitirdi. Tiflis'te Didube'de Gürcü ileri gelenlerinin gömüldüğü panteonda toprağa verildi. Mezarı daha sonra aynı şehirde Mtatsminda panteonuna nakledildi.

Yazarlığı

Vaja Pşavela, ender rastlanan lirik şairlerden biridir. Heyecan ve duyguları olağanüstü bir şiirle dile getirmeyi başardı. 19. yüzyıl Gürcü edebiyatında yeni bir lirik tür yaratarak, çok derin düşünceleri açık seçik, düz ve basit bir anlatımla dile getirdi. Pşavela da tıpkı İlia Çavçavadze ve Akaki Tsereteli gibi atalarının kahramanlıklarını ve vatan sevgilerini büyük bir coşkuyla aktardı.

Pşavela'nın şiirleri çoğu zaman yalnızca erkeklerin, savaşçıların değil, aynı zamanda kadınların da kendilerini unutacak kadar vatanlarına adadıkları bir tablo oluşturur. Sayısız karmaşık sorunlara el attığı epik yapıtları da sanatsal özgünlüklerle doludur. Aluda Ketelauri („ალუდა ქუთელაური“, 1888), Konuk ve Ev Sahibi („სტუმარ-მასპინძელი“, 1893), Yılan Yiyici („გველის მჭამელი“, 1901) gibi şiirleri, halk masallarına ile efsanelerine dayanır ve olağanüstü şiirsel zenginliklerle dikkat çeker. Pşavela'ya göre toplumun kuralları sert ve acımasızdır. Her bireyden tam bir bağımlılık ister. Toplum hiçbir biçimde bir bağımsızlık gösterisini kabul etmez ve bireycilik ve toplum arasındaki çatışmalar trajik bir yoğunluk kazanır. Vaja Pşavela bu bireycilik ve toplum arasındaki çatışmayı Aluda Ketalauri adlı şiirinde son derece dramatik bir tarzda ele almıştır. Kahramanı toplumda hüküm süren davranış kurallarını ihlal eder, yüzyıllardır körüklenen yaşam kurallarını eleştirel bir anlayışla sergiler.

Vaja Pşavela doğanın sırlarını öğrenmiştir, doğanın uyumunun sözcüsüdür. Yavru Karacanın Hikâyesi, Menekşe, Doğanın Kaynağı, Kuru Gürgen („ხმელი წიფელი“, 1888-89), Ağlayan Kaya, Kökler, Yüksek Dağlar, Geyik, Ormana Bakın, Doğanın Kucağında, Orman Ağlıyor gibi düzyazılarında ve birçok şiirinde insan duygu, düşünce ve heyecanları arasından doğanın bütün olgularını sergiler, insan ve doğayı birleştiren bağları hissettirir bize.

Vaja Pşavela'ya göre "her yazar her şeyden önce kendisine özgü bir dile sahip olmalıdır, çünkü dil yazarın yüzü, fizyonomisi ya da daha doğrusu ruhudur, yazarın bireyselliği, kişiliği, 'ben'i burada gizlidir". Pşavela'nın bütün edebi etkinliğinin temeli buna dayanır. Şiirlerinde halk dilinden, halk deyimlerinden büyük ölçüde yararlanmıştır, ama o halk dilinden aldığı sözcükleri ve deyimleri klişe biçiminde kullanmaz, onlara şiirsel bir titreşim katar. Gürcü edebiyatında ilk kez onun kullanmış olduğu çok sayıda sözcük modern Gürcü edebiyat diline kök salmıştır.

Vaja Pşavela'nın Aluda Ketelauri, Konuk ve Ev Sahibi ve Yılan Yiyici adlı şiirleri, Tengiz Abuladze'nin sembolist filmi Yakarış’a esin kaynağı olmuştur.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

Atasözü geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlandırılır.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

İkinci Yeni, Türk şiirinde 1950'li yıllarda ortaya çıkmış bir şiir hareketidir.

<span class="mw-page-title-main">Gürcüler</span> Gürcistana özgü Kafkas etnik grubu

Gürcüler veya Kartveliler, günümüzde büyük bölümü Gürcistan’da yaşamakta olan Kafkasya halkı. Gürcüler ayrıca Azerbaycan, İran, Rusya, Türkiye, ABD ve Avrupa’nın bazı ülkelerine de dağılmıştır. Tarihsel antropoloji açısından Gürcüler; Svanlar, Lazlar ve Megreller ile aynı kökenden gelen bir Kartveli halkı olarak kabul edilir. Halkın büyük çoğunluğu bir Kartveli dili olan Gürcüce konuşmaktadır.

Lirik şiir, duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Latince lyricus, Yunanca lyricos, Fransızca lyrique kelimelerinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; coşkun, ilhamla dolu demektir. Antik Yunan'da kullanılan lirik sözcüğü bugünkü anlamında kullanılmıyordu.

İtalyan Edebiyatı, İtalyan yazarlarca İtalyanca yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İtalya'nın siyasal birliğini 19. yüzyıla kadar kuramaması ve Katolik Kilisesi'nin etkisiyle, yazılı metinlerde uzun süre Latince kullanılmış ve yerel bir dilin yaygınlaşması öbür Avrupa ülkelerine göre daha geç başlamıştır. 12. ve 14. yüzyıllar arasında İtalya'da Fransızca düzyazı ve koşukla yazılmış romanslar okunmuş ve klasik metinlerden uyarlamalar yapılmıştır. Böylece 13. yüzyılda bir Fransız-İtalyan edebiyatı gelişmiştir. İtalyanlar Fransız öykülerini çoğu zaman uyarlayarak ve bunlara çeşitli eklemeler yaparak kaleme almışlardır. Bu edebiyatta Fransızca kullanılmakla birlikte, yazarlar yapıtlarına yer yer kendi lehçelerinin özelliklerini de katmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan edebiyatı</span>

Azerbaycan edebiyatı Azerbaycan dilinde yazılan edebiyatı veya Azerbaycanlı yazarların, şairlerin veya Azerbaycanlı muhacirlerin yazdığı edebiyatı ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Cafer Cabbarlı</span>

Cafer Cabbarlı, Azerbaycanlı oyuncu, şair, yazar, senaryo yazarı, yönetmen.

<span class="mw-page-title-main">Kistler</span>

Kistler, kuzeydoğu Gürcistan'ın Pankisi Vadisinde yaşayan bir halktır. Kistler'in toplam nüfusu yaklaşık beş bin kadardır, çoğunluğu Sünni Müslüman'dır.

<span class="mw-page-title-main">Galaktion Tabidze</span>

Galaktion Tabidze, yirminci yüzyılın önde gelen Gürcü şair. Eserleri kendisinden sonra gelen tüm Gürcü şairleri derinden etkilemiştir. Galaktion Tabidze, Stalin'in 1930'lardaki Büyük Temizlik olarak bilinen kıyımı sırasında hayatta kalmakla birlikte, Sovyet yöneticilerinin ağır baskısı altında depresyon ve alkolizme sürüklenmiş, sonunda Tiflis’te tedavi gördüğü psikiyatri hastanesinde intihar etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İlia Çavçavadze</span>

İlia Çavçavadze, Gürcü edebiyatı ve siyasal yaşamının 19. yüzyılda en önde gelen adıdır. Gürcü ulusal düşüncesinin mimarı olarak, ülkenin 19. yüzyılın ikinci yarısında Rus boyunduruğundan kurtuluş hareketinde önemli rol oynamıştır. Akaki Tsereteli ile birlikte yeni Gürcü edebiyatının ve yeni edebiyat dilinin yaratıcısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Aleksandre Roinaşvili</span>

Aleksandre Roinaşvili, ilk Gürcü fotoğrafçı. Özellikle Kafkasya’nın doğası ve çağdaşı ünlü Gürcü aydınların fotoğraflarıyla tanınmıştır. Uzun zaman diliminde topladığı Gürcü, Kafkas, Doğu ve Avrupa kültürlerine özgü objelerle Kafkasya’da ilk bir “seyyar müze” kuran Roinaşvili, bu müzenin objelerini “Kafkasya Seyyar Müzesi Küçük Kataloğu”nda kayıtlara geçirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Barbare Corcadze</span>

Barbare Corcadze, Gürcü yazar, şair ve kadın hakları savunucusu. Gürcü mutfağı konusunda yazdığı kitap, yüzyılı aşkın bir süre sonra, unutulmuş Gürcü yemeklerinin yeniden hayata döndürülmesini sağlamıştır.

Didube Panteonu, Tiflis'in Didube semtinde yer alan ve Gürcistan'ın önde gelen yazarların, sanatçıların, bilim insanlarının ve siyasi aktivistlerin gömüldüğü mezarlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Zakaria Paliaşvili</span> Gürcü besteci

Zakaria Petres dze Paliaşvili ya da bilinen adıyla Zachary Petrovich Paliashvili, Gürcü bir besteciydi. Gürcü klasik müziğinin kurucularından biri olarak kabul edilen eseri, halk şarkıları ve hikâyelerinin 19. yüzyıl Romantik klasik temalarıyla eklektik birleşmesi ile tanınır. Gürcistan Filarmoni Derneği'nin kurucusu ve Tiflis Devlet Konservatuvarı'nın başkanıydı. Tiflis'in Gürcistan Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu, 1937'de onuruna seçildi. Paliaşvili'nin müziği, Gürcistan Millî Marşı'nın temelini oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mtatsminda Panteonu</span>

Mtatsminda Panteonu, Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te, Mtatsminda tepesindeki panteondur. Gürcü yazarların ve toplum adamlarının toprağa verildiği bu mezarlık, Gürcü Yazarlar ve Toplum Adamları Mtatsminda Panteonu olarak da bilinmektedir. Mezarlık Mama Davit Manastırı etrafında yer alır. Tiflis kentinde, Didube Panteonu'ndan sonraki ikinci panteon olan Mtatsminda Panteonu'nun kuruluş fikri, 1915 yılında, Gürcü şair ve yazar Akaki Tsereteli'nin toprağa verildiği günlerde ortaya çıktı. Ne var ki panteon ancak 1929 yılında açılabildi. Bugün burada 53 mezar bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Gürcü edebiyatı</span>

Gürcü edebiyatı, 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesinden sonra dinsel kitapların ana dile çevrilmesine duyulan gereksinme sonucunda ortaya çıktı. Dinsel kitapların çevirilerini azizlerin yaşamlarını anlatan ürünler izledi.

<span class="mw-page-title-main">Konstantine Gamsahurdia</span>

Konstantine Gamsahurdia Gürcü yazar ve halk figürü. Almanya'da eğitim gören Gamsahurdia, Batı Avrupa'da yaygın olan edebi akımları Gürcü edebiyatıyla harmanlayarak eserler vermiştir. Sovyet yönetimine karşıt olmakla birlikte, Stalin dönemi infazlarından sağ kurtulan birkaç Gürcü yazardan biriydi. Beyazdeniz adasına sürgün edilen ve birçok kez tutuklanan Gamsahurdia'nun eserleri, psikolojik içgörüye sahip karakter tasvirleriyle dikkat çekmektedir. Gamsahurdia'nın yazılarının bir diğer özelliği de, klasisizm duygusu yaratmak için arkaik bir dili taklit etmesidir. Bu akım, Gamsahurdia'nın Gürcüceye kattığı yeni bir inceliktir.

<span class="mw-page-title-main">Giorgi Şervaşidze</span>

Giorgi Şervaşidze (Çaçba) Abhazya'nın son prensi, büyük prens Miheil Şervaşidze ve Prenses Aleksandra Dadiani'nin oğlu, Abhaz ve Gürcü şair, tiyatro senaristi, yayıncı, kamusal figür ve Tergdaleuli.

Gürcistan kültürü, ülkenin uzun tarihi ile beraber gelişmiş, Gürcü dili ve alfabesi üzerine dayanan güçlü bir edebiyat geleneği ve eşsiz bir ulusal kültür barındırmaktadır. Bu özelliği güçlü bir ulusal kimlik sağlayarak tarih boyunca tekrarlanan yabancı işgali ve asimilasyon çabalarına rağmen Gürcü kimliğinin korunmasına yardımcı olmuştur.