Vade
Vade ya da mühlet, günlük kullanımda; bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için, taraflarlarca belirlenen ya da mevzuat veya yetkili bir makam tarafından borçluya tanınan süreyi ve borcun doğumu ile ifa edileceği gün arasındaki zaman zarfını ifade eder. Bu anlamda ‘bir borcun vadesi’ denildiğinde, borcun ödenmesi için borçluya tanınan zaman aralığı ifade edilir. (Örn: ‘Bu borcun vadesi 3 aydır.’)
Hukuki ve teknik anlamda vade ya da ecel ise, bir borcun ifa zamanını, ödeme gününü, yani verilen mehilin son gününü ifade eder. Bu anlamda ‘bir borcun vadesi’ denildiğinde, borcun ödenebileceği son gün ifade edilir. (Örn: ‘Bu borcun vadesi geldi.’)
Borcun vadesi uzadıkça genellikle faiz de artmaktadır.[1]
Saptanması ve varlığı
Hukuki ilişkilerde vade, bazı durumlarda taraflarca belirlenebileceği gibi, hukuki işlemin özelliklerinden ve niteliğinden de çıkarılabilir. Bunun dışında vadenin kanun tarafından yedek/ tamamlayıcı hüküm olarak belirlendiği durumlar da vardır. Vade, taraflar arasında bir takvim günü olarak saptanabilir veya saptanması için taraflardan birine bırakılabilir. Tek taraflı saptamada yetkili bulunan tarafın ihbarıyla vade belirlenmiş olur. Vadenin kesinlikle belirlenmediği durumlarda, örneğin ödemenin ekonomik durumun iyileşmesine bağlandığı bir durumda; vade yerine şarttan söz etmek daha doğrudur. Hukuki işlemin özellikleri vadenin varlığını belirleyebilir. Örneğin, bir tablonun yapılması için ressama verilen sipariş, doğal olarak belirli bir süreyi bağrında taşır.
Vade bazı durumlarda kanundan kaynaklanabilir. Bu durum, tarafların vadeyi karşılaştırmamaları halinde, yasa hükmünün tamamlayıcı olarak işlev kazanması sonucunu doğurur. Örneğin, ödünç sözleşmesinde iadeye ilişkin bir vade kararlaştırılmamışsa, Türk Borçlar Kanunu'nun 312. maddesine göre, ödüncün ilk istemden itibaren altı hafta içinde iade olunması gerekir.
Hesabı konusunda yedek hükümler
Vadenin hesabı konusunda Borçlar Kanunu'nunda bazı yedek hükümler öngörülmüştür. Buna göre :
- Borcun ödeme günü için, ayın başı, ortası ya da sonu gibi sözler kullanılmışsa bundan ayın birinci, on beşinci ve sonuncu günü anlaşılır (BK.m.75).
- Süre gün olarak saptanmışsa, sözleşmenin yapıldığı gün hesaba katılmayarak, kararlaştırılan günün sonunda vade dolmuş sayılır (BK.m.76/3).
- Süre hafta olarak saptanmışsa, ödemenin gerçekleşeceği zaman, son haftanın kararlaştırılan güne isim olarak uyan günüdür (BK.m.76/3).
- Süre ay olarak belirlenmişse, borç, sözleşmenin yapıldığı günü karşılayan tarihte alacaklı tarafından istenebilir duruma gelir.
Örneğin, 10 Mayıs 1998'de yapılan sözleşmede üç aylık bir vade öngörülmüşse, vade 10 Ağustos 1998'de dolar. Son ayda sözleşmenin yapıldığı günü karşılayan gün yoksa, ilgili ayın son günü vade dolacaktır. Örneğin sözleşme 31 Ocakta yapılmış ve beş aylık bir vade öngörülmüşse, vade 30 Haziranda dolar (BK.m.76/3).
Yıl, yarım yıl, çeyrek yıl gibi sürelerin varlığı halinde de, vade yine gösterilen tarzda hesaplanır (BK.m.76/3).
Türk Borçlar Kanunu'nun 76/III. maddesine göre, yukarıda açıklanan kurallar, süre sözleşmenin yapıldığı tarihte değil de, başka bir tarihten itibaren işlemeye başladığı durumlarda da uygulama alanı bulur.
Pazar gününe veya bir tatil gününe rastlayan vade, kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer. Bunun aksini kararlaştırmak da mümkündür (BK.m.76/III).
Erken ödeme
İlke olarak, borçlunun borcunu vadeden önce ödemesine bir engel yoktur. Ancak sözleşmede tarafların aksini kararlaştırmaları üzerine ya da sözleşmenin niteliğinden erken bir tarihte ödeme yapılmasının olanaksız olduğu durumlarda, vadeden önce ödemede bulunmak mümkün değildir. Bu tür aylık durumlar dışında borçlu, borcun ödemesini vadeden önce de gerçekleştirebilir; ancak bu nedenle alacaklıdan borcun miktarına ilişkin bir indirim isteminde bulunamaz.
Kaynakça
- ^ Şıklar, İlyas (2007). Iktisada Giriş. Anadolu Universitesi. ISBN 978-975-06-0204-7.
Dış bağlantılar
Kanun: http://www.e-ticaret.gov.tr sitesine ait bir doküman 26 Haziran 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - Formatı: Microsoft Word