Bilimkurgu, bilim kurgu ya da bilim-kurgu, yakın ya da uzak gelecek ile ilgili öykülerin bugün olası olmayan bilim ve teknoloji unsurlarını da kullanarak oluşturulmasıdır. Bilimkurgu bazen geçmişi de kurgulayabilir. Bilimkurgu kitap, sanat eserleri, televizyon, film, bilgisayar oyunları, tiyatro eserleri ve diğer kitle iletişim araçlarında bulunabilir. Yapısal ve pazarlama bağlamında bilimkurgu güncel gerçeklik içinde bulunmayacak kurgusal ögeler içeren yaratıcı çalışmaları tanımlamak için kullanılabilir. Bu tanımlama fantastik, korku ve ilgili türleri de içerir.
Herbert George Wells ya da daha çok tanındığı adla H. G. Wells, Dünyaların Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau'nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan ama neredeyse edebiyatın her dalında birçok eser vermiş olan İngiliz yazardır. Sosyalist olduğunu açıkça söyleyen H.G. Wells'in çoğu eserinde önemli ölçüde siyasi ve sosyal yorumlar bulunmaktadır. Jules Verne gibi gelecekteki teknolojik gelişmeleri anlattığı kitaplarıyla bilimkurgu dalının öncülerinden hatta yaratıcılarından sayılmaktadır.
Clifford A. Pickover bilim, matematik ve bilimkurgu alanlarında yazan bir yazar, yayımcı ve köşe yazarıdır.
Batı Virginia, ABD'nin eyaletlerinden birisidir. Güneydoğuda Virginia'yla, güneybatıda Kentucky'yle, kuzeybatıda Ohio'yla ve kuzeydoğuda ise Pensilvanya ve Maryland ile sınırdır. Başkenti ve en büyük şehri Charleston'dur.
Kıyamet sonrası bilimkurgusu ya da post apokaliptik bilimkurgu edebiyatının bir alt türüdür ve nükleer ya da biyolojik savaş ile nükleer, biyolojik, ekolojik, jeolojik ya da kozmolojik felaketlere bağlı olarak dünyanın sonunun gelmesini ve böylesi büyük yıkımlar sonucu sağ kalan insanları nasıl bir hayatın bekleyebileceğini konu edinir.
Uzay operası, bilimkurgunun çoğunlukla uzayda geçen, heyecan verici maceraların yer aldığı ve romantizmin vurgulandığı bir alt türüdür. Uzay operasının muhtemelen en önemli özelliği karakterleri, mücadeleleri, güçleri ve temaları olağanüstü niteliğe taşımasıdır. İlk uzay operaları 1930'lu ve 1940'lı yıllarda ucuz dergilerde yayımlanıyordu. 1970'lerden önce uzay operası, kalitesiz ve ucuz bir bilimkurgu filmini ifade diyordu. Ancak George Lucas'ın çektiği Yıldız Savaşları: Bölüm IV - Yeni Bir Umut 1977 yılında gösterime girdiğinde hem eleştirel hem de finansal açıdan çok başarılı oldu ve türe olan olumsuz bakış açısını değiştirdi.
Felsefi roman, bir roman türüdür. Bu tür romanlarda genelde eserin önemli bir bölümü felsefi sorulara ve tartışmalara ayrılır. Bu konular toplumun rolü ve özellikleri, hayatın amacı, gelenekler, sanatın insan yaşamındaki yeri veya deney ile nedenlerin bilginin gelişimindeki rolü olabilir. Bu soruların tartışılması kurgusal olaylar çerçevesinde yapılır. Bu türün bir alt türü de "fikir romanları"dır, bu romanlar bilimkurgu ve ütopya ve distopya kurgusu ile benzer konulara eğilebilir.
Siberpunk ya da siber çılgınlık, "yüksek teknoloji, düşük yaşam" şeklinde özetlenen bir dünya şekli çizen bilimkurgu alt türü. Siberpunk, bilim ve teknolojinin çok ilerlediği ancak insanların büyük kısmının yaşam kalitesinin çok düşük olduğu, bozulduğu veya toplumsal düzenin radikal bir şekilde değiştiği bir dünya tasavvurudur.
Shen Kuo veya Shen Gua (1031–1095), geleneksel ismi; Cunzhong (存中) ve Mengqi Weng (夢溪翁), birçok bilim dalında başarılı (polimat), Song Hanedanlığı (960-1279) döneminde yaşamış Çinli bilim insanı ve devlet adamı. Bilimin ve devlet idaresinin birçok alanında etkin olan Shen; bir matematikçi, astronom, meteorolog, jeolog, zoolog, botanikçi, farmakolog, ziraatçı, arkeolog, etnograf, haritacı, ansiklopedist, general, diplomat, hidrolik mühendisi, mucit, akademisyen, maliye bakanı, hükûmet devlet müfettişi, şair ve müzisyen idi. Song Hanedanlığı'nın Astronomi alanında baş yetkilisi olan Shen bunun yanı sıra İmparatorluk Sağlık işlerinin de başkan yardımcısı idi.
Dünya dışı varlıklar, modern bilimkurgunun ortak bir teması. Samsatlı Lukianos'un ikinci yüzyıl parodisi Gerçek Tarih adlı eseri gibi birçok eserde de konu olmuştur.
Cordwainer Smith, Amerikan yazar Paul Myron Anthony Linebarger'in bilimkurgu eserleri için kullandığı takma isimdir. Linebarger, ABD Ordusu subayı, tanınmış bir Doğu Asya akademisyeni ve psikolojik savaş konusunda da bir uzmandı. Her ne kadar yazarlık kariyeri 53 yaşında ölümüyle sekteye uğramış olsa da bilimkurgunun en yetenekli ve nüfuzlu yazarlarından biri olarak bilinir.
Feminist etik, geleneksel etik teorilerinin, çoğunlukla erkek egemenliğinde olduğu için, kadının ahlaki deneyimine az değer verildiği inancına dayanan bir etik yaklaşımdır ve bu nedenle etiği dönüştürmek için bütüncül bir feminist yaklaşımla yeniden şekillendirmeyi seçer.
Kurgusal tarz, kitap ticaretinde belirli bir edebi tarza uymak amacıyla yazılmış kurgusal eserler için kullanılan bir terim.
Clifford Donald Simak, ABD doğumlu yazar. Türkçeye Kent ismiyle çevrilen bilimkurgu eseri City, en çok tanınan yapıtlarından biridir. Simak, 1976 yılında SFWA tarihinde Grand Master ilan edilen üçüncü yazar olmuştur.
James Edwin Gunn, Amerikalı bilimkurgu yazarı, eleştirmen ve İngilizce profesörü. Seçkin eser tarzında kaleme aldığı en önemli eseri altı ciltlik Road to Science Fiction serisidir.
Fantastik bilimkurgu, hem bilimkurgu hem de fantezinin unsurlarını eşzamanlı olarak kullanan veya birleştiren spekülatif kurgu şemsiyesi içindeki karma bir türdür. Bir bilimkurgu öyküsünde, dünya bilimsel olarak mümkün olarak sunulur, bilim fantezi dünyası ise gerçek dünyanın bilimsel yasalarını ihlal eden unsurlar içerir. Yine de, bilim fantezisi dünyası mantıklıdır ve genellikle bu ihlallerin bilim benzeri açıklamalarıyla sağlanır.
Hafif bilimkurgu, sert bilimkurgunun aksine tanımlanan iki farklı tanımı olan bir bilimkurgu kategorisidir. "Sert" bilimleri araştıran sert bilimkurgunun aksine, "hafif" bilimleri araştıran bilimkurguya atıfta bulunabilir. Aynı zamanda, insan duygularını, sert bilimkurgunun bilimsel doğruluğu veya inandırıcılığına göre önceliklendiren bilimkurguya da atıfta bulunabilir.
Sert bilimkurgu ya da saltık bilimkurgu, bilimsel doğruluk ve mantık kaygısıyla karakterize edilen bir bilimkurgu kategorisidir. Terim ilk olarak 1957'de P. Schuyler Miller tarafından Astounding Science Fiction dergisinin Kasım sayısında John W. Campbell'ın Uzay Adaları romanının bir incelemesinde kullanıldı. Sert bilimkurguya benzetilerek oluşturulan tamamlayıcı hafif bilimkurgu terimi ilk olarak 1970'lerin sonlarında ortaya çıktı. Bu terim, Isaac Asimov'un matematiksel sosyoloji üzerine kurulu Vakıf serisi gibi genellikle "sert" bilimkurgu olarak kabul edilen örnekler olmasına rağmen, "sert" (doğal) ve "hafif" (sosyal) bilimler arasındaki popüler ayrıma benzetilerek oluşturulmuştur. Bilimkurgu eleştirmeni Gary Westfahl, her iki terimin de katı bir sınıflandırmanın parçası olmadığını ve bunun yerine, yorumcuların ve yorumcuların faydalı bulduğu hikâyeleri karakterize etmenin yaklaşık yolları olduğunu savunmaktadır.
Evrim, Charles Darwin'in zamanından önce başlamasına ve Darwin'in olduğu kadar ilerlemeci ve Lamarckist görüşleri de yansıtmasına rağmen, 19. yüzyılın sonlarınan itibaren bilimkurgudaki spekülatif evrim de dahil olmak üzere kurguda önemli bir tema olmuştur. İster insanlığın mükemmelliğe doğru nasıl evrimleşebileceği açısından iyimser olarak, ister insan doğası etkileşiminin ve hayatta kalma mücadelesinin korkunç sonuçları açısından kötümser olarak alındığında, Darwinci evrim edebiyatta yaygındır. Diğer temalar, insanlığın başka türler veya akıllı makineler tarafından değiştirilmesini içerir.
Güneş Klasik Antik Çağdan bu yana kurguda mekân olarak kullanılmış olsa da uzun süre boyunca görece seyrek olarak ilgi gördü. İlk tasvirlerin çoğunda Güneş, bir zamanlar gök cisimlerinde yaşam olduğuna dair yaygın kozmik çoğulculuk inanışına uygun olarak Dünya benzeri ve dolayısıyla da yaşanabilir bir gök cismi olarak gösterildi ve üzerinde yaşayan canlılar anlatıldı. Astronominin gelişmesiyle birlikte, özellikle sıcaklığı olmak üzere Güneş hakkında daha fazla bilgi edinilmesiyle birlikte çok egzotik yaşam biçimleri dışında Güneş sakinleri konu olarak kullanılmamaya başlandı. Bunun yerine konu daha çok Güneş'in kaçınılmaz ölümü ve bunun Dünya üzerindeki yaşama ne tür felaketler getireceği üzerine yoğunlaştı. Güneş'in enerjisinin kaynağının nükleer füzyon olduğunun anlaşılmasından önce yazarlar arasında önde gelen varsayım ısı ve ışık kaynağının yanma olduğu ve görece kısa bir sürede de yakıtının biteceği yönünde oldu. Güneş enerjisinin gerçek kaynağının 1920'lerde keşfedilmesinden sonra bile Güneş'in ışığının azalması ya da tamamen sönmesi olası felaketi önlemek için Güneş'in yeniden enerjisine kavuşmasını sağlamak isteyen girişimlerin bulunduğu kıyamet sonrası kurgusunda sıklıkla karşılaşılan bir tema oldu. Güneş'in felakete neden olmasının başka bir yaygın yolu da patlaması ya da novaya dönüşmesiydi. Güneş patlaması gibi diğer mekanizmalar da ara sıra görülen bir temadır.