İçeriğe atla

Uzaktan eğitim teorileri ve felsefesi

Uzaktan Eğitim Felsefesi ve Teorileri

Konu Uzaktan eğitim felsefesi ve teorileri
Öncüler Rudolf Manfred Delling
Charles A. Wedemeyer
Michael G. Moore

Teoriler Endüstri kuramı
Bağımsız çalışma
Özerklik ve uzaklık
Etkileşim ve iletişim
Etkileşimsel uzaklık
Uzaktan eğitimin özgünlüğü
Androgoji
Eşitlik kuramı
İşbirlikli özgürlük kuramı
Yaygın olduğu ülkeler Avustralya, Amerika
Amacı Mekan ve zaman sınırlaması yapmadan eğitimi kolaylaştırmak

Yeni teknolojilerle paralel olarak gelişmekte olan uzaktan eğitim geleneksel eğitimden farklı olarak eğitimde mekan ve zaman sınırlanması yapmamaktadır. Yeni düşüncelerin ortaya çıkmasıyla öğrenmenin daha faydalı olması için yeni metotlar denenmektedir. Uzaktan eğitim hakkında birçok teori ortaya atılmıştır.Bazı ülkelerde eğitimde uzaktan eğitim metodunun kullanılması öğrenmenin yüzdesini daha da arttırtığı gorülmüştür. Uzaktan eğitim teorilerinin ve felsefesinin gelişmesinde Rudolf Manfred Delling, Charles A. Wedemeyer ve Michael G. Moore'un önemli yerleri vardır.

Uzaktan eğitim nedir ?

Uzaktan eğitim öğrenci ile öğretmenin fiziksel olarak aynı ortamda olmaması durumunda kullanılan eğitim teknolojilerindendir. Uzaktan eğitim uygulamasıyla öğrenciler olmak istedikleri mekanı, kendilerine uygun zamanı ve öğrenim şeklini seçebilme özgürlüğü kazanmışlardır. Geleneksel eğitimden farklı olarak ekonomik, ögrenci merkezli, eğitimde yeni teknolojilerin uygulanması ve geleneksel eğitim alamayan insanlar için vazgeçilmez olduğundan popülerliği her geçen gün artmaktadır. İstediğiniz bilgiye istediğiniz zamanda ulaşabilmeniz uzaktan eğitimin getirdiği vazgeçilmez avantajlardandır.

Tarihçe

Uzaktan eğitim çalışmaları 200 yıldan daha öncesine kadar uzanmaktadır. 1890'lı yıllarda Avustralya'daki Queensland Üniversitesi kampüs dışına açık bir eğitim programı yürütmüştür. 1920'lerde Columbia Üniversitesi de benzer bir program gerçekleştirmiştir. Zamanla radyonun, televizyonun bulunmasıyla uzaktan eğitim daha geniş kitleler tarafından kulllanılmaya başlandı. Fransa'da 1907 yılında atılan adımlar sayesinde ise 1939 yılında resmi Uzaktan Eğitim Merkezi'nin kuruluşu sağlanmıştır. Yine bu dönemlerde uzaktan eğitimin halk eğitimi boyutundaki uygulamaları Rusya'da görülür. Japonyada ise 1948 yılında temelleri atılıp 1986 yılında University of the Air kurulmuştur. Uzaktan eğitim, Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin eğitimine katkıda bulunmak üzere gündeme gelir ve uygulamaya girer. Uzaktan eğitim teorilerini Otto Peters'ın endüstri kuramıyla sahneye çıkan ve hala devam eden bir tiyatro oyununa benzetebiliriz. Bu teorilerin zamana göre dağılımı şöyledir

  • 1965 Peters endüstri kuramı
  • 1973 Wedemeyer bağımsız çalışma
  • 1973 Moore özerklik ve uzaklık
  • 1970 – 1990 Holmberg etkileşim ve iletişim
  • 1980 Moore Etkileşimsel uzaklık
  • 1988 Peratton uzaktan eğitimin özgünlüğü
  • 1973 Knowles androgoji
  • 1995 Simonson, Eşitlik kuramı
  • 2002 Paulsen, İşbirlikli özgürlük kuramı

Felsefesi

Uzaktan eğitim geleneksel eğitimden farklı olarak zaman ve mekan sınırlaması koymamaktadır. Yeni teknolojilerin, özellikle bilgisayar tabanlı yeniliklerin, eğitim-öğretim amaçlı kullanılması uzaktan eğitimin meşhurlaşmasına ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde eğitimde bu metodun kullanılmasına sebep olmuştur. Olmak istediğiniz ortamı kendiniz seçtiğinizden ve bilginin herkesin ulaşabileceği bir noktada olmasından, uzaktan eğitim öğrenciler(öğrenenler) arasında fark koymamaktadır.Gelecekte teknolojinin daha da gelişmesiyle bilgiye ulaşmanın daha kolay olacak olması uzaktan eğitimin tercih edilmesinin başka bir sebebidir. Özetlersek, öğrenciler arasında ayrım yapmaması ve mekan ve zaman sınırlaması olmaması uzaktan eğitimin genel felsefesidir.

Uzaktan eğitim teorileri

Endüstri kuramı

Alman eğitimci Otto Peters yaptığı çalışmada 1960’lı yılların Uzaktan Eğitim Kurumlarını ve alanı inceleyerek bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu bakış açısına göre Uzaktan Eğitim endüstrileşmeyle birlikte ortaya çıkmıştır.

Peters'a göre geleneksel, gruba yönelik ve sözlü anlatıma dayanan öğretim biçimi, endüstrileşme öncesi dönemin öğretim biçimidir. Uzaktan Eğitim ise endüstrileşmeyle geliştirilen araçların ortaya çıkması sonucu gelişen bir öğretim biçimidir.

Okullardaki veya üniversitelerdeki geleneksel eğitimden başka insan hayatının tüm formları endüstri devriminden etkilenmişlerdir. Peters, Heimann ve Schultz'dan sonra yaptığı ciddi araştırmaları sonucunda eğitim-öğretim işlevini 6 ana başlık altında topladı:

  • amaç
  • içerik
  • yöntemler
  • ortam seçimi
  • insan öncelikleri
  • sosyo-kültürel öncelikler

Amaç: Her öğretim düzeyinde saygınlık, kavramsal, pratik ve duygusal alanlarda belirli farklılıklar bulunmaktadır.
İçerik: Bilgi, beceri ve “elle” uygulamalı alanların öğretimi incelenmiş ve bazı özel alanların öğretiminin zorluğu ve/veya mümkün olması dikkate alınmış.
Yöntemler: İçsel iletişimde şiddetli bir azalma ya da tamamen bastırma söz konusu olabilir. Bunlar basılı bilgi ve güdüleyicilerle desteklenir.
Ortam seçimi: İnsan konuşmasından basılı kelimelere geçişte iletişimde ciddi kayıpların olduğu iddia edilmektedir. Bunu tazmin edebilecek başka ortamlar göz önünde bulundurulmalıdır.
İnsan öncelikleri: İş durumu, yaş teşhis edilerek geleneksel öğretimle karşılaştırılmalıdır.
Sosyo-kültürel öncelikler: İdeolojik, politik, akademik durum ve geleneksel açıdan uzaktan eğitim farklı kültürlerde düşünülmelidir.[1]

Bağımsız çalışma

Wedemeyer tarafından ortaya atılan bağımsız çalışma kuramına göre bağımsız çalışma sistemlerinin 6 özelliği vardır:

(a)- İletişim yazılı veya farklı medyalar aracılığı ile yürütülüyor
(b)- Öğretim bireyselleştiriliyor
(c)- Öğrenci ve öğretmen ayrı yerlerde
(d)- Öğrenme, öğrenci etkinlikleri sonucu meydana geliyor
(e)- Öğrenme, öğrencinin kendi çevresinde erişilebilir duruma geliyor
(f)- Her öğrenci kendi öğrenme sorumluluğunu alıyor, istediği zaman başlama ve bitirme özgürlüğü var

Moore, uzaktan eğitimi öğrenci-yönetiminde ve öğretmen-yönetiminde olarak ikiye ayırıyor ve özellikle iki değişken üzerinde duruyor.

  • Öğretmen ve öğrenci arasındaki uzaklık:
    Uzaktan eğitimin 2 boyuttan oluştuğunu söylüyor: çift-yönlü iletişim (diyalog) ve programın öğrenci ihtiyaçlarını karşılama düzeyi (yapı).
  • Öğrenci sorumluluğu ve kararlılık:
    Kendi öğrenme sorumluluğunu almalı, öğretmenden çok az yardım istemeli, aktif olmalı.[2]

Öğretmenle öğrencinin senkron veya asenkron ortamda iletişim kurarak kendi sorumluluklarını yerine getirdiği öğrenme ve öğretme biçimidir. (C. Wedemeyer,1973)

Wedemeyer, kimsenin maddi durum, coğrafik konum, sağlık gibi konuların olanaksızlığından öğrenme hakkını yitirmemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu nedenle bu görüşünü destekleyen bağımsız çalışma kuramını öne sürmüştür.

Bağımsız çalışma özellikleri:

  • Sistem, öğrenci sayısı kaç olursa olsun senkron ya da asenkron ortamda işleyebilmelidir.
  • Sistemde kullanılan ortam ve yöntemler önceden etkinliği ölçülmüş olmalıdır.
  • Öğretim sırasında kullanılması gereken en iyi yöntem kullanılmalıdır.
  • Sistem güncelleştirmelere açık olmalıdır.
  • Sistem her öğrenciye uyum sağlayacak nitelikte olmalıdır.[3]

Etkileşim ve iletişim

Uzaktan eğitimde etkileşim olanakları oldukça gelişmiştir. Örneğin bilgisayar ağlarındaki ve tele iletişimindeki gelişmeler uzaktan eğitimdeki etkileşimi oldukça geliştirmiştir. Günümüzde yaygı olan video konferans veya tele konferans örnek olarak verilebilir. Bilgisayar ağları öğretmenin rolünü değiştirerek, bilgiyi öğreten değil; öğrencilere anlam oluşturma ve etkileşim için kolaylıklar sunan aracı haline getirmektedir (Dede, 1996).

Etkileşimin öğrenme sürecindeki önemi çok büyüktür ve Moore (1989), uzaktan eğitimde üç farklı etkileşim biçimi olduğunu ileri sürmüştür.

  • Öğrenen-öğretmen: Etkileşimin bu tipiyle öğretmen öğrencileri motive etmeye çalışır ve geri bildirim verir. Bu etkileşim tipinde öğretmenin öğrenci üzerindeki etkisi oldukça büyüktür çünkü öğretmen rehber konumunda olduğu için öğrenci öğretmen yardımıyla kendi doğrusunu bulur.
  • Öğrenen-içerik: Bu etkileşim tipi olmadan uzaktan eğitim düşünülemez. Çünkü öğrenci-içerik etkileşimi öğrencinin öğrenmesinde büyük rol oynar. Öğrenci içerikle ilişkili oldukça fikirleri değişir ve o konu hakkındaki bilgileri yerleşir.
  • Öğrenen-öğrenen: Bu etkileşim tipi bir öğrenciyle diğeri arasındaki bilgi aktarımını kapsar. Öğrenciler kendi arlarında tartışarak ve birbirlerine öneriler getirerek öğrenirler.[4]

Etkileşimsel uzaklık

Michael G. Moore tarafından 1980 yılında ortaya atılmıştır. Etkileşimsel uzaklık uzaktan eğitimde öğrenci ve öğretmen arasındaki kavramsal alandır. Aynı zamanda etkileşimsel uzaklığı diyalog ve yapı ve bireysel özerkliğin bir fonksiyonu olarak tanımlamak da mümkündür. Bir sınıfın etkileşimin yüksek ve değişmezliğin(katılığın) az oluşu bir öğrenci için daha cazip hale gelebilir çünkü mesafe(uzaklık) diyalogla azalır ve yapıyla artar.[5]

Kendi teoreminde Moore Öğrenci ve öğretmen arasındaki ilişkiyi ikili arasındaki mekan ve zaman ayrılığına göre değerlendiriyor ve hatta yüz yüze eğitimin de bir uzaktan eğitim olduğunu söylüyor. Özetlersek:

  • Öğrenci ve öğretmen arasındaki etkileşim
  • Öğrenim programının yapısı
  • Öğrencinin kendi dürüstlüğü

Ayırma

  • Öğrenci ve öğretmen arasında psikolojik ve iletişim boşluğuna
  • Olası (muhtemel) yanlış anlaşılmalara sebep oluyor.

Etkileşimsel uzaklık kişiden kişiye değişir. Eğitim proglamlarının ve sistemlerinin bu değişimin sebeplerinden biridir.

Etkileşimsel uzaklık genel olarak bu 3 ana başlık üzerinde kurulmuştur:

  • diyalog
  • yapı
  • öğrencinin özerkliği

Bir eğitim sisteminde diyalog ve yapı niteleyici değişkenlerdir ve :

  • Öğretmenin duygusal karakterinden ve felsefesinden
  • Öğrencilerin kişilikleri
  • Eğitim kurumları tarafından yapılan kısıtlamalar

tarafından belirlenir.

Genel olarak özetlersek etkileşimsel uzaklık kavramı:

  • Uzaktan eğitim sürecindeki coğrafi ve bağıl uzaklık öğrenci ve öğretmen arasındaki algısal uzaklıktan daha önemli değildir.
  • Etkileşim (transaction) terimi, bir UÖ sürecinde öğrenci ve öğretmen arasındaki ilişkinin özel doğasını gösterir.
  • Bu ilişki, öğrencinin bireysel olarak bir deneyim ve anlam oluşturduğu öğrenci-öğretmen etkileşimi sürecinde gerçekleşir
  • Bu süreçte öğrenci, öğretmen ve içerik sürekli değişen dinamik bir rol oynar.
  • Öğrenme sürecini yorumlayacak ve anlamlandıracak olan öğrenci süreçteki diyalog ve yapı üzerinde ilerleyecektir.
  • Öğrencinin gerçekleştireceği her bir etkileşim, öğrencinin zihinsel potansiyeline, durumuna ve deneyimlerine bağlı olacaktır (Stirling, 1977).
  • Durum ve etkileşim bir birinden ayrılmayacak iki parçadır.
  • Buna göre ; etkileşimsel uzaklık (a) diyalog ve yapı; (b) bireysel özerkliğin bir fonksiyonudur.
  • Bu boyutların düşük ya da farklı seviyede olması hedef alınarak pek çok değişik şekilde UE uygulaması tasarımı yapılabilir.[6]

Matematiksel bakış

Teori yapı, diyalog ve öğrenci özerkliği temaları üzerinde kurulmuştur. Etkileşimsel kuramına matematiksel yaklaşım oldukça ilginçtir.

İki boyutlu olarak düşünelim. Bu durumda yapıya y (düşey) ve diyaloğa x (yatay) Etkileşimsel kuramını tanımlayabiliriz. Yapı (y) ve diyaloğun (x) doğru orantılı olarak artması eğitimden elde edilen kazancla doğru orantılıdır. Üç boyutlu olarak düşünürsek ve aynı şekilde yapı (y), diyalog (x) ve özerlik(z) olarak tanımlarsak onların doğru orantılı olarak artmasıyla yine aynı şekilde eğitimdeki yararlılığın artmış olması görülmektedir. Veya tam tersine. Formül olarak:

Etkileşimsel uzaklık (t) = Etkileşimsel uzaklık (t-dt) + (yapı-diyalog) x dt.

Androgoji

Androgoji terimi, Yunanca andr (yetişkin) ve agogos (rehberlik) kelimelerinden türetilmiş ve “yetişkinlerin öğrenmelerine yol gösterme” anlamına gelmektedir. İlk defa Alman öğretmen Alexander Kapp tarafından kullanılmıştır. Amerikalı eğitmen Malcolm Knowles ise, yetişkinlerin öğrenme teorisini tanımlarken androgoji terimini pedagojiden ayrılacak biçimde yetişkinlerin öğrenme sistemlerini tanımlamak için kullanmıştır. Pedagoji ise yine Yunanca paid (çocuk) ve agogos (rehberlik) kelimelerinden türetilmiştir ve androgojinin aksine “çocuk eğitimine yol gösterme” anlamı taşır. Knowles’un teorisi 4 adet önermeyle kısaca açıklanabilir:

  • Yetişkinler, neyi nasıl öğreneceklerini planlama ve değerlendirme ihtiyacı duyarlar.
  • Tecrübe, (yapılan hatalardan elde edilen tecrübeler de dahil) öğrenmenin temelini oluşturur.
  • Yetişkinler, hayatlarında karşılaşabilecekleri durumlarda kullanabilecekleri bilgileri öğrenmeyi ve kullanmayı isterler.
  • Yetişkin öğrenimi problem merkezlidir.[7]

Androgojinin pedagojiyle arasındaki farkları şu şekilde belirtebiliriz:
(a). Öğrenci bakımından farklılıklar:
• Pedagojide öğrenmenin bütün sorumluluğu öğretmene aittir ve öğrenci öğrenme işinde tamamıyla öğreten kişiye bağlıdır. Öğrenme sürecinin değerlendirmesi öğretmene bağlıdır. Androgojide ise öğrenci öğrenme işindeki değerlendirmeden, yargılamadan ve organize etmeden kendisi sorumludur.
(b). Öğrencinin tecrübesi bakımından farklılıklar:
• Pedagojide öğrencinin tecrübesi azdır ve öğrenme işinde öğretmenin tecrübesi daha etkilidir. Androgojide ise öğrencinin belli bir tecrübesi vardır ve öğrenmede önemli bir yer tutar. Ayrıca yetişkin grupları arasında farklılıklar yaratır.
(c). Öğrenmeye hazır olma bakımından farklılıklar:
• Pedagojide öğrenci kendisine öğretileni öğretmenin öğrettiği biçimde alırken, androgojide öğrenmeye hazır olma ve öğrenme biçimi daha farklıdır. Öğretmenin içeriği ve yöntemi öğrencilerin öğrenme gereksimlerine ve bireysel ilgilerine bağlıdır. Bu nedenle öğrenmenin olabileceği her an androgojide büyük önem taşır.
(d). Öğrenmeye uyum bakımında farklılıklar:
• Pedagojide öğrenme belli bir mantık çerçevesinde hazırlamış konuların belli bir sırayla öğretilemesine dayanır. Öğretilenler kişisel ve toplumsal amaçlar bakımından hazırlanır. Androgojide ise yetişkin öğretim proogramından kişisel gereksimlerine ve sorunlarına yanıt bulmayı bekler ve ayrıca öğrendiklerini hemen pratiğe dökmeyi ister.
(e). Öğrenmenin motivasyonu bakımından farklılıklar:
• Pedagojide öğrencinin motivasyonu dış baskılar ve notlandırmanın getirdiği yarışma koşullarıyla belirlenir. Androgojide ise içsel bir motivasyondan bahsetmek mümkündür. Ayrıca özsaygı, yaşam kalitesini arttırma isteği, kendine güvende motivasyonu sağlar.

Eşitlik kuramı

Teknolojinin uzaktan eğitimde uygulanması birçok şeyi etkilemiş ve tartışmalara sebep olmuştur. Bunun sonucunda sanal sınıflar(virtual classroom), akıllı sınıflar(smart rooms) ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda uzaktan eğitimde eşitlik yeniden tartışma haline gelmiştir.

Eşitlik kuramı Simonson tarafından ortaya atılmıştır. Uzaktan eğitimin eşitlik ilkesi üzerinde kurulmasını öngörmektedir. Uzaktan eğitimdeki öğrenciler arasındaki eşitlik o eğitimden alınan kazançla doğru orantılı olduğunu söyler. Uzaktan eğitim öğrencilerinin öğrenme deneyimleri, yüz yüze öğrenen öğrencilerin öğrenme deneyimlerine ne kadar eşit olursa, öğrenme sonuçları da o kadar eşit olur” varsayımına dayanmaktadır. Başka bir söyleyişle, eğer öğrencilere eşit öğrenme deneyimleri sunulabilirse, onların öğrendikleri de birbirine eşit olur. Eşitlik kuramı dışındaki yaklaşımlar; uzaktan eğitim uygulamasında öğretmen ve öğrencinin hem fiziksel hem de zamansal özerkliğini kaçınılmaz görmektedirler. Buna karşılık eşitlik kuramı özellikle zamansal özerklikten, kısmen ödün vermek gerekebileceğini vurgulamaktadır. Bunun nedeni olarak da, yüz yüze öğrenme deneyimlerine eşit deneyimler sağlayabilmek için, zaman paylaşımlı (senkron) uygulamaların eğitsel potansiyeline başvurma gerekliliğidir. Eşitlik kuramının uzaktan eğitim tanımına getirdiği bu yeni anlayış, küreselleşme, uydu televizyonu, bilgisayar iletişimleri ve toplumsal değişimlerin uzaktan eğitime yeni bakış açıları (Simonson, 2003) göz önünde bulundurulduğunda, yadırganmamalıdır. Üstelik, öğretmen öğrenci ayrılığı, zaman ve mekan ayrılığı dışında zihinsel ayrılık (Simonson, 2003) olarak da düşünülebilir; bu da, tanımın orijinal haline aykırı değildir. Herhangi bir derste sunulan kavramlar açısından öğretmenlerin, öğrencilerin sahip olmadığı bir anlayışlarının olması açıktır. Bu durumda, ayrılığın azaltılması, uzaktan eğitim sisteminin bir amacıdır. Eşitlik kuramına göre uzaktan eğitim; birbirinden uzaktaki öğrenci ve öğretmenler arasındaki etkileşimin ileri iletişim teknolojileri ile gerçekleştiği resmi ve kurumsal bir öğrenme sistemidir.[8].

İşbirlikli özgürlük kuramı

Paulsen tarafından ortaya atılmıştır. Uzaktan eğitimin meşhur teoremlerinden özerklik ve bağımsız çalışma kuramlarıyla aynı grupta sınıflandırılabilir. Knowles'in androji teoreminden etkilenmiş ve yetişkin eğitiminden etkilenerek, hem genç hem de yetişkin uzaktan öğrencilerin, kendi öğrenme ürünlerini kontrol etme isteğinde olan, kendi kendini yönetebilen (self-directing) bireyler olduğunu iddia etmektedir. İlave olarak işbirlikli özgürlük kuramının Houle'un üç öğrenci sınıflandırmasına (amaç odaklı, faaliyet odaklı ve öğrenme odaklı) da uygulanmaktadır. İşbirlikli özgürlük kuramı uzaktan öğrencilerin güdüsel oryantasyon özgürlüğünden başka işbirliğine de ihtiyaçları olduğunu savunmaktadır.

İşbirliği- Houle (1984) eğitimin çalışkan(operatif) sanattan daha yardımcı(işbirliği yapan)olduğunu savunuyordu. Bu tez öğrenme sırasında kişiler arasındaki etkileşimi ima ediyordu. Uzaktan eğitimde kendini yalnız hisseden öğrenci veya öğretmeninden yardım alamayan öğrenci yardıma ve başkalarının desteğine ihtiyaç duymaktadır. Asosyal bir ortamda eğitim alan bireyin planlamada ve ve bu planı uygulamada başkalarıyla işbirliği içinde olması gerekir. Uzaktan eğitimde işbirliğini becermek zordur. Birçok öğrenci için eğitimin uzaktan olması onları kendilerini yalnız hissetmeye ve işbirliğinden uzak olmaya sebep oluyor. Ama, vidyo konferans, audio konferans ve bilgisayar-tabanlı yeni iletişim teknolojilerinin uzaktan eğitimde uygulanması işbirliğini kolaylaştırmaktadır.

Özgürlük- İşbirlikli özgürlük kuramında özgürlük baskılardan daha çok sınırlandırmalardan söz etmektedir. Aynı zamanda İşbirlikli özgürlük kuramında özgürlük öğrencilerin sınırlandırmadan daha çok seçmeye hakları olduğunu savunmaktadır denebilir. Uzaktan eğitimde özgürlüğün çok önemli olduğun vurgulanıyor. Birçok insan için uzun zamanlı okumak ve uzun zamanlı öğrenme oranı artmkatadır. Ama günümüz öğrencileri genellikle iş bulmak ve çalışmak için çaba sarf ediyor. Onlar için çok esnek ve kolay, aile, iş ve eğitimi eşzamanlı götürebilen(taşıyabilen) bir eğitim sistemi lazımdır.

Çok kompleks bir yapı olan özgürlüğün birçok tarafı ve özelliği vardır. İşbirlikli özgürlük kuramı uzaktan eğitimde en önemli yönlerinin zaman, mekan, hız, ortam, erişim ve müfredat olduğunu iddia ediyor. Bu kavramların hiçbirisi ayrı-ayrı tanımlanamaz ve her birisi bölünemez bir şey olarak algılanmalıdır.
[9]

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

(Türkçe) Uzaktan Eğitim ve Web Teknolojileri

(İngilizce) http://wps.prenhall.com/chet_simonson_foundations_2/0,6061,446784-,00.html 2 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
(İngilizce)https://web.archive.org/web/20100613044451/http://roushan.myweb.uga.edu/EDIT7000/aect2004.pdf -
(İngilizce)https://web.archive.org/web/20080807201622/http://www.distance.mun.ca/
(İngilizce)https://web.archive.org/web/20180912011922/http://adec.edu/
(İngilizce)http://www.uni-oldenburg.de/zef/cde/found/simons99.htm 22 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Kaynakça

  1. ^Karataş, Serçin (2007). Uzaktan Eğitimin Temelleri. Retrieved August 2, 2008 from http://www.bote.gazi.edu.tr/boteabd/bto309/kuramlar.ppt []
  2. ^Gülbahar, Yasemin (2006). Retrieved July 20, 2008 from http://209.85.135.104/search?q=cache:f2eyNWTUE0UJ:www.baskent.edu.tr/~gulbahar/dersler/oto309/oto-309-12.ppt+uzaktan+e%C4%9Fitim+kuram%C4%B1&hl=tr&ct=clnk&cd=3&gl=tr []
  3. ^Karataş, Serçin (2007). Uzaktan Eğitimin Temelleri. Retrieved August 4, 2008 from http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:Pqn2uIuzGVUJ:www.bote.gazi.edu.tr/boteabd/bto309/kuramlar.ppt+%C3%96zerklik+ve+uzakl%C4%B1k&hl=tr&ct=clnk&cd=1&gl=tr
  4. ^Gürol, M, & Demirli, C (2007). Uzaktan Eğitimde Oluşturmacı Tasarım ve Uygulanması. Retrieved July 27, 2008 from http://www.odevsel.com/egitim/2925/uzaktan-egitimde-olusturmaci-tasarim-ve-uygulanmasi.html 28 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  5. ^http://en.wikipedia.org/wiki/Transactional_distance 6 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^Karataş, Serçin (2007). Uzaktan Eğitimin Temelleri. Retrieved August 7, 2008 from http://74.125.39.104/search?q=cache:Pqn2uIuzGVUJ:www.bote.gazi.edu.tr/boteabd/bto309/kuramlar.ppt+etkilesimsel+uzaklik&hl=tr&ct=clnk&cd=1&gl=tr []
  7. ^Karataş, Serçin (2007). Uzaktan Eğitimin Temelleri. Retrieved August 8, 2008 from http://www.bote.gazi.edu.tr/boteabd/bto309/kuramlar.ppt []
  8. ^Paulsen, M. F. (1993). Distance Education Theories. Deosnews, Vol. 3 No. 2. Retrieved August 8, 2008 from https://web.archive.org/web/20080929220814/http://nettskolen.nki.no/forskning/21/hexagon.html

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

<span class="mw-page-title-main">Senkron uzaktan eğitim</span>

Senkron uzaktan eğitim, uzaktan eğitimde eğitmen ve öğrencinin farklı mekanlardan iletişim teknolojilerini kullanarak eş zamanlı olarak etkileşime girmesi ile gerçekleştirilen eğitime denir.

e-öğrenme

E-öğrenme, elektronik ortam aracılığı ile yapılan öğretim denilebilir. Örgün öğrenimden en büyük farkı zaman, mekan ve süre sınırı olmamasıdır. E-öğrenme, dijital ortamda aktarılır ve internet olan her yerden erişim sağlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Okul</span> öğrencilere öğretmenler rehberliğinde eğitim veren kurum

Okul, eğitim-öğretim verilen kurum ve bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği eğitim kurumu ve diğer tesislerdir. Ayrıca temel öğrenim, ortaokul, lise ve üniversite toplam 16 yıldır. Öğretmenlerin rehberliğinde öğrencilerin öğretimi için öğrenme alanı ve öğrenme ortamı sağlar. Okul sözcüğü çocuk ve gençlerin, devam ettiği örgün eğitim kurumlarının yanı sıra tek bir alanda eğitim veren kurumlar ve bazı yüksek eğitim kurumları için de kullanılır: sanat okulu, spor okulu, müzik okulu, dil okulu, dans okulu, gazetecilik okulu, meslek yüksek okulu gibi. Herhangi bir okulda eğitim alan kimselere öğrenci denir. Öğrenciler için okul üniforması tasarımları vardır.

<span class="mw-page-title-main">Uzaktan eğitim</span> Eğitim modeli

Uzaktan eğitim öğrenenlerin zaman ve mekan bağlamında birbirlerinden ve öğrenme kaynaklarından uzak olduğu eğitim modelidir. Uzaktan eğitimin gelişim evreleri incelendiğinde geçmişinin sanıldığından daha eskiye dayandığı; içeriğin sunumu ve kullanılan teknolojilere beş ana döneme ayrıldığı görülmektedir. Birinci dönem,1700'lü yılların ilk çeyreğinde ortaya çıkan yazışarak eğitimin sağlandığı ve özellikle posta hizmetlerinde yaşanan gelişmelerin önemli etkilerinin olduğu dönemdir. İkinci dönem ise 1900'lü yılların ilk çeyreğinde radyo ve televizyonun yaygınlaşması ile kitlesel eğitimin öne çıktığı dönemdir. Üçüncü dönem, 1960 ve 1970'li yıllarda açık üniversitelerin ortaya çıkmasıyla yaşanan gelişmeleri nitelemektedir. Dördüncü dönem 1980'li yıllarla beraber ortaya çıkan telekonferans teknolojileriyle yaşanmıştır. Son olarak beşinci dönem ise 1900'lü yıllarla başlayan ve bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda özellikle bilgisayar, İnternet ve diğer iletişim araçlarının yaygın olarak kullanıldığı dönemi nitelemektedir. Uzaktan eğitim, disiplinler arası bir alandır ve öğrenen, öğreten ve öğrenme kaynaklarının birbirinden uzakta olmasından dolayı ortaya çıkan sınırlılığı ortadan kaldırabilmek için farklı teknolojileri kullanır. Uzaktan eğitimin bu özelliği kavramın bir çatı kavram olarak ortaya çıkmasına neden olmuş; yazışarak öğrenme, tele öğrenme, e-öğrenme, m-öğrenme, çevrimiçi öğrenme, esnek öğrenme gibi kavramları da nitelemek için kullanılmıştır. Çoğu zaman uzaktan eğitin ve açık ve uzaktan öğrenme kavramları birbiri yerine kullanılmaktadır. Günümüzde özellikle bilgisayar ve çevrimiçi teknolojilerle kullanılan hali en yaygın halidir ve sağladığı yaşam boyu öğrenme fırsatları ile eğitimde ana akımın bir parçası olmuştur. Uzaktan eğitim sisteminde sanal üniversite, sanal sınıf, sanal sınıf, teleseminar gibi kavramlar yaygındır.

<span class="mw-page-title-main">Albert Bandura</span>

Albert Bandura, sosyal öğrenme kuramı ve öz yarar teorisi üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Kanadalı ünlü psikolog.

Teknoloji alanındaki gelişmeler insanların öğrenme yolarında da değişikliklere yol açtı. Geleneksel sınıf ortamı, uzaktan eğitimin gelişimine uyum sağladı ve okullar artan nüfus, masraf ve genişleyen coğrafi alanlar yüzünden çevrimiçi müfredatlar oluşturmaya başladı. Webe dayalı formatta, düşük masraflı, yüksek kaliteli eğitim oluşturmak için geleneksel sınıfa dayalı eğitim, materyal ve bilgi alma ihtiyacı öğrenme nesnesi kavramına giden yolu açtı. Öğrenme nesneleri; uzaktan eğitim maksadıyla hazırlanan ve Öğrenme Yönetim Sistemi'nde çalıştırılan e-öğrenme içeriklerine denir. Öğrenme nesnesi kavramındaki temel düşünce eğitimle ilgili içeriğin çeşitli öğrenme ortamlarında tekrar kullanılabilen küçük parçalara bölünmesidir. Geleneksel olarak, eğitimle ilgili içerik birkaç saatlik süreden oluşur. Öğrenme nesneleri ise süreleri iki ilâ 15 dakika arasında değişen çok daha küçük birimlerdir.

Eğitmen ve öğrencinin aynı mekanda olma zorunluluğunu ortadan kaldıran öğrencinin kendi öğrenme sorumluluğunu kazandıran “Uzaktan eğitim”, geçmişi ilk yüzyıla kadar dayanan, günümüz örgün eğitim sistemine de alternatif bir sistem olarak bulunan ve gelişen teknoloji ile birlikte başarı oranı her geçen gün artan bir eğitim sistemidir.
Her ne kadar kesin bir başlangıç tarihi belirlenemese de, uzaktan eğitim uygulamalarının organizasyonel bir yapıda kullanımına 19. yüzyılda rastlanmaktadır. Özetle maddeler halinde inceleyecek olursak, uzaktan eğitim uygulamalarının tarihsel gelişimini aşağıdaki şekliyle sıralamak mümkündür;

M-öğrenme , öğrenmenin mobil araçlarla gerçekleştirildiği bir uzaktan eğitim modelidir. Bununla beraber mobil öğrenme, mekândan bağımsız olarak içeriğe erişmeyi, diğer bireylerle iletişim kurmayı sağlayan bir öğrenme biçimidir. Mobil öğrenme ortamları, mobil cihazlarla mekândan bağımsız olarak eğitimin mümkün olabileceğini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Harmanlanmış öğrenme</span> Öğrenme modeli

Karma öğrenme, hibrit öğrenme, karışık öğrenme olarak da bilinen harmanlanmış öğrenme en sade tanımıyla geleneksel eğitim metodunun çevrimiçi (online) eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi yani harmanlanması olarak tanımlanmaktadır. Kullanılan teknolojilerin yanı sıra farklı eğitim felsefelerinin geleneksel öğrenme ortamında birlikte kullanılması da harmanlanmış öğrenme olarak tanımlanmaktadır.

Özeğitimcilik, herhangi bir ustanın rehberliği olmadan gerçekleştirilen eğitim şeklidir. Genel olarak bir otodidakt, çalışacağı konuyu, çalışma materyallerini ve çalışma sıklığını ve çalışma zamanını kendi belirleyen kimsedir. Eski Türkçede bu şekilde kendini yetiştiren kişilere hüdayinabit denir. Bir otodidakt resmî bir eğitim almış veya almamış olabilir ve yaptığı çalışmalar ya tamamlayıcı ya da resmî olarak aldığı eğitime bir alternatif olabilir. Dünyada birçok önemli buluş ve katkılar otodidaktlar tarafından yapılmıştır.

Folkeskole, Danimarka'daki devlete bağlı olan ilköğretim ve ortaokul sistemidir. Bir yıl hazırlık sınıfı ile birlikte toplam olarak eğitim süresi on yıldır. Danimarka'da 6-7 yaş ile 16 yaş arası herkes için eğitim zorunludur.

Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (FeTeMM), bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik sözcüklerinin baş harflerinden oluşan kısaltma. Amerika Birleşik Devletleri'nde STEM olarak adlandırılan bu standart, okul düzeyinde matematik ve fen bilimleri derslerinin bütünleştirilmesi olarak yaygınlaşmış olsa da mühendislik ve teknolojinin sınıf içi ve sınıf dışı etkinlikler ile öğretilmesi olarak da anlaşılmaktadır. Örnek olarak, Amerikalı fen eğitimi standartlarına mühendislik ve mühendisliğin doğasının ve ortak çekirdek matematik müfredatına ise matematiksel modellemenin eklenmesi gösterilebilir. Her ne kadar ABD bağlamında STEM, ekonomik anlamda ilerleme ve liderlik için insangücü ihtiyacını karşılamayı ve güçlendirmeyi hedeflese de toplumsal barış ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamada bir araç olarak da kullanılabileceği savunulmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İpek Üniversitesi</span>

İpek Üniversitesi, Koza İpek Eğitim Sağlık Hizmet Yardım Vakfı tarafından 2011 yılında Ankara'da kurulmuş bir vakıf üniversitesiydi. Üniversitenin kurulmasına ilişkin karar 03. 03. 2011 tarih ve 27863 sayılı resmî gazetede yayınlanmıştır. Türkiye'nin ilk ve tek sanat ve sosyal bilimler üniversitesi olma özelliğini taşımaktaydı. 2013-2014 akademik yılında ilk öğrencilerini almıştı. Kurucu rektörü Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan'dı. Kampüsü, Turan Güneş Bulvarı 648. Cadde, 651. Sokak No: 4, 06550 Oran, Çankaya/Ankara adresinde bulunmaktaydı. Bilkan, üniversiteyi "Özel sektörün şimdiye kadar sosyal bilimler alanına yaptığı en büyük yatırım" şeklinde tanımlamaktadır. Üniversitenin disiplinler arası çalışmalarla yabancı dillere ağırlık verirdi ve senaryo yazarlığı, moda tasarım, animasyon gibi programları vardı. 23 Temmuz 2016 tarihinde, Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'yle üniversite kapatılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bağlantıcılık</span>

Bağlantıcılık,, dijital çağın öğrenme kuramı olarak ağlar üzerinde öğrenmeyi açıklayan bir yaklaşım. Bağlantıcılık üç farklı düşüncenin bileşiminden doğar: Bunlar, kaos teorisi (chaos theory), ağların önemi, karmaşa ve düzenin karşılıklı ilişkisi şeklindedir . Bağlantıcılık kuramı, bilginin bireyin kendisinde değil dış dünyada olduğunu ileri sürer. Bağlantıcılık, ağlar üzerinde bağlar kurarak bilginin anlamlandırılma süreciyle ilgilidir. Bağlantıcı yaklaşıma göre hemen hemen her şey bir düğüm olabilir. Düğümlerin bir araya gelmesi ağı oluşturur. Düğümlerin arasındaki bağlantı ne kadar güçlüyse, bilgi akışı da o kadar güçlü olur. Ağ bir kez oluşturulunca bilgi bir alandan diğerine akar. Düğümlerin bir araya gelmesiyle oluşan ağ, daha büyük bir ağın düğümü olabilir. 

<span class="mw-page-title-main">Transaksiyonel uzaklık</span>

Transaksiyonel (etkileşimsel) Uzaklık

Hebb teorisi veya Hebb kuralı, öğrenmenin temeli olarak sinaptik plastisiteye dair Donald Hebb'in geliştirdiği nörofizyolojik kuram. "Birlikte ateşlenen nöronlar, birbirlerine bağlanırlar" şeklinde özetlenir.

Sosyal öğrenme, akranlar arasındaki sosyal etkileşim yoluyla toplumsal bir ölçeğe kadar bireysel veya grupla öğrenmeden daha geniş ölçekte gerçekleşen öğrenmedir. Tutum ve davranışlarda bir değişikliğe yol açabilir veya açmayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Andragoji</span>

Andragoji, yetişkin eğitiminde kullanılan yöntem ve ilkeleri ifade eder. Kelime, "insan" anlamına gelen Yunanca ἀνδρ- (andr-) ve "lideri" anlamına gelen ἀγωγός (agogos) 'dan gelir. Bu nedenle, andragoji kelimenin tam anlamıyla "lider adam" anlamına gelirken pedagojide kelimenin tam anlamıyla "lider çocuklar" anlamına gelir.

Erasmus+ Programı, Erasmus+ Öğrenci Değişim Programı veya Erasmus+ Projesi, 1987 yılında başlatılan Avrupa Birliği öğrenci değişim programıdır.