İçeriğe atla

Uyumluluk (fizik)

Fizikte iki dalga kaynağı eğer sabit bir faz farkları varsa ve eşit frekansa sahip ise mükemmel bir uyuma sahiptir. Bu dalgaların sabit (zamansal ve uzaysal olarak sabit) girişime olanak veren ideal bir özelliğidir. Asla oluşmayacak durumları sınırlayan ve dalga fiziğinin anlaşılmasına yardımcı olan farklı kavramları içerir ve kuantum fiziğinde çok önemli bir konsept olmuştur. Daha genel olarak, uyumluluk tek bir dalganın veya birçok dalga içeren dalga paketlerinin fiziksel özelliklerini tanımlar.

Girişim denen olay dalga fonksiyonlarının toplamından (matematiksel açıdan) başka bir şey değildir. Tek bir dalga kendisi ile girişir, ancak bu hala iki dalganın toplamıdır (bakınız: Young's slits deneyi (en:Young's interference experiment)). Yapıcı veya yıkıcı girişimler sınır durumlardır ve iki dalga toplamın sonucu karmaşık veya kayda değer değilse bile girişim yapar.

Girişim sırasında iki dalga daha büyük genlikte bir dalga oluşturmak için bir araya gelebilir (yapıcı girişim) ya da birbirinden çıkarak ikisinden de daha küçük genlikte bir dalga meydana getirebilir (yıkıcı girişim). Eğer iki dalga sabit göreceli faza sahipse eş evreli oldukları söylenir. Eş evreliliğin miktarı giriş dalgalarıyla ilişkili girişim saçaklarının büyüklüğüne bakan girişim görünürlüğü ile kolayca ölçülebilir; uyumluluk derecesinin matematiksel kesin bir tanımı bağıntı fonksiyonları ile verilmiştir.

Uzaysal uyumluluk uzayda farklı noktalardaki dalgalar arasındaki ilişkiyi tanımlar.[1] Zamansal uyumluluk ise zamanda farklı anlarda gözlemlenen dalgalar arasındaki ilişkiyi tanımlar. İkisi de Michelson-Morley deneyi ve Young'ın girişim deneyinde gözlemlenmiştir. Michelson-Morley deneyinde aynalardan birisi kademeli olarak uzaklaştırılırken saçaklar gözlemlendiği anda demetin seyahat zamanı artar, saçaklar soluklaşır ve sonunda kaybolur; bu zamansal eş evreliliği gösterir. Buna benzer şekilde Young’ ın ikili yarık deneyinde eğer yarıklar arası mesafe artarsa uyumluluk kademeli olarak yok olur ve saçaklar görünmez olur; bu da uzaysal eş evreliliği gösterir.

Giriş

Uyumluluk ilk olarak Young'ın ikili yarık deneyi ile optik içinde düşünülmüştür ancak şu an dalgaların bulunduğu her alanda kullanılmaktadır (kustik, elektrik mühendisliği, nörobilim ve kuantum mekaniği). Uyumluluk özelliği holografi, Sagnac jiroskobu, radyo anten dizileri, optik eş evreli tomografi ve teleskop interferometreleri gibi ticari uygulamaların temelidir.

Matematiksel tanım

Kesin tanımı uyumluluğun derecesi olarak verilir.

Uyumluluk ve bağıntı

İki dalganın uyumluluğu çapraz bağıntı fonksiyonu ile miktar belirterek dalgaların ne kadar iyi bağıntılı olduklarını gösterir.[2][3][4][5][6] Çapraz bağıntı ilk dalganın evresini bildiğimizde ikinci dalganın evresini tahmin etmemizi sağlar. Örnek olarak, birbiriyle daima mükemmel bağıntılı iki dalga düşünelim. Herhangi bir zamanda faz farkı sabit olacaktır. Eğer birleştiklerinde tam bir yapıcı/yıkıcı girişim veya ikisinin arasında ancak sabit faz farkı olan bir durum oluşursa dalgaların kusursuz olarak uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Aşağıda da tartışılacağı üzere ikinci dalga ayrı bir varlığa sahip olmaya gerek duymaz. Farklı bir zaman veya pozisyondaki ilk dalga da olabilir. Bu durumda bağıntının ölçümü otokorelasyon fonksiyonu tarafından yapılır. Korelasyon derecesi korelasyon fonksiyonlarını içerir.[7]:545-550

Dalga benzeri durumlara örnekler

Bu durumların ortak özellikleri davranışlarının dalga eşitlikleri tarafından veya bazı genellemeler tarafından açıklanmasıdır.

  • Bir halattaki dalgalar (yukarı ve aşağı)
  • Bir akışkanda yüzey dalgaları
  • Dönüşüm hatlarında elektromanyetik sinyaller
  • Ses
  • Radyo dalgaları ve mikrodalgalar
  • Işık dalgaları (optik)
  • Elektronlar, atomlar ve kuantum fiziği tarafından incelenen her türlü başka obje

Bu sistemlerin çoğunda dalga direkt olarak ölçülebilir. Sonuç olarak başka bir dalga ile bağıntısı kolayca hesaplanabilir. Ancak, elektrik alan tüm dedektörlerin zaman çözünürlüğünden çok daha hızlı titreşim yaptığından direkt olarak ölçülemez.[7] Bunun yerine ışığın yoğunluğunu ölçeriz. Uyumluluk içeren konseptlerin çoğu optik alanında geliştirilmiş ve diğer alanlarda kullanılmıştır. Bu nedenle uyumluluğun standart ölçümü (dalganın direkt ölçülebildiği alanlarda bile) çoğunlukla dolaylıdır.

Zamansal uyumluluk

Figür 1 : zaman t (kırmızı) ve gecikmeli dalganın zamanı τ (mavi) nın bir fonksiyonu olarak tek frekanslı bir dalganın genliği. Dalganın uyumluluk zamanı kendisi ile tüm τ gecikmeleri için mükemmel bağıntılı olduğundan sonsuzdur.[8]:118
Figür 2: Fazı τc zamanında büyük ölçüde sapma yapan dalganın genliği. Her özel zamanda dalga kopyası ile mükemmel girişebilir. Ancak kırmızı ve yeşil dalgalar zamanın yarısında faz içinde ve diğer yarısında faz dışında olduğundan, t üzerinden ortalama alındığında bu gecikmede girişim kaybolur.

Zamansal uyumluluk herhangi bir zaman çiftinde bir dalga ile τ kadar sonraki halinin arasındaki bağıntının ortalama değeridir. Zamansal uyumluluk bize bir kaynağın ne kadar monokromatik olduğunu söyler. Diğer bir deyişle bir dalganın kendisinin farklı zamandaki bir haliyle ne kadar iyi girişim yapabildiğini inceler. Evre veya genlik üzerindeki gecikme uyumluluk zamanı τc olarak tanımlanmıştır. τ=0 lık bir gecikmede uyumluluk derecesi mükemmeldir; gecikme τ= τc iken uyumluluk derecesi büyük ölçüde düşer. Uyumluluk uzunluğu LC dalganın τc zamanında aldığı mesafedir.[9]:560, 571-573

Uyumluluk zamanı ile sinyal süresi ; ayrıca uyumluluk uzunluğu ile uyumluluk alanı karıştırılmamalıdır.

Bant genişliği ve uyumluluk zamanı arasındaki ilişki

Büyük menzilde frekanslar içeren bir dalganın daha hızlı ilintisizleştirilebildiği gösterilebilir. Böylece burada bir takas vardır:[9]:358-359, 560:358-359, 560

.

Usulen bu matematikteki güç spektrumunu otokorelasyon ile ilişkilendiren kıvrım teoremini takip eder.[9]:572:572

Zamansal uyumluluk örnekleri

Zamansal eşevreliliğin 4 örneği vardır.

  • Tek bir frekans barındıran (monokromatik) bir dalga tüm zaman gecikmelerinde kendisi ile yukardaki ilişkiyle uyumlu olarak mükemmel bağıntılıdır. (Figür 1 e bakınız)
  • Aksine fazı kolayca sapma yapan bir dalga kısa uyumluluk zamanına sahip olacaktır. (Figür 2 ye bakınız)
  • Benzer şekilde doğal olarak geniş frekans aralığına sahip olan dalga titreşimleri de genlik hızlı değiştiğinden kısa uyumluluk zamanına sahiptir. (Figür 3 e bakınız)
  • Son olarak çok geniş frekans aralığına sahip olan beyaz ışık genliği ve fazı hızlı değişen bir dalgadır. Bundan dolayı çok kısa (10 periyot civarı) uyumluluk zamanı olan beyaz ışık tutarsız/eş evresiz olarak değerlendirilir.

Monokromatik kaynaklar genellikle lazerlerdir: Böyle yüksek monokromatiklik uzun uyumluluk mesafesi anlamına gelir (100'lerce metreye kadar). Örneğin, sabit ve tek modlu helyum-neon lazeri kolayca 300 m.[10] uyumluluk mesafesine sahip ışık üretebilir. Tüm lazerler monokromatik değildir, ancak (örneğin kilitli modlu bir Ti-sapphire lazer için, Δλ = 2 nm 70 nm). LEDler Δλ = 50 nm, tarafından tanımlanır ve tungsten filaman ışıkları Δλ = 600 nm görünür; yani bu kaynaklar en monokromatik lazerlerden kat kat fazla kısa eş evreliliğe sahiptir.

Holografi uzun uyumluluk zamanlı ışık gerektirir. Buna zıt olarak optik uyumluluk tomografisi kısa uyumluluk zamanlı ışık kulllanır.

Zamansal uyumluluğun ölçümü

Figür 3: Genliği τc (kırmızı) zamanında büyük öiçüde değişen dalgapaketinin genliği ve aynıdalganın 2 τc (yeşil) kadar gecikmeli kopyası bir t zamanının fonksiyonu olarak çizilmiştir. Herhangi özel bir zamanda kırmızı ve yeşil dalgalar bağımsızdır; birisi sabitken diğeri titreşim yapar böylece girişim olmaz. Buna bir diğer bakış açısı dalgapaketlerinin üst üste binmemiş olması ve herhangi bir zamanda sıfırdan farklı yalnızca bir alan olacağından girişimin oluşmamasıdır.
Figür 4: Zaman ortalamalı yoğunluk (mavi) Figür 2 ve 3 teki örnek dalgalar için τ gecikmesinin bir fonksiyonu olarak çizilmiştir. Gecikme bir periodun yarısı boyunca değiştikçe girişimler yapıcı ile yıkıcı arasında değişir. Siyah çizgiler uyumluluk derecesini veren girişim örtüsünü belirtir. Figür 2 ve 3 teki dalgalar farklı zaman dilimlerinde olmalarına rağmen aynı uyumluluk zamanına sahiptirler.

Optikte, zamansal uyumluluk Michelson veya March-Zender interferometreleri gibi interferometrelerde ölçülür. Bu cihazlarda bir dalga τ kadar gecikmeli bir kopyası ile birleştirilir. Bir dedektör interferometreden çıkan ışık yoğunluğunun zamana göre ortalamasını ölçer. Sonuçtaki girişim görünürlüğü (Figür 4 e bakınız) τ gecikmesindeki zamansal eşevreliliği verir. Doğal ışık kaynaklarının ekserisi için uyumluluk zamanı dedektörğn zaman çözünürlüğünden çok kısa olduğu için dedektör kendi kendine zaman ortalaması alır. Firgür 3 te verilen örnekleri düşünün . Sabir bir gecikmede (burada 2 τc) ; τc ye eşit t zamanına kadar büyük ölçüde dalgalanma yapacak olan yoğunluğu sonsuz hızda bir dedektör ölçebilir.

Uzaysal uyumluluk

Su dalgaları veya optik gibi bazı sistemlerde dalga benzeri durumlar bir veya iki boyutta uzanabilir. Uzaysal uyumluluk uzaydaki iki nokta x1 ve x2, nin (girişim yapacak bir dalga kapsamında) zaman ortalaması alındığında gücünü tanımlar. Daha açık olarak uzaysal uyumluluk bir dalga içindeki iki noktanın tüm zamanlar için çapraz bağıntısıdır. Eğer bir dalga sonsuz bir uzunluk boyunca yalnızca bir genlik değerine sahipse uzaysal eşevreliliği mükemmeldir. Büyük bir girişimin olduğu iki nokta arası uzaklık menzili uyumluluk alanı Ac olarak adlandırılır. Bu eşevreliliğin Young çift yarık interferometresi ile ilgili çeşididir. Ayrıca optik görüntüleme sistemlerinde ve özel olarak çeşitli türde astronomi teleskoplarında kullanılır. Bazen insanlar “uzaysak eşevreliliği” dalga benzeri bir yapının uzaysal olarak taşınmış kendi kopyası ile birleşimini ifade etmek için kullanabilmektedir.

Uzaysal uyumluluk örnekleri

Tungsten bir ampul filamanını düşünelim. Filaman içinde farklı noktalar bağımsız olarak ışık yayar ve sabit faz ilişkileri yoktur. Detaylı olarak, herhangi bir zamanda yayılan ışığın profili bozulmuş olacaktır. Profil uyumluluk zamanı boyunca rastgele değişecektir. Ampul gibi bir beyaz ışık kaynağında küçük olacağından filaman uzaysal olarak eşevresiz bir kaynak olarak değerlendirilir. Bunun aksine bir radyo anten dizisi büyük uzaysal eşevreliliğe sahiptir çünkü zıt uçlardaki antenler sabit faz ilişkisi içinde yayım yapar. Bir lazer tarafından üretilen ışık dalgaları sıklıkla yüksek zamansal ve uzaysal eşevreliliğe sahip olur. Lazer demetlerinin uzaysal eşevreliliği ayrıca kendini nokta modelleri olarak gösterir ve gölgenin kenarlarında kırınım saçakları görünür.

Holografi zamansal ve uzaysal açıdan eşevreli ışık gerektirir. Mucidi Dennis Gabor lazerlerin icadından on yıldan fazla süre önce başarılı hologramlar üretmiştir. Uyumlu ışık üretmek için bir cıva-buhar lambasının emisyon doğrusundan gelen monokromatik ışığı bir iğne deliği uzaysal filtresinden geçirmiştir.

Şubat 2011’de mutlak sıfır/ Bose-Einstein yoğun durumu yakınlarına kadar soğutulan helyum atomlarının akabildiği ve lazerlerde oluşan uyumlu demetler gibi davranabildiği rapor edilmiştir.[11][12]

Spektral uyumluluk

Figür 10: Farklı frekanstaki dalgalar eğer eşevreli ise lokalize bir titreşim oluşturur.
Figür 11: Spektral olarak eşevreli olmayan ışık rastgele değişen faz ve genlikte ışık oluşturmak için girişim yapar.

Farklı frekanslardaki dalgalar (ışıkta bunlar farklı renklerdir) eğer sabit göreceli faz ilişkileri varsa bir titreşim oluşturmak için girişim yapabilir (Fourier dönüşümüne bakınız). Diğer yandan farklı frekanstaki dalgalar eşevreli değilse, birleştirildiklerinde zamanda sürekli bir dalga(örneğin beyaz ışık veya beyaz ses) oluştururlar. Titreşimin zaman aralığı  ışığın spektral bant genişliği  tarafından şu şekilde sınırlandırılmıştır:

,

Fourier Dönüşümünün özelliklerini takip eder ve Küpfmüller belirsizlik ilkesine (quantum parçacıkları için ayrıca Heisenberg belirsizlik ilkesine sonuç verir)sonuç verir.

Eğer faz lineer olarak frekansa bağlıysa () titreşim bantgenişliği için minimum zaman aralığına sahip olacaktır.

Spektral uyumluluğun ölçümü

Spektral eşevreliliğin ölçümü yoğunluk optik korelatörü, frekans çözümlü optik sinyal ayırıcı (FROG) veya direkt elektrik alan inşası için spektral faz interferometresi gibi doğrusal olmayan optik interferometre gerektirir.

Polarizasyon ve uyumluluk

Işık elektrik alanın salınım yaptığı yönde bir polarizasyona sahiptir. Polarize olmamış ışık eşevreli olmayan ve rastgele polarizasyon açıları olan ışık dalgalarından oluşur. Polarize olmayan ışığın elektrik alanı her yönde gezinir ve iki ışık dalgası arası uyumluluk zamanı boyunca değişir. Herhangi bir açıda dönmüş emici bir kutuplaştırıcı (polarizer) zamana göre ortalama alındığında daima gelen yoğunluğun yarısını iletir.

Eğer elektrik alan küçük ölçekte bir ışık boyunca gezinirse kısmi olarak kutuplaşma meydana gelecektir böylelikle kutuplaştırıcı yoğunluğun yarısından fazla iletim yapacaktır. Eğer bir dalga kendisinin dikey olarak polarize edilmiş ve uyumluluk zamanından az bir gecikmesi olan kopyası ile birleştirilirse kısmi polarize olmuş ışık oluşturulur.

Işık demetinin polarizasyonu Poincare küresinde bir vektör ile gösterilir. Polarize olmamış ışık için vektörün değeri sıfırken polarize olmuş ışık için vektörün sonu kürenin yüzeyi üzerindedir. Kısmi olarak polarize olmuş ışığın vektörü kürenin içinde bulunur.

Uygulamalar

Holografi

Optik dalga alanlarının eşevreli toplamları holografiyi içerir. Hologafik objeler günlük hayatta banka defterleri ve kredi kartlarında yaygın olarak kullanılır.

Optik olmayan dalga alanları

Optik olmayan dalga alanlarında uyumluluk toplamı ile ilgili ileri uygulamalardır. Örneğin kuantum mekaniğinde dalga fonksiyonu  e bağlı (tercüme: olası genliğin şiddeti) bir olasılık alanı düşünelim. Burada uygulamalar kuantum hesaplamanın gelecek teknolojileri ve halihazırda mümkün olan kuantum kriptografiyi ilgilendirir. Ek olarak takip eden alt konunun da problemleri ile ilgilenir.

Kuantum uyumluluğu

Kuantum mekaniğinde tüm objeler dalga benzeri özelliklere sahiptir. Örneğin Young cift yarık deneyinde elektronlar ışık dalgaları yerine kullanılabilir. Her elektronun dalga fonksiyonu iki delikten de geçer ve böylece ekran üzerindeki yoğunluk modeline iki ayrı bmlünmüş demet katılır. Standart dalga teorisine göre (Fresnel, Huygens) bu iki katılım yapıcı girişimden kaynaklı olarak aydınlık bantın yoğunluk modelinde artış sağlar (yıkıcı girişimden kaynaklı karanlık bantta olan ile birbirine geçmeli). (Her bölünmüş demet kendi kendine karanlık bantta daha az aydınlık bantta daha çok görünen bir kırınım modeli üretir.) Bu girişim ve kırınım yeteneği (klasik veya kuantum) dalganın eşevreliliği ile ilgilidir. Elektronun dalga ile yer değiştirmesi kuantum teorisine özel bir durumdur.

Gelen demet kuantum saf durumunda gösterildiğinde iki yarığın akıntı yönündeki bölünmüş demetler saf durumların bir toplamı olarak gösterilir. (Bu iki parçacık veya dolaşık durum ile ilgili Bell eşitlikleri: iki 1- cisim durumunun bir çeşit eşevreliliği olan 2 -cisim durumu ile yapılamaz.). Mükemmel derecede eşevreli olmayan yolların kuantum tanımı karışık durumdur. Mükemmel eşevreli bir durum saf eşevreli durum üzerine bir yoğunluk matrisine sahipken karışık durum karışımı oluşturan saf durumların klasik olasılıksal dağılımı ile tanımlanmıştır.

Makroskopik boyutta kuantum eşevrelliği yeni bir olguya yol açar: sözde makroskobik kuantum olgusu. Örneğin lazer, süperiletkenlik ve süperakışkanlık etkileri makroskopik boyutta belirgin olan yüksek derecede eşevreli kuantum sistemi örnekleridir. Süperakışkanlık ve lazer ışığı için makroskopik kuantum eşevreliliği birinci dereceden (1-cisim) eşevreliliği ile ilgiliyken süperiletkenlik ikinci dereceden uyumluluk ile ilgilidir. (Elektronlar gibi fermiyonlar için yalnızca çift dereceden uyumluluk mümkündür.) Sıvı helyum-4 teki süperakışkanlık kısmi Bose-Einstein yoğuşması ile ilgilidir. Burada yoğun kısım tek parçacık durumu ile tanımlanır. [örneğin, F. W. Cummings & J. R. Johnston, Fiz. Rev. 151 (1966); Bulma 164, 270 (1967)]

Kuantum eşevreliliğin makroskopik boyutta oluşması ile ilgili olarak klasik elektromanyetik alanın makroskopik kuantum uyumlulukte görünmesi ilgi çekicidir. En açık örnek radyo ve TV için sinyal taşıyıcılarıdır. Onlar uyumluluk için Glauber kuantum tanımını sağlarlar.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Hecht (1998). Optics (3. bas.). Addison Wesley Longman. ss. 554-574. ISBN 0-201-83887-7. 
  2. ^ Rolf G. Winter; Aephraim M. Steinberg (2008). "Coherence". AccessScience. McGraw-Hill. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2016. 
  3. ^ M.Born; E. Wolf (1999). Principles of Optics (7. bas.). Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-64222-4. 
  4. ^ Loudon, Rodney (2000). The Quantum Theory of Light. Oxford University Press. ISBN 0-19-850177-3. 
  5. ^ Leonard Mandel; Emil Wolf (1995). Optical Coherence and Quantum Optics. Cambridge University Press. ISBN 0-521-41711-2. 
  6. ^ Arvind Marathay (1982). Elements of Optical Coherence Theory. John Wiley & Sons. ISBN 0-471-56789-2. 
  7. ^ Peng, J.-L.; Liu, T.-A.; Shu, R.-H. (2008). "Optical frequency counter based on two mode-locked fiber laser combs". Applied Physics B. 92 (4). s. 513. Bibcode:2008ApPhB..92..513P. doi:10.1007/s00340-008-3111-6. 
  8. ^ Christopher Gerry; Peter Knight (2005). Introductory Quantum Optics. Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-52735-4. 
  9. ^ a b c Hecht, Eugene (2002), Optics (İngilizce) (4. bas.), United States of America: Addison Wesley, ISBN 0-8053-8566-5 
  10. ^ Saleh, Teich. Fundamentals of Photonics. Wiley. 
  11. ^ Hodgman, S. S.; Dall, R. G.; Manning, A. G.; Baldwin, K. G. H.; Truscott, A. G. (2011). "Direct Measurement of Long-Range Third-Order Coherence in Bose-Einstein Condensates". Science. 331 (6020). ss. 1046-1049. Bibcode:2011Sci...331.1046H. doi:10.1126/science.1198481. PMID 21350171. 
  12. ^ Pincock, S. (25 Şubat 2011). "Cool laser makes atoms march in time". ABC Science. ABC News Online. 28 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2011. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Optik</span> fizik biliminin bir alt dalı

Optik, ışık hareketlerini, özelliklerini, ışığın diğer maddelerle etkileşimini inceleyen; fiziğin ışığın ölçümünü ve sınıflandırması ile uğraşan bir alt dalı. Optik, genellikle gözle görülebilen ışık dalgalarının ve gözle görülemeyen morötesi ve kızılötesi ışık dalgalarının hareketini inceler. Çünkü ışık bir elektromanyetik dalgadır ve diğer elektromanyetik dalga türleri ile benzer özellikler gösterir.

Dalga-parçacık ikililiği teorisi tüm maddelerin yalnızca kütlesi olan bir parçacık değil aynı zamanda da enerji transferi yapan bir dalga olduğunu gösterir. Kuantum mekaniğinin temel konsepti, kuantum düzeyindeki objelerin davranışlarında ‘’parçaçık’’ ve ‘’dalga’’ gibi klasik konseptlerin yetersiz kalmasından dolayı bu teoriyi işaret eder. Standart kuantum yorumları bu paradoksu evrenin temel özelliği olarak açıklarken, alternatif yorumlar bu ikililiği gelişmekte olan, gözlemci üzerinde bulunan çeşitli sınırlamalardan dolayı kaynaklanan ikinci dereceden bir sonuç olarak açıklar. Bu yargı sıkça kullanılan, dalga-parçacık ikililiğinin tamamlayıcılık görüşüne hizmet ettiğini, birinin bu fenomeni bir veya başka bir yoldan görebileceğini ama ikisinin de aynı anda olamayacağını söyleyen Kopenhag yorumu ile açıklamayı hedefler.

İnterferometri bilgi çıkarımı için elektromanyetik dalgaların üst üste getirildiği tekniktir. İnterferometri, astronomi, fiber optik, mühendislik, optik, oşinografi, sismoloji, spektroskopi, kuantum mekaniği, nükleer ve parçacık fiziği, plazma, uzaktan algılama, biyomoleküler etkileşimler, yüzey profili, mikroakışkanlar, mekanik gerilme/gerilim ölçümü, velosimetri ve optimetri alanlarında önemli bir araştırma tekniğidir.

<span class="mw-page-title-main">Lazer</span> ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenek

Lazer ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenektir. İsmini "Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation" kelimelerinin baş harflerinden alır ve bu, "ışığın uyarılmış ışıma ile yükseltilmesi" anlamına gelir. İlk lazer, 1960 yılında Theodore Maiman tarafından Charles Townes ve Arthur L. Schawlow'un teorileri baz alınarak üretilmiştir. Lazerin ışıktan daha düşük mikrodalgafrekanslarında çalışan versiyonu olan "maser" ise Townes tarafından 1953 yılında bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Holografi</span>

Holografi, lazer ışınlarına dayanılarak gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü işlemine verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Polarizasyon</span>

Polarizasyon dalganın hareket yönüne dik gelen düzlemdeki salınımların yönünü tanımlayan yansıyan dalgaların bir özelliğidir. Bu kavram dalga yayılımı ile ilgilenen optik, deprembilim ve uziletişim gibi bilim ve teknoloji sahalarında kullanılmaktadır. Elektrodinamikte polarizasyon, ışık gibi elektromanyetik dalgaların elektrik alanının yönünü belirten özelliğini ifade eder. Sıvılarda ve gazlarda ses dalgaları gibi boyuna dalgalar polarizasyon özelliği göstermez çünkü bu dalgaların salınım yönü uzunlamasınadır yani yönü dalganın hareketinin yönü tarafından belirlenmektedir. Tersine elektromanyetik dalgalarda salınımın yönü sadece yayılımın yönü ile belirlenmemektedir. Benzer şekilde katı bir maddede yansıyan ses dalgasında paralel stres yayılım yönüne dik gelen bir düzlemde her türlü yönlendirmeye tabi olabilir.

Fizikte, Faraday etkisi ışığın ve manyetik alanın bir ortam içindeki ilişkisini ele alan bir manyeto-optik olgudur. Faraday etkisi, yayınım yönündeki manyetik alan bileşenine neredeyse dik olan bir polarize levhanın dönmesine neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Polarizör</span>

'Polarizör tanımlanmamış ya da karışık polarizasyona sahip elektromanyetik dalgalardan oluşan bir ışın demetini iyi-tanımlanmış bir polarizasyona sokan bir alettir. Genel polarizör tipleri doğrusal polarizörler ve dairesel polarizörlerdir. Polarizörler birçok optik teknikle ve aletle, polarize filtreler ise fotoğrafçılık uygulamalarında ve sıvı kristal ekran teknolojisinde kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Işık hızı</span> elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızı

Işığın boşluktaki hızı, fiziğin birçok alanında kullanılan önemli bir fiziksel sabittir. Genellikle c sembolüyle gösterilir. Tam değeri saniyede 299.792.458 metredir. Metrenin uzunluğu bu sabitten ve uluslararası zaman standardından hesaplanmıştır. Özel göreliliğe göre c, evrendeki bütün madde ve bilgilerin hareket edebileceği maksimum hızdır. Bütün kütlesiz parçacıkların ve ilgili alanlardaki değişimlerin boşluktaki hareket hızıdır. Bu parçacıklar ve dalgalar gözlemcinin eylemsiz referans çerçevesi ya da kaynağın hareketi ne olursa olsun c'de hareket ederler. Görelilik teorisi'nde c, uzay-zaman arasındaki ilişkiyi kurar; aynı zamanda meşhur kütle-enerji eşdeğerliliği formülünde de gözükür E = mc2. Işığın hava veya cam gibi şeffaf maddelerdeki ilerleyiş hızı c'den azdır. Benzer şekilde radyo dalgalarının tel kablolardaki ilerleyişi de c'den yavaştır. Işığın madde içindeki hızı v ile c arasındaki orana o maddenin kırılma endeksi denir. Örneğin, görülebilir ışık için camın kırılma endeksi genellikle 1,5 civarındadır. Yani ışık camın içinde c / 1,5 ≈ 200.000 km/s ile hareket eder. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın ışık ve öteki elektromanyetik dalgalar anında yayılıyormuş gibi gözükür ancak, ölçülebilir hızlarının uzun mesafeler ve hassas ölçümlerle ölçülebilir sonuçları vardır. Uzaydaki keşif araçlarıyla iletişim kurarken mesajların Dünya'dan uzay aracına ya da uzay aracından Dünya'ya ulaşması dakikalar ya da saatler alabilir. Yıldızlardan gelen ışık onları yıllar önce terk etmiştir ve bu sayede uzaktaki nesnelere bakarak evrenin tarihini çalışma şansı verir. Işığın ölçülebilir hızı aynı zamanda bilgisayardaki bilgilerin çipler arasında aktarılması gerektiği için bilgisayarların teorik hızını da sınırlar. Işık hızı, uzak mesafeleri yüksek isabetle ölçebilmek için uçuş zamanı ölçümlerinde de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kırınım ağı</span>

Optikte kırınım ağı, ışığın kırınım yolu ile farklı yönlerdeki hüzmelere dağılmasını sağlayan periyodik bir optik alettir. Buz hüzmelerin yönü ağın periyoduna ve gelen ışığın dalga boyuna bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Polarizörler</span>

Polarizörler belirli bir polarizasyondaki ışığı geçirip diğer polarizasyondaki dalgaları bloke eden optik filtrelerdir. Tanımlı olmayan veya karışık bir polarizasyona sahip bir ışık demetini iyi tanımlanmış polarizasyondaki bir demete dönüştürür. Yaygın polarizör çeşitleri lineer(doğrusal) polarizörler ve dairesel polarizörlerdir. Polarizörler birçok optik teknik ve alette kullanılır, polarize filtreler de fotoğrafçılıkta ve sıvı kristal ekranlarda uygulama sağlar. Polarizörler aynı zamanda ışıktan başka elektromanyetik dalgalar, örneğin radyo dalgaları, mikrodalgalar, X-ışınları için de yapılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Çift yarık deneyi</span>

Young deneyi olarak da bilinen çift-yarık deneyi, ışığın dalga özelliği sergilediğini gösterir. Fotoelektrik etkisi ışığın dalga özelliğinin yanı sıra parçacık özelliği de sergilediğini gösterir. Deneyin basit versiyonunda lazer ışını gibi bağdaşık bir ışık kaynağı, iki paralel yarık açılmış ince bir levhayı aydınlatır ve yarıktan geçen ışık levhanın arkasındaki bir ekranda gözlemlenir. Işığın dalga doğası ışık dalgalarının iki yarıktan da geçerek girişim yapmasını ve ekranda aydınlık ile karanlık bantlar oluşturmasını sağlar ki bu sonuç ışık tamamen parçacıklı yapıda olsa beklenemez. Fakat, parçacıklardan veya fotonlardan oluşuyormuş gibi, ekranda her zaman ışığın soğurulduğu görülür. Bu durum dalga-parçacık ikiliği olarak bilinen prensibi ortaya koyar.

<span class="mw-page-title-main">Emisyon</span> bir cismin elektromanyetik enerji yayma kapasitesi

Salım ya da emisyon, bir materyalin yüzeyinin nispi olarak radyasyon ile enerji yayma yeteneğidir. Ayrıca emisyon, aynı sıcaklıkta, belirli bir materyalin yaydığı enerjinin, bir kara cisim tarafından yayılan enerjiye oranı olarak da ifade edilmektedir. Bir gerçek nesne için ε < 1 koşulu olduğu zaman, gerçek bir kara cisim için ε = 1'dir. Emisyon boyutsuz bir niceliktir.

<span class="mw-page-title-main">Lene Hau</span>

Lene Vestergard Hau, Danimarkalı fizikçidir. 1999 yılında, süper akışkan kullanımıyla bir ışık demetinin hızını saniyede 17 metreye kadar yavaşlatmayı başarmış ve 2001'de ışık demetini tümüyle durdurmayı başarmış bir Harvard Üniversitesi takımını yönetti. Bu deneyleri temel alan sonraki çalışmaları, kuantum şifrelemesi ve kuantum işlemciliği için önemli etkileri olan bir sürece, ışığın maddeye ardından da maddenin geri ışığa dönüşmesi çalışmalarına sürükledi. Daha yeni çalışmaları aşırı soğuk atomlar ve nanoskopik ölçekteki sistemlerin alışılmamış etkileşimleriyle ilgili araştırmalar içerir. Fizik ve uygulamalı fizik öğretmesi dışında, Harvard'da, fotovoltaik hücreler, nükleer enerji, piller ve fotosentezi içeren Enerji Bilimi dersi verdi. Kendi deney ve araştırmalarının yanı sıra, sık sık Uluslararası konferanslarda konuşma yapması istenmektedir ve bir sürü kurumun bilim politikalarının oluşturulması sürecine dâhil olmaktadır. Danimarka'da önde gelen bilim politikaları ve araştırma geliştiricilerinin yanı sıra devlet bakanlarının da katıldığı, Kopenhag’da 7 Şubat 2013’te düzenlenen EliteForsk-konferencen 2013 ’te Keynote Konuşmacı olarak bulundu.

Fizikte, Kuantum mekaniğinde, eşevreli hal klasik harmonik salıngaca benzeyen kuantum harmonik salıngacının nicel hareketidir. Kuantum dinamiğinin Erwin Schrödinger tarafından Scrödinger denklemlerine çözüm ararken 1926 yılında türetilen ilk örneğidir. Örneğin, eşevre hali parçacığın salınımsal hareketini açıkları. Bu haller, John R. Klauderin ilk makalelerinde alçalma operatörü ve fazla tamamlanmış aile teşkili olarak özvektör adında tanımlanmıştır. Eşevre halleri,[ışığın kuantum kuramında ve diğer bozonik kuantum alanlarında Roy J. Glauber’in 1963 yılındaki çalışmaları tarafından geliştirilmiştir. Salınan alanın eşevre hali, klasik sinüs dalga hareketine benzeyen, devamlı lazer dalgası gibi olan kuantum halidir. Ancak, eşevre hali kavramı kayda değer biçimde genellenmiş ve sinyal sürecini niceleme, görüntü işleme alanlarında matematiksel fizikte ve uygulamalı matematik oldukça geniş ve önemli bir konu olmuştır. Bu hususta, kuantum harmonik salıngacı ile bağlantılı eşevreli haller genel olarak standart eşevreli haller ya da Gauss işlevi halleri olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Süperpozisyon prensibi (fizik)</span> Bir parçacık veya sistemin belli bir zamanda birden fazla durumda olabilmesi.

Fizikte ve sistem teorisinde, süperpozisyon prensibi, tüm lineer sistemler için bir veya daha fazla uyarılar tarafından oluşan net tepki olarak belirtilen süper pozisyon özelliği olarak da bilinir. Kuantum mekaniğinde iki dolanık parçanın durumuna da süperpoziyon denilir. Bu uyarılar her bir uyarıcı tarafından tek tek meydana gelen uyarıların toplamıdır. Eğer giriş A, X tepkisini üretirse ve giriş B, Y tepkisini üretirse, sonuç olarak giriş (A+B), (X+Y) tepkisini üretir. Homojenlik ve eklenebilirlik özellikleri birlikte süperpozisyon prensibi olarak adlandırılır. Bir lineer fonksiyon süperpozisyon prensibini sağlayanlardan biridir ve şöyle tanımlanır:

 Eklenebilirlik
  Homojenlik
skaler a için.

Kuantum optiği yarı klasik ve kuantum mekaniği fiziğini kullanarak ışığı içeren olayları ve onun mikroskobik seviyelerdeki maddelerle etkileşimini inceler.

<span class="mw-page-title-main">Fabry-Pérot interferometresi</span>

Optikte Fabry-Pérot interferometresi veya etalon, iki paralel yansıtıcı yüzeyden oluşan bir optik kovuktur. İnterferometre ismini cihazı 1899'ta geliştiren fizikçiler Charles Fabry ve Alfred Perot'tan almıştır. Cihazın diğer ismi olan etalon, Fransızca ölçme standartı anlamına gelen étalon kelimesinden gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Optik otokorelasyon</span>

Optikte çeşitli otokorelasyon fonksiyonları deneysel olarak gerçekleştirilebilir. Yoğunluk otokorelasyon ve interferometrik otokorelasyon yaygın olarak kilitli lazerler tarafından üretilen ultra kısa darbelerin süresini tahmin etmek için kullanılır iken, alan otokorelasyonu ışık kaynağının spektrumunu hesaplamak için kullanılabilir. Lazer darbe süresi kolayca optoelektronik yöntemlerle ölçülemez çünkü fotodiodun ve osiloskopların tepki süreleri en iyi 200 femtosaniyelik mertebesindedir ancak lazer darbeleri ancak birkaç femtosaniyelik kadar kısa üretilebilmektedir.

Optik cihaz veya optik alet, bir görüntünün görünümünü geliştirmek amacıyla ışık dalgalarını yönlendiren veya bir dizi karakteristik özelliklerini belirlemek amacıyla ışık dalgalarını analiz etmede kullanılan bir araçtır.