İçeriğe atla

Uyku apnesi

Uyku Apnesi
UzmanlıkGöğüs hastalıkları, kulak burun boğaz Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Uyku apnesi, apne olarak da bilinir. Uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalık. Uyku apnesi uykuda hava akımının en az 20 saniye süreyle normal değerinin % 20'sine ve daha altına düşmesi ile tanımlanabilir. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır ve karbondioksit miktarı artar.

Uyku apnesi sinir sistemindeki bir problem veya solunum yollarındaki bir tıkanıklık nedeniyle uyku apnesi oluşabilir. Bazen de bu her iki durum birlikte olmaktadır. Bu hastalığın değerlendirilmesinde sadece solunumun durması apne değil aynı zamanda solunumun azalması hesaba katılmaktadır. Yüksek gürültülü horlama, yorgunluk, aşırı sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, sabah başağrısı gibi sorunlar uyku apnesinin sonuçları olarak ortaya çıkabilir. Hastalarda, hastalığın seviyesine göre bu sorunların biri, birden fazlası ya da hepsi birden görülebilir.

Hastalığın Ciddiyeti

Apne tedavisi uygulanan bir bebek

Çağımızın önemli rahatsızlıklarından biri olarak kabul edilen uyku apnesi, önlem alınmadığı takdirde ölümle sonuçlanabilmektedir. Hastalığın bu denli ciddi sonuçları olduğu toplum içinde çok fazla bilinmemektedir. Bu hastalığa yakalanan kişilerin büyük çoğunluğu hastalığı fark etmedikleri ya da önemsemedikleri için genellikle hekime gitmemektedirler.

Solunum durmaları (apne) veya azalmaları (hipopne) gece içinde yüzlerce defa tekrarlayabilmekte ve bunların ancak çok az bir kısmı hastanın yakınları tarafından fark edilmektedir. Bu nedenlerle ve doğuracağı sonuçlar bakımından uyku apnesi uzmanlarca sinsi ilerleyen bir hastalık olarak nitelendirilmektedir.

Uyku apnesi acil tedavi gerektiren hayati bir hastalıktır. Zamanında tedavi edilemezse kalp krizi, felç, iktidarsızlık (impotans), düzensiz kalp atışları gibi sorunlara yol açar. Ayrıca kazalara, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olabilen gün içi aşırı uyku haline sebep olur. Gündüz uykululuğun trafik kazalarına da yol açtığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Muhtemel riskler ve sonuçlar için alttaki uyku apnesinin sonuçları 29 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. bölümüne bakılabilir.

Kimlerde görüldüğü

Tıbben ciddî kabul edilen uyku apnesinin toplum içindeki yaygınlığı yüksektir. Uyku apnesi her ne kadar erişkinlerde, erkeklerde, horlayanlarda, menopoza girmiş kadınlarda, yaşlılarda ve kilolularda daha sık görülmekte ise de bu hastalık çocuklarda, genç kadınlarda ve zayıf insanlarda da tespit edilmektedir. Kısaca uyku apnesi her yaşta görülebilen bir hastalıktır.

Kadınların en az % 2'sinde ve erkeklerin % 4'ünde görülmektedir. Bu rakamlar hastalığın en az astım ve şeker hastalığı kadar yaygın olduğunu göstermektedir.

Çocuklarda uyku apnesi büyük bademciğe ve geniz etine bağlı olarak gözlenebilir. Ayrıca; alkol ve sigara bağımlılarında, yanlış uyku pozisyonu, aşırı kilolularda, alt çenesi gelişim geriliği gösterenlerde, boyun yüksekliği kısa olanlarda, alerji, anti histaminik, kas gevşetici veya sakinleştirici gibi ilaç kullananlarda da uyku apnesi görülme riski yüksektir.

Hastalığın Belirtileri

Uyku apnesi hayati sağlık sorunlara neden olabilen ciddi bir hastalık olsa da uyku apnesinin belirtilerini hastanın kendisinin fark edebilmesi oldukça zordur. Hasta genellikle uykudaki normal olmayan durumlardan, eşi veya yakınlarının fark etmesiyle haberdar olur.

Düzensiz solunum

Uyku apnesinin en önemli belirtisi gece uykusu süresince ani solunum duraklamaları, çok gürültülü horlamalar ve iç çekmelerdir. Bu solunum düzensizlikleri, çoğu kişide görülen yumuşak ve hafif pipilardan farklıdır. Horlayan insanların çoğunda bu tip horlamalar daha çok sırtüstü uyuma sırasında gerçekleşir. Uyku apnesinin sonucu olarak ortaya çıkan horlamalar ise her türlü pozisyonda gerçekleşebilir. Uyku apnesi olan hasta, el kol hareketleri ile rahatsız bir şekilde uyumaya çalışır.

Uykuda nefesin durması

Düzensiz solunum birçok insanda duruma bağlı olarak uykuya dalma, uyanma veya rüya görme sırasında görülebilir. Diğer bir taraftan uyku apneli hastalarda sık sık tekrarlanan uzun süreli solunum durmaları olmaktadır. Bu solunum duraklamaları uyku apnesinin en önemli belirtilerinden biridir. Apneli hastalarda 10 saniyeden başlayan solunum duraklamaları bir dakikadan fazla sürelere kadar devam edebilir. Uykuları boyunca saatte 10’dan fazla tekrarlayan, 10 saniyeden bir dakikaya varan nefes durmaları ile boğulurcasına mücadele eden kişilerde uyku ve oksijen yetersizliği oluşmaktadır. Bunların sonucu olarak hastalarda büyük sorunlara rastlanmaktadır.

Gündüz aşırı uyku hali

Gece uyku kalitesinin bozulması nedeniyle gün boyunca kendini yorgun hisseden hastaların kitap okurken ya da televizyon seyrederken uyuklamaları olabilir. Bu özellikle araç kullanan hastalar için önemlidir. Uyku apne sendromu olan hastaların trafik kazası yapma riski normalden 8 kat fazladır. Bu da hastalarda inanılmaz derece yorgunluğa dolayısıyla konsantre olamamaya neden olur.

Diğer belirtiler

Uyku apnesi sorunu yaşayan hastalarda; mide yanması, bacaklarda şişkinlik, gece boyunca idrara çıkma, uyurken terleme ve göğüs baskısı gibi belirtiler de görülebilir.[1]

Teşhis ve Tedavi

Uyku apnesi tedavisinde kullanılan CPAP cihazı

Uyku apnesi belirtilerini gösteren ve benzer şikayetlere neden olan değişik uyku bozukluğu hastalıkları da vardır. Bu nedenle uyku apnesinin kesin teşhisi ve şiddetinin ölçülebilmesi laboratuvarda yapılan uyku çalışması adı verilen gelişmiş bir teknikle mümkündür. Uyku laboratuvarlarında "poligrafik tetkik" adı verilen incelemelerin yapılması gerekmektedir. Uyku sırasında birçok parametrenin kaydedildiği "poligrafik tetkik", beyin bölgelerinin aktiviteleri, uykunun yapısı ve uyku bozuklukları hakkında sağlıklı ve bilimsel bilgiler veren modern bir laboratuvar yöntemidir.

Bu yöntemle, solunum hareketleri, uyku sırasında hastanın oksijen miktarı, kalp ritmi ve EKG kayıtları yapılarak bunların beden fonksiyonları üzerindeki etkileri incelenir.

Uyku testlerinden sonra elde edilen bilgiler değerlendirilerek uyku apnesinin var olup olmadığı varsa, şiddeti belirlenip ne tür bir tedavinin gerektiğine karar verilir. Uyku apnesi tespit edilen hastalarda vakit geçirmeksizin tedaviye başlanması gerekir.

Uyku apnesinin teşhisi koyulan bazı hastaların Kulak-Burun-Boğaz uzmanının kontrolünden geçmesi uzmanlarca tavsiye edilir. Apnenin sebebi anatomik bozukluklardan kaynaklanıyorsa cerrahi yöntemler, ağız içi protezler uygulanabilir. Uyku apnesinin henüz ilaçla tedavisi bulunamamıştır.

Çoğu uyku apnesi vakalarının tedavisinde, hastanın uyku sırasındaki solunumuna yardımcı olan cihazlar kullanılır. Bu cihazlardan bazıları şunlardır:

  • Özellikle tıkayıcı apnenin en etkili tedavisi CPAP (Continious Positive Airway Pressure)(Sürekli Pozitif Hava Yolu Basıncı) cihazının uygulanmasıyla olur. Bu cihazın kullanılmasındaki amaç hastaya sürekli ve sabit olarak hava basıncı uygulayarak uyku sırasında kapanan üst hava yollarını açık tutmaktır. CPAP cihazı hastanın burnuna yerleştirilen ya da burun ve ağzı tamamen içine alan, yumuşak silikon bir maske ve bunu cihaza birleştiren hortumdan ibarettir. Hafif ve orta şiddetli vakaların tedavisinde kullanılan bu cihazın olumlu etkisi birkaç gün içinde görülür.
  • Tıkayıcı uyku apnesinin daha ağır olan vakalarında hem nefes alma hem de nefes verme durumlarına göre özel olarak hava basıncını ayarlayan BIPAP® (Bi-level Positive Airway Pressure) veya VPAP™ (Variable Positive Airway Pressure) cihazları kullanılır. Bu cihazlar bileşik uyku apnesinin hafif vakalarının tedavisinde de başarılı sonuçlar vermektedirler.
  • Bileşik ve merkezi tipteki uyku apnesi tedavisinde, özellikle durumu ağır olan hastalarda, uyku sırasında nefes alış verişi çeşitli değişik tekniklerle düzenleyen APAP (Automatic Positive Airway Pressure), xPAP ST (Spontaneous Time) veya ASV (Adaptive servo-ventilation) cihazları kullanılmaktadır.

Çeşitleri

Uyku apnesinin üç temel türü vardır. Tıkayıcı tarzda olan, merkezi yani beyindeki solunum merkezine bağlı olan ve bu ikisinin karışımı. Araştırmalara göre yaklaşık hastaların %84’ünde tıkayıcı uyku apnesi, %1’inde merkezi uyku apnesi ve %15’inde bileşik uyku apnesi görünmektedir.

Tıkayıcı uyku apnesi (Obstructive apnea)

Tıkayıcı tipte uyku apnesi boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucunda oluşur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bunun sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır, beyin bu azalmayı algılar ve uyku derinliğini azaltarak ya da kişiyi uyandırarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalışır. Uyku derinliğinin azalmasını takiben bazı kişilerde bir iki kısa nefes alma ile, bazı kişilerde ise şiddetli horlama ve yutkunma sesleri ile solunum tekrar başlatılır. Bu derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek hiç mümkün olmaz, kişi bütün uykusunu solunum çabası içinde geçirir ve gündüz uyuma ihtiyacı duyar. Uyku apnesi olan kişiler genellikle uykularının bölündüğünün farkında değildir ve iyi uyuduklarını zannederler.

Merkezi uyku apnesi (Central apnea)

Merkezi tipte uyku apnesi çok daha nadir görülür ve beyinin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkar. Kanda karbondioksitin artması ve oksijenin azalması sonucunda kişi uyanır. Merkezi tipte uyku apnesi olan hastalar uyanma dönemlerini tıkayıcı uyku apnesi olan kişilere göre daha fazla hatırlarlar.

Bileşik uyku apnesi (Complex-mixed apnea)

Bileşik uyku apnesi olan hastalarda apne önce tıkayıcı uyku apnesi belirtileri göstermektedir. Hasta saatte yaklaşık 20 ile 30 arası tıkanma yaşar. Tıkayıcı tipteki apnenin tedavisinden sonra hastalık merkezi uyku apnesi belirtilerini daha belirgin olarak gösterir. Bir başka deyişle, tıkayıcı tipteki uyku apnesinde uygulanan solunum yoluna basınçlı hava veren tedavi yöntemi CPAP (Continuous Positive Airway Pressure) bileşik uyku apnesini tam olarak tedavi edememektedir. CPAP cihazı ile tedavilerine başlanılan hastalarda tıkanmalar kesilse de uykularında düzgün nefes alamama problemleri devam etmekte bu sefer merkezi uyku apnesinin belirtilerini göstermektedirler.

Bu apne çeşidi uzun yıllardır gözlenmekte ise de son yıllarda uzmanlar tarafında ayrı bir tür olarak kategorize edilmiştir.

Etki ve Sonuçları

  • Yüksek tansiyon: Uyku apnesi yüksek tansiyon için tek başına bağımsız bir risk faktörüdür.
  • Gürültülü horlama: Üst solunum yolunun genellikle dil arkasındaki alanda daralması sonucu, daralma ile orantılı olarak horlama artar. Her horlayan kişide uyku apnesi yoktur fakat horlama düzensiz, zaman zaman da solunum güçlüğü ile birlikte olmaktaysa kişide apne olma ihtimali vardır ve uzman görüşü mutlaka alınmalıdır.
  • Kalp büyümesi ve kalp atımında düzensizlikler: Özellikle ileri yaşlarda kalp ritmindeki düzensizlikler ani kalp durmalarına da yol açarak, uykuda ani ölümlere sebep olmaktadır.
  • Sık idrara çıkma
  • Uykuda aşırı terleme
  • Uykusuzluk ve huzursuz uyku
  • Sabahları yorgun kalkma, gün içinde yorgunluk hali ve uyuklama: Hastalarda yorgunluk bütün gün devam etmekte, hastaların çoğu zaman fırsat buldukça uyumakta ya da uyuklamaktadır. İleri seviyede uyku apnesi olan hastaların trafikte kırmızı ışıkta kısa süreli uyukladıkları rapor edilmiştir.
  • Aşırı ve hızlı kilo alma: Uyku apnesine bağlı olarak gece boyu tam dinlenemeyen kişilerin gün içinde metabolizmaları oldukça yavaşlar. Bu da hastaların daha az enerji harcamalarına ve kilo almalarına sebep olur. Uyku apnesi olan hastalar kilo vermekte çok zorlanırlar.
  • Konsantrasyon güçlüğü: Gündüz uykulu olma durumunun ve konsantrasyon eksikliğinin trafik ve iş kazalarına da yol açtığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.
  • Depresyon ve davranış bozuklukları
  • Cinsel isteksizlik, yetersizlik, testosteron hormonunun azalması ve buna bağlı olarak kemik erimesi
  • Sabah baş ağrısı ve ağız kuruluğu
  • Mide yanması
  • Çocuklarda hiperaktivite
  • İnsülin direnci: Uyku apnesi olan hastalar diyabet geliştirmeye daha yatkındırlar.
  • Felç ve kalp krizi oranları bu hastalarda daha yüksektir. Uzun dönemde bu hastalık, kalp krizi, beyin ve damar tıkanıkları sonucu felçler gibi ciddi problemlere yol açmaktadır.
  • Pulmoner yüksek tansiyon: Bu hastalarda akciğer damarlarında da yüksek basınç olabilir.

Ayrıca bakınız

Uyku

Kaynakça

  1. ^ Güder, Fuat. "Uyku Apnesi Belirtileri (semptomları) Nelerdir?". 18 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2013. 
Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astım</span> solunum yolları rahatsızlığı

Astım , küçük bronşların ve bronşiollerin, çeşitli uyaranlara aşırı tepki vermesinin sonucu ortaya çıkan, solunum yolu daralmasına sebep olan kronik bir rahatsızlıktır. Buna hava yollarında iltihap da eşlik eder. Çocukların %10'u, erişkinlerin %6'sı astım hastasıdır. Astım atakları esnasında solunum güç ve hırıltılıdır, çoğu zaman öksürük de vardır. Hastaların bir bölümünde astım, ilaçlarla kontrol altına alınmazsa KOAH hastalığına sebep olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Alkolizm</span> alkolik olma durumu

Alkolizm, alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan aşırı tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye ise alkolik denir.

Horlama, genellikle uyku boyunca solunum yolu boşluğunun yutak bölgesindeki, anatomik yumuşak dokuların gevşemesi nedeniyle meydana gelen hava yolu daralması, hava akımı hızını arttırır. Dar bir pasajdan hızla geçen hava; üst solunum yolunun desteksiz dokularını titreterek gürültülü sesler ortaya çıkarır.

<span class="mw-page-title-main">Difteri</span> bulaşıcı hastalık

Difteri, halk arasında kuşpalazı olarak da bilinen, corynebacterium diphtheriae isimli mikroorganizmanın boğaz, burun, göz ve derideki yaralarda yerleşmesiyle ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık.

<span class="mw-page-title-main">Panik atak</span> aniden başlayan yoğun korku ve endişe nöbeti

Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.

<span class="mw-page-title-main">Epilepsi</span> beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elektro-kimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan sinirsel bozukluk

Epilepsi ya da sara, beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elektro-kimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan sinirsel bozukluktur. Beynin normal faaliyetlerini sürdürmesini sağlayan elektriğin, aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur. Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce korku hissi gibi olağan dışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişinin ağzı köpürebilir veya kişi yere düşebilir. Bu da kemik kırılması dâhil bazı fiziksel yaralanmalara sebep olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Alprazolam</span> Benzodiazepin türevi sakinleştirici ilaç

Alprazolam, kaygı-endişe giderici (anksiyolitik) olarak ve panik bozukluklarında kullanılan benzodiazepin türevidir. Myasthenia gravis, akut dar açılı glokomda kontrendikedir. Gebe ve emziren annelerde kullanılmamalıdır. Xanax® ismi Pfizer firmasının ticari markasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nde bağımlılık riski ve kötüye kullanımı engellemek için yeşil reçete ile satılması zorunludur.

Kalp masajı, resusitasyon, kardiyopulmoner resusitasyon, kalp-akciğer canlandırması veya kısa adıyla CPR (İng: Cardiopulmonary resuscitation), kalbi duran bir kişide kan dolaşımını ve solunum sistemini tekrar çalışır hâle getirmek amacıyla uygulanan acil yöntemler bütünüdür. Yöntemin bir ilk yardım yöntemi olması sebebiyle öncelikli amaç, hastaya yeterli sağlık hizmeti ulaşıncaya kadar ya da nefes ve nabız geri gelene kadar, kişinin dolaşım ve solunumunun devam ettirilmesi, dolayısıyla organların oksijensiz kalmasının geciktirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Hipoksi (tıp)</span>

Hipoksi, beden dokularında oksijen oranının azalması ile karakterizedir. Genel olarak, dokulara oksijen iletiminin yetersizliğini ifade eder. Hipoksi yetersiz doku perfüzyonu, metabolik bozukluklar veya oksijen kaynağı eksikliği gibi nedenlerle oluşur. Sadece kandaki yetersiz oksijen durumu için hipoksemi terimi kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Pulmoner yüksek tansiyon</span> tıbbi durum

Pulmoner hipertansiyon (PH), prognozu son derece kötü olan, sebebi anlaşılamamış ve çaresi henüz olmayan, ancak hastaların yaşam kalitesini arttıran ve ömrünü uzatan tedavilerinin olduğu bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Kalp yetmezliği</span> kalbin karıncıktaki kanı damarlara yeteri kadar gönderememesi sonucu oluşan rahatsızlık

Kalp yetmezliği, kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının içindeki kanı, her vuruşunda damarlara yeterli miktarda gönderememesi sonucu oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Amyotrofik lateral skleroz</span> Nöron Hastalığı

Amyotrofik lateral skleroz (ALS), aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da anılan, merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin kaybından ileri gelen bir hastalıktır. Bu hücrelerin kaybı kaslarda güçsüzlük ve erimeye (atrofi) yol açar. Ayrıca erken ya da geç hareketin birinci nöronu da hastalanır. Zihinsel fonksiyonlar ve bellek ise bozulmaz.

Buteyko Yöntemi veya Buteyko Nefes Tekniği, başta astım olmak üzere çeşitli rahatsızlıklarda kullanılmak üzere Ukraynalı doktor Konstantin Pavlovich Buteyko tarafından geliştirilen bir grup nefes tekniğini içeren tamamlayıcı tıp terapisi.

Kistik fibrozis, akciğer, pankreas, bağırsak, ter bezleri dış salgı bezlerinde görülen, otozomal resesif kalıtımlı bir gen hastalığıdır. Kistik fibrozis hastalığı, aynı anda solunum sistemi, sindirim sistemi gibi vücudun birden çok sistem ve organını etkileyebilir. Doğumla birlikte görülen fibrozis, bu etkileme sonucu işlev bozukluklarına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Orak hücreli anemi</span>

Orak hücreli anemi, alyuvarlardaki oksijen taşıyıcı protein olan hemoglobinin anormalliği sonucu alyuvarların orak şeklini almasıyla oluşan otozomal resesif kalıtılan genetik bir hastalıktır.

Ortopne yatar pozisyonda meydana gelen nefes darlığı (dispne) durumudur. Platipne durumunun tam tersidir. Genellikle ileri dönem kalp yetmezliği hastalarında görülür. Vücudun çeşitli yerlerinden ana dolaşıma katılan sıvının pulmoner kapiller basıncı arttırması nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir. Çeşitli akciğer hastalıklarında ve obezlerde de görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Obstrüktif uyku apnesi</span> İnsan hastalığı

Obstrüktif uyku apnesi (OUA) en sık görülen uyku apnesi türüdür ve üst solunum yolunun tamamen veya kısmen tıkanıklığına neden olur. Uyku esnasında tekrarlanan sığ veya duraklı nefes ataklarıyla karakterize edilir ve nefes alma çabasına rağmen genellikle kan oksijen doygunluğunda bir azalma ile ilişkilidir. "Apne" adı verilen nefes darlığı atakları, genellikle 20 ila 40 saniye sürer.

Oklüzyon ya da kapanış, diş bağlamında, basitçe dişlerin arasındaki temas demektir. Daha teknik olmak gerekirse, maksiller ve mandibular dişler arasındaki birbirlerine yaklaştıkça meydana gelen ilişkidir, çiğnemede ya da istirahatta olduğu gibi.

<span class="mw-page-title-main">Difüzör maske</span>

Difüzör maske, oksijen tedavisinde kullanılan bir maske türüdür. Maske, oksijen akışını hastanın burnuna ve ağzına yönlendirerek, hastanın ihtiyaç duyduğu oksijen konsantrasyonunu sağlar. Difüzör maske, düşük akımla oksijen sağlanan sistemler içerisinde yer alan ve oksijen konsantrasyonunu %24 ile %90 arasında değişen oranlarda ayarlayabilen bir tıbbi maskedir. Difüzör maskeler, düşük akım hızlarıyla oksijen tedavisi gerektiren hastalar için uygundur. Akım hızı 1-15 L/dk arasında ayarlanabilir. Maske üzerinde bulunan açıklıklar sayesinde, düşük akım hızlarında dahi karbondioksitin geri solunmasını engeller.

Oksijen tedavisi, solunum yolu hastalıkları, karbonmonoksit zehirlenmesi, yara iyileşmesi, enfeksiyonlar, zehirli ısırıklar ve diğer durumlarda vücuda yeterli oksijen sağlamak için kullanılan bir tıbbi tedavidir. Oksijen tedavisi, hastanın burun, ağız veya maske yoluyla soluduğu havanın oksijen konsantrasyonunu artırarak veya basınçlı bir odada oksijen vererek uygulanabilir. Oksijen tedavisi, vücudun dokularına daha fazla oksijen ulaşmasını sağlayarak, hücrelerin yenilenmesini, enfeksiyonlarla savaşmasını, kan dolaşımını iyileştirmesini ve yaşlanma belirtilerini azaltmasını destekler.