İçeriğe atla

Uyanıklık

Uyanıklık, bireyin bilinçli olduğu ve dış dünyaya tutarlı bilişsel ve davranışsal tepkiler verdiği, günlük olarak yinelenen bir beyin durumu ve bilinç durumudur. Uyanık olmak, beyne gelen çoğu dış girdinin nöral işlemden dışlandığı uyku halinin tersidir.[1][2][3][4]

Beyin üzerindeki etkileri

Beyin ne kadar uzun süre uyanık kalırsa, serebral korteks nöronlarının senkron ateşleme oranları o kadar yüksek olur. Uzun süreli uyku periyotlarından sonra, ateşlenen nöronların hem hızının hem de eşzamanlılığının azaldığı gösterilmiştir.[5]

Uyanıklığın bir başka etkisi de, nöronlara enerji sağlayan astrositlerde tutulan glikojenin azalmasıdır. Çalışmalar, uykunun temel işlevlerinden birinin bu glikojen enerji kaynağını yenilemek olduğunu göstermiştir.[6]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Sleep, dreams and wakefulness". univ-lyon1.fr. 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2019. 
  2. ^ "Wakefulness, Alertness, Sleep, and Dreams". www.csun.edu. 2 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2019. 
  3. ^ "The Consequences of Excessive Wakefulness". Damn Interesting. 17 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2019. 
  4. ^ "It's Wake-Up Time". 1 Kasım 2003. 17 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2019 – www.wired.com vasıtasıyla.  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
  5. ^ Vyazovskiy (2009). "Cortical firing and sleep homeostasis". Neuron. 63 (6): 865-78. doi:10.1016/j.neuron.2009.08.024. PMC 2819325 $2. PMID 19778514. 
  6. ^ Benington (1995). "Restoration of brain energy metabolism as the function of sleep". Progress in Neurobiology. 45 (4): 347-60. doi:10.1016/0301-0082(94)00057-O. PMID 7624482. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Uyku</span> doğal dinlenme biçimi

Uyku, bilincin değiştiği ve duyusal etkinliğin belirli bir dereceye kadar azaldığı, bilinçli zihinsel etkinliğin durduğu bir haldir. Uykuda kas ve çevre ile etkileşim azalır. Uyku, uyaranlara tepki verme yeteneği açısından uyanıklıktan farklı olsa da aktif beyin kalıplarını içerir ve bu da onu koma veya bilinç bozukluklarından daha duyarlı yapar.

<span class="mw-page-title-main">Huzursuz bacak sendromu</span> Hastanın bacaklarını hareket ettirme dürtüsüne neden olan bozukluk

Huzursuz bacak sendromu (HBS), uyku ya da istirahat esnasında bacaklarda hissedilen rahatsızlık, huzursuzluk, hareket ettirme ihtiyacı, uyuşma, karıncalanma bazen de tam olarak tanımlanamayan bir histir.

<span class="mw-page-title-main">Uyku felci</span> Uyku felci ölümle sonuçlanmaz (verilen bilgilere göre)

Uyku felci, uyandıktan hemen sonra veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi ile karakterize edilen bir durumdur.

<span class="mw-page-title-main">Melatonin</span> Melatonin, genellikle geceleri epifiz bezi tarafından salgılanan bir hormondur ve uzun süredir uyku-uyanıklık döngüsünün kontrolü ile ilişkilendirilmektedir.

Melatonin, genellikle geceleri epifiz bezi tarafından salgılanan bir hormondur ve uzun süredir uyku-uyanıklık döngüsünün kontrolü ile ilişkilendirilmektedir. Bir besin takviyesi olarak, genellikle jet lag veya vardiyalı çalışma gibi kısa süreli uykusuzluk tedavisi için kullanılır ve genellikle ağızdan alınır. Bununla birlikte, bu amaçla kullanım için faydalı olup olmadığı kesin olarak kanıtlanmamıştır. 2017'de yapılan bir araştırmada melatonin kullanımıyla uyku başlangıcının altı dakika daha çabuk gerçekleştiğini, ancak toplam uyku süresinde hiçbir değişiklik olmadığı tespit edildi.

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza, iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki ilişkilerin depolandığı bellektir. Teoriye göre uzun süreli bellek, kısa süreli bellekten farklı işlevlere sahiptir. Bu da kısa süreli belleğin 20 ila 30 saniye içerisindeki bilgileri çağırmasından farklı olarak, depolanmış bilgileri uzun sürelerde tekrar, tekrar çağırabilmesidir. Bu iki bellek arasında bir fark görünmüyor gibi olsa da, her ikisi bilgiyi farklı yer ve alanlarda depolamaları bağlamında modelleri farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan beyni</span> insan sinir sisteminin ana organı

İnsan beyni, insan sinir sisteminin merkezi organıdır ve omurilikle birlikte merkezi sinir sistemini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Ayna nöron</span>

Ayna nöron, bir canlının herhangi bir hareketi kendisi yaptığında ve aynı hareketi yapan birini gözlemlediği durumların her ikisinde de ateşlenen nöronlar için kullanılan terimdir. Bu nöronlar, gözlemci sanki karşısındakinin hareketini kendisi yapıyormuş gibi aktifleşirler. Bu tarz nöronlar primatlarda ve kuşlarda direkt olarak gözlenmiştir. İnsanlarda ayna nöronlar ile tutarlı beyin aktivitesi premotor korteks, yardımcı motor alan, birincil somatosensoriyel korteks ve alt parietal kortekste bulunmuştur.

Tıpta koma, bir kişinin altı saatten fazla süren bilinçsizlik durumudur. Bu durumdaki kişiler ağrılı uyaranlarla, ışık ya da sesle uyandırılamaz. Normal uyku-uyanıklık döngüsünden yoksundur ve kendi isteği ile eylem başlatamaz. Koma durumunda olan bir kişiye "komatöz" denir.

<span class="mw-page-title-main">Purkinje hücreleri</span>

Purkinje hücreleri ya da Purkinje nöronları beyincikte yer alan bir sınıf Gabaerjik nöronlar. Çek anatomist Jan Evangelista Purkyně'nin 1839 yılındaki keşfi sayesinde kaşifinin ismini almıştır.

Piramidal hücreler (piramidal nöronlar) beyinde serebral korteks, hipokampusve amigdala bölgelerinde bulunan bir tür çok kutuplu sinir hücresi. Piramidal nöronlar, memelilerin prefrontal korteksinde ve kartikospinal yolda birincil uyarma birimidir. Piramidal nöronlar ayrıca kuduz enfeksiyonunda, ölüm sonrası karakteristik işareti olan Negri gövdelerinin bulunduğu iki tip hücreden biridir. Piramidal nöronları ilk keşfeden ve çalışan Santiago Ramón y Cajal'dir. O zamandan beri, piramidal hücre çalışmaları nöroplastisiteden bilişselliğe kadar uzanan konular üzerine odaklanmıştır.

Uyku hijyeni, kişinin uyku kalitesini artırmak amacıyla önerilen davranışlar ve çevresel etmenlerin tümüdür. Hafif ve orta düzey insomnia bozukluğu yaşayan insanlara yardım etmek için 1970'li yılların sonunda ortaya çıkmış bir yöntemdir ancak 2014'ten beri araştırmalar, verilen önerilerin etkili olup olmadığı konusunda yeterli kanıt olmadığı ve daha çok çalışma yapılmaya ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Klinisyenler insomnia ve depresyon gibi uyku problemi belirtisi gösteren bozukluklarda kişinin uyku hijyenini değerlendirir ve bu değerlendirmeye göre kişiye uyku kalitesini artırmak için öneriler vermektedir. Uyku hijyeninin arttırılmasına yönelik uygulamalar şunları içerir: Düzenli bir uyku vakti belirleme, gündüz uykularının vakti ve süresi konusunda dikkatli olma, uyku saatine yakın fiziksel ve zihinsel yorucu faaliyetlerden kaçınma, kaygıyı azaltma, uykudan önceki saatlerde ışığa daha az maruz kalma, uyuyamadığında yataktan kalkma, yatakta yalnızca uyku ve seks için bulunma, yatma vaktine yakın bir zamanda alkol, nikotin, kafein ve diğer uyarıcıları tüketmeme ve uyku için güvenli, rahat ve karanlık bir çevre oluşturmaktır.

Uyku eksikliği, yeterli uyku alamama durumudur. Kronik veya akut olabilen uyku eksikliğinin şiddeti büyük ölçüde değişebilir. Kronik veya akut olabilen uyku eksikliği, farklı şiddetlerde olabilir.

Nathaniel Kleitman Amerikalı fizyolog ve uyku araştırmacısı. University of Chicago'da Fizyoloji bölümünde Emeritus Profesördür. Uyku çalışmaları yapmış ve 1939'da Sleep and Wakefulness adlı kitabı yazmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Uyku döngüsü</span>

Uyku döngüsü, uykunun yavaş dalga ve REM arasındaki (paradoksal) fazları arasındaki bir salınımdır. Bazen uyku ve uyanıklık arasındaki sirkadiyen dönüşümden ayırt etmek için ultradian uyku döngüsü, uyku-rüya döngüsü veya REM-NREM döngüsü olarak adlandırılır. İnsanlarda bu döngü 1-2 saat sürer. İnsanlar genellikle gece 01:00 ile 15:00 arasında büyürler.

<span class="mw-page-title-main">Hipersomniya</span>

Hipersomniya, aşırı uyku veya gündüzleri aşırı uykulu olma ile kendini gösteren nörolojik bir bozukluktur. Pek çok olası nedeni olabilir. ve gündelik hayatta sorunlara neden olabilir. Ruhsal Bozuklukların Teşhis ve İstatistik El Kitabının (DSM-5) beşinci baskısında, birkaç alt tipi olan hipersomnolans, uyku-uyanıklık bozuklukları altında ele alınmaktadır.

Pek çok hipotez, insanlarda uyku ve öğrenme arasındaki olası ilişkileri açıklar. Araştırmalar, uykunun beynin dinlenmesine imkan tanımaktan daha fazlasını yaptığını belirtiyor. Uyku, aynı zamanda uzun süreli belleğin pekiştirilmesine de yardımcı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Davranışsal uyku tıbbı</span>

Davranışsal uyku tıbbı (BSM), uyku tıbbı içinde, uykuyu etkileyen psikolojik, fizyolojik, davranışsal, bilişsel, sosyal ve kültürel faktörlere odaklanan, uyku ile ilgili bozuklukların bilimsel araştırmasını ve klinik tedavisini kapsayan bir alandır. BSM'nin klinik uygulaması, öncelikle farmakolojik olmayan tedavileri kullanan kanıta dayalı bir davranışsal sağlık disiplinidir. BSM müdahalelerinde kullanılan birincil teknikler, uyku ile ilgili zorlukları başlatan ve sürdüren davranış, düşünce ve çevresel faktörlerde sistematik değişiklikleri içerir.

Parasomniler uykuya dalarken, uyurken, uyku aşamaları arasında veya uykudan uyanma sırasında ortaya çıkan anormal hareketler, davranışlar, duygular, algılar ve rüyaları içeren bir uyku bozuklukları kategorisidir. Parasomniler uyanıklık, NREM uykusu ve REM uykusu arasındaki geçişler ve bunların kombinasyonları sırasında kısmi uyarılmalar olan uyku durumlarıdır.

Melatonin doğal olarak oluşan bir hormon olmasının yanı sıra bir besin takviyesi ve ilaçtır. Bir hormon olarak melatonin epifiz bezinden salgılanır ve uyku-uyanıklık döngüsünde rol alır. Ek olarak, genellikle jet lag veya vardiyalı çalışma gibi bozulan uyku düzenlerinin kısa süreli tedavisi için kullanılır ve genellikle ağızdan alınır. Bununla birlikte, bu kullanım için faydasının kanıtı güçlü değildir. 2017'de yapılan bir inceleme, uyku başlangıcının kullanımla altı dakika daha hızlı gerçekleştiğini, ancak toplam uyku süresinde herhangi bir değişiklik bulunmadığını bulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Yatma vaktini erteleme</span>

Yatma vaktini erteleme, durumun daha kötü olacağını bilmesine rağmen gereksiz ve gönüllü olarak yatmayı geciktirenleri içeren psikolojik bir olgudur. Yatmayı erteleme, zamanın nasıl geçtiğini anlamamaktan kaynaklanabileceği gibi, gündüz yaşanan olaylar üzerinde kontrol eksikliği algısı nedeniyle geceyi kontrol altına alma çabası olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu olgu, 2014 yılında Çin sosyal medya platformu Weibo'da ortaya çıkan bir terim olan "intikam amaçlı yatmayı erteleme" olarak adlandırılmıştır.