
Güney Amerika, Amerika'nın güneyinde bulunan bir kıta. Güney Yarımküre'de bulunmasına rağmen topraklarının küçük bir kısmı Kuzey Yarımküre'de yer almaktadır. Büyük Okyanus'un doğusunda, Atlas Okyanusu'nun batısında, Kuzey Amerika'nın güneyinde ve Antarktika'nın kuzeyinde bulunur. Güney Amerika, 17.840.000 km karelik bir yüzölçümüne sahiptir. Dünya yüzeyinin yaklaşık olarak %3,5'ini kaplamaktadır. 2005 yılına göre nüfusu 371.000.000'dan fazladır. Güney Amerika kıtalar arası yüzölçümü sıralamasında dördüncü ve nüfusta beşincidir.

Peru, ya da resmî adıyla Peru Cumhuriyeti Güney Amerika'nın batısında bir ülkedir. Kuzeyde Ekvador ve Kolombiya, doğuda Brezilya, güneydoğuda Bolivya, güneyde Şili ve batıda Büyük Okyanus'la sınırlıdır.

Machu Picchu, bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.
San Pedro de Atacama, Şili'nin kuzeyinde, Antofagasta Bölgesinde bir köy.
Vilcabamba, İnkaların, İspanyollar ülkelerini işgal ederken Peru'da sığındıkları şehirdir.

İnka medeniyeti, Güney Amerika'nın batı kıyısındaki And Dağları bölgesindeki Cuzco şehri civarında, efsanevi kralları ve ilk Sapa Inca olan Manco Capac'ın 11. yüzyılda Cuzco Krallığı'nı kurmasıyla başlamıştır. Manco Capac'ın soyunun egemenliğinde Krallık bölgedeki diğer Andlı topluluklar gibi büyümeye devam etmiş ve 1438 yılında adının birebir çevirideki anlamı yer sallayan olan Pachacutec liderliğindeki İnkalar sınırlarını genişleterek diğer Andlı toplulukları egemenlikleri altına almaya başlamışlardır. Böylece, Pachacutec Amerika kıtasında Kolomb öncesi var olan en büyük imparatorluk olan İnka İmparatorluğu'nu (Tawantinsuyu) kurmuştur.

Kanyon, Dünya yüzeyinde nehirlerce oluşturulmuş derin vadilere denir. Türkçeye Frenk dillerden gelen Kanyon adı, kaynağı İspanyolca asıllı olan cañón sözüdür.

Huayna Picchu veya Wayna Pikchu, ortalarında Machu Picchu İnka harabelerinin bulunduğu iki zirveden biri. Zirve, harabelerin klasik kartpostal deseni olarak, arka planda yükselen görüntüsü ile ün yapmıştır.

Arica, Şili'nin kuzeyinde Tarapacá Bölgesi'nde bir şehir. Güherçile Savaşı sırasında bu şehri kaybeden komşu Peru ile bir bağlantı noktasıdır. Arica, 186.000 nüfusa sahiptir.

Copiapó, Şili'nin kuzeyinde Atacama Bölgesi'nde 129.281 nüfuslu (2005) bir şehir.

Cusco, Orta Peru'nun And Dağları platosunda bir şehir olup, aynı isimli eyaletin başkentidir. 3.416 m yükseklikte bir konumdaki Cusco'nun 250.000 nüfusu vardır. Şehir, bir başpiskopos ve bir üniversitenin merkezidir. İnka Krallığı'nın başkenti olarak değişken tarihi, çevresindeki görülmeye değer yerleri ve And dağlarının ortasındaki konumu ile sahip olduğu doğa güzellikleri şehri, çok sayıda turist için çekim merkezi haline getirir. İnka harabe şehri Machu Picchu'ya giderken bir çıkış noktası olması, Cusco'yu dünyaca meşhur hale getirmiştir.

Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.

İnka mimarisi üç temel kavram üzerine kurulmuştur: hassaslık, kullanışlılık ve sadelik. İnka mimarisinin temel anlayış prensibi "Azı karar çoğu zarar." olmuştur.
Písac ya da Pisaq, Peru'da bir şehir ve İnkaların eski bir dağ hisarıdır. Cusco'ya yaklaşık 33 kilometre mesafede bulunur. Şehir Urubamba Nehri kıyısında Valle Sagrado'da bulunur.

Raqchi Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka arkeolojik sit alanıdır. Rakchi kalıntıları Vilcanota Nehri'nin kıyısında, denizden yaklaşık 3500 m. yükseklikte yer almaktadır. Rakchi kalıntılarının içindeki en ünlü ve en önemli yapı Virakoça Tapınağı olduğundan, Raqchi kalıntılarından kimi zaman Virakoça Tapınağı olarak söz edilir.

'Kutsal İnka Vadisi ya da Urubamba Vadisi, Peru Andları'nda yer alan, İnkalar'ın başkenti Cuzco yakınlarında bulunan bir vadidir. Yerli halkların yaşadığı bu vadi, Pisac ile Ollantaytambo arasındaki ve Urubamba Nehri'ne, diğer adlarıyla Vilcanota Nehri ya da Willkamayuya paralel kalan tüm alanı kapsar. Birçok nehrin aktığı küçük vadilerden oluşan Kutsal Vadi bu nehirler tarafından beslenir ve birçok İnka arkeolojik sit alanını barındırır. İnkalar'ın bu vadiye çok önem vermelerinin en önemli nedeni çok özel iklim koşullarına ve özel coğrafik özelliklere sahip olmasıdır. İnkalar, coğrafi özellikleri ve özel iklim koşulları nedeniyle bu vadiden çeşitli bakımlardan çok yararlanmışlardır. Vadi, topraklarının zenginliği sayesinde temel tarım merkezlerinden biri olmuş, imparatorluğun en önemli doğal sağlık merkezi olmasının yanı sıra en önemli mısır üretim bölgesi olmuştur. Aynı zamanda Peru'daki en iyi mısır burada üretilmiştir.

Graben, Jeoloji graben kavramını paralel faylar ile çevrili depresif bloklar olarak tanımlamaktadır. Graben kelimesinin Almancadaki karşılığı hendek veya siper anlamına gelir. İç kuvvetlerden orojenez kırılma sonucu oluşmuştur.

Quebrada de Humahuaca, Arjantin'in kuzeybatısında, Buenos Aires'in 1649 kilometre kuzeyinde yer alan dar bir vadidir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan 155 kilometre uzunluğundaki vadi, kuzey ve batıda Altiplano, doğuda And dağları, güneyde ise Valles Teplados ile çevrilidir.

Salcantay, Salkantay veya Sallqantay Peru And Dağları'nın bir parçası olan Vilcabamba sıradağlarının en yüksek zirvesidir. And Dağları'ndaki en yüksek 38. ve Peru'daki en yüksek 12. zirvedir. Bununla birlikte, derin bir şekilde oyulmuş arazide bir menzil yüksek noktası olarak, Huascarán'dan sonra ülkedeki topografik olarak en belirgin 2. zirvedir.

Kayıp şehir, son derece gerileyen ve büyük ölçüde ya da tamamen ıssızlaşan, bunun sonucunda da eski önemi artık daha geniş bir dünya tarafından bilinmeyen bir şehir yerleşimidir. Birçok kayıp şehrin yeri unutulmuştur, ancak bazıları yeniden keşfedilmiş ve bilim insanları tarafından kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Yakın zamanda terk edilmiş ya da yerleri hiçbir zaman sorgulanmamış şehirler harabe ya da hayalet kasaba olarak adlandırılabilmektedir. Daha küçük yerleşim yerleri ise terk edilmiş köyler olarak adlandırılabilir. Avrupalı kaşiflerin ve maceraperestlerin 15. yüzyıldan itibaren Afrika, Amerika ve Güneydoğu Asya'da bu tür kayıp şehirleri araması, sonunda arkeolojinin gelişmesine yol açmıştır.