İçeriğe atla

Urmiye Çatışmaları

Urmiye Çatışmaları
I.Dünya Savaşı İran Cephesi Tebriz'in işgali

Ağa Petros (beyaz Kazak şapkalı) Müslümanların teslim olmasını beklerken.
Tarih9–10 Şubat 1918
Bölge
Sebep Urmiye şehrinde etnik ilişkiler
Sonuç Süryani Zaferi
Coğrafi
Değişiklikler
Urmiye şehri geçici olarak Asurların kontrolüne geçdi.
Taraflar

Asuri Gönüllüler

  • Tyari[1]
  • Ermeni fedayi
  • Yerel Farslar
  • Fransız Gönüllüler[2]

Kaçar Hanedanı

Komutanlar ve liderler

Mar Benyamin Şimun (Siyasi ve Ruhani Lider)
Ağa Petros

Malik Hoşaba

Erşad el-Muk
Musa Ağa Sadir
Erşad Hümayün
Hacı Samed

Riza Han  (ölü)
Çatışan birlikler
1000'den az[1] Bilinmiyor ama Süryaniler'den daha büyük[1]
Kayıplar
80'den az ölü[3] 1000+ ölü [3]

Urmiye çatışmaları - 9-10 Şubat 1918'de Urmiye bölgesinde Kaçar imparatorluğu ve yerel Azerbaycan Türkleri ile Süryani gönüllüleri arasında yaşanan çatışmalara verilen addır. Urmiye isyanı olarak bilinen olaylarda Aysorlar'a Ağa Petros[a] ve Malik Khoshab, Azerbaycan Türkleri'ne ise şehir belediye başkanı İrşad Humayun önderlik etmiştir. General Arshad el-Mülk de İrşad Humayun'un destekçisiydi. Bu çatışmalar Bolşevik devrimi sonrasında Rus ordusunun bölgeden çekilmesi sonrasında meydana geldi.

Urmiye çatışmaları, İtilaf Devletlerinin desteğiyle Güney Azerbaycan'da Süryani-Ermeni silahlı gruplarının uyguladığı etnik temizlik politikasının bir parçasıdır. Toplamda 100.000'den fazla insanın "Cilovluk" olarak da adlandırılan bu süreçler sırasında Süryani'ler tarafından öldürüldüğüne inanılıyor.

Arka Plan

Süryanilerin isyanı ve Güney Azerbaycan'a yerleştirilmesi

1916 yılında Osmanlı Devleti'nin Hakkari bölgesinde yaşayan Süryaniler, Rusya'nın desteğine güvenerek devletlerine karşı ayaklandılar. Ancak Osmanlı kuvvetleri karşısında uzun süre devam edemediler. Rusya'nın yardımıyla on binlerce Süryani (yerel halk onlara "cilov" diyordu) aileleriyle birlikte Güney Azerbaycan'ın Urmiye ve Selmas bölgelerine yerleştirildi.[5][6]

Urmiye çatışmalardan önceki olaylar

Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından İngiliz-Fransız güçleri bölgeye gelerek, aralarında Ermenilerin ve Süryanilerin de bulunduğu Hristiyan silahlı birliklerini örgütlediler. Osmanlı arşivlerinde bulunan bir belgede bölgedeki Süryani silahlı grubu şöyle anlatılıyor:[5]

Urmiye ve Salmas çevresinde 1'i Ermeni, 3'ü Süryani olmak üzere Rus albay komutasındaki 4 piyade taburunun yanı sıra 5.000 silahlı Ermeni ve Süryani birliği, 12 dağ bataryası ve çok sayıda ateşli silah bulunmaktadır.

1918 yılı Şubat-Mart aylarında Ermeni-Süryani birliklerinden oluşan Hristiyan ordusu, Savuçbulag bölgesinde geri çekilen Rus kuvvetlerinin silahlarını ele geçirdiler. Silahlı gruplar, başlıca Urmiye ve Dilman bölgesinde toplanmaya başladılar. Hatta Van bölgesinden, Osmanlı askerî birliklerinin önünden geri çekilen Ermeni ve Süryaniler de Urmiye gölü çevresinde birleşerek yerel Türk-Müslüman halka ve Osmanlı güçlerine karşı savaşmaya hazırlanıyorlardı. Bunu önlemek amacıyla Osmanlı güçleri hem Van bölgesinden Urmiye'ye doğru, hem de Erbil ve Revandiz bölgesinden Güney Azerbaycan ve Güney Kafkasya'ya doğru hareket ediyordu.[5]

Çatışmaların ilki 11 Ocak 1918 tarihinde başladı. Salmas'ta konuşlanmış 100 Süryani savaşçısından 55'i, ordulara kıyafet sağlamak amacıyla Culfa'ya hareket etti. Ancak yolda Kaçar ordusu tarafından pusuya düşürüldüler. Bundan kısa bir süre önce, Hoy'daki Süryani savaşçıları da saldırıya uğramıştı. Ancak onlar saldıran Kaçar ordusunu yenmeyi başardılar. Sonuç olarak başlangıçta 100 kişi olan Süryani savaşçılarından sadece 42 kişi kaldı.[7] Bu olay hızla patrik Mar Benyamin Şimuna'ya ulaştırıldı, o, İran süvarilerinin Tebriz'i terk edip Urmiye'ye doğru gittiğini görünce Urmiye valisi İrşad Homayun'un yanına, Ağa Petros dahil olmak üzere temsilciler gönderdi. İrşad Hümayun, meselelerin durmayacağını bildirdi ve bu Süryanilerin geri dönüşlerine yol açtı. Mar Benyamin Şimun bu haberi öğrendikten sonra hemen Süryani ve Ermeni milli konseylerini topladı ve bu meselelerin tartışılmasını istedi. Hem Ermeniler hem de Süryaniler, meselelerin bu şekilde devam etmesi durumunda direniş gösterme konusunda oybirliğiyle karar aldılar.[8]

Halil Paşa'nın 22 Ocak 1918 tarihinde Musul'dan Revandiz Grup Komutanlığına gönderdiği telgrafta, çeşitli güvenlik kaynaklarından alınan bilgilere göre Sakkız ve Savaşbulak'ın Rus kuvvetlerince tahliye edildiği ve Urmiye'nin de tahliye edileceği belirtiliyor. Ayrıca, belgede "Urmiye bölgesine güvenlik güçlerinin atanması ve gönderilmesi, Ermeni ve Süryani güçlerinin mevcut durumu hakkında alınan haberlere ciddi önem verilmesi" talep ediliyordu. Halil Paşa'nın yine 22 Ocak 1918 tarihinde İkinci Ordu Komutanlığına gönderdiği diğer şifreli telgrafta, Sakkız ve Savaşbulak'ın Rus kuvvetleri tarafından boşaltılmasına dair haberler, bölgedeki Ermeni ve Süryanilerin faaliyetlerine dair bilgiler verilmiştir. Belgede belirtiliyor ki, "15 Aralık 1917 tarihinde İtilaf Devletleri ile Rusya arasında imzalanan barışın maddesine uygun olarak gıda tedarik eden Şemdınan çevresindeki köylerimiz Ruslar tarafından iyi davranış görmesine rağmen, Ermeni ve Süryaniler tarafından yok edilmiştir. Canlarını kurtarabilenlerin ifadelerine göre Urmiye'nin güney tarafında iki bin kadar Ermeni ve Süryani güçleri vardır."[5]

9 Şubat'ta bazı Süryaniler, Urmiye'nin batı kapısından şehre girerken Erşad el-Mülk savaşçıları tarafından vurularak öldürüldü. Kısa bir süre sonra Erşad el-Mülk, Ağa Petros'un evine özel bir ekip göndererek onu tutuklamaya çalıştı. Ağa Petros'un evi Urmiye'nin Ermeni mahallesindeydi. Ağa Petros, ailesine saklanmalarını emretti ve evinin duvarları ve pencereleri kurşunlarla delinirken binanın içine yerleştirdiği makineli tüfekle onlara ateş etmeye başladı. Erşad el-Mülk savaşçıları ağır kayıplar verdikten sonra geri çekilmek zorunda kaldılar.[1]

Savaşlar

Şehrin gümrük binasını ele geçirmek için gönderilen 600 kişilik Aysor ordusundan kısa bir süre sonra Ağa Petros, silah ve topları almak için Rus eğitmenleriyle birlikte Hyperabat adlı bir köye gitti ve çok geçmeden Urmiye'ye geldi. Bir süre sonra Urmiye şehrinde yerel halk ile Süryaniler arasında bir çatışma başladı.[9]

Biraz sonra 150 kişilik Süryani kuvveti mühimmat deposunu ele geçirmek için gönderildi. Güçlü bir çatışmanın ardından Urmiye'liler geri çekilmek zorunda kaldı. İsyancılar el bombaları ve süngü kullanarak mühimmat deposunu ele geçirmeyi başardılar.[1][10]

Bu olaylardan sonra Urmiye'liler, şehrin Süryani kontrolündeki kısımlarına bir sonraki saldırılarını gerçekleştirdi. Bu saldırı Ağa Petros tarafından durdurulduktan sonra, o, Patrik Mar Benyamin ile birlikte bundan sonraki adımlarını planlamaya başladı. Tam o sırada, Erşad el-Mülk ve İrşad Hümayun liderliğindeki Urmiye'liler yeni bir saldırıya başladılar ve tüm gün savaşmalarına rağmen, daha iyi silah ve mühimmatlara sahip olan Süryanileri güçlendikleri mevzilerden çıkarmak mümkün olmadı. Sonuç olarak, çatışmaların ilk gününde Urmiye şehrinin tüm batı bölümü Süryanilerin eline geçti. Gece saatlerinde şehre ek kuvvetler yerleştirildi ve batı kapılarından birinde daha küçük birlikler tarafından şehrin güney bölgesinde diğer mevzilerin de ele geçirilmesi kararlaştırıldı, çünkü kapı Amerikan misyonunun yakınındaydı. Güney kapısında Malik Hoşaba, kendi Tyari[11][12] kabilesinden olan 200 savaşçısı ile mevzi almıştı. Onların mevkileri, ertesi sabah Kaçar askerlerinin çok büyük güçleri tarafından işgal edilecek olan şehrin antik kısımlarının tam karşısındaydı. Tyari savaşçılarının arkasında ve şehir duvarından yaklaşık yarım mil uzaklıkta, Karadağ süvarilerinin ele geçirdiği başka bir kale vardı.[1]

10 Şubat Cumartesi günü, sabah erken saatlerde, şehirde ve şehir dışında askerî harekâtlar aynı şekilde başladı. Bazı Süryani orduları, Ağa Petros'un çağrısına yanıt vererek Urmiye surları arasında saldırıya uğrayan arkadaşlarına savaş malzemesi getirirken, kaleyi terk eden Karadağ süvarileri onlara saldırdı ve oradaki malzemeleri ve topları ele geçirmeye çalıştı. Karadağ süvarileri mağlup edildiler ve liderleriyle birlikte kaleye doğru geri çekilmek zorunda kaldılar. Bundan sonra kaleye doğru saldıran Süryaniler bir süre sonra orayı ele geçirdiler. Bu saldırı sırasında General Rıza Han öldürüldü. Aynı zamanda, güney kapısında ve duvarların iç kısmındaki eski savunma bölgelerinde Malik Hoşaban'ın adamları, Erşad el-Mülk kuvvetlerinin saldırısını püskürttüler. Çarbaş kapısı olarak bilinen batı kapısına giden ana sokakta konuşlanmış olan Süryani orduları daha doğuya, şehir merkezine doğru ilerlemiş ve Erşad el-Mülk kuvvetlerini geri itmişlerdi. Urmiya'nın Müslüman sakinleri sokakları boşaltıp evlerinin çatısından ve pencerelerinden gerilla savaşlarına başladılar. Bundan sonra Ağa Petros, adamlarına saldırıyı durdurma emri verdi.

Çatışmalar yatıştıktan, Müslüman ordusu geri çekildikten ve Urmiye Müslümanları teslim olmaya başladıktan sonra Erşad el-Mülk Süryanilere teslim oldu. İrşad Hümayun, Fransız rahip Monsenyör Sontag'ın yanına koştu. İrşad bir süre sonra Mar Thomas Audon'u [b] öldürdü.[3]

Savaşlarda Urmiye'liler 1000'den fazla kişiyi, Süryaniler ise 80 kişiyi kaybetmişlerdir.[10]

Savaşın Süryaniler lehine sonuçlanması büyük ölçüde Tyari kabilesinden savaşçıların çabalarına bağlanıyor.[1]

Soykırımın yaşandığı dönemde yaşayan Seyid Ahmed Kesrevi'ye göre şehri bombalayan Ermeniler, halk arasındaki paniği fırsat bilerek şehre girmiş, evleri ateşe vermiş, toplu katliamlar gerçekleştirmiştir. Bu korkunç olaylar sırasında genel olarak yüzlerce masum Azerbaycanlı vahşice katledildi. Ahmed Kesrevi, bu olaylarda Ermeni ve Süryanilerden oluşan Hristiyan ordusunun 130.000'den fazla insanı öldürdüğünü yazıyor.[5]

Sonuç

Patrik, danışmanları ve generalleriyle birlikte müttefik devletlerin temsilcilerinin ardından Urumiye Müslümanlarının teslim olmalarını kabul etmek için hazırladığı şartları dinlemek ve ayrıca onları teslim olduklarında yanında tutmak için gönderildiği zaman şehir hala Süryani orduları tarafından yönetiliyordu. Müslüman Molla bu şartları imzaladı.[1]

Urumiye'deki katliamdan sonra bölgede Süryani-Ermeni faaliyetleri daha da arttı. İngilizlerin bölgeye yaklaşmaları onların faaliyetlerini daha da artırdı.[5]

Notlar

  1. ^ Osmanlı İmparatorluğu'nda doğmuş bir Süryaniydi. Kısa bir süre Osmanlı Devleti'nin Urmiye Konsolosu olarak görev yaptı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusların Urmiye'ye girmesinden sonra onların koruması altına girdi, Ruslar ona küçük bir askeri müfreze ve general rütbesi verdi.[4]
  2. ^ Keldani Katolik Kilisesi içindeki Urmiye Keldani Başpiskoposluğu Başpiskoposu.[13][14]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h Werda 1924.
  2. ^ Werda 1924, s. 91.
  3. ^ a b c Ismael 1964, s. 91.
  4. ^ "General Agha Petros". www.zindamagazine.com. 1 Aralık 2007. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2023. 
  5. ^ a b c d e f Nəcəfli 2016.
  6. ^ Dilməqani 2011.
  7. ^ Ismael 1964, s. 87.
  8. ^ Ismael 1964, s. 88.
  9. ^ Ismael 1964, s. 89.
  10. ^ a b Ismael 1964, s. 90.
  11. ^ Odisho 1988, s. 21.
  12. ^ Aboona 2008, s. 2.
  13. ^ "Archbishop Thomas Audo †". www.catholic-hierarchy.org. 2004. 11 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2023. 
  14. ^ Naby 2016.

Kaynak

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ermeni isyanları</span> Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni ayaklanmaları

I. Dünya Savaşında Ermeni İsyanları, Taşnak, Armenakan, Hınçak Ermeni partilerinin faaliyetleridir. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni ulusal örgütleri Ermeni milisleri ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni gönüllü birliklerine katılarak Rus Kafkasya Ordusu'na destek vermiştir. 14 Kasım 1922 tarihli New York Times gazetesi, Birinci Dünya Savaşı'nda 200.000 Ermeni'nin İtilaf Devletleri ordularında veya İtilaf Devletleri tarafında savaşan bağımsız birliklerde savaştığını yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi</span> Türk Kurtuluş Savaşının bir cephesi

Doğu Cephesi, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında 1919-1921 yılları arasında Türk-Ermeni Savaşı dahil olmak üzere, Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya'da gerçekleşen muharebelerden meydana gelen cephe.

<span class="mw-page-title-main">Kafkasya Cephesi</span> Osmanlı Cephesi

Kafkasya Cephesi, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun 2. ve 3. orduları ile Rus İmparatorluğu Kafkas Ordusu'nun karşı karşıya geldikleri cephe. Kafkasya Cephesi, savaş sırasında Doğu Anadolu Bölgesi içlerine kadar genişlemiş, Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Kara harbi, Karadeniz Bölgesinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu deniz gücü ve Rus donanması tarafından desteklenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Malazgirt Muharebesi (1915)</span>

Malazgirt Muharebesi, I. Dünya Savaşı'nın Kafkasya cephesi savaşıdır. 26 Temmuz tarihinde Rus güçleri Malazgirt'i terk ederek Van'a doğru çekilmişlerdir.

Serdarabad Muharebesi, 21 Mayıs-29 Mayıs 1918 tarihinde Ermeni düzenli ordusu, Ermeni milisi ve Osmanlı ordusunun karşılaştığı savaştır. Serdarabad Anıtı bu savaş anısına dikilmiştir.

Trabzon Harekâtı, I. Dünya Savaşı sırasında Trabzon'un Rus kuvvetlerince ele geçirilmesini sağlamış deniz ve kara harekâtıdır.

<span class="mw-page-title-main">İran Cephesi</span>

İran Cephesi veya İran'ın İşgali ya da Osmanlı'nın İran ile yaptığı son savaş olan 1914-18 Osmanlı-İran Savaşı, Osmanlı, Britanya ve Rusya ve Kaçar Devleti'nin arasında Kuzey Azerbaycan'da yaşanan bir dizi askeri çatışmadır. Cephenin, İran için yıkıcı olduğu aşikârdı. Çatışmalarda, İngiliz ve Rus faaliyetlerinin etkisiyle 1917-1919 yılları arasında yaşanan İran kıtlığı nedeniyle 2 milyondan fazla İranlı sivil öldü. Kaçar hükûmetinin I. Dünya Savaşı ve sonrasında ülkenin egemenliğini koruyamaması, 1921'de bir darbeyle Rıza Şah Pehlevi'nin ülkenin başına geçmesine ön ayak oldu.

<span class="mw-page-title-main">Revan Hanlığı</span> 1747 ile 1828 yıllarında faaliyet gösteren Türk hanlığıdır. Kökeni Türk olan hanlığın bayrağında elinde kılıç tutan bir aslan sembolü vardır.

Revan Hanlığı, merkezi günümüzdeki Erivan şehrini başkent olarak seçen ve 1747 ile 1828 yıllarında faaliyet gösteren hanlıktır.

Oltu Muharebesi, 25 Haziran-5 Eylül 1920 tarihlerinde Ankara Hükûmeti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti arasında yapılan savaştır. Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bakü Muharebesi (1918)</span> 1. Dünya Savaşı sırasında Rus ve Türk orduları arasında geçen savaş

Bakü Muharebesi, 1918 yılında Azeri ve Dağıstanlı gönüllülerle takviye edilen ve Kafkas İslam Ordusu adı verilen Osmanlı Ordusu'nun Bakü Sovyeti, Britanya İmparatorluğu, Merkezi Hazar Diktatörlüğü ve Beyaz Ordu karşısında Bakü'yü almak için giriştiği muharebe.

<span class="mw-page-title-main">Süryani Katliamı</span> Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen sürgün

Süryani Soykırımı veya Arami Katliamı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ordusunun güneydoğu Anadolu ve İran'ın tarihi Azerbaycan bölgesinde, bazı Kürt aşiretlerinin yardımıyla Süryani Hristiyan azınlıklara karşı işlediği, tüm Süryani ve Süryani-i Kadim nüfusu 1914'de 58.983 iken bu sayının yaklaşık 5 katı olan 270 bin ila 300 bin arasında Süryani'nin öldüğü iddia edilen, sürgün etme ve katliamdır. Lakin daha sonra, alttaki Görüntüler kısmında bulunan resimden de görüldüğü üzere Rosie Malek-Yonan, Los Angeles, California'da bulunan Süryani Soykırım Anıtı'na bu sayıları 3 katına çıkarıp, 500 bin daha arttırarak 750 bin Süryani'nin soykırıma uğratıldığını belirten plakayı koydurmuştur ki bu da aslen 1914'te yaşayan tüm Süryani sayısının 12.7 katıdır.

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1915)</span>

1915 Van İsyanı ya da İkinci Van İsyanı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Van Vilayeti sınırları içindeki Ermenilerin çıkardıkları isyandır. Olayların süresi, Van Vilayeti'nin diğer bölgelerinde daha önce başlamış olmalarıyla birlikte, Van merkezine yayıldıkları süreyi esas alarak 19 Nisan-6 Mayıs 1915 arası olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Erzurum Muharebesi (1877)</span>

Erzurum Muharebesi (1877), Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 8-9 Kasım 1877'de yapılan savaştır. Ruslar, Erzurum'u almak için hücuma geçtiler. Şehrin eteklerine kadar gelen, Aziziye tabyalarını ele geçiren ve şehir merkezine saldırmaya hazırlanan Ruslara karşı, Nene Hatun ve Erzurum halkı, tabyadan kalan askerlerle birleşip karşı saldırıya geçti. Geceden başlayıp sabaha kadar süren bir savaşın ardından Ruslar, Aziziye Tabyalarını boşaltıp kentten geri çekildiler.

Maçka Muharebesi , 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın doğu cephesine meydana gelen bir çatışmadır.

<span class="mw-page-title-main">Freydun Atturaya</span>

Freydon Bet-Avraham Atoraya İran'ın Urmiye bölgesinde bulunan Charbash'ta doğmuş Asurlu Süryani doktor.

<span class="mw-page-title-main">Kalafat Muharebesi</span> Muharebe

Kalafat Muharebesi ve Kuşatması, Kırım Harbi'nin Tuna Cephesi'nde, Vidin'in karşısında, Tuna Nehrinin kuzey kıyısında bulunan Romanya'nın Kalafat Kasabası'nda meydana gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Süryanileri</span> Suriyede yaşayan Süryaniler

Suriye Süryanileri Suriye'nin kuzeydoğu yarısı olan Yukarı Mezopotamya'ya özgü etnik ve dilsel bir azınlıktır. Suriyeli Süryaniler, Suriye'de yaşayan Süryani kökenli insanlar ve Süryani-Süryani mirasına sahip olan Süryani diasporasındaki insanlardır.

<span class="mw-page-title-main">Tebriz'in işgali</span>

Güney Azerbaycan bölgesindeki Tebriz şehri, Osmanlı ve Rusya arasında Birinci Dünya Savaşı boyunca birkaç kez el değiştirdi.

Erzurum Muharebesi, I. Dünya Savaşı'nın son dönemlerinde Kafkasya bölgesinde gerçekleşen önemli bir askeri çarpışmadır. Muharebe, Ermeni ve Osmanlı kuvvetleri arasında gerçekleşmiş ve Erzurum'un Kâzım Karabekir komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Asuri Gönüllüler</span> Milis kuvveti

Asuri Gönüllüler veya Süryani gönüllüler, 1. Dünya Savaşı sırasında İtilaf Güçleri ile ittifak kuran Katolikos-Patrik Mar Şimun Benyamin'in ruhani liderliği altında, esas olarak Baz'lı General Ağa Petros Elia ve Malikler olarak bilinen birkaç kabile lideri tarafından yönetilen etnik bir Süryani askerî gücüydü. İngiliz papaz ve yazar William A. Wigram tarafından "En Küçük Müttefikimiz" olarak tanımlanıyor Malik Aşiretinin bilinen üyelerinden birisi malik Hoşaba'dır malik aynı şekilde tyari aşiretininde üyesidir bu sebepten Asuri gönüllüler tyari ve malik aşiretinin üyelerinden oluşan askeri guruplara bağlıdır