İçeriğe atla

Umur Bey

Mehmed Beyoğlu Umur Bey[1]
Aydınoğlu Beyi
Mersin Deniz Müzesi’nde bulunan Umur Bey büstü
2. Aydınoğulları Beyi
Hüküm süresiOcak 1334 – Mart 1348
Önce gelenMübârizeddin Gazi Mehmed Bey
Sonra gelenMehmedoğlu Hızır Bey
Doğum1309-1310
Birgi, Ödemiş, İzmir
ÖlümMart 1348 (38-39 yaşında)
İzmir
DefinBirgi, Ödemiş, İzmir
BabasıMübârizeddin Gazi Mehmed Bey
Diniİslam
Umur Bey'in Birgi, Ödemiş'teki heykeli.

Umur Bey ya da tam sanıyla Aydınoğlu Gazi Umur Bey (ö. 1348), Aydınoğulları Beyliği’nin ikinci ve en ünlü beyidir.

Denizci olarak büyük şöhret kazanmış bir Türk askeri ve devlet adamıdır. Şair ve tarihçi Enverî tarafından "Düstûr-Nâme” adlı eserde hayatı destanlaştırılmış bir şekilde anlatılır.

Yaşamı

1309 yılında Leşkeri-eli’nde (Aydınoğlu topraklarında) dünyaya geldi. Aydınoğulları Beyliği’nin kurucusu Aydınoğlu Mehmet Bey’in beş oğlundan ikincisidir. İsmi “işler, yükümlülükler, görevler“ anlamına gelir. İslami lakabı; “Dinin güzelliği” anlamına gelen “Bahaüddün”’dür.

Genç yaşta İzmir valiliğine atandı ve babasının Ayasuluk’ta (bugünkü Selçuk) kurduğu donanma ile korsanlık yaparak ün kazandı.[2] Sakız Adası, Bozcaada, Eğriboz, Mora Yarımadası ile Rumeli sahillerine akınlar düzenledi. Babasının ölümünden sonra diğer kardeşlerinin de onayıyla 1334 yılında beyliğin başına geçti. Saltanatı, 1348’de ölümüne dek 14 yıl sürdü. Beylik, onun idaresi altında en parlak günlerini yaşadı.

Beyliğinin ilk yılları

Umur Bey, 1335 yılında Alaşehir’i (o zamanki adıyla Filadelfiya) kuşatarak aldı.[3] 1336’da Bizans İmparatoru III. Andronikos'un Midilli ve Foça'daki âsi Cenevizliler üzerine donanma ile yaptığı harekâtta Saruhan donanmasıyla beraber Umur Bey de donanmasıyla İmparatora yardım etti. Bu sefer esnasında VI. İoannis (Kantakuzen) ile tanışıp dost oldu.[2] İmparatorun Ceneviz seferindeki yardımına karşılık Umur Bey’e Sakız Adası verildi; o da Alaşehir’den vergi almaktan vazgeçti; böylece Bizans ile dostluk ilişkileri devam etti.[3] Umur Bey, 1337’deki Arnavut isyanının bastırılmasında da Bizans’a yardım etti.

Karadeniz seferi ve gemileri karadan yürütmesi

Umur Bey’in, kardeşi Hızır Bey ile birlikte Adalar ve Yunanistan üzerine seferler düzenledikten sonra 1338-1340’ta Karadeniz seferi yaptığı; Kili ve diğer sahilleri vurduğu; bu sefer sırasında 300 gemiden oluşan donanmasını karadan çekerek Mora girişindeki Germe Hisarı’na ulaştıkları; dönüşte de Germe yakınında tekrar karadan geçerek İzmir’e ulaştıkları 1465 tarihli “Düstürname-i Enveri” adlı eserde anlatılmıştır.[4] Bu nedenle Umur Bey’den “gemileri karadan yürüten ilk Türk” olarak bahsedilir.[5] Ancak Bizans kaynaklarında bahsedilmeyen bu olayın bir kurgu olduğu, eserin yazıldığı yıllardaki Osmanlı fetihleri için ideolojik bir kaynak oluşturması için Umur Bey’in bazı gerçek seferlerinin ayrıntılarına dayanarak hayal ürünü bir sefer hikâyesi yaratılmış olduğu da iddia edilmektedir.[4]

Düstürname-i Enveri'ye göre, Umur Bey’in donanması İzmir’den 350 gemi ile yola çıkmış ve on dokuz gündüz-gece yol almış ve yirminci gün karaya ulaşmıştır. Germe'de 50 gemi bırakılıp diğer 300 gemi tahtaları sabun ile kayganlaştırılıp muhtemelen halatlarla çekilerek karadan yürütülmüş ve Karadeniz’e atlatılmıştır. Gazi Umur Bey, İstanbul’da tekfur tarafından misafir edilmiş ve sonrasında Eflak bölgesindeki Kili’ye ulaşmıştır. Orada birçok kaleye akınlar yaparak yüklü bir ganimetle tekrar aynı yoldan geri dönmüştür.[6][7][8] Araştırmacılar arasında konuya dair bir birliktelik mevcut değildir. Gazi Umur Bey’in seferi konusunda tarihçi Mükrimin Halil Yinanç,[9] Paul Lemerle,[10] Erdoğan Merçil[11] Z. Günal Öden,[12] Karadeniz ve Tuna Nehri deltasındaki Kili seferi üzerinde durmuşlardır. Himmet Akın ve Tuncer Baykara ise Tuna Deltası’ndaki Kili ve Yunanistan’ın batısındaki Epir seferlerinin muhtemelen Enverî tarafından birbirine karıştırıldığı veya bu seferlerin anlatımda iç içe geçtiğini ifade etmektedirler.[8] Himmet Akın, Enverî’deki Germe’nin İnebahtı civarındaki Germe olduğunu ve Umur Bey’in daha önce bölgeye yaptığı bir sefer olduğunu ifade etmektedir. Kili seferinin ise 1339-1340’da gerçekleştiğini belirtir.[13] Bununla birlikte, İnebahtı yakınlarındaki Germe tezini, Piri Reis’in aktardığı bilgi ile de desteklemiştir.[14] Tuncer Baykara, 1342 yılı sonlarında gerçekleştiğini ifade ettiği sefer ile ilgili olarak bir boğaz ile ayrılan yerlerde Türklerin kuzeydeki denize kara; güneydekine ise ak dediklerini ifade etmiştir. Hatta Sinop’ta da bu gerçeğin yaşadığını eklemiştir. Buradan hareketle de Türklerin Mora’nın öte yanına Karadeniz demiş olabileceklerini ifade etmiştir. Böylece buradaki Karadeniz ile büyük Karadeniz’in birbirine karıştırıldığını ve iki seferin tafsilatının birbirine geçtiğini belirtmiştir.[15] H. Necati Hatipoğlu da sadece Epir seferi üzerinde durmakta; buna dayanak olarak da Antikçağ’da gemilerin Korinth kıstağında karadan yürütüldüğünü ve nihayetinde burada kazılarla ortaya çıkarılan Diolkos gemi güzergâhının bulunduğunu ifade etmiştir.[16]

Mustafa Daş’a göre Gazi Umur Bey’in gemileri karadan yürüttüğü yerle ilgili iki farklı görüş bulunmaktadır. İlk görüş, Yunanistan ve Mora arasındaki Korinth kıstağından, ikinci görüş ise Ege ve Marmara arasındaki Gelibolu kıstağından gemilerin karadan yürütüldüğünü belirtir. Daş, bu konuda müstakil bir inceleme yapmış ve Enverî’nin Umur Bey’in seferlerini karıştırmadığını belirtmiştir. Enverî’nin iki farklı seferi ayrı ayrı anlatması gerektiğini savunan Daş, 1336-1341 yılları arasında Umur Bey’in Bizans’a müttefik olarak yardım ettiğini ve 1341 yılında Karadeniz ile Tuna Nehri deltasındaki Kili üzerine bir sefer düzenlediğini ifade eder.[17] Mustafa Daş, ayrıca Piri Reis’in bu konuda verdiği bilgiyi Enverî’den bir yansıma olarak değerlendirir ve Piri Reis’in “İhtiyar Hıristiyanlardan şunları işittim[14] ifadesiyle bilginin kendisine aktarıldığını belirttiğini vurgular.[18] Germe terimi, yer adı olarak kullanılmasının yanı sıra duvar ve sur anlamında da kullanılmıştır. Enverî’de de bu terim duvar ve sur anlamında geçmektedir.[19] Bu bağlamda, Gazi Umur Bey’in İzmir’den çıkıp Gelibolu kıstağından gemileri karadan geçirerek Marmara’ya, oradan da Karadeniz’e geçip Kili’ye sefer düzenlemesi daha olası görünmektedir.[20] Ancak bu konu hakkında Enverî dışında çağdaş bir kaynağın bulunmaması, karadan gemi yürütme olayını tartışmalı hale getirmektedir.[19]

Bizans taht mücadelesine müdahalesi

1341’de İmparator Andronikos’un ölümü üzerine yerine geçen küçük yaştaki oğlu İoannis tahta oturtulmuş; Umur Bey’in dostu Kantakuzen ise çocuk imparatora vasi tayin edilmişti. Çok geçmeden imparatorlukta taht mücadeleleri başladı ve Dimetoka’da kendisini imparator ilan eden Kantakuzen, Umur Bey’den yardım istedi. 1342 yılında donanması ve ordusu ile Meriç nehri ağzına kadar gelen Umur Bey, mevsim şartları yüzünden İzmir’e geri dönmek zorunda kaldı. Ertesi yıl yeniden Trakya sahillerine geldi; Selanik ve Trakya taraflarını yağmaladı ancak kesin bir sonuç elde edemeden geri döndü.

Haçlı donanması ile mücadelesi

Doğu Akdeniz adalarındaki Latinler, Umur Bey’in bu derece güçlenmesinden korkarak Papa VI. Clemens’i bir Haçlı seferi düzenlemeye davet ettiler. Öte yandan Bizans’ın çocuk imparatorunun annesi olan Savoylu Anna, Umur Bey’in yenilmesi halinde Ortodoks ve Latin kiliselerini birleştirmeyi vadetti.[2] Böylece 1344 yılında Papalık, Venedik, Ceneviz, Kıbrıs, Rodos Şövalyeleri’nin gemilerinden oluşan bir Haçlı donanması İzmir’i kuşattı. Umur Bey, bu güç karşısında yenilerek İzmir’in sahil kesimini kaybetti; Türk donanması yakıldı. Yukarı İzmir’e çekilen Umur Bey, Latinlere mütareke teklif etti ve mücadele geçici bir süre durdu.

Donanması yandıktan sonra ganimet elde etmek ve Dimetoka’da zor durumda olan Kantakuzen’e yardım etmek için kara yoluyla Rumeli’ye geçmeyi deneyen Umur Bey, Saruhan Beyliği topraklarından geçmek için Saruhan Bey’den izin aldı. 1345 yılında Çanakkale Boğazı’ndan Rumeli’ye geçti. Bazı savaşlar yaptı ve Kantakuzen’le beraber İstanbul üzerine yürüdü ancak bir sonuç alamadı. Beraberinde gelen Saruhanoğlu Süleyman Bey’in hummadan ölmesi üzerine yukarı İzmir’e geri dönmek zorunda kaldı.[3] Kantakuzen’e Osmanlı Devleti’nin hükümdarı Orhan Bey ile anlaşmasını önerdi.[2]

Döndükten sonra İzmir sahili üzerine saldırılar yapan Umur Bey, Ayasoluk’ta Türk donanmasını yeniden faaliyete geçirdi. Rodos şövalyeleri, bazı imtiyazlar elde etmek şartıyla Sahil İzmir'i, Aydınoğuları'na terk etmek üzere bir anlaşmaya vardılar. Ancak Papa bu anlaşmayı kabul etmeyince Umur Bey 1348'de İzmir Liman Kalesi'ni kuşattı.

Ölümü

Umur Bey, İzmir kuşatması sırasında kale surlarına tırmanırken atılan oklarla hayatını kaybetti. Cenazesi, Birgi’de babasının yanına defnedidi. Yerine ağabeyi Hızır Bey geçti.

Umur Bey’in hayat hikayesi, yaptığı fetihler, akınlar, deniz seferleri Osmanlı Devleti’nin Fatih dönemi vakanüvislerinden olan Enverî tarafından 1465’te kaleme alınan “Düsturname-i Enveri”’de ayrıntılarıyla anlatılmıştır.

Yazar, şair ve alimleri koruyan bir devlet adamı olarak tanınan Umur Bey’in Kelile ve Dimne’yi ilk defa Farsça’dan Türkçe’ye çevirttiği bilinir.[21] Ayrıca koruyucu hekimliğe dair bir tıp eseri olan “Tabiatname” Umur Bey adına “Tutmacı” tarafından Farsçadan Oğuz Türkçesine çevrilmiştir.[22]

Kaynakça

  1. ^ Emecen, Feridun (2012). "Umur Bey". TDV İslâm Ansiklopedisi. 42. Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 156-159. 14 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  2. ^ a b c d "E-tarih.org sitesi, Aydınoğulları Beyliği, Erişim tarihi:14.03.2012". 2 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2012. 
  3. ^ a b c "Enfal.de sitesi, Aydınoğuları Beyliği, Erişim tairhi:14.03.2012". 22 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2012. 
  4. ^ a b "Konstatine Zhukov, Pîrî Reîs'in "Kitâb-ı Bahriye'si Işığında Umur Paşa Destanı, Tarih İncelemeleri Dergisi, Cil 22, Sayı 1, Temmuz 2007" (PDF). 26 Kasım 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2012. 
  5. ^ "Güner Dokuyucu, Gemileri Karadan Yürüten İlk Türk Umur Bey, Fatih'e İlham Vermişti, Mücadele Gazetesi, 28.02.2012". 2 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2012. 
  6. ^ Düstûrnâme-i Enverî, Ancien Fonds Turc, 250: vr.73-74, Düstûrnâme-i Enverî 1928: 43-45, Le Destan d’Umûr Pacha (Düsturname-i Enverî) 1954.
  7. ^ Celep, M. (2017). Düsturname-i Enveri’nin Transkeripti ve Türk Kültür Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi (XVIII.Kitap-Aydınoğulları). (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 59-63.
  8. ^ a b Turan, R., Altınkaynak, S. (2023). “İstanbul’un Fethinde Gemilerin Karadan Yürütülmesinin Arka Planı”. Gazi Türkiyat, 32: 1-11.
  9. ^ Yinanç, M. H. (1930). Düstûrnâme-i Enveri Medhal. İstanbul, s.41.
  10. ^ Lemerle, P. (1957). L’Emirat d’Aydın Byzance et l’Occident. Recherches sur “La Geste d’Umur Pacha”. Paris: Presses Universitaires de France. s. 129-143.
  11. ^ Merçil, E. (1991). “Aydınoğulları”. DİA, 4: 240.
  12. ^ GÜNAL ÖDEN, Z. (2002). “Aydınoğulları Beyliği”. Türkler, 6: 793-796.
  13. ^ AKIN, H. (1946). Aydın Oğulları Hakkında Bir Araştırma. İstanbul: Pulhan Matbaası. s. 42-43.
  14. ^ a b “Espire İspiti limanının güneybatısı lodos tarafında Seline Kalesi vardır. Kalenin İnebahtı tarafında Keşişlik Adası vardır. Bu adayı merhum Gazi Umur Bey fethetmiştir. İhtiyar Hıristiyanlardan şunları işittim: Gazi Umur Bey, Atina körfezinden İnebahtı Körfezine kadar altı millik mesafeden gemilerini karadan aşırarak İnebahtı yakınlarında bazı yerleri fethetmiş; sonra gemileri yakarak esirleri karadan sürüp bu tarafa getirmiş vesselâm.” Piri Reis, Kitâb-ı Bahriyye (Denizcilik Kitabı) I. (haz. Yavuz Senemoğlu), Tercüman Yayınları. s. 282.
  15. ^ Baykara, T. (1990). Aydınoğlu Gazi Umur Paşa. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. s. 68-69.
  16. ^ HATİPOĞLU, H. N. (2005). “Orta Çağda Akdeniz’de Deniz Güçlerinin İncelenmesi Anadolu’da İlk Türk Denizciliği (Umur Bey’in Epir Harekatı)”, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı. İstanbul: Deniz Basımevi. 137.
  17. ^ Daş, M. (2013). “Aydınoğlu Umur Bey’in Tartışılan Epir ve Tuna Seferi”. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 79-81.
  18. ^ Daş, M. 2013, s.80
  19. ^ a b Turan, R., Altınkaynak, S. 2023, s.8.
  20. ^ Daş, M. 2013, s.81.
  21. ^ Bu çeviriyi yapan “Kul Mesut”’un 1350 yılında yeğeni İzzeddin Ahmet ile birlikte “Süheyl-ü Nevbahar” adlı mesneviyi kaleme alan “Hoca Mesut” olabileceği düşünülür.
  22. ^ "Memleket Gazetesi, Tabiatname Türkçe'ye çevrildi, 03.12. 2009". 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2012. 
Resmî unvanlar
Önce gelen:
Muharizalsîn Gazi Mehmed Bey

Aydınoğulları Beyi

1334-1348
Sonra gelen:
Mehmedoğlu Hızır Bey

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Karesi Beyliği</span> Türk beyliği

Karesi Beyliği, Karesioğulları Beyliği, Karasi Beyliği veya Karasioğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin gerilemesinden sonra Oğuz boyları tarafından Balıkesir-Çanakkale ve Bergama yöresinde kurulan Anadolu Türk beyliğidir. Eşrefoğulları'ndan sonra en kısa hüküm süren beyliktir. Bu yöredeki ilk Türk devletidir.

<span class="mw-page-title-main">Orhan Gazi</span> 2. Osmanlı padişahı (1324–1362)

Orhan Gazi veya Orhan Bey, Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci padişahıdır. 1324 ile 1362 yılları arasında hüküm sürmüştür. Babası Osman Gazi'den 16.000 km² olarak aldığı beyliği, oğlu I. Murad'a 95.000 km² ila 100.000 km² arsa bıraktığı biliniyor.

<span class="mw-page-title-main">Menteşe Beyliği</span> Anadoluda bir Türk beyliği

Menteşeoğulları Beyliği Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde Güneybatı Anadolu’da kurulmuş bir Türk beyliğidir. Sınırları aşağı yukarı bugünkü Muğla iline denk gelen bu beyliğin hakimiyeti, 13. yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Diğer Anadolu Beylikleri gibi Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girdi. Muğla ili Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar Menteşe Sancağı olarak anıldı.

<span class="mw-page-title-main">Aydınoğulları Beyliği</span> II. Dönem Anadolu Beyliği

Aydınoğlu Beyliği veya Aydınoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında Güneybatı Anadolu’da Aydın ve çevresinde kurulmuş; döneminde hayli etkili olmuş bir Türkmen beyliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Saruhanoğulları Beyliği</span> Saruhanoğulları Beyliği veya Saruhanlılar Batı Anadoluda özellikle Manisa ve çevresinde hüküm sürmüş Kuman-Kıpçak veya Oğuz kökenli bir Türk beyliği

Saruhanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında kökenlerinin Oğuzlardan olan Türkler veya bir başka iddiaya göre Manisa bölgesindeki yer adlarından ve bazı maddî işaretlerden yola çıkılarak Kıpçak olduğu belirtilen beylik. Bölgede Kıpçak boylarına ait adların Harezm emîrleriyle gelenler yanında İznik İmparatoru III. İoannis Vatatzes'in döneminde 1241-1250’lerde Trakya’dan getirtilip Batı Anadolu'ya, Menderes vadisi ve Frigya, Bitinya olmak üzere sınırlara yerleştirilmiş olan Kuman/Kıpçaklar’la ilgili olmasının akla yakın olduğu düşünülür. Ancak Saruhanoğullarını bunlara bağlama konusunda delil olmadığı söylenir. Bu bakımdan Saruhan Bey’in de Selçuklu uç bölgesinde yerleşmiş emîrlerden biri olması dışındaki görüşlerin şimdilik kesin olmadığı belirtilir. Batı Anadolu’da Manisa ve çevresinde, Gediz Nehri havzasında Menemen, Gördes, Demirci, Kemalpaşa, Turgutlu, Ilıca ve Akhisar gibi kent ve kasabalarda ağırlıklı olarak kurulmuş bir Türk beyliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Germiyanoğulları Beyliği</span> Batı Anadoluda eski bir Türk beyliği

Germiyanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde Batı Anadolu’da Kütahya merkezli olarak kurulmuş bir beyliktir. Germiyan adının anlamı Farsçada "sıcak" anlamına gelen germâ sözcüğünden, yine Farsçadaki çoğul üretme takısı -yân ile türetilmiştir. "Ilıcalar" anlamına gelir. Germiyan aşiretinin menşei hakkında çeşitli görüşler vardır.

<span class="mw-page-title-main">Çaka Bey</span> Türk amiral

Çaka Bey veya Çağa Bey, Selçuklu komutanı ve denizcisidir. 1071'deki Malazgirt Meydan Muharebesi'nin ardından Selçukluların Anadolu coğrafyasına yayıldıkları dönemde Smirni merkezli bağımsız bir beylik kurmuştur. Türk tarihinin ilk donanmasını oluşturduğu için tarihteki ilk Türk amirali olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Birgi, Ödemiş</span>

Birgi, İzmir ilinin Ödemiş ilçesine bağlı bir mahalledir.

<span class="mw-page-title-main">Dimetoka</span> Yunanistanın Batı Trakya bölgesi, Meriç ilçesi, Dimetoka belediyesine bağlı kent

Dimetoka, Yunanistan'da, Batı Trakya'da, Evros (Meriç) ilinin (nomos) sınırları içinde bir ilçedir.

<span class="mw-page-title-main">Anadolu beylikleri</span> 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kurulmuş olan Türk ülkelerine verilen genel ad

Anadolu Beylikleri, Anadolu Türkmenlerinin 1071'deki Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu’da kurdukları devletlerdir. Savaşın hemen ardından, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kurulan devletlere Birinci Dönem Anadolu Beylikleri denir. Anadolu'nun batı ucunda İznik'i başkent edinen, sonradan da Haçlı Seferleri nedeniyle başkentini Konya'ya taşıyarak Orta Anadolu merkezli olarak devam eden Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve yıkılmasından sonra kurulan devletler ise İkinci Dönem Anadolu Beylikleri olarak ifade edilir.

İzmiroğlu Cüneyd Bey Osmanlı Devleti'nin yaşadığı Fetret Devri ve II. Murad'ın saltanatının ilk yıllarında gündemde kalmış, Osmanlı Devleti'nin bu 20 yıllık süredeki bütün toparlanma çabalarında karşısına çıkmış bir yerel yönetici ve asidir. İsmi bu anlamda Fetret Devri ile özdeşleşmiştir.

Osmanlı donanması, Osmanlı Devleti'nin askerî deniz gücü. XIV. yüzyılda kuruldu. Osmanlı Devleti, 1323 yılında Karamürsel'i fethederek denize ulaştı, Kara Mürsel komutasında ilk donanma oluşturuldu ve Kocaeli'nde yapılan savaşlarda denizden destek sağlandı. 1327 yılında Karamürsel'de ilk Osmanlı tersanesi kuruldu ve böylece deniz gücünün kurumsallaşma çalışmaları başladı. Osmanlı donanmasında hiyerarşik sisteme geçildi, ilk Derya Beyi, Kara Mürsel Bey oldu. 1337 yılında Kocaeli ele geçirildi; böylece 1353 yılında gerçekleşecek olan Rumeli'ye geçişin önü açıldı. Bundan sonra donanmanın merkezi sırasıyla İzmit, Gelibolu ve son olarak da İstanbul oldu.

<span class="mw-page-title-main">Cerbe Deniz Muharebesi</span> 1560 yılında gerçekleşen deniz savaşı

Cerbe Deniz Muharebesi 1560 yılının Mayıs ayında Tunus'un Cerbe Adası açıklarında Kaptan-ı Derya Piyale Paşa kumandası altındaki Osmanlı Donanmasıyla İspanyol kuvvetlerinin başını çektiği bir Haçlı Donanması arasında yapılmış bir deniz savaşıdır. Osmanlıların büyük bir zafer kazandığı bu savaşta Haçlı gemilerinin yarısı batırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">VI. İoannis</span> Bizans İmparatoru

VI. İoannis Kantakuzenos veya Cantacuzene, 1347–1354 arasında Bizans imparatoruydu.

<span class="mw-page-title-main">İzmir Haçlı Seferi</span>

İzmir Haçlı Seferi 1343–1351 yılları arası Papa VI. Clemens tarafından İzmir şehrini elinde bulunduran Aydınoğulları beyliğine karşı düzenlenen iki büyük Haçlı seferidir. Bizans imparatoru III. Andronikos’un ölümünden (1341) sonraki devirde Umur Bey idaresindeki Aydınoğulları, Türk beyliklerinin en güçlülerinden biri olmuştu. Eğriboz, Mora, Girit, Rodos ve bütün Trakya sahilleri Umur Bey’den çekinmekteydi. Umur Bey'in Bizans'a yardım için Rumeliye geçtiği sırada Latinler Papaya başvurarak bir Haçlı seferi düzenlenmesini istediler. Bu seferin nedeni ticariydi. Umur Bey ticari anlaşmaları bozarak gümrük vergisini yükseltmiş, hububat ihracını azaltmıştı. Seferin diğer sebebi de Bizans imparatoriçesi Anna'nın Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleşeceğini vadetmesiydi.

<span class="mw-page-title-main">İzmir Liman Kalesi</span> İzmir, Türkiyede eski bir bina

İzmir Liman Kalesi, Türkiye'nin İzmir şehrinde bulunan bir kaleydi.

<span class="mw-page-title-main">Gazi Umur Bey Heykeli</span>

Gazi Umur Bey heykeli İzmir ilinin Ödemiş ilçesinin Birgi beldesinde yer alan bir heykeldir. Heykel Aydınoğlu Mehmet Bey Camii'nin yanında bulunur.

Mehmedoğlu Hızır Bey, Aydınoğulları Beyliği'nin üçüncü beyidir.

Muharizalsîn Gazi Mehmed Bey, Aydınoğulları Beyliği'nin kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Martino Zaccaria</span> İtalyan amiral ve siyasetçi

Martino Zaccaria 1314 - 1329 Sakız Adası Dükü, çeşitli Ege adalarında yönetici, Achaea Prensliğinde Veligosti–Damala ve Kalandritsa baronu. Ege Denizinde Türklere karşı yaptığı mücadele kendini gösterdi. İstanbul Latin Kralı II. Philip kendisine "Küçük Asya'nın despotu ve kralı" unvanını verdi. 1329'da Bizans'ın Ege Adaları'na yaptığı seferler sırasında sakız adası dükü iken tahttan indirildi ve Konstantinopolis'te hapsedildi. Daha sonra İtalya'ya döndü ve Venediklilerin Papalık büyükelçisi oldu. İzmir Haçlı Seferine Papalık donanmasında filo komutanı olarak katıldı. 17 Ocak 1345'te Aydınoğlu Umur Bey'in baskınıyla yanındaki diğer Haçlı liderleri ile birlikte öldürüldü.