İçeriğe atla

Ulusalcılık

Ulusalcılık, Kemalist ve milliyetçi bir ideolojidir. Ulusalcılık sözcüğü aynı zamanda Atatürk milliyetçiliğinin bir diğer ismi olarak da kullanılmıştır.[1][2] Günümüz siyasetinde ortak bir tanımı olmayıp, çoğunlukla sol pozisyonda yer alan milliyetçi görüşe sahip Kemalistleri tanımlamakta kullanılmıştır. Türk Dil Kurumu tarafından ise "ulusalcılık" ve "milliyetçilik" sözcükleri eş anlamlı olarak tanımlanmıştır.[3]

Bazen Ulusalcı tanımı, CHP içerisinde Kemalist değerlere daha bağlı parti kanadını kastetmekte kullanabilmektedir.[4][5] Bununla birlikte ulusalcılığın günümüzde yaygın tanım biçimlerinden biri olan sol Kemalist ideoloji, "ulusal sol" olarak da adlandırılır.[6] Ulusal sol çizgiye göre ulusalcılık; tam bağımsızlık, ulusal sanayinin gelişimi, otarşist[7] bir anlayışla dışa bağımlılıktan kurtulma, tam yerli üretim gibi hedefleri savunur, Cumhuriyet'in temel kuruluş ilkelerinin muhafazası, devletin üniter ulus devlet yapısının muhafazası, laiklik ve "ulusal çıkarlar"ın ön planda tutulması gerekliliklerine inanır. Bunlarla birlikte enternasyonalizmi reddeder ve sosyalizm ile Kemalizm'i sentezleyerek, 27 Mayıs İhtilali sonrası Millî Demokratik Devrim ile birlikte çıkan[8][9][10] sol Kemalist bir siyasi görüşü ifade eder.[11][12][13]

Siyasi yelpazedeki yeri

Kendini ulusalcı olarak niteleyenlerin çoğunluğu, kendini siyaseten solda olarak tanımlar. Farklı bir görüş olarak, CHP İzmir Milletvekili ve eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, ulusalcılığı bir tür "aşırı Kemalist milliyetçilik" olarak ele aldı ve hem ulusalcı hem solcu olunamayacağını söyledi.[14]

Türkiye Büyük Millet Meclisinde "ulusalcılık" sözcüğünün sadece milliyetçi anlamda kullanıldığı da olmuştur. Örnek olarak; Muharrem İnce, mecliste girdiği bir tartışmada İslamcı siyasetçi Necmettin Erbakan örneğini vererek "Bizim rahmetli Erbakan'la dünya görüşlerimiz aynı değildi ama onun bir ulusalcı tarafı vardı, bir millî duruşu vardı." dedi.[15]

Kemal Kılıçdaroğlu ise ulusalcılık sözcüğünü milliyetçilik ve vatanseverlik olarak ele almış ve 2013 yılında CHP'lilerin ulusalcı olduğunu söylemiştir.[16]

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 2012'de ODTÜ'de Erdoğan'ı protesto eden öğrenciler için "İflah olmaz ulusalcılar." demiştir.[17]

Tarihi

Ulusal Sol'un ortaya çıkışı

Millî Mücadele sırasında en önemli husus, birlik ve beraberliği sağlamaktı. Atatürk, bu sebeple Hacıbektaş'a uğruyor, Alevilerin tam desteğini alıyor, Kürtlerin de üzerine titriyordu... Biz 1997 yılında, Türkiye'nin ekonomik, kültürel ve askerî bağımsızlığının giderek zayıflatıldığını görerek, en azından Türk aydınlarının farklılıkları bir kenara bırakarak artık ortak çözümler üretmeleri gerektiği kabulüyle çeşitli hamleler, yayınlar yaptık. Attilâ İlhan, yaptığımız işe "Türkçü-devrimci diyaloğu" dedi ve bu işin öncülüğünü üstlendi. Biz de elimizden geldiğince kendisine destek verdik.

Arslan Bulut, Yeniçağ gazetesi, 25 Ekim 2005

Attilâ İlhan, sosyalizm ve Kemalizm ideolojilerini sentezleyerek "ulusal sol" kavramını kullanmıştır ve ulusalcılığın sol türünü etkilemiştir.[18] Buna ek olarak, ulusalcılığın sol kanadı olan "ulusal sol" hareket içerisinde Şevket Süreyya Aydemir'in başını çektiği Kadro Hareketi ve Doğan Avcıoğlu'nun kurduğu, Kadro Dergisi'nin devamı niteliğindeki Yön Dergisi, daha devletçi ve daha halkçı olan Kemalizm'in ve sosyalizmin sentezini savunmaktalardı.

Attilâ İlhan, "Türkçü ve sosyalist" görüşlerini dile getirdiği yazılarında ve konuşmalarında, Atatürk'ün yabancı devletler karşısındaki dik duruşunu da örnek göstererek 1938 yılından sonra millî menfaatler yerine "küresel emperyalizm"in isteklerine boyun eğildiği vurgusunu yapmaktaydı. Farklı siyasi fikre sahip yayınları çıkaran çevreler ve yazarlara fikirlerini açtığında birçok konuda hemfikir olduklarını gördü. Yeniçağ gazetesi yazarı, gazeteci Arslan Bulut da Attilâ İlhan ile 1997 yılından itibaren görüşmeler yapanlar arasındaydı. Görüşmeler sonucunda ulusalcı görüşlerin açıklandığı, Attilâ İlhan'ın yönetiminde Bir Millet Uyanıyor ismi verilen, bir kitaplar dizisi ortaya çıktı. Bu yayınlarda İlhan, önce kendi başına ulusalcı görüşlerini anlattığı yazılar yazmaktaydı. Kitap dizisinin öncesinde ve sonrasında da Attilâ İlhan'ın fikirlerini paylaşan sayısız yazar benzer konularda kitaplar yazdılar.[19] Gazeteci ve yazar Arslan Bulut; Türkiye'nin ekonomik, askerî ve kültürel yapısının yok edildiğini 1997 yılında fark ederek Attilâ İlhan'ın öncülüğünde yayınlar çıkarılmaya başlandığını, bu yayınların beklediklerinin ötesinde gelişerek büyüdüğünü yazdı.[20]

İlk defa Attilâ İlhan'ın yazılarında yazdığı "dip dalgası" tabiri ile ulusalcı akımın devletin üst kademelerinden, popüler bir siyasi liderin söylemlerinden esinlenmediği; tabandan tavana doğru yükselen, değişik siyasi görüşlerden insanların desteklediği siyasi bir fikir oluşumu olduğu vurgulanır.[21]

Ulusalcılar içerisinden görüşler

Ulusalcılık ideolojisinin ortak bir tanımı olmamasından ötürü, Kemalist ve milliyetçi çeşitli görüşler bu ideolojide yer almıştır. Ağırlıklı olarak ulusalcılar ulus devletin üniter yapısının koruması gerektiğini, ülkeyi etnik unsurlara ayrıştırmanın ve ülkenin mozaik olduğunu söylemenin Atatürk'ün belirlediği ülkenin kuruluş ilkelerine ters olduğunu, bunun emperyalizmin ülkeyi bölmek için uyguladığı bir oyun olduğunu savunurlar. Bazı ulusalcılar Batı'dan ayrılmak isteyip Avrasyacılığı benimsemişlerdir. Bu ulusalcı grubu Yugoslavya'nın bir ulus devlet iken etnik kimliklere bölünüp ayrıştırıldığını, sonra da parçalanarak yok edildiğini örnek göstermiştir.

Ulusalcıların ortak noktalarından biri Anayasa'da belirtilmiş Atatürk milliyetçiliğini ve "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk'tür." fikrini savunmasıdır. Anayasa'nın 3'üncü maddesinde belirtildiği üzere laik ve sosyal bir hukuk devletini savunurlar ve tam bağımsızlıktan yanadırlar.[9][22] Çoğu ulusalcı liberalizme karşıdır; pek çoğu Atatürk'ün devletçilik ilkesini planlı ekonomi olarak yorumlayıp tam devlet müdahalesini savunurlar ve ekonomik milliyetçiliği savunarak yabancı sermaye ve yatırımlarına karşı çıkarlar.

Bazı ulusalcılar, devletin kuruluş ilkelerinden kopmasına ve kazanılmış uluslararası haklarından tavizler verilmesine ve stratejik değeri olduğu düşünülen veya kârlı olan devlet kuruluşlarının özelleştirilmesine karşıdırlar. Devletin laik yapısının bozulduğu, eğitim birliğinin uygulanmadığı da önemli söylemler arasındadır.

Türkiye'de 2000'lerin ortalarında ulusalcı siyasi çizgideki bazı çevreler, 2002'de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisinin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde attığı adımlar ile Kıbrıs sorunu ve Kürt sorunu konularındaki tutumlarını millî çıkarlardan taviz vermek olarak nitelemiş, Kemalizm'in altı ilkesinden biri olan milliyetçilik konusundaki hassasiyetlerini ön plana çıkarmış ve millî menfaatlerin boş verildiğini savunmuşlardır.[23]

Siyasi olaylar

Ankara Cumhuriyet Mitingi, 14 Nisan 2007, Anıtkabir

Cumhuriyet Mitingleri

Ulusalcıların en önemli politik eylemleri, 2007 yılında Ankara, İzmir ve İstanbul başta olmak üzere birçok kentte düzenlenen "Cumhuriyet Mitingleri" idi. Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi bazı dernekler ile çeşitli siyasi partiler tarafından desteklenen mitinglere, ulusalcı görüşe sahip yüz binlerce kişilik halk kitleleri katılmıştı. Mitinglere katılanlar Türk bayrakları taşımış, meydanlara Türk bayrakları asılmıştı. "Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye", "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" gibi sloganların atıldığı mitinglerde, aynı zamanda Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasına da karşı çıkılmıştı.

Bir Millet Uyanıyor kitap dizisi

Attilâ İlhan; siyasi görüşlerine bakmaksızın, tanıdığı gazeteci ve yazarlara "halkın uyutulduğunu, diplomaside Türkiye'ye köpek muamelesi yapıldığını" anlattığını ve görüştüğü yazarların da aynı kaygılarla dolu olduğunu belirtti.[19] Daha sonra, İlhan'ın çağrısı ile ve onun yönetiminde Bir Millet Uyanıyor adlı kitap dizisi ortaya çıktı. Bu kitap dizisinde ulusalcı fikirler, "Millet, 1938 yılından beri uyutuluyor." görüşü temelinde anlatılmakta ve kitapların arka kapaklarındaki "Parola: Vatan, İşareti: Namus" sözü ile, millî menfaatler ile ilgili kaygıların milliyetçi yönü vurgulanmaktadır.

"Parola: Vatan, İşareti: Namus" sözü

Attilâ İlhan, 1960 yılında İzmir'de gazetecilik yaparken Alsancak'ta bir dikili taş görür. Taşın üzerinde eski yazıyla bir şeyler yazmaktadır. İlhan yazıyı kopya ederek eski yazı bilen arkadaşlarına okutur. Taşta vatan ve namus yazmaktadır. İlhan bu taşın tarihini araştırınca 1922 yılında Fahrettin Paşa'ya bağlı süvarilerden Şerafettin Bey'e bağlı bölüğün Manisa'dan İzmir'e girerken Yunan askerlerinin pususuna düşmesi sonucu üç süvarinin öldüğünü ve bu olayı unutamayan İzmir eşrafının taşı diktirdiğini öğrenir.[19] Bu sebeple Bir Millet Uyanıyor kitap dizisinin arkasına "Parola: Vatan, İşareti: Namus" sözü konmuştur.

Şimdi önümüzde daha geniş, kapsamlı ve kompleks bir süreç var. Dolayısıyla direnç noktaları daha fazla sancı oluşturabilir. AB sürecinde son günlerde yaşanan kavga ve tartışmalara bir bakıverin. Ölseler bir araya gelmeyecek kimseler ulusal cephe adı altında sunî bir kitlesel dalga oluşturmaya çalışıyor. Kimlikleri, söylemleri, hassasiyet ve dünya görüşleri bu derece farklı, üstelik birbirleriyle hiçbir diyalog geliştirme niyet ve isteği olmayan insanlar muvakkaten bir araya geliyor. Gerçekten her söz ve hareketleri suni ve iğreti duruyor. Ulusal cephe adı altında oluşturulmaya çalışılan dalganın sınırları belli değil. Hedefi, niyeti ve çağrı yaptığı hassasiyetleri farklıdır. Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga. Her açıdan manipülatif bir organizasyon olduğu belli. Ama sancılar olacaktır. Bunlar aşılacaktır.

Fethullah Gülen, Haftalık Aktüel dergisi, Sayı 14, 18 Ekim 2005

Diyeceksiniz ki Sait Molla'nın Kuvâ-yi Milliye'ye karşı çıkması gibi, bugünkü ulusalcılara karşı çıkan kim? Bu karşı çıkışın sahibi, neredeyse dünyanın bütün papazları, hahamları, patrikleri ve zangoçları ile İstanbul'da, Vatikan'da ve hâlen ikamet ettiği ABD'de bir araya gelip sözde dinler arası diyalog kuran Fethullah Gülen'dir.[20]

Arslan Bulut, Yeniçağ gazetesi, 25 Ekim 2005

Gülen-Bulut tartışması

18 Ekim 2005 tarihinde Fethullah Gülen, Aktüel dergisine verdiği demeçte ülkenin önünde karmaşık ve kapsamlı, aşılması gereken bir süreç bulunduğunu söyledi. Gülen, ulusal cepheyi tanımlarken, taraftarlarının fikren bir araya gelmesi mümkün olmayan farklı görüşlerden ve söylemlerden oluşan bir yapı olduğunu ve bu durumlarıyla suni bir görünüm arz ettiklerini açıkladı. Gülen; ulusalcı yapıyı, "kemiksiz ve kimliksiz, eğreti, suni ve hedefsiz manipülatif bir yapı" olarak değerlendirdi ve bu dalganın aşılacağını söyledi.

Gülen'in açıklamasından yedi gün sonra Arslan Bulut, 25 Ekim 2005 tarihindeki makalesinde Gülen'in Aktüel'deki demecinde açıkladığı görüşlere çok sert bir üslupla cevap verdi. Bulut, yazısında Türkiye'nin ekonomik, askerî ve kültürel yapısının yok edildiğini 1997 yılında fark ederek Attilâ İlhan'ın öncülüğünde yayınlar yapmaya başladığını, bu yayınların beklediklerinin ötesinde gelişerek büyüdüğünü yazdı. Arslan Bulut, Fethullah Gülen'i açıklaması dolayısıyla Kuva-yi Milliye aleyhine yazılar yazmış Said Molla'ya benzetti. Papalığın Mesih ve İncil'i duyurmayı hedefleyen "kurtarıcı misyonu"nu Gülen'in gönüllü olarak üstlendiğini ve "dinler arası diyalog" faaliyetlerini bu yüzden başlattığını yazdı. Arslan Bulut, Gülen'in Türkiye'de oluşan "sivil direnci" çözmekle görevlendirildiğini iddia etti. Bulut, yazısında 1997 yılında bir kıvılcımı yakarken kimseden emir almadığını söyledi ve Gülen'e dinler arası diyalog faaliyetlerini kendi arzusuyla başlatıp başlatmadığını sordu.[20]

Emniyet'in terör raporu

Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a 2008 yılında verdiği terör brifinginde ulusalcılık akımını "aşırı sağ faaliyetler"den birisi olarak raporuna koydu.

Emniyet, yayımladığı raporunda yer verdiği ulusalcı akımın elliden fazla dernek ve vakıf, yüzden fazla internet sitesi ile geniş kitleleri etkileme ve örgütlemeyi amaçlayan tehlikeli bir oluşum olduğunu, bilhassa ülkenin bağımsızlığının yitirildiği ve AB sürecinde ülke egemenliğinin yok edildiği gibi söylemlerle geniş halk kitlelerinin kışkırtılmak istendiği belirtildi.[24]

Doğu Perinçek'in tutuklanması

Ulusalcı bir parti olan Vatan Partisi'nin Genel Başkanı Doğu Perinçek

Ermeni Kırımı'nın yalan olduğunu savunan ve bu amaçla Lozan ve Berlin gibi Avrupa şehirlerinde gösteri ve yürüyüşler yapan, genel başkanlığını Rauf Denktaş'ın yaptığı "Talat Paşa Komitesi" üyesi İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 24 Temmuz 2005 tarihinde İsviçre'nin Lozan kentinde "Ermeni Soykırımı'nın yalan olduğu"nu söylediği için tutuklandığında yanında aynı hareketin üyesi eski MHP Milletvekili ve yazar Mehmet Gül de bulunmaktaydı.[23][25][26]

Ulusalcı ideolojiye yer veren siyasi partiler

Anadolu Partisi'nin kurucusu Emine Ülker Tarhan bir dönem CHP'nin ulusalcı kanadında yer almaktaydı.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Kemalizm'in Ulusalcılık Anlayışı ve Günümüz Türkiye'sinde Ulusalcılık - Milliyetçilik Algılamaları" (PDF). msydergi.com. 5 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 4 Kasım 2022. 
  2. ^ "22-gürbüz d. tüfekçi.pdf". Google Docs. 10 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2023. 
  3. ^ "Ulusalcı Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Ulusalcı Kelimesi TDK Sözlük Anlamı Nedir?". haberturk.com. 1 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2022. 
  4. ^ "Ulusalcı Kanattan Büyük Tepki Var". takvim.com.tr. 14 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2023. 
  5. ^ "Kılıçdaroğlu rüzgarı, Akşener bariyeri". gazeteduvar.com.tr. 8 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Haziran 2023.  Kaynaktan alıntı: "Kılıçdaroğlu’nun liderlik ettiği partisindeki ulusalcı, öncülük ettiği Millet İttifakı’ndaki milliyetçi-ülkücü kanadın direncine rağmen..."
  6. ^ Çeçen, Anıl (2013). Ulusal Sol. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 
  7. ^ Güzel, Süleyman Çağrı (25 Şubat 2021). "ULUSALCILIĞIN ONTOLOJİSİNİ ANLAMAK: SİVİL VE ETNİK MİLLİYETÇİLİKLER BAĞLAMINDA BİR ANALİZ". Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (26): 29-45. ISSN 1308-6219. 10 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2023. 
  8. ^ "Kim bu ulusalcılar?". Tempo. 21 Ekim 2005. 
  9. ^ a b Cevizoğlu, Hulki (2004). Attilâ İlhan ile birkaç saat, Bütün Kaleler Zaptedilmedi. Ceviz Kabuğu. ISBN 9756613173. 
  10. ^ Cevizoğlu, Hulki (2007). İşgal ve Direniş, 1919 ve Bugün. Ceviz Kabuğu. ISBN 9789756613221. 
  11. ^ "ULUSALCILIĞIN ONTOLOJİSİNİ ANLAMAK:". Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Çağrı GÜZEL. DİCLE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ. s. 5. 23 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2022. 
  12. ^ Güler, 2015: 31
  13. ^ Güler, Birgül Ayman, (2015) s. 53, Ulusalcılık ve Karşıtları, Pozitif Yayınları, İstanbul
  14. ^ "Rıza Türmen: Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız". t24.com.tr. 29 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2022. 
  15. ^ "Genel Kurul Konuşması - İstanbul Milletvekili Oktay Saral'ın, Partisine Sataşması Nedeniyle". tbmm.gov.tr. 12 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Kasım 2022. 
  16. ^ "Kılıçdaroğlu: "Hepimiz ulusalcıyız"". Gerçek Gündem sitesi. 2 Ocak 2013. 5 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2013. 
  17. ^ "Şu "ulusalcılık" meselesi". Sol Gazetesi. 22 Aralık 2012. 25 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2013. 
  18. ^ "Attilâ İlhan ve "Ulusal Sol" Düşüncesi". Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi. 14 Mayıs 2020. 8 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2021. 
  19. ^ a b c ""Parola Vatan, İşareti Namus" nereden geliyor?". 2 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2009. 
  20. ^ a b c Ülkücü yazar, Gülen'e misyoner dedi
  21. ^ Manisalı, Erol (2005). Attilâ İlhan ile 1000 Saat. Bilgi. ISBN 978-975-494-953-7. 
  22. ^ Savaş, Vural (2006). Dip Dalgası. Bilgi. ISBN 9752201571. 
  23. ^ a b "Kim bu ulusalcılar?". Tempo. 21 Ekim 2005. 
  24. ^ ""Ulusalcılık" terör dosyasına girdi". Gazete Vatan. 29 Mart 2008. 22 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2008. 
  25. ^ İşçi Partililer, Mehmet Gül'ü çiçeklerle karşıladı
  26. ^ "Gülen Tehdit mi veya Cunta, Darbe, Kan". Aktüel (Sayı 14,18 Ekim 2005). 2 Nisan 2008. 
  27. ^ "CHP'nin 'ulusalcı' kanadında Kaftancıoğlu rahatsızlığı". t24.com.tr. 3 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2023. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kemalizm</span> Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ideolojisi

Kemalizm, 1935'ten 1937'ye kadar Kamâlizm veya Atatürk'ün ölümü sonrası yaygınlaşan bir diğer adıyla Atatürkçülük; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk İlkeleri'ni esas alan kurucu ideolojisidir. Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle laikliğe ve Batı demokrasisine dayanan ulusal ve üniter bir cumhuriyet rejiminin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, yüksek öğrenime ve bilimsel faaliyetlere devlet desteği, spora ve sanata teşvik, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün ifadesiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak", çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.

<span class="mw-page-title-main">Alparslan Türkeş</span> Türk asker ve siyasetçi (1917–1997)

Alparslan Türkeş, Türk asker ve siyasetçi. Muvazzaf askerken 27 Mayıs Darbesi'nde aktif rol alan Türkeş, askerlik görevi sonrası başbakan yardımcısı, Milliyetçi Hareket Partisinin kurucusu ve ilk genel başkanı olarak görev yapmıştır. MHP Genel Başkanlığı görevini 1969-1981/1993-1997 yılları arasında sürdürmüştür. Mart 1975-Haziran 1977 ve Temmuz 1977-Ocak 1978 tarihleri arasında Süleyman Demirel tarafından kurulan hükûmetlerde başbakan yardımcısı olarak yer almıştır. 1965, 1969, 1973, 1977 ve 1991 Türkiye genel seçimlerinde milletvekili olarak Meclise girmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Doğan Avcıoğlu</span> Türk gazeteci, yazar, düşünür ve siyaset adamı

Doğan Avcıoğlu Türk gazeteci, yazar, düşünür, siyasetçi, ekonomist ve Kurucu Meclis üyesi.:15

<span class="mw-page-title-main">Milliyetçilik</span> siyasi akım

Milliyetçilik ya da ulusçuluk, belirli bir milletin çıkarlarını, özellikle egemenliğini ve özyönetimini kazanmayı, daha sonra bunu ilelebet sürdürmeyi amaçlayan ideolojik fikir hareketi. Milliyetçilik, her ulusun kendisini dışarıdan gelecek olan müdahalelerden bağımsız olarak yönetmesi gerektiğini, ulusun bir yönetim için doğal ve ideal bir temel ve tek haklı politik güç kaynağı olduğunu savunmaktadır. Milliyetçilik, 19. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa'da, 20. yüzyıldan itibaren ise tüm dünyada egemen politik düşünce tarzı haline gelmiştir. Bu dönemde dünya politik haritası milliyetçilik ilkelerine göre biçimlendirilmiştir. Günümüzde Anglosakson kültürüne bağlı toplumlarda ve Avrupa Birliği düşüncesini savunan çevrelerde olumsuz bir anlam yüklenmiştir.

Ülkücülük, Türk-İslam Ülküsü veya Türkeşçilik, Milliyetçi Hareket Partisinin Türkçülük ve İslamcılık üzerine temellenmiş kurucu ideolojisidir.

Komünizmle Mücadele Derneği, 1950 yılında, Türkiye'de sol merkezli görüşlere, sol hareketlere ve komünist düşüncelere karşı kurulmuş bir dernektedir.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk İlkeleri</span> Atatürkün politikalarını belirleyen altı ilke

Atatürk İlkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün yürürlüğe koyduğu, döneminin pragmatik politikalarını belirlemiş altı ilkedir. "Altı Ok" denilen altı ilkeye ilk olarak 1931'de "Kemalizm" adı verildi ve Atatürk'ün Dil Devrimi sürecinde, 1935'te Arapça Kemal adını 1937'ye dek kullanacağı Eski Türkçe Kamâl adıyla değiştirmesini takiben 13 Mayıs 1935'te "Kamâlizm" adıyla ülkenin kurucu ve tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin program ilkeleri olarak benimsendi. Daha sonra, 1937'de çıkarılan bir kanunla 1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, anayasal olarak Türkiye'nin ulusal ideolojisi hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk milliyetçiliği</span> Atatürkün milliyetçilik anlayışı

Atatürk milliyetçiliği, Atatürk'ün millet tanımından yola çıkarak Kemalizm'in milliyetçilik ilkesini oluşturur. Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında ortak dil, kültür, ahlak ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur. Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi bir vatanperverlik anlayışıdır.

Üçüncü görüş, II. Dünya Savaşı sırasında Batı Avrupa'da gelişmiş milliyetçi bir politik pozisyondur. Bir ırk veya millet içerisinde yer alan insanlar arasındaki sosyal adalet gibi konulara önem vermektedir. Üçüncü görüş genellikle aşırı milliyetçiliğe ve ırkçılığa varan örneklere sahiptir.

Ayşe Hür Türk tarihçi, araştırmacı yazar ve radyo-tv programcısıdır.

Bir Millet Uyanıyor, Attilâ İlhan'ın yönetiminde hazırlanan kitaplar dizisi.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

Sol milliyetçilik, eşitliğe, halk egemenliğine ve self determinasyona dayalı bir milliyetçilik akımıdır. Kökleri Fransız Devrimi'ndeki jakobenizme dayanır. Sol milliyetçilik anti emperyalizmi benimser. Sol milliyetçilik, etnik milliyetçiliği ve faşizmi reddeder; buna rağmen sol milliyetçiliğin bazı minör formları tahammülsüzlük ve ırksal önyargıyı içerisinde barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Vatan Partisi (2015)</span> Türkiyede bir siyasi parti

Vatan Partisi, 15 Şubat 2015 tarihinde Doğu Perinçek liderliğinde kurulan ve Türkiye'de faaliyet gösteren siyasi partidir. Parti tüzüğüne göre resmî kısaltması "Vatan Partisi" şeklindedir. Simgesi iki buğday başağının arasında yer alan yıldızdır. Genel başkanı Doğu Perinçek'tir.

Kemalizm ve Marksizm veya Atatürkçülük ve Marksizm, Marksizm ve Kemalizm akımlarının karşılıklı ilişkileri, koşutlukları ve karşıtlıkları ile ilgilenir.

Türkiye'de muhafazakârlık, genel anlamdaki muhafazakârlık ideolojisinin Türkiye'de nasıl anlaşıldığını ifade etmektedir.

Dini milliyetçilik, milliyetçiliğin belli bir dini inanç veya dogma ile olan ilişkisidir. Bu ilişki iki yöne ayrılabilir: din siyaseti ve dinin siyaset üzerindeki etkisi. Paylaşılan bir din, ulus vatandaşları arasında ortak bir bağ olan birlik duygusuna katkıda bulunur. Dinin diğer bir siyasi yanı, paylaşılan etnisite, dil veya kültür gibi ulusal bir kimliğin desteklenmesidir. Dinin siyasette etkisi, dini fikirlerin günümüzde yorumlanmasının siyasi aktivizme ve harekete ilham veren daha ideolojik; Örneğin, daha katı dini bağlılığın sağlanması amacıyla kanunlar çıkarılmıştır.

Milliyetçilik, resmi devlet ideolojisinin bir parçası olarak veya popüler bir devlet dışı hareket olarak kendini gösterebilir ve sivil, etnik, kültürel, dil, dini veya ideolojik çizgilerde ifade edilebilir. Ulusun bu öz tanımları milliyetçilik türlerini sınıflandırmak için kullanılır. Ancak, bu tür kategoriler birbirini dışlamaz ve birçok milliyetçi hareket bu unsurların bir kısmını veya tamamını değişen derecelerde birleştirir.

Post-Kemalizm, özellikle Türk akademisinde ve siyasi tartışmasında; Türkiye'nin, başta demokratikleşme olmak üzere yaşadığı siyasi ve kültürel sorunların kaynağının askeri-bürokratik İttihatçı-Kemalist ideolojide yattığını savunan ve temelinde Türk resmi tarihçiliğini sorgulama olan bir akımdır. 12 Eylül sonrası ortaya çıkan post-Kemalist akım, 2000'li yıllarda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelmesi ile Türk tarihyazımının merkezine oturmuş, 2010'lu yıllardan sonra ise gerilemeye başlamıştır.

Anti-Kemalizm ya da Kemalizm karşıtlığı, ilkelerden oluşan Türk milliyetçisi bir ideoloji olan Kemalizm'i reddetme ve bu ideolojinin lehine olan çalışmaların yaygınlığını azaltmaya çalışmadır. Bazı anti-Kemalistler Kemalizm'i laiklik ilkesi sebebiyle reddederken bazıları da Kemalizm'i bir burjuva ideolojisi olarak gördüğünden reddeder. Bazıları da Kemalizm'in fazla milliyetçilik ve hatta asimilasyon politikası içerdiğini düşündüklerinden Kemalizm'i reddetmektedir. Kemalizm'in uygulandığı tek parti dönemi ise baskıcı ve yasakçı olması gerekçesiyle veya bu dönemde tek tip insan yetiştirildiği ve halktan kopuk olduğu iddiasıyla bazı anti-Kemalistlerce eleştirildi. 1980 ve sonrası; sivil toplum, anti-Kemalizm tartışmalarının da yoğunlaşmaya başladığı bir dönemdir.