Ermenice, Ermeniler tarafından kullanılan Hint-Avrupa dil ailesinden bir dildir. Kendi alfabesi ve Doğu Ermenicesi ve Batı Ermenicesi olarak iki lehçesi vardır. Doğu Ermenicesi Ermenistan'ın resmî dilidir. Türkiye'de ve Ermeni diasporasında çoğunlukla Batı Ermenicesi kullanılır. Hint-Avrupa dil ailesi'nin bağımsız bir alt grubudur.
Avrupa Konseyi, Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla 1949'da kurulmuş hükûmetlerarası bir kuruluştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi'ne bağlıdır. Avrupa Konseyi'ne Rusya, Belarus, Kosova, Kazakistan ve gözlemci Vatikan hariç tüm Avrupa ülkeleri üyedir.
Ukraynaca, Doğu Slav dillerine ait bir dil. Ukrayna'nın resmî dilidir. Türkçede bu dilin adı için Ukrain/Ukrayn millet adından hareketle Ukraince veya Ukraynca kullanımı da vardır.
Sırpça, Slav dillerinin güney grubuna ait, çoğunlukla Sırplar tarafından konuşulan dil. Hırvatça, Karadağca ve Boşnakçanın da dahil olduğu Sırp-Hırvat dili'nin standart bir formu olarak kabul edilmektedir. Sırpça, Sırbistan'ın ve Kosova'nın resmî dilidir. Ayrıca Bosna-Hersek'in 3 resmî dilinden biridir. Dil aynı zamanda Karadağ, Hırvatistan, Makedonya, Romanya, Slovakya ve Çekya'da azınlık dili olarak tanınmaktadır. Yaklaşık 10 milyon Sırp tarafından konuşulmaktadır. Dil, Türkçeden kelimeler almıştır.
Boşnakça, Boşnaklar tarafından kullanılan Sırp-Hırvatçanın standartlaştırılmış bir çeşidi. Boşnakça, resmiyette Bosna Hersek'in ana dili kabul edilen üç dilden birisidir, diğer iki dil ise Hırvatça ve Sırpçadır. Ayrıca Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Kosova'da da azınlıkça bilinen bir dildir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 46 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.
Türkiye Ermenileri, Türkiye sınırları içinde yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan etnik azınlıktır. 1914-1921 yılları arasında 2 milyondan fazla olan Ermeni nüfusunun, günümüzde 40.000 ila 76.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bugün Türkiye Ermenilerinin ezici çoğunluğu İstanbul'da yaşamaktadır. Kendi gazetelerini, kiliselerini ve okullarını desteklemektedirler ve çoğunluğu Ermeni Apostolik inancına mensuptur ve Türkiye'deki Ermenilerin azınlığı Ermeni Katolik Kilisesi'ne veya Ermeni Evanjelik Kilisesi'ne mensuptur. Dört bin yıldan fazla bir süredir tarihi anavatanlarında yaşadıkları için Ermeni Diasporası'nın bir parçası olarak görülmemektedirler.
Makedonlar, Balkan Yarımadası'nda çoğunlukla Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nde yaşayan bir Güney Slav etnik grubudur. Güney Slav dili olan Makedoncayı konuşurlar. Makedon etnik unsurunun yaklaşık üçte ikisi Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nde yaşar. Ancak diğer ülkelerde bir dizi topluluklar da vardır.
Türkiye'de konuşulan diller, Türkiye Cumhuriyeti'nde devletin anayasanın üçüncü maddesi uyarınca tek resmî eğitim ve konuşma dili Türkçedir. Ülkede azınlık (bölgesel) ve ülkeye göçler sonrası göçmenler tarafından konuşulan diller de bulunmaktadır.
Türk azınlıklar eskiden Büyük Selçuklu Devleti veya Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altındaki yerlerde yaşayan Türk etnik grubunu ifade etmek için kullanılır. Yüzyıllardır bu ülkelerde Türk yönetiminde yaşadıkları için göçmen ya da yabancı olarak kabul edilmemektedirler.
Türkiye'deki azınlıklar, etnik ve dinî azınlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Nüfus sayımlarında 1965'ten bu yana etnik köken sorulmadığı için bir etnik kümenin nüfusunun ne kadar olduğunun tam olarak tespiti yapılamamaktadır. Bazı kişi ve gruplar tahminler yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar. Osmanlı İmparatorluğu gibi geniş topraklara yayılan ve yüzlerce yıl hüküm süren bir imparatorluğun 20. yüzyıl başında çöküşü sonrasında, imparatorluğun çeşitlilik gösteren demografik mirası içinden bazı etnik gruplar Türkiye'de yaşamaya devam etmişlerdir.
Avrupa'da lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) hakları ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Dünyada eşcinsel evlilikleri yasallaştıran 10 ülkeden 8'i Avrupa'da bulunurken 14 ülke de medeni birliktelik ya da diğer bir tür eşcinsel birliktelik tanımasını yasalaştırmıştır. LGBT toplumunun edindikleri haklar dolayısıyla dünyanın diğer bölgelerine kıyasla Avrupa'dan memnuniyetinin yüksek olduğu inancı oldukça yaygındır.
Türkiye Rumları ya da Türkiye Yunanları, Türkiye sınırları içinde yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan etnik azınlıktır. Çoğunlukla İstanbul'da ve Çanakkale Boğazı'nın batı girişindeki Bozcaada ve Gökçeada'da yaşayan, Rumca konuşan Doğu Ortodoks Hristiyanlardan oluşan küçük bir nüfusu kapsamaktadır. Rumlar; Yahudiler, Ermeniler ve Bulgarlarla birlikte 1923 Lozan Antlaşması ile Türkiye'de resmen tanınan dört etnik azınlıktan biridir.
Dil hakları veya dilsel haklar, bireysel ve kolektif bir hak olarak özel ve kamusal alanlarda iletişim için kullanılan dili veya dilleri seçmeye ilişkin var olan insan hakları ve sivil haklardır. Yasal, idari ve adli işlemlerde kişinin kendi dilini kullanabilmesi, dil eğitimi, anlaşılır ve ilgili kişilerce serbestçe seçilebilir bir dilde medya gibi hakları kapsar.
Devletsiz millet, kendine ait bir devleti olmayan ve herhangi bir ulus devletin nüfus çoğunluğunu oluşturmayan milli veya etnik azınlıklar için kullanılan siyasi bir terimdir. Devleti olmayan milletler bazen dördüncü dünya ulusları olarak da anılırlar.
Narta, Arnavutluk'un Avlonya iline bağlı Avlonya belediyesinde bulunan bir köydür. Köy, Avlonya'nın kuzeybatısında yer almaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Yunanlar oluşturmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin Baltık devletlerini işgali, Sovyetler Birliği'nin Molotov-Ribbentrop Paktı'na göre Estonya, Letonya ve Litvanya olmak üzere üç Baltık devletini Haziran 1940'ta askeri işgalidir. İşgalden sonra Ağustos 1940'ta kurucu cumhuriyetler olarak Sovyetler Birliği'ne ilhak edildiler. Bu ilhak, Batılı ülkeler ve çoğu kuruluşlar tarafından asla tanınmadı. 22 Haziran 1941'de Nazi Almanyası Sovyetler Birliği'ne saldırdı ve birkaç hafta içinde Baltık topraklarını işgal etti. Temmuz 1941'de Nazi Almanyası, Baltık bölgesini Reichskommissariat Ostland'a dahil etti. Kızıl Ordu'nun 1944'teki Baltık Taarruzu'nın bir sonucu olarak Sovyetler Birliği, Baltık devletlerinin çoğunu yeniden ele geçirdi ve 1945'te resmi olarak teslim olana kadar geri kalan Alman kuvvetlerini Kurlandiya Kuşatması'nda tuttu. Sovyetler Birliği'nin Baltık ülkelerini "ilhak işgali" veya sui generis işgali Ağustos 1991'de bağımsızlıklarını yeniden kazanmasına kadar sürdü.
Etnokratik demokrasi, baskın bir etnik egemenliği herkes için demokratik, siyasi ve medeni haklarla birleştiren siyasi bir sistemdir. Hem baskın etnik grup hem de azınlık etnik grupların vatandaşlığı vardır ve siyasi sürece tam anlamıyla katılabilirler. Etnik demokrasi, daha demokratik olması bakımından Etnokrasiden ayrılır. Baskın olmayan gruplara, Etnokrasinin sözde sağladığı haklardan daha fazla siyasi katılım, etki ve statü sağlar.
Loizidu Davası, eski evlerine ve mülklerine dönmek isteyen mültecilerin haklarına ilişkin tarihi bir davadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Loizidu ve dolayısıyla diğer tüm mültecilerin eski mülklerine dönme hakları olduğuna karar verdi. AİHM, Türkiye'nin Loizidu'nun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin I. Protokolünün I. Maddesi kapsamındaki insan haklarını ihlal ettiğine, evine dönmesine izin verilmesi ve Türkiye'nin Loizidu'ya tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi. Türkiye başlangıçta bu kararı görmezden geldi.
Uluslararası insan hakları hukuku, insan haklarını sosyal, bölgesel ve yerel düzeylerde geliştirmek için tasarlanmış uluslararası hukuk bütünüdür. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir.