
Radyo, elektromanyetik radyo dalgalarındaki ses modülasyonunu önce elektronik ortama sonra da sese çeviren elektronik alet. Türk Dili dergisinde Kırgız Türkçesinde radyo anlamında kullanılan үналгы /ünalgı/ sözünün Türkiye Türkçesinde kullanılması da gündeme getirilmiştir. Radyoyu Marconi icat etmiştir.
Elektromanyetik tayf veya elektromanyetik spektrum (EMS), evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm elektromanyetik radyasyonu ve farklı ışınım türevlerinin dalga boyları veya frekanslarına göre bu tayftaki rölatif yerlerini ifade eden ölçüt. Herhangi bir cismin elektromanyetik tayfı veya spektrumu, o cisim tarafından çevresine yayılan karakteristik net elektromanyetik radyasyonu tabir eder.

Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegenidir. Güneş'ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devi sınıfına girmektedir.

Plazma, gaz hâldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal tepkimenin kontrollü etkileşim sürecine verilen genel ad. Daha kolay bir tanımla; atomun elektronlardan arınmış hâlidir.

Modülasyon ya da kipleme, bir taşıyıcı sinyal ile bilgi sinyalini birleştirmekten ibaret olan ve iletişim teknolojisinde (yayıncılıkta) kullanılan bir yöntemdir. Yöntem, başlarda anten yoluyla yapılan yayınlar için öngörülmüş ise de, günümüzde kablolu, kablosuz her tür iletişimde kullanılmaktadır. Çok alçak frekanslı sinyallerin çok uzak mesafelere gönderilmesi güçtür. Bu nedenle alçak frekanslı sinyalin, yüksek frekanslı taşıyıcı bir sinyal üzerine bindirilerek uzak mesafelere taşınması sağlanabilir. Bu noktada kiplemeye başvurulur.

Güneş rüzgârı, Güneş'in üst atmosferinden yayılan bir plazma dalgasıdır. Büyük çoğunluğu, enerjileri genellikle 1,5 ve 10 keV arası olan elektronlar, protonlar ve alfa parçacıklarından oluşur. Bu parçacık akımının yoğunluk, sıcaklık ve hız nicelikleri zamana ve Güneş'in boylamına göre değişkenlik gösterir. Bu parçacıklar, Güneş tacının yüksek sıcaklığından gelen yüksek enerjileri ve maruz kaldıkları manyetik, elektriksel ve elektromanyetik fenomen sayesinde Güneş'in kütleçekiminden kurtulabilirler.

İyonlaştırıcı olmayan radyasyon, bir atomdan veya molekülden bir elektronu tamamen koparabilmek için atomları veya molekülleri iyonlaştırabilecek yeterli enerji taşıyan kuantumlara sahip olmayan herhangi bir elektromanyetik radyasyon türüdür. Elektromanyetik radyasyon, maddenin içinden geçerken yüklü iyonlar üretmez. Yalnızca, bir elektronu daha yüksek enerji seviyesine çıkaran uyarım için yeterli enerjiye sahiptir. İyonlaştırıcı olmayan radyasyondan daha yüksek bir frekansa ve daha kısa dalga boyuna sahip olan iyonlaştırıcı radyasyon birçok kullanım alanına sahiptir, ancak sağlık için bir tehdit olabilir. İyonlaştırıcı radyasyona maruz kalmak yanıklara, radyasyon hastalıklarına, kansere ve genetik hastalıklara sebep olabilir. İyonlaştırıcı radyasyon kullanmak, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kullanılırken genelde gerekli olmayan dikkatli ve özenle alınmış radyolojik korunma önlemleri gerektirir.
Süper yüksek frekans 3 GHz ile 30 GHz aralığındaki radyo frekansları için Uluslararası Telekomunikasyon Birliği'nin (ITO) önerdiği tanımlamadır. Dalgaboyları on ile bir santimetre arasında değiştiği için bu bant aralığına santimetre bandı veya santimetre dalgası da denir. Bu frekanslar mikrodalga bandına girmektedir. Mikrodalgaların küçük dalga boyu onların dar ışınlar halinde toplanarak parabolik antenler vasıtasıyla alınmasına olanak tanır, böylece noktadan-noktaya iletişim, veri bağlantıları ve radarlar için kullanılabilir. Bu frekans aralığı radar vericilerinde, mikrodalga fırınlarda, kablosuz LAN, cep telefonları, uydu iletişimi, mikrodalga radyo röle bağlantıları ve çok sayıda kısa menzilli karasal veri bağlantıları için kullanılır.

Jüpiter'in manyetosferi, güneş rüzgarının akışı içinde gezegenin içsel manyetik alanı tarafından oluşturulan boşluktur. Güneş yönünde yedi milyon kilometreye kadar uzanırken, ters yönde neredeyse Satürn'ün yörüngesine kadar erişir. Bu sebeple Jüpiter manyetosferi, Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlerin manyetosferlerinden daha büyük ve daha güçlüdür. Heliosferden sonra bilinen en büyük sürekli yapıdır. Dünya manyetosferinden daha geniş ve daha düzdür, ayrıca manyetik momenti yaklaşık 18.000 kat daha büyüktür. Jüpiter'in manyetik alanı, 1950'lerin sonunda radyo emisyonları gözlemleriyle ilk kez tespit edilmiş ve 1973'te Pioneer 10 uzay aracı tarafından doğrudan gözlemlenmiştir.

Orta frekans, 300 kHz ile 3 MHz'e kadar bir aralık içinde bulunan radyo frekanslarının (RF) ITU tanımıdır. Bu grubun bir kısmı orta dalga (MW) AM yayın bandında yer almaktadır. Dalga boyları bir ile on hektometre arasında değiştiğinden hektometre bandı veya dalgası olarak da bilinir. Yüksek frekanslardaki ilk bant yüksek frekans (HF) bandı olarak bilinir iken hemen altı MF bandı, bunun da altındaki frekanslar, düşük frekans (LF) olarak isimlendirilir. Orta frekans; AM radyo yayıncılığı, seyir radyofarları ve denizcilikte gemi ve kıyı iletişimi için en çok kullanılan frekans aralığıdır.
Çok düşük frekans 10 ila 100 kilometre arasındaki dalga boyları ve 3 kHz ile 30 kHz frekans aralığındaki radyo frekansları için kullanılan ITU tanımıdır. Radyo spektrumunun bu bandında yeteri kadar bant genişliği olmadığı için ses iletimi amacıyla oldukça elverişsizdir ve sadece düşük veri hızı kodlu sinyaller kullanılmaktadır. VLF bandı bazı radyo seyrüsefer hizmetleri, yayın süresi sinyalleri olarak radyo saatlerini ayarlamak için ve güvenli askeri iletişim için kullanılmaktadır. VLF dalgalar tuzlu su içine yaklaşık 40 metre nüfuz edebildiğinden denizaltı askeri iletişim için de kullanılmaktadır.
HLA Kore Standartlar ve Bilim Araştırma Enstitüsü tarafından işletilen Daejeon, Güney Kore'de yer alan bir zaman sinyal radyo istasyonudur. 24 Kasım 1984 tarihinde kurulan istasyon 5 MHz üzerinde 2 kW sinyali gönderir. Başlangıçta sadece günde 7 saat için iletilen, haftanın (M-F) başında 5 gün, 2011'den itibaren süreklidir. Kore sinyalinin 100 kullanıcısı bulunmaktadır.

Bazen ark aktarıcısı olarak da adlandırılan Ark vericisi ya da Poulsen arkı Danimarkalı mühendis Valdemar Poulsen 1903 te onu icat ettikten sonra, kablosuz telgraf için birçok türde ark vericisi kullanıldı. Ark vericisi doğru akım elektriğini alternatif akım radyo frekansına çeviren elektrik arkı kullanır. Elektron tüpü vericisi ile yeri değiştirilene kadar 1903 ten 1920 ye radyo vericisi olarak kullanıldı. Devamlı sinüs biçimli dalgalar üretebilen ilk vericilerden biri sesi radyo ile ileten ilk teknolojilerdendir. IEEE Milestones'un elektrik mühendisliği ödülleri listesinin içindedir.

Kanal erişim yöntemi veya çoklu erişim yöntemi telekomünikasyon ve bilgisayar ağlarında, verinin aynı iletim ortamına bağlı ikiden fazla terminalin üzerinde iletilmesini ve terminallerin kapasitesini paylaşmasını sağlar. Paylaşılan fiziksel ortam örnekleri, kablosuz ağlar, veri yolu ağları, halka ağlar ve yarı çift yönlü kipte çalışan noktadan noktaya bağlantılardır.

Yüzey plazmonları, yalıtkanlık sabitinin işaret değiştirdiği iki yüzey arasında uyarılabilen delokalize elektron salınımlarıdır; bunlara örnek olarak görünür ışıkta dielektrik ve metaller arası yüzeyler verilebilir. Plazmonlar plazma salınımlarının kuantasıdır; bu elektromanyetik dalgaların kuantizasyonunun fotonlar olmasıyla benzer durumdur. Yüzey plazmonları toplu plazmon salınımlarından daha az güce sahiptir; yüzey plazmonlarının aksine bu tip salınımlar Fermi gazlarında boylamasına gerçekleşir.

UHF konektörü, adını dişli RF konektörü'nden alır. Konektörün tasarımı, radyo endüstrisinde kullanılmak üzere 1930'larda yapıldı. "Muz fiş"in dış çeperli bir halidir. Telsiz cihazlarında iletim hattı uçları için yaygın olarak kullanılan standart bir konektör olup, daha küçük, taşınabilir ekipmanlar için ağırlıklı olarak BNC konektörleri kullanılır.
Frekans seçici yüzeyler, belli frekanslardaki elektromanyetik dalgaları yansıtmak, iletmek veya soğurmak için tasarlanmış periyodik yapılardır. Özellikle mikrodalga ve optik frekansları için filtrelemede sıklıkla kullanılan bu yapıların işleyişi kırınım ilkesine dayalıdır. Bu yüzeylerle ilgili çalışmalar ilk kez 1960'lı yıllarda savunma sanayisinde başlamıştır.

İletim ortamı, telekomünikasyon amaçları için sinyallerin yayılmasına aracılık edebilen bir ortamdır. Sinyaller tipik olarak seçilen ortam için uygun bir tür dalgaya empoze edilmektedir. Örneğin, veriler sesi modüle edebilir ve sesler için bir iletim ortamı hava olabilir, ancak katılar ve sıvılar da iletim ortamı olarak işlev görebilmektedir. Vakum veya hava, ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalar için iyi bir iletim ortamı oluşturmaktadır. Elektromanyetik dalgaların yayılması için maddi madde gerekli olmasa da, bu tür dalgalar genellikle içinden geçtikleri iletim ortamından, örneğin ortamlar arasındaki arayüzlerde absorpsiyon, yansıma veya kırılma ile etkilenmektedir. Bu nedenle, dalgaları iletmek veya yönlendirmek için teknik cihazlar kullanılabilmektedir. Bu nedenle, iletim ortamı olarak bir optik fiber veya bir bakır kablo kullanılmaktadır.
High Frequency Global Communications System Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri tarafından iletişimi sağlamak ve özel mesajları iletmek için kullanılmakta olan kısa dalga boyuna sahip bir radyo yayın sistemidir. Bu sistem içerisinde dört adet ana frekans üzerinde yayın yapılmaktadır bunlar sırasıyla: 4724.0 kHz, 8992.0 kHz, 11175.0 kHz, 15016.0 kHz bu frekanslar düşük dalga boyu frekansı olup sivil radyo ve telsizlerle dinlenemez sadece düşük dalga boyu ve çoklu dinleme yapan sistemlerce veya modifiye edilmiş sivil radyo ve telsiz araçlarınca dinlenebilir.
X Band Uydu Haberleşmesi, elektromanyetik spektrumun mikrodalga frekans bandında kullanılan bir haberleşme türüdür. X bandı, genellikle askeri, radar ve uydu iletişimi sistemlerinde tercih edilen bir frekans aralığıdır.