İçeriğe atla

Ubır

Ubır (Tatarca: Убыр) - Rus ve Türk mitolojisi ve halk inancında Vampir anlamına gelir. Obur, Hobur, Vupar, Opkur, Opkan olarak da bilinir. Ayrıca Rusçaya ve Slav dillerine Убыр (Ubır), Упир (Upir) ve Вубар (Vubar); Çekçe ve Slovakçaya Upír olarak geçmiştir. Çekoslavak (Çek ve Slovak) kültüründe tam olarak vampir anlamını verir. Ubır inanışının ilk olarak Volga-İdil nehri ve Pontus bozkırlarında ortaya çıktığı Kıpçak-Kuman göçleri ile çeşitli coğrafyalara ve Slavlar arasında yayıldığı düşünülmektedir. Modern "Vampir" kelimesi Eski Slav dilinden ve Türkçe "онпыр (onpyr)" biçiminden türemiştir; geleneksel Bulgarca впир (vpir) biçiminin de gösterdiği gibi, Eski Bulgarcaya özgü büyük nazal sesli harften önce "v" sesi eklenir. (diğer isimler: onpyr, vopir, vupir, upir, upierz.)[1]

Özellikleri

Günahkar kimseler mezarda bir hayvan şekline bürünür ve Ubır haline gelir. İri başlı, uzun kuyruklu bir varlıktır. Genellikle ölen büyücüler Ubıra dönüşür. Ağzından ateş püskürür. Günlerce hatta aylarca hareketsiz kalabileceği gibi istediğinde uçabilir de.[2] Hiç kimseden korkmaz. Etrafına bulaşıcı hastalık yayar. Ne bulursa yer. Obur olduğu anlaşılan bir ölünün mezarı açılıp çivi çakılır. İstediğinde istediği şekle girebilir. Kurt veya yaban köpeği kılığına girip koyunları parçalar.[3] Bir dağın başında toplanıp, kaçırdıkları insanları yerler. Bir ölünün obur olmaması için ateşin altından geçirilmesi gerekir. Daha çok Romanya ve Moldova’da yaşayan Türk topluluklarınca Vampir anlamında kullanılır. Fin Ugor kavimlerinde de benzer söyleyişlerle yer alır. Ele geçirdiği insanın içinde yaşayan korkunç bir yaratıktır. İçinde Ubır bulunan kimse ona benzemeye başlar, yemeye doymaz. Ama yese de zayıf kalır. Çünkü onun yediği yemek kendi vücuduna değil, Ubır’a sinermiş. Tatar halkında “Ubır kendisi doysa da gözü doymaz” gibi bir deyim de vardır. Ubırlı insanlar gece kalkıp yemek ararlar, bulamayınca da alev yumağına dönüşüp bacadan çıkarlar ve başka insanların yemeğini çalarlar. Ubır da tıpkı alev gibi doymak bilmez, azgın, açgözlü, her şeyi yutan bir yaratıktır. Ayrıca leşle beslenir. İstediği an kedi, köpek veya güzel bir kız kılığına girebilir. Ubır kadınları ve hayvanları emmeyi de sever.

Benzer ve bağlantılı varlıklar

Obot

Obot; Türk ve Altay halk inancında doyumsuzluk cinidir. Ubot olarak da söylenir. Ubır'ın bir türüdür. Görünüşleri son derece çirkindir. Dişleri çok büyük ve korkunçtur. İri kemikleri vardır. Sürekli yer ama doymazlar çünkü, yediklerini anında geri çıkarırlar. Ateşli gözleri vardır. Aileleri ve evleri bulunur. İnsanların içine girerek veya musallat olarak tüm servetini harcamasına neden olurlar. Sözcük anlamı olarak ele alındığında kelime kökünde yemek, yutmak, yok etmek anlamları bulunur. Obur sözcüğüyle kökteştir.

Opkan

Opkan (veya Vupkan, Çuvaşça: Вупкăн, Vupkăn - "sefalet getiren, hasar veren"); Çuvaş mitolojisinde kötü bir ruh.

Çuvaşlar salgın hastalıklar ve ruhsal hastalıklar dahil olmak üzere birçok korkunç hastalıkların nedeni olarak onu düşünürler. Vupkan hızlı bir rüzgar şeklinde insanlara gelir ve düşüncelerinin bozulmasına yol açar. Vupkan kendini görünmez kılar. Onu yatıştırmak için vupkana üç siyah koyun kurban edilir. Birincisi baba vupkana ("vupkăn aşşĕ"), ikinci anne vupkana ("vupkan amăşĕ") ve son koyun vupkan tanrısına (vupkăn turro) armağan edilir. Vupkan bir köpek olarak temsil edilir ve yıkıcı bir varlıktır. Ondan sadece kurnazlık sayesinde kurtulmak mümkündür.

Vupar

Vubar (Vopar, Vapar, Vubar Çuvaşça: Вупăр, Vupăr); Çuvaş mitolojisinde kötü bir ruh. Vubar geceleri görünür ve hayvanların ve insanların havasız kalarak boğulmasına neden olur. Ateş saçan bir yılan şeklinde görünür. Kadın veya erkek kılığına bürünebilir. Uyuyan insanlara saldırır, onu elle yakalamak imkânsızdır. Hristiyan Çuvaşlar ondan korunmak için kollarını yatarken çapraz olarak koyarlar (haçı andırdığı için).

Etimoloji

(Ub/Ob) kökünden türemiştir. Açgözlülük anlamı içerir. Obruk sözü de aynı kökten gelir ve girdap demektir.

Kaynakça

  1. ^ Türk Kültüründe Vampirler, Mehmet Berk Yaltırık, Seçkin Sarpkaya. Karakum Yayınevi. ss. 43-49. 
  2. ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0) 27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 435)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Vampir</span> insanların kanını emdiğine inanılan yaratık

Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan mitolojik bir varlıktır.

Yek, Türk ve Altay halk inancında İblis. Yeg veya Yiğ olarak da bilinir. İnsanoğlunu yoldan çıkaran ve kötülüğün simgesi olan varlık. Tanrı'ya isyan etmiştir. Kısa boylu ve güçlü bir varlıktır. Alemin karanlık güçlerini temsil eder. Yerin altında yaşar. Yaka adlı kötü ruh ile de bağlantılıdır. Çak denilen yine Şeytan anlamını içeren sözcük ile de ilişkili görünmektedir. ayrıca bu sözcükle bağlantılı hastalık adları vardır. Yiğ verem, Yiğnik ise dizanteri demektir. Bulgar kültüründe Yaga adlı bir cadı figürü vardır. 'Kötü ruh, şeytanın yarattığı hastalık, zarar verme' gibi anlamları da vardır. Başka sözlüklerde 'ig' ve 'iklig' biçiminde geçen ve hastalık anlamı da bulunur. Maniheizm'de yine şeytan anlamında kullanılmıştır.

Azıktı, Türk ve Altay halk inancında bir kayıp cini. "Azıtkı" olarak da söylenir. İsmi "azdıran" anlamına gelen Kırgızların ve Özbeklerin İslamiyet öncesi inançlarında yer alan şeytani bir varlıktır. Her türlü kılığa girebilir. İnsanlara kendilerine en yakın olan kişi şeklinde görülebilir. Bu şekilde kılığa giren Azıktı insanı azdırıp, uçuruma, dağa veya bir akarsuya götürerek öldürebilir.

<span class="mw-page-title-main">Arçura</span> Çuvaş ve Türk-Tatar mitolojisinde ormanlarda yaşayan kötücül bir varlık

Arçura - Türk ve Çuvaş mitolojisinde Orman İyesi. Arçuray olarak da söylenir.

Ak Ata - Türk, Tatar, Altay, Yakut, Çuvaş mitolojilerinde Deniz Tanrısı. Değişik Türk dillerinde Ağ Ata, Ürüng Ede, Şura Ede olarak da bilinir. Moğollar ise Sagan Ecege olarak anarlar.

Şürele, Türk mitolojisinde ve halk kültüründe bir orman ruhu yani bir iye ya da cindir. Değişik şivelerde Şüreli, Şurala, Çurala, Çürele olarak da bilinir. Şürele Kayum Nasıri tarafından bilim, Abdullah Tukay’ın yazdığı bir şiirle de edebiyat dünyasına tanıtılmıştır. Tataristan’da Şürele hakkındaki efsanelerin büyük bir kısmı derlenmiş ve hakkında birçok çalışma yapılmıştır. Türkiye’de ise Mustafa Öner’in, Abdullah Tukay’ın Şürele adlı şiiri hakkında bir makalesi mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Od iyesi</span>

Od İyesi, Türk, Altay ve Tatar mitolojilerinde ateşin koruyucu ruhudur. Vot İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi veya Yalgın (Yalkın) İyesi ve Alev (Alav) İyesi olarak da bilinir. Moğollar Gal Ezen Yakutlar Ot İççite adıyla bilmektedirler. Yeni evliler yağ, içki içenler ise içtikleri içeceğin bir kısmını ateşe atarak bu tanrıyı onurlandırırken şamanlar gelecekten haber almak için Od iyesi için koyun veya kısrak kurban etmekteydi.

<span class="mw-page-title-main">Albastı</span>

Albastı - Türk ve Altay mitolojilerinde bir çeşit kötü ruh ve onun neden olduğu ruh çarpması. Albıs’ın neden olduğu ruh hastalığı.

Aza - Türk, Altay, Yakut, Çuvaş ve Moğol mitolojisinde kötü ruh. Asa şeklinde de söylenir. Moğollar Ada derler. Azalar biçiminde çoğul olarak kullanılır.

Bastı - Türk, Altay ve Tatar mitolojilerinde kabus cini. Bastırık da denilir. İnsanların kâbus görmesi, halsizleşmesi, korkuyla uyanması, sonrasında nefesinin kesilmesi bu kötücül ruh ile bağlantılı görülür. Anadolu Türkçesinde "Bastırık" doğrudan doğruya kâbus demektir. Aynı zamanda hapishane veya hücre anlamlarına da gelir. Değişik şekillere girebilir. Kedi kılığına bürünmeyi çok sever. Kazakçada kâbus "Bastırılu" demektir. Bastıyla ilgili aşağıdaki varlık adları dikkate değerdir.

  1. Albastı: "Aleybanı, Alyabani." Uzun boylu, beyaz tenli ve çıplak olarak tasvir edilen şeytani dişi varlık. Albıs ile özdeştir.
  2. Kulbastı: "Kuleybanı, Gulyabani." Gündüzleri mezarda uyuyup geceleri kalktığına inanılır. Tüylü, çok büyük ve pis kokulu olarak betimlenir.
  3. Karabastı: Kâbus, kötü rüya. Kâbus cini olarak da bilinir. Geceleri insanların göğüslerine çökerek soluklarını keser.
  4. Sarıbastı: Sara hastalığı. Sarı giysili bir kadın şeklindedir.

Çor - Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe Cin demektir. Çer, Çur, Şor, Şar, Çora, Çura şeklinde de ifade edilir. Moğolcada Çotgor, Çutgur, Çutkur, Çetger, Çetker, Çidkür, Südkür, Sötkör olarak söylenir. Gözle görülemeyen, ateşten yaratılmış varlık.

Bayçura, Türk ve Tatar mitolojisinde kiler cini, Biçura olarak da bilinir. Evlerde ve bodrumlarda yaşar. Kadın kılığına girer. Kırmızı giysili olarak betimlenirler. Genelde evde, ocağın arkasında veya kilerde veya çatı altında yaşar. Hiç çekinmeden gürültü patırtı yapar. "Küves" denen içkiyi çok sever. Tatar Türklerinde, “Ocak başında Bıçura belini boğmuş oturur.” şeklindeki bilmecenin yanıtı Küves Fıçısı'dır. Yemeğe çok düşkündür. İnsanların yiyip bitiremediği bütün yemeği o yer. Kızdığı zaman tabakları kırar ve yemeği de döküp evi uzun süre için terk eder. Biçura, çok pis bir yaratık olarak da bilinir, temiz yerlerden nefret eder. Bu yüzden ondan kurtulmak için ilk şart evi temiz tutmaktır. Aniden bağırır, güler, oynar, şaka yapar, uyuyan insanı yatağından alıp başka yere taşır. Çoğu zaman evdeki eşyaların yerini de değiştirir veya gizler. En sevdiği eşyalar, anahtar, iğne, bıçak, makastır. Geceleyin kilitlenen kapıları açar veya tersine açık kapıyı kilitler. Bazen yangın çıkarır. Uzun süre ocak yapılmayan evleri severmiş. Bu yüzden Tatar Türkleri, yeni ev yapar yapmaz her şeyden önce ocağını yaparlar.

<span class="mw-page-title-main">Azmıç</span>

Azmıç - Türk ve Balkar mitolojisinde Kayıp Ruhu veya Yol İyesi. Aznıç veya Azıtkı (Azıktı) olarak da bilinir. Karaçay - Balkarların inançlarına göre Şeytani bir ruh. Belli bir görüntüsü yoktur. İnsanlara düşmandır, kurbanları tek başına yola çıkan insanlardır. Azmıç bu insanları onu tanıyan birisinin sesiyle çağırır. İnsan dönüp cevap verirse Azmıç'ın buyruğu altına girer. Azmıç da bu insanı kayalıklardan aşağı atar.Tek başına yola çıkan insanları kandırıp götüren ve kaybeden kötü ruhtur. Tanıdığı birisinin sesiyle bu insana seslenir. Eğer bu sesi duyan kişi geriye dönüp bakarsa onu alır götürür ve kaybeder. Kılıktan kılığa girer. Bir insana en sevdiği kişi gibi gözükebilir. Böylece insanları peşine takıp azıtarak, dağa, uçuruma, ırmağa götürüp buralara düşürerek ölmesine neden olur. Congolos'a benzer.

Su Ana - Türk, Tatar ve Altay mitolojilerinde Su Tanrıçası. Değişik Türk dillerinde Suv Ana olarak da bilinir. Moğollar Usan (Uhan) Ece olarak adlandırırlar.

Su Ata - Türk, Tatar ve Altay mitolojisinde Su Tanrısı. Değişik Türk dillerinde Suv Ata olarak da bilinir. Moğollar Usan (Uhan) Etseg olarak adlandırırlar.

<span class="mw-page-title-main">Su İyesi</span>

Su İyesi - Türk, Tatar ve Altay mitolojisinde suyun koruyucu ruhu. Değişik Türk dillerinde Suv İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi olarak da bilinir. Moğollar Usan (Uhan) Ezen olarak adlandırırlar.

<span class="mw-page-title-main">Ev iyesi</span> inanç

Ev İyesi – Türk halk kültüründe evin koruyucu ruhu. Üy İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi olarak da tanınır. Moğollar Ger (Ker) Ezen derler.

Kulbastı – Türk, Altay ve Kafkas mitolojilerinde kötü bir varlık ve onun neden olduğu ızdırap verici, korkunç görüntü, halüsinasyon.

Aşapatman ; Çuvaş ve Türk mitolojisinde tıp tanrıçası.

Vudaş, Çuvaş mitolojide su ruhu. Vudaş, efsanelere göre boğularak ölmüştür ve su cinine dönüşmüştür. Yarım insan görünümündedir. Bazen iki ayağı üzerinde insanlar gibi yürüdüğü söylenir. Büyük nehirlerde ve göllerde yaşar. Vudaşın tıpkı insanlarla aynı yaşam tarzına sahip olduğuna inanılırdı. Onların da aralarında yaşlı erkekler ve bebekler vardır, aileleri bulunur.