
Çözelti ya da solüsyon, iki ya da daha fazla maddenin herhangi bir oranda bir araya gelerek oluşturdukları homojen karışımdır.

Okyanus, bir gezegenin hidrosferinin çoğunu oluşturan bir su kütlesidir. Dünya üzerinde bir okyanus, Dünya Okyanusunun ana geleneksel bölümlerinden biridir. Bunlar, bölgeye göre azalan sırada, Pasifik, Atlantik, Hint, Güney (Antarktika) ve Kuzey Kutbu Okyanuslarıdır. Spesifikasyon olmadan kullanılan "okyanus" veya "deniz" ifadeleri, Dünya yüzeyinin çoğunu kapsayan birbirine bağlı tuzlu su kütlesini ifade eder. Genel bir terim olarak, "okyanus" çoğunlukla Amerikan İngilizcesinde "deniz" ile değiştirilebilir; ancak İngiliz İngilizcesinde değil. Açıkça söylemek gerekirse, deniz kısmen veya tamamen karayla çevrili bir su kütlesidir.

Kaynak veya pınar, mağara ve yeraltı dehlizlerinde biriken suların hidrostatik basınç altında yüzeye çıktıkları alanlardır. Farklı bölgelerde göze, bulak, eşme veya memba olarak da bilinir. Topoğrafya yüzeyinin, yeraltı su yatağını kestiği nokta veya çizgi boyunca oluşur.

Lut Gölü ya da Ölü Deniz (İbranice: יָם הַמֶּלַח,

Kara Boğaz Göl Türkmenistan'ın kuzeybatısında ve Hazar Denizi'nin doğusunda yer alan 18.000 km^2 yüzölçümüne sahip sığ bir lagün ve körfezdir. Dünya üzerindeki en tuzlu su kütlelerinden biridir. Gölün su yüzeyi, Hazar Denizi'nden birkaç metreden birkaç santimetreye kadar değişen seviyelerde daha alçaktır ve bu nedenle Hazar Denizi'nden bu göle sürekli su akışı olmuştur. Tuzluluk oranı yapılan ölçümlere göre 270-300 g/l seviyelerindedir ve doğal olarak göl bünyesinde çeşitli evaporitler oluşmaktadır. Bu tuz kayaçları 1920'lerden bu yana ticari amaçlarla kullanılmaktadır. 1980 yılında Hazar Denizi'nin su seviyesinin düşümünü azaltmak adına bu lagün üzerine baraj kurulmuştur, zira 1977 yılındaki su seviyesi Hazar Denizi'nin son 400 yıllık tarihindeki en düşük su seviyesi olmuştu. Bu insan müdahalesine yanıt olarak, lagün 1983 Kasım'ında tamamen kurumuştur. 1992'de baraj yıkıldı ve yılda 1.7 metrelik bir su miktarıyla lagün yeniden suyla dolduruldu. Lagünün su seviyesi yıllık ve mevsimlik olarak Hazar Denizi'ne benzeyen değişim, dalgalanma gösterir. Lagünün çevresi sert bir karasal iklim etkisiyle yarı çöl özelliği gösterir. Lagünün hidrojeolojik ve hidrokimyasal rejimi Hazar Denizi'nden akan sularla belirlenir ve bu suyun akış miktarıyla lagünün suyunun özellikleri kontrol edilir.

Deniz suyu, denizlerde ve okyanuslarda bulunan su. Dünyadaki bütün okyanuslardaki ortalama tuzluluk yaklaşık %3.5'tur. Bu oran, her bir kilogram (ya da litre) deniz suyuda yaklaşık 35 gram çözünmüş tuz (çoğunluğu sodyum klorür iyonları olan Na+ ve Cl-) içeriğini belirtir. Deniz suyunun ortalama yoğunluğu su yüzeyinde 1.025 g/ml (1025 kg/m³)'dir. İçeriğindeki tuz taneciklerinin kütlesinden dolayı deniz suyunun yoğunluğu tatlı/saf suyun yoğunluğundan fazladır; (4oC sıcaklıkta 1.000 g/ml). Deniz suyunun donma noktası tuzluluktaki artışla orantılı düşer; %3.5 tuzluluk derecesinde yaklaşık -2oC'dir.

Tatlı su, içerisinde düşük derişimlerde çözünmüş tuzlar ve diğer toplam çözünmüş katı maddeler bulunan, doğal olarak oluşan herhangi bir sıvı veya donmuş sudur. Deniz suyu ve acı su, tatlı su teriminden hariç tutulmakla beraber demirli su kaynakları gibi tuzsuz ve mineral açısından zengin sular, tatlı su kapsamında değerlendirilir. Tatlı su; buz örtüleri, buz tabakaları, buzullar, kar alanları ve buzdağlarındaki donmuş ve eriyen suları; yağmur, kar yağışı, dolu/karla karışık yağmur ve grezil gibi doğal yağışları; sulak alanlar, göletler, göller, nehirler, akıntılar gibi iç su kütlelerini oluşturan yüzey akıntılarını; akiferlerde, yer altı nehirlerinde ve göllerde bulunan yeraltı sularını kapsayabilir. Tatlı su, insanlar en ihtiyaç duyduğu ve kullandığı su kaynağıdır.

Acı su, suyun tuzluluk oranının, tatlı suya nazaran biraz daha tuzlu olması; ancak deniz suyu kadar tuzlu olmaması halidir. Böyle bir durum nehir ağızları, haliçler gibi tatlı suyun, tuzlu su ile birleştiği yerlerde veya hafif tuzlu fosil akiferlerde oluşabilir. Ayrıca insanların faaliyetleri de acı su üretimine neden olabilir. Tatlı su karides yetiştiriciliği için acı su havuzları yapımı veya belirli bazı sivil mühendislik projeleri için su baskınlarına karşı sahillerde açılan hendekler buna örnek olarak verilebilir. Acı su aynı zamanda tuzluluğun, güç değişim derecesi işleminin başlıca atık ürünüdür. Acı su uygun bir yönetim olmadan, çoğu karasal bitki türlerinin büyümesine düşman olduğu için çevreye zarar vermektedir.

Acı su akvaryumu, suyu yarı tuzlu olan bir Tuzlu su akvaryumudur. Denizlere yakın olan su kaynakları bir miktar tuzlu olur. Bu durumda suyun özgül ağırlığı çoğu zaman değişir. Bu oran özgül ağırlık veya tuzluluk oranı olarak adlandırılır. Acı su akvaryumları akvaristler arasında giderek popülarite kazanan bir hobidir.

Akvaristlik veya akvaryum hobisi, evde veya işyerinde bulunan bir akvaryumda ya da bahçede bulunan bir havuzda veya gölette balık yetiştiriciliği yapılmasına, akvaryum düzenlenmesine odaklı günümüzde popüler bir hobidir. Akvaristlik hobisini yapan kişiye akvarist adı verilir.

Deniz tabanında oluşmuş olan geniş salamura birikintilerine salamura havuzu adı verilir. Bu havuzlardaki tuzluluk oranı kendilerini çevreleyen okyanus suyundan üç ila beş kat arası daha fazladır. Okyanus derinlerindeki salamura havuzlarının bulundurduğu tuzun kaynağı yer kabuğundaki tuz çökeltilerinin suda çözülmesidir. Salamura havuzları genelde etrafında yaşayan kemosentetik hayvanlara enerji sağlayan yüksek miktarlar da metan da içerir. Çoğunlukla bu canlılar olağanüstü çevre koşullarında yaşayabilen organizmalardır. Salamura havuzları ayrıca Antartik Sahanlığı'nda, deniz buzu oluşurken dışarı itilen tuzlu suyun etkisiyle de ortaya çıkmaktadırlar. Okyanus dibindeki ve Antarktika'daki salamura havuzlar deniz canlıları için zehirli olabilmektedir.

Okyanus enerjisi, denizlerde oluşan dalgalardan, gelgit olaylarından veya deniz rüzgarlarından faydalanarak üretilen enerjidir.

Termohalin döngü, yüzey ısısı ve tatlısu akıntıları tarafından oluşturulan küresel yoğunluk grandyanları tarafından yönlendirilen büyük ölçekli okyanus sirkülasyonunun bir parçasıdır. Rüzgâr sürümlü yüzey akıntıları, yol boyunca soğuyarak yüksek enlemlerden ekvatoral Atlas Okyanusu'ndan kutup yönünde ilerlemektedir. Bu yoğun su okyanus havzalarına akar. Güney Okyanusunda yeryüzünün büyük kısmına yerleşmişken, Kuzey Pasifik'te en yaşlı sular yükselmiştir. Bu nedenle, okyanus havzaları arasında geniş çaplı karıştırma gerçekleşir; bu karıştırmalar, aralarındaki farklılıkları azaltır ve Dünya okyanuslarını küresel bir sistem haline getirir. Su kütleleri hem enerjiyi hem de maddelerin dünyaya taşınmasını sağlar. Dolayısıyla, dolaşım hali Dünya'nın iklimi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

TDS metre, bir çözelti'nin toplam çözünmüş katı maddeler'ini (TDS), yani çözünmüş katı parçacıkların konsantrasyonunu gösteren bir cihazdır.

Toplam çözünmüş katı maddeler (ingilizce: total dissolved solids veya TDS), bir sıvıda bulunan moleküler, iyonize edilmiş veya mikro-granüler süspansiyon halinde bulunan inorganik ve organik bileşiklerin kombine içeriğinin bir ölçüsüdür. Bunu TDS metre adında bir cihaz gösterir. Genellikle, operasyonel tanımda, maddelerin iki mikrometre gözenekli bir filtreden süzülüp atılmaya yetecek kadar küçük olması gerekir. Tuzluluk, TDS tanımını oluşturan bazı iyonları içerdiğinden, toplam çözünmüş katı maddelerin normalde tatlı su sistemleri için uygunluğu tartışılmaktadır. TDS'nin başlıca uygulaması, akarsular, nehirler ve göller için su kalitesinin incelenmesidir, ancak TDS genellikle birincil kirletici olarak düşünülmemektedir. Bu, içme suyunun estetik özelliklerinin bir göstergesi olarak ve geniş bir dizi kimyasal kirleticilerin varlığının bir toplam göstergesi olarak kullanılır. Alınan sularda TDS için birincil kaynaklar, tarımsal ve konut akışı, kil zengin dağ suları, toprak kirliliğinin süzdürülmesi, endüstriyel veya kanalizasyon atık su arıtımı tesislerinden kaynaklanan su kirliliği kaynaklı noktalardır. En yaygın kimyasal bileşenler, besin maddesi akışı, genel yağmursuyu akışı ve kalsiyum, fosfatlar, nitratlar, sodyum, potasyum ve klorürdür. Çözünür bir mikro granül oluştuğu sürece, kimyasallar katyonlarca, daha az moleküllü, katyonlar, anyonlar, moleküller ya da yığışmalar olabilir.
Norveç Akıntısı, Barents Denizi açıklarında 50 ila 100 metre derinlikte Norveç'in Atlantik kıyısında kuzeydoğuya doğru akan bir akıntıdır. Sularının büyük çoğunluğunun Norveç'teki fiyort ve nehirlerden geldiğinden Kuzey Atlantik Akıntısı'ndan farklı olarak daha soğuktur ve az miktarda tuz içermektedir. Bununla birlikte, Arktik Okyanusu'ndan daha sıcak ve daha tuzludur. Norveç Akıntısı'ndaki kış sıcaklıkları genellikle 2 ila 5 °C arasında olup Atlantik suyunun sıcaklığı 6 °C'yi aşmaktadır.

Halofiller, yüksek tuz konsantrasyonlarında gelişen ekstremofil organizmalardır. Halofil adı, Yunanca "tuz seven" kelimesinden gelmektedir. Çoğu halofil Arkea aleminde sınıflandırılırken; bakteriyel olan halofiller de vardır. Bir alg türü olan Dunaliella salina ile Wallemia ichthyophaga mantar türü gibi bazı ökaryot halofiller de bulunmaktadır.

Sodyum klorür, yaygın olarak 'tuz' ismiyle bilinen kimyasal formülü NaCl; 1/1 oranında sodyum ve klorür iyonları olan iyonik bileşik. Molar kütleleri sırasıyla 22.99 ve 35.45 g/moldur. 100 g NaCl, 39.34 g Na ve 60.66 g Cl içerir. Sodyum klorür, deniz suyunun tuzluluğundan ve birçok çok hücreli organizmanın hücre dışı sıvısından en çok sorumlu olan tuzdur. Yenilebilir sofra tuzu biçiminde yaygın olarak bir çeşni ve gıda koruyucusu olarak kullanılır. Birçok endüstriyel proseste büyük miktarlarda sodyum klorür kullanılır ve daha ileri kimyasal sentezler için hammadde olarak kullanılan sodyum ve klor bileşiklerinin ana kaynağıdır. Sodyum klorürün ikinci bir ana uygulaması donma sıcaklığı altındaki havalarda yolların buzunun çözülmesidir.

Salamura, yüksek derişimli bir tuzlu (NaCl) su (H2O) çözeltisidir. Salamura, çeşitli bağlamlarda, derişimi yaklaşık %3,5 (gıdaları salamura etmek için kullanılan çözeltilerin ve deniz suyunun tipik derişimi) ila %26 (sıcaklığa bağlı olarak tipik bir doymuş çözelti derişimi) arasında değişen tuzlu su çözeltilerini ifade edebilir. Salamura, tuzlu suyun buharlaşmasıyla doğal olarak oluşur fakat aynı zamanda sodyum klorür madenciliğinde de üretilir. Salamura, gıda işleme ve pişirme (turşulama ve salamura yapma), yollardaki ve diğer yapılardaki buzlanmanın önüne geçilmesi ve bir dizi başka teknolojik işlem için kullanılır. Ayrıca desalinasyon gibi birçok endüstriyel sürecin bir yan ürünüdür. Bu nedenle uygun şekilde bertaraf edilmesi veya daha fazla kullanılması (tatlı su geri kazanımı) için atık su arıtımı gerektirir.

Dünya atmosferindeki ve kabuğundaki suyun çoğu tuzlu deniz suyundan gelirken, tatlı su toplamın yaklaşık %1'ini oluşturur. Dünyadaki suyun büyük bir kısmı tuzlu sudur ve ortalama tuzluluk oranı ‰ 35'tir ancak bu, çevredeki karadan alınan akış miktarına göre biraz değişir. Toplamda, okyanuslardan ve marjinal denizlerden, tuzlu yeraltı sularından ve tuzlu kapalı göllerden gelen su, dünyadaki suyun %97'sinden fazlasını oluşturur, ancak hiçbir kapalı göl küresel olarak önemli miktarda su depolamaz.