İçeriğe atla

Tuz

Yemek Tuzu
Kırmızı Kaya tuzu (Kuzey Pakistan'dan)

Basit bir kimyasal bileşik olan sodyum klorür (NaCl), diğer adıyla yemek tuzu, yüzyıllardan beri insanlar için büyük bir önemi olan bir gıda maddesidir. Tuzun önemini artıran en büyük özelliği de tarih öncesi zamanlarda besin maddelerini uzun süre saklamak için tuzu koruyucu madde olarak kullanmalarından gelmektedir. Eski zamanlarda et ve balık gibi besinler tuzun içinde kurutulup saklanarak bunların bozulması engellenmiştir. Tuz insan dahil tüm canlıların besin kaynaklarındandır ve ticari bakımdan da önemli bir maddedir. Dünyanın her yerinde rastlanabilen sofra tuzu tarih boyunca önemli bir ihtiyaç ve ticaret maddesi olmuştur.[1]

Besin maddesi olması dışında tuz; dericilikte, hayvan besiciliğinde, su yumuşatma sistemlerinde ve kimya sanayisinde yaygın olarak kullanılır.

Tarihçe

15. yüzyılda Paris'te tuz ticaretini gösteren bir resim.

Tuz insanlık tarihinde büyük bir öneme sahip olup üretilmesi tarih öncesindeki antik uygarlıklara kadar dayanmaktadır.[2] Sümerlilerin ve Babillerin tuzu besin maddelerini özellikle et ve balığı uzun süre saklamak için konserve koruyucu maddesi olarak kullandıkları bilinmektedir.[3] Bunun yanında yazar Kurlansky, Tuz-İnsanlığın Tuzlu Tarihi adlı kitabında, et ve balığı tuzlayarak saklayan ilk uygarlığın Mısırlılar olabileceğini belirterek, balığı tuzda saklamaya ilişkin en eski Çin belgelerinin MÖ 2000 tarihlenirken, çok daha eski tarihlerden kalan mısır mezarlarında tuzlanmış balık ve kuş eti bulunduğuna dikkati çekmiştir. Araştırmalara göre, Mısırlılar Nil Deltasında deniz suyunu buharlaştırarak tuz üretiyorlardı.[4]

Tuzun kullanılması bellirli bölgelerle kısıtlı kalınmıştır, tuzun ticari malzeme olarak kullanılmaya başlanılmasına kadar. Tuz ticaretinin sayesinde birçok küçük şehir zengin metropoller haline gelmiştir. Buna en güzel örnek Almanya’nın Lüneburg şehri gösterilebilir.[5] Yemek tuzunu insan tarihindeki önemini ve ona verilen değeri anlamamız için onun tarihteki ismine bakmamız yeterlidir. Tuz tarihte Beyaz Altın olarak adlandırılmıştır. Tuzun değerini belirten diğer bir örnekte: Tarihte bazı ülkelerin tuzu bir tür ödeme biçimi olarak kullanmalarından anlayabiliriz.[6] Büyük Roma'da Lejyonerlerin kazancının ödemesinde tuzun kullanıldığı bilinmektedir.[7]

Tarihte tuzun koruyucu Madde olarak kullanılmasını gösteren bir resim. Hollanda 1618.

Orta Çağ'da ve daha sonraki zamanlarda tuz için büyük meblağlar ödenmekteydi. Burada tuzu pahalı yapan onu elde ediliş şeklinin dışında onun nakliyesi ve ticaretinden kaynaklanmaktaydı.[8] Bunun yanında Çinliler, Romalılar, Fransızlar, Venedikliler, Habsburglar ve diğer birçok yönetim, savaşlar için para bulmak üzere tuz vergisi koymuştu. Bilindiği kadarıyla Anadolu'da tuz ile ilgili ilk yazılı kaynaklar ise Hititler'e kadar gitmektedir.[9]

Çin'de tuz üretimine ilişkin en eski yazılı kaynak, MÖ 800'e aitti. Belgede, Xia Hanedanlığı sırasında bin yıl önceki deniz tuzu üretimi ve ticaretinden söz ediliyordu. Çin yönetimleri yüzyıllarca tuzu, bir gelir kaynağı olarak görmüşlerdi. Çin'de MÖ 12. yüzyılda tuz vergisinden söz eden metinler bulunmuştur.

Tuz elde etme yöntemleri

Deniz tuzu üretimi (Dakar, Senegal)

Türkiye tuz yatakları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Türkiye'deki tuz üretimi üç farklı alanda yapılmaktadır. Genel itibarıyla deniz tuzu, göl tuzu ve kaya tuzu yatakları bulunmaktadır. Türkiye'deki tuz ihtiyacının büyük kısmı göl tuzu yataklarından elde edilmektedir. Bunu ikinci sırada deniz tuzu ve çok az bir üretim payı ile kaya tuzu takip etmektedir.

2013 yılında Nevşehir’in Gülşehir ilçesine bağlı Tuzköy beldesinde bir milyar tonluk kaya tuzu rezervi bulunmuştur. Bu miktar yaklaşık Türkiye'nin en az on asırlık tuz ihtiyacına karşılık gelmektedir. Yalnız şimdiye kadar imkansızlıklar yüzünden bu rezerv tam olarak ekonomiye kazandırılamamıştır.[10]

Deniz tuzu

Tuzlama bahçeleri

Tuz üretimi bütün mineral çıkarma yöntemleri arasında hemen hemen en basit ve kolay olanıdır. Türkiye'de deniz suyundan tuz üretimi Çamaltı Tuzlası'nda da yapılmaktadır ve bu tuzla 1863’ten beri üretimdedir.[11] Deniz suyundan tuz elde etme bilinen en eski tuz üretme biçimlerinden biridir. Bu yöntemle deniz suyu küçük ve derin olmayan havuzlara aktarılır. Daha sonra güneş ışığı yardımıyla su buharlaştırılır. Böylelikle deniz suyu içinde çözülmüş olan bütün iyon kristalleri sahip oldukları farklı çözünürlüklerden dolayı katmanlar oluşturacak şekilde kristalleşirler. Yemek tuzu olarak kullanılan Sodyum klorür tabakası en üstünde bulunur ve henüz tam olarak tüm suyun buharlaşmasından önce tamamı tuz kristalleri haline gelir. Yemek tuzu olarak kullanılan kısmın en üste bulunmasına rağmen yine de 100% bir saflıkta üretilmesi çok zordur. Özellikle havuzlardaki suyun tamamının buharlaştırılmasıyla istenmeyen diğer tuzların yemek tuzu olarak kullanılan tabakaya karışması ve böylelikle tuzun saflık derecesi düşük olur. Günümüzde dünya tuz ihtiyacının %20 si bu yöntemle elde edilen deniz tuzuyla karşılanmaktadır

Kaya tuzu

Oldukça saf haldeki Kristal Himalaya Tuzu

Çankırı, Gülşehir, Tepesidelik, Sekili, Kağızman ve Tuzluca Türkiye’deki kaya tuzunun üretildiği şehirlerdir.[12]Kaya tuzu, önemli tuz kaynaklarından biri olup, içerdiği safsızlıklara bağlı olarak saydam veya yarı saydam grimsi, beyaz, turuncu, sarı, pembe ve kahverengi olabilir. Kaya tuzu, az safsızlık ve yabancı maddeler içeren yataklarda yer altına galeriler açarak parçalar halinde çıkarılır. Çözelti madenciliği olarak adlandırılan bu yöntemde, safsızlıkların fazla olması durumunda açılan sondaj kuyularına sıcak su gönderilerek suda çözünen tuzlar bulamaç halinde dışarı alınır. Bu bulamaçın kristallendirilmesi için tava veya vakum yöntemleri kullanılır.[11]

Kaya tuzu oda-topuk denilen yöntemle çıkarılmakdatır. Bu yöntemle tuz alında 3-5 metreye kadar kesilmektedir. Bu işlem sondaj makineleri yardımıyla tuzun bulunduğu yere lağam delikleri açılmakta ve bu deliklere patlayıcılar yerleştirilir. Her patlama işleminden sonra yaklaşık 1000-1200 ton kadar kaya tuzu elde edilmektedir. Paralel tünel­lerde tuz tabakaları kesilmekte ve bunlar da rekuplarla birleştirilmekte ve tavanın ta­şınması İçin kare şeklinde topuklar meyda­ na getirilmektedir. Bu metodla tuz ekstrak- siyon oranı % 65-75'e ulaşmaktadır. Daha sonra burada elde edilen kaya tuzu kamyonlarla işletilmek üzere fabrikaya taşınır. Burada’da bir takım işlemlerden geçtikten sonra paketlenir.[11]

Tava yöntemi

Bir tahta kapta dinlendirilen tuzlu suya magnezyum sülfatı çöktürmek için az miktarda kireç katılır. Sonra tava adı verilen buharlaştırma kabına gönderilir. Bu kabın alanı 80–100 m² olup, ocağın sıcak gazlarıyla ısıtılır. Burada önce magnezyum sülfat çöker ve alınır, daha sonra çöken tuz alınır. Alınan tuz tava üstündeki tahta davlumbaza serilir. Suyu tekrar tava içine akarken tuz da kurur. 100 m²lik bir tavada 75 °C'de 1200 kg kaba tuz, 80 °C'de 3000 kg orta ürün ve 95 °C'de 700 kg ince tuz elde edilir.

Vakum yöntemi

Bu yöntem eskimiş ve verimliliği az olan bir yöntemdir. Bu yöntemde elde edilen ham tuz ilk etapta öğütülür. Buradan yıkanma kazanlarına aktarılarak 2-3 Bomeli suyla yıkanmaya başlanılır. Bu işlem esnasında yaklaşık %25’lik bir fire verilir. Bu işlemden sonra yıkanmış olan tuz vakum kazanlarına aktarılır. Burada’da vakum tüplerin yardımıyla alınan tuz santrifüj ünitesine gönderilir ve burada 15 dakikalık santrifüjleme işleminden geçirilerek ve nemin %99 atılır. Daha sonra nemi büyük oranda atılmış olan bu tuz kurutma fırınlarına alınır. Bu fırınlarda 180 °C -200 °C sıcaklıkta kurutulur. Bu işlemden sonra tuzun nem oranı %0,5 düşürülmüş olunur. Kurutulmuş tuz bundan sonra eleme yardımıyla iri, kabave ince tuz olmak üzere üç bölüme ayrılır. Bu şekilde elde edilen bu üç tuz çeşidi ayrı ayrı ambalajlanılarak satırlır. Örneğim kaba eleğin üzerinde kalan tuz, iri tuz, ham tuz olarak satılır. Kaba tuz ise 100 kg’lık çuvallarla mutfak tuzu olarak satılır. Geride kalan ince tuza burada %1 oranında MgO2 karıştırılır. Eğer burdada guatır için iyi gelinen tuz istenilirse içine ekstradan %0,005 potasyum iyodür eklenerek 1 kg’lık paketler halinde satılır. İşte market ya da bakallardan aldığımız iyotlu tuzlar bu şekilde üretilirler.[11]

Tuz çeşitleri

Türkiye'de tuzlar

Türkiye'de tuz eldesi; deniz, göl ve kaya tuzlalarından yapılmaktadır. Başta Çankırı, Hacıbektaş, Tepsidelik, Sarıkaya, Oltu, Kağızman, Kulp ve Sekili önemli tuzlalarımızdandır. Buralardan elde edilen tuzlar çeşitli safsızlıklar içermektedir. Örneğin Hacıbektaş'ta elde edilen tuzun analizinde % 0,53 suda çözünmeyen maddeler, % 1,65 kalsiyum sulfat, % 98,12 sodyum klorür bulunmuştur.

Tuz Gölü, Karapınar ve Palas gölleri tuz elde edilen önemli göllerimizdendir. Ankara'nın Şereflikoçhisar İlçesindeki Tuz Gölünde bulunan Kaldırım ve Kayacık tuzlalarından yılda ortalama 3.000.000 ton (2016 yılı itibarı ile), İzmir Çamaltı Tuzlasından yılda 150.000 ton tuz elde edilmektedir.

Deniz suyundan tuz elde edilen yerler arasında; Pendik (İstanbul), Tekkegöl (Edirne) ve Akçedeniz (Adana) sayılabilir.

Yurdumuzda üretilen kaliteli sofra tuzunun analizinde, % 0,24 nem, % 0,003 suda çözünmeyenler, % 0,007 Ca, % 60,52 klor ve eser miktarda Mg bulunmuştur.

2001 yılı dünya tuz üretimi 225 milyon ton [1], Türkiye'nin yıllık üretimi 1,8 milyon ton [2]dolayında gerçekleşmiştir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) verilerine göre Türkiye'deki başlıca kayatuzu yataklarında tespit edilen toplam rezerv miktarı 867 milyon ton seviyesindedir. Yıldan yıla tuz üretimi değişmekle beraber yurdumuzda son yıllarda, yılda iki milyon ton civarında tuz üretilmektedir.

Tekel, rafine ve sofralık tuz üretimi yapmamaktadır. Bu tür tuz talebi özel sektör tarafından karşılanmaktadır.

Tuz giderme

Başta deniz suyu olmak üzere tuzlu suların tuzunun giderilmesi işlemidir. Dünyadaki suların % 97,2'si denizlerdedir. Artık taze su kaynaklarının yetmemesi sebebiyle günlük kullanımda veya sanayide deniz sularından faydalanma ihtiyacı doğmuştur. Bu da deniz suyundan tuz gidermek suretiyle taze su elde etme yolunu açmıştır.

Sanayide kullanmak amacıyla su üreten ilk büyük damıtma tesisi 1930'da Hollanda Antilleri'ndeki Aruba'da kurulmuştur. Damıtma en yaygın tuz giderme metodudur. Bu işlemde çok tesirli veya ani tesirli buharlaştırıcılar kullanılır.

Taze su üretiminde kullanılan metotlardan biri de zarlı metottur. Bu metotta tuzluluk oranı nispeten düşük olan kara suları arıtılır. Yarıgeçirgen bir zardan geçirilen tuzlu suyun suyu zarı geçerken, derişikleşen mineral tuzları arkada kalır.

Elektroliz metodunda ise çözünmüş tuzların artı ve eksi yüklü iyonlarının ayrı ayrı zarlı filtrelerden geçmesi maksadıyla voltaj uygulanır ve taze su iki filtre arasında kalır.

Bugün dünyada yaklaşık 1500 kadar tuz giderme tesisi kuruludur. Çoğunda damıtma metodu uygulanır. Tesislerin 300 kadarı Ortadoğu ülkelerinde kurulmuştur.

Tuz zehirlenmesi

Tuz zehirlenmesi temelde iki şekilde ortaya çıkar; su alımındaki yetersizlik ve aşırı tuz tüketimi. Sonuç olarak vücutta tuz ve dolayısıyla sodyum iyonlarının miktarı artarak zehirlenmeye neden olur. Tuz zehirlenmesine domuzlar ve kanatlı hayvanlar oldukça duyarlıdır. Kronik veya akut olarak ortaya çıkabilir.

Domuzlarda bu toksikasyonun nadir gözlenen erken bulguları; susuzluk çekme, pruritus (kaşıntı) ve konstipasyondur. Bunun yanında etkilenen domuzlarda görme yetisinin kaybı, sağırlık ve çevreye karşı ilgisizlik gözlenir; yeme-içme kesilmiş ve dış uyaranlara yanıt kaybolmuştur. Bilinçsizce hareketler, etraftaki cisimlere çarpma ve kendi etrafında dönme hareketleri görülebilir.

Su alımı sınırlı ise, 1-5 gün sonra çömelmiş vaziyette oturmayla karakterize aralıklı nöbetler geçirilir. Hayvan başını arkaya ve yukarıya doğru sallar ve sonunda tonik-klonik konvülziyonlar, kasılmalar meydana gelir. Ölümcül düzeyde olan durumlarda ise hayvan yan yatarak komatöz bir hal alır ve yaklaşık 48 saat içerisinde ölür.

Sığırlarda akut belirtiler gastrointestinal sistem ile merkezi sinir sistemi ile ilişkilidir. Hipersalivasyon, artan susama hissi, kusma veya regurgitasyon, abdominal ağrı ve diare erken bulgular olup; bunu izleyen süreçte ataksi, kendi etrafında dönme, körlük, sağırlık ve parsiyel paralizdir. Ancak sığırlarda bazen agresif ve saldırgan davranışlar da gözlenebilir. Tuz zehirlenmesinin sığırlarda meydana getirdiği bir bozukluk ise arka ayakları yürürken sürümedir.

Kanatlılarda ise, artan yoğun bir susuzluk hissi, solunum güçlüğü, gagadan sıvı akıntı gelmesi, halsizlik, diare ve ayaklarda paraliz yaygın gözlenen bulgulardır.

Genel olarak kanatlılar ve domuzlar tuz toksikasyonuna karşı daha duyarlıdır.

Lezyonlar

İlk 48 saat boyunca eozinopeni gelişir ve bunu serebral korteks ile komşu meningsler çevresinde eozinofil lökosit infiltrasyonlarının (özellikle Wirchof-Robin boşlukları) oluşturduğu kuşaklar ile beyin ödemi (veya nekrozu) izler. 3-4 günlük bir süre sonra ise bu eozinofilik infiltrason alanları genellikle daha fazla genişlemeden kalır. Gastrointestinal mukoza yangılı, konjesyone ve bazen de hemorajik ülserli noktaları içerebilir.

Sığırlarda ise eozinofilik kuşaklar gelişmez ancak; abomazal inflamasyon veya ülserleşme (ya da her ikisi birden), iskelet kaslarında ödem ve hidroperkardium görülür.

Tavuklarda hidroperikardium görülür.

Akut, hızlı gelişen olgularda makroskobik lezyonlar meydana gelmez.

Kaynakça

  1. ^ H.-H. Emons, H.-H. Walter: Mit dem Salz durch die Jahrtausende. Deutscher Verlag für Grundstoffindustrie, Leipzig 1984
  2. ^ "Das weiße Gold der Hochkulturen". 2 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2015. 
  3. ^ "Salzgeschichten aus aller Welt". 25 Eylül 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2015. 
  4. ^ Mark Kurlansky, Çeviren Ali Çakıroğlu, Tuz-İnsanlığın Tuzlu Tarihi, Aykırı Yayınları, 1.Baskı, ISBN 9758337572
  5. ^ Lüneburger Salzstraße 15 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. http://www.lueneburger-salzstrasse.de 12 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ Duden.de: französisch salaire < lateinisch salarium = Sold, zu: sal = Salz, eigentlich = Salzration für Beamte und Soldaten
  7. ^ Elinor Goetze, Jonny Behm,Die Kunst zu würzen. Heimeran Verlag, München 1956
  8. ^ Erster großer Bauernaufstand in der Geschichte Rußlands 23 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. http://www.bauernkriege.de 1 Ağustos 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  9. ^ Gölbaş, Başıbüyük, A., Z. "Anadolu Kültür Oluşumunda Tuzun Rolü". 13 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2013. 
  10. ^ Nevşehir’de bir milyar tonluk kaya tuzu rezervi var 23 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. http://www.zaman.com.tr 30 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  11. ^ a b c d Tuz (NaCI) Üretim Yöntemleri 17 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. http://www.maden.org.tr 20 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 25.10.2015 tarihinde alınmıştır
  12. ^ Tuz (NaCl) Üretim Yöntemleri 17 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. http://www.maden.org.tr 20 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Ayrıca bakınız

  1. Maden Ve Mineraller, Tülay Uyanık, 2006, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi ^
  2. Devlet İstatistik Enstitüsü ^

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Potasyum</span> sembolü K ve atom numarası 19 olan kimyasal element

Potasyum, bir kimyasal elementtir. Simgesi K ve atom numarası 19 dur. Potasyum adını izole edildiği Potas olarak da bilinen potasyum karbonattan almıştır. Potasyum yumuşak, gümüş-beyaz renkli alkali bir metaldir. Doğada deniz suyunda ve pek çok mineralde diğer elementlere bağlı olarak bulunur. Havada hızla oksitlenir ve suya karşı da çok aktiftir. Potasyum, pek çok açıdan sodyuma kimyasal olarak benzese de yaşayan organizmalarda, özellikle de hayvan hücrelerinde, sodyumdan farklı muamele görür. Kandaki seviyesinin düşük olmasına hipokalemi, yüksek olmasına hiperkalemi denir.

<span class="mw-page-title-main">Sabun</span> Bir temizlik maddesi

Sabun, uzun zincirli organik yağ asitlerinin Na veya K tuzlarıdır.

Tuz, yemeklerde aroma verici olarak yaygın olarak kullanılan bir kimyasal bileşiktir.

<span class="mw-page-title-main">Deniz börülcesi</span>

Deniz börülcesi, ıspanakgiller (Amaranthaceae) familyasından bir bitki türü. Bu isim altında birbirine çok benzer ve zor ayırt edilir alt türler bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Sodyum karbonat</span> inorganik bileşik

Sodyum karbonat, (çamaşır sodası, kristal soda ve soda külü olarak da bilinir) Na2CO3 formülüne sahip değişik hidratları olan bir inorganik bileşiktir. Bütün formları beyaz, suda çözünür tuzlardır. Tüm formları güçlü bir alkali tada sahiptir ve suda orta derecede alkali çözeltiler verir. Tarihsel olarak sodyum bakımından zengin göl sularından veya sodyum bakımından zengin topraklarda yetişen bitkilerin küllerinden çıkarıldı. Bu sodyum açısından zengin bitkilerin külleri, potas üretmek için kullanılan odun küllerinden belirgin şekilde farklı olduğundan, "soda külü" olarak anıldı. Günümüzde ise, Solvay işlemi ile sodyum klorür ve kireç taşından büyük miktarlarda üretilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Acıgöl</span> Ege bölgesinde bir göl

Acıgöl, Afyonkarahisar ve Denizli il sınırları içerisinde bulunan tektonik göl. B Sınıfı Sulak Alan olarak koruma altına alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tuz Gölü</span> Türkiyenin İç Anadolu Bölgesinde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölü

Tuz Gölü, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölüdür. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %40'ı bu gölden sağlanır. Tuz Gölü'nde tuz, meteorolojik suların yer altına süzülerek daha önce oluşmuş tuz domlarını eritmesi ve tektonik hatlar boyunca yüzeye taşımasıyla oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Baraj</span> sulama ve elektrik üretimi amacıyla su biriktirmek için akarsu üzerine yapılan set

Baraj, eski zamanlardan beri insanlığın su ihtiyacını karşılamak ve tarımsal alanların sulanması amacıyla inşa edilen su yapılarıdır. Günümüzün modern barajları stratejik öneme sahiplerdir. Çünkü;

<span class="mw-page-title-main">Deniz suyu</span>

Deniz suyu, denizlerde ve okyanuslarda bulunan su. Dünyadaki bütün okyanuslardaki ortalama tuzluluk yaklaşık %3.5'tur. Bu oran, her bir kilogram (ya da litre) deniz suyuda yaklaşık 35 gram çözünmüş tuz (çoğunluğu sodyum klorür iyonları olan Na+ ve Cl-) içeriğini belirtir. Deniz suyunun ortalama yoğunluğu su yüzeyinde 1.025 g/ml (1025 kg/m³)'dir. İçeriğindeki tuz taneciklerinin kütlesinden dolayı deniz suyunun yoğunluğu tatlı/saf suyun yoğunluğundan fazladır; (4oC sıcaklıkta 1.000 g/ml). Deniz suyunun donma noktası tuzluluktaki artışla orantılı düşer; %3.5 tuzluluk derecesinde yaklaşık -2oC'dir.

<span class="mw-page-title-main">Tuz gölü</span> Yüksek tuz konsantrasyonuna sahip karayla çevrili su kütlesi

Tuz gölü, deniz suyu gövdesinin kara ile çevrilmesi sonucu oluşmuş tuz oranı yüksek göllerin yaygın adıdır. Tuz gölleri yoğun bir tuz kütlesine sahiptirler. Diğer mineraller de önemli derecede pek çok gölden daha yüksektir. Tuzun her bir litresinde en az 3000 miligram olarak sıklıkla tanımlanır. Pek çok durumda deniz suyundan daha fazla tuz konsantrasyonuna sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Salça</span>

Salça, domates veya kırmızı biberin çeşitli işlemlerden geçirilmesiyle üretilen, yemeğe lezzet ve renk katmak için kullanılan, koyu kırmızı renkli, tuzlu, uzun ömürlü, Türk mutfağına has ezmedir.

<span class="mw-page-title-main">Kaya tuzu</span>

Kaya tuzu (Halit), halite ağırlıklı olarak deniz suyu veya tuzlu göl suyunun buharlaşmasından oluşan tortul kayaçlarda meydana gelir. sodyum klorürün mineral formudur. İzometrik kristalleri oluşturur. Mineral tipik olarak renksiz ya da sarıdır; ancak yabancı maddelerin miktarı ve türüne bağlı olarak açık mavi, koyu mavi ya da pembe de olabilir. Genellikle sülfat, halojen tuzu ya da boraks asidi tuzu gibi diğer evaporit minerallerle birlikte oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Akvaristlik</span>

Akvaristlik veya akvaryum hobisi, evde veya işyerinde bulunan bir akvaryumda ya da bahçede bulunan bir havuzda veya gölette balık yetiştiriciliği yapılmasına, akvaryum düzenlenmesine odaklı günümüzde popüler bir hobidir. Akvaristlik hobisini yapan kişiye akvarist adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Kültür balıkçılığı</span>

Kültür balıkçılığı, okyanus ve deniz sularında gıda veya diğer amaçlar için sucul canlıların yetiştirilmesi, okyanusların kapalı bölümlerinde, deniz suyunun doldurulduğu tanklar ve göletlerde yapılan özel yetiştiriciliktir. Tuzlu su havuzlarında balık ve karides gibi kabuklu su ürünleri, istiridye, deniz yosunu yetiştirme işi de kültür balıkçılığının bir türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Tuz Gölü</span>

Büyük Tuz Gölü, ABD'nin Utah eyaletinin kuzeyinde, batı yarımkürenin en büyük tuzlu gölüdür. Bear, Weber ve Jordan nehirleri göle dökülür. Göl kapalı havzadır, dışarıya akışı yoktur. Göl alanı, nehir suları ve buharlaşma şiddetine bağlı değişir. Göl ortasından geçen demiryolu kuzey bölümün daha tuzlu olup, pembe renk almasına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Karbon filtreleme</span>

Karbon filtreleme, kimyasal adsorpsiyon kullanarak kirleticileri ve safsızlıkları gidermek için bir aktif karbon yatağı kullanan bir filtreleme yöntemidir. Her bir karbon parçacığı veya granülü, kirletici maddelere filtre ortamı içindeki aktif alanlara maksimum maruz kalmayı sağlayan geniş bir yüzey alanı veya gözenek yapısı sağlar. Bir gram aktif karbon, 3.000 m²'den fazla bir yüzey alanına sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Tuzla (coğrafya)</span> Tuz üretimi için bulunan alan ya da yerleşim

Tuzla, güneşten yararlanarak deniz ve göl sularından tuz elde etmek amacıyla kurulan birbirine bağlı veya bağımsız havuzların bulunduğu alandır. Bu sistemin tamamına ve her bir havuza tuzla denir. İnsan beslenmesinde ve kimya sanayinde önemli olan tuz, deniz, göl ve yeraltı sularında eriyik halinde, yer altında kaya tuzu olarak bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Sodyum klorür</span> NaCl formülüne sahip kimyasal bileşik

Sodyum klorür, yaygın olarak 'tuz' ismiyle bilinen kimyasal formülü NaCl; 1/1 oranında sodyum ve klorür iyonları olan iyonik bileşik. Molar kütleleri sırasıyla 22.99 ve 35.45 g/moldur. 100 g NaCl, 39.34 g Na ve 60.66 g Cl içerir. Sodyum klorür, deniz suyunun tuzluluğundan ve birçok çok hücreli organizmanın hücre dışı sıvısından en çok sorumlu olan tuzdur. Yenilebilir sofra tuzu biçiminde yaygın olarak bir çeşni ve gıda koruyucusu olarak kullanılır. Birçok endüstriyel proseste büyük miktarlarda sodyum klorür kullanılır ve daha ileri kimyasal sentezler için hammadde olarak kullanılan sodyum ve klor bileşiklerinin ana kaynağıdır. Sodyum klorürün ikinci bir ana uygulaması donma sıcaklığı altındaki havalarda yolların buzunun çözülmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Tuzla (tuz üretimi)</span>

Tuzla, deniz suyundan veya diğer tuzlu sulardan tuz çıkarmak için tasarlanmış sığ bir yapay tuz tavasıdır. Tuzlalar sığ ve büyüktür çünkü bu şekilde güneş ışığının deniz suyuna ulaşması daha kolay olmaktadır. Doğal tuz tavaları da suyun buharlaşması ve geride tuz bırakmasıyla oluşan jeolojik oluşumlardır. Bahamalar'daki Büyük Inagua'da veya Mogadişu'nun birkaç kilometre güneyindeki Jasiira'da bulunan, deniz suyunun tutulduğu ve güneşte buharlaşmaya bırakıldığı göletler gibi tuzlalar, doğal hâllerinden çok az farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Tuzlu balık</span>

Tuzlanmış balık, tütsülenmiş ringa balığı veya kurutulmuş ve tuzlanmış morina gibi, kuru tuzla kürlenmiş ve böylece daha sonra yenmek üzere saklanmış balıktır. Kuru tuz veya tuzlu suyla (salamura) kurutma veya tuzlama, 19. yüzyıla kadar balıkları korumak için yaygın olarak kullanılan tek yöntemdi. Kurutulmuş balık ve tuzlanmış balık Azorlar, Karayipler, Batı Afrika, Kuzey Afrika, Güney Asya, Güneydoğu Asya, Güney Çin, İskandinavya, Newfoundland dahil Kanada'nın bazı bölgeleri, kıyı Rusya ve Arktik'te temel bir diyettir. Diğer tuzla kürlenmiş etler gibi, soğutma olmadığında bile korunmuş hayvansal protein sağlar.