Tutuklama
Tutuklama, genellikle bir kişinin bir suç işlediğinden şüphelenildiği zaman veya gözaltına alındıktan sonra yasal koruma ve kontrol için yapılan, kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir koruma tedbiridir. Tutuklama, yargılamaya ilişkin nihai bir hüküm değildir. Bu nedenle, tutuklanan kişi sonrasında daha fazla sorgulanabilir ve/veya suçlanabilir, bulgular kişinin lehine ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir veyahut suçu işlemediği sübut bulmuşsa beraat edebilir.
Başta polis olmak üzere çeşitli memurlar tutuklama yetkisine sahiptir. Bazı yerlerde aniden bir vatandaşın tutuklanması mümkün olabilir; örneğin, İngiltere ve Galler'de herhangi bir kişi böyle bir eylemde bulunmadan önce belirli koşulların yerine getirilmesi gerekmesine rağmen "suç işleme potansiyeli olan, makul gerekçeleri olan veya suç işlemiş herhangi birini" tutuklayabilir.[1] Fransa, İtalya, Almanya, Avusturya ve İsviçre'de, bir kişi bir suç fiiline yakalanmışsa ve kendi kimliğini göstermeye istekli veya buna muktedir değilse, güvenlik kuvvetleri için benzer yetkiler mevcuttur. Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülke, gücün kötüye kullanılmasına karşı bir koruma olarak, sağlam bir gerekçe ile tutuklama yapılmasını şart koşmaktadır. Tutukluluk süresi ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Bazı ülkelerde tutukluluk süresi diğer ülkelere kıyasen daha kısadır Birleşik Krallık ve Fransa'da 24 saat, Birleşik Devletler'de ise 24 ila 48 saat). Bazı ülkelerde ise bu süre iki ilâ üç yıla kadar çıkabilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre Türkiye'de bu en fazla bir yıldır ve zorunlu hallerde altı ay uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez.[2]
Prosedür
Türkiye
Türkiye'de tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ikinci bölümünde düzenlenen, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilen bir koruma tedbiridir. Temel olarak sanık veya şüphelinin hürriyetinin kısıtlanmasından başlayarak salıverilme ya da cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam eden kısıtlılık hali olarak tanımlanabilir.[3]
Tutuklama nedenleri kanunda sınırlı sayıda sayılmış değildir. Ancak;
- Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa,
- Şüpheli veya sanığın davranışları;
- Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
- Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa,
bir tutuklama nedeninin var olduğu kabul edilebilmektedir.
Bununla birlikte bazı suçların işlendiğine yönelik kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde de tutuklama nedenleri var sayılabilmektedir. Söz konusu suçlar şunlardır:
- 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
- Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
- Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
- İşkence (madde 94, 95)
- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
- 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
- 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
- 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
- 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar,
- 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları,
- 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar,
- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilememektedir.
Tutuklama kararını soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise yine Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkeme karar verir. Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlandırılır.
Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
- Kuvvetli suç şüphesini,
- Tutuklama nedenlerinin varlığını,
- Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.
Kovuşturma evresinde tutukluluk süresi ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda ise beş yılı geçemez. Bu süreler fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
Soruşturma evresinde tutukluluk süresi ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Bu süreler fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
Birleşik Devletler
Tutuklama ve gözaltı farkı
Birleşik Devletler'de soruşturmanın durdurulması veya gözaltına alınılması ile tutuklama arasında büyük bir ayrım vardır. Bu ayrım durdurmanın doğası gereği "kısa ve üstünkörü" olup olmadığını ve makul bir bireyin ayrılmakta özgür olup olmayacağı şeklindedir.[4][5][6][7][8][9]
Küçük suçlar ve ihlaller
Gerekçeler, bir kişinin küçük çaplı hırsızlık, askıya alınmış bir ehliyetle araba kullanma veya toplumun huzurunu bozma gibi küçük bir suç işlediğini destekliyorsa, kolluk kuvvetleri tipik olarak o bireye sadece uyarıda bulunur, herhangi bir alıkoyma yaşanmaz. Uyarı belgesi üzerinde belirtilen tarihte mahkeme duruşmasına çıkarılır. Mahkeme duruşmasından önce savcılık, şahıs hakkında daha önce herhangi bir resmî suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığını kesinleştirir; sanık mahkemeye çıktığında açılıp açılmadığı konusunda bilgilendirilir.[10]
Ciddi suçlar
Birleşik Devletler'de bir kişi, ciddi bir suçtan ötürü tutuklanırsa, öncelikle sanığın kriminal fotoğrafı çekilir; sonra mahkeme duruşmasına çıkacağı zamana kadar cezaevinde tutulur. Belirli koşullar altında (yani, bir kişinin gözaltından salıverilmesiyle halkın tehlikeye girmeyeceği durumlarda) sanık, kefaletle salıverilme hakkına sahip olabilir. Eğer sanık parasal olarak kefalet ödeyebilecek maddi güce sahip değilse, yargıcın kefalet indiriminin gerekip gerekmediğini belirleyeceği başka bir mahkeme duruşmasına görülür.[11] Savcıların sanık aleyhine resmî suç duyurusunda bulunup bulunmayacağına karar vermek için 48 saati vardır; bu, eyaletten eyalete değişiklik gösterir. Örneğin, Kaliforniya'da 48 saatlik bir süre içinde herhangi bir resmî suçlama yapılmazsa, sanık serbest bırakılır. Resmî suçlamalarda bulunulursa, sanığın mahkemeye çıkması istenecektir. Duruşmada, sanığın suçlu olduğunu veya suçsuz olduğunu iddia etmesi istenecek ve yargıç, sanık için bir kefalet tutarı belirleyecek (veya kefalet vermeyi reddedecektir).[12]
Tutuklama ile ilgili uyarılar
Birleşik Krallık
Birleşik Krallık'ta, kişiye teknik olmayan sade bir dille tutuklandığı söylenmelidir; bu, tutuklanması için temel hukuki ve olgusal gerekçedir. Tutuklanan kişinin davranışına göre pratik olmazsa, kişi tutuklandığında veya cezai kovuşturmaya tabi tutulurken 'uyarılmalıdır'. İngiltere ve Galler eyaletlerinde gerekli olan ihtiyat,
"Suç şüphesiyle tutuklusunuz. Bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ama sorgulandığında daha sonra mahkemede güvendiğiniz bir şeyden bahsetmezseniz savunmanıza zarar verebilir. Söyleyeceğiniz her şey, kanıt niteliğinde olacaktır."
Dikkatli olunması koşuluyla verilen herhangi bir ihtiyat sözlerinden küçük sapmalar, Uygulama Kurallarının ihlali anlamına gelmez.[13] İskoçya eyaletlerinde gerekli uyarı,
"Herhangi bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ama söylediğiniz her şey dikkate alınacak ve delil olarak kullanılabilecektir."
Kaynakça
- ^ "Police and Criminal Evidence Act 1984" (İngilizce). 5 Ağustos 2012. 5 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "Ceza Muhakemesi Kanunu (Madde 102)". 18 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2023.
- ^ Koparan, Mehmet Reşat (2006). "Bir Koruma Tedbiri Olarak Tutuklama", 65. Türkiye Barolar Birliği Dergisi. s. 154. 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2021.
- ^ https://www.law.cornell.edu/wex/terry_stop_stop_and_frisk
- ^ Terry v. Ohio, 392 U.S. 1(1968)
- ^ U.S. v. Vargas, 369 F.3d 98 (2d Cir. 2004)
- ^ In re Hoch, 82 A.3d 1167 (Vt. 2013).
- ^ United States v. Bullock, 632 F.3d 1004 (7th Cir. 2011)
- ^ "What's the difference between being arrested and being detained? - Police Encounters - Know My Rights". www.knowmyrights.org. 4 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2020.
- ^ http://www.americanbar.org/content/dam/aba/migrated/publiced/practical/books/family/chapter_14.authcheckdam.pdf
- ^ "CA Codes (pen:1268-1276.5)" (İngilizce). 12 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2020.
- ^ "CA Codes (pen:813-829)" (İngilizce). 12 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2020.
- ^ "PACE Code G 2012". GOV.UK (İngilizce). 24 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020.
- ^ Police and Criminal Evidence Act 1984, section 28 20 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- ^ Taylor v Thames Valley Police (2004) EWCA Civ 858 20 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (2004) 1 WLR 3155, (2004) 3 All ER 503 (6 Haziran 2004), Court of Appeal
- ^ Code C to the Police and Criminal Evidence Act 1984, para. 10.5.
Konuyla ilgili yayınlar
- The Future of Getting Arrested 11 Aralık 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - "What they're gonna do when they come for you" (İngilizce). The Atlantic. Ocak-Şubat 2015.