İçeriğe atla

Tutuklama

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) personelleri tarafından tutuklanan bir kaçak
Bir Amerikan askeri, Irak Savaşı sırasında bir adamı tutuklarken (Haziran 2007)

Tutuklama, genellikle bir kişinin bir suç işlediğinden şüphelenildiği zaman veya gözaltına alındıktan sonra yasal koruma ve kontrol için yapılan, kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir koruma tedbiridir. Tutuklama, yargılamaya ilişkin nihai bir hüküm değildir. Bu nedenle, tutuklanan kişi sonrasında daha fazla sorgulanabilir ve/veya suçlanabilir, bulgular kişinin lehine ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir veyahut suçu işlemediği sübut bulmuşsa beraat edebilir.

Başta polis olmak üzere çeşitli memurlar tutuklama yetkisine sahiptir. Bazı yerlerde aniden bir vatandaşın tutuklanması mümkün olabilir; örneğin, İngiltere ve Galler'de herhangi bir kişi böyle bir eylemde bulunmadan önce belirli koşulların yerine getirilmesi gerekmesine rağmen "suç işleme potansiyeli olan, makul gerekçeleri olan veya suç işlemiş herhangi birini" tutuklayabilir.[1] Fransa, İtalya, Almanya, Avusturya ve İsviçre'de, bir kişi bir suç fiiline yakalanmışsa ve kendi kimliğini göstermeye istekli veya buna muktedir değilse, güvenlik kuvvetleri için benzer yetkiler mevcuttur. Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülke, gücün kötüye kullanılmasına karşı bir koruma olarak, sağlam bir gerekçe ile tutuklama yapılmasını şart koşmaktadır. Tutukluluk süresi ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Bazı ülkelerde tutukluluk süresi diğer ülkelere kıyasen daha kısadır Birleşik Krallık ve Fransa'da 24 saat, Birleşik Devletler'de ise 24 ila 48 saat). Bazı ülkelerde ise bu süre iki ilâ üç yıla kadar çıkabilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre Türkiye'de bu en fazla bir yıldır ve zorunlu hallerde altı ay uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez.[2]

Prosedür

Türkiye

Türkiye'de tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ikinci bölümünde düzenlenen, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilen bir koruma tedbiridir. Temel olarak sanık veya şüphelinin hürriyetinin kısıtlanmasından başlayarak salıverilme ya da cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam eden kısıtlılık hali olarak tanımlanabilir.[3]

Tutuklama nedenleri kanunda sınırlı sayıda sayılmış değildir. Ancak;

  1. Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa,
  2. Şüpheli veya sanığın davranışları;
    • Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
    • Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa,

bir tutuklama nedeninin var olduğu kabul edilebilmektedir.

Bununla birlikte bazı suçların işlendiğine yönelik kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde de tutuklama nedenleri var sayılabilmektedir. Söz konusu suçlar şunlardır:

  1. 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
    • Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
    • Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
    • Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
    • Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
    • İşkence (madde 94, 95)
    • Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
    • Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
    • Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
    • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
    • Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
    • Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
    • Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
  2. 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
  3. 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
  4. 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
  5. 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar,
  6. 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları,
  7. 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar,
  8. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.

Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilememektedir.

Tutuklama kararını soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise yine Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkeme karar verir. Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlandırılır.

Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

  1. Kuvvetli suç şüphesini,
  2. Tutuklama nedenlerinin varlığını,
  3. Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.

Kovuşturma evresinde tutukluluk süresi ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda ise beş yılı geçemez. Bu süreler fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.

Soruşturma evresinde tutukluluk süresi ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Bu süreler fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.

Birleşik Devletler

Tutuklama ve gözaltı farkı

Birleşik Devletler'de soruşturmanın durdurulması veya gözaltına alınılması ile tutuklama arasında büyük bir ayrım vardır. Bu ayrım durdurmanın doğası gereği "kısa ve üstünkörü" olup olmadığını ve makul bir bireyin ayrılmakta özgür olup olmayacağı şeklindedir.[4][5][6][7][8][9]

Küçük suçlar ve ihlaller

Los Angeles'da şüpheli çete üyelerini tutuklayan bir polis memuru
Chicago, A.B.D.'de bir adamı gözaltına alan polis memurları

Gerekçeler, bir kişinin küçük çaplı hırsızlık, askıya alınmış bir ehliyetle araba kullanma veya toplumun huzurunu bozma gibi küçük bir suç işlediğini destekliyorsa, kolluk kuvvetleri tipik olarak o bireye sadece uyarıda bulunur, herhangi bir alıkoyma yaşanmaz. Uyarı belgesi üzerinde belirtilen tarihte mahkeme duruşmasına çıkarılır. Mahkeme duruşmasından önce savcılık, şahıs hakkında daha önce herhangi bir resmî suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığını kesinleştirir; sanık mahkemeye çıktığında açılıp açılmadığı konusunda bilgilendirilir.[10]

Ciddi suçlar

Birleşik Devletler'de bir kişi, ciddi bir suçtan ötürü tutuklanırsa, öncelikle sanığın kriminal fotoğrafı çekilir; sonra mahkeme duruşmasına çıkacağı zamana kadar cezaevinde tutulur. Belirli koşullar altında (yani, bir kişinin gözaltından salıverilmesiyle halkın tehlikeye girmeyeceği durumlarda) sanık, kefaletle salıverilme hakkına sahip olabilir. Eğer sanık parasal olarak kefalet ödeyebilecek maddi güce sahip değilse, yargıcın kefalet indiriminin gerekip gerekmediğini belirleyeceği başka bir mahkeme duruşmasına görülür.[11] Savcıların sanık aleyhine resmî suç duyurusunda bulunup bulunmayacağına karar vermek için 48 saati vardır; bu, eyaletten eyalete değişiklik gösterir. Örneğin, Kaliforniya'da 48 saatlik bir süre içinde herhangi bir resmî suçlama yapılmazsa, sanık serbest bırakılır. Resmî suçlamalarda bulunulursa, sanığın mahkemeye çıkması istenecektir. Duruşmada, sanığın suçlu olduğunu veya suçsuz olduğunu iddia etmesi istenecek ve yargıç, sanık için bir kefalet tutarı belirleyecek (veya kefalet vermeyi reddedecektir).[12]

Tutuklama ile ilgili uyarılar

Birleşik Krallık

Birleşik Krallık'ta, kişiye teknik olmayan sade bir dille tutuklandığı söylenmelidir; bu, tutuklanması için temel hukuki ve olgusal gerekçedir. Tutuklanan kişinin davranışına göre pratik olmazsa, kişi tutuklandığında veya cezai kovuşturmaya tabi tutulurken 'uyarılmalıdır'. İngiltere ve Galler eyaletlerinde gerekli olan ihtiyat,

"Suç şüphesiyle tutuklusunuz. Bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ama sorgulandığında daha sonra mahkemede güvendiğiniz bir şeyden bahsetmezseniz savunmanıza zarar verebilir. Söyleyeceğiniz her şey, kanıt niteliğinde olacaktır."

Dikkatli olunması koşuluyla verilen herhangi bir ihtiyat sözlerinden küçük sapmalar, Uygulama Kurallarının ihlali anlamına gelmez.[13] İskoçya eyaletlerinde gerekli uyarı,

"Herhangi bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ama söylediğiniz her şey dikkate alınacak ve delil olarak kullanılabilecektir."

şeklindedir.[14][15][16]

Kaynakça

  1. ^ "Police and Criminal Evidence Act 1984" (İngilizce). 5 Ağustos 2012. 5 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ "Ceza Muhakemesi Kanunu (Madde 102)". 18 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2023. 
  3. ^ Koparan, Mehmet Reşat (2006). "Bir Koruma Tedbiri Olarak Tutuklama", 65. Türkiye Barolar Birliği Dergisi. s. 154. 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2021. 
  4. ^ https://www.law.cornell.edu/wex/terry_stop_stop_and_frisk
  5. ^ Terry v. Ohio, 392 U.S. 1(1968)
  6. ^ U.S. v. Vargas, 369 F.3d 98 (2d Cir. 2004)
  7. ^ In re Hoch, 82 A.3d 1167 (Vt. 2013).
  8. ^ United States v. Bullock, 632 F.3d 1004 (7th Cir. 2011)
  9. ^ "What's the difference between being arrested and being detained? - Police Encounters - Know My Rights". www.knowmyrights.org. 4 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2020. 
  10. ^ http://www.americanbar.org/content/dam/aba/migrated/publiced/practical/books/family/chapter_14.authcheckdam.pdf
  11. ^ "CA Codes (pen:1268-1276.5)" (İngilizce). 12 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2020. 
  12. ^ "CA Codes (pen:813-829)" (İngilizce). 12 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2020. 
  13. ^ "PACE Code G 2012". GOV.UK (İngilizce). 24 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  14. ^ Police and Criminal Evidence Act 1984, section 28 20 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  15. ^ Taylor v Thames Valley Police (2004) EWCA Civ 858 20 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (2004) 1 WLR 3155, (2004) 3 All ER 503 (6 Haziran 2004), Court of Appeal
  16. ^ Code C to the Police and Criminal Evidence Act 1984, para. 10.5.

Konuyla ilgili yayınlar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Avukat</span>

Avukat, hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajı yapmış, avukatlık mesleğini serbest veya bir kuruma bağlı olarak icra eden kişidir. Avukatın eş anlamlıları aklavcı ve vekil sözcükleridir. Eski kullanımda muhami denirdi. Avukatların faaliyette bulunması için baroya kaydolmaları zorunludur. Genellikle çalıştıkları şehirde bulunan baroya kayıtlı olarak faaliyet gösterirler. Avukat, uyuşmazlıkların doğumundan başlayarak, mahkeme aşaması ve hakkın teslimine kadar olan süreçte kişileri temsil eder. Avukat sadece iş ve dava takibi yapmaz, aynı zamanda hukuki konularda hukuk danışmanı, zabıt kâtibi, hakemlik, arabuluculuk, mübaşir, arzuhâlci, halk noteri görevlerini de yerine getirebilir.

Yüce Divan, Türkiye'de Anayasa Mahkemesinin; Cumhurbaşkanını, TBMM Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, yüksek yargı mensuplarını, Genelkurmay Başkanını ve kuvvet komutanlarını görevleriyle ilgili suçlarından ötürü yargılarken kullandığı sıfattır. Mahkemenin bu yetkisi Anayasa'nın 148. maddesinin 6. fıkrasına dayanır.

Duruşma, yargılamalarda iddia ve savunma makamlarının delillere dayanarak tartıştıkları sürece denir. Ayrıca taraflar arasında doğan uyuşmazlıklar gene mahkemelerdeki duruşmalarda karara bağlanır.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden, temel hukuk doktrini. Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadır.

Türkiye'deki sulh ceza mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir. Bulundukları il veya ilçenin adı ile adlandırılır. İhtiyaç sayısına göre birden fazla kurularak numaralandırılabilirler. Tek hakimli mahkemelerdendir.

Türkiye'deki çocuk mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.

Türkiye'deki çocuk ağır ceza mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.

Balyoz ya da Balyoz Harekât Planı 5-7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu karargâhında düzenlenen plan seminerinde Türkiye hükûmetini devirmek amacıyla Çetin Doğan liderliğinde hazırlandığı iddia edilen askerî darbe planıdır. Yapılan yargılamalar sonucu, darbe planlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır.

Ağır ceza mahkemesi, Türkiye'de ceza davalarına bakan mahkemeler arasında, kanunlarda öngörülen cezaların ağırlığı kriteri uygulanarak asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan tüm suçlara ilişkin davalara bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir. Ağır ceza mahkemesi kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve "10 yıldan fazla" hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidirler. Ele aldıkları davaların cezaları daha ağır olduğundan, sulh ceza hakimlikleri ve asliye ceza mahkemelerinden sonra ilk derece ceza mahkemeleri arasında 3. basamakta yer alan yüksek görevli mahkemelerdir. Avukatların görevi sırasında işledikleri suçların yargılaması ağır ceza mahkemesinde yapılır.

Sevag Şahin Balıkçı'nın öldürülmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerlik hizmetini yerini getirmekte olan Er Sevag Balıkçı'nın, terhisine 23 gün kala, Er Kıvanç Ağaoğlu tarafından tüfekle vurularak öldürülmesi olayıdır. Olayın 24 Nisan 2011'de, Ermeni Soykırımı'nı Anma Günü'nde gerçekleşmesi, Balıkçı'nın da bir Türkiye Ermenisi olması bunun kaza değil cinayet olduğu yönünde görüşlerin oluşmasına ve buna bağlı tepkilere yol açmıştır. Olayın ırkçı hislerle gerçekleştiği fikrinde birleşen, içinde eski milletvekili Ufuk Uras, Mor ve Ötesi grubunun üyelerinden Kerem Kabadayı, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve oğlu Arat Dink'in de bulunduğu bir topluluk "Sevag İçin Adalet Girişimi" adlı grubu kurmuştur. Kıvanç Ağaoğlu ırkçılık iddialarını reddetmiştir. Diyarbakır Askerî Mahkemesi olayın dikkatsizlik sonucu gerçekleştiği hükmüne vardı. Balıkçı ailesinin itirazıyla yeniden görülmek üzere dava yerel sivil mahkemeye gönderildi. Ocak 2020'de Kozluk Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla "olası kastla öldürme" suçlamasıyla Kıvanç Ağaoğlu 16 yıl 8 ay hapis cezası aldı ve duruşmada tutuklandı. Yargıtay, Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 16 yıl 8 ay cezayı 13 Temmuz 2021 de onadı. Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses, “Yargıtay 1. Ceza Dairesi, askerlik yaparken öldürülen Sevag Balıkçı Davası’nda sanık Kıvanç Ağaoğlu hakkında Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin olası kastla öldürme suçundan verdiği 16 yıl 8 ay hapis cezasını onadı” paylaşımında bulundu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararı onadı. Bir üye hakim ise Ağaoğlu’na kasten öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiğini savunarak, şöyle dedi:

"Sanık mermiyi namluya sürmüş, maktule doğrultmuş, öleceğini bilerek ve muhakkak şekilde öngörerek ateş etmiştir. 1-2 metre mesafeden vücudun öldürücü nahiyesine bilerek ateş edilmesi sonucu meydana gelen ölüm, kasten öldürme suçudur."

Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir. Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.

Mahkeme Çevirmenliği, mahkemelerde yabancı dilde tanık, sanık ve davalı taraflar dinlenirken iletişim çözümü sunar. Gelişen uluslararası ilişkililerle beraber, insanların hukuki sorunları da artmaktadır. Çeşitli ülkelerde yaşayan yabancı kişilerin, devlet kurumlarındaki iletişim sorunu, bu çeviri türünün gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Örnek olarak da, yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumları gösterebiliriz.

12 Eylül Davası, 12 Eylül Darbesi'ni gerçekleştiren komutanlardan hayatta kalanların yargılandığı dava. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nin "Devlet Kuvvetleri Aleyhine Cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü ve kararlar kesinleşmedi. Yıllar sonra, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası; Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi. Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

Tutuklama kararı, bir şüpheli ya da sanığın tutuklanması için kolluk görevlilerine yetki veren mahkeme kararıdır.

Esin Güneş cinayeti, sınıf öğretmeni Esin Güneş'in 24 Ağustos 2010 günü Siirt'te, boşanmak istediği eşi tarafından uçurumdan atılarak öldürülmesidir.

Gezi Parkı davası, 28 Mayıs - 30 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Gezi Parkı olaylarını organize ettikleri iddiası ile 16 kişinin yargılandığı davadır.

<span class="mw-page-title-main">Suriye yargı sistemi</span> Suriyenin yargı sistemi

Suriye'nin yargı sistemi Osmanlı, Fransız ve İslam hukukunun bir sentezidir. Medeni, ticari ve ceza kanunları öncelikle Fransız hukuk uygulamalarına dayanmaktadır. 1949'da ilan edilen bu kanunlar, bedeviler ve dini azınlıklar arasında örf ve adet hukukunun uygulanmasını sınırlamak için onaylanmış özel hükümlere sahiptir. İslam dini mahkemeleri ülkenin bazı bölgelerinde işlemeye devam ediyor, ancak yargı yetkisi evlilik, boşanma, babalık, çocukların velayeti ve miras gibi kişisel statü meseleleriyle sınırlı. Bununla birlikte, 1955'te kişisel statünün birçok yönüne ilişkin bir kişisel kod geliştirildi. Bu kanun, kadının statüsünü iyileştirerek ve miras kanunlarını netleştirerek şeriatı değiştirdi ve modernize etti.

<span class="mw-page-title-main">IG Farben Davası</span>

IG Farben Davası II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra ABD makamlarının Almanya'daki (Nürnberg) işgal bölgelerinde yaptıkları on iki savaş suçu davasının altıncısıydı. IG Farben, Holokost'ta milyonlarca Avrupalı Yahudi'ye karşı soykırım yapmak için kullanılan Zyklon B gazını üreten Nazilerle müttefik özel Alman kimya şirketiydi.