İçeriğe atla

Turquerie

Madame de Pompadour Bir Türk hanımı kıyafeti içindeki Madame de Pompadour (1747 yılında Charles André van Loo tarafından yapılmıştır.)
18.yüzyıl 2 Türk Kızı, 1738 yılında bir Britanya elçisiyle birlikte Türkiyeyi ziyaret eden Jean-Étienne Liotard tarafından yapılmıştır.

Turquerie ya da Türk hayranlığı (Türkçe okunuşu: Türköri), 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Türk sanat ve kültüründen etkilenen Batı Avrupalılar (özellikle Fransızlar) tarafından bu sanat ve kültürün taklit edildiği moda akımıdır. Birçok Batı Avrupa ülkesi Osmanlı İmparatorluğunun merkezi olan Türkiye'nin egzotik ve nispeten bilinmeyen bu kültüründen büyülenmiştir. Batı, Türk yapımı ürünlere, sanatına, müziğine ve görsel sanatlarına, mimarisine büyüyen bir ilgi göstermeye başlamıştır. Bu moda fenomen, Osmanlı ve Avrupa ulusları arasındaki ticari ve diplomatik ilişkiler arttıkça daha popüler olmaya başlamıştır (özellikle Fransa'Osmanlı Müttefikliği). Elçiler ve tüccarlar sık sık evlerine egzotik yerlerin ve yaşadıkları maceraların hikâyeleriyle geliyorlardı.[1]

"Turquerie" akımı Avrupa'da o günlerin çeşitli güzel sanatlarında ve hatta günlük zanaatte yansıtılmıştır. Bu sanatların başında resimcilik, müzik ve mimarı gelmektedir. Bu akım özellikle yüksek hatta orta tabakayı hedefleyen sanat eserlerinde ve günlük kullanılan alet ve edevat desenlenmesinde Osmanlı ve Türk stilleri ve metotları kullanılmasını içermiştir.. Resim sanatında bu akıma uyan eserlerde, güya Osmanlı sanatını ve zevklerini yansıtan gayet parlak renkler ve kesin kontrastlar kullanılmış ve egzotik ve Avrupalılara acayip gelen konular işlenmiştir.[2]

Ziya Gökalp Türkçülüğün Esasları adlı eserinin ilk bölümünde Ahmed Vefik Paşa ve Süleyman Hüsnü Paşa gibi ilmî Türkçülere geçmeden önce Türkçülüğün doğuşunda Avrupa'da ortaya çıkan Turquerie ve Türkiyat çalışmalarının etkili olduğunu belirtmektedir.[1]

Kaynakça

  1. ^ a b Gökalp, Ziya (Mart 2003). Türkçülüğün Esasları. İstanbul: Kumsaati Yayıncılık. s. 9. ISBN 9758414321. 
  2. ^ Metropolitan Museum of Art (1968). "Turquerie". The Metropolitan Museum of Art Bulletin. New Series. Cilt 26 (5) sayfa: 225–239.
  • Bu madde kısmen İngilizce Wikipedia, "Turquerie" maddesi kaynaklıdır. Online:[1]23 Haziran 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ziya Gökalp</span> Türk yazar ve toplum bilimci

Ziya Gökalp, Türk yazar, toplum bilimci, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebûsanda ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapmıştır. "Türk milliyetçiliğinin babası" olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Hilmi Ziya Ülken</span>

Mehmet Hilmi Ziya Ülken, Türk düşünce yaşamında ve Türkiye'de bir felsefe geleneğinin oluşmasında büyük etkisi olmuş bir filozof ve sosyologdur.

<span class="mw-page-title-main">Turancılık</span> Ural-Altay kökenli halkları birleştirmeyi hedefleyen pan-milliyetçi

Turancılık veya Pan-Turanizm, tüm Ural-Altay kavimlerinin birliğini savunan siyasi görüş. İlk olarak Macarlar, Finler, Estonlar ve Rusya içindeki Fin-Ugor kavimleri ile beraber Tunguzlar, Moğollar ve Türklerin bir araya getirilmesi olarak ortaya çıkmıştır. Türkçü ve Turancı olan Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları isimli eserinde Turancılığın; Macarları, Moğolları, Tunguzları, Finuvaları içine alan bir kavimler karması olmadığı görüşünü belirterek Turancılığı Türk halkları ile sınırlandırmış ve Türkçülük ile aynı anlamda kullanmıştır. Turancılık bugünkü Türkî devletlerde bu şekilde benimsense de esas olarak Fin tarihçi Matthias Alexander Castrén tarafından Ural-Altay kavimlerinin birliğini sağlamak amaçlı ortaya atılmış bir görüştür.

Türk kültürü kökeni Orta Asya'nın kültürel birikimine dayanan bir kültürdür. Selçuklu döneminden itibaren Doğu Akdeniz ve İslam kültürleri ile etkileşim halinde olup Modern Türkiye'ye kadar gelişti.

Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türkçülük</span> Türk ulusunun kültürel-politik birliğini ve yükselmesini amaçlayan düşünce

Türkçülük, Türkizm veya Pan-Türkizm, tüm Türk halkının kültürel ve politik birliğini ve yükselmesini amaçlayan; 1880'lerde Osmanlı İmparatorluğu'nda ve o zamanlar Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olan Azerbaycan'da yaşayan Türk aydınlarının başlattığı harekettir.

Türk Marşı, Wolfgang Amadeus Mozart'ın bir bestesidir.

<span class="mw-page-title-main">Modern Sanat Müzesi (New York)</span>

Modern Sanat Müzesi, kısaca "MoMa", Orta Manhattan, New York'taki sanat müzesidir. Birçok kişi tarafından dünyadaki en önemli modern sanat müzesi olarak görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Metropolitan Müzesi</span>

Metropolitan Sanat Müzesi, halk dilinde "the Met", dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden biridir. Manhattan, New York'taki Central Park'ın yanında yer alan müze, The Cloisters adı verilen Orta Çağ sanatını barındıran bölümü bünyesinde barındırır. Müzede eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserler bulunmaktadır. Avrupa Orta Çağ koleksiyonunun bir bölümü ise Manhattan'ın kuzey ucundaki ek binada bulunur. Müze içerisinde bir araştırma kitaplığı, çocuklar için bir bölüm ve etkin bir eğitim sergisi vardır. Müzede batı resim sanatının öne çıkan isimlerine ait tablolar da bulunmaktadır. 2 milyondan fazla esere ev sahipliği yapmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Süleyman Hüsnü Paşa</span>

Süleyman Hüsnü Paşa, Osmanlı müşiri, eğitmen ve yazar. İlk ilmî Türkçülerden biridir. Askerî okullarda okutalan yabancı dilden çevirme tarih kitaplarını algı ürünü olduğu, ayrıca da İslam ve millîlikten uzak olduğunu düşündüğü için Tarih-i Âlem adlı eseri yazdı.

Yeni Lisan Hareketi, Genç Kalemler'in hayata geçirdiği, dilde sadeleşme hareketidir.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa'da Türkleri konu alan operalar</span>

Avrupa'da Türkleri konu alan operalar Avrupa'da klasik anlamıyla opera tanımına uyan ilk yapıt olan Dafne 1594 yılında Floransa'da bir sarayda sahnelenmişti ancak bu eser günümüze kalmamıştır. Günümüzde müziği ve dizeleri elde kalan ilk opera ise 1600'de aynı sarayda sahnelenen Euridice dir. Türkleri konu alan ilk opera olan Kara Mustafa ise 1686 tarihlidir.

<span class="mw-page-title-main">Burhan Doğançay</span> Türk fotoğrafçı ve ressam (1929-2013)

Burhan Cahit Doğançay, Türk fotoğrafçı ve ressam. Doğançay esasen, yarım asır boyunca dünyanın muhtelif şehirlerinde izlediği duvarları sanat eserlerine entegre etmesiyle tanınmıştır. En ünlü tablosu olan Mavi Senfoni, 2009 yılında Murat Ülker tarafından 2,2 milyon TL'ye alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Türk sanatı</span> türk tarihinden sanatlar

Türk sanatı, Orta Çağ'da Türklerin Türk coğrafyası olan Anadolu topraklarına gelişlerinden itibaren, günümüze kadar geçen süre içerisinde bu coğrafi bölgede oluşturdukları tüm görsel sanat eserlerini tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Türkiye yani Anadolu toprakları, Türklerden önce de Hititliler, Eski Yunanlar ve Bizanslılar da dahil olmak üzere, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu kültürlerinde ürettiği pek çok sanat eserini barındırmış ve barındırmaktadır.

<i>Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak</i>

Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Ziya Gökalp'in Balkan Savaşları'ndan sonra çeşitli mecralarda yayımladığı düşünce yazılarını içeren 1918'de yayımlanmış kitap.

Millî Edebiyat Dönemi, II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında faaliyet gösteren edebiyat akımıdır. Genellikle Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in Genç Kalemler dergisinde savundukları Yeni Lisan Hareketi ile başlatılır. Dilde sadeleşme, şiirde aruzun yerine aruz ölçüsü, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Millî Edebiyat Dönemi'nin temelini oluşturur. Bu dönemde Türk edebiyatı Doğu ve Batı taklitçiliğinden kurtarılmaya çalışılmış, yalın bir anlatım benimsenmiştir. Ayrıca Türk kültürü ve tarihi, incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Celâleddin Paşa</span> Leh asıllı Osmanlı paşası (1826-1876)

Mustafa Celâleddin Paşa ya da doğum adıyla Konstanty Borzęcki, Leh asıllı Osmanlı paşasıdır. Nâzım Hikmet'in anne tarafından büyük dedesidir. 1848 Devrimlerinden sonra Osmanlı'ya sığınmış ve 20 yıl subay olarak görev yapmıştır. 1869 yılında Eski ve Modern Türkler adlı eserini Fransızca olarak yayınlamıştır. Türk tarihinde hanedan tarihçiliğinden ulus tarihçiliğine geçişte etkisi olan isimlerdendir. Türkçülük konusunda öne çıkan ve çokça bilinen isimlerden daha önce Türkçülük fikrini ve Arap alfabesine karşı da Latin alfabesinin kullanımını savunmuştur.

Farslaşmış toplum, Fars diline, kültürüne, edebiyatına, sanatına, kimliğine dayanan veya fazlasıyla bu unsurlardan etkilenmiş toplumdur.

<span class="mw-page-title-main">Antientelektüalizm</span> Eğitime, Felsefeye, Sanata, Edebiyata ve Bilime karşın düşmanlık ve güvensizlik tutumu

Anti-entelektüalizm veya aydın karşıtlığı, entelektüellere ve entelektüalizme güvenmeme ve düşmanlık duymayı kapsayan düşüncedir. Larousse sözlüğünde "aklın üstünlüğünü ve bilimin değerini tanımayı reddetme" olarak tanımlanır. Genelde eğitim ve felsefenin küçümsenmesi, sanatın, edebiyatın ve bilimin pratik yanı olmayan ve hatta aşağılık alanlar olarak görülmesi şeklinde dışa vurulur.