İçeriğe atla

Turancılık

"Turan" teorisi altında birleşen "Altay" ve Ural dillerinin konuşulan bölgelerini gösteren Avrasya haritası.

Turancılık veya Pan-Turanizm, tüm Ural-Altay kavimlerinin birliğini savunan siyasi görüş. İlk olarak Macarlar, Finler, Estonlar ve Rusya içindeki Fin-Ugor kavimleri ile beraber Tunguzlar, Moğollar ve Türklerin bir araya getirilmesi olarak ortaya çıkmıştır.[1] Türkçü ve Turancı olan Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları isimli eserinde Turancılığın; Macarları, Moğolları, Tunguzları, Finuvaları içine alan bir kavimler karması olmadığı görüşünü belirterek Turancılığı Türk halkları ile sınırlandırmış ve Türkçülük ile aynı anlamda kullanmıştır.[2] Turancılık bugünkü Türkî devletlerde bu şekilde benimsense de esas olarak Fin tarihçi Matthias Alexander Castrén tarafından Ural-Altay kavimlerinin birliğini sağlamak amaçlı ortaya atılmış bir görüştür.[3]

"Turancı" terimi İran kökenlidir ve Orta Asya'da prehistorik bir insan topluluğuna atıfta bulunduğuna inanılır. Terim, 18. yüzyıldan itibaren Orta Asya'yı belirtmek için bilimsel literatürde yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Avrupalı bilim insanları, terimi Abu al-Ghazi Bahadur'un tarihî eserlerinden almışlardır; Shajare-i Türk adlı eserin İngilizce açıklamalı çevirisi 1729 yılında yayımlanmış ve hızla Avrupalı bilim insanları için sıkça başvurulan bir kaynak haline gelmiştir.[4][5]

İdeolojinin temeli, Fin dilbilimci Matthias Alexander Castrén'in çalışmalarına dayanmaktadır. Castrén Pan-Turanizm ideolojisini benimsemiş ve Ural-Altay halklarının etnik birliği ve gelecekteki büyüklüğüne inanmıştır. Castrén, Finlerin Orta Asya'dan (daha spesifik olarak Altay Dağları'ndan) geldiğini ve küçük, izole bir topluluk olmaktan çok, Macarlar, Türkler, Moğollar gibi halkları içeren daha büyük bir siyasi birliğin parçası oldukları kanısına vardı. Turancılığın tanımı, sadece tüm Türk halklarının birliğini değil (pan-Türkizmde olduğu gibi), aynı zamanda "Turan dilleri" konuşan tüm halkları içerdiğine inanılan daha geniş bir Turan veya Ural-Altay ailesinin ittifakını ima eder.[6]

Turancılık, tüm Ural-Altay halklarının birliği için bir siyasi hareket olmasına rağmen, kapsayıcılığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Türkiye Türk'ü olan Ziya Gökalp'e göre, diğer Turan halkları (Finler, Macarlar, Moğollar vb.) kültürel olarak çok farklı oldukları için Turancılık sadece Türk halkları için geçerliydi; bu nedenle Turancılığı Türkçülüğe endeksledi. I. Dünya Savaşı sırasında Lothrop Stoddard tarafından verilen tanımına göre:[7][8]

Kuzey Avrupa ve Asya'nın tam karşısında, Baltık Denizi'nden Pasifik'e, Akdeniz'den Arktik Okyanusu'na kadar uzanan geniş bir halk tabanı bulunmaktadır ve etnologlar tarafından "Uralo-Altay ırkı" tanımı verilmiştir, ancak genellikle "Turanlılar" olarak adlandırılırlar. Bu grup, en yaygın olarak dağılmış olan halkları içerir: İstanbul ve Anadolu'nun Osmanlı Türkleri, Orta Asya ve İran'da yaşayan Türkmenler, Güney Rusya ve Transkafkasya Tatarları, Macarlar, Finler ve Baltık ülkelerinin Finleri, Sibirya'nın yerli kabileleri, Moğollar ve Mançular. Kültür, gelenek ve hatta fiziksel görünüşte farklı olsalar da, bu insanlar belirli ortak özelliklere sahiptir. Dilleri benzerdir ve hatta daha da önemlisi, fiziksel ve zihinsel yapıları tartışmasız benzerlikler göstermektedir.[9]

Max Müller'e göre Turan dillerinin kuzey bölümü

Oluşum

Sözdebilimsellik

Turancılık, sözdebilimsel teorilerle karakterize edilmiştir. Diğer görüşlere göre Macar Turan Cemiyeti'nin bilim insanı üyelerinin (Jenő Cholnoky, Lajos Ligeti, Zoltán Felvinczi Takács ve diğerleri gibi) bilimsel çalışmaları, dönemin bilimsel hayatının ön saflarında yer almıştır. Turan veya Ural-Altay akrabalık teorilerine göre sözde "Turanlılar" terimi Bulgarlar, Estonyalılar, Moğollar, Finler ve Türkiye Türkleri ve Türkiye'de yaşayan Kürtleri[] de kapsamaktadır.[10][11] Her ne kadar temeldeki bilimsel teoriler çağdaş bilimde geniş çapta sorgulanmış veya reddedilmişse de, Turancılık hâlâ bazı Türkçe konuşulan ülkelerde geniş destek bulmaktadır. Sözde-Türkologlar olarak adlandırılan bu bilim insanları, tüm Avrasya göçebelerini ve tarihteki büyük medeniyetleri Türk veya "Turan" kökenli olarak kabul ederler. Yorumlayanlara göre bu tür görüşlerde Turancılık, taraftarlarının geçmişteki başarısızlıklarla başa çıkmalarına yardımcı olan bir tür sözde ulusal argümanlar oluşturmaktadır.[12][13][14][15]

Bölgelerine göre Turancılık

Türkiye

Tüm Türkî halkların birliğini savunan görüş, Rusya'da 1905 Devrimi'nden önceki günlerde Azerbaycan Türkleri ve Tatar aydınları tarafından ortaya atılmış, 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Türkiye'de de geniş yankı bulmuştur. İttihat ve Terakki yönetimi içinde Ziya Gökalp'in başını çektiği Türkçü-Turancı görüşler egemen olmuştur. Devrim Osmanlı Komutanı Enver Paşa, 1918-1922'de, karışıklık içinde olan Rusya'da Turancılık fikrini canlandırmaya çalışırken öldürülmüştür.

Ziya Gökalp'in Selanik'te 'Genç Kalemler'de yazdığı "Turan" şiirinde geçen "Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan." dizeleri süreç içerisinde Türkiye'deki Turancılardan sıkça atıf alıp temel oluşturdu.[16]

İmparatorluk dönemi

Türkiye'de dış Türkler'e yönelik ilgi 1890'larda başladı. Fransız tarihçi Léon Cahun'ün Asya Tarihine Giriş: Türkler ve Moğollar adlı eserinin Necip Asım Yazıksız tarafından yapılan Türkçe çevirisi (1896), Türkçü hareketin dönüm noktalarından biri idi. Daha önce Türkçede özel bir anlam taşımayan Turan kavramı Cahun'ün eseri sayesinde yaygınlık kazandı.

1904'te Yusuf Akçura'nın, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan Üç Tarz-ı Siyaset adlı etkili kitapçığı yayımlandı. 1908'de "Türk diye anılan bütün kavimlerin geçmişteki ve günümüzdeki durum, etkinlik ve eserlerini öğrenmek ve öğretmek" amacıyla İstanbul'da Türk Derneği kuruldu. Derneğin kurucuları Yusuf Akçura, Necip Asım Yazıksız, Veled Çelebi İzbudak, Rıza Tevfik Bölükbaşı ve İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Agop Boyacıyan idi.[17]

1911'de yine İstanbul'da kurulan Türk Yurdu Cemiyeti, kültürel çalışmaların yanı sıra Orta Asya Türklerine yönelik doğrudan doğruya siyasi görüşler de ileri sürdü. Mehmet Emin (Yurdakul) un önderlik ettiği cemiyetin kurucuları Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu ve Hüseyinzade Ali (Turan) gibi Rusya göçmenleri idi. 15 Mart 1912'de kurulan Türk Ocağı, Türkçü ve Turancı hareketin asıl odak noktası oldu. 1912 ile 1930 yılları arasında bu örgüt, Türkiye'nin en etkili siyasi/ideolojik düşünce merkezi olarak hizmet verdi. Türk Ocağı'nın kurucuları arasında, yukarıda adı geçen kişilere ek olarak Zeki Velidi (Togan), Reşit Galip, Ferit Tek,Hamdullah Suphi Tanrıöver, Halide Edip Adıvar ve Adnan Adıvar gibi aydınlar bulunuyordu.[18]

1913'ten itibaren Türk Ocağı ve genelde Turancı düşünce, İttihat ve Terakki yönetiminin tam siyasi desteğini kazandı. İttihat ve Terakki hareketinin "resmi" ideologu olan Ziya Gökalp, Turancı düşüncenin başlıca sözcüsü idi. Ziya Gökalp'in yanı sıra, hikâyeci Ömer Seyfettin Turan fikrinin popülerleşmesine katkıda bulundu. Mehmet Emin Yurdakul'un 1918'de Turan'a Doğru adıyla derlediği şiirler, Halide Edip'in Yeni Turan romanı, Ömer Seyfettin'in Yarınki Turan Devleti adlı risalesi, Fuad Köprülü'nün Turan başlıklı ilkokul okuma kitabı, 1913-1918 aralığında Turan fikrini yaydılar. I. Dünya Savaşı başlangıcında yayınlanarak (1914) İttihat ve Terakki yönetimi tarafından çeşitli dillere çevirilen Türkler bu Muharebede Ne Kazanabilirler adlı propaganda risalesinin yazarı Munis Tekinalp (asıl adı Moiz Kohen), savaşın ana hedefinin Turan'ı kurtarmak olduğunu savundu.[19]

Enver Paşa'nın Aralık 1914'te giriştiği birincil hedefi Erzurum'a kadar ilerlemiş Rusları yurttan atmak olan Sarıkamış taarruzunun ikincil stratejik hedefi Kafkasya üzerinden Orta Asya'daki Türklere ulaşmak ve bu yolla I.Dünya Savaşı'ndan Osmanlı'yı galip çıkarmaktı. Ancak bu girişim, 32.000 Osmanlı askerinin öldüğü bir yenilgiyle sonuçlandı. 1918 yazında Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Killigil komutasında bir Türk birliği, Ekim Devrimi nedeniyle kargaşa içinde bulunan Azerbaycan ve DağıstanRus işgalinden kurtararak bağımsızlığını ilan etti. Turan'ı kurmaya yönelik bu girişime de, Osmanlı Devleti'nin diğer cephelerde uğradığı yenilgi nedeniyle, Kasım 1918'de son verildi.

Cumhuriyet dönemi

1920'ler

Millî Mücadele'de İttihat ve Terakki'nin Türkçü ve Turancı kadroları önemli bir rol oynadığı halde, TBMM hükûmeti 1920'den itibaren Turancı akıma karşı kesin bir tavır almış ve Atatürk, 1927'de Turancılık hakkında "tarihte örneği olmamış imkansız bir hedef" olarak bahsetmiştir.[20]

Mustafa Kemal Paşa, 1 Aralık 1921'de Bakanlar Kurulunun görev ve yetkisini belirleyen meclis konuşmasında geçmiş dönemde Panturanizm ve Panislamizm yapılmaya çalışıldığı için "düşmanlar" tarafından saldırıya uğradıklarını söyleyerek, karşı olduğunu şu sözlerle söyledi:[21]

Efendiler, bu noktada mütalâam ikmal için derim ki; büyük hayaller peşinden koşan, yapamıyacağımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekâr insanlardan değiliz. Efendiler; büyük ve hayalî şeyleri yapmadan ve yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın husumetini, garazını, kinini bu memleketin ve bu milletin üzerine celbettik.

Biz Panislâmizm yapmadık. Belki "yapıyoruz, yapacağiz" dedik. Düşmanlar da "yaptırmamak için bir an evvel öldürelim!" dediler. Panturanizm yapmadık! "Yaparız, yapıyoruz dedik, yapacağız dedik" ve yine "öldürelim" dediler! Bütün dâva bundan ibarettir. Efendiler, bütün cihana havf ve telâş veren mefhum bundan ibarettir. Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız mefhumlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın adedini ve üzerimize olan tazyikatı tezyidetmekten ise haddi tabiîye, haddi meşrua rücu edelim. Haddimizi bilelim. Binaenaleyh Efendiler, biz hayat ve istiklâl isteyen milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı ibzal ederiz!

—1 Aralık 1921, Mustafa Kemal Paşa'nın Heyeti Vekilenin salâhiyet ve vazifesine dair konuşmasından

Turancı düşüncenin tanınmış önderi Ziya Gökalp 1923'te Ankara'da Matbuat Müdürlüğü tarafından yayımlanan Türkçülüğün Esasları adlı eserinde Turancılığı "uzak mefkûre" ilan ederek, Türkiye devletinin kuruluşunu esas alan yeni bir Türkçülük tanımı getiriyordu. Gökalp ayrıca bu eserinin basımından iki ay sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından milletvekili adayı gösterildi.

Mehmet Emin Yurdakul Turana Doğru adlı şiir kitabının yeni baskısında bazı şiirlerini değiştirerek Turan sözcüğünün yerine vatan sözcüğünü getirdi. Ahmet Ağaoğlu, Halide Edip ve Yusuf Akçura, 1922 ve 1923'te çeşitli vesilelerle Turancılıktan vazgeçtiklerini deklare ettiler.[22]

1930'lar

Cumhuriyet döneminde Turancılığı üstü kapalı bir biçimde de olsa savunan ilk eser, Reşit Saffet Atabinen'in 1930'da yayımlanan Türklük ve Türkçülük İzleri adlı kitabıydı. Kitap, Türk Ocağı örgütü içinde hızlanan bir tartışma ortamında yayımlanmıştı. 1931'de Türk Ocakları Atatürk'ün emriyle kapatıldı.

1932'de Reşit Galip'in emriyle üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra yedi yıl Almanya'da kalan Zeki Velidi Togan, 1939'da Türkiye'ye döndükten sonra yayımladığı Bugünkü Türkistan ve Yakın Mazisi adlı eserinde, yakın gelecekte gerçekleşmesini umduğu Turan hayalini anlattı.

1930'larda yeniden güçlenen Türkçü-Turancı düşüncenin en radikal sözcüsü Hüseyin Nihal Atsız idi. Atsız 1931-1932'de Atsız Mecmua'yı, 1933-1934 ve 1943-1944'te de Orhun: Aylık Türkçü Mecmua'yı yayımladı. 1939'da Bozkurt dergisini çıkaran Reha Oğuz Türkkan ile 1943'te Samsun'da Kopuz adlı Türkçü dergiyi başlatan Fethi Tevetoğlu bu dönemin diğer Turancı fikir önderleri arasında bulunuyordu. 1941-1944 yıllarında Orhan Seyfi Orhon Çınaraltı adlı Türkçü dergiyi yönetti. Bu dergide yazan emekli general Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, "Her Türkçü Turancıdır, her Turancı Türkçüdür" diyordu. Gökbörü, Anadolu, Türk Yurdu, Millet, Türk Amacı, Tanrıdağ, Ergenekon gibi başka Türkçü-Turancı dergiler de yayınlanmaya başlamıştı.

1944 Tevkifatı

Nazi Almanyası'nın yenilmeye yüz tutması ve Türkiye'nin İngiltere-ABD ittifakına yaklaşmasıyla Türk basınında Turancılara yönelik sert eleştiriler boy gösterdi. Faris Erkman 1943'te yayımlanan En Büyük Tehlike adlı kitabında "Pantürkist, Turancı, ırkçı kuklalara" saldırarak, onları yabancı devletlerin hizmetinde olmakla suçladı.

"Millî Şef" İsmet İnönü, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ı Ocak 1944'te emekliye sevkettikten sonra, 3 Mayıs 1944'te İstanbul ve Ankara'da Türkçü gençlerin düzenlediği Komünizmi Telin mitingleri yapıldı. 9 Mayıs 1944'te Şükrü Saraçoğlu hükûmeti, aralarında Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu ve Alparslan Türkeş'in de bulunduğu 23 kişi, Irkçılık-Turancılık davası'nda yargılandı. Bir yıla yakın tutuklu kalan sanıklar, daha sonra, kendilerinin tabutlara yerleştirilip işkence yapıldığını ileri sürdüler. 29 Mart 1945'te Türkçülük davası sanıklarından onu ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Ancak aynı yılın Ekim ayında Askerî Yargıtay mahkûmiyet kararlarını esastan bozdu.[23]

1945 Sonrası

1950'li yıllarda Demokrat Parti ve daha sonra da Mareşal Fevzi Çakmak'ın kurduğu Millet Partisi içinde yer alan ve bağımsız örgütlü bir yapı göstermeyen Turancı hareket, o yıllarda siyasete egemen olan anti-komünizm düşüncesinin sağladığı zırha bürünerek görüşlerini savundu.1969'da isim değiştirerek Milliyetçi Hareket Partisi olan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, eski Turancılardan birçoğunu bünyesinde topladı.

Macaristan

Turán lakaplı Macar tankı (Kubinka Tank Müzesi, Moskova)

Orta Asya kökenli bir ulus olan Macarlar'da Orta Asya'daki akraba uluslara yönelik ilgi 1890'larda büyük bir hızla gelişti. 1910 yılında aristokrat kökenli aşırı sağcı siyasetçi ve tarihçi Kont Pál Teleki önderliğinde Budapeşte'de Turan Cemiyeti (Turáni Társaság) kuruldu. Birçok ünlü toplumsal şahsiyeti, bilim adamlarını ve ulusçu şairleri kapsayan cemiyetin amacı "Avrupa'dan Asya'ya, Dévény'den Tokyo'ya kadar Turan'ı aramak," "kardeş uluslar arasında, Macarların yönetiminde birliği sağlamak ve Turancı birlik bilincini yaygınlaştırmak" idi.[24] "Turancılığın, yani Macar olmanın birinci ödevi (...) Turan ülküsünü öğrenmek ve bunu yaymak" idi.[25] Macar Turan Cemiyeti 1913'ten itibaren Turán adlı bir dergi yayınladı. 1920'de dokuz Turancı cemiyet ve birliğin katılımıyla Macaristan Turan Federasyonu (Magyarország Turáni Szövetség) kuruldu.

Macaristan'daki Turancı hareketin Türkiye ile neredeyse aynı günlerde örgütlenmesi, Turancı fikirlerin etkinliği kadar, belki Alman İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı arefesinde Rusya'ya yönelik politikalarıyla da ilgilidir.

Nitekim Macar Turan Cemiyeti'nin lideri Kont Pál Teleki II. Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanyası'nın desteğiyle Macaristan başbakanı olacaktır (1941). Kafkasya kahramanı Nuri Paşa da uzun yıllar Almanya'da yaşadıktan sonra 1938'de Türkiye'ye dönerek Hitler Almanyası'nın desteğiyle bir silah fabrikası kurdu; 1941'de Almanya'nın Ankara büyükelçisi Franz von Papen aracılığıyla Türkiye'deki Turancı harekete gizli destek sağladı. Nuri Paşa'nın Alman Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye işlerinden sorumlu müsteşarı Ernst Woermann aracılığıyla aktardığı görüşler, Almanya'da Turancılık Masası'nın ve SS Doğu Türkistan Alayı'nın kurulmasında rol oynadı.[26]

Sovyetler Birliği

Başkurtistan doğumlu Tatar lider Mirsaid Sultangaliyev, Rusya'daki tüm Türkî halkların tek bir sosyalist Turan Devletinde birleşmesini savunmaktaydı. Kızılordu ve Çarlık yanlısı Beyaz Ordu arasında iç savaş olması bu durumu zorlaştı. MÜSKOM adında bir örgütlenme kurularak Azerbaycan, Dağistan, Kazakistan, Kırım, Tataristan ve Türkistan'dan Feyzullah Hocayev, Galimcan İbrahimov, Neriman Nerimanov, Turar Rıskulov gibi Türkçü isimlerle bir araya gelerek SSCB içerisinde örgütleniyordu. Asker, politikacı ve öğretmen olan Sultangaliyev aynı zamanda ulusal komünizm'in kurucusudur. Bu fikir vatanseverlik, Türkçülük-Turancılık, komünizm esas alınarak oluşan bir düşünce akımıdır. Diğer yandan SSCB'nin din karşıtı politikalarına karşı çıkmaktadır. Sonuç olarak MÜSKOM dağıtılmış ve bazı isimler ise idam edilmiştir.

Diğer ülkelerde Turancılık

Kazanlı Abdullah Ahsan tarafından çıkarılan Yeni Turan dergisi 1931'den başlayarak Finlandiya'da Türkçe ve Fince olarak yayımlandı. Dergi Sovyet karşıtı ve Nazi yanlısı yazılara yer veriyordu.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Common Asianist intellectual history in Turkey and Japan: Turanism". 12 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2021. 
  2. ^ Türkçülüğün Esasları syf.25 (Gökalp, Ziya)
  3. ^ https://tarihdergi.com/once-macaristanda-dogdu-ziya-gokalple-turkiyeli-oldu/ 11 Eylül 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. []
  4. ^ Houtsma, M. Th.; Arnold, T.W.; Basset, R.; Hartmann, R., (Ed.) (1913–1936). "Tūrān". Encyclopaedia of Islam (First bas.). doi:10.1163/2214-871X_ei1_COM_0206. 9 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2023. an Iranian term applied to the country to the north-east of Iran. 
  5. ^ van Donzel, Emeri (1994). Islamic Reference DeskÜcretsiz kayıt gerekli. Brill Academic. s. 461. ISBN 9789004097384. Iranian term applied to region lying to the northeast of Iran and ultimately indicating very vaguely the country of the Turkic peoples. 
  6. ^ EB on Matthias Alexander Castrén. http://www.britannica.com/EBchecked/topic/98799/Matthias-Alexander-Castren 10 Kasım 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  7. ^ "Turancılık – (H. Nihal ATSIZ) - Ulu Türkçü Nihal ATSIZ Otağı - Türkçülük - Turancılık ve Hüseyin Nihal Atsız" [Turanism - (H. Nihal ATSIZ) - The Great Turkist Nihal ATSIZ Post - Turkism - Turanism and Hüseyin Nihal Atsız]. www.nihal-atsiz.com. 8 Mayıs 2016. 23 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2023. 
  8. ^ Türkçülüğün Esasları pg.25 (Gökalp, Ziya)
  9. ^ Stoddard, T. Lothrop (1917). "Pan-Turanism". American Political Science Review (İngilizce). 11 (1): 16. doi:10.2307/1944138. ISSN 0003-0554. JSTOR 1944138. 
  10. ^ Nagy, Zsolt (2017). Great Expectations and Interwar Realities: Hungarian Cultural Diplomacy, 1918-1941. Central European University Press. s. 98. ISBN 978-9633861943. 
  11. ^ "The Flowering of Pseudo-Science In Orbán's Hungary". Hungarian Spectrum. 13 Ağustos 2018. 14 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2023. 
  12. ^ Sheiko, Konstantin; Brown, Stephen (2014). History as Therapy: Alternative History and Nationalist Imaginings in Russia. ibidem Press. ss. 61-62. ISBN 978-3838265650. According to Adzhi, Huns, Alans, Goths, Burgundians, Saxons, Alemans, Angles, Langobards and many of the Russians were ethnic Turks.161 The list of non-Turks is relatively short and seems to comprise only Jews, Chinese, Armenians, Greeks, Persians, and Scandinavians... Mirfatykh Zakiev, a Chairman of the Supreme Soviet of the Tatar ASSR and professor of philology who has published hundreds of scientific works, argues that proto-Turkish is the starting point of the Indo-European languages. Zakiev and his colleagues claim to have discovered the Tatar roots of the Sumerian, ancient Greek and Icelandic languages and deciphered Etruscan and Minoan writings. 
  13. ^ FAJCSÁK Györgyi: Keleti Művészeti Kiállítás. Keleti magángyűjtemények, kínai tárgyak a két világháború között Budapesten. In: Tanulmányok Budapest Múltjából. 34. 2009.http://epa.oszk.hu/02100/02120/00034/pdf/ORSZ_BPTM_TBM_34_185.pdf
  14. ^ Simonian, Hovann (2007). The Hemshin: History, Society and Identity in the Highlands of Northeast Turkey. Routledge. s. 354. ISBN 978-0230297326. Thus, ethnic groups or populations of the past (Huns, Scythians, Sakas, Cimmerians, Parthians, Hittites, Avars and others) who have disappeared long ago, as well as non-Turkic ethnic groups living in present-day Turkey, have come to be labeled Turkish, Proto-Turkish or Turanian 
  15. ^ Frankle, Elanor (1948). Word formation in the Turkic languages. Columbia University Press. s. 2. 
  16. ^ Banarlı, Nihad Sâmi (2004). Edebiyat Sohbetleri. İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı. s. 446. 
  17. ^ Füsun Üstel, Türk Ocakları (1912-1931), İletişim Yay. 1997, s. 15-42.
  18. ^ A.g.e. s. 51 vd.
  19. ^ Jacob Landau, Pan-Turkism: From Irredentism to Cooperation, London 1981, s. 34-35.
  20. ^ Nutuk. Kaynak Yayınları. ss. 336-337. 
  21. ^ "Heyeti Vekilenin salâhiyet ve vazifesine dair Encümeni Mahsusun kanun teklifi ve mazbatası" (PDF). Türkiye Büyük Millet Meclisi. 1 Aralık 1921. s. 431. 5 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Eylül 2023. 
  22. ^ Landau, a.g.e. s. 74-78.
  23. ^ Landau, a.g.e. s. 116-117.[]
  24. ^ Tarık Demirkan, Macar Turancıları, Tarih Vakfı Yay. 2000, s. 27, 28.
  25. ^ A.g.y.
  26. ^ Uğur Mumcu, 40'ların Cadı Kazanı, Tekin Y. 1990.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ziya Gökalp</span> Türk yazar ve toplum bilimci

Ziya Gökalp, Türk yazar, toplum bilimci, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebûsanda ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapmıştır. "Türk milliyetçiliğinin babası" olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Nihal Atsız</span> Türk yazar

Hüseyin Nihâl Atsız, Türk yazar, Türkolog, şair, düşünür ve öğretmendir. Türklerin tarihini konu edindiği edebî eserleri ve tarih araştırmaları olan Atsız, Türkçü-Turancı ve ırkçı dünya görüşüne sahiptir. Yaşamının son yıllarında İslam dinini "Araplar tarafından Araplar için kurulmuş bir din" olarak nitelendirerek eleştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Altay dilleri</span> bir dil ailesi

Altay dilleri ilk olarak 18. yüzyılda ileri sürülmüş Avrasya'da yaygınca konuşulan Türk dilleri, Moğolca, Tunguzca ve bazen Japonca, Korece ve Aynu dillerinin ortak bir ataya sahip olduklarını savunan varsayımsal bir dil ailesidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkçülük Günü</span> Türkçüler tarafından kutlanan gün

Türkçülük Günü veya Türkçüler Günü, Nihal Atsız'ın yazdığı bir yazıda Sovyet casusu ve vatan haini olarak nitelendirdiği Sabahattin Ali'ye hakaretten 3 Mayıs 1944'te yargılanmasını anan bir gündür.

<span class="mw-page-title-main">Gün Ana</span> Gün Ana(Türk Mitolojisi)

Gün Ana - Türk ve Altay mitolojisinde Güneş Tanrıçası. Kün Ana veya Güneş (Küneş) Ana olarak da bilinir. Bazen Yaşık Ana da denir. Moğollar Nar (Nara) Ece derler. Altay Türkleri'nin Tengricilik inancında güneş ile birlikte Gök Alemi'nin en yüksek katında oturan, güneş tanrıçası olarak görülebilecek kutsal bir varlıktır. Bu inanca göre gün ana insanların ilk büyük annesi ve Ay Dede ilk büyük babasıdır. Göğün yedinci katında oturur. Türklerle de bağlantılı bazı ön Asya kültürlerinde dişil olarak algılanmıştır. Günümüzde kızlara Güneş adının verilmesinin nedenlerinden birisi de budur. Türklerde güneş sıcağın ay ise soğuğun sembolüdür. Ural Batır söylencesinde Gök Tanrısı Samrav'ın iki karısı vardır birisinin adı Kuyaş Ana'dır.

<span class="mw-page-title-main">Türkçülük</span> Türk ulusunun kültürel-politik birliğini ve yükselmesini amaçlayan düşünce

Türkçülük, Türkizm veya Pan-Türkizm, tüm Türk halkının kültürel ve politik birliğini ve yükselmesini amaçlayan; 1880'lerde Osmanlı İmparatorluğu'nda ve o zamanlar Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olan Azerbaycan'da yaşayan Türk aydınlarının başlattığı harekettir.

Ülkücülük, Türk-İslam Ülküsü veya Türkeşçilik, Milliyetçi Hareket Partisinin Türkçülük ve İslamcılık üzerine temellenmiş kurucu ideolojisidir.

<span class="mw-page-title-main">Nejdet Sançar</span> Türk yazar

Ahmet Nejdet Sançar (Çiftçioğlu), Türk eğitimci, yazar, düşünür, fikir adamıdır. Nihâl Atsız'ın kardeşidir.

Reha Oğuz Türkkan, Türk hukukçu, tarihçi, yazar, Türkolog, psikolog, senarist, gelecekçi (futurist) ve Ordinaryüs Profesör. Doğum tarihini daha sonradan Türkçüler Günü olarak kutlanan 3 Mayıs olarak değiştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

<i>Türkçülüğün Esasları</i> Ziya Gökalpin kitabı

Türkçülüğün Esasları, Ziya Gökalp'in 1923 yılında yayımladığı, Türkçülüğün tüm fikir ve tekliflerini bir sistem bütünlüğü içinde ortaya koyan, yazarın değişik zamanlarda yazmış olduğu denemelerden derlediği sosyolojik kitap. Türkçülerin temel eserlerinden birisi sayılır, Türk milliyetçisi olan Mustafa Kemal Atatürk'ün de bir ölçüde etkilendiği, yaptığı devrimler ve kurduğu modern Türkiye'nin perde arkasındaki fikirsel güçlerden birisidir. Değişik zamanlarda resmî ve özel kurumlar tarafından yayımlanmıştır. Bunların içinde eseri kısmen sadeleştirenler olduğu gibi, eserin dil ve üslûbunu tamamen değiştirmiş olanlar da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Irkçılık-Turancılık Davası</span> Dava

Irkçılık-Turancılık Davası, 7 Eylül 1944'te başlayan ve 29 Mart 1945'e kadar süren, Türk siyasetinde önde gelen 23 ismin Irkçılık-Turancılık suçlamasıyla yargılandığı sürecin adıdır. Toplam 65 oturum sürmüştür. Yargılama sonucunda Zeki Velidi Togan, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal çeşitli cezalara çarptırıldılar.

<i>Yolların Sonu</i>

Yolların Sonu, Hüseyin Nihal Atsız'ın 1946 yılında yayınlanan şiir kitabıdır. Hüseyin Nihal Atsız bu kitapta bütün şiirlerini toplamıştır. Kitabın ismi, Yolların Sonu adlı şiirden gelmektedir. Kitap, Barıman Yayınevi'den 1946 yılında çıkmıştır.

<i>Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak</i>

Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Ziya Gökalp'in Balkan Savaşları'ndan sonra çeşitli mecralarda yayımladığı düşünce yazılarını içeren 1918'de yayımlanmış kitap.

Çınaraltı, 1941-1948 yılları arasında yayımlanmış haftalık Türkçü fikir ve sanat dergisi.

<span class="mw-page-title-main">Nihal Atsız bibliyografyası</span>

Nihal Atsız bibliyografyasında, Atsız'a ait kitaplar, şiirler gibi eserler yer almaktadır.

Atsız Mecmua, adını Nihal Atsız'dan alan ve 1931 yılında yayın hayatına başlayan dergi. Aralıksız olarak 17 sayı çıkmıştır. Dergide edebiyat, tarih, milliyetçilik, Türk halk edebiyatı, sosyal konular ve çeşitli fikirler üzerine yazılar yayınlanmıştır. Derginin ana ekseni Komünizm karşıtı yazılar ile Türkçülük ve Turancılık düşüncesidir. Yazı kadrosunda Mehmet Fuad Köprülü ve Zeki Velidi Togan gibi isimlerinde de olduğu bu dergi, 25 Eylül 1932 tarihinde kapatılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hüseyinzade Ali Turan</span> Azeri doktor, ressam, yazar ve filozof

Hüseyinzade Ali Turan, Azerbaycan Türkü doktor, ressam ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Nasyonal Sosyalist Japon İşçi Partisi</span>

Nasyonal Sosyalist Japon İşçi Partisi Japonya'da bulunan küçük bir neo-Nazi partidir. Adolf Hitler ve 11 Eylül saldırılarını öven ve partiye bağlı olan blog sitesi Kazunari Yamada tarafından yönetiliyor.

Turan dilleri, 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında kullanılan ve farklı dil ailelerini, özellikle Ural dilleri, Altay dilleri, Dravid dilleri ve Ural-Altay dilleri gibi birbirleriyle bağlantılı olduğu düşünülen dilleri kapsayan bir dil grubu terimidir. Bu terim, özellikle 19. yüzyılda yaygın olan, dilsel olmayan ırksal bir teori olan "Turan" kavramından esinlenmiştir. Ancak modern dilbilim, bu dillerin büyük çoğunluğunun akraba olmadığını ortaya koymuştur.