İçeriğe atla

Tujik Baba

Tujik (Kurmançça) ya da Tuzik (Zazaca) Dersimli Alevi Kürtler ve Zazalar arasında mitolojik bir evliya olup, aynı zamanda bu evliya tarafından simgelenen bir dağın adıdır.[1] Bu dağ Sultan Baba (2980 m) olarak da bilinir.[2] Tujik adı, Dojik, Dujik, Tuzik, Dudjook, Durdjuk vb biçimleriyle 19. yüzyılda bir süre bazı yabancı diplomat ve bilginlerin metinlerinde yöredeki Alevi Kürtleri ifade etmek üzere genel bir ad olarak da kullanılmıştır. Nitekim Basile Nikitine (1885-1960) Kürtler adlı tarihsel ve sosyolojik incelemesinde, "bunlara kimi zaman Tujik, kimi zaman Kızılbaş denmektedir," diye yazmıştır.[3]

Pülümür'lü Alevi-Türkmen halka göre ise, Tacik Baba dağı'nda, Türkmen lider Celâleddin Harezmşah'ın kabri bulunur.[4]

İsmin Kökeni

Tujik adı hakkındaki erken yorumlardan biri onu Tacik sözcüğüne bağlamaktadır. Nitekim Nazmi Sevgen'e göre Tujik Baba Tacik Baba adından geliyor olup, aslında Celaleddin Harezmşah’ı simgelemektedir.[5] Sevgen, Moğollardan kaçıp sığındığı Dersim dağlarında öldürüldüğünü öne sürdüğü Celalettin Harzemşah’ın, buradaki dağlı Kürtler tarafından defnedilip saygıyla anıldığını, bunun da zamanla 'Tujik Baba' evliyasına dönüştürüldüğünü savunmuştur. Bu sav yöre kökenli kimi araştırmacılar tarafından çürütülmüștür. Zira tarihsel bazı kaynaklarda Celalettin Harzemşah’ın Dersimde değil de, Silvan civarındaki dağlık alanda öldürüldüğü belirtilir ki, Sevgen de buna dikkat çekmiş, ancak ideolojik bazı kaygılardan hareketle konu hakkında böyle bir iddia ortaya atmıștır.[6]

Tarihsel kaynağına bakıldığında, Tajik ya da Tacik adı başlangıçta Arapların Tayy kabilesinin adından dolayı Arapları ifade ediyorken, sonradan Farslarla özdeşleştirilen bir terimdir. Nitekim o Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğü ile Kutadgu Bilig’de Tejik olarak geçiyor olup, Fars ya da İranlı anlamına geldiği belirtilir.[7] Dolayısıyla Tujik'in Tacik adıyla etimolojik herhangi bir ilişkisi olmadığı gibi, Celalettin Harzemşah'ın da Tacik Baba diye kurgulanan hayali karakterle bir ilgisi yoktur.

Bir varsayıma göre, Tujik/Tuzik adı Kürtçede keskin, acı, sivri gibi anlamlara gelen tuj/tuz sözcüğüyle ilişkilidir.[8] Tujik Bava’nın kategorik olarak ‘hayali veliler’den olması, her ne kadar absurd görünen bu anlamlandırmayı anlaşılır kılsa da,[9] bir bașka görüșe göre ise, o aslında olasılıkla Zerdüşti Ermeniler arasında cehennemi ifade eden Dzokh/Duzakh sözcüğünden bozma olup,[10] bu isim yöreye yerleşen Kürt aşiretlerince kendi dillerine uyumlaştırarak Tujik/Tuzik’e dönüştürülmüştür.[11] Çaldıran civarında meskûn olan Türklerin Tendürek dağını 'Cehennem dağı' olarak da adlandırmaları, bu iddiayı güçlendiren örnek bir veri olarak gösterilir.[12] Zira Tendürek sönmüş volkanik bir dağ olup, muhtemelen dağdan zaman zaman duyulan ürkütücü seslerden ve dağın zirvesinden çikan dumandan ötürü ona bu ad yakıştırılmıştır. Etimolojik olarak Tendürek adının bir anlamda cehenneme benzetilen tandır ile ilişkili olması[13] açıklayıcı görülmekte ve Tujik adının zihinsel temeli de bu örnek aracılığıyla anlamlandırılmaktadır.[14] Yani, Tujik adının Zerdüști Ermenilerde cehennem demek olan Dzokh’tan dönüşmüş olma olasılığının böyle bir arka plandan kaynaklanmış olduğu düșünülmektedir. Bu noktada, Nuri Dersimi'nin Tujik dağının sönmüş volkanik bir dağ olduğunu, dağın çevresinden bazen top seslerini andıran sesler işitildiğini kaydetmiş olması dikkate değer görülmüștür.[15]

Tarihsel Kaynağı

Tujik Baba hakkında Dersim halk anlatılarında son derece sınırlı bilgiler söz konusudur. Bu mitolojik karaktere ilișkin bugüne dek pek fazla bir araștırma yapılmıș değildir. Var olan yegâne varsayıma göre, o Zerdüşti Ermeni tanrısı Vahagn’ın zamanla evliya kisvesine büründürülmüş bir biçimidir.[16] Bu görüşe göre o Vahagn'ın yanı sıra, Vahagn öncesi bazı lokal fırtına tanrılarının karakteristik izlerini de taşımaktadır. Sözgelimi tuzik sözcüğü (Kırmanckî) Dersimde aynı zamanda bir tür kayın ağacını ifade etmektedir ki,[17] sözcüğün bu ikili anlamı fırtına, gök ya da yıldırım tanrılarının meşe ya da kayın ağacıyla simgelenmelerinin bir uzantısı olarak görülür. Çünkü eski Yunan tanrısı Zeus gibi başka pek çok eski tanrı meşe ağacıyla simgelenmişlerdir. Öyle ki, Litvanyalıların yıldırım tanrısı Perkunas ile Slav tanrısı Perun'un adlarının Arnavutların tanrı anlamında kullandıkları perendi/perende sözcüğüyle birlikte köken olarak meşe anlamına geldikleri kabul edilmektedir. Yehova da yer yer bir yıldırım tanrısı özellikleri gösterir ki, İbranilerin meşe ve terebentin ağacına bir kutsallık atfettikleri bilinir.[18] Tujik/Tuzik adının (tuzik) Dersimde aynı zamanda kayın ağacını ifade ediyor oluşu, böylece bu kültürel geleneğin bir uzantısı sayılmıștır. Araştırmacıların Vahagn’ı genellikle Zerdüşti yazatası Verethragna’nın lokal bazı fırtına tanrılarıyla kaynaşmış bir biçimi olarak görmeleri bu devamlılığı anlamak bakımından önemlidir.[19]

Vahagn ile Tujik/Tuzik arasındaki devamlılığın bir başka belirtisinin, Tujik’in sözlü bir tasvirinde gizli olduğu var sayılır. Bu tasvire göre o bir elinde top külçe, diğerinde ise bir asa taşımaktadır.[20] Bu da yine Teşup gibi antik bazı lokal fırtına tanrılarının karakteristiklerini edinmiş olan Ermeni tanrısı Vahagn’a işaret ettiği șeklinde yorumlanmıștır. Zira Geç Hitit devrinde bile, MÖ 12 ila 9. yüzyıllar arasına tarihlenen orthostatlar (dikilitaşlar) üzerindeki rölyeflerde, aslen Teşup olduğu belirtilen fırtına tanrısı bir elinde ‘üçlü şimşek demeti’ tutarken, havaya kaldırdığı diğer elinde ise, ‘ucu eğik çomak’ tutar şekilde gösterilmiştir.[21]

Tujik’in Dersimde aynı zamanda kötü cinlere karşı savaşan bir evliya olarak tasvir edilmesi de bu savın dayanaklarından biri olmuștur. Çünkü Vahagn Zerdüşti Ermeni inançlarına göre, vişap denilen yılan benzeri kötü varlıklarla savaşmaktadır. Vişapların en ünlüsü ve en korkuncu Azhdahak'tır. Zerdüşti Ermeniler Vahagn’ın onu bir dağa hapsettiğine ya da orada yeraltına gömdüğüne inanırlardı. Depremler ve küçük yer sarsıntıları da işte bu kötü varlıkların yerlerinde kıpırdamaları, hareket etmeleriyle ilişkilendirilmişti. Benzer simgecilik Zeus ile Typhoon, Feridun ile Dahhak efsanelerinde de görülür. Zeus ejder Typhoon’u volkanik bir dağ olan Etna dağına, Feridun ise Dahhak'ı Demavend'e hapsetmiştir. Eski Ermeni inançları Vahagn’ın insanları sadece depremlere karşı koruyan değil, aynı zamanda depremlere yol açarak onları cezalandırabilen bir tanrı olarak tasvir etmiştir. Tujik dağının belirtildiğine göre sönmüş volkanik bir dağ olması nedeniyle deprem fay hattının geçtiği bir yerde bulunması, Vahagn-Tujik devamlılığı yönündeki bu yorumu doğrular görünmektedir.[22]

Eski Ermenistanda Vahagn’a ait kült merkezinin Muş’ta olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte fazlasıyla popüler olan bu tanrının Dersim dağları gibi uzun süre Zerdüşti Ermenilere sığınak olmuş bir yerde itibar görmemiş olması düşünülemez. Buna ișaret eden ipuçlarından birinin, Tujik dağının hemen karşısında bulunan Surb Garabet kilisesi olduğu öne sürülür. Kilisenin buraya yapılmış olması, öyle anlaşılıyor ki bu Zerdüşti kült merkezinin dönüştürülmesi amacını taşıyordu. Zerdüști Ermenilerin Hristiyanlaștırılmaları döneminde Muştaki mevcut Vahagn tapınağının yıkılıp yerine Surb Garabet manastırının yapılmasında oluğu gibi, eski bir tarihte Dersimde Tujik dağının yakınında inşa edilen aynı adlı kilisenin de benzer bir işlevi olmalıydı.[23]

Vahagn ile Tujik arasındaki en açık devamlılık işaretlerinden biri ise, her ikisinin de zafer müjdeleyen, zafer bağışlayan bir karakter olmaları var sayılmıștır.[24] Belirtildiğine göre, Vahagn bu özelliğini Zerdüştiliğin zafer yazatası Verethragna’dan almıştır. Öyle ki, Verethragna'ya usulüne göre kurbanlar sunulduğunda, onun savaşlarda taraftarlarına mutlaka zafer kazandırdığına inanılırdı.[25] İnanıșa göre, Tujik Bava’nın da yöre halkını muzaffer kılan, onlara zaferi müjdeleyen bir özelliği vardır. Nitekim 1937 Dersim olayları döneminde Seyit Rıza’nın bazı aşiret önderleriyle birlikte Tujik dağında kurban kesip Tujik Bava’dan kendilerini muzaffer kılması için yardım diledikleri rivayet edilmektedir. Kaldı ki çeşitli kaynaklar yöre halkının savaş esnasında Tujik dağından gelen top sesine benzeyen uğultuyu zafere işaret olarak yorduğunu da kaydetmişlerdir.[26]

Bazı kaynaklardan anlaşıldığına göre, Saint Gregor’un başlattığı Ermenistan’ın zora dayalı Hristiyanlaştırılma sürecinde Zerdüşti Ermenilerin bir kısmı bazı dağlık yerlerde, özellikle Ermenistan'ın sınır bölgelerinde inançlarını sürdürmüşlerdi.[27] Bu yerlerden biri de tarih boyunca merkezi otoritelere karşı önemli ölçüde bir bariyer işlevini haiz olmuş olan Dersim dağlarıdır.[28] Kaldı ki Hristiyanlık öncesinde Zerdüşti Ermenilerin bazı kült merkezleri bugünkü ‘Dersim’ çevresinde yer almaktaydı. Anahit için Erez’de (Erzincan), Mithra için Bagayarič’te (bugünkü Pekeriç köyü), Aramazd/Ormazd içinse Kemah’ta bir kült merkezi vardı.[29] Dolayısıyla Hristiyanlaştırma baskısı başlamadan, yani kaçıp yöreye sığınan diğer bazı Zerdüşti Ermeniler henüz bölgede görülmeden önce, Zerdüştiliğin muhtemel ‘heterodoks’ biçim(ler)inin bile bu dağlık bölgede yaşatılmış olduğu var sayılır. Vahagn kültü de popülerliği açısından yöre kültüründe eksik olmamışa benzemektedir. Bütün bu verilerden hareketle, Dersim’e sonradan intikal eden Kürt aşiretlerinin zamanla bu gibi inanç unsurlarını kendi dinsel bünyelerine uyarlamış oldukları, böylece Tujik ve Bava Duzgı/Dızgun Bava (Türkçede Düzgün Baba) gibi bazı kutsal figürleri de yörenin eski halklarından olan Ermenilerin inançlarından dönüştürerek aldıkları öne sürülmüștür.[30]

Notlar

  1. ^ Tujik Baba için bkz. Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, Istanbul, 2000: Doz yayınları, ISBN 9789756876442
  2. ^ Saraçoğlu’nun coğrafya kitabının aynı sayfasında dağın rakımı 2980 ve 3100 m olarak farklı olarak kaydedilmiştir (bkz. Hüseyin Saraçoğlu, Doğu Anadolu, C. I, İstanbul 1956, s. 192
  3. ^ B. Nikitin, Kürtler, çev. H.D.-A.S., 2. baskı, Stockholm, 1986: Özgürlük Yolu yayınları, s. 412
  4. ^ "Pülümür". 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ Nazmi Sevgen, Zazalar ve Kızılbaşlar, Ankara, 1999, Kalan yayınları, s. 48-9
  6. ^ Bilal Aksoy, Tarihsel Değişim Sürecinde Tunceli, Ankara, 1985, s. 135; Sevgen, 1999, s. 48
  7. ^ ayrıntı için bkz. Gürdal Aksoy, Dersim Alevi Kürt Mitolojisi, Raa Haqda Kutsal Figürler, Istanbul, 2006, Komal, s. 54
  8. ^ Dersimi 2000; Aksoy konuyla ilgili erken tarihli araștırmalarında bu görüșe itibar etmekle birlikte, bir bașka olası devamlılığa da (<Ermenice dzokh?) dikkat çekmiștir (Aksoy 2000; Aksoy 2006, s. 53-7).
  9. ^ Aksoy, Ahmet Yaşar Ocak’ın velilerin tipolojik tasnifiyle ilgili bir çalışmasına dayanarak, Düzgün Baba’yı ‘hayali veliler’den saymıştır. Hayali velilerin pek çoğunun Buğday Dede (Tire), Kum Baba (Şile), Çitlenbik Dede (Kemalpaşa) ve Çınar Dede gibi garip anlamlara gelen isimlere sahip oldukları bilinmektedir (Aksoy, 2006, s. 48-50). Dersimde bu kategoriye dahil edilebilecek pek çok evliya bulunur. Tujik Bava da bunlardan biridir.
  10. ^ Türkçe tuzak sözcüğü Zerdüşti inançlarında cehennem demek olan duzakhtan gelmedir.
  11. ^ Aksoy, 2006, s. 56; Gürdal Aksoy, Dersim: Alevilik, Ermenilik, Kürtlük, Ankara, 2012, Dipnot, s. 99, 104
  12. ^ Aksoy 2012, s. 104; Cehennem dağı adlandırması için bkz. Saraçoğlu 1956, s. 277
  13. ^ Tandır sözcüğünün tarihi eski Mezopotamya dillerine dek gider
  14. ^ Ortodoks olmayan farklı bir dinsel grup sayılan Ermeni Tondraklar, tıpkı bir zamanların ‘Tujik Kürtleri’ gibi adlarını bu dağdan almışlardı.
  15. ^ Aksoy, 2006, s.53
  16. ^ Söz konusu varsayım için bkz. Aksoy, 2012, s. 99-115
  17. ^ Doğan Munzuroğlu, Toplumsal Yapı ve İnanç Bağlamında Dersim Aleviliği, Ankara, 2004, Kalan, s. 91-2
  18. ^ ayrıntı için bkz. Aksoy, 2012, s. 105-6
  19. ^ Aksoy, 2012, s. 100-2
  20. ^ Erdal Gezik-Hüseyin Çakmak, Raa Haqi-Riya Haqi, Dersim Aleviliği İnanç Terimleri Sözlüğü, Ankara, Kalan, s. 198
  21. ^ ayrıntı için bkz. Aksoy, 2012, s. 106-7
  22. ^ Aksoy, 2012, s. 103-5
  23. ^ Aksoy, 2012, s. 112-5
  24. ^ Aksoy, 2012, s. 113
  25. ^ John R. Hinnels, Persian Mythology, USA, 1973, Hamlyn, p. 34; Nimet Yıldırım, Fars Mitoloji Sözlüğü, İstanbul, 2008, Kabalcı yayınevi, s. 146
  26. ^ Sevgen 1999, s. 25
  27. ^ Aziz S. Atiya, A History of Eastern Christianity, London, 1968, Methuen, s. 320; Malachia Ormanian, The Church of Armenia. Her History, Doctrine, Rule, Disciple, Liturgy, Literature and Existing Condition, Oxford, ty, A. R. Mowbray, s. 20; A. Y. Petrosyan, 'State Pantheon of Greater Armenia: Earliest Sources', Aramazd (Armenian Journal of Near Eastern Studies) 2, 2007.
  28. ^ Merkez-periferi kavramsal çifti bağlamında Dersim’in genel tarihsel görünümünün bir tasviri için bkz. Gürdal Aksoy, ‘Anadolu Aleviliği’nden Dersim’e, Alevi Tarihine Coğrafi Bir Giriş, Ankara, 2009, Dipnot
  29. ^ Aksoy 2006, s. 109-110
  30. ^ Düzgün Baba hakkında bkz. Gürdal Aksoy, Dersim Alevi Kürt Mitolojisi, Raa Haq'da Dinsel Figürler, İstanbul, 2006, Komal, s . 47-9 ISBN 9789757102137; Tujik Baba hakkında bkz. Aksoy 2012

İlgili Araştırma Makaleleri

Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Tengri</span> Eski Türk ve Moğol inançlarında yaratıcı, yaratan

Tengri, Eski Türkçede Tanrı, Gökyüzü; Eski Türklerin ve Moğolların inancı Tengricilik'te Gök Tanrı ya da Gök'ün yüce tinidir. Aynı zamanda Orhun Yazıtları'nda ilk çözümlenen sözcük olup yazılışı "𐱅𐰭𐰼𐰃" şeklindedir. Yer Tengri; Gök Tengri'nin torunu, Kayra Han'ın oğlu, Ülgen'in kardeşi ve Erlik'in amcası. Gök Tengri; ise Kayra Han'ın babası, Yer Tengri'nin dedesi, Ülgen'in dedesi ve Erlik'in büyük dedesi.

<span class="mw-page-title-main">Hades</span> Antik Yunan mitolojisinde yeraltı tanrısı

Hades, Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısıdır. Zeus, yeryüzünün hâkimiyetini kardeşleri arasında paylaşırken Zeus'a gökyüzü, Poseidon'a denizler ve Hades'e yeraltı düşer. O artık ölüler ülkesi tanrısıdır; ancak kötü değildir. Yer altının tüm hazineleri Hades'in olduğu için Romalılar onun adını varlıklı yani, Plüton olarak değiştirmiştir. Eşi, Demeter ve Zeus'un kızı Persephone'dir. Hades ve eşi Persephone amansız, insafsız, yürekleri hiçbir yakarış, hiçbir sunu ya da kurbanla yumuşamayan korkunç tanrılar olarak bilinir. Gigantlar arasındaki karşıtı Alcyoneus'dur.

<span class="mw-page-title-main">Marduk</span> Mezopotamya Tanrılarından Biri

Marduk, antik Mezopotamya'daki geç dönem tanrılarından birinin adıdır. Hammurabi zamanında Babil, Fırat vadisinin politik merkezi olduğunda, Babil panteonunun başı olarak Marduk'a tapınılmaya başlanmıştır. Babil yaratılış destanı olan Enûma Eliş'te tanrıların en büyüğü ilan edilmiştir.Destana göre o aynı zamanda babil'in koruyucu tanrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Teslis</span> Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlüsün­den oluşan Tanrı inancını ifâde eden kavram

Teslis, Kutsal Üçleme ya da Üçlü Birlik, tek olan Tanrı'nın Kutsal Kitap'ta kendisini bildirdiği her biri eşit yücelikte, özünde tek, ezeli ve ebedi olan üç benliğini konu edinen ve Hristiyan kiliselerinin çoğunluğu tarafından inanılan ana akım Hristiyan dininin merkezindeki inanç esasıdır. Baba Tanrı, Oğul Tanrı ve Kutsal Ruh üç farklı benlik (hipostaz) olarak aynı özü paylaşmaktadırlar (Homoousia). Tek öz Tanrı'nın birliğini üç benlik ise Tanrı'nın kimliğini anlatmaktadır ve benliklerin hem birbirinden farklılıklarını hem de özde çözülmez birliklerini ifade eder. Böylece tüm yaratım ve lütuf süreci Tanrı'nın üç ilahi benliğinin ortak eylemi olarak görülür. Her benlik, Üçlü Birlik'te kendilerine özgü nitelikleri tezahür ettirir ve böylece her şeyin "Baba'dan çıkıp gelmiş" "Oğul aracılığıyla" ve "Kutsal Ruh'un gücüyle" gerçekleştiğini kanıtlar.

<span class="mw-page-title-main">Cehennem</span> çoğu dini inanca göre günahların cezasının çekileceği yer

Cehennem, çeşitli inançlarda ölüm sonrası ceza çekilen ateşli bir yer olarak gösterilir. Cehennemde kalma süresi inanca göre değişiklik gösterebilir. Cehennemde günah borcu ödeninceye kadar kalınıp sonra tekrar cennete gidilebilir. Ancak, cehennem bazıları için sonsuza dek ateşte yanmak anlamına gelir. Cehennem görevlilerine İslam inancında zebani adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da cehennem</span>

Cehennem, çoğu dinde olduğu gibi İslam dininde de, ahiretteki azap yeridir. İnsanlar dünyadaki hareketlerine ve inançlarına göre cennete veya cehenneme giderler. İslam inancına göre, kâfirler, müşrikler ve münafıklar ölümden sonra, "derece derece olan cehennemde" sonsuza dek kalacak ve azap göreceklerdir. Belirtilen şudur ki, İslam inancına aykırı hareket etmiş Müslüman kimseler de günahları ölçüsünde cehennemde kalacak ve cezalandırılacaklardır. İslam dinindeki farklı itikat (inanç) mezheplerinin bu konuda farklı fikirleri ve çeşitli ayrışmaları olsa da, İslam'daki genel görüş budur.

Düzgün Baba, Dersimli Alevilerin mitolojik karakterlerinden biridir. Ayrıca Nazımiye'de Kıl köyü yakınında aynı isimle anılan bir dağı simgelemektedir. İnanışa göre o yöre halkınca Kemerê Duzgıni, Bımbarek (Mübarek) ya da Kemerê Bımbareki olarak adlandırılan bu dağın zirvesinde kaybolmuştur. O Kureşan topluluğunun mitolojik atası olan Seyyid Kureş/Kuresin oğlu varsayılır. Söylencede ise Duzgı/Dızgun değil de, Haydar ya da Şah Haydar olarak geçer. Bununla birlikte ona neden 'Düzgün' denildiğine ilişkin bir rivayet de vardır. Bazı araştırmacılar yöre söylenceleri üzerinde fazlasıyla oynanmış olduğundan hareketle, Şah Haydar'ın onun asıl adı olduğu şeklindeki unsuru kuşkulu bulmuşlardır. Bu görüşe göre, Haydar Duzgı/Dızgun'un sadece lakaplarından biridir. Kategorik bir tasnif yapılacak olursa, Duzgı/Dızgun 'hayali veliler'den sayılabilir. Çünkü bu tür velilerin, çoğunlukla ya anlamı bilinmeyen ya da garip bir anlamı olan adları vardır ve onlar pek çok kez bir dağı simgelerler. Buğday Dede (Tire), Kum Baba (Şile), Çitlenbik Dede (Kemalpaşa) ve Çınar Dede gibi.

<span class="mw-page-title-main">Zerdüştçülük</span> Tek Tanrılı bir Antik İran dini

Zerdüştçülük, Zerdüştîlik ya da Mecûsîlik, günümüzden 3.500 yıl önce Zerdüşt tarafından İran'da kurulan, yaklaşık M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla kadar Pers, Med ve Sasani İmparatorluğu’nun dini olan, içerisinde düalist ve eskatolojik inanışın ilk örneklerini barındıran, dünyanın en eski tek tanrıcı vahiy dini. Bu dine inananlar Zerdüştçü, Mazdaist ve Zerdüştî olarak adlandırılıyor olup bedenen öldükten sonra dirilip Ahura Mazda'nın huzuruna çıkacaklarına ve orada sorgulanacaklarına inanırlar. Zamanla Zerdüştlüğün Zurvanizm gibi alt dalları ortaya çıkmıştır. Zurvanizm inancı, Zurvan olarak bilinen zaman ve kader tanrısını baş tanrı konumuna yükseltmiştir.

İmâmet ya da İmâmîlik İslam'ın bir kolu olan Şiiliğin temel ilkelerinden birisidir. Sünnilik imâmeti imanın esaslarından biri olarak saymaz.

Işıkçılık / Işık Alevîliği son dönemlerde Alevîler arasında yaygınlaşan, Alevî inanç ve tarihini alternatif bir şekilde algılayan bir hareketi imâ etmek amacıyla kullanılan bir terimdir.

İmamîye Şiası, Şiîlik meşrebi içerisinde mevcut olan tüm tarikât ve mezheplerin ortak i'tikatlarını tanımlamak maksadıyla kullanılan bir fıkıh deyimi olup, Aşırı Ghulât (Radikal dinci fırkalar), Keysanîlik (Dörtçüler), Zeydîlik (Beşçiler), İsmailîlik (Yedicilik/Yedi İmamcılık) (Mustâlîlik ve Nizarîlik) ve İsnâaşerîyye (Onikicilik/On İki İmamcılık) (Câferiyye Şiîliği ve Anadolu Alevîliği) ile Arap Aleviliği'ni de kapsamı altına alan bir şekilde tanımlanmaktadır.

Papay, Türk, Altay ve İskit mitolojilerinde Yıldırım Tanrısı.

Eren, Anadolu halk geleneğinde üstad veya üstadın üstadı anlamında kullanılırken dini çevrede ise Evliya anlamında kullanılmaktadır. İren veya Yiren de denir. Ermiş olarak da adlandırılır. Kendini doğanın ve evrenin işleyişine ve yoluna bırakmış, doğrudan yalnızca bunlardan öğrenmeyi yol edinmiş kişilerdir. Öte yandan dini olarak da Tanrıya ve onun yoluna adamış kişi olarak görülür.

Tin – Türk ve Altay halk inancında Ruh. Tın olarak da söylenir. İnsan varlığının somutdışı ve nesnesel olmayan kısmı. Soyut varlık. Düşünsel ve duygusal yapı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Alevilere yapılan haksızlıklar, Osmanlı Sultanı I. Selim'in hükümranlığıyla (1512–1520) ve 1514'te Safevîlere karşı savaşıyla bağlantısı olan bir durumdur. Ancak 14. yüzyıldan beri Osmanlı İmparatorluğu ve Alevi vb. toplumları arasında önceden bulunan problemleri işaret eden örnekler vardır.

Alevî nüfusu, Türkiye'de üçte biri İstanbul bölgesinde yaşayan Alevîler’in daha sonra en yoğun olarak bulundukları yöreler arasında Ankara, Adana, Bursa, Antalya, Aydın Damal ve Zile şehirleriyle, Orta ve Doğu Anadolu'da yer alan Erzincan, Sivas, Malatya, Tunceli illeri gelmektedir. Türkiye'de en çok Alevî köyü ise 60'ı karışık olmak üzere toplam yaklaşık 460 adet köy olup Sivas ilinde yer almaktadır. Bunların ardından sırasıyla, Tunceli, Erzincan, Tokat, Çorum, Kahramanmaraş, Bingöl, Amasya, Erzurum, Malatya, Adıyaman, Yozgat, Hatay, Elazığ, Muş, Balıkesir, Mersin, Kars, Adana, Ankara, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kırıkkale, Kütahya ve Ordu illeri gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Dersim</span> Coğrafi bölge

Dersim, Türkiye'nin doğu kesiminde tarihi bir bölgenin adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sülde</span>

Sülde - Moğol mitolojisinde savaş tanrısı. Moğol inancında tüm insanların Sülde adı verilen koruyucu ruhları vardır. Sülde Han bunların başında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Vahagn</span>

Vahagn veya Vahakn, Vahagn Vişapakağ olarak da bilinir, Ermeni mitolojisinde bir savaşçı tanrıdır. Akademisyenler onu Hristiyanlık öncesi Ermeni panteonunun şimşek ya da güneş ve ateş tanrısı, ayrıca savaş, yiğitlik ve zafer tanrısı olarak görmektedirler. Aramazd ve Anahit ile bir üçlü oluşturmaktaydı. Vahagn etimolojik olarak Hint-İran tanrısı Verethragna'nın Part dilindeki adı olan *Varhraγn'dan türetilmiştir. Ancak iki tanrı arasında önemli farklılıklar vardır.