İçeriğe atla

Trompet

Trompet

Trompet, bir ağızlık ve kendi üstüne kıvrılmış silindir bir borudan oluşan nefesli çalgıdır.[1] (~Fr trompette / İt trompetta [küç.] bir nefesli çalgı, askerî borazan < İt tromba boru +ette[2]) Aerophone sınıfına ait bir bakır üflemelidir.[3]

Enstrümanın yapısı

Bakır nefesli çalgılar ailesi enstrümanlarının 3 temel bölümü vardır: Ağızlık, boru ve kalak, günümüz pistonlu bakırlarında piston kısmı, boru kısmının üzerindedir. Ayrıca ağızlığı, boruya bağlayan kısma ‘backbore’ ya da ağızlık borusu denir.[4]

Trompetin ağızlığı kupa biçimindedir ve kornonun ağızlığından daha ağırdır. Kornonun huni biçimindeki ağızlığına karşın, sığ olan trompet ağızlığı, trompete parlak ses rengini verir. Barok ya da bilinen adıyla Pikolo (piccolo) trompetin ağızlığı modern-kromatik trompetlerin ağızlıklarından daha da sığdır. Ağızlığın küçük ve sığ olması, çalıcıya ayrıca üst bölgelerde, yani tiz sesleri çıkarmada kolaylıklar sağlar.[4]

Ağızlık seçimi, çalıcının dudak şekline, çalarkenki rahatlığına ve eserin karakterine göre değişir. Çok kaba bir örnekle senfonik bir eserde daha koyu tonlu, daha derin bir ağızlık kullanılırken, caz trompetçileri sıklıkla daha sığ, parlak ve cılız tonlu bir ağızlık kullanmayı yeğlerler.[4]

Ses rengi sebebiyle en çok tercih edilen trompet si bemol trompettir. Duyuluşu diyapozona göre 1 büyük ikili aşağıdandır. Yani 440 hz. La sesini verebilmek için, trompetçi si sesini çalar, ama duyuluşu la sesidir. İkinci olarak en sık kullanılan trompet do trompettir. Görüntü olarak si bemol trompete çok benzemesine karşın, boru uzunluğu, sib trompetten 14 cm. daha kısadır ve kalak kısmı biraz daha küçüktür. Bu konu içerisinde unutulmaması gereken basit fizik kuralı ise: boru uzadıkça sesin pesleşmesi, kalınlaşması; boru kısalınca çıkan sesin tizleşmesidir. Güzel bir örnek olarak Trombon, bu esasa dayanan bir çalgıdır. Tromboncu, kulis (slider) denen kısmı açıp kapatarak, borunun boyunu değiştirir ve farklı sesler elde eder. Borunun en uzun olduğu pozisyonda, en kalın ses elde edilir.[4]

Sib ve do trompet dışında, re, la, mi ve mib gibi modelleri de vardır.[4]

Bütün bakır enstrümanların, 7 adet piston pozisyonu (trombonda 7 adet kulis pozisyonu) vardır. Hiçbir pistona basılmadığı zaman 1.pozisyon, 3 pistona da aynı anda basıldığı zaman 7.pozisyondur. Diğer piston kombinasyonları ile 5 pozisyon daha elde edilir.[4]

Çalıcı dudaklarını gevşetme ve büzme tekniği ile her bir pozisyonun doğuşkan seslerini elde eder. Bu da trompetten istenen tüm kromatik sesleri elde edebilmemizi sağlar. Trompetin ses aralığı, sol anahtarında gösterilen, altta ek çizgilerle yazılan fa# den, üstteki ek çizgiyle yazılan do sesine kadardır. Bu ses aralığı 2.5 oktav demektir. Günümüz modern orkestra eserlerinde üst sınır giderek genişlemektedir. Özellikle caz ve latin trompetçileri yazılan ince donun üzerindeki 1 oktav içerisinde ve hatta onun da üzerindeki oktav içerisinde çalabilmektedirler.[4]

Enstrümanın türleri

Naturel trompet

İçinde belirli oranlarda bakır ve pirinç olan, belli bir uzunluk ve kalınlıkta işlenmiş bir boruya ağızlık ve kalak kısımlarının eklenmesiyle oluşturulmuş trompetlere, ‘naturel trompetler’ denmektedir. Tarihi filmlerde kralın karşılaması törenlerini gösteren sahnelerde çalınan trompetler naturel trompetlerdir. Gerçekte bu trompetler temel yapısıyla eski Mısır’daki trompetlerinden pek de farklı değildi. Ancak temel bir sesin doğuşkanlarını çıkaran naturel trompetlerle değişik müzikal sesleri elde etmek olanaksızdı. Bu yüzden trompetçiler, yanlarında farklı uzunluklarda trompetler taşırlar ve farklı sesler üflemek gerektiği zaman trompet değiştirirlerdi. Her trompetin çıkardığı temel ses ve doğuşkanları farklı olduğundan, değiştirilen trompetlerin art arda çalınmasıyla müzikal bir zenginliğe ulaşma olanağı sağlanmış oluyordu.[4]

Kromatik (Pistonlu) trompet

Barok çağda Bach ve Haendel, trompetin tiz ses bölgelerini kullandılar. Trompetçiler 21. doğuşkana kadar çıkabildikleri “Clarino Tekniği” denilen bir teknik geliştirdiler. Trompetin günümüzdeki biçimini alabilmesi için 19. yy’a kadar beklemek gerekti. 1826 yılında Bluhmel ve Stölzel adlı iki Alman tarafından basit trompete, 3 adet piston ve bu pistonlara uyumlu boruların eklenmesiyle, “Pistonlu ya da Kromatik Trompet” icat edilmiş oldu. Bu trompetle günümüzdeki trompetlerden farksız olarak bütün kromatik sesleri elde etmek mümkün hale geldi. İlk olarak 1826’da Berlioz, 1827’de Waverley, 1829’da Rossini, trompeti eserlerinde kullanmıştır. Pistonlu trompet için yazılan ilk solo eser Prag Konservatuvarında Trompet ve Trombon Profesörü Kail tarafından piyano/orkestra eşliği için yazılmıştır (1827).[4]

Enstrümanın tarihi

M.Ö. 1480 yıllarında yapıldığı düşünülen, Mısır-Deir el-Bahri’de bulunan Kraliçe Hatşepsut tapınağındaki ikonografilerle trompetin bir çalgı biçiminde kullanıldığı belgelenmiştir. Bu ikonografilerde, bir festivalde trompet çalan Mısırlı askerler görülmektedir. Firavun Tutankamon’un mezarında ise işlemeli trompetler bulunmuştur. Tutankamon’un M.Ö. 1480 tarihlerinde yaşadığı sanılmaktadır. Gerek ikonografilerde çizilen gerek mezarda bulunan trompetler, insanoğlunun önceden boynuzdan yansıttığı soluğunu bu kez kendi yaptığı bir boruya bir ağızlık takıp aktararak müzik üretme yolunda önemli bir aşamaya ulaştığını göstermektedir. Ağızlık ve kalak bölümlerinden oluşan bu basit trompetler temel bir sesin armonik doğuşkanlarını çıkarıyordu.[4]

Trompetin sonraki yıllarda değişik toplumlarda yaygın bir kullanım alanı bulduğu anlaşılmaktadır. MÖ 400'lerde Eski Yunanlar trompet yarışmaları düzenlemişlerdir. Eski Roma döneminde de trompet çalan insan heykelleri bulunmaktadır.[4]

Enstrümanın akustik özellikleri

Trompet, ‘bir ucu açık boru’ sınıfına girer. Çünkü ağızlık kısmında çalıcının dudakları borunun bir ucunu kapamaktadır. Bir ucu açık borularda kuşkusuz ki, bir doğuşkanlar dizisi vardır. Ama bunlar tek sayı doğuşkanlardır. (1,3,5,7... vb.)[4]

Trompetin yapımında silindirik ve konik borular birleştirilmiştir. Bu yüzden rezonans spectrumu da hem silindirik hem konik boruların özelliklerini birlikte taşır. Ayrıca ağızlık ve kalak da rezonans frekanslarını etkiler. (Trompette bazı çift sayılı doğuşkanların çıkması böyle açıklanabilir.)[4][5]

Trompette kromatik diziyi elde etmek için, titreşen hava sütununun boyunu değiştirmemiz gerekir. Trompette bu işlem, pistona basıldığı zamanki devreye giren yan borular yardımıyla olur. Bütün yan borular devre dışıyken yani hiçbir pistona basmadığımızda, çalgının boyu 140 cm.dir. İkinci pistona bastığımız zaman ikinci yan boru devreye girer ve çalgının boyu 7.84 cm. uzamış olur. %5.6 lık bu artış, yarım sese tekabül eder. Çalgıdan yarım perde pes bir ses elde etmiş oluruz. İki adet yarım perde için yani bir tam perde pesleştirebilmek için, 140 cm.lik borunun, 16.1 cm. daha uzaması gerekmektedir. Birinci pistona bastığımızda, ona bağlı boru devreye girer ve böylece 1 tam perde pesleştirmiş oluruz.[4]

2.piston yarım perde, 1.piston bir perde pesleştiriyordu çalgının sesini. 1 ve 2. pistonlara aynı anda basarsak 1.5 perdelik bir pesleşme oluması gerekir fakat; 7.8 + 16.1 = 23.9 uzamış olur borunun uzunluğu, oysa 1.5 perdelik bir pesleşme için 24.9 a ihtiyaç vardır. Dolayısı ile diyebiliriz ki trompetin la sesi biraz tizdir. Diğer 6 ve 7. pozisyonlarda da kusurlar vardır. Özellikle en alt do# ve re olması gerektiğinden epey tiz duyulur. Bu kusurlar çalıcının dudaklarını kullanmasıyla yani gevşetmesi ile ya da ek boruların biraz açılması yardımıyla giderilebilir. Günümüzde trompetlerde ek boruların da yardımıyla hızlı bir şekilde temiz ses elde etmeye yarayan düzenekler yapılmıştır. Bunlara slider denir.[4]

Çalım teknikleri

Trompetle legato (uzun) ve staccato (kısa) notalar çalınabilir. Forte ve piano içinde çalmak da mümkündür. Pianissimo çalmak görece olarak daha zordur.[4]

Çiftdil tekniği mümkündür.Yani (tu-ku) hızlı ikileme, hızlı üçleme (tu-ku-tu) ve hızlı dörtleme (tu-ku-tu-ku). Özellikle bakır enstrümanların çalımının gerektirdiği doğru nefes ve diyafram tekniğini başarmak bu enstrümanların eğitiminin en temel gereğidir. Daha çok caz müziğinde kullanılan ‘kurbağa dili’, günümüzde klasik müziğinin de içine girmiştir. Kurbağa dili, ilk olarak Strauss’un Don Kişot’ unda kullanılmıştı (1897). Vibrato tekniği, üflemedeki değişikliklerle ya da trompetin üzerindeki sağ elin hareketi ile yapılır. Glissando, pis

tonların az basılmasıyla elde edilebilir ya da çalıcının dudağını gevşetip-sıkması ile. Daha çok caz’da kullanılan havalı ton, dudakların gevşek bırakılması ve hareketlerin dilden ziyade hava ile yapılması esasında dayanır. Çift ya da daha çok ses çıkarılması, trompetin içine şarkı söyleme yöntemi ile görece zor olarak tüm üflemelilerde olduğu gibi mümkündür.[4]

Susturucu (Sürdin)

Trompetin kalak kısmına harici olarak takılan ve trompetin ses rengini etkileyen parçanın ismi Sürdin(Mute)dir. Sürdinli trompet akla hemen caz tınısını getirir. Ses rengini değiştirdiği gibi sesin şiddetini de düşürür. Hava deliği küçülür ve üflemesi zorlaşır. Bununla birlikte trompetin bazı frekansları sürdinde soğurulur. Ses rengi değişir. Çeşitli isimlerde, farklı tını özelliklerine sahip sürdinler vardır.[4]

Günümüzde trompetler akustik özellikleri bakımından hızla geliştirilmekte olup, rezonansını artırmak, onu daha kolay rezonansa geçirmek ve böylelikle daha iyi bir ton elde edebilmek için, görüntüsü alıştığımız trompet şeklinden farklı, kütle olarak daha çok metalin kullanıldığı trompetler ve ağızlıklar yapılmaktadır.[4]

Kaynakça

  1. ^ Trompet 4 Ocak 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - Türk Dil Kurumu 03.01.2017
  2. ^ Trompet 12 Nisan 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - http://www.nisanyansozluk.com/ 12 Haziran 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 03.01.2017
  3. ^ "Çalgıların Sınıflandırılması". 4 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2017. 
  4. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s "Trompet, Teknik ve Akustik Özellikleri - 30.05.2006 - Kerem Aksoy". 4 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2017. 
  5. ^ Ayhan Zeren, Akustik Fiziği

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Swing (müzik)</span>

Swing 1930'lu yıllarda ortaya çıkan caz akımı. 20. yüzyılın en popüler caz hareketlerinden biri.

<span class="mw-page-title-main">Kaval</span>

Kaval, çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha çok şimşir ağacından, altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir. Dilli kaval ve dilsiz kaval olarak adlandırılan iki türü vardır. Dilli kavalın ucunda ses üretimini sağlayan bir düdük bulunur. Dilsiz kaval ise içi boş bir boru olup çalan kişi nefes teknikleriyle istenen sesi çıkarır. Çobanların kavalı üflemesindeki bir amaç, otlanan koyun keçi gibi hayvanların sakin kalması ve sürüden ayrılmamasıdır, bu gelenek hâlen günümüzde de uygulanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Zurna</span>

Zurna, Türkiye'nin birçok yerinde kullanılır. Tahta, metal ve kamış kullanılarak yapılan, yüksek sesli, bu yüzden büyük davul ile birlikte çalınan, yine bu yüzden açık havada kullanıma uygun, nefesli saz çeşididir.

Ney, üflemeli çalgıdır. Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk kültür ve dilini anlatan eserinde, sagu denilen, "erler" için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan törenlerde kullanıldığını aktarmıştır.

Perküsyon veya vurmalı çalgı; bagetle, elle veya benzer başka bir çalgıyla vurma, sürtme veya ovma yoluyla ses çıkaran çalgı türüdür. Vurmalı çalgıların insan sesinden sonra en eski çalgı türü olduğu düşünülmektedir.

Orkestra, dört ana enstrüman grubundan çeşitli elemanların birlikte müzik yaptığı, büyüklüğü esere göre değişebilen çalgılar topluluğudur. Sözcük, Antik Yunan tiyatrosunda koraya ayrılan yer anlamına gelen Grekçe ὀρχήστρα sözünden türemiştir. Orkestra elemanları 18. ve 19. yüzyıl boyunca yapılan çeşitli eklemelerle hızlı bir büyüme göstermiştir. 20. yüzyılda ise orkestralarda kompozisyon açısından ciddi bir değişiklik yaşanmamıştır. Elli ya da daha az müzisyenden oluşan görece küçük orkestralar oda orkestrası olarak adlandırılabilir. Tam kadro bir orkestra ise yaklaşık 100 kişiden oluşur ve senfoni orkestrası ya da filarmoni orkestrası olarak anılabilir. Bu iki adlandırma arasında orkestranın özelliğini aktaran kesin bir ayrım bulunmamaktadır. Ancak farklı adlandırmalar aynı şehirde yerleşik iki orkestrayı ayırmak için kullanılabilir. Orkestralar, bazı eserlerde bir soliste eşlik ederken, koro ile birlikte de kullanılabilir. Her enstrüman grubunun farklı teknik özellikleri, tınısı ve önemi vardır. Besteci ifade etmek istediği konuyu ya da duyguları bu enstrümanların ses tınılarına veya çalınma tekniklerine göre kendine en yakın şekilde, belirli bir teknik bilgi ve mantık içerisinde kullanır.

<span class="mw-page-title-main">Klarnet</span> üflemeli bir çalgı türü

Klarnet, sert ve dayanıklı ağaçlardan genellikle de abanoz ağacından yapılan üflemeli bir çalgı türüdür. Bir çeşit sert kauçuk olan ebonitten, ayrıca metalden yapılanları da vardır.

Bas klarnet, normal klarnetin bir oktav kalından çalan çeşididir. Günümüzde Bas klarinet deyince akla si bemol bas klarinet gelmektedir. Bir de La bas klarinet vardır ve La klarinetin bir oktav kalından çalan çeşididir. Bazı besteciler eserlerinde gerek gördükleri için kullanmakla birlikte genelde partisyonlarda bu enstrümana pek sık rastlanmamaktadır. Çalıcı La bas klarinet partisini aktararak Si bemol bas klarinet ile çalabilir.

<span class="mw-page-title-main">Fagot</span>

Fagot, ahşap nefesli çalgıdır. Fagot, çift kamışlı ve tek parçalı bir enstrüman olan Curtal'dan, 16. yüzyıl'da Avrupa'da türemiştir. Ses aralığı 3,5 oktav olan, akçaağaç, ahşabı ve metal borudan yapılan fagotun uzunluğu 1,3 metre, borunun açılmış haliyle 2,5 metredir.

Bakır Nefeslili Çalgılar partisyonda tahta nefesli çalgıların altında yer alır. Tahta nefesli çalgılar üçer adet kullanılmışsa, bakır nefesli çalgıların sayısı genellikle şöyle olur:

  1. 4 Korno
  2. 3 Trompet
  3. 3 Trombon
  4. 1 Tuba
<span class="mw-page-title-main">Korno</span>

Korno, salyangoz kabuğu gibi kıvrımlı, bakır borudan yapılan, üflemeli bir çalgıdır. İtalyancada "boynuz" anlamına gelen "corno" sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Antik Mısır'da, Antik Roma'da ve Mezopotamya'da boynuzdan yapılan ilk örnekleri, işaret vermek ve avcılara yol göstermek için kullanılırdı. Günümüzde bazı ülkelerde çobanlar ve sürek avlarında avcılar hala bu amaçla boynuz kullanırlar.

İngiliz kornosu veya kor angle, üflemeli bir çalgı olan obuanın bir çeşididir.

<span class="mw-page-title-main">Armonika</span> Üflemeli bir çalgı

Armonika ya da mızıka, üflemeli bir çalgıdır. Latince "harmonicus" kelimesinden türemiştir. Nefes ve dil ile çalınan delikli bir çalgıdır. İçinde borucuklara yerleştirilmiş bir dizi serbest dilin bulunduğu delikli bir kutudur. Kutu nefes vererek ve alarak ağız hizasında gezdirilince ses çıkarır. Blues, Country ve Western gibi müzik dallarında oldukça yaygındır.

Klasik Batı Müziği, kökeni Antik Yunan müzik kültürüne dayandırılan, daha sonra Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayan Orta Çağ ve Gotik dönemde çok sesliliğin gelişimiyle beraber daha da biçimlenmiş, kilise ve saray baskısı altında Rönesans'ın erken yüzyılında vokal polifoni çerçevesi içinde gelişmiş, Yüksek Rönesans ile beraber çalgı müziğinin de yükselişiyle içeriği bugünün klasik müzik olarak adlandırılan biçimleri ve teknikleriyle gelişimini sürdürmüş bir kurumsal müziğin, kilise baskısına direnen halk müziğinin dans ve şarkı biçimleriyle karşılıklı etkileşimi sonucu gelişimini sürdürmüş olan, uluslararası olarak kabul görmüş müzik türüdür. En önemli özelliği, çok sesli ya da çok ezgili (polifonik) ve çok ritmli (poliritmik) olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Borulu org</span>

Borulu org, körükle verilen basınçlı havanın tahta veya metal borulardan geçerken içerideki hava sütunlarının titreşmesi sayesinde ses üreten bir müzik enstrümanıdır. Klavyeli ve pedallı bir enstrümandır. Değişik ses tonları ve notalar piyanoda olduğu gibi tuşlarla denetlenir. En çok bilinen türü kilise orgudur.

<span class="mw-page-title-main">Trombon</span> üflemeli ve bakır nefesli çalgılar grubundan çalgı

Trombon, üflemeli ve bakır nefesli çalgılar grubunda bulunan sürgü sistemli bir çalgı çeşididir.

<span class="mw-page-title-main">Tuba (çalgı)</span>

Tuba, genellikle pirinç ve bakırdan imâl edilen, geniş, konik borulu ve pistonlu üflemeli bir çalgıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kornet</span>

Kornet, bakırdan veya pirinçten yapılmış bakır nefesli çalgılar grubuna bağlı üflemeli bir çalgıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yan flüt</span>

Flüt, yanlamasına çalınan, metalden ya da tahtadan yapılabilen bir üflemeli çalgıdır. Flüt ailesinin en yaygın türüdür, orkestralarda ve bandolarda sıkça kullanılır. Pikolo flüt, alto flüt, bas flüt gibi enstrümanlar da flüt ailesindendir; Pikolo flüt normal flütün yarısı boyundadır, alto flüt ise normal flütlerden biraz daha büyüktür.

<span class="mw-page-title-main">Pit orkestra</span>

Pit orkestra, operalarda, balelerde, müzikallerde ve müzik içeren diğer gösterilerde sanatçılara eşlik eden bir tür orkestra türüdür. Bu terim, bir piyanodan daha fazlası kullanıldığında sessiz filmlere eşlik eden orkestralar için de kullanılmıştır. Opera ve bale performanslarında, çukur orkestrası tipik olarak bir senfoni orkestrasına benzer boyuttadır, ancak parçaya bağlı olarak daha küçük yaylı ve bakır çalgı grupları içerebilir. Bu tür orkestraların boyutları yaklaşık 30 kişiden 90-100 müzisyene kadar değişebilir. Bununla birlikte, finansal, mekân ve hacim kaygıları nedeniyle, 2000'lerde müzikal tiyatro çukur orkestrası önemli ölçüde daha küçüktür.