İçeriğe atla

Trombositoz

Trombositoz, kanda trombositlerin yüksek olması durumudur. Trombositoz, esansiyel (primer) veya reaktif (sekonder) şekilde ortaya çıkabilir. Genellikle semptomsuz olmasına rağmen, bazı hastalarda trombozise dönüşebilir.

İnsanda, normal trombosit (platelet) değeri 1mm³'te 150.000-450.000 (150-400 x 10^9 / 1L) arasıdır.[1] Bu aralıklardan bir sapma kesin hastalık olduğu anlamına gelmez. Fakat, bir milimetreküpte 750.000'den fazla ise ve bilhassa 1.000.000'dan fazla ise hastanın incelemeye alınması gerekir.

Nedenleri

  • Plateletlerin yüksek çıkması birçok hastalık süreciyle ilgili olabilir.[2][3][4][5]
  • Esansiyel (Primer) myeloproliferatif bir hastalıktır. Diğer Myeloproliferatif hastalıklarla da ilgili olabilir; kronik myelojeni lökemia (chronic myelogenous leukemia), poliketami vera (polycythemia vera), myelofibroz (myelofibrosis)

Hastalık reaktif ise aşağıdakilerle ilgili olabilir;

  • İnflamasyon
  • Cerrahi (yine inflamasyon)
  • Hipoplenizm (Hyposplenism), dalak fonksiyonunun azalması sebebiyle platelet yıkımlarının azalması
  • Hemorrhage ve/veya demir eksikliği

Bununla birlikte hastalık kongenital nedenlerle de meydana gelebilir.[6]

Semptomlar

Yüksek platelet seviyeleri kesin bir klinik bir problem olduğu anlamına gelmez ama yine de bu yüksek değerlerin ikincil bir prosesin sonucu olup olmadığını anlamak için hastanın tıbbi tarihine de bakmak gerekir. Zira genellikle inflamasyon durumlarında platelet seviyeleri artar, çünkü inflamasyon durumları akut faz döneminde platelet üretiminin (yani thrombopoietin'in) ana stimulantıdır.

Yüksek platelet değerleri polisitemia vera hastalığı (yüksek alyuvar sayısı) olanlarda da meydana gelebilir ve bu durumda ilaveten bir risk yaratmış olur.

Trombositoz hastalarının çok azı eritromelalgia belirtileri (yanma hissi ve soğuk ve/veya aspirin kullanımına bağlı olarak çıkıntılarda kırmızılık) göstermiştir.

Teşhis

Trombositozun teşhisinde tam kan sayımı, karaciğer enzimleri, bağırsak fonksiyonu ve eritrosit çökelmesi gibi laboratuvar testleri kullanılmaktadır. Yüksek platelet sayısıyla ilgili net bir sonucu varılamadıysa, kemik iliği biyopsisi alınmalıdır, zaten trombositozun reaktif mi esansiyel mi olduğunu anlamak için de kemik iliği biyopsisi gerektiği için genellikle alınır.

Tedavi

Genellikle, sekonder trombositoz için bir tedavi gerekmez. Ama primer trombositozda, eğer platelet sayısı 750.000 veya 1.000.000'dan fazla ise ve özellikle hasta trombosis için başka risk faktörleri taşıyorsa, düşük dozlarda aspirinin koruyucu olacağı düşünülmektedir. Ekstrem durumlarda hydroxyurea verilebilir. Yeni bir ajan olan anagrelide (Agrylin) de esansiyel trombositozun tedavisi için kullanılmaktadır. Fakat, yakın zamada yapılan çalışmalarda anegrilide'in geleneksel olarak kullanılan hidroksiürea'dan daha etkili olmadığı gösterilmiştir.[7]

Bununla birlikte düşük doz aspirinin yararlı olduğuna dair kaynaklar mevcuttur.[8]

Kaynakça

  1. ^ Kumar & Clark (2005). "8". Clinical Medicine (Sixth ed.). Elsevier Saunders. p. 469. ISBN 0-7020-2763-4.
  2. ^ "Management of patients with thrombophilia". Drug and Therapeutics Bulletin. 33 (1): 6–8. 1995. doi:10.1136/dtb.1995.3316. PMID 7587981.
  3. ^ Mitchell RS, Kumar V, Abbas AK, Fausto N (2007). "Chapter 4". Robbins Basic Pathology (Eighth ed.). Philadelphia: Saunders. ISBN 1-4160-2973-7.
  4. ^ Heit JA (2007). "Thrombophilia: common questions on laboratory assessment and management". Hematology Am. Soc. Hematol. Educ. Program. 2007 (1): 127–35. doi:10.1182/asheducation-2007.1.127. PMID 18024620.
  5. ^ Pediatric Thrombocytosis 7 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 6 Kasım 2016.
  6. ^ Chanet, V.; Tournilhac, O.; Dieu-Bellamy, V.; Boiret, N.; Spitz, P.; Baud, O.; Darcha, C.; Travade, P.; Laurichesse, H. (2000). "Isolated spleen agenesis: A rare cause of thrombocytosis mimicking essential thrombocythemia". Haematologica. 85 (11): 1211–1213. PMID 11064471.
  7. ^ Harrison, CN; Campbell PJ; Buck G; Wheatley K; East CL; Bareford D; Wilkins BS; van der Walt JD; Reilly JT; Grigg AP; Revell P; Woodcock BE; Green AR; United Kingdom Medical Research Council Primary Thrombocythemia 1 Study (2005). "Hydroxyurea compared with anagrelide in high-risk essential thrombocythemia.". NEJM. 353 (1): 33–45.
  8. ^ Secondary Thrombocytosis Treatment & Management 7 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 6 Kasım 2016.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astım</span> solunum yolları rahatsızlığı

Astım , küçük bronşların ve bronşiollerin, çeşitli uyaranlara aşırı tepki vermesinin sonucu ortaya çıkan, solunum yolu daralmasına sebep olan kronik bir rahatsızlıktır. Buna hava yollarında iltihap da eşlik eder. Çocukların %10'u, erişkinlerin %6'sı astım hastasıdır. Astım atakları esnasında solunum güç ve hırıltılıdır, çoğu zaman öksürük de vardır. Hastaların bir bölümünde astım, ilaçlarla kontrol altına alınmazsa KOAH hastalığına sebep olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Aspirin</span> ağrı, ateş ve iltihaplanmayı azaltmak için kullanılan bir ilaç

Asetilsalisilik asit (ASA) olarak da bilinen aspirin, ağrı, ateş ve/veya inflamasyonu azaltmak için ve antitrombotik olarak kullanılan nonsteroid antiinflamatuar bir ilaçtır (NSAID). Aspirinin tedavi etmek için kullanıldığı spesifik inflamatuar durumlar arasında Kawasaki hastalığı, perikardit ve romatizmal ateş yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Verem</span> Mycobacterium tuberculosis adlı bakterinin neden olduğu bulaşıcı hastalık

Verem veya tüberküloz, bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalık. Halk arasında ince hastalık olarak da bilinir. Mycobacterium tuberculosis mikrobunun neden olduğu uzun seyirli ve granülomatöz karakterde bakteriyel ve bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Bulaşma yolu, çoğu zaman, bir tüberküloz hastasının çevreye tükürdüğü balgamı ya da öksürdüğünde saçılan basil yüklü damlacıklarla olur.

<span class="mw-page-title-main">Trombosit</span> kanın pıhtılaşmaya yardımcı bileşeni

Trombosit veya kan pulcukları, kan pıhtılarının oluşumunda görev alan hücre parçalarına verilen isimdir. Platelet olarak da adlandırılır. Düşük trombosit seviyeleri veya fonksiyon anormallikleri (disfonksiyon) kanamaya yatkınlığı artırırken, yüksek trombosit seviyeleri -çoğunlukla asemptomatik- tromboz riskini yükseltir.

<span class="mw-page-title-main">Lösemi</span> kemik iliğinde oluşan kan kanserleri

Lösemi, kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.

<span class="mw-page-title-main">İnflamasyon</span> iltihaplanma

İnflamasyon, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği sellüler (hücresel), humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) bir seri vital yanıttır. İnflamasyon normalde patolojik bir durum olmasına karşın, inflamatuar reaksiyon fizyolojik olarak vücudun gösterdiği bir tepkidir. Halk arasında iltihap tabiri yangı için kullanılmasına rağmen sık sık apseler için de iltihap denmesinden dolayı inflamasyon (inflammare) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır. Hücre dejenerasyonu ile birlikte inflamasyon konusu, hastalıkların patolojik temelini oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Siroz</span> fibrozis ile karakterize kronik karaciğer hastalığı

Karaciğer sirozu veya kısaca siroz, uzun süreli karaciğer hasarının neden olduğu, karaciğer fonksiyonunun yaygın ve çoğu zaman geri dönüşümsüz olarak bozulmasıyla karakterize kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Karaciğerde meydana gelen hasar sonucu zamanla normal karaciğer dokusunun yerini fibröz skar dokusu alır ve bu da karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Hastalık tipik olarak aylar veya yıllar içinde yavaşça gelişir. Erken belirtiler arasında yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, bulantı, kusma ve karnın sağ üst kadranında ağrı olabilir. Hastalık ilerledikçe belirtiler arasında kaşıntı, alt bacaklarda şişme, karında sıvı birikmesi, sarılık, kolay morarma ve ciltte örümcek benzeri kan damarlarının gelişmesi yer alabilir. Karında biriken sıvı spontan enfeksiyonlara yol açabilir. Daha ciddi komplikasyonlar arasında hepatik ensefalopati, özofagus, mide veya bağırsaklardaki genişlemiş damarlardan kanama ve karaciğer kanseri yer alır. Sirozun evreleri arasında kompanse siroz ve dekompanse siroz yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kalp krizi</span> Kalbin bir kısmına kan akışının kesilmesi

Kalp krizi, kalp enfarktüsü ya da akut miyokard enfarktüsü, kan akımının azalması veya durması sonucunda koroner arterlerden birinde meydana gelen enfarktüs ile karakterize edilir. Tipik belirtiler arasında, sıklıkla sol omuz, kol veya çeneye yayılan, göğüs kemiğinin arkasında (retrosternal) göğüs ağrısı veya rahatsızlığı bulunur. Bu ağrı, bazen mide yanması gibi algılanabilir.

Non-steroidal antiinflamatuar ilaçlar ya da steroid dışı yangı önleyici ilaçlar, kısaca NSAİİ'ler, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuar ilaçlardır. "Non-steroidal" terimi bu ilaçları benzer etkileri olan steroidlerden ayırmak için kullanılır. NSAİİ'ler narkotik değildirler. NSAİİ'ler bazen NSAİA olarak da adlandırılırlar. Bu grubun en çok bilinen üyeleri aspirin ve ibuprofendir. Parasetamol (asetaminofen) çok az anti-inflamatuar etki gösterdiği için NSAİİ'ler içerisinde kabul edilmezler.

<span class="mw-page-title-main">Pulmoner yüksek tansiyon</span> tıbbi durum

Pulmoner hipertansiyon (PH), prognozu son derece kötü olan, sebebi anlaşılamamış ve çaresi henüz olmayan, ancak hastaların yaşam kalitesini arttıran ve ömrünü uzatan tedavilerinin olduğu bir hastalıktır.

Bağışıklık yetmezliği veya bağışıklık eksikliği, bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle baskılanması ve doğal davranışlarının kısıtlanması sonucunda savunma sistemi elemanları arasındaki koordinasyonun bozulması olgusudur. Memelilerin fizyolojik savunma sistemi 3 ana parçadan oluşur:

Hipertrofik osteoartropati (HOA) veya Marie-Bomberger sendromu sıklıkla çomak parmakla birlikte görülen ve yakın ilişkisi olan ayrı bir klinik durum. Hipertrofik osteoartropati; el ve ayak parmaklarında çomaklaşma, uzun kemiklerde yeni kemik oluşumu ile birlikte periostozis ve artrit ile karekterize bir sendromdur.

İdyopatik veya immün trombositopenik purpura kısa adı İTP. İmmün trombositopenik purpura İnsan vücudu savunma sisteminin trombositleri zarar verici etki olarak kabul edip işaretlenmesi ve imha edilmesi ile oluşan bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Akut lenfoblastik lösemi</span>

Akut lenfoblastik lösemi veya kısa ismi ile Akut lenfoid lösemi, halk arasında 'kan kanseri' olarak bilinen Lösemi'nin hızla gelişen (akut) en bilindik iki türünden biri. Tıpta kısa olarak 'ALL' olarak tanımlanır. Her lösemide olduğu gibi ALL'de de akyuvarlar'ın evriminin önceki aşaması olan Lenfoblast Kemik iliği'de çoğalır ve kana karışır ve bölünme amaçlı bu hücre bölünmüş akyuvar, alyuvar ve trombositleri yok eder ve kişide enfeksiyon, kanama ve halsizlik oluşur. ALL genelde 18 yaşından küçük çocuklarda görülse de büyüklerde görülebilir. Akut Lenfoblastik Lösemi'ye yakalanmış kişilerin ilk şikayetleri; halsizlik, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, kolay kanama, ciltte morarmadır. ALL isminden de bilidiği üzere lenf bezlerini bozduğundan lenf bezlerinde şişme, bununla birlikte Karaciğer ve dalak'ta da şişmeler tanı koymak için birkaç şikayettir.

<span class="mw-page-title-main">Atriyal fibrilasyon</span>

Atriyal fibrilasyon, anormal kalp ritmi ile karakterize edilen, kalp kulakçıklarının hızlı ve düzensiz bir şekilde kasılmasıdır. Zamanla daha uzun ve muhtemelen sabit hale gelecek kısa süreli anormal kalp atşları halinde başlayan atriyal fibrilasyonda genellikle semptom görülmez. Ancak bazen kalp çarpıntısı, bayılma, baş dönmesi, nefes darlığı veya göğüs ağrısı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kazanılmış saf kırmızı hücre aplazisi</span>

Saf kırmızı hücre aplazisi (PRCA), kemiklerin merkezindeki süngerimsi doku olan kemik iliğinin yeterli şekilde işlev göremediği ve anemiye neden olduğu nadir görülen bir kan üretimi bozukluğudur. Kırmızı kan hücreleri, tüm vücuda oksijen taşımaktan sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Klopidogrel</span> yüksek risk altındakilerde kalp hastalığı ve felç riskini azaltmak için kullanılan ilaç

Klopidogrel yüksek risk altındaki kişilerde kalp hastalığı ve felç riskini azaltmak için kullanılan bir antiplatelet ilaçtır. Aspirin ile birlikte kalp krizlerinde ve koroner arter stenti takıldıktan sonra kullanılır. Ağızdan alınır. Etkisi alındıktan yaklaşık iki saat sonra başlar ve beş gün sürer.

<span class="mw-page-title-main">Gaucher hastalığı</span> genetik bir hastalık

Gaucher hastalığı [ (GD)], hücrelerde ve belirli organlarda glukoserebrosidin biriktiği genetik bir hastalıktır. Bozukluk, morarma, yorgunluk, anemi, düşük kan trombosit sayısı ve karaciğer ve dalakta büyüme ile karakterizedir ve glukoserebrosid üzerinde etkili olan glukoserebrosidaz enziminin kalıtsal eksikliğinden kaynaklanır. Enzim kusurlu olduğunda, özellikle beyaz kan hücrelerinde ve özellikle makrofajlarda glukoserebrosid birikir. Glukoserebrosid dalakta, karaciğerde, böbreklerde, akciğerlerde, beyinde ve kemik iliğinde toplanabilir.

Hidroksiüre olarak da bilinen hidroksikarbamid, orak hücre hastalığında, esansiyel trombositemide, kronik miyeloid lösemide, polisitemi verada ve rahim ağzı kanserinde kullanılan bir ilaçtır. Orak hücre hastalığında fetal hemoglobini arttırır ve atak sayısını azaltır. Ağız yoluyla alınır.

Kalça eklemi vücudun en fazla ağırlık taşıyan eklemlerinden biridir, osteoartritin el ve diz ekleminden sonra en sık etkilenen üçüncü eklemdir. Kalça kireçlenmesinde eklem kıkırdağının ilerleyici kaybıyla ortaya çıkan dejeneratif sürece, reaktif kemik oluşumu ve yeniden yapılanma ile onarıcı bir süreç eşlik eder. Dinamik yıkım ve onarım süreci hastalığın nihai tablosunu belirler.