İçeriğe atla

Travma sonrası stres bozukluğu

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.[1]

Savaş, kaza, doğal afet, hırsızlık, tecavüz, katliam gibi şiddet olaylarını bizzat yaşayan veya bunlara tanık olan kişilerde olaydan uzun zaman geçtikten sonra bile kalıcı bir travma yaşandığı uzun süreden beri bilinmekteydi. Ancak Posttravmatik Stres Bozukluğunun bir psikolojik bozukluk olarak tanınması ABD'de 1970'lerde Vietnam Savaşı dönemine rastlar.[2] Savaştan geri dönen askerlerde savaşta karşılaştıkları sinir bozucu olayların tekrar yaşandığı, olayları uzaktan veya yakından hatırlatan durumlardan şiddetle kaçındıkları, uyumakta zorlandıkları, eş, dost ve aile ilişkilerinde güçlüklerle karşılaştıkları, dikkat dağınıklığı, kolayca irkilme ve öfkelenme eğilimi gösterdikleri gözlenmiştir. Sonuç olarak Posttravmatik stres bozukluğu, 1980 yılında Amerikan Psikiyatri Birliğince yayınlanan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabında bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanmıştır.

Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabına göre travma sonrası stres bozukluğunun 8 kriteri ve 2 alt türü vardır. Strese maruz kalma, engellenemeyen semptomlar, ısrarlı kaçınmacı davranışlar, biliş ve duygu durumlarında olumsuz değişimler kriterler arasındadır. Ayrıca hastalığın seyrine bu kriterlerin yaşandığı süre zarfları da etkilidir.

Travma türleri

Aile içi şiddet

Aile içi şiddet evin içinde tek taraflı ya da bireylerin birbirlerine zarar vermesi ya da bununla tehdit etmesi durumunda gerçekleşmektedir. Aile içi şiddette, doğası gereği; partnere karşı fiziksel, cinsel, finansal, sözlü veya duygusal olabilir. Bireyler ayrıca takip etme, terörize etme, suçlama, incitme, aşağılama, manipülasyon nedenleriyle sosyal çevreden soyutlanma yaşayabilirler. Şiddet ciddiyet ve sıklık açısından değişebilmektedir. Çocuklar genellikle aile içi şiddetin gizli veya sessiz kurbanlarıdır. Bazıları doğrudan travmatize olurken diğerleri de korku ile durumdan etkilenirler.[3]

Cinsel saldırı geçmişi

Çocukluk çağı cinsel travması travma sonrası stres bozukluğu; gelecekte olası depresyon, intihar, alkol sorunları ve yeme bozuklukları ile ilişkilendirilmektedir. Yakın çevrenin destekleyici tutumu cinsel saldırı mağdurlarını ruh sağlığını iyileştirebileceği bilinmektedir.

Yetişkinlikte cinsel travma, kısa vadeli ve uzun vadeli psikolojik sonuçlarla ilişkilidir. Kısa vadeli etkiler arasında şok, korku, endişe, kafa karışıklığı ve geri çekilme yer alır. Hayatta kalanların birçoğu birkaç ay içinde semptomlarda bir azalma yaşarken, bazı kadınlar yıllarca sıkıntı yaşar. Uzun vadeli sonuçlar arasında TSSB, depresyon, yeme bozuklukları, cinsel işlev bozukluğu, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı görülmektedir. Ayrıca bu bireylerin intihara eğilimli oldukları da rapor edilmiştir.[4]

Terör saldırısı

Terörizm, toplu korku ve belirsizliği kışkırtmayı amaçlamayan saldırıları içerir. Bu korku hızla yayılır. Travma tetikleyiciliği olayı doğrudan yaşayanlarla sınırlı değildir. Etkilenen diğer kişiler arasında kurbanların ve hayatta kalanların aile üyeleri de yer alır. Ayrıca medya aracılığıyla olaydan haberdar olan bireyler de olabilir. Travma, genellikle bir terörizm olayından kaynaklanan fiziksel yaralanmalarda daha yaygındır.[5]

Savaş geçmişi

Savaşa bağlı travmatik stres 100 yıldan fazla bir süredir "mermi şoku", "savaş yorgunluğu" veya "askerin kalbi" gibi bir dizi terimle bilinmesine rağmen, kalıcı stres reaksiyonları yalnızca 1980'lerde psikiyatrik nozolojide tanındı. Vietnam'da konuşlandırılan birçok askerde görülen ruh sağlığı sorunlarının ardından Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, travma sonrası stres bozukluğu terimini ortaya koydu.[6]

Tıbbî travma

Tıbbî ortamda doğrudan ya da gözlemlenen olumsuz durumlardan kaynaklanan travma türüdür. Hastanın algısına tıbbî ortamın, personelin, teşhislerin, prosedürlerin birçok etkisi vardır. Tıbbî travmanın günlük hayatından, ruhsal yaşamı etkilemesine kadar güçlü psikolojik etkileri olabilir. Hastanın tıbbî travmaya ilişkin yorumu, travmatik olayı anlamak için önemlidir. Bireyin algısı, tıbbî travma deneyiminin merkezinde yer alır.[7]

Doğal afetler

Depremler, kasırgalar, orman yangınları, seller, volkanik patlamalar, heyelanlar veya tsunamiler gibi doğal afetlerden kaynaklanır. Bu tür olaylar travma açısından önemlidir çünkü büyük kitleleri etkileyebilir. Birçok travma nedeni gibi doğal afetler de genellikle ani gelişir. Bir felakete verilen en hızlı ve tipik tepki, ilk başta uyuşma veya inkâr olarak ortaya çıkan şoktur. Doğal afetler, çabuk - veya sonrasında - şok, genellikle yüksek düzeyde kaygı, suçluluk veya depresyon içeren aşırı duygusal bir duruma yol açabilir.[8]

Belirtiler

Travma sonrası stres bireyde çeşitli belirtiler ile kendisini göstermektedir. Bunlardan bazıları: uykusuzluk, kâbuslar, rahatsız edici anıların sık sık akla gelmesi, olayın tekrarlanmasının kaygısı, kolayca irkilme, çabuk sinirlenme gibi durumlardır. Ayrıca hastaların uyaranlara karşı verdikleri tepkilerin değişikliğe uğradığı bilinmektedir. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerin zamanla sosyal çevreden kendilerini soyutladıkları bilinmektedir.[9]

Uykusuzluk

Travma sonrası stres bozukluğu olan kişiler bir dizi uyku problemi yaşayabilir. Hastalar sağlıklı bireylere kıyasla uykuya dalmakta güçlük çeker. Aslında, Vietnam gazileri üzerine yapılan bir araştırma, travma sonrası stres bozukluğu olanların% 44'ünün geceleri uykuya dalmakta güçlük çektiklerini ortaya koymuştur. Ancak travma sonrası stres bozukluğu olmayan savaş gazilerinin sadece %10'undan azının bu sorunu yaşadıkları bildirilmiştir.[10] TSSB'si olan kişiler gece boyunca sık sık uyandıkları bilinmektedir. Uykuya dalmakta güçlük çekebilirler. Ayrıca amaçladıklarından erken uyanabilirler. Hastalar uyusa bile bu uyku sürecinin yeterli ve sağlıklı olmadığı bilinmektedir.[11] Ayrıca bakınız: İnsomnia.

Kâbuslar

Halk arasında, insanların yaklaşık %5'i kâbuslardan şikayetçidir. Bununla birlikte, bir travma geçirmiş olanlar, olaydan sonra daha çok şiddetli kabuslar görmektedirler. Bu durum tüm travma türleri için geçerlidir. TSSB geçiren bireylerin kâbuslardan şikayet etme oranı daha da yüksektir. Örneğin, Vietnam Gazileri'ni sivillerle karşılaştıran bir çalışma, TSSB'li savaş gazilerinin %52'sinin oldukça sık kâbus gördüğünü göstermiştir. Çalışmaya katılan sivillerin sadece %3'ü aynı düzeyde kâbus gördüğünü bildirmiştir.[12]

Olayın tekrar tekrar anımsanması

Flashback, geriye dönüş olarak terimleştirilmiştir. Geriye dönüş, olayın bazı yönlerini yeniden yaşadığı veya şu anda oluyormuş gibi hissedilen canlı bir deneyimdir. Bu bazen ne olduğuna dair bir video izlemek gibi olabilir. Ancak geri dönüşler ille de görüntüleri görmeyi veya olayları baştan sona yeniden yaşamayı gerektirmez.[13]

Tedavi yaklaşımları

Hastalığın tedavisine farmakolojik ve psikoterapi odaklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Travma odaklı ve travma odaklı olmayan iki ana psikoterapi uygulaması güncel olarak kullanılmaktadır. İlaç tedavilerinde ise endokrin, nörotransmitter sistemler ve bazı proteinlerin düzenlenmesini hedef alan etkin maddeler kullanılmaktadır.[14]

Kaynakça

  1. ^ Ayşe Tepeltepe İltar (2010). "Post Travmatik Stres Bozukluğu". AktüelPsikoloji. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2020. 
  2. ^ Şuer, Tamer (2005). "Posttravmatik Stres Bozukluğu" (PDF). Medikal Açıdan Stres ve Çareleri Sempozsyum Dizisi, 47. İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. ss. 205-210. 10 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 8 Mart 2020. 
  3. ^ "Intimate Partner Violence". The National Child Traumatic Stress Network. 27 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2021. 
  4. ^ "The Psychological Consequences of Sexual Trauma". VawNet, National Rescue Center on Domestic Violence. 21 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2021. 
  5. ^ Preparing for the Psychological Consequences of Terrorism: A Public Health Strategy (İngilizce). Institute of Medicine (US) Committee on Responding to the Psychological Consequences of Terrorism; Stith Butler A, Panzer AM, Goldfrank LR, editors. 5 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mayıs 2021. 
  6. ^ Bryant, Richard A. “Post-traumatic stress disorder: a state-of-the-art review of evidence and challenges.” World psychiatry : official journal of the World Psychiatric Association (WPA) vol. 18,3 (2019): 259-269. doi:10.1002/wps.20656
  7. ^ Managing the Psychological Impact of Medical Trauma (İngilizce). Springer Publishing. Temmuz 2016. Erişim tarihi: 4 Mayıs 2021. 
  8. ^ "Recovering emotionally from disaster". Amerikan Psikoloji Birliği. 11 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2021. 
  9. ^ "Travma Sonrası Stres Bozukluğu". Türkiye Psikiyatri Derneği, Anksiyete Bozuklukları Bilimsel Çalışma Birimi. 18 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2021. 
  10. ^ Neylan, T C et al. “Sleep disturbances in the Vietnam generation: findings from a nationally representative sample of male Vietnam veterans.” The American journal of psychiatry vol. 155,7 (1998): 929-33. doi:10.1176/ajp.155.7.929
  11. ^ "Sleep Problems When You Have PTSD". Very Well Mind. 17 Eylül 2020. 24 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2021. 
  12. ^ "Nightmares and PTSD". National Center of PTSD. 23 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2021. 
  13. ^ "Post-traumatic stress disorder (PTSD)". Mind.org UK. 23 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2021. 
  14. ^ Yehuda, Rachel et al. “Post-traumatic stress disorder.” Nature reviews. Disease primers vol. 1 15057. 8 Oct. 2015, doi:10.1038/nrdp.2015.57.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Seçici serotonin geri alım inhibitörü</span> Antidepresan ilaç sınıfı

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri majör depresif bozukluk, anksiyete bozuklukları ve diğer psikolojik bozuklukların tedavisinde antidepresan olarak kullanılan bir ilaç grubudur. Yan etkilerinin az olması, etkinlikleri ve tolere edilebilirlikleri nedeniyle sıklıkla depresyon ve diğer birçok psikiyatrik bozukluk için birinci basamak ilaçlar olarak kullanılırlar.

Amnezi veya hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma veya hastalıklar yüzünden beynin zarar görmesi veya belirli maddelerin kullanımı organik nedenlerindendir. Fonksiyonel nedenler psikolojik faktörlerdir, savunma mekanizmaları gibi. Histerik travma-sonrası (post-travmatik) amnezi bunun örneklerindendir. Amnezi aniden olabilir, geçici global amnezi gibi. Bu tip amnezi orta yaş veya daha yaşlı kişilerde, özellikle erkeklerde daha yaygındır ve genellikle 24 saatten kısa sürer.

Travma ya da örselenme, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan ağrı, bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan yerel yara olarak tanımlanmaktadır. Bir travma kasıtlı veya kasıtsız olarak meydana gelebilir. En yaygın türlerine künt travma, penetran travma, kemik kırığı, yanık, kanama, soğuk ısırması, güneş yanığı, toksin maruziyet, zehirlenme, boğulma, asfiksi, psikolojik travma, beyin travması ve diğerleri aittir. Yaralanmalar vücudun herhangi bir yerinde meydana gelebilir ve farklı yaralanmalar farklı semptomlarla ilişkilendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

Azalmış duygulanım, bazen duygusal küntlük, duygusal donukluk veya duygusal uyuşma olarak da bilinir, bireyde azalmış duygusal tepkenlik durumudur. Bu durum, özellikle normalde duygusal tepkiler uyandırması beklenen konular hakkında konuşurken, duyguların sözlü veya sözsüz olarak ifade edilememesi ile karakterize edilir. Bu durumdaki bireylerde, ifade edici jestler nadirdir ve yüz ifadesi veya ses tonlamasında çok az değişiklik vardır. Ayrıca, azalmış duygulanım otizm, şizofreni, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu veya beyin hasarının belirtileri olabilir. Ayrıca bazı ilaçların yan etkisi olarak da gözlenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete bozukluğu</span> günlük durumların aşırı, mantıksız bir kaygıya sebep olduğu bilişsel bozukluk

Anksiyete bozuklukları, belirgin ve kontrol edilemeyen anksiyete ve korku duyguları ile karakterize edilen bir grup zihinsel bozukluklardır. Bu durumlar, bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde bozar. Anksiyete, huzursuzluk, alınganlık, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kalp hızında artış, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel ve bilişsel belirtilere yol açabilir ve belirtiler bireyler arasında değişiklik gösterebilir.

<span class="mw-page-title-main">Katatoni</span> Psikoloji

Katatoni, psikomotor belirtilerle karakterize bir klinik tablo. İlk kez 1874 yılında, Karl Ludwig Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır. Psikiyatrik bozukluklar dışında başka çeşitli tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir.

Hipervijilans, amacı tehditleri tespit etmek olan abartılı davranış yoğunluğu eşliğinde duyusal hassasiyetin geliştirilmiş halidir. Ayrıca hypervigilance artan kaygı durumu ile birlikte bitkinliğe de neden olabilir. Diğer belirtiler şunlardır: anormal derecede artmış uyarılma, uyaranlara karşı yüksek duyarlılık ve çevredeki tehditleri sürekli tarama… Hypervigilancede tehdit ya da travmayı hatırlatan herhangi bir şey, koku, yerler, insanlar, sesler ve davranışlar için çevre sürekli taranır. Birey tehlikenin yakınında olmamak için yüksek alarmdadır. Hypervigilance çeşitli obsesif davranış kalıplarının yanı sıra sosyal ilişkiler ve sosyal etkileşimde zorluklar üretir.

<span class="mw-page-title-main">Borderline kişilik bozukluğu</span> Duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu (BPD) ya da duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu (EUPD), uzun süreli dengesiz ikili ilişkiler, bozuk bir öz farkındalık ve şiddetli duygusal tepkiler tarafından karakterize olunan bir çeşit kişilik bozukluğudur. Bu hastalıktan etkilenen bireyler, duygusal durumlarını sağlıklı veya normal seviyede tutmakta zorlanmalarından ötürü genelde kendine zarar vermek gibi tehlikeli fiillerde bulunurlar. Aynı zamanda boşluk hissi, terk edilme korkusu ve derealizasyondan muzdarip olabilirler.

Prazosin, ticari ismi Minipress, Vasoflex, Lentopres ve Hypovase olan, yüksek kan basıncı, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisinde kullanılan bir sempatolitik ilaçtır. Alfa-1 adrenerjik reseptör antagonisti olan bir α1 blokördür. Bu reseptörler, norepinefrinin vazokonstriktif etkisinden sorumlu olan vasküler düz kas hücrelerinde bulunur, Ayrıca merkezi sinir sinir sisteminde de bulunurlar. 2013 itibarıyla, Prazosin ABD'de patent dışıdır ve FDA en az bir jenerik üreticiyi onaylamıştır.

Maruz bırakma terapisi, davranışçı terapide anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, hedef hastayı herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir. Bunu yapmanın, endişelerini veya sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Prosedürel olarak, laboratuvar kemirgenleri üzerinde geliştirilen korku yok olma paradigmasına benzer. Çok sayıda çalışma, genel anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, TSSB ve spesifik fobiler gibi bozuklukların tedavisinde etkinliğini göstermiştir.

Sağ kalma suçluluğu bir kişi travmatik bir olaydan sağ çıkarak yanlış bir şey yaptığını düşündüğünde ortaya çıkan zihinsel bir durumdur, genellikle kişi kendini suçlu hisseder.

Askerî psikoloji dost ve düşman kuvvetlerinde veya sivil topluluklardaki davranışları anlama, tahmin etme ve karşı koymaya yönelik psikolojik teorilerin ve ampirik verilerin araştırılması, tasarımı ve uygulanmasıdır. Askerî harekâtların yürütülmesi için istenmeyen, tehdit edici veya potansiyel olarak tehlikeli olabilecek davranışlara özel önem verilmektedir. Askerî psikoloji, askeri zaferler için askerî birlikler arasındaki dayanıklılığı teşvik etmek ve düşman güçlerine karşı koymak için psikolojinin çoklu alt disiplinlerini kullanır. Askerî psikoloji altında incelenen stres ve zihinsel hastalıklar askeriyeye özgü değildir. Ancak, askerler genellikle savaş ve savaş ortamlarında benzersiz stres kombinasyonlarıyla karşılaşırlar ve stresle ilişkili psikiyatrik bozukluklar yaşayabilirler. Askerî personelin karşılaştığı sorunların özel örnekleri arasında Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), suçluluk, aile ve partner zorlukları, kâbuslar ve geri dönüşler sayılabilir. Uygulamalı askerî psikoloji özellikle danışmanlık ve askerî personelin ve ailelerinin stres ve yorgunluğunun tedavisi üzerine odaklanmıştır.

Bir travma tetikleyicisi, önceki bir travmatik deneyimin hatırlanmasını sağlayan psikolojik bir uyarandır. Uyarıcının kendisinin korkutucu veya travmatik olması gerekmez ve yalnızca dolaylı veya yüzeysel olarak koku gibi daha önceki bir travmatik olayı anımsatıyor olabilir. Tetikleyiciler tahmin edilmesi zor olabilir.

Geçmişe dönüş ya da istemsiz tekrar eden bellek, bireylerin eski deneyimleri ya da eski deneyimlerin ögelerini ani ve genellikle güçlü bir şekilde yeniden deneyimlediği psikolojik fenomendir. Bu deneyimler sevindirici, üzgün, heyecan verici veya herhangi başka bir duygu olabilir. Geçmişe dönüş terimi, özellikle, anı istemsiz hatırlandığında ve/veya bu anı insanın tekrar yaşayabileceği kadar yoğun olduğunda, bunun gerçek zamanda yaşanmadığını, sadece bir anı olduğunu fark edemeyeceği durumlarda kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Venlafaksin</span> İlaç

Venlafaksin ya da ilk marka adıyla Efexor, serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörü (SNRI) sınıfından bir antidepresan ilaçtır. Majör depresif bozukluk (MDD), yaygın anksiyete bozukluğu (GAD), panik bozukluğu ve sosyal fobi tedavisinde kullanılır. Kronik ağrı için de kullanılabilmektedir. Ağız yoluyla kullanılır.

Rehberlik ve danışmanlık, bir bireyin kendisinin ve çevresinin etkisine nasıl tepki verdiğinin tam olarak farkında olmasına yardımcı olma sürecidir. Danışmanlık, bir grup ilgili insanda meydana gelen işlev bozukluklarını tedavi eden herhangi bir profesyonel danışmanlık için genel bir terimdir. Bu terim, toplum desteğinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yoluyla psikolojik bozukluklarla mücadele etmeye çalışan önleyici bir danışmanlık sistemini tanımlar. Bir topluluk, bir ortaklığı paylaşan etkileşimli bireyler grubu olarak tanımlanır. Bu ortaklık, ikamet yerinden kariyer ilgisine kadar herhangi bir şey olabilir, ancak bir toplum danışmanı bu ortak özelliği konsey insan grupları için kullanacaktır.

Aşağıdakiler, DSM ve ICD tarafından tanımlanan ruhsal bozuklukların bir listesidir.

Travma sonrası amnezi veya posttravmatik amnezi (PTA), travmatik beyin hasarının hemen ardından meydana gelen, yaralı kişinin oryantasyonunu kaybettiği ve yaralanmadan sonra meydana gelen olayları hatırlayamadığı bir kafa karışıklığı durumudur. Kişi adını, nerede olduğunu ve saatin kaç olduğunu söyleyemeyebilir. Sürekli bellek geri döndüğünde bu tip amnezinin çözüldüğü kabul edilir. Posttravmatik amnezi sürerken yeni olaylar bellekte saklanamaz. Hafif kafa travması olan hastaların yaklaşık üçte birinin hastanın yalnızca bazı olayları hatırlayabildiği "hafıza adaları"na sahip olduğu bildirilmektedir. PTA sırasında hastanın bilinci "bulutlanır". Posttravmatik amnezi tipik hafıza kaybına ek olarak kafa karışıklığını da içerdiğinden, "travma sonrası kafa karışıklığı durumu" terimi bir alternatif olarak önerilmiştir.

Duygusal düzensizlik, uyarıcılara rağmen kişinin arzu edilen duygusal tepkisi kapsamı içinde olmayan bir dizi duygusal tepkidir.