İçeriğe atla

Transponder (uydu iletişimi)

Telekomünikasyonda, bir transponder, bir sinyal aldığında yanıt olarak farklı bir sinyal yayan bir cihazdır. Terim, verici ve yanıtlayıcının bir karışımıdır.

Hava seyrüseferinde veya radyo frekansı tanımlamasında, bir uçuş transponderi, sorgulanan bir alınan sinyale yanıt olarak kodlanmış bir tanımlayıcı sinyal yayan bir uçakta bulunan otomatik bir alıcı-vericidir. Bir iletişim uydusunda, bir uydu transponderi, genellikle bir uydu yer istasyonundan, bir dizi yer-uydu hattı frekansı üzerinden sinyaller alır; transponder bunları güçlendirir ve genellikle alınan sinyalin veya sinyallerin içeriğini değiştirmeden farklı bir aşağı bağlantı frekansları setinde Dünya üzerindeki alıcılara yeniden iletir.

Uydu kanallarında transponder

Bir iletişim uydusunun kanalları, her biri ayrı bir alıcı-verici veya tekrarlayıcı olduğundan, transponder olarak adlandırılır. Dijital video veri sıkıştırma ve çoğullama ile, birkaç video ve ses kanalı, tek bir geniş bant taşıyıcı üzerindeki tek bir transponder aracılığıyla seyahat edebilir. Orijinal analog video, ses ve otomatik aktarım tanımlama hizmeti (ATIS) için alt taşıyıcılarla birlikte, her transponder için yalnızca bir kanala sahiptir. Çoğullama yapılmamış radyo istasyonları, transponder başına birden fazla taşıyıcı (analog veya dijital) ile taşıyıcı başına tek kanal (SCPC) modunda da seyahat edebilir. Bu, her bir istasyonun, tüm bir transponder için ödeme yapmak veya onu diğer istasyonlarla çoğullama için bir yer istasyonuna göndermek için sabit hatları kullanmak yerine doğrudan uyduya iletim yapmasına izin verir.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Telefon</span> Birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve düzenekler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme aygıtı

Telefon, birbirinden uzak yerlerde bulunan kişiler ve düzenekler arasında bilgi alışverişini sağlayan elektrikli ses alıp verme aygıtıdır. Telefonun çalışmasında ana ilke ağızdan çıkan ses dalgalarının önce elektrik sinyallerine çevrilmesi ve bu sinyallerin çeşitli gönderme yöntemleriyle uzağa iletilmesinden sonra, bu defa da elektrik sinyallerinin yeniden kulakla duyulabilecek ses dalgalarına çevrilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Dijital uydu</span> haberleşme amacıyla kullanılan sistem

Dijital uydu veya uydu televizyonu, yapay uydular vasıtasıyla verilen televizyon hizmetidir.

<span class="mw-page-title-main">DME</span> Distance Measuring Equipment

DME, havacılıkta yaygın olarak kullanılan bir radyo seyrüsefer yardımcısı. Taşıtın yer istasyonundan olan uzaklığını -genellikle deniz mili (nm) cinsinden- ölçen aviyonik bir sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">TACAN</span>

TACAN (/ˈtækən/), askerî uçaklar tarafından kullanılan bir UHF seyrüsefer yardımcısı. Hava aracı ile yer istasyonu arasındaki diyagonal mesafe ile uçak ve yer istasyonlarının birbirlerine göre manyetik istikâmetlerini verir. TACAN kısaltması İngilizce tactical air navigation kavramının akronimidir.

<span class="mw-page-title-main">NDB ve ADF</span> Seyrüseferi Sistemi

NDB ve ADF, hava ve deniz seyrüseferinde yön bulma amacıyla kullanılan basit bir radyo seyrüseferi sistemi. NDB ve ADF sistemi yer bazlı bir seyrüsefer yardımcısıdır. Yeryüzündeki Non-directional beacon ve taşıttaki automatic direction finder olmak üzere iki eleman ile taşıt içindeki kumanda ve göstergelerden meydana gelir. NDB/ADF sistemi, manyetik pusulaya benzer çalışma prensibi nedeniyle radyo pusulası olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Analog televizyon vericisi</span>

Televizyon vericileri televizyon yayını yapan, yani stüdyolarda oluşturulan haber ve programların konutlardaki alıcılara ulaştırılmasını sağlayan en önemli teknik araçlardır. kablo ve uydu gibi alternatif yayın araçlarıyla karıştırmamak için TV vericileri bazen "yer vericileri" olarak da isimlendirilir.

Stereofoni ya da kısaca stereo her türlü müzik sisteminde canlılık etkisini artırmak amacıyla çift ses iletimini sağlayan teknik düzenlemelere verilen isimdir. Bu tür sistemler stereofonik sıfatıyla tanımlanır. Stereofoni stüdyo, teyp, gramofon veya CD çalar sistemleri için söz konusu olabilir. Bütün bu sistemlerde stüdyolarda üretilen ses ya farklı yerlere yerleştirilmiş mikrofonlar ya da iki ayrı faz ile ses alan tek bir stereofonik mikrofon tarafından algılanır ve iki ayrı ses kanalı olarak işlem görür. Stereofonik mikrofon 1932 yılında İngiliz mühendis Alan Dower Blumlein (1903-1942) tarafından geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ara frekans</span>

Ara frekans telekomünikasyonda verici ve alıcı cihazlarında kullanılan bir sinyaldir. Bu sinyalin kullanıldığı cihazlar teknolojide süperheterodin (superheterodyne) olarak tanımlanırlar.

Aktarıcı, radyo ve televizyon yayıncılığında bir önceki istasyondan aldığı yayını değişik bir radyo frekansla yeniden yayınlayan yardımcı vericilere verilen addır. "Aktarıcı" terimi TRT kurumunda 1970'li yıllarda Fransızca transposer kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaya başlamıştır. Buna karşılık halk arasında kullanılan yansıtıcı terimi yayıncılıkta kullanılmaz.

Enterferans ya da girişim, istatistikten genetiğe kadar çeşitli alanlarda kullanılan bir terimdir. Terimin en yaygın kullanılışı ise iletişim teknolojisindedir. İletişimde enterferans iletilmek istenen bilginin yanı sıra farklı bilgilerin de alıcıya ulaşması halidir.

Kablo TV, dijital veya analog yayın yapan çok sayıda yerli ve yabancı televizyon ve radyo kanalını, fiberoptik ve koaksiyel kablo şebekeleri üzerinden yüksek görüntü ve ses kalitesinde ileten çok kanallı bir TV sistemi.

HF, 2 MHz - 29.99 MHz frekans aralığında, uzun mesafe ses haberleşmelerini sağlayan haberleşme sistemidir

<span class="mw-page-title-main">Radyo seyrüseferi</span>

Radyo seyrüseferi veya radyo navigasyonu, Dünya üzerindeki bir noktadan başka bir noktaya giderken, seyrüsefer yardımcısı olarak radyo frekansları ile çalışan araçların kullanımı. Radyo seyrüsefer yardımcıları genellikle; vericinin gönderdigi radyo elektromanyetik dalgalarının alıcı tarafından alınması ve ses, görüntü veya yazıya dönüştürülmesi prensibiyle çalışırlar.

<span class="mw-page-title-main">DVB-T</span>

DVB-T.

<span class="mw-page-title-main">Gerçek Zamanlı Kinematik</span>

Gerçek Zamanlı Kinematik uydu navigasyonunda, GPS, GLONASS ve / veya Galileo ile birlikte kullanılabilen, uydu tabanlı konumlandırma sistemleri ile elde edilen konum verilerinin hassasiyetini artırmak için kullanılan bir teknik. Bu sinyalin taşıyıcı dalgasının faz yerine sinyalin bilgi içeriği ölçümlerini kullanır ve santimetre düzeyinde doğruluk sağlayan, gerçek zamanlı düzeltmeler sağlamak için tek bir referans istasyonuna dayanmaktadır. Özellikle, GPS referans ile sistem, genel olarak Taşıyıcı Fazlı Geliştirme veya CPGPS olarak adlandırılır. Arazi anketinde ve hidrografi araştırmasında uygulaması vardır.

<span class="mw-page-title-main">Kanal erişim yöntemi</span>

Kanal erişim yöntemi veya çoklu erişim yöntemi telekomünikasyon ve bilgisayar ağlarında, verinin aynı iletim ortamına bağlı ikiden fazla terminalin üzerinde iletilmesini ve terminallerin kapasitesini paylaşmasını sağlar. Paylaşılan fiziksel ortam örnekleri, kablosuz ağlar, veri yolu ağları, halka ağlar ve yarı çift yönlü kipte çalışan noktadan noktaya bağlantılardır.

<span class="mw-page-title-main">İletim ortamı</span> Conduit for signal propagation

İletim ortamı, telekomünikasyon amaçları için sinyallerin yayılmasına aracılık edebilen bir ortamdır. Sinyaller tipik olarak seçilen ortam için uygun bir tür dalgaya empoze edilmektedir. Örneğin, veriler sesi modüle edebilir ve sesler için bir iletim ortamı hava olabilir, ancak katılar ve sıvılar da iletim ortamı olarak işlev görebilmektedir. Vakum veya hava, ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalar için iyi bir iletim ortamı oluşturmaktadır. Elektromanyetik dalgaların yayılması için maddi madde gerekli olmasa da, bu tür dalgalar genellikle içinden geçtikleri iletim ortamından, örneğin ortamlar arasındaki arayüzlerde absorpsiyon, yansıma veya kırılma ile etkilenmektedir. Bu nedenle, dalgaları iletmek veya yönlendirmek için teknik cihazlar kullanılabilmektedir. Bu nedenle, iletim ortamı olarak bir optik fiber veya bir bakır kablo kullanılmaktadır.

Frekans atlamalı geniş spektrum telekomünikasyonda kullanılan bir şifreleme metodudur. Bu metot Nikola Tesla'dan Jonathan Zenneck'e kadar çeşitli radyo mühendisleri tarafından önerilmişse de daha çok 1942 yılında Hedy Lamarr ve George Antheil tarafından alınan patent ile bilinir. İlginç olan bu ikilide Hedy Lamarr'ın dönemin ünlü bir film yıldızı George Antheil'in de ünlü bir piyanist olmasıdır.

İstenmeyen yayın telekomünikasyonda yayıncının yaptığı bant dışı yayındır. Bu yayın iki sebepten ortaya çıkar:

1. Taşıyıcı harmonikleri
2. Bant içinde birden fazla taşıyıcısı olan yayınlarda taşıyıcılar arası çapraz modülasyon