Sitoloji veya hücre biyolojisi, kökü Yunancadaki kytos, barındırıcı kelimesidir), hücrelerin fizyolojisini, yapısını, içerdiği organelleri, bulunduğu ortamla olan ilişkisini, yaşam döngüsünü, bölünmesini ve ölümünü inceleyen bir bilim dalıdır. Bu işlem hem moleküler hem de mikroskobik ölçüde gerçekleştirilir. Sitoloji araştırmaları, bakteriler ve protozoa gibi tek hücreli organizmalardan, insan gibi çok hücreli organizmalara kadar büyük bir alana yayılır.
Proteinler, bir veya daha fazla uzun amino asit artık zincirini içeren büyük biyomoleküller ve makromolekül'lerdir. Proteinler organizmalar içinde, hücrelere yapı ve organizmalar sağlayarak ve molekülleri bir konumdan diğerine taşıyarak metabolik reaksiyonları katalizleme, DNA kopyalama, uyaranlara yanıt verme dahil olmak üzere çok çeşitli işlevler gerçekleştirir. Proteinler, genlerinin nükleotit dizisi tarafından dikte edilen ve genellikle faaliyetini belirleyen özel 3D yapıya protein katlanmasıyla sonuçlanan amino asit dizilimlerinde birbirlerinden farklıdır.
Moleküler biyoloji, canlılardaki olayları moleküler seviyede inceleyen biyoloji dalıdır.
HMG-KoA redüktaz kolesterol ve benzeri moleküllerin sentezlendiği reaksiyon zincirinin ilk adımının enzimidir. Statin diye adlandırılan HMG-KoA redüktaz ketleyicileri (inhibitörleri) kan kolesterol seviyelerini düşürerek kalp hastalığı riskini azaltmak için kullanılırlar. Bu ilaç sınıfında bulunlar arasında atorvastatin
Epidermis, deriyi oluşturan üç tabakadan en dıştakidir. Daha içteki tabakalar dermis ve hipodermistir. Epidermis tabakası çevresel patojenlerden kaynaklanabilecek enfeksiyonalara karşı bir bariyer sağlar. Ayrıca transepidermal sıvı kaybı yoluyla vücuttan atmosfere verilen su miktarını düzenler. Epidermis, bir baz tabakanın üzerine dizi hücre tabakalarından oluşur.
Kromozom 9, 22 çift otozomal insan kromozomlarından 9. olanıdır. İnsanlarda normalde bir çift halinde bulunur. 136 milyon baz çiftine ve toplam hücre DNA'sının %4 ya da %4,5'ine sahiptir. Kromozom 9, muhtemelen 800 ile 1,200 arasında gen içermektedir.
Kromozom 21, toplamda 22 çift olan otozomal insan kromozomlarından yirmibirincisidir. İnsanlarda normalde bir çift halinde bulunur. 47 milyon baz çiftine ve toplam hücre DNA'sının %1,5'ine sahiptir. Kromozom 21, muhtemelen 200 ile 400 arasında gen içermektedir.
Sitokrom c bir hemoproteindir. Herhangi bir komplekse ait olmamakla beraber koenzim Q gibi hareketli elektron taşıyıcısıdır. Koenzim Q'nun aksine aynı anda tek bir elektron taşıyabilir. Kompleks III'ten aldığı elektronları sitokrom oksidaz ve sitokrom a+a3 olarak da adlandırılan Kompleks IV'e aktarır. Sitokrom oksidaz mitokondrilerde bulunan büyük bir transmembran proteindir. Dört Sitokrom c molekülünün her birinden birer elektron alarak bunları bir oksijen molekülüne transfer eder ve moleküler oksijeni iki su molekülüne çevirir. Elektron taşıma zincirinin terminal elektron alıcısıdır.
Toll geni, bir protein sınıfı olan Toll benzeri reseptörlerini kodlayan gendir. Toll, Almancada "şaşırtıcı" ya da "çılgın" anlamına gelmektedir.
Biyokimyada reseptör veya almaç, birbiriyle kısmen örtüşen iki anlama karşılık gelir.
G proteinleri hücrenin dışından gelen sinyalleri hücre içine ileten ve hücre içinde değişiklikler oluşturan bir protein ailesidir.Birçok hormonlar,nörotransmitterler ve diğer sinyal iletim molekülleri sinyallerini hücre içine bu yolla iletir.
Robert Joseph Lefkowitz,, Amerikalı tıp doktoru ve moleküler biyolog. Hücrelere sinyal yollayan ve alan reseptör moleküllerin varlığını kanıtlamıştır. Araştırmaları özellikle G-proteini reseptörleri üzerinedir. Kimya alanındaki başarılarından dolayı 2012 yılında Nobel Kimya ödülünü bir diğer meslektaşı Brian K. Kobilka'ile paylaşmaya layık görülmüştür.
Hücre yüzeyi reseptörleri, hücre ile hücre dışı ortam arasındaki iletişimde görev alan özelleşmiş integral membran proteinleridir. Ekstrasellüler sinyal molekülleri reseptöre bağlanırlar. Bu bağlanma ile membranın intrasellüler tarafında bazı kimyasal değişiklikler meydana gelir. Böylece reseptör özgün bir rol oynamış ve hücre içinde bir takım değişiklikler tetiklenmiş olur. Bu süreç sinyal transdüksiyonu olarak adlandırılır.
Gp41, insan bağışıklık yetmezliği virüsü olan "HIV" gibi retrovirüslerin, zarf proteini kompleksinin bir alt-birimidir. Gp41, konak hücrelerin enfeksiyonu için gerekli olan ekto içinde birkaç bölge içeren bir transmembran proteinidir.
G proteini kenetli reseptörler (GPCR) veya yedi transmembran parçalı yapıda olan reseptörler, geniş bir almaç ailesidir. Hücre dışı bileşikleri algılayarak hücre içi sinyal iletimi (transdüksiyon) yollarını etkinleştirirler. Hücre içinde G proteinlerine bağlanırlar. Hücre zarından kıvrılarak yedi kez geçtiklerinden "yedi transmembran parçalı" (7TM) adlandırmasına da sahiptirler.
Permeazlar, hücrenin içine veya dışına konsantrasyon gradiantı (meyili) yönünde spesifik bir molekülün geçişine imkân sağlayan bir çoklu geçiş transmembrane protein sınıfı.
Viral protein, virüsün hem bir bileşeni hem de bir ürünüdür. Viral proteinler işlevlerine göre yapısal proteinler, yapısal olmayan proteinler, düzenleyici ve yardımcı proteinler olarak gruplandırılırlar. Virüsler canlı değildir ve kendi başlarına çoğalma araçlarına sahip değildirler. Çoğalmak için konakçı hücrelerinin enerji metabolizmalarına, enzimlerine ve yapı öncüllerine bağlıdırlar. Bu nedenle, virüsler kendi viral proteinlerinin birçoğunu kodlamazlar, aksine çoğaltma için ihtiyaç duydukları viral proteinleri üretmek için konakçı hücrenin organellerini ve döngülerini kullanırlar.
Tirozin-protein kinaz transmembran reseptör ROR2, insanlarda kromozom 9'un uzun kolunun 9. pozisyonunda bulunan ROR2 geni tarafından kodlanan bir proteindir. Bu protein, kemik ve kıkırdak büyümesinden sorumludur. Robinow sendromu ve otozomal dominant brakidaktili tip B'de rol oynar. ROR2, reseptör tirozin kinaz benzeri yetim reseptör (ROR) ailesinin bir üyesidir.
Bir taşıma proteini, bir organizma içinde diğer materyalleri taşıma işlevi gören bir proteindir. Taşıma proteinleri tüm canlıların büyümesi ve yaşamı için hayati önem taşır. Birkaç farklı türde taşıma proteini vardır.