Transfobi, transgender veya transseksüel kişilere ya da direkt olarak transseksüelliğe karşı duyulan hoşnutsuzluğu ve olumsuz tutumu kapsamaktadır. Transfobi, toplumun cinsiyet normlarına uymayan insanlara karşı duyulan korkuyu, tiksintiyi, nefreti veya rahatsızlığı ve bunlara bağlı olarak şiddeti kapsayabilir. Genellikle homofobik görüşlerle birlikte ifade edilir ve bu nedenle sıklıkla homofobinin bir türü olarak kabul edilir. Transfobinin mağdurlarından olan çocuklar tacize, okulda zorbalığa ve/veya okul içinde şiddete, koruyucu aileleri tarafından şiddete maruz kalmaktadırlar. Yetişkin mağdurlarsa kamuoyunda alaya, tacize, sataşılmaya, şiddet ile tehdide, soyguna uğramaya ve yanlış tutuklamaya maruz kalmaktadır ve bu yüzden birçoğu toplumda güvensiz hissetmektedir. Bazıları; trans olduğu için kovulacağından veya muhafazakâr politikaların, onları korumak için yasalara karşı çıkan dindar grupların etraflarını kuşatmasının baskısından dolayı sağlık hizmetini reddediyor veya işyeri ayrımcılığıyla mücadele ediyor. Kurbanların yüksek bir oranının cinsel şiddete maruz kaldığı rapor edilmektedir.
Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.
Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları kapsayabilir.
Transseksüellik, kişinin, kendisini atanmış cinsiyetine ait hissetmeyerek farklı bir cinsiyet kimliğini benimsemesi durumudur. Transseksüellik, kişinin cinsiyet kimliğini belirtir, bu sebeple cinsel yönelim ile karıştırılmamalıdır. Transseksüel bir kişi heteroseksüel, homoseksüel, aseksüel ya da biseksüel gibi cinsel yönelimlere sahip olabilir.
LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok etkinci, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.
Cinsiyet değiştirme ameliyatı, Beden uyum ameliyatı veya Cinsiyet doğrulama ameliyatı, bir kişinin atanmış cinsiyeti ile birlikte gelen fiziksel görünümünü ve biyolojik cinsel özelliklerini, tanımladıkları cinsiyet kimliğine uyacak şekilde değiştirilmesini sağlayan cerrahi bir prosedür veya prosedürler dizisidir. Tarihte bilinen ilk beden uyum ameliyatı 1931 yılında Berlin'de vajinoplasti olan Dora Richter'e yapılmıştır.
Transgender, transcinsel veya trans, kişinin cinsiyet kimliği ile atanmış olan cinsinin uyumlu olmaması durumu. Bu duruma sahip kimseleri tanımlamak için trans birey ifadesi kullanılır ve cinsel yönelimden tamamen bağımsız bir olgudur; translar aynı zamanda karşıcinsel, eşcinsel, çiftcinsel vs. şeklinde tanımlanabilirler; bazı trans bireyler ise geleneksel cinsel yönelim etiketlerinin yetersiz veya kendilerine uygulanamaz olduğunu düşünmektedir.
Kuir veya Queer, heteroseksüel veya cisseksüel olmayan insanlar için kullanılan bir şemsiye tabirdir.
Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği ya da kısaca Pembe Hayat Derneği, Türkiye'de 30 Haziran 2006 tarihinde kurulmuş ve transların ilk öz örgütlenmesi olan dernektir.
Trans erkek, biyolojik bakımdan kadın olan erkektir. Pek çok trans erkek, görünüşlerini cinsiyet kimlikleriyle uyumlu olacak veya cinsiyet hoşnutsuzluğunu hafifletecek şekilde değiştirmek için cerrahi veya hormonal geçişi veya her ikisini birden tercih eder.
Üçüncü cinsiyet veya üçüncü cins, bireylerin hem kendileri hem de toplum tarafından ne erkek ne de kadın olarak kategorize edildiği bir kavram. Ayrıca, üç veya daha fazla cinsiyeti tanıyan toplumlardaki bir toplumsal kategoriyi ifade eder. Üçüncü terimi genellikle "diğer"i kastediyor olarak anlaşılır; bazı antropologlar ve sosyologlar açıklanan dördüncü, beşinci, ve "bazı" cinsiyetleri ifade ederler.
Kazakistan'da lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel (LGBT) hakları sınırlıdır. Kazakistan'daki LGBT kişiler, LGBT üyesi olmayanların yaşamadığı yasal durumlar, sosyal zorluklar ve ayrımcılıkla karşı karşıyadırlar. Hem erkek hem de kadınların eşcinsel ilişkileri Kazakistan'da yasaldır, ancak aynı cinsiyetten çiftler ve aynı cinsiyetten çiftler tarafından yönetilen aileler için yasal korumalar geçerli değildir.
Macaristan'da lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) bireyler, LGBT olmayan sakinlerinin karşılaşmadığı yasal ve toplumsal zorluklara uğrayabilir. Macaristan'da hemcins cinsel ilişkileri hem erkekler hem de kadınlar için yasaldır. Ülkede cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık yasaktır. Buna rağmen, karşı cins evli çiftlerine mevcut olan yasal haklar, hemcins çiftlerinin başta olduğu hanehalklara mevcut değildir. "Kayıtlı birliktelikler", 2009'da hemcins çiftleri için yasal oldu, ancak hemcins evlilikleri yasaktır. Viktor Orbán Hükûmeti altında LGBT Macarların sivil haklarını bazı bakımlardan kısıtlayan yasalar uygulanmıştır ve LGBT bireylerin sivil haklarını kısıtlamaya yönelik bu eğilim henüz devam etmektedir.
Ukrayna'da lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) bireyler, LGBT olmayan sakinlerin karşılaşmadığı yasal zorluklara uğrayabilir. Özel alanda rıza gösteren iki yetişkin arasındaki ticarî amaçla yapılmayan hemcins cinsel ilişkileri Ukrayna'da yasaldır, ancak Ukrayna toplumunda LGBT bireylere dair hoşgörüsüz tavırlar yaygındır ve karşı cins çiftlerine mevcut olan yasal korunmalar hemcins çiftlerine mevcut değildir.
Non-binary, ikilik dışı cinsiyet veya genderqueer, cinsiyet kimliklerinin maskülen veya feminen olmayan, yani ikili cinsiyet sınıflandırmasının dışındaki kimliklerini kapsayan bir spektrumudur. Birçok non-binary birey, kendisini doğduğu cinsiyetten farklı bir cinsiyetle tanımladığından non-binary kimlikleri transgender şemsiyesinin kapsamı altına da girebilir.
Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.
Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.
Postgenderizm ya da Post Cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyetin kültürel, psikolojik ve sosyal olarak aşınmasından doğan
Tumtum Yahudi Haham edebiyatında geçen bir terimdir. Genellikle cinsel organları kapalı veya "gizli" olduğu veya başka şekilde tanınamayacağı için cinsiyeti bilinemeyen kişilere söylenir. Sıklıkla bir arada gruplandırılsalar da, tumtumun hem erkek hem de kadın cinsel organına sahip olan androginos'lardan (אנדרוגינוס) farklı bazı halaha grupları vardır. Tumtum Kutsal Yazılarda görünmese de, diğer literatürde görünmektedir. Kabalist Elliot Kukla, "Tumtum Mishna'da 17 kez, Tosefta'da 23 kez; Babil Talmudunda 119 kez; Kudüs Talmudunda 22 kez ve midrash, yorum ve halahada yüzlerce kez ortaya çıkıyor."
Feminist teoride, heteroataerkillik veya cisheteroataerkillik, cis erkeklerin ve heteroseksüellerin, cis dişilerin ve diğer cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin üzerinde yetkiye sahip olduğu sosyopolitik bir sistemdir. Bu terim, kadınlara yönelik ayrımcılıkla LGBTQ bireylere yönelik ayrımcılığın aynı cinsiyetçi sosyal ilkeden kaynaklandığını vurgular.