İçeriğe atla

Tramvay problemi

Tramvay problemindeki ikilemlerden biri: Kontrolden çıkan tramvayı yan raya yönlendirmek için kolu çekmeli misiniz?

Tramvay problemi, ahlâk bilimi ve psikolojide yer alan bir dizi düşünce deneyidir. Philippa Foot tarafından 1967'de yayınlanan bir felsefe makalesinde gündeme getirilmiş bu çeşit ikilem problemleri kürtaj üzerine olan tartışmalarla alâkalı bir çeşit araştırma içindi. Benzer bir ikilem Alman hukuk filozofu Karl Engisch tarafından 1930 tarihli habilitasyon tezinde ve Alman hukukçu Hans Welzel tarafından 1951 tarihli bir çalışmada analiz edilmiştir.[1][2]

Biçimlendirilmiş etik ikilemler içeren tramvay problemi orijinal olarak iki makası olan bir tramvay yolunda; birinci makasta yerde yatan beş insan, ikinci makasta ise yerde yatan bir insan bulunmaktadır. Bu iki makas arasında geçiş yapabilen bir kol (levye) mevcuttur. Bu kola müdahale etmediğiniz sürece tramvay yoluna devam edecek ve birinci makastaki beş insanın hayatı son bulacaktır ama kolu çevirip, dışarıdan bir müdahale ederseniz tramvay ikinci makasa geçiş yapacak ve bir insanın ölümüne sebep olacaktır. Farklı çeşitleri olan tramvay probleminde, benzer yaşam ve ölüm ikilemleri içeren, size hiçbir şey yapmama tercihi sunan (hiçbir şey yapmadığınız takdirde genel olarak daha fazla kişi ölecektir) ya da kasıtlı olarak seçtiğiniz ‘kurtarıcı’ kişi veya azınlık hayatını kaybedecektir.

2009’da David Chalmers tarafından profesyonel filozoflar arasında yapılan ankette, filozofların %68’i kola müdahale edip bir kişinin ölümünü seçti. %8’i kola müdahale etmedi. Kalan %24'lük kesim ise ya farklı görüşler ileri sürdü ya da soruyu cevaplayamadı.

İnsanların %90’ı kolu çevirip bir kişinin ölmesini tercih etse de, bu bir kişi sevdikleri akraba veya romantik partner ise bu sayı ciddi şekilde azaldı.

Doctrine Of Double Effect

Katolik Kilise tarafından da uzun yıllar boyunca kullanılan çifte etkili doktirin (doctrine of double effect) bir olayın hem iyi hem de kötü çıkarımı olduğu zaman müdahale edip etmeyeceğinize karar vermek için kullanılan bir metoddur.

Bir olayın hem iyi hem kötü çıkarımları mevcutken en basit şekilde bu şartlar altında müdahale edilebilir;

  • Eğer olay yeteri kadar önemliyse
  • Niyetiniz iyi çıkarımı elde etmekse
  • Kötü etki iyi etkinin üretilme şekli değilse
  • Müdahale özünde kötü değilse

Şişman Adam

Tramvay probleminin bir başka çeşidi de "Şişman Adam" (The Fat Man) olarak bilinir. Bu ikilemde ise tramvayın önünde sadece bir yol bulunmaktadır. Bu yolun üstünde beş tane insan bulunmaktadır. Yanınızda ise şişman bir adam vardır ve eğer şişman adam tramvayın önüne yatarsa tramvayın duracağından ve beş insanın kurtulacağından eminsinizdir. Orijinal tramvay probleminde ankete katılan insanların %90'ı kola müdahale edip bir kişinin ölümüne sebep olmayı tercih etse de, şişman adam probleminde çoğunluk şişman adamı tramvayın önüne koymayı reddetti.[3]

Eleştiriler

2014’te yayımlanan bir Social and Personality Psychology Compass[4] makalesinde araştırmacılar tramvay probleminin aşırıya kaçtığını, işe yaraması veya eğitimde kullanılması içinse gerçek hayattaki ahlaki ikilemlerden fazla uzak olduğunu savundular.[5]

Current Affairs da ise Brianna Rennix ve Nathan J. Robinson ikilisi ise tramvay probleminin işlevsiz olmasından öte insan psikolojisine zararlı olduğunu söylediler. Kendi rızam olmadan ölümün kaçınılmaz olduğu iki senaryodan birini seçmem istendiği zaman seçimim ne kadar etik olabilir ki? diye de eklediler.[6]

İnsansız araçlar

Tramvay Probleminin yayılmasından itibaren insansız araçların yazılımlarına kime veya neye, azınlığa veya çoğunluğa çarparken vereceği kararların yazılıma nasıl ekleneceği büyük ses getirdi.

Moral Machine[7] adındaki sitenin amacı ise toplumun, insansız araçların tramvay problemi benzeri olaylarda nasıl kararlar alması gerektiği hakkındaki düşüncelerini toplamaktı. Bu anketin sonucunda ülkeden ülkeye seçimlerin farklılık gösterdiği anlaşıldı. Örnek olarak varlıklı ülkelerden gelen anket cevaplarında, insanların yayalardan önce sürücüleri kurtardığı fark edildi. Yaş, cinsiyet, ülke farketmeksizin çoğu insanın, insanlar yerine hayvanların ölmesini tercih ettiği görüldü.

İnsansız araçların tramvay problemi benzeri olaylarda alacağı kararlarla alakalı bir yasa bulunmalı mı? Yoksa insansız aracın sahibi aracın etik değerlerini kendi mi belirlemeli? soruları da dikkat çekti.[8][9][10][11]

Kaynakça

  1. ^ Engisch, Karl (1930). Untersuchungen über Vorsatz und Fahrlässigkeit im Strafrecht. Berlin: O. Liebermann. s. 288. 
  2. ^ Hans Welzel, "Zum Notstandsproblem", ZStW Zeitschrift für die gesamte Strafrechtswissenschaft 63 [1951], 47ff. Alman tartışması hakkında ayrıca bakınız Schuster, "Coping with Moral Dilemmas in German Criminal Law Theory and Justice: Classical Cases and Modern Variants", Criminal Law Forum 34, 237-270 (2023). https://doi.org/10.1007/s10609-023-09452-0
  3. ^ "Clang Went the Trolley (Published 2013)" (İngilizce). 22 Kasım 2013. 17 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2023. 
  4. ^ "Social and Personality Psychology Compass - Wiley Online Library". ISSN 1751-9004. 26 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2023. 
  5. ^ Bauman, Christopher W.; McGraw, A. Peter; Bartels, Daniel M.; Warren, Caleb (2014). "Revisiting External Validity: Concerns about Trolley Problems and Other Sacrificial Dilemmas in Moral Psychology: External Validity in Moral Psychology". Social and Personality Psychology Compass (İngilizce). 8 (9): 536-554. doi:10.1111/spc3.12131. 29 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2023. 
  6. ^ Rennix, Adrian; Robinson, Nathan J. (3 Kasım 2017). "The Trolley Problem Will Tell You Nothing Useful About Morality". Current Affairs (İngilizce). ISSN 2471-2647. 26 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2023. 
  7. ^ "Moral Machine". Moral Machine. 27 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. 
  8. ^ Philippa Foot, "The Problem of Abortion and the Doctrine of the Double Effect" in Virtues and Vices (Oxford: Basil Blackwell, 1978)
  9. ^ Rennix, Brianna; Robinson, Nathan J. (November 3, 2017). "The Trolley Problem Will Tell You Nothing Useful About Morality". Current Affairs.
  10. ^ "Moral Machine". Moral Machine. Retrieved 2019-01-31.
  11. ^ Bourget, David; Chalmers, David J. (2013). "What do Philosophers believe?". Retrieved 11 May 2013.

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete</span> hoş olmayan bir iç karışıklık durumu ile karakterize edilen duygu

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.

<span class="mw-page-title-main">Varoluşçuluk</span> Felsefi ve edebi akım

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılda kendi içlerindeki derin öğretisel farklılıklarına karşın felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşan belli başlı Avrupalı filozofların çalışmalarına karşılık gelen terim. Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir. Pek çok Varoluşçu, geleneksel ya da akademik felsefeyi biçim ve biçemsel yönden gerçek insan deneyiminden fazlasıyla soyut ve uzak olarak görmüştür. Ruhbilimsel ve kültürel devinimlerin bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan bu felsefi akımda, erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını, bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir kategori olduğu düşünülmüştür. İnsanın varoluşunu anlamlandırma, kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Telekinezi</span> bir cismi ona dokunmadan veya temas etmeden hareket vs. şeyler yapabilme sanatıdır

Telekinezi ya da kısaca TK, maddeler üzerinde düşünce gücüyle etki yapma olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Mutluluk</span> Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu

Mutluluk, TDK sözlüğünde “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” olarak tanımlanmakta olup, şimdiye dek sayısız değişik tanımları yapılmış görece ve göreli bir kavramdır.

<span class="mw-page-title-main">Beş büyük kişilik özelliği</span>

Ruh biliminde "Büyük Beş" kişilik özelliği, deneysel araştırma ile keşfedilmiş, 5 göze çarpan etmen veya kişilik boyutudur. Bu model hakkında ilk genel ima, 1933 yılında Amerikan Psikoloji Birliği için yapılan başkanlık söylevinde, L. L. Thurstone tarafından yapılmıştır. Thurstone'un yorumları, bir sonraki yıl Psychological Review dergisinde basılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Yalnızlık</span>

Yalnızlık veya yalnız kalma, bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık, arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur. Yalnızlık çeken insan kendisini toplumdan kopmuş hissedebilir. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime girmekte zorluk çeker. Yalnızlık çeken bir insan içindeki boşluk veya kopukluk hisleriyle doludur. Ayrıca yalnızlığın farklı türleri vardır. Örneğin bir kişi kalabalık içinde de yalnız hissedebilir. Yalnızlık, sadece etrafında kimsenin olmaması değildir.

Psikolojide karar verme, bir fikrin veya hareketin mümkün diğer seçenek arasından seçilmesiyle sonuçlanan zihinsel (cognitive) bir işlem olarak dikkate alınır. Her karar verme işlemi bir hareketle sonuçlansın veya sonuçlanmasın, mutlaka nihai bir seçim ortaya koyar. Tanımlamak gerekirse, karar verme, karar verenin tercih ve değerlerine göre alternatifleri belirlemesi ve onlar arasından seçim yapmasıdır.

Çoğu dinler etik unsûru, genelde iddia edilen doğaüstü vahiye veya irşada dayandırılır. Felsefenin önemli kollarından biri olan etik, doğru davranışın ne ve iyi hayâtın nasıl olması gerektiğini konu edinir. Genelde anlaşıldığı üzere iyiyle kötüyü ayırt etmekten daha geniş kapsamlıdır. Etiğin önemli konularından biri "iyi yaşam", yaşamaya değen, insanı tatmîn eden hayattır. Bu konu birçok filozofça ahlâkı yaşamaktan daha önemlidir.

<span class="mw-page-title-main">Euthyphron ikilemi</span> Platonun yarattığı, ahlakın kökeni üzerine etik problem

Euthyphron ikilemi ya da İlahi buyruk teorisi ilk kez Platon'un Euthyphron ile diyaloğunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. İkilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. İkilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, Hristiyanlıkta Ockham ile Augustinus, İslamiyette de Eş'ariyye ve Mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. Din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.

Doğrulama yanlılığı ya da teyit yanlılığı, kişilerin kendi inançlarını, düşüncelerini ve varsayımlarını destekleyen ya da teyit eden bilgileri kayırma, dikkate alma ve öne çıkarma eğilimidir. Bu yanlılığa sahip kişiler inançlarına, düşüncelerine ve varsayımlarına ters düşen, karşı duran, onlarla çelişen bilgileri ihmal etme, yok sayma eğilimi gösterir. Bilişsel eğilimin bir çeşidi ve tümevarımın sistematik hatasıdır. İnsanlar bilgiyi seçici olarak topladıklarında veya anımsadıklarında ya da belirli bir eğilime göre bu bilgiyi yorumladıklarında doğrulama yanlılığına eğilim gösterirler. Etkisi, duygusallıkla yaklaşılan konularla, iyice yerleşmiş ve değişmesi zor inanışlarla ilgili olduğu takdirde çok daha güçlüdür. İnsanlar aynı zamanda müphem ve belirsiz kanıtları da kendi görüşlerini destekleyici yönde yorumlamaya eğilimlidir. Yanlı araştırma, yorumlama ve bellek karşı tarafların aynı kanıtlara ulaşması durumunda bile anlaşmazlığın daha keskinleşmesi olan tutum kutuplaşmasını, doğru olmadığının kanıtları gösterilmesine rağmen inançlarda ısrar, ilk olarak edinilen bilgiye daha fazla güvenme olan irrasyonel öncüllük etkisi ve iki olay ya da durum arasında bir bağlantı olduğuna dair yanlış algılama olan yanılsama korelasyonunu açıklamak için kullanılır.

Problem çözme, problem çözücü için açık bir çözüm yöntemi bulunmadığında, belirli bir durumu, bir sonuç durumuna dönüştürmeye yönelik bilişsel süreçtir.

Erdem etiği, zihin, karakter ve dürüstlük duygusunu vurgulayan normatif etik teorilerdir. Erdem etiği ile ilgilenenler, eylemin sonuçlarına odaklanan erdemlerin ve diğer ilgili sorunların doğasını ve tanımını tartışırlar. Bunlar, erdemlerin nasıl elde edildiğini, çeşitli gerçek yaşam bağlamlarında nasıl uygulandıklarını ve evrensel bir insan doğasında mı yoksa çok sayıda kültürde mi kök salmış olduklarını içerir.

<span class="mw-page-title-main">Myers-Briggs Tip Göstergesi</span> mbti

Myers–Briggs Tip Göstergesi (MBTI), insanların dünyayı nasıl algıladıkları nasıl kararlar verdikleri konusunda farklı psikolojik tercihleri ortaya koyan içgözlemsel bir öz bildirim anketidir. MBTI normal popülasyonlar için oluşturulmuştur ve doğal olarak oluşan kişilik farklılıkların değerini vurgular. "MBTI'nin altında yatan varsayım, hepimizin deneyimlerimizi yorumlama şeklimizde belirli tercihlere sahip olmamızdır ve bu tercihler ilgi, ihtiyaç, değer ve motivasyonumuzun temelini oluşturmaktadır."

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Yaban hayvanı ızdırabı</span>

Yaban hayvanı ızdırabı, insan kontrolünde olmayan hayvanların hastalık, yaralanma, parazitizm, açlık, susuzluk, anormal hava koşulları, doğal felaketler ve diğer hayvanlar tarafından öldürülmeleri sonucu yaşadıkları acıya denir. Yaban hayvanı ızdırabı, tarih boyunca din felsefesi alanı içinde kötülüğe örnek olarak tartışılmıştır. Yakın zamanda bir grup akademisyen problemin boyutunu seküler açıdan, insanların önlemek için çaba sarf edebilecekleri bir ahlaki mesele olarak ele almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bilgelik</span> bilgi, deneyim, anlayış, sağduyu ve içgörü kullanarak düşünme ve hareket etme yeteneği

Bilgelik; bilgi edinme, idrak, görgü, sağduyu ve sezgisel anlayış ile birlikte bu hususiyetleri özümseyebilme ve uygulayabilme kapasitesidir. Aynı zamanda akıl ya da sağgörü; bilgi, deneyim, anlayış, sağduyu ve içgörü kullanarak düşünme ve hareket etme yeteneği olarak da tanımlanır. Bilgelik, tarafsız yargılama, merhamet, deneyimsel öz-bilgi, kendini aşma ve bağlanmama gibi öz niteliklerle ve etik ve iyilik gibi erdemlerle ilişkilidir. Bu vasıfları taşıyan kişiye bilge denir.

Kirpi ikilemi, yakın ilişkinin zorlukları hakkında bir metafordur. Soğuk havalarda bir grup kirpinin ısıyı paylaşmak için birbirine yaklaşmaya çalıştığı bir durumu tanımlar. Ancak keskin dikenleriyle birbirlerine zarar vermekten kaçınamayacakları için ayrı kalmaları gerekir. Hepsi yakın bir karşılıklı ilişki niyetini paylaşsalar da, kaçınamayacakları nedenlerden dolayı bu gerçekleşmeyebilir.

Müzik tercihi psikolojisi, insanların farklı müzik tercihleri ile psikolojik faktörlerin arasındaki etkinin incelenmesidir. Son 50 yılda yapılan araştırmalar sonucunda müziğin 500'den fazla işlevi olduğunu ortaya çıktı. Müzik dünyanın birçok yerinde her gün insanlar tarafından duyulmakta, insanları duygusal düzenlemeden bilişsel gelişime kadar çeşitli şekillerde etkilemekte ve kendini ifade etme olanağı sağlamaktadır. Müzik eğitiminin entelektüel gelişimi ve yeteneği geliştirmeye yardımcı olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmış olsa da duygu düzenlemesini nasıl etkilediği konusunda çok az bilgi bulunmaktadır. Bireysel kişiliğin müzik tercihi üzerinde etkili olabileceğini göstermek için çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen yakın zamanda yapılan bir meta-analiz, kişiliğin kişinin kendi başına müzik tercihlerindeki etkileşimi arasında çok az etki olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalar yalnızca Amerikan kültürüyle sınırlı değil; Japonya, Almanya, İspanya, ve Brezilya dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki ülkelerde yapılan önemli araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.