Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.
Demokrasi veya el erki, halkın yasaları müzakere etme ve yasal düzenlemelere karar verme yetkisine veya bunu yapmak için yönetim görevlilerini seçme yetkisine sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Kimin "halk" kabul edildiği ve yetkinin insanlar arasında nasıl paylaşıldığı veya hangi yetkilerin verildiği konuları zaman içinde ve farklı ülkelerde farklı oranlarda değişiklik göstermiştir. Demokrasinin özellikleri arasında genellikle toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakları, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, vatandaşlık, yönetilenlerin rızası, genel oy hakkı, özgürlük hakkından ve yaşam hakkından haksız yere mahrum bırakılmamak ve azınlık hakları yer alır. Türkçeye kelimesinden geçmiştir.
Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Hans Kelsen'in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel örgüt yapısını kuran, önemli organlarını ve işleyişlerini belirleyen; ayrıca temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridir. Toplumsal bir sözleşme niteliği taşır. Devlet faaliyetlerini ve oluşum biçimini düzenleyen yasa metnidir.
Totalitarizm, tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete ve hükûmet yöneticilerine mutlak itaat beklendiği diktatörlükvari yönetim biçimidir. Totalitarizm ile yönetilen devletler totaliter devlet olarak bilinir. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır.
Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.
Hükûmet, genellikle bir devlet olan düzenli bir topluluğu yöneten sistem veya insan grubudur.
Atina demokrasisi veya Klasik demokrasi, Antik Yunan şehir devletlerinde uygulanmış olan demokrasi çeşididir. Atina devlet yönetimi, antik çağın bilinen ilk demokrasisi ve belki de en önemlisidir. Diğer Yunan şehirleri de demokrasi yönetimi kurmalarına rağmen ya Atina modelini seçmemişler ya da istikrarı sağlayamamışlardır. Bilinen ilk doğrudan demokrasi denemesidir. Doğrudan demokrasi, Atina'da yaşayan herkesin devlet yönetimine katılma hakkı olduğu anlamına gelmez. Fakat, karar alıcı sistemin içinde yer alanlar için ekonomik düzey gibi herhangi bir ölçüt de yoktur. Atinalı vatandaşlar temsilci seçmezler, onun yerine yasaları ve vergi icralarını oylayarak karar verirlerdi.
Tek parti rejimi, devlet yönetimiyle özdeşleşen bir siyasi partinin tek başına yasama meclisi ve hükûmeti oluşturduğu rejimlere verilen addır. Mutlak hakim tek parti dışındaki tüm partiler ya yasa dışıdır ya da tek parti rejiminde partiler bulunuyorsa da; bu partiler seçimlere yalnızca sınırlı ve kontrollü katılım hakkına sahiptir. Ülkede başka siyasi partilerin kurulmasının yasak olmadığı, mecliste yürütme ve yasamada farklı partilerin koltuk sahibi olabildiği ancak devletin tek partiyle yönetildiği de facto durumlara ise tek parti yönetimi denir.
Çok partili sistem, oy hakkı bulunanların birçok parti arasında seçim yapabildiği bir sistemdir. Çok partili sistemler demokratik ve çoğulcu modellerdir. Dünya geneli demokratik birliklere sahip neoeratik hükûmetlerin çoğunda işlemektedir. Bu sistemin ilk olarak Yunanistan'daki şehir devletlerinde görüldüğü biliniyor. Neoeratik olarak bazı monarşik yönetime sahip siyasi organizmalarda da görülüyor. Ve hatta bazı dikta rejimlerinde dahi kısmi bir şekilde ve neopolitik olarak görülüyor.
Demokrasi Endeksi, The Economist'in araştırma bölümü Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından derlenen bir dizindir. Endeks, 167 ülkede demokrasinin durumunu ölçmeyi ve beş temel kategoride derlemeyi amaçlamaktadır.
Halkın Demokrasi Partisi veya kısaca HADEP, Türkiye'de Demokratik Toplum Hareketi sürecinde 11 Mayıs 1994 yılında kurulmuş siyasi parti.
Otoriteryanizm veya otoriterlik, siyasi çoğulculuğun reddedildiği, siyasi statükonun ve müesses nizamın korunması için güçlü merkezi otoritenin kullanıldığı ve hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokratik oy kullanma hakkı gibi unsurların azaltıldığı bir siyasi sistemdir. Siyasi bilimciler, otoriter hükûmet biçimlerinin çeşitliliklerini tanımlayan birçok tipoloji oluşturmuşlardır. Otoriter rejimler, otokratik veya oligarşik olabilir ve bir parti veya askerî güç üzerine kurulabilir. Demokrasi ile otoriterlik arasında belirsiz bir sınırı olan devletler bazen "karma demokrasiler", "hibrit rejimler" veya "rekabetçi otoriter" devletler olarak nitelendirilmiştir.
Westminster modeli, Birleşik Krallık'ın demokratik parlamenter sistemine verilen isimdir. Bu sistem ismini İngiltere Parlamentosu'nun merkezi olan Westminster Sarayı'ndan almaktadır.
Çoğunluğun tiranlığı ya da çoğunluk diktatörlüğü, demokrasi sistemlerinin tartışılması sırasında kullanılan ve kararların çoğunluğa göre alınmasını öngören çoğunluk kuralı doğrultusunda birey veya azınlık gruplara yönelik uygulanan baskıyı ifade eden bir kavramdır.
Demokrasi türleri; halkın doğrudan veya temsili olarak eşit şekilde katılımını sağlayan hükûmet biçimi ya da toplumsal yapılardır.
Orwellyen, George Orwell'in 1984 adlı distopyasındaki totaliter yönetime, dilin aldatıcı ve manipüle edici kullanımına ithafen çoğu zaman otoriter kelimesi yerine kullanılan bir sıfat. Özgür ve açık bir toplumun refahı için zararlı fikirler, toplumsal koşullar için veya acımasız modern hükûmetleri tasvir etmek için de kullanılmaktadır.
Amerika'da Demokrasi, Alexis de Tocqueville’in 1830 yılında Gustave de Beaumont ile birlikte, cezaevi sistemini incelemek üzere gönderildiği Amerika’da edindiği gözlemlerden yararlanarak Amerikan demokrasi deneyimini incelediği kitabıdır. İki ciltten oluşan eser Fransızca olarak kaleme alınmış ve ilk olarak Paris’te yayınlanmıştır. Alexis de Tocqueville, Amerika’da Demokrasi ‘nin 1835 yılında yayınlanan ve çok ilgi gören birinci cildinde çoğunluğun tiranlığı kavramından bahsetmiş, 1840 yılında yayınlanan ikinci cildinde ise demokratik despotizm kavramını açıklamıştır. İlk cildi kadar ilgi görmeyen kitap hakkında John Stuart Mill, “demokrasi üstüne yazılmış ilk büyük siyaset felsefesi eseri” ifadesini kullanmıştır.
İlliberal demokrasi veya kısmî demokrasi ya da “düşük yoğunluklu” demokrasi olarak da adlandırılır, rejim terimi olarak kullanılır. “boş demokrasi” ya da “hibrit rejim” anlamına gelir. İlliberal demokrasi terimini ilk kez siyaset bilimci yazar Fareed Zakaria 1997’de yazdığı “İlliberal Demokrasinin Yükselişi” makalesinde kullandı.
Katılımcı demokrasi, siyasi sistemlerin işleyişindeki bileşenlerin geniş katılımını vurgulayan bir siyasi teoridir. Bu teoriye göre demokrasinin etimolojik kökleri, halkın iktidarda söz sahibi olduğunu ve dolayısıyla demokrasinin katılımcı olması gerektiğini vurgular. Bununla birlikte, katılımcı demokrasi, geleneksel temsili demokrasiye göre daha kapsamlı sivil katılım biçimlerini ve daha fazla siyasi temsili savunma eğilimindedir. Katılımcı demokrasinin yaygın olduğu toplumlar herhangi bir olay karşısında kolayca örgütlenebilir bunun yanında otoriter rejimlerin kuvvetli olduğu toplumlarda halk kolayca birleşemez.
Kirkpatrick Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Jeane Kirkpatrick tarafından 1980'lerin başında 1979 tarihli "Diktatörlükler ve Çifte Standartlar" adlı makalesine dayanarak açıklanan doktrindir. Doktrin, Soğuk Savaş sırasında Üçüncü Dünya anti-komünist diktatörlüklerini destekleyen ABD dış politikasını haklı çıkarmak için kullanıldı.