İçeriğe atla

Toprak Ana

Joseph Werner tarafından resmedilmiş Diana of Ephesus as allegory of Nature tablosu, 1680'li yıllarda

Toprak AnaTürk ve Altay mitolojisinde ve halk inancında Toprak Tanrıça. Topra (Tobra, Tobura, Tovura, Toburah, Tuprak, Tufrak) Ana veya Doğa Ana olarak da bilinir. Moğollar Gazar Eçe derler. Eşanlamlı olarak Yer Ana (Cer Ana) tabiri de kullanılır.

Taşıdığı Anlam ve Önem

Besleyici, barındırıcı ve yaşam vericidir. Göğün üçüncü katında oturur. Anavatan kavramı ile bağlantılıdır. Evi sekiz köşelidir. Kutlu, güçlü bir kadındır. Evrenin ruhudur. Yaratılış inancına göre, yeryüzü bir yürek gibi çarpan, bir açılıp bir kapanan, bir genişleyip bir daralan yapıya sahiptir. Bütün ve parçaların birbiriyle bağlı olduğu canlı bir varlıktır. Yer, yaratılışın çekirdeğidir. Bitip tükenmeyen bir hayat gücüne sahiptir. İnsanlara iyilik yapmak istediğinde bol bol tahıl verir. Kainat ruhunun en geniş ve en yaygın biçimlerinden biridir. Bazı yörelerde Nevruz Bayramı’nda toprak altına kısa ve basit bir tünel kazılarak içinden geçilir. Bu basit oyun, yeniden doğuşu ve topraktan doğumu temsil eder. Kısır kadınlar kutlu bir ağacın altında Yer Ana’ya dua ederler. Yer Ana masallarda sağ göğsünden iki sol göğsünden bir kez emzirir ve yiğit inanılmaz bir güce kavuşur. Bu yiğitlere en bilgece öğütleri o verir. Onlara gelecekten haber verir. Doğum, ölüm, yaşam, cinsellik gibi kavramlar hep ona bağlanır. Cengiz Aytmatov Toprak Ana adlı romanında bu motifi çağdaş bir yaklaşımla yeniden işlemektedir. Toprak ve Tolunay (kitabın başkişisi yaşlı kadın) arasındaki içsel konuşma ise muhteşemdir.

“Merhaba toprak” diye sesleniyor usulca. “Merhaba tolunay” demek geldin Ne kadar kocamışsın. Saçların ağırmış, değnekle yürüyorsun üstelik.” “Evet yaşlanıyorum, bir yıl daha geçti, sende, toprak sende bir hasat geçirdin. Bugün ölüleri anma günü.” “İnsan doğruyu öğrenmeli, tolunay.”

Toprak Ana her bir arazi parçasına Yer İyelerini gönderir. Masallarda mezarda doğma motifi de yine bu Tanrı ile bağlantılıdır. Toprak Ana’ya beyaz tavuk kurban edilir. Bazen de balık, koyun veya öküz kurban verilir. Özellikle başı toprağa gömülür. Bazı masallarda ise zayıf ve çelimsiz çocuklar ana babaları tarafından toprağa gömülürler, çocuk orada güçlenir ve üç gün sonra bir yiğit olarak çıkar. Aşık Veysel toprağı insan biçimli olarak ele alıp şöyle der.

Karnın yardım kazmayınan bel ilen,
Yüzün yırttım tırnağınan el ilen,
Gine beni karşı karşıladı gül ilen,
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bazı Türk boylarında nadiren de olsa Toprak eril bir varlık olarak görülür. Besleyici, barındırıcı ve yaşam vericidir. Göğün üçüncü katında oturur. Bazı Türk uluslarında Atayurt kavramı kullanılmaktadır. Toprağa tohumu eken erkektir. Ancak burada Türk Evren ve Dünya anlayışına göre eril olan varlığın Gök olduğu ve yağmurun da bir tür ilahi tohum olduğu anlaşılır. Fakat yine de Toprak Ana yanında hep geri planda kalan bir de Toprak Ata vardır. Gök de ise bunun tam tersidir ve Gök Ata öne çıkar. Gök Ana çoğu zaman geride kalır. Yer ise doğurgan olarak hasatı verir.

Tabiat Ana

Doğa, insanın içinde yaşadığı ve insan yapısı olmayan çevre ve onunla ilgili olarak işleyen yasaların tümüdür. Söylence unsurlarının pek çoğu doğa ile iç içedir ve doğal kavramlarla ilgilidir. Doğa Ana kavramının doğurganlıkla ilgili bir sözcük kökünden geliyor olması Yer Ana anlayışı ile de bağlantılıdır. Bir şeyin yaradılışa dair ve yapısal özelliklerinin tamamını da ifade eder. Doğumu, bağışlayıcılığı, yaşamı ifade eder. Tabiata karşı yeryüzündeki tüm şamanist geleneklerde özel bir önem verilmiş ve saygı duyulmuştur. İnsanın bir kardeşi olarak algılanır. Doğadaki her şey insanın koruması altındadır. Doğa sözcüğü "doğmak" fiilinden gelir. Doğurganlığı ve dişiliği içerir.

Etimoloji

Her tür bitkinin yetiştiği ve üzerinde yaşanılan Yeryüzü katmanı. Yaşamın en önemli unsurlarından birisidir.

Kaynakça

Popüler kültürde

  • Türk Moğollar grubunun 1998 yılında çıkardığı 30. Yıl albümünde Toprak Ana adlı enstrümantal bir parça bulunur.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yer-Su</span>

Yer-Su, Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik'te bir ruh kategorisidir. Yar-Sub veya Yar-Suv olarak da söylenir. Karşıtı Gök-Kal'dır.

<span class="mw-page-title-main">Umay</span> Türk mitolojisinde doğum ve bereketin sembolü olan tanrıça

Umay, Türk mitolojisinde ve Tengrizimde doğurganlık tanrıçasıdır ve bu nedenle kadınlar, anneler ve çocuklar ile ilgilidir. Umay, diğer çeşitli dinlerinde bulunan toprak ana tanrıçalarına benzer.

<span class="mw-page-title-main">Kayra Han</span> Türk mitolojisinde Gök Tengrinin oğlu, yaratıcı tanrı

Kayra Han, Kayır Han ya da Kayrakan, Oğuzlarda ise Krayir, Türk ve Altay mitolojisinde yer alan yaratıcı ve baş tanrıdır. Altay, Tuva, Hakas ve Yakut mitolojilerinde ön plana çıkmaktadır. Babası ilk Tanrı olan Gök Tengri'dir, annesi yoktur.

Kut; Türk, Moğol ve Altay şamanizminde ve halk inancında kutsal enerji, yaşam gücü. Hut, Kud, Gut da denir. Moğollar Kutag, Hutag derler.

Ürüng Ayığ Toyon - Türk ve Yakut mitolojilerinde Gökyüzü Tanrısı. Ürüng Ay Toyon olarak da söylenir. Ayığ Han veya Ayıh Han olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Kırklar</span>

Kırklar, Türk halk inancında Kırk Evliya. Kırkavlan da denilir. Bilinmeyen bir yerlerde yaşayan kırk kutlu kişidir.

Kuyaş, Türk ve Altay mitolojilerinde Güneş Tanrısı. Koyaş Ata, Gün (Kün) Ata, Güneş (Küneş) Ata ya da Yaşık Ata olarak da bilinir. Moğollar Nar (Nara) Etzeg derler.

<span class="mw-page-title-main">Alasığın</span>

Alasığın - Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde Kutsal Geyik. Değişik Türk lehçe ve şivelerinde Alageyik (Alakeyik, Alakiyik) veya Alabolan (Alabulan) ya da Alabuğa (Alabuğu) olarak da bilinir. Moğollar ise Kubamaral (Govamaral, Guvamaral) derler. “Gökgeyik / Kökgeyik” tabiri de kullanılır. Yalnızca “Sığın” olarak da ifade edilir.

Kovak - Türk ve Altay mitolojisinde Gökyüzü Tanrısı. Kovak Han veya Gök Ata da denir. Moğollar Tenger Eçege derler. Daha sonra Gök Tanrı anlayışına ulaşan bir yaratıcı anlayışıdır. Moğollarda Tenger Etzeg olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Gök-Kal</span>

Gök-Kal - Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik'te bir ruh kategorisidir. Kök-Kal veya Gök-Kalığ ya da Kovak-Kalığ olarak da söylenir. Karşıtı Yer Su'dur.

<span class="mw-page-title-main">Ulukayın</span>

Ulukayın – Türk, Altay, Çuvaş, Yakut, Moğol ve Macar mitolojilerinde, halk inancında ve şamanizmde Yaşam Ağacı. Uluğkayın, Ulıkadhın, Olokaygın şeklinde de söylenir. Baykayın, Baykadhın, Paykaygın olarak da bilinir. Eşanlamlı olarak Bayterek veya Ulubuk da denir. Yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacıdır. Yakutlarda Luk Mas denilir.

Kübey Hanım - Türk ve Altay mitolojisinde Doğum Tanrıçası. Kubay Ana olarak da bilinir. Doğum yapan kadınları korur. Dişiliğin simgeselleştiği tanrıçadır. Süt gölünden yanındaki tulumlarla getirdiği sütü doğacak çocuğun ağzına damlatır. Böylece daha fazla süt isteyen çocuk dışarıya çıkmak ister. Çocuğa ruh verir. Yaşam ağacı Ulukayın'ın içinde yaşar. Bu ağacın kökünden Bengisu akar. Yarı beline kadar çıplaktır. Ayakları ve bacakları ağaç kökünü andırır. Göğsünden sağaltıcı özelliği olan bir süt verir. Orta yaşlı bir görünümü vardır. Bedeni şişman değildir. Ciddi bakışlıdır. Uzun saçları vardır. Çocukların ve kadınların koruyucusudur. Yaşam ağacı ve Kübey ışık saçarlar. Hamile kadın doğum yaparken gökten inip onun yanında durur. Fakat kadın onu göremez. Kadının ağrılarını hafifletir. Çocuk doğduktan üç gün sonra gider. Yeryüzünde saf ve temiz olan şeyleri korur. Temizlik Tanrıçası olarak da görülür.

<span class="mw-page-title-main">Etügen</span>

Etügen – Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde Yeryüzü Tanrıçası. Ütügen veya İtügen olarak da söylenir.

Nitelik ve durumları itibarıyla birbirine ve aykırı ve birbirlerinin karşısında, ters kutuplarında yer alan kavram ve olgular ile bunların durumları. Zıtlık, tezat. Kainat ve yaşam döngüsü zıtların birlikteliği üzerine kuruludur.

<span class="mw-page-title-main">Yer İyesi</span>

Yer İyesi – Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde arazi ve toprağın koruyucu ruhu. Cer (Çer) İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi de denir. Eşanlamlı olarak Orun İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi tabiri de kullanılır. Moğollar Gazar Ezen derler. Toprağın koruyucu ruhudur.

Yaratılış mitolojisi değişik kültür ve inanışlarda farklı şekillerde anlatılıp inanılan Evren, Dünya veya insanlığın varoluş hikâyeleridir.

Türk-Altay yaratılış mitolojisi;
<span class="mw-page-title-main">Yer Tanrı</span>

Yer Tanrı - Türk ve Altay halk inancında ve mitolojisinde yeryüzü ilahıdır. Yertengri veya Certenger olarak da söylenir. Bazen kötülükleri ve insani ve nefsani oluşumları temsil eder. Gök Tanrı yanında ikinci planda kalır. İnsan biçimli olarak çok fazla tasvir edilmemiştir. Ancak çoğu zaman dişil bir varlık olarak algılanır. Yeryüzü veya Dünya “Yertinç / Yerdinç” olarak ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">İn İyesi</span>

İn İyesi – Türk ve Altay halk inancında mağaranın koruyucu ruhu. Hin İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi veya Ünkür İyesi ya da Mağara İyesi olarak da bilinir. Moğollar Hongıl Ezen derler. Her mağara için farklı bir İye vardır. Türklerde mağaralar farklı alemleri ve gizli diyarları birbirine bağlayan geçitlerdir. Yer altı dünyasını yeryüzüne bağlayan kapılardır. Hun devletinde kutsal sayılan ve büyük şamanlar ile devlet adamlarının ziyaret ettiği bir “Ata İni (Mağarası)” vardır. Burası kutlu bir yerdir, senenin belli günlerinde ziyaret edilir ve saygı gösterilir. Bir çeşit mabeddir. Göktürklerde ve başka Türk boylarında da yine aynı şekilde kurbanlar sunulan ata mağaraları vardır. Yer altı dünyasının bir parçasıdırlar. Kurttan türeme efsaneleri çoğu zaman bir mağarada gerçekleşir. Şamanlar yeraltına giderlerken Dünyanın Bacası denilen bir kapıdan geçip yeraltındaki mağaralardan oluşan tünellerde yolculuk yaparlar. Türklerin Aşına adı verilen kurt ataları böyle bir mağarada kurttan doğmuştur. Tapınakların çoğu mağaralardadır ve ata ruhları buralarda gezip dolanır.

Türk halk astronomisi, halk kültürü içerisinde doğrudan toplum tarafından gökcisimlerine verilen isimleri, gökyüzünün algılanışını ve bunlarla ilgili olarak oluşturulan mitleri ve öyküleri içerir. Türk kültürü geniş bir coğrafyaya yayılmış olduğu ve pek çok çevre kültürlerden etkilenmiş olduğu için dışarıdan gelen unsurların tespit edilmesi oldukça güçtür. Örneğin Moğol etkilerini bazı durumlarda belirleyebilmek son derece zordur, hatta imkânsızdır. Hatta bunların Moğollara mı yoksa Türk halk inançlarına mı dayandığını anlamak ihtimali çoğu zaman yoktur. Buna karşın Fars veya Budist unsurları ayırt edebilmek daha kolaydır. Ancak genel olarak komşu halklarla etkileşimden doğan bileşenleri, tamamen uzak ve yabancı etkilerden ayırmak mümkündür. Yine de yapılan derlemeler dünya üzerinde oldukça geniş bir alana yayılmış ve tarih içerisindeki farklı dönemlerde tespit edilmiş bilgilerin toplamından oluşmaktadır. Ancak hepsi bir araya geldiğinde bir bütün oluşturmakta ve anlam ifade etmektedir. Çıplak gözle görülemeyen gökcisimlerinin adları ise eski astronomi kitaplarında yer almaktadır.