İçeriğe atla

Toplumsal dejenerasyon

Toplumsal dejenerasyon, toplumun genel olarak etik, sosyal veya kültürel açıdan gerileme veya bozulma sürecidir. Değerlerin, normların, davranışların ve sosyal ilişkilerin olumsuz yönde değişmesi ve toplumun olumsuz sonuçlarla karşılaşması olarak tanımlanabilir. Toplumsal dejenerasyon, bir toplumun gelişme ve ilerleme sürecinden çıkarak, düşüşe geçmesini ifade eder.[1]

Toplumsal dejenerasyon kavramı, 19. yüzyılda sosyolojide ortaya çıkmıştır. O dönemde toplumların sosyal, kültürel ve ahlaki normların zayıfladığı veya bozulduğu durumları anlamak için kullanılmıştır. Toplumsal dejenerasyon teorileri, toplumların neden gerilediğini anlamaya çalışmış ve bu gerilemenin nasıl önlenebileceğini ele almıştır.[2]

Toplumsal dejenerasyon, birçok farklı faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkabilir. Bunlar arasında ekonomik zorluklar, sosyal çatışmalar, siyasi istikrarsızlık, kültürel değişimler, teknolojik ilerlemeler, değer erozyonu ve demografik değişiklikler gibi etkenler yer alabilir. Bu faktörler toplumun normları, değerleri ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyerek toplumsal dejenerasyon sürecini başlatabilir.

Toplumsal dejenerasyon, birçok olumsuz sonuca yol açabilir. Bunlar arasında suç oranlarının artışı, ahlaki değerlerin erozyonu, toplumsal çatışmaların artması, sosyal bağların zayıflaması, güvensizlik ve hoşgörüsüzlük gibi durumlar yer alabilir. Toplumsal dejenerasyon ayrıca toplumun uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve refahını da olumsuz yönde etkileyebilir.[3]

Toplumsal dejenerasyon sürecini önlemek veya tersine çevirmek için çeşitli stratejiler uygulanabilir. Bunlar arasında etik değerleri vurgulayan eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, sosyal adaleti destekleyen politikalar, güçlü toplumsal kurumların teşvik edilmesi, sosyal dayanışmayı artıran projeler ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanan politikalar yer alabilir.

Ancak, toplumsal dejenerasyon süreci karmaşık bir fenomendir ve kolayca çözülebilecek bir sorun değildir. Her toplumun kendine özgü sorunları ve zorlukları bulunmaktadır ve toplumsal dejenerasyonu engellemek veya tersine çevirmek için tek bir çözüm reçetesi bulunmamaktadır. Toplumsal dejenerasyon sürecini anlamak, çeşitli disiplinler arası yaklaşımları içeren kapsamlı bir analiz gerektirir.

Toplumsal dejenerasyonun önlenmesi veya tersine çevrilmesi için aşağıdaki bazı stratejiler önerilebilir:[4]

  1. Eğitim ve bilinçlendirme: Etik değerlerin, sosyal sorumluluğun, hoşgörünün ve diğer pozitif değerlerin vurgulandığı eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, toplumun genç nesillerini olumlu değerlerle donatarak toplumsal dejenerasyonu önleyebilir.
  2. Sosyal adalet: Sosyal adaleti destekleyen politikalar, toplumsal eşitsizlikleri azaltarak, adaleti sağlayarak ve herkesin temel haklarını güvence altına alarak toplumsal dejenerasyonu engelleyebilir. Eşitlikçi politikalar ve programlar, toplumsal dayanışmayı artırabilir ve toplumsal çatışmaların önüne geçebilir.
  3. Toplumsal kurumların güçlendirilmesi: Güçlü ve işlevsel toplumsal kurumlar, toplumun düzenini, istikrarını ve dayanışmasını sağlar. Bu nedenle, adaletli ve etkili bir hukuk sistemi, bağımsız medya, güçlü sivil toplum kuruluşları gibi toplumsal kurumların güçlendirilmesi, toplumsal dejenerasyonu önlemede önemli bir rol oynayabilir.
  4. Sosyal dayanışmayı artıran projeler: Toplumsal dayanışmayı artıran projeler, insanlar arasındaki ilişkileri güçlendirebilir, toplumun sosyal bağlarını kuvvetlendirebilir ve toplumsal dejenerasyonu azaltabilir. Örneğin, topluluk merkezli projeler, gönüllülük çalışmaları ve sosyal hizmet projeleri, toplumsal dayanışmayı artırmada etkili olabilir.
  5. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanan politikalar: Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, toplumların sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini hedefler. Bu nedenle, bu hedeflere odaklanan politikalar, toplumsal dejenerasyonu önlemede önemli bir rol oynayabilir.

Sonuç olarak, toplumsal dejenerasyon, toplumun düzenini, değerlerini ve sosyal normlarını zayıflatan karmaşık bir süreçtir. Ancak, etkili stratejilerle ve toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde uygulanan politikalarla toplumsal dejenerasyonun önlenmesi veya tersine çevrilmesi mümkündür. Toplumsal dayanışmayı artıran, sosyal adaleti destekleyen ve toplumsal kurumları güçlendiren politikalar, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, toplumsal dejenerasyonu azaltabilir ve toplumun sürdürülebilir ve sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olabilir.[5]

Kaynakça

  1. ^ Öz, M. (2016). Toplumsal Dejenerasyon. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 30(3), 971-985.
  2. ^ Schwartz, S. H. (2006). Basic Human Values: Theory, Measurement, and Applications. Revue Française de Sociologie, 47(S1), 249-288.
  3. ^ Durmuş, A. (2019). Toplumsal Dejenerasyon: Kavramsal Bir Analiz. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 20(2), 1065-1078.
  4. ^ Aydın, E. (2017). Toplumsal Dejenerasyon ve Sosyal Düşüş. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 18(1), 43-54.
  5. ^ Türksoy, N. (2018). Toplumsal Dejenerasyon: Sosyal Ağlar ve Sosyal Sermaye Bağlamında Bir Değerlendirme. Journal of Human Sciences, 15(4), 4071-4088.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

Toplumsal grup, üyeleri arasında etkileşim olan, ortak amaç ve çıkarlara sahip, belirlenen değer ve normları paylaşan insanların birlikteliğini ifade etmektedir. Toplumsal grup, hem sosyal psikolojinin hem de sosyolojinin çalışma konularından biridir. Bununla birlikte, psikologların ve sosyologların toplumsal grubu ele alış biçimleri farklılık göstermektedir.

Sürdürülebilir gelişme ya da Sürdürülebilir kalkınma, doğal sistemlerin, ekonominin ve toplumun dayandığı doğal kaynakları ve ekosistem hizmetlerini sağlama yeteneğini sürdürürken, insani gelişme hedeflerine ulaşmak için örgütlenme ilkesidir. Arzulanan sonuç, yaşam koşullarının ve kaynakların, doğal sistemin bütünlüğünü ve istikrarını baltalamaksızın insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için kullanıldığı bir toplumsal durumdur. Sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin yeterliklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı</span> Birleşmiş Milletlerin küresel kalkınma ağı

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler'in küresel kalkınma ağı oluşturmak için kurduğu bir programdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelere odaklanarak, insanların daha iyi yaşam standartlarına sahip olmaları için gerekli olan bilgi, deneyim ve kaynakları sağlar. UNDP, bu amaç doğrultusunda hükûmetler, sivil toplum kuruluşları, akademi ve iş çevreleri ile iş birliği yaparak kalkınma çalışmaları yapar.

İlerlemecilik, ilericilik ya da progressivizm, her alanda ileri düzeyde önlemler uygulayarak insanların mevcut durumlarını iyileştirmeyi ve toplumun statüsünü yükseltmeyi amaçlayan, bu doğrultuda toplumsal reformu destekleyen politik felsefedir. Bilim, teknoloji, ekonomik kalkınma ve sosyal organizasyondaki ilerlemelerin insanın yaşam koşullarını geliştirmede büyük öneme sahip olduğunu ifade eden İlerleme Düşüncesine dayanır. Modern siyasette ilerlemecilik, siyasi değişim ve hükûmet eylemlerinin desteği yoluyla sıradan insanların çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bir sosyal veya siyasi harekettir ve genellikle sol-liberal geleneğin bir parçası bağlamında düşünülür. Ancak bu, ideolojilerin eş anlamlı olduğu anlamına gelmez.

Merkez sol, siyasette sol ve merkez arasındaki görüşler bütünüdür. Fırsat eşitliği yoluyla toplumsal adaletin sağlanabileceği düşüncesini savunmaktadır. Merkez sol siyaset, toplumun varsıl ve yoksul kesimleri arasındaki gelir farkını en aza indirmeyi amaç edinmiştir. Siyaseten ve toplumsal olarak radikal kararlar alınabilir. Bunun yanında reformist tutumlar ile de ekonomik ve sosyal politikalar sağlanabilir. Çoğulculuk taraftarı bir görüştür, toplumun sosyal hak ve çıkarları el üstünde tutulur.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal girişimcilik</span>

Sosyal girişimcilik, öncelikli toplumsal sorunları, maddi fayda ve kâr ön planda olmaksızın ortadan kaldırmaya ve sistemleri dönüştürmeye yönelik yapılan girişimcilik faaliyetleridir.

Topluluk, ortak değerleri paylaşma, aynı mekânda yaşama, benzer yaşama deneyimlerine, ortak çıkarlara sahip olma gibi ortaklıklara sahip insanların meydana getirdiği sosyal birimleridir.

Anomi, suç ve suçluluk konularında araştırmalar üzerine kurulmuş bir teori olup toplumun bireylerinin az kültürel ve ahlaki rehberlik almasını tarif eder. Toplumun bireyle olan sosyal bağının kopması tanımıdır. Örnek olarak haksız yönetim sonucunda sosyal kimliğin bireysel düzeye inerek ufak parçalara indirgenmesi ve bireyin toplum değerlerine karşı gelmesi verilebilir.

Kent Konseyleri 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 26313 sayılı Kent Konseyi Yönetmeliği'ne dayanarak Türkiye'de kurulmuş yapılardır. Kuruluş amaçları;

<span class="mw-page-title-main">Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları</span> 2030 için Birleşmiş Milletlerin 17 küresel hedefi

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması amaçlanan hedefleri içeren bir evrensel eylem çağrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği</span>

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, 1996 yılında Ankara’da bir grup kadın tarafından kurulan bir sivil toplum örgütüdür.

<span class="mw-page-title-main">Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı</span> Türkiyede bir bakanlık

Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışan, sosyal hizmetler ve aile işlerinden sorumlu olan bakanlıktır. 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adıyla kuruldu. 2018 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birleştirilerek "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" adını aldı. 21 Nisan 2021’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın kurulmasıyla bakanlığın adı "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" olarak değiştirildi.

Sorumlu araştırma ve yenilikçilik, hakkında çeşitli görüşlerin varlığından dolayı kararlaştırılmış bir tanıma ve uygulamaya sahip değildir. Sorumlu araştırma ve yenilikçiliği, araştırma ve yenilikçiliğe yönelik potansiyel çıkarımları ve toplumsal beklentileri öngören ve bu öngörüleri değerlendiren bir yaklaşım olarak görmek mümkündür. Bu yaklaşımın amacı kapsayıcı, sürdürülebilir araştırma ve yenilikçilik tasarımını teşvik etmektir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojide sapma</span>

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır. Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Terör sosyolojisi</span>

Terör sosyolojisi, terörizmi sosyal bir fenomen olarak anlamaya çalışan sosyolojinin bir alandır. Alan, terörizmi tanımlar, niçin gerçekleştiğini araştırır ve toplum üzerindeki etkisini değerlendirir. Terörizm sosyolojisi, siyaset bilimi, tarih, ekonomi ve psikoloji alanlarından meydana gelmektedir. Terörizm sosyolojisi, terörizmi meydana getiren sosyal koşullara vurgu yapması ile önemli terörizm araştırmalarından farklılık göstermektedir. Terörizm sosyolojisi ayrıca devletlerin böyle olaylara nasıl tepki gösterdiğini araştırır.

Spiral Dinamikler, Dr. Don Beck ve Chris Cowan tarafından geliştirilen, bireysel ve toplu düzeylerde insan değerlerinin, dünya görüşlerinin ve davranış kalıplarının gelişimini ve evrimini anlamaya çalışan psikolojik ve sosyolojik bir teoridir. Çerçeve, gelişimsel psikolog Clare W. Graves'in çalışmalarına dayanmaktadır ve organizasyonel gelişim, liderlik, koçluk ve kültürel ve toplumsal değişimleri anlama gibi çeşitli alanlarda uygulanmıştır.

Sosyal inovasyon, toplumun ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmeye yönelik gözetilen hedefler ve bu hedefler doğrultusunda yapılan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, yeni veya geliştirilmiş etkinliklerin, girişimlerin, hizmetlerin, süreçlerin ve ürünlerin uygulanmasını içerir. Temel olarak, insanların yaşamlarında pozitif etkiler yaratmak için somut yöntemler bulmayı amaçlar.