İçeriğe atla

Toplumsal cinsiyet kalıp yargısı

Toplumsal kalıp yargılarına uymayan meslekler icra eden kadın ve erkeler (sol üstten sağa veya -mobil cihazlarda -yukarıdan aşağıya):Oslo'da bir erkek ebe; Afgan Polis Teşkilatı mensubu kadınlar; Solomon Adaları'nda inşaatçı kadın; ABD'de ukulele çalan bir erkek anaokulu öğretmeni

Toplumsal cinsiyet kalıp yargısı, farklı cinsiyetlere mensup bireylerin özellikleri ve davranışlarının neler olduğu ve toplumda bu cinsiyetler için uygun veya arzu edilir olarak kabul edilen tutum ve davranışların neler olduğu hakkında o cinsiyetin tüm bireylerine genelleştirilen fikirlerdir.

Kadınların tipik olarak duygusal ve kırılgan olarak tarif edilmesi ve ev ile ilişkilendirilmesi; erkeklerin rekabetçi ve agresif olduğuna dair yaygın olarak paylaşılan kültürel inançlar, toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının tipik örneklerindendir.

Kalıp yargılar, kişiler arasında akıcı bir iletişimin sağlanmasında kimi zaman olumlu bir işlev görmektedir ve kalıp yargılara başvurmak, bir kişinin nasıl değerlendirileceği ya da ona nasıl bir tepki verileceği konusunda hızlı karar verilmenin şart olduğu koşullarda bazen işlevseldir.[1] Ancak toplumsal cinsiyet kalıp yargıların, toplumsal eşitsizliğin makul görülmesi, cinslere yönelik korku, olumsuz hisler ve ayrımcı davranışların pekiştirilmesinde de rol oynadığı görülür. Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, genellikle bir cinsin diğerinden üstün olduğunu empoze ederek cinsiyetler arasındaki eşitsizliğin kaynağını oluşturur.[2]

Kadın ve erkek kalıp yargıları

Matematik problemi çözen Masai kız çocuğu

İnsanlar genellikle kadın ve erkekleri birbirinden çok farklı – birbirine ters veya birbirini tamamlayıcı nitelikle özelliklere sahip olarak – algılama eğilimindedirler. "Erkeklerin Mars’tan, kadınların ise Venüs`ten geldiği" gibi popüler söylemler, bu eğilimi ifade eder.[3] Kadın ve erkeklere yönelik toplumsal cinsiyet kalıp yargıları UNDP'nin Toplumsal Cinsiyete Duyarlı İletişim Rehberi'nde (2019) dört başlık altında incelenmiştir:[4]

  • Karakter özellikleri: Birçok toplumda kadınlar tipik olarak duygusal ve kırılgan, erkekler ise "iddialı" "hırslı" ve "rekabetçi" olarak betimlenir. Kadınların dırdırcı ve dedikoducu; erkeklerin ise kaba saba olduğu şeklinde toplumsal kalıp yargıları mevcuttur.[2]
  • Fiziksel özellikler: Kadın ve erkek kalıp yargıları gereği birçok toplumda kadınlardan ince, bakımlı, zarif olması beklenirken erkeklerin güçlü, bakımsız, kaba saba olması doğal karşılanır.[2]
  • Roller: Kadınların, ev işlerinden ve ailenin bakımından sorumlu olan cinsiyet olarak kabul edilmesi ve her tür ortamda "destekçi" veya "besleyici" rolünün kadınlara uygun görülmesi kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet kalıp yargılara örnektir. Erkekler ise, genellikle kamusal dış mekanda veya işyerinde ailesinin geçimini sağlayan kişi olarak kabul edilir.[2]
  • Meslekler: Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları belirli bir işe bir erkeğin mi yoksa bir kadının mı daha uygun olduğuna karar verme sürecinde kişilerin düşüncelerini şekillendirmektedir. Birçok toplumda itfaiyecilik, pilotluk, mühendislik erkek işi olarak düşünülürken; öğretmenlik, hemşirelik veya sekreterlik kadın işi olarak görülür. Kadınlara bakım vermeye yakın olduğu varsayıldığından bakım vermeyi ilişkin mesleklerin kadınlara uygun görülmektedir. Erkeklerin daha rasyonel oldukları varsayıldığıından yöneticilik görevine daha uygun görülürler. Mesleklerin cinsiyetlendirilmesi; bir erkeğin veya kadının belirli işlere başvurma ve bu işlere alınma ihtimallerini, alacakları ücreti ve hatta terfilerini belirleyen performans değerlendirmelerini etkiler. İşverenlerin işe alma süreçlerinde kadınlara karşı ayrımcılık yaptığını gösteren deneysel araştırmalar mevcuttur.[5]

Kadın ve erkekler arasında büyük farklılıklar olduğuna dair yaygın görüşü sorgulayan araştırmalar, pek çok alanda cinsiyetler arası farklılıkların yaygın kanının aksine çok yüksek olmadığına işaret eder.[6] Örneğin matematikte erkeklerin, sözel becerilerde kadınların daha iyi olduğuna, erkeklerin ilişkilerde daha saldırgan olduklarına, özgüvenlerinin ve etkili liderlik yetilerinin erkeklerde daha yüksek olduğuna dair yaygın kanıların aksine bu alanlarda kadın-erkek farklılıklarının ya çok küçük ya da anlamsız düzeyde olduğu gösterilmiştir.[6] Çeşitli alanlardaki cinsiyet farklılıklarına dair ölçümlerde geçmiş araştırmalarda daha yüksek sonuçlar elde edilmiş olsa da bu farkların zamanla azaldığı gözlemlenmiştir: Örneğin 1930-1970 yılları arasında çalışmalarda kadınların sözel becerilerinin, erkeklerinse matematik becerilerinin daha üstün olduğuna dair kalıp yargıları doğrulayıcı bulgular elde edilmiştir ancak daha sonraki tarihlerde yapılan çalışmalarda böyle bir fark elde edilmemektedir; yer-yön becerisinde erkek üstünlüğüne dair kanıtlar da yakın tarihlerde, geçmişe kıyasla daha sınırlı düzeyde bulgulanmıştır.[7] Cinsiyet kalıp yargıların benimsenmesi, aslında küçük olan farkların daha büyük algılanmasına ve kadınların toplumdaki düşük konumunu meşru görülmesine hizmet ederek özellikle kadınlar için olumsuz sonuçlar doğurur.[6]

Toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının yansıdığı alanlara örnekler

Atasözleri

Bir kültürdeki toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, o kültürün atasözlerine ve deyimlerine yansır. Türkçedeki, “Oğlan atadan (babadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi", “Erkek getirmeyi, kadın yetirmeyi bilmeli" şeklinde atasözleri, kadın ve erkeklere biçilen rollerin dile yansıdığı örneklerdir.[8] Bu alandaki araştırmalar, dünyada genellikle atasözlerinde kadınlara ilişkin olumsuz kalıp yargıların yansıdığını göstermiştir.[9][10] Japon atasözlerine dair bir araştırmada incelenen 817 atasözünden 331'inin kadınları doğası gereği olumsuz özellikler (istenmeyen özellikler taşıyan ve pasif) taşıyor olarak, 29'unun olumlu, geri kalanın nötr betimlendiği gösterilmiştir.[11] Gana'daki Akan ve Tanzanya'daki Svahili toplumlarının atasözleri üzerine bir araştırmada, kadınların atasözlerinde çoğunlukla olumsuz yansıdığı ancak bazı Akan atasözlerinde kadınların çalışma ve bereket ile ilişkilendirerek betimlendiği görülmüş, Svahili'de böyle bir örneğe rastlanmamıştır.[12] İngilizce ve Lehçede atasözleri ile ilgili bir çalışmada kadınların büyük ölçüde olumsuz resmedildiği belirtilmiş ancak aralarından olumlu resmeden atasözlerinin incelenerek, sadece anne ve büyükannelikten bahseden atasözlerinde kadınların olumlu resmedildiği ve "kadını olmayan erkek, yarım bir ruhtur" gibi kadınla erkeği denk gören az sayıda atasözünün varlığı tespit edilmiştir.[13]

Reklamlar

Reklamlar, cinsiyet rolleri ile ilgili mevcut toplumsal kalıp yargılarını yansıtır.

Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları ile reklamlar arasındaki ilişki, akademik bir tartışma konusudur: bir görüşe göre reklamlarda farklı cinslere verilen roller, toplumsal cinsiyet yargılarının yansımasıdır; bir başka görüşe ise insanlar medya aracılığıyla her yerde kendilerine sunulan kalıp yargılara uygun davranma eğilimindedir ve reklamlar toplumsal cinsiyet algısını yansıtma değil, şekillendirme aracıdır[14] Reklamlardaki cinsiyet kalıp yargılarının bir örneği, 1970lerde Amerikan reklamlarında kadınların önemli kararlarda söz hakkı olmayan ve tamamen erkeklere bağımlı bir obje olarak gösterilmesidir.[15] Benzer şekilde Türkiye'de de 1970'lere kadar televizyon reklamlarında erkekler ürün hakkında bilgi veren uzmanlar ve bir güç simgesi olarak gösterilirken kadınlar daha çok evde yemek yapan, çocuk bakımıyla ilgilenen, kendisini ailesine ya da bir erkeğe beğendirmeye çalışan kimse olarak betimlenmiştir.[16] Öte yandan zamanla kadınların cinselliğin ön planda olmadığı, özgür bir ortamda resmedildiği, erkeklerin ev içi rolleri ve babalıklarının ön plana çıkarıldığı reklamlar da üretilmiştir.[14][16] İngiltere'de bu konu, reklam standartlarını belirleyen ve düzenleyen en yetkili kurum olan ASA tarafından ele alınmış; reklamlarda kadınların ve erkeklerin toplumdaki rollerinin klişeler kullanılarak yansıtılması yasaklanmıştır.[17]

Çocuklara Anlatılan Masallar

Çocuk masallarında[] da yer verilen kadın karakterler daha narin kırılgan iken, erkek karakterler daha güçlü ve zorlukların üstesinden gelen bir yapıya sahiptir. Kadın karakter her zaman ezilmiş durumdayken yoksul olmak, şiddete maruz kalmak ve kimi kimsesi olmayan gibi tipik özelliklere sahipken; erkek kahramanlar kadın kahramanları kurtarmak için düşmanlarla savaşır, kadın kahramanların etkilendikleri büyüleri bozar yani neticede günü kurtaran yine erkek kahraman olur.[] Ve genel olarak yaşlı kadın karakterleri hep belli başlı karakter yüklemeleri yaparlar çoğunlukla kötü huylara sahip ve olumsuz davranışlar gösteren tipler olur. Çocuklara gönderilen bu mesajlar onların algı ve tutumlarını etkilediği; toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu şekilde yeniden üretildiği düşünülmektedir.[18]

Toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının oluşumu

Okul öncesi dönem

Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları okul öncesi dönemde şekillenmeye başlar. İnsanlar yetiştikleri toplumun cinsiyetlerine özgü beklediği roller kapsamında kız veya erkek çocuk olmayı öğrenerek büyürler. Sınırlı deneyimleri ile kalıp yargılar geliştirirken ilk rol modelleri anne ve babaları olur.[19] Cinsiyete uygun davranışlar ve oyunlar çevreleri tarafından ödüllendirilir.[20]

Toplumsal cinsiyet kalıp yargısının sonuçları

Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları tehdidi

Kalıp yargı tehdidi, bir grubun bir alandaki başarısızlığına ya da yetersizliğine dair kalıp yargıların var olduğu bir ortamda, söz konusu grubun üyelerinin, o alanda kendi kişisel yeterliklerinin, başkaları tarafından sırf bu kalıp yargıdan ötürü olumsuz değerlendirleceği kaygısını taşımalarıdır. İnsanın olumsuz kalıplara göre yargılanacağını düşünmesi, buna inanması ve bundan etkilenmesi sonucu doğan olumsuz sonuçlar bu tehdit vesilesiyle kendi performansını sabote etmesine (self-sabotage) sebep olur.[21]


Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Stereotypes: Definition, Nature and Causes |Psychology". Psychology Discussion - Discuss Anything About Psychology (İngilizce). 4 Mart 2016. 19 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021. 
  2. ^ a b c d Bayrakçeken Tüzel, Gökçe; Soyseçkin Ceylan, İdil Safiye; Şilliler Tapan, Deniz; Özvardar, Kıvanç (2019). Toplumsal Cinsiyete Duyarlı İletişim Rehberi. Ankara: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye. 21 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2021. 
  3. ^ Ellemers, Naomi (4 Ocak 2018). "Gender Stereotypes". Annual Review of Psychology. 69 (1): 275-298. doi:10.1146/annurev-psych-122216-011719. ISSN 0066-4308. 9 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021. 
  4. ^ TÜSİAD (2017). İletişimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi. İstanbul: TÜSİAD. ISBN 978-605-165-035-7. 
  5. ^ González G., M José; Cortina, Clara; Rodríguez, Jorge (2019). "The Role of Gender Stereotypes in Hiring: A Field Experiment". 35 (2). ss. 187-204. doi:10.1093/esr/jcy055. 
  6. ^ a b c Hyde, Janet Shibley (3 Ocak 2014). "Gender Similarities and Differences". Annual Review of Psychology. 65 (1): 373-398. doi:10.1146/annurev-psych-010213-115057. ISSN 0066-4308. 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021. 
  7. ^ Hyde, Janet S (1 Haziran 2016). "Sex and cognition: gender and cognitive functions". Current Opinion in Neurobiology. Neurobiology of sex (İngilizce). 38: 53-56. doi:10.1016/j.conb.2016.02.007. ISSN 0959-4388. 
  8. ^ "TOPLUMSAL CİNSİYET BAĞLAMINDA TÜRKÇEDE ATASÖZLERİ VE DEYİMLER" (PDF). 30 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Mayıs 2021. 
  9. ^ Akbar Ghilzai, Shazia; Sultana, Aneela; Zeeshan, Mahwish (30 Haziran 2020). "Proverbial Rhetoric in Sustenance of Gender Stereotypes: An Ethnological Account of Proverbs from Pakistani Languages". Global Language Review (İngilizce). V (II): 1-9. doi:10.31703/glr.2020(V-II).01. 19 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2021. 
  10. ^ "10.17583/generos.2015.1246". CrossRef Listing of Deleted DOIs (İngilizce). 1. 2000. doi:10.17583/generos.2015.1246. ISSN 0849-6757. 28 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2021. 
  11. ^ Storm, Hiroko (1992). "Women in Japanese Proverbs". Asian Folklore Studies. 51 (2): 167-182. doi:10.2307/1178330. ISSN 0385-2342. 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021. 
  12. ^ Dzahene-Quarshie, J.; Omari, S. (2021). "Viewing gender through the eyes of proverbs: Reflections of gender ideology in the Akan and Swahili societies" (PDF) (İngilizce). 19 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Kasım 2021. 
  13. ^ Kochman-Haładyj, Bożena. "On positively-tinted women proverbs (and quotations) in English and Polish language material". 19 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2021. 
  14. ^ a b Tsichla, Eirini (2020). "The Changing Roles of Gender in Advertising: Past, Present, and Future". doi:10.25364/02.7:2020.2.3. 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021. 
  15. ^ Yilmaz, R. Ayhan (19 Kasım 2013). "Reklamlarda Toplumsal Cinsiyet Kavramı: 1960-1990 Yılları Arası Milliyet Gazetesi Reklamlarına Yönelik Bir İçerik Analizi". Selçuk İletişim. 4 (4): 143-155. doi:10.18094/si.44290. 
  16. ^ a b Dokuz Eylul University; Cik, Asli (28 Şubat 2017). "Televizyon Reklamlarında Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Yeniden Üretilmesi Üzerine Bir İnceleme (1970'lerden 2000'li Yıllara)" (PDF). Ulakbilge Dergisi. 5 (9): 87-101. doi:10.7816/ulakbilge-05-09-05. 7 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Kasım 2021. 
  17. ^ "İngiltere'de cinsiyetçi reklamlara yasak". SKD Türkiye. 2 Temmuz 2019. 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2021. 
  18. ^ "TOPLUMSAL CİNSİYET KALIP YARGILARININ ÇOCUK OYUNLARINA YANSIMASI (GENDER STEREOTYPES IN CHILDREN'S PLAYS)". 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  19. ^ DOĞAN, Selda ATA; Atış-Akyol, Nevra; KARAMAN, Neslihan GÜNEY (2018). "Beş Yaş Çocuklarının Cinsiyet Kalıp Yargı Düzeyleri ve Evdeki Cinsiyet Rollerine İlişkin Görüşleri". Gazi Journal of Education Sciences. doi:10.30855/GJES.2018.04.03.004. 19 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2021. 
  20. ^ "3-6 Yaş Arası Okul Öncesi Çocukların Oyuncak Tercihleri ve Cinsiyet Kalıp Yargıları ile Ebeveynlerinin Toplumsal Cinsiyet Altıları Arasındaki İlişkiler" (PDF). 23 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Mayıs 2021. 
  21. ^ Social Psychology (İngilizce). 14 Eylül 2018. ISBN 978-1-260-39711-6. 24 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Maskülizm esas olarak erkeklerin deneyimleri üzerine kurulmuş toplumsal teori ve politik bir hareket tarzıdır. Maskülizmin çoğu sözcüsü bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet (gender) eşitsizlik ve erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Maskülizmi savunan kişiye "maskülist" denir. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist bir teorisyen olan Ernest Belfort Bax idi. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet</span>

Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları kapsayabilir.

Cinsiyetçilik, kişinin cinsiyetine veya toplumsal cinsiyetine dayalı önyargı veya ayrımcılıktır. Cinsiyetçilik herkesi etkiler. Basmakalıplarla ve toplumsal cinsiyet rolleriyle bağlantılıdır, ve bir cinsiyetin veya toplumsal cinsiyetin doğası gereği diğerinden üstün olduğu inancını içerebilir. Aşırı cinsiyetçilik kadın düşmanlığını, cinsel tacizi, tecavüzü ve diğer cinsel şiddet biçimlerini teşvik edebilir. Cinsiyet ayrımcılığı cinsiyetçiliği kapsayabilir. Bu terim, insanlara cinsiyet kimlikleri veya toplumsal cinsiyet veya cinsiyet farklılıklarına dayalı ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı özellikle işyeri eşitsizliği açısından tanımlanmaktadır. Sosyal veya kültürel gelenek ve normlardan ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet eşitsizliği</span>

Cinsiyet eşitsizliği, bireylerin cinsiyetlerine göre maruz kaldıkları eşit olmayan davranışlar, tutumlar ve algıları anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Kökeni, toplumsal cinsiyet rollerindeki farklılıklardır. Cinsiyet sistemleri genellikle kesin hatlarla ikiye ayrılmış ve hiyerarşik yapıya sahiptir; cinsiyet ikiliği sistemleri günlük yaşamın sayısız boyutunda kendini gösteren eşitsizlikleri yansıtabilmektedir. Cinsiyet eşitsizliği deneysel temellere dayandırılmış ya da toplumsal olarak kabul edilmiş ayrıcalıklardan kaynaklanır.

Cinsiyet rolü olarak da bilinen bir cinsiyet rolü, bir kişinin cinsiyetine bağlı olarak bir kişi için genellikle kabul edilebilir, uygun veya arzu edilir olarak kabul edilen bir dizi davranış ve tutumu kapsayan sosyal bir roldür. İstisnalar ve varyasyonlar olmasına rağmen, toplumsal cinsiyet rolleri genellikle erkeklik ve kadınlık kavramlarına odaklanır.

Kraliçe arı sendromu, özellikle erkek egemen işlerde, üst kademelerdeki kadınların kimisinde gözlenen hemcinsleri ile arasına mesafe koyma ve onları desteklememe eğilimini ifade eder.

Kadın cinayeti, tanımı kültürel bağlama bağlı olarak değişen, genelde "kadınların, kadın veya kız oldukları için kasıtlı olarak öldürülmeleri" olarak tanımlanan, cinsiyete dayalı bir nefret suçu terimidir.

Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet</span> kadınlık ve erkeklik arasındaki ayırt edici fiziksel, zihinsel ve davranışsal özellikler

Toplumsal cinsiyet, kadınlık ve erkeklik ile ilgili ve bunlar arasında ayrım yapan özellikler dizisidir. Bağlama bağlı olarak bu, cinsiyete dayalı sosyal yapıları ve cinsiyet kimliğini içerebilir. Çoğu kültür, cinsiyetin iki kategoriye ayrıldığı ve insanların birinin veya diğerinin parçası olarak kabul edildiği bir cinsiyet ikiliği kullanır; bu grupların dışında olanlar ikili olmayan şemsiye terim kapsamına girebilir. Güney Asya'daki hicralar gibi bazı toplumların "erkek" ve "kadın" dışında belirli cinsiyetleri vardır; bunlara genellikle üçüncü cinsiyetler denir.). Çoğu akademisyen, cinsiyetin sosyal organizasyon için merkezi bir özellik olduğu konusunda hemfikirdir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Cinsiyet bükücü, cinsiyetlerden beklenen rolleri büken kişidir. Cinsiyet bükme kimi zaman toplumsal aktivizm olarak görülür. Homofobi, transfobi, kadın düşmanlığı ve erkek düşmanlığına karşı çıkış olarak okunabilir. Kimi cinsiyet bükücüler doğumda kendilerine atanan cinsiyeti kabul ederler ancak onun gerektiği rollere bürünmeyi reddederler. Bu isyan androginos giysiler, tavırlar ve alışılagelmedik cinsiyet rolleri içerebilir. Kimi cinsiyet bükücüler kendilerini trans veya non-binary olarak tanımlayabilir. Akademik teorisyenlere göre bu kişiler "geleceğin bedenini inşa" faaliyeti de güdüyorlar.

Cinsiyet tarafsızlığı, politikaların, dilin ve diğer sosyal kurumların rolleri insanların cinsiyetine göre ayırt etmekten kaçınması gerektiği fikridir. Bu, bir cinsiyetin diğerinden daha uygun olduğu sosyal roller olduğu izleniminden kaynaklanan ayrımcılığı önlemek içindir. Tarih boyunca cinsiyet eşitliğindeki eşitsizlik, pazarlama, oyuncak, eğitim ve ebeveynlik teknikleri dahil olmak üzere toplumun birçok yönü üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Son yıllarda toplumsal cinsiyet tarafsızlığını artırmak için kapsayıcı dili kullanmaya ve eşitliği savunmaya toplumsal bir vurgu yapılmıştır.

Postgenderizm ya da Post Cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyetin kültürel, psikolojik ve sosyal olarak aşınmasından doğan

Nádleehi, Diné (Navaho) kültüründe, kadınsı bir erkek veya "kadınsı bir doğaya sahip" erkek kişidir. Bununla birlikte, nádleehi'nin toplumsal cinsiyet rolü de değişkendir ve ikili cinsiyetler ile tanımlanamaz. Bazı Diné insanları cinsiyet spektrumunda dört genel bireyi tanır: kadınsı kadınlar, erkeksi kadınlar, kadınsı erkekler ve erkeksi erkekler. Nádleehí, toplumsal cinsiyetini günden güne farklı bir şekilde veya yaşamları boyunca farklı dönemlerde, topluluktaki rolleri ve geleneksel olarak kadınlar veya erkekler tarafından düzenlenen törenleri yerine getirerek ifade edebilir. Bazen, bazıları yalnızca cinsiyet spektrumunun ortalarına yakın olan kişiler tarafından tutulabilecek pozisyonlara sahip olabilir. Çağdaş nádleehí modern, kızıldericilik iki ruhlu veya LGBT topluluklarına katılabilir veya katılmayabilir. Toplulukları tarafından nádleehí olarak tanınan dikkate değer kişiler, geleneksel dokumacı ve tören şarkıcısı Hosteen Klah (1867–1937) ve Haziran 2001'de 16 yaşında öldürülen Fred Martinez'dir.

Tecavüzle Mücadele Hareketi sosyopolitik bir harekettir. Kadına yönelik şiddetle ve kadınlara yönelik cinsel istismarla mücadele etmeye çalışan hareketin bir parçasıdır.

Feminist teoride, heteroataerkillik veya cisheteroataerkillik, cis erkeklerin ve heteroseksüellerin, cis dişilerin ve diğer cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin üzerinde yetkiye sahip olduğu sosyopolitik bir sistemdir. Bu terim, kadınlara yönelik ayrımcılıkla LGBTQ bireylere yönelik ayrımcılığın aynı cinsiyetçi sosyal ilkeden kaynaklandığını vurgular.

Sağlık mesleklerinde cinsiyet ayrımcılığı, kadın klinisyenlere karşı aşağılayıcı ve saldırgan yorumlar, düşük ücret ve ağırlıklı olarak erkek akranlardan gelen diğer ayrımcı eylemler yoluyla sözlü olarak ifade edilen tüm önyargı kültürünü ifade eder. Bu kadınlar, tıp alanında büyük ölçüde erkeklerin hakimiyeti altında olan güç konumlarının yanı sıra işe alım sürecinde sergilenen ve terfilerle de sınırlı olmayan ilk önyargıların bir sonucu olarak çalışma ortamlarında zorluklarla karşılaşıyorlar.

Çelişik duygulu cinsiyetçilik, cinsiyetçiliğin iki alt bileşeni olduğunu söyleyen teorik bir çerçevedir: düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçilik bu iki alt bileşendeki türlerdir.

Sandra Ruth Lipsitz Bem, androjenlik ve cinsiyet alanında çalışmaları ile tanınan Amerikalı bir psikologdur. Cinsiyet rolleri, cinsiyet kutuplaşması ve cinsiyet hakkındaki klişeler üzerine öncü çalışmaları, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kadınlar için doğrudan ve daha eşit istihdam fırsatlarına yol açmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet eşitliği</span> tüm cinsiyetlerin haklara, kaynaklara, fırsatlara ve korumalara eşit erişimi

Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eden bir insan hakları kavramıdır.