İçeriğe atla

Toplumsal cinsiyet eşitliği

İspanya'da toplumsal cinsiyet eşitliği talebini ifade eden bir duvar resmi, 2021

Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eden bir insan hakları kavramıdır.

Kişilerin insanlık onuru ve hakları açısından eşit olduklarını; kadınların ve erkeklerin eşit hak, fırsat ve imkânlara sahip olması gerektiği düşüncesini ifade eder.[1]

Önemi

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 5. maddesi cinsiyet eşitliğidir

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Birleşmiş Milletler'in, 2030 sonuna kadar ulaşılmayı hedeflediği 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında 5. maddededir. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları eylem çağrısında Toplumsa cinsiyet eşitliği amacı, "Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek” şeklinde ifade edilmiştir.[2] Kavramın önem kazanmasına neden olan koşular şu şekilde sıralanabilir:

  • Dünya üzerinde daha karmaşık hale gelen ve devam eden çatışma ve insani krizler, bunların kadınları ve kız çocukları savunmasız bırakması,
  • İlgili soruna en az neden olan, en yoksul ve en savunmasız kadınlar ve kız çocuklarının geri dönüşü olmayan çevresel bozulma ve doğal afetlerden en çok etkilenen kişiler olması
  • Artan çevresel krizlerin bugüne kadar elde edilen kazanımları yok etme tehlikesi
  • İklim krizinin ekonomik maliyetlerinin yanı sıra, yerinden edilme riskini ve zorunlu göçü arttırması,
  • Yoksulluk, istismar ve şiddete daha fazla maruz kalma durumunun kadınlar ve kız çocukları üzerinde orantısız bir etki yaratması.[3]

İstatistikler ve veriler

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İndeksi, 2015[4]

Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Farkı raporunda cinsiyet eşitsizliğinin değişimin "ekonomik katılım ve fırsat", "eğitimsel kazanımlar", "sağlık ve hayatta kalma" ve "siyasi yetkilendirme" olmak üzere 4 temel alanda ölçülür; elde edilen 0-100 arasındaki puan cinsiyetler arasındaki eşitliğini ne kadar sağlandığı olarak yorumlanır.[5]

2023'teki raporda, dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamındaki ilerlemenin aynı hızda devam etmesi durumunda ancak 131 yılda küresel cinsiyet eşitsizliğinin giderilebileceği öngörülmüştür.[5] Bu rapora göre 2023 itibarıyla dünyadaki hiçbir ülkede cinsiyet eşitliği yüzde 100 sağlanamamış; İzlanda cinsiyet eşitliği indeksinde yüzde 91,2 ile ilk sırada yer almıştır. İzlanda ile birlikte Norveç, Finlandiya, Yeni Zelanda, İsveç, Almanya, Nikaragua, Namibya, Litvanya ve Belçika’nın ilk 10’da yer aldığı raporda son sırada yüzde 40 ile cinsiyet eşitliği ölçümü ile Afganistan yer almıştır. Türkiye, yüzde 63,8 ile cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 129. sırada yer almıştır.[5]

Tarihçe

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinin Tarihi

CEDAW'a taraf olan ülkeler

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, dünyadaki feminist hareketlerin gelişim seyri içerisinde önem kazanmış bir kavramdır. Feminist hareketin önemli bir terimi olan toplumsal cinsiyet kavramı, özellikle 1970’lerden sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmış ve çeşitli politik metinlerde kendine yer edinmiştir.

Toplumsal cinsiyet kavramını kullanan ilk kişi John Money olarak bilinmektedir. Terim ilk olarak 1950’lerde Money’in interseks bireyler üzerinde yürüttüğü çalışmalarda kullanılmıştır.[6]

19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında gelişen birinci dalga feminist hareket içerisinde cinsiyet ve toplumsal cinsiyet arasında siyasi ve teorik açılardan bir ayrım yapılmamıştır.[7] Toplumsal Cinsiyet, evrensel sorunların dışında bireysel sorunların ele alınmaya başlandığı[8] ve 1960-1970 yıllarında gelişen ikinci dalga feminist hareket sırasında gündemlerden birisidir ve ikinci dalga feminist hareket içinde toplumun dönüşümünü hedefleyen radikal, reformcu ve kapsamlı talepler söz konusudur.[8] 1990’lardan itibaren gelişen üçüncü dalga feminist harekette ise kadınları sınırlayan ve baskı altında tutmaya çalışan konularla mücadele edilmiştir.[8]

Dünya kamuoyunda bu alandaki önemli gelişmelerden birisi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1975-1985 yılları arasındaki dönemin Kadın On Yılı olarak ilan edilmesidir. “Eşitlik, Kalkınma ve Barış” hedeflerine ulaşmayı amaçlayan Kadın On Yılının ana teması “İstihdam, Sağlık ve Eğitim” olarak belirlenmiştir.[9] Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 19 Aralık 1979’da kabul edilmiştir.[10] 4-15 Eylül 1995’te Birleşmiş Milletler’in gerçekleştirdiği taahhütler konferansı sonucu oluşan Pekin Deklarasyonu, hükûmetleri kadının güçlenmesi ve ilerlemesi, kadın-erkek eşitliğinin geliştirilmesi ve toplumsal cinsiyet perspektifinin ana politika ve programlara yerleştirilmesi konularında yükümlü kılmıştır.[9] 6-8 Eylül 2000'de Birleşmiş Milletler'in Binyıl Kalkınma Hedefleri’ni kabul etmesiyle, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek ve kadınları güçlendirmek” hedefi ortaya çıkmıştır.[11] Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, 2015 yılında Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında da yerini almıştır.

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketi ile ilgili gelişmeler

Türkiye'de İstanbul Sözleşmesi'ni Uygulanması için eylem

Türkiye, "Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi"ni (CEDAW) 1985 yılında imzalayarak resmi olarak kabul etmiş ve ardından 1986 yılında TBMM tarafından onaylanmıştır.[12] Türkiye’de 1990-1994 dönemine ait 6. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda kadın istihdamının artırılmasının içerisinde yer almıştır.[13] Türkiye'de 2002 yılında yürürlüğe giren Yeni Medeni Kanun, aile kurumu bağlamında eşitlik sağlamaya dönük düzenlemelere sahiptir.[14]

2011’de Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadın ve erkekler için toplum tarafından uygun görülen ve toplumsal olarak inşa edilen roller, eylemler ve davranışlar olarak tanımlanan toplumsal cinsiyet konusunda beliren eşitsizliklerin şiddetin hem kaynağı hem de sonucu olduğuna işaret etmekte ve bu eşitsizliklerle mücadele edilmesi gerektiğini içermektedir.[13] 20 Mart 2021 tarihinde Türkiye, Resmi Gazete’de yayımlanan kararla sözleşmeden çekilmiş ve çekilme süreciyle ilgili prosedürlerin ardından 1 Temmuz 2021’de durum resmiyet kazanmıştır.[15]

Öne Çıkan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketleri

Toplumsal Cinsiyet ve Kalkınma yaklaşımı, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini yaratan ilişkiler ağının ve mekanizmaların değiştirilmesi gerektiğini savunan[13] bir anlayıştır. 1980'lerde kadın hareketinin içinden, güneyli feminist yazından ortaya çıkmıştır.[16] Kadınların ikincilleştirilmesinin kadın ve erkek arasında tarihsel ve toplumsal biçimde inşa edilen ilişkiler bütünüyle ilişkili olduğu düşüncesinden hareketle sorunu aşmaya çalışan bir yaklaşım olarak kavramsallaştırılmıştır.[17]

Batılı ülkelerde 1960 sonlarından, Türkiye’de ise 1980 başlarından itibaren medyadaki hareketler hız kazanmıştır.[13] LGBTQIA+ bireyler ve diğer marjinalleştirilmiş, dışlanan gruplar yeni medya platformları üzerinden seslerini duyurabilecekleri, katılım imkânına sahip oldukları alanlar bulabilmiştir.[18]

Kavramlar ve terimler

Toplumsal Cinsiyet

“Toplumsal Cinsiyet” kavramı, “Bir toplumda kadınlar ve erkekler için kültür, gelenekler, eğitim, din ve diğer kurumlar tarafından uygun görülen toplumsal roller ve sorumluluklar, davranışlar, konumlar, beklentiler, güç ve ayrıcalıklar, hak ve fırsatlar” olarak tanımlanır.[3] Kadın ve erkeklerin toplumdaki eşitsiz konumlarının sorgulanmasıyla birlikte, “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği” ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” şeklinde kullanımlar yaygınlaşmıştır. Toplum ve kültür tarafından belirlenen cinsiyet eşitsizliklerini, eşitsiz güç ilişkilerini anlamak için de kullanılan bir kavram olan toplumsal cinsiyet ve beraberindeki güç ilişkileri, toplumun aile, eğitim, iş yaşamı, din vb. tüm kurumlarında sürekli yeniden üretilir.[19]

Cinsiyet Rolleri

Toplumsal cinsiyet, ailedeki sosyal etkileşim ve öğrenimlerle kazanılmaya başlar. Örneğin, oyuncaklar, kitaplar ve televizyon programları çocuğun toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin algısını şekillendirir.[20] Kızlar bebeklerle, mutfak araç gereçleriyle, ev içi işlerde kullanılan malzemelerin oyuncaklarıyla vb. oynamaya yönlendirilirken; erkekler arabalarla, tamirat malzemeleriyle, silahla vb. oynamaya yönlendirilmektedirler. Renkler (pembe, mavi) cinsiyet ile bütünleştirilmektedir.[20] Ders kitaplarında da anneler evi temizleyen, yemek yapan, çamaşır ve bulaşık yıkayan, çocuklarına bakan birisi olarak tanıtılırken erkekler ise karar veren, ailenin reisi ve evin giderlerini karşılamakla görevli birisi olarak gösterilmektedir.[21] Bunlar geleneksel cinsiyet rollerine dair örnekler arasındadır.

Cinsiyet Ayrımcılığı

Cinsiyet ayrımcılığı, bir kişinin cinsiyeti nedeniyle temel insan haklarından yararlanmasını engelleyen her türlü ayrımcılığı ifade eder.[22] Kişinin cinsiyetine dayalı olarak eşit olmayan veya dezavantajlı muamelelerden oluşur ve cinsiyetine, cinsiyet kimliğine veya cinsiyet ifadesine dayalı taciz/ayrımcılığı da içerebilir.[23] Cinsiyet ayrımcılığı, her yaştaki, her cinsiyetten bireyi olumsuz şekilde etkileyebilir ve eğitim, istihdam, sağlık hizmetleri ve siyasi katılıma eşit olmayan erişimden cinsel tacize ve şiddete kadar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.[22] Bireylerin eğitim, istihdam, sağlık hizmetleri, siyasi katılım ve diğer alanlarda fırsatlara erişimini sınırlayarak, onların yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olur.[24]

Engeller ve zorluklar

Cinsiyet Temelli Ayrımcılık

Geleneksel cinsiyet rollerine bağlılık ve buna ilişkin olarak kız ve erkek çocuklarına biçilen değerin farklılaşması, bu çocuklara gösterilen muamelelerin de farklılaşmasına yol açmaktadır. Özellikle ataerkil aile yapısının baskın olduğu toplumlarda, hemen her alanda bu farklılaşma kız çocuklarının aleyhine gelişmektedir. Bu alanların en başında ise eğitim gelmektedir.[25] Yoksulluk, coğrafi izolasyon, azınlık statüsü, engellilik, erken evlilik ve hamilelik, cinsiyete dayalı şiddet ve kadın ile erkeğin statüsü ve rolüne ilişkin geleneksel tutumlar, çocukların ve gençlerin eğitime katılım haklarını kullanmalarını engelleyen birçok engel arasındadır.[26] Eşit olmayan maaşlar ve terfi olanaklarındaki sınırlar, kadın istihdamını etkilemektedir. Bu duruma karşı “Eşit işe eşit ücret” talepleri dile getirilmektedir. Kadınlar ve erkekler arasında var olan ücret eşitsizlikleri, 1980 ve 1990’lardan itibaren imalat sanayi üretiminin daha düşük maliyet ve ücret düzeylerine sahip yoksul ülkelere kaymasıyla yeni bir boyut kazanmıştır.[13] Bir zamanlar iş bulabilen kadınlar işlerini kaybetmeye başlamasında bu sektörlerde erkek işçilerin yoğunluklu olarak çalışması ve nitelikli olarak görülen teknolojinin makine kullanım becerisi talep etmesidir; kadın emeği bu donanıma sahip olmadığı gerekçesiyle niteliksiz olarak kabul edilip bu alanlardan dışlanmaktadır.[13]

Cinsiyet Rollerine Dayalı Stereotipler

Cinsiyet rolleri stereotipleri, geleneksel ve eşitlikçi roller olarak ele alınmakta; kadının geleneksel rolleri ev işlerinden ve çocuklardan sorumlu olma, iş hayatında aktif olamama vb. iken, erkeklerin ev reisliği ve evin geçimini sağlama vb. rolleri bulunmaktadır.[27]

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm Eğilimleri 2020 raporunda, stereotipleşmiş kadın tabusu dolayısıyla kadın ebeveynlerin veya ebeveyn olma ihtimali yüksek görülen kadın adayların iş başvurularında yüksek oranda elendiği bilgisi sunulmuştur.[28]

Kadına Yönelik Şiddet

Erkeklerin kadınlara göre üstünlükleri, avantajları ve iktidarı üzerine kurulu olan erkek egemen sistemde, erkeklerin kadınlara sistematik olarak uyguladıkları şiddet şekli, “Kadına Yönelik Şiddet” olarak tanımlanmaktadır. Erkekler güç göstermek, kontrol etmek, cezalandırmak, öfke boşaltmak amacıyla şiddet içerikli davranış biçimleri sergilemektedirler.[13] Şiddet biçimleri arasında fiziksel şiddet, sözel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, dijital şiddet, flört şiddeti, ısrarlı takip, cinsel şiddet, cinsel taciz sayılmaktadır.[13] Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz, namus cinayetleri, bekaret kontrolü gibi nedenlerle kadınlar mağdur olmaktadır.[13]

Türkiye’de 1987 yılında kadına yönelik şiddete karşı Dayağa Karşı Kampanya düzenlenmiştir. 4 Nisan 1987’de Çankırı’da hakim Mustafa Durmuş’un verdiği “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.” şeklindeki karar İstanbul ve Ankara’da protestolara yol açmıştır.[13] Ülkede, 2012 yılında 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.[13] Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’de erkekler tarafından 334 kadın öldürülmüş, 245 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur.[29] Türkiye’de kadına yönelik şiddetten ölen kadınların anısını yaşatmak üzere “Anıt Sayaç” internet sitesi yayına alınmıştır.[30]

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışmalar

İzlanda, 2017’de hem kamu hem de özel sektördeki işverenlerden cinsiyet, etnik köken, cinsel eğilim ya da milliyete bakılmaksızın eşit işe eşit ücret ödemelerini bir sertifikayla kanıtlamalarını zorunlu kılan ilk ülke olmuştur.[31]

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2009 yılında başlatılan “Özel Sektör için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mührü” uygulaması, bir firmadaki tüm uygulama planları ve programlama süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının hayata geçirilmesini amaçlar. Çok sektörlü işbirliğiyle oluşturulan ve uluslararası normlara dayanılarak şekillendirilen küresel standartların hayata geçirilmesi sonunda, sertifika programını başarıyla tamamlayan katılımcı şirketler, Eşitlik Mührü ile ödüllendirilir.[32]

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 2013-2016 arasında kadın istihdamını artırmayı ve kadınların iş hayatında daha iyi koşullara erişmelerini hedefleyen "Kadınlar İçin Daha Çok ve Daha İyi İşler: Türkiye’de Kadınların İnsana Yakışır İşlerle Güçlendirilmesi" projesini gerçekleştirmiştir.[33]

Türkiye üniversitelerinde 2007'den itibaren cinsel şiddetle mücadele birimleri (CTS) kurulmaya başlanmıştır. ilk girişim, 2007 yılında Sabancı Üniversitesi’nde “Cinsel Tacize Karşı Önlem ve İlkeler Belgesi”nin yayımlanması ve bu alanda çalışmak üzere Cinsel Tacize Karşı Komitenin kurulmasıdır. 2011 yılında Ankara Üniversitesi'nde ve 2012 yılında Boğaziçi Üniversitesi'nde kurulan birimler ise devlet üniversitelerindeki ilk girişimlerdir. 2021 yılı itibarıyla sayıları yirmiyi aşan bu birimlerin oluşturduğu bir Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Üniversitelerarası İletişim Ağı (CTS Ağı) mevcuttur.[34] 2015 yılında, sosyolog Yıldız Ecevit’in de katkılarıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi, YÖK Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.[35] Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM), Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusundaki farkındalık yaratmak, kadını güçlendirmek ve adaletsizliği ortadan kaldırmak için eğitimler ve projeler düzenlemektedir.[36]

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler kadınların siyasal haklarına ilişkin sözleşme, Anayasa Mahkemesi'nin kadınların evlenmeden önceki soyadlarına ilişkin kararı, toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında bazı hukuki kazanımlar olarak gösterilebilir.[37]

Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili organizasyonlar

Ulusal ve Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kuruluşları

BM Kadın Birimi (UN Women), toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesi için çalışan organizasyonlardan birisidir. Kurum, haklarını küresel ölçekte savunduğu kadınlar ve kız çocuklarının ihtiyaçlarının tüm dünyada karşılanmasına yönelik ilerlemeyi hızlandırmak için kurulmuştur.[38]

Avrupa Kadın Lobisi (European Women’s Lobby), Avrupa Birliği’ndeki en büyük şemsiye kuruluş olarak 1990’da kurulmuştur ve 2000’den fazla kadın örgütü bünyesi altında bulundurmaktadır.[39]

Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü (EIGE), AB’ye eşitliği sağlama, cinsiyetçilik, geçmişte cinsiyete dayalı ayrımcılık gibi konularda yardımcı olmayı ve destek vermeyi hedeflemektedir.[40]

2013 yılında Avrupa film endüstrisinde çalışan bir grup kadın tarafından kurulan EWA Network, film endüstrisinde çalışan kadınlara karşı yapılan haksızlık ve eşitsizlik karşısında çalışmalar yürütmektedir.[41]

25 Ekim 1990 tarihinde Türkiye’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü kurulmuştur.[14]

Kadına yönelik şiddete karşı kadın dayanışmasını gerçekleştirmek ve birlikte mücadele etmek için Türkiye’deki kadın hareketinin kurduğu ilk bağımsız kurumlardan bazıları şunlardır: Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı (1990), Kadın Dayanışma Vakfı (1991), Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği (1993), KAMER (Kadın Merkezi) (1997). Ayrıca 1997’de kadınların politikaya katılma ve seçilme oranını arttırmak amacıyla KA-DER ( Kadın Adayları Destekleme Derneği).[13]

İlgili yayınlar

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İle İlgili Çalışmalar

1970’li yılların ikinci yarısından itibaren “erkekler” ve “erkeklikler” üzerine yapılan eleştirel çalışmalar, farklı disiplinlerden gelen akademisyenlerin ve aktivist grupların katkılarıyla giderek genişleyen bir literatürün ortaya çıkmasını sağlamıştır.[42]

Feminist hareketler, sosyal bilimlerde kadın çalışmalarının gelişimini etkilemiştir.[13]

1980’lerde başlayan kentsel feminizm hareketleri, kadınların kentteki dezavantajlı durumunu incelemeye ve bu alanda akademik metinler ortaya koymaya başlamıştır.[13]

1987 yılında yayınlanan Duygu Asena’nın ilk kitabı Kadının Adı Yok, “cinsellik, kadın erkek eşitliği, ataerkillik, feminizm ve kadının iğdiş edilmesi” gibi konulara değinmesi yönüyle önemli bir kitaptır.[43]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Mine Koyuncu Şahin, Aysel Esen Çoban, Aysel Korkmaz (2018). "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Türk Eğitim Sistemindkei Yeri: Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Gözünden". Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Dergisi. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  2. ^ "Cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek –". Surdurulebilirkalkinma.gov.tr sitesi. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2023. 
  3. ^ a b "Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Temel Kavramları" (PDF). 12 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  4. ^ "Gender Equality Index | Compare countries | European Institute for Gender Equality". eige.europa.eu. 9 Şub 2024. 
  5. ^ a b c "Global Gender Gap Report 2023" (PDF). World Economic Forum. 2023. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  6. ^ Şahin, Merye (Eylül 2020). "Dünyada Toplumsal Cinsiyet Karşıtı (Anti-Gender) Hareketler". Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 20 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  7. ^ Örnek, Serdar (2015). "ABD'de Kadın Haklarının Gelişimi" (PDF). KOSBED. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Aralık 2023. 
  8. ^ a b c Taş, Gün (2016). "Feminizm Üzerine Genel Bir Değerlendirme: Kavramsal Analizi, Tarihsel Süreçleri Ve Dönüşümleri". Akademik Hassasiyetler. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  9. ^ a b "5-9 Haziran 2000 tarihleri arasında NewYork'ta gerçekleştirilen "Kadın 2000: 21.Yüzyıl İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Kalkınma ve Barış" (PEKİN+5) BAŞLIKLI Birleşmiş Milletler Genel Kurul Özel Oturumunun hazırlık dönemi ve sonuçları hakkında bilgi notu" (PDF). 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  10. ^ "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi". İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi web sitesi. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  11. ^ "Seçenek Yaratmak" (PDF). 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  12. ^ "KADINA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ORTADAN KALDIRILMASI SÖZLEŞMESİ (CEDAW)". 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  13. ^ a b c d e f g h i j k l m n Saygılıgil, Feryal. "Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları" (PDF). İstanbul Üniversitesi Açık ve uzaktan Eğitim Fakültesi. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  14. ^ a b "Kadınlara Yönetlik Yasal Düzenlemeler". Kadem.org.tr. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  15. ^ "İstanbul Sözleşmesi". 8 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2023. 
  16. ^ Atakan, Ayşe Gönüllü (29 Nisan 2016). "Ana Akım Kalkınma Lıteratürüne Alternatif Bir Bakış Açısı: Kadın-Toplumsal Cinsiyet ve Kalkınma Yaklaşımının Ortaya Çıkış ve Gelişimi". Sosyoloji Araştırmaları Dergisi. 19 (1): 1-33. ISSN 2148-9947. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  17. ^ "Türkiye ve TR83 Bölgesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma" (PDF). []
  18. ^ "TOPLUMSAL CİNSİYET TARTIŞMALARI" (PDF). 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  19. ^ "TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ YERİ: OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GÖZÜNDEN". 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  20. ^ a b "ANNE-BABALARIN ÇOCUKLARINI YETİŞTİRİRKEN BENİMSEDİKLERİ TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ TUTUMLARI" (PDF). 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  21. ^ "Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Günlük Hayattaki Yansımaları: Çorum/Alaca Örneği". 23 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  22. ^ a b "Gender Discrimination: Inequality Starts in Childhood". 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  23. ^ "Gender Discrimination". 2 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  24. ^ "Gender Equality". 20 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  25. ^ "SOSYAL HİZMET BAKIŞ AÇISIYLA TOPLUMSAL CİNSİYET AYRIMCILIĞI NEDENİYLE TEMEL EĞİTİMDEN KOPAN KIZ ÇOCUKLARI SORUNU". 26 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  26. ^ "What you need to know about how UNESCO advances education and gender equality". 12 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  27. ^ Ük, Zuhal ÇİLİNGİR (24 Temmuz 2019). "Toplumsal cinsiyet stereotiplerinin Kadınlar Günü reklamları üzerinden değerlendirilmesi". Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi (24): 1-16. doi:10.18092/ulikidince.519009. ISSN 1307-9832. 8 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  28. ^ Marie Froehlicher, Lotte Knuckles, Griek Azadeh Nematzadeh ,Lindsey Hall, Nathan Stovall (5 Şubat 2021). "Gender equality in the workplace: going beyond women on the board". 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  29. ^ "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2022 Yıllık Veri Raporu". 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  30. ^ "Anıt Sayaç : Şiddetten Ölen Kadınlar İçin Dijital Anıt". anitsayac.com. 2 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  31. ^ "İzlandalı Kadınlar Kazandı: Şirketlere Eşit İşe Eşit Ücret Sertifikası Zorunluluğu". Bianet.org. 11 Mart 2017. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  32. ^ "Çalışma Hayatındaki Kadınlara UNDP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mührü". 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  33. ^ İsveç, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) aracılığıyla (6 Temmuz 2015). "Kadınlar için Daha Çok ve Daha İyi İşler: Türkiye'de Kadınların İnsana Yakışır İşlerle Güçlendirilmesi". www.ilo.org. 11 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  34. ^ Kalem, Seda (10 Haziran 2021). "Feminist Mücadelenin Üniversitedeki Ayağı: CTS Birimleri". Fe Dergi: Feminist Eleştiri 13,. 6 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  35. ^ "Feminist Mücadelenin Üniversitedeki Ayağı: CTS Birimleri". 6 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  36. ^ "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimlerimiz". Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri web sitesi. 20 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  37. ^ "Soyadında kazanım: "Hukuki boşluğun doldurulması gerekecek"". www.ilksesgazetesi.com. 28 Nisan 2023. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  38. ^ "Türkiye'de BM Kuruluşları". Turkiye.un.org/. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  39. ^ "women lobby". womenlobby.org/. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  40. ^ "European Institute for Gender Equality". 8 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  41. ^ "European Women's Audiovisual network". Ewawomen.com sitesi. 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  42. ^ "Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları" (PDF). 8 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Aralık 2023. 
  43. ^ Topkara, Emine (2016). "Duygu Asena'nın "Kadının Adı Yok" eserine feminist bir yaklaşım" (PDF). Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Maskülizm esas olarak erkeklerin deneyimleri üzerine kurulmuş toplumsal teori ve politik bir hareket tarzıdır. Maskülizmin çoğu sözcüsü bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet (gender) eşitsizlik ve erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Maskülizmi savunan kişiye "maskülist" denir. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist bir teorisyen olan Ernest Belfort Bax idi. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.

Erkek düşmanlığı erkeklerden nefret etme, aşağılama ve her türlü önyargıyı içeren bir cinsiyet ayrımcılığıdır. Sosyal dışlama, cinsiyetçilik, kin, kadın merkezcilik (gynocentrism), alay, erkeklerin aşağılanması, erkeklere şiddet uygulanması ve erkeklerin cinselleştirilmesi gibi çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir.

Cinsiyetçilik, kişinin cinsiyetine veya toplumsal cinsiyetine dayalı önyargı veya ayrımcılıktır. Cinsiyetçilik herkesi etkiler. Basmakalıplarla ve toplumsal cinsiyet rolleriyle bağlantılıdır, ve bir cinsiyetin veya toplumsal cinsiyetin doğası gereği diğerinden üstün olduğu inancını içerebilir. Aşırı cinsiyetçilik kadın düşmanlığını, cinsel tacizi, tecavüzü ve diğer cinsel şiddet biçimlerini teşvik edebilir. Cinsiyet ayrımcılığı cinsiyetçiliği kapsayabilir. Bu terim, insanlara cinsiyet kimlikleri veya toplumsal cinsiyet veya cinsiyet farklılıklarına dayalı ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı özellikle işyeri eşitsizliği açısından tanımlanmaktadır. Sosyal veya kültürel gelenek ve normlardan ortaya çıkabilir.

Feminist hareket kadınlara oy hakkı, eğitim olanaklarının geliştirilmesi, erkek-kadın arasındaki gelir adaletsizliğinin indirgenmesi, boşanmada erkeklerin çıkarına olan prosedürlerin nötrlenmesi, kadınların gebelik ve kürtaj gibi konularda kendi başlarına karar alabilmesi ve gelir edinme gibi konularda batı toplumlarına köklü değişiklikler getirmiştir. Harvard Psikoloji Profesörü Steven Pinker'a göre feminizm ev içi şiddeti ve hatta eşleri tarafından öldürülen erkek sayısını altıda bir oranında azaltan bir faktör olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyetler arası ücret farkı</span>

Cinsiyetler arası ücret farkı, Türkiye İstatistik Kurumu'nun tanımına göre erkekler ve kadınlar arasındaki ücret farkının erkek ücreti içindeki yüzdesidir. Avrupa Birliği'nin tanımı göre ise erkek ve kadınların ortalama brüt saatlik ücretleri arasındaki farkın, erkeklerin ortalama brüt saatlik ücreti içindeki yüzdesidir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet eşitsizliği</span>

Cinsiyet eşitsizliği, bireylerin cinsiyetlerine göre maruz kaldıkları eşit olmayan davranışlar, tutumlar ve algıları anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Kökeni, toplumsal cinsiyet rollerindeki farklılıklardır. Cinsiyet sistemleri genellikle kesin hatlarla ikiye ayrılmış ve hiyerarşik yapıya sahiptir; cinsiyet ikiliği sistemleri günlük yaşamın sayısız boyutunda kendini gösteren eşitsizlikleri yansıtabilmektedir. Cinsiyet eşitsizliği deneysel temellere dayandırılmış ya da toplumsal olarak kabul edilmiş ayrıcalıklardan kaynaklanır.

Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın-erkek eşitliğini ve kadın hakları savunuculuğunun uluslararası alanda yapılması yönünde kavram ve yaklaşımların geliştirilmesini ifade eden terimdir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın/erkek olarak iki cinsiyetin toplumsal ve kültürel etkilerinden kaynaklı olan yaşam biçimi baz alınarak değerlendirilen toplumsal cinsiyet kavramının uluslararası zeminde incelenmesini ele alır. Cinsiyet sonradan değil doğuştan var olur, bu nedenle bu konuda bir seçim yapılması söz konusu değildir. Türk Dil Kurumu'na göre cinsiyet; "bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren bir yaratılış, eşey, cinslik, seks" şeklinde tanımlanmıştır. Bu doğrultuda cinsiyet (eşey) kavramını akabinde takip eden bir sonraki kavram ise toplumsal cinsiyet olarak ele alınır. Toplumsal cinsiyetin, cinsiyetten ayrılmasındaki temel etken ise toplum tarafından sosyokültürel açıdan tanınarak buna göre şekillendirilmek istenmesidir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının son halkası olarak ilgili otoritelerce ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">HeForShe</span> Cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşması için dayanışma hareketi

HeForShe, Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi tarafından 2014'te, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygın hâle getirilmesi için başlatılan dayanışma hareketidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sosyo-ekonomik ve politik bir sorun olarak tanımlanması düşüncesine dayanmaktadır. Amacı, erkeklerin ve erkek çocuklarının toplumlarda yaygın durumdaki eşitsizliğin nedeni ve egemen kültürünün etkisinin farkına vararak eşitliğe dahil edilmesidir. Hareketin logosunda kadın ve erkek sembolleri yan yanadır ve bu kadın ve erkek birliğini temsil eder. Dayanışma Eylül 2020 itibarıyla 3,3 milyon taahhüte ulaştı.

Postgenderizm ya da Post Cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyetin kültürel, psikolojik ve sosyal olarak aşınmasından doğan

Eşit işe eşit ücret, aynı iş yerindeki kişilere eşit ücret verilen işçi hakları kavramıdır. Çoğunlukla cinsiyete dayalı ücret farkı ile ilgili olarak cinsel ayrımcılık bağlamında kullanılır. Eşit ücret, temel ücret, aylık dışı ödemeler, ikramiyeler ve ödenekler dahil olmak üzere tüm ödeme ve yardımlarla ilgilidir. Bazı ülkeler, eşit ücret konusunda diğerlerinden daha hızlı hareket etti.

Feminist teoride, heteroataerkillik veya cisheteroataerkillik, cis erkeklerin ve heteroseksüellerin, cis dişilerin ve diğer cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin üzerinde yetkiye sahip olduğu sosyopolitik bir sistemdir. Bu terim, kadınlara yönelik ayrımcılıkla LGBTQ bireylere yönelik ayrımcılığın aynı cinsiyetçi sosyal ilkeden kaynaklandığını vurgular.

<span class="mw-page-title-main">BM Kadın Birimi</span> BM kuruluşu

BM Kadın Birimi olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur.

Güney Kore'deki cinsiyet eşitsizliği, Güney Kore'de kadın ve erkeklerin karşılaştığı eşitsiz fırsatları ve muameleyi ifade eder. Köklü ataerkil ideolojilerden ve uygulamalardan gelen Güney Kore'deki cinsiyet eşitsizliği, sürekli olarak dünyanın en yüksek oranına sahip ülkelerden biri olarak gösteriliyor. Cinsiyet eşitsizliği özellikle Güney Kore'nin ekonomisinde ve siyasetinde yaygın olsa da, sağlık ve eğitimde iyileşme göstermiştir.

Cinsiyet ve kalkınma, ekonomik gelişme ve küreselleşmenin insanlar üzerinde konumları, cinsiyetleri, sınıf geçmişleri ve diğer sosyo-politik kimlikleri temelinde yarattığı farklı etkiyi anlamak ve ele almak için feminist bir yaklaşım uygulayan disiplinler arası bir araştırma ve uygulamalı çalışma alanıdır. Kalkınmaya yönelik katı bir ekonomik yaklaşım, bir ülkenin kalkınmasını istihdam yaratma, enflasyon kontrolü ve yüksek istihdam gibi niceliksel terimlerle ele alır; bunların tümü, bir ülkenin 'ekonomik refahını' ve bunun sonucunda ülke halkının yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar. Ekonomik kalkınma açısından yaşam kalitesi, kaliteli eğitim, tıbbi tesisler, uygun fiyatlı konut, temiz çevre ve düşük suç oranı dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere gerekli haklara ve kaynaklara erişim olarak tanımlanır. Cinsiyet ve kalkınma, bu faktörlerin birçoğunu dikkate alır; ancak toplumsal cinsiyet ve kalkınma, bu konuların kültür, hükûmet ve küreselleşmenin iç içe geçmiş bağlamında ne kadar çok yönlü olduğunu anlamaya yönelik çabaları vurgular. Bu ihtiyacı hesaba katarak, toplumsal cinsiyet ve kalkınma, etnografik araştırmayı, araştırmacıyı fiziksel olarak çevreye ve incelenenlerin günlük rutinine daldırarak belirli bir kültürü veya insan grubunu inceleyen araştırmayı, kalkınma politikasının nasıl olduğunu kapsamlı bir şekilde anlamak için uygular. uygulamalar, hedeflenen grupların veya alanların günlük yaşamını etkiler.

Cinsiyet Gelişim Endeksi (CGE)(GDI), cinsiyet eşitliğini ölçmek için tasarlanmış bir endekstir.

<span class="mw-page-title-main">Serpil Sancar</span>

Serpil Sancar, feminist siyaset bilimci, akademisyen, yazar.

İş hayatında kadın olma konusu, “Toplumsal Cinsiyet” ve “Kadın Çalışmaları” gibi alanlar içerisinde değerlendirme konusu yapılan bir başlıktır. Ataerkilliğin olduğu toplumlarda, üretime katılım erkeklerin sorumluluk alanı olarak görülürken, kadınlar “çocuk doğurmak, sağlıklı şekilde büyütmek ve evin düzenini korumak” ile sorumlu görülür. Bu anlayışın bir sonucu olarak, “kadınların çalışma hayatında geri planda kalması” söz konusudur.