İçeriğe atla

Toplum 5.0

Toplum 5.0 ya da bir başka deyişle ‘‘süper akıllı toplum’’, dijitalleşme ve yapay zekânın toplumsal yaşamdaki etkilerinin her yönüyle değerlendirildiği, insanların makine ve robotlarla ilişkisinin en verimli biçimde sağlandığı, büyüme ve kalkınmayı amaçlayan bir toplum modelidir.

Toplum 5.0’ın merkezinde insan ve insanın yaşam kalitesi yer almaktadır. Toplum 5.0 ideali gelecekte meydana çıkabilecek gelişmelerin toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduran oldukça geniş ve derin bir bakış açısına sahiptir. Bu bakış açısının dayanak noktası, teknolojik yenilikleri topluma en verimli şekilde entegre etmek, toplumsal sorunlara çözüm üretmek ve teknolojiyi insanların çıkarları doğrultusunda kullanarak toplumun refah seviyesini artırmak suretiyle insan merkezli bir toplum meydana getirmektir.

Toplum 5.0 Kavramının Ortaya Çıkışı

Yirminci yüzyılın sonlarına doğru nesnelerin interneti (internet of things), yapay zekâ ve robotik gibi dijital teknolojilerin ortaya çıkması ve bu teknolojilerin dünya çapında uygulanabilir hale gelerek, küresel çapta bir işlerlik kazanması (ya da birçok ülke ve toplum tarafından potansiyel olarak uygulanabilir olması) sosyal ve iktisadi yaşamda bir değişim ve dönüşüm süreci başlatmıştır. Bu değişim-dönüşüm süreci Almanya’da Endüstri 4.0 kavramı ile tanımlanarak somut hale getirilmeye çalışılırken, Japonya’da dijital dönüşüm çağının birey merkezli ‘‘süper akıllı toplum’’ felsefesi üzerine inşa edilmesi gerektiğini düşünenler ise Toplum 5.0 kavramını geliştirmişlerdir.

Toplum 5.0 kavramı ilk olarak Japonya’nın 5. Bilim ve Teknoloji Temel Planı’nda dile getirilmiştir. Organizasyon sırasında bu kavram, siber alan (sanal dünya) ve fiziksel alanın (gerçek dünya) tümleşik hale getirilmesiyle gelecekte şekillenmesi istenilen toplum modeline işaret ettirilmiş, ulaşılması amaçlanan bu ideal toplum modeli de ‘‘süper akıllı toplum’’ ifadesiyle tanımlanmıştır. Süper akıllı toplum kavramı ise ‘‘ürünlerin ve hizmetlerin ihtiyaç duyan bireylere, ihtiyaç duydukları ölçüde ve zaman diliminde iletildiği; cinsiyet, yaş bölge gibi farklılıkların dikkate alınarak, bu farklılıklar doğrultusunda toplumu oluşturan her bireyin yüksek kalitede hizmet alabildiği bir toplum’’ şeklinde açıklanmıştır.

Toplum 5.0 kavramının daha geniş kitlelere ulaşması, tartışılmaya başlanması ve küresel çapta literatürde yer edinmesi 2017'de Almanya’nın Hannover şehrinde düzenlenen global ölçekte geniş katılımcı yelpazesine sahip, en kapsamlı teknoloji ve ticaret fuarlarından biri olan CeBIT’de Japonya başbakanı Shinzō Abe’nin verdiği demeç sırasında, Toplum 5.0 kavramının önemine dair yaptığı vurguyla vuku bulmuştur. Shinzō Abe’nin konuşması sırasında Toplum 5.0 kavramının üzerinde durması, katılımcılar başta olmak üzere, bu kavramın geniş kitleler tarafından bilinirlik kazanmasına ve benimsenmesine olanak sağlamıştır.[1]

Toplum 5.0’ın Tarihsel Gelişimi

Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu, Toplum 5.0’ın tarihsel bir zemin üzerine oturtulup gelişim sürecinin bütünüyle analiz edilebilmesi amacıyla, ilk insandan bugüne kadar gelinen tarihsel süreci beş farklı döneme ayırarak ele almaktadır. Bu bağlamda Toplum 5.0 evresine gelinene kadar insanlık tarihi sırasıyla; Toplum 1.0, 2.0, 3.0 ve günümüzde hala geçerliliğini korumakta olan Toplum 4.0 (bilgi toplumu) olarak adlandırılan evrelere tanık olmuştur.[2][3]

Toplum 1.0 (Avcı-Toplayıcı Toplum)

Tabiat ile uyum içerisinde yaşayan avcı toplayıcı insan gruplarını ifade etmek için kullanılan terimdir. M.Ö yaklaşık 13.000’e kadar insanların küçük topluluklar ya da kabileler biçiminde avcılık, balıkçılık ve bitkilerin doğadan elde edilmesiyle yaşamlarını sürdürdükleri bilinmektedir. Bu toplum yapısında insanların gereksinim duydukları maddi mallar, av silahları, inşaat aletleri, tuzaklar ve pişirme aletleriyle sınırlı olduğundan dolayı toplumun üyeleri arasında sahip olunan maddi varlıkların sayısı ve çeşidi bakımından pek az fark bulunmaktadır. Bu bağlamda bu tür toplumlarda daha az eşitsizliğe rastlanır ve belirgin bir zengin-yoksul ayrımı yoktur. Topluluğu oluşturan insanlar arasındaki konum farklılıklarının cinsiyet ve yaş (deneyim) olmak üzere iki temel değişkenle sınırlandığı bu toplum yapısı uygarlık tarihinin başlangıcı olarak değerlendirilmektedir.

Toplum 2.0 (Tarım Toplumu)

M.Ö 13.000’li yıllarda başlayarak, M.S 1700’lü yılların sonuna kadar uzanan süreçte, tarımsal üretime, artan organizasyon ve ulus inşasına dayalı grupların toplum yapısına verilen terimsel ifadedir. Bu tür toplumların ekonomisi tarıma dayalıdır ve nüfusun büyük çoğunluğu tarım sektöründe çalışmaktadır. Bu nedenle bu toplum yapısında refah düzeyi ekin yetiştiriciliğinden bağımsız olarak düşünülemez. Yerleşik hayata geçiş, hayvancılık faaliyetleri ve hayvanların evcilleştirilmeye başlanması bu toplum yapısında meydana gelen önemli gelişmeler arasında yer almaktadır.

Toplum 3.0 (Sanayi Toplumu)

Sanayileşmenin, sanayi devrimi yoluyla teşvik edilmesini sağlayan ve bu gelişmeler ışığında seri üretimin mümkün kılındığı bir toplum yapısına karşılık gelmektedir. Sanayi toplumu kavramı, İngiltere’de 1700’lerin ikinci yarısında başlayarak, 1800’lerin başına dek süren endüstrileşme süreci ile bu sürecin toplumsal yaşamda meydana getirdiği değişimler neticesinde kullanılmaya başlanmıştır. Endüstrileşmenin toplumsal yaşamda meydana getirdiği değişimler arasında; üretimin fabrikalarda yapılır hale gelmesiyle birlikte ev ve işyerinin birbirinden ayrılması, artan iş bölümü, fabrikalardan kaynaklı olarak kent yapısının değişmesi ve burjuvazinin toplumun üst ve saygın bir kesimi olarak ortaya çıkması bulunmaktadır.

Toplum 4.0 (Bilgi Toplumu)

Bilgi ağlarını birleştirerek katma değer sağlayan bir toplum yapısını ifade etmektedir. 1900’lü yılların sonuna doğru bilgisayarların ortaya çıkması ve gelişen bilişim teknolojileriyle birlikte artan enformasyon paylaşımı Toplum 4.0 kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu toplum yapısında ekonomi enformasyon temellidir ve üretim maddi mallardan ziyade bilgiyi yaratan, kullanan ve saklayan elektronik cihazlar ile bilgisayara odaklanmıştır.

Toplum 5.0 (Süper Akıllı Toplum)

İnsanlığın tarihsel süreçteki beşinci dönemi olarak değerlendirilen Toplum 5.0, Toplum 4.0 yapısı üzerine kurgulanmıştır. Toplum 5.0, teknolojinin insanlığın yararına kullanıldığı, refah seviyesi yüksek, insan merkezli bir toplum yapısını ön görmektedir.

Toplum 5.0 ve Getirdiği Yenilikler

Toplum 5.0 birey ve toplumu merkeze alması bakımından Endüstri 4.0’dan ayrılmaktadır. Endüstri 4.0'ın sanayi devrimi sonrası ortaya çıkması ve dolayısıyla endüstriyel faaliyetlere odaklanıyor olması, odak noktası sosyal refah ve bireylerin mutluluğu olan Toplum 5.0 ile arasındaki en temel farktır. Toplum 5.0’ın ortaya koyduğu yeni gelişmelerin başında, gerçek dünya ile sanal dünyanın tamamen bütünleşmiş hale getirilmesi gelmektedir. İçerisinde bulunduğumuz bilgi toplumunda, birbirinden bağımsız kaynaklardaki enformasyonların sistemler arası entegrasyonunun zayıf olduğu görülmektedir. Çok büyük bir hızla artmakta olan veri hacmi, büyük bir bilgi kirliliğini de beraberinde getirmekte ve bu durum mevcut veri havuzu içerisinde ihtiyaç duyulan bilgilerin bulunmasını ve analiz edilmesini zorlaştırmaktadır. Toplum 5.0 ile şimdiye kadar fonksiyonlarını birbirlerinden bağımsız şekilde gerçekleştiren ‘‘nesneler (things)’’ ile ‘‘sistemler’’ siber alan aracılığıyla birbirlerine bağlanarak tümleşik bir yapıya bürüneceklerdir. Bu kapsamda çeşitli alanlarda işlev gören farklı sistemlerin otomasyon yoluyla birbirleriyle bütünleşik halde çalışmaları planlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda yapay zekâ, nesnelerin interneti ve büyük veri gibi mevcut teknolojilerin aktif olarak kullanılması söz konusudur.[1]

Günümüz bilgi toplumunda, bireyler siber ortamda çeşitli veri tabanlarına internet aracılığıyla erişerek bilgi, aramakta ve bu bilgileri analiz etmektedir. Toplum 5.0 ideallerinin gerçekleştirilmesiyle, siber alandaki büyük veriler yapay zekâ tarafından hızlıca analiz edilecek ve elde edilen sonuçlar fiziksel alandaki kullanıcılara geri bildirim olarak iletilecektir. Toplum 5.0’ın sunduğu tüm yeni gelişmeler şimdiye kadar çözüm aranan fakat henüz herhangi bir çözüm bulunamamış toplumsal problemlere yenilikçi, insan temelli ve kalıcı çözümler getirerek teknolojinin merkeze alındığı dünya düzeninden insan odaklı bir dünya düzenine evrilme amacı taşımaktadır.[4]

Toplum 5.0’ın Hedefleri

Japonya tarafından bir büyüme ve kalkınma stratejisi olarak tanımlanan Toplum 5.0’ın benimsenerek hayata geçirilebilmesi ve bu strateji kapsamında, orta ve uzun vadeli büyümenin sağlanabilmesindeki ana etmen; Endüstri 4.0’ın beraberinde getirdiği nesnelerin interneti, yapay zekâ, robotik ve büyük veri gibi yeni teknolojilerin endüstriye ve sosyal yaşama entegre edilebilmesinden geçmektedir. Japonya bu hedef doğrultusunda üzerinde durulması gereken beş stratejik alan belirlemiştir:

  1. Sağlıklı yaşam süresinin uzatılması
  2. Hareketlilik (mobility) devriminin gerçekleştirilmesi
  3. Yeni nesil tedarik zincirinin oluşturulması
  4. Uygun altyapının geliştirilmesi
  5. Finansal teknolojinin geliştirilmesi

Toplum 5.0 hedeflerinin gerçekleştirilmesinde aşılması gereken bazı engeller bulunmaktadır. Aşılması gereken bu engellerden bazıları arasında; yazılım entegrasyonu ve yükseltmesi, iş ağlarının karşılıklı olarak birlikte çalışabilmesi, gerçek zamanlı süreçler ve uygulamalar ışığında senkronizasyon ve daha da önemlisi güvenlik yer almaktadır.

Kaynakça

  1. ^ a b Demirci Celep, Nilgün. "Toplum 5.0: İnsan Merkezli Toplum". tedmem.org. Türk Eğitim Derneği. 5 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  2. ^ Saracel, Aksoy, Nüket, Irmak. "Toplum 5.0: Süper Akıllı Toplum". dergipark.org.tr. Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi. 1 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  3. ^ Eren, Zeynep. "Toplum 5.0 ve Dijital Dünyada Toplumsal Dönüşüm ve Eğitim 5.0". researchgate.net. 1 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  4. ^ "Endüstri 4.0'dan Toplum 5.0'a". endustri40.com. 11 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

<span class="mw-page-title-main">Yapay zekâ</span> insani zekaya sahip makine ve yazılım geliştiren bilgisayar bilimleri dalı

Yapay zekâ ya da kısaca YZ,, insanlar da dahil olmak üzere hayvanlar tarafından, doğal zekânın aksine makineler tarafından görüntülenen zekâ çeşididir. İlk ve ikinci kategoriler arasındaki ayrım genellikle seçilen kısaltmayla ortaya çıkar. Güçlü yapay zeka genellikle Yapay genel zekâ olarak etiketlenirken, doğal zekayı taklit etme girişimleri yapay biyolojik zekâ olarak adlandırılır. Önde gelen yapay zeka ders kitapları, alanı zeki etmenlerin çalışması olarak tanımlar: Çevresini algılayan ve hedeflerine başarıyla ulaşma şansını en üst düzeye çıkaran eylemleri gerçekleştiren herhangi bir cihaz. Halk arasında, yapay zekâ kavramı genellikle insanların insan zihni ile ilişkilendirdiği öğrenme ve problem çözme gibi bilişsel eylemleri taklit eden makineleri tanımlamak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

Siber uzay, terimi bilgisayarların ve onu kullanan insanların İnternet ve benzeri ağlar içinde kurduğu iletişimden doğan sanal gerçeklik ortamını anlatan metaforik bir soyutlamadır. Siber uzay kavramı Türkçede zaman zaman "siber ortam" olarak da kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet</span>

Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları kapsayabilir.

Ekonominin genelde bağlı olduğu alan tarih boyunca, zaman ilerledikçe değişiklik göstermiştir. Yerleşik hayata geçilmesiyle başlayıp gelişen tarım etkinlikleri "Tarım Toplumu"nu doğurmuş; makineleşme, fabrikalaşma gibi gelişmelerle, yani sanayi devrimi ile birlikte de "Sanayi Toplumu" kavramı ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ise "Bilgi Toplumu" kavramının varlığına sebebiyet vermiştir.

Fransız yazar Jean Baudrillard’la birlikte anılan bir düşünce. Baudrillard, elektronik iletişimin yaygınlaşmasının bir sonucu olarak, artık televizyon programlarının ya da öteki kültürel ürünlerin göndermede bulunduğu ayrı bir “gerçeklik” olmadığını ileri sürmüştür. Bunun yerine, “gerçeklik” diye gördüğümüz şey, bu tür iletişimin kendisi tarafından yapılaştırılmıştır. Örneğin, haberlerde verilen şeyler yalnızca ayrı bir olaylar dizisi değildir; bunlar aslında, bu olayların kendilerini tanımlamakta ve oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın yabancılaşma teorisi</span>

Yabancılaşma kavramı, Marx'in teorisinin özellikle başlangıç evresinde belirgin bir önceliğe ve öneme sahiptir. Marx'ın erken yazılarında bu önceliği ve yabancılaşma kavramının çeşitli açılımlarını görmek mümkündür. 1844 Elyazmaları ve Alman İdeolojisi bu noktada anılmaya değer. İki tür yabancılaşmadan söz edilebilir Marx'ın bu çalışmalarında. Bunlardan ilki, doğadan kopuş anlamındaki yabancılaşmadır. İnsan, doğadan koparak kültürel-toplumsal alanda kendine ikinci bir doğa kurmak anlamında, doğaya yabancılaşır. Bu insan oluşu açıklayan niteliğiyle olumlu karşılanan yabancılaşmadır, zorunlu bir süreç olarak anlaşılır. İkinci yabancılaşma ise, bizzat kapitalist pazarın ve kapitalist toplumsal sistemin yarattığı yabancılaşmadır. Bunun sonucu olarak insan kendi doğasına yabancılaşır. Böylece insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir. Anlaşılacağı gibi, yabancılaşma teorisinin Marx'ın İnsanın doğası anlayışıyla yakından ilişkisi vardır. Marx'ın çalışmalarının sonraki dönemlerinde bu kavramı kullanmadığı görülür, ancak bununla birlikte bu kavramın içerdiği perspektifi bir şekilde devam ettirdiği söylenebilir. Meta fetişizmi nosyonunun bir anlamda insanın kendi doğasına yabancılaşmasının kapitalizm içindeki maddi temelini ya da yapısını açıklamaya çalıştığını ve bu açıklamanın içeriğini kapitalist toplumun üretim ve değişim ilişkilerini toplumsal iş bölümü ekseninde birbirleriyle ancak ürünleri dolayımıyla kurup yürüttüklerinin oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.

<span class="mw-page-title-main">Sanal gerçeklik</span> gerçek veya kurgusal bir ortamda bulunmanın bilgisayar tarafından yapılan simülasyonu

Sanal gerçeklik, teknoloji kullanılarak oluşturulan kurgular ile gerçek ve hayalin birleştirilmesidir. Sanal öğrenme ortamları, gelişen teknolojinin eğitim-öğretim ortamlarına dahil edilmesiyle birlikte öğrencilerin öğrenme deneyimlerini zenginleştirmek için tasarlanmış platformlardır. Sanal öğrenme ortamları da teknoloji ile birlikte değişim ve gelişim göstermektedir. Son olarak sanal gerçeklik teknolojilerinin eğitim-öğretim ortamlarına dahil edilmeye hazır durumda olduğu ve eğitsel kazanımlar bakımından yüksek potansiyel taşıdığı görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Toplum</span> aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü

Toplum ya da cemiyet, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluktur. Sosyolojide toplum, onu oluşturan canlıların basit bir toplamından ziyade, farklı biçimler ve özellikler gösterip özgün olan ve nesnel yasalar gereğince insanların maddi üretim içindeki gündelik hayat faaliyetleriyle ve sınıfsal savaşımıyla değiştirilen ve gelişen ilişkilerden oluşan sisteme denir. Bir nevi örgütlenmedir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Georg Simmel</span>

Georg Simmel, Ferdinand Tönnies ile birlikte Alman Sosyolojisi'nin kurucularından biri olan sosyolog, filozof ve eleştirmen.

<span class="mw-page-title-main">Üretim biçimi</span> Ekonomik Teori

Üretim biçimi ya da başka bir deyişle Üretim tarzı, Marksist teoride genel olarak belirli bir tarihsel dönemdeki üretimin niteliğini ya da üretimin karakteristik formunu ifade etmek anlamında kullanılır. Esas itibarıyla üretim sürecinin nihai sonucuyla üretim araçları arasındaki ilişkiyi belirtir. Bu kategori, Marks'ın şekillendirdiği tarih anlayışının temel kavramlarındandır. Kavramın içerimleri farklı şekillerde ele alınıp farklı vurgularla değerlendirilmekle birlikte, genel anlamda, tarihsel gelişmenin Marks'ın formüle ettiği anlamda Materyalist bir şekilde açıklanmasında bu kavram temel bir rol oynar. Ekonomi-politiğe ait bir kavram olmakla birlikte, Marks'ın kuramında bu terim çok daha genel bir kuramsal yapının ögesi durumundadır. Üretim ilişkileri ve üretici güçler kavramları, belirli bir tarihsel andaki ilişkileriyle üretim biçiminin niteliğini belirlerler.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal değişme</span> toplumun yapısının değişmesi

Genel bir terim olarak, kullanım biçimlerine göre "toplumsal değişme"

<span class="mw-page-title-main">Sosyal sermaye</span>

Sosyo-kapital ya da sosyal sermaye, daha önce akademisyen olmayan geleceği öngören birçok yazarın öngördüğü bir gelecek öngörüsü olsa da akademisyenler tarafından bilimsel bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle tam olarak takdir görmemiş olsa da 2008 ortalarında başlayan ekonomik küresel kriz sonrası bu öngörüler üzerine yazılan birçok eser ciddi bir şekilde farklı akademisyenler tarafından incelenmeye ve kabul görme sürecine girmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal tabakalaşma</span> bir toplumda benzer özelliklere sahip nüfus

Toplum biliminde ve diğer sosyal bilimlerde, toplumsal tabakalaşma kavramı hiyerarşik bir düzene ve toplum içerisindeki güç ve refahın bölümlenmesine, bireylerin bu bölümlenmedeki konumlarına atıfta bulunur. Kavram, sosyo-ekonomik bir içerik taşıyan sınıf kavramıyla ilişkilidir ve ekonomik, toplumsal, siyasi ve ideolojik eşitsizlikler ya da farklılıklar temelindeki sosyo-ekonomik koşulların farklı görüngüleri üzerine kuruludur.

Kozmopolitanizm, bireyin insanlık adı verilen büyük komüniteye aitliğini savunan, yerel nitelikteki bağlılığın yerini evrensel bağlılığın aldığı, evrensel düşüncelerin benimsendiği, tüm dünyanın ülke ya da vatan olarak görüldüğü; genellikle bu görüşlerle ilgili etiksel, sosyolojik ve siyasi felsefelerin tanımlanmasında kullanılan bir kavramdır. Bu fikirleri benimseyen kişi kozmopolit veya kozmopolitan diye adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Endüstri 4.0</span> Sanayi Devrimi

Endüstri 4.0, 4. Endüstri Devrimi ya da 4. Sanayi Devrimi terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı'nda kullanıldı. Ekim 2012 yılında ise Robert Bosch GmbH ve Henning Kagermann çalışma grubu oluşturarak hazırladıkları 4. Sanayi Devrimi öneri dosyasını Alman Federal Hükûmeti'ne sunmuştur. 8 Nisan 2013 tarihinde yine Hannover Fuarı'nda çalışma grubu Endüstri 4.0 raporunu sunmuştur.

Sınıfsız toplum, toplumu oluşturan bireylerin statü,mülkiyet veya destekledikleri siyasi birlik gibi özelliklerle eşit olmayan konumlara dağılmadıkları toplum düzeni.

Dijital dönüşüm, toplumsal ve sektörel ihtiyaçlara dijital teknolojilerin entegrasyonuyla çözüm bulmanın ve buna bağlı olarak iş akışlarının ve kültürün gelişmesi ve değişmesi sürecini tanımlayan bir kavramdır. Yaratıcılığı ve inovasyonu merkeze alan dijital dönüşüm, geleneksel metodlardan daha verimli sonuçlar elde etmek için ortaya çıkmıştır. Dijital Dönüşüm, insan ve çevre odağında, teknolojinin sosyolojiyle etkileşiminden ortaya çıkan “yaratıcı yıkımla”, toplumsal olarak yeni bir yönetim, üretim ve yaşam sürecine değişerek dönüşümü olarak da ifade edilebilir.