İçeriğe atla

Toplum

Bilinen ilk sınıflı toplum Sümerlerdir.

Toplum ya da cemiyet, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluktur. Sosyolojide toplum, onu oluşturan canlıların basit bir toplamından ziyade, farklı biçimler ve özellikler gösterip özgün olan ve nesnel yasalar gereğince insanların maddi üretim içindeki gündelik hayat faaliyetleriyle ve sınıfsal savaşımıyla değiştirilen ve gelişen ilişkilerden oluşan sisteme denir. Bir nevi örgütlenmedir.

Toplumların sahip oldukları davranış kalıpları vardır. Bu davranış kalıpları; eylemlerin veya dil, kültür gibi kalıpların kabul edilmesi veya edilmemesiyle oluşur. Bu davranış kalıpları toplumsal norm olarak bilinir. Toplumun sahip olduğu normlar zamanla değişebilir.

Toplumun doğuşu ve gelişimi

Urukagina kanunları, bilinen ilk hukuk metnidir.

Toplum, insanın çalışma temeli üzerinde, hayvansal aleminden kopmasıyla doğmuştur. Bu süreç, doğal gelişen bir süreç olmakla beraber özel mülkiyet hakkı sayesinde gelişmeye başlamıştır. Toplumun gelişimi, ileriye doğru bir değişmeyi (sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik vb. alanlarda) ifade eder. Toplumsal gelişme, toplumsal yapıyı oluşturan birçok öğenin ileriye doğru değişip bir araya gelmesiyle oluşur. Bu öğeler tek başına değil, hep birlikte gerçekleştiği zaman toplumsal gelişmeden söz edilebilir. Toplumsal gelişmeye örnek olarak; yıllara göre milli gelir artışındaki değişim verilebilir.[1][2]

Toplum ve yasa

İnsan veya birey, toplumu egemenliği altında tutmaz, tersine; toplumun sahip olduğu yasalar, insanı veya bireyi egemenliği altında tutar. Toplumun sahip olduğu yasalar; o topluluğa mensup insanların sahip olduğu psikolojik olguları, tarihsel ve politik özel konuları, hukuksal kanıtları ya da manevi, ahlaksal durum veya durumların incelenip üzerinde tartışılmasıyla ortaya çıkar.[1]

Toplumsal düzene bir örnek.

Toplumsal düzen

Bir toplumda kanun ve kurallara uygun olan yapı bütününe verilen ad.[3]

Toplumsal bilinç

Toplumun gündelik yaşamında sahip olduğu görüşleri, kavramları, düşünceleri, siyasal, sanatsal veya geleneksel olguları oluşturan biçimlerin tamamına denir. Toplumsal bilinç, toplumun sahip olduğu veya etkilendiği bir mirastan kaynaklanan davranış ve düşünme biçimlerinin sonucudur. Bunlar, toplumdaki çoğunluk tarafından kabul edilmiştir. Söz konusu bilinç bireyden önce de vardır, bireyden sonra da olmaya devam edecektir. Toplumsal bilinç ayrıca, bir toplumun diğerinden ayıran yegane unsurlardan birisidir.[4]

Toplumsal çıkar

Bireylerin kendi kişisel çıkar arayışlarının mümkün olmasına olanak sağlayan, onları koruyan, beşeri kurum, kuruluş veya kuralların yaşamasına ve yaşatılmasına denir. Liberal Düşünce Topluluğu kurucularından Atilla Yayla, özel mülkiyet haklarının hukuki olarak koruma altında olmasının toplumun faydasına olduğunu, toplumsal düzenin korunmasına, toplumsal hayatın savaşa dönüşmesine engel olduğunu savunur.[5]

Etimoloji

Türkçe toplu "mecmu" sözcüğünden +Im sonekiyle türetilmiştir.[6]

Ayrıca bakınız

  • Toplumbilimi

Kaynakça

  1. ^ a b Tokatlı, Atilla (1978). Sosyalist Kültür Ansiklopedisi. Tomurcuk Matbaası: MAY Yayınları. ss. 2093-2095. 
  2. ^ Yağız, Hülya. "SOSYOLOJİ 4. ÜNİTE – TOPLUMSAL DEĞİŞME VE GELİŞME". 23 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2020. 
  3. ^ Genç, Mehmet. "Toplumsal Düzen Nedir". nedir.org. 10 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2020. 
  4. ^ Biber, Nizamettin. "Toplumsal Bilincimiz Var mıdır? Varsa Nasıldır?". blog.milliyet.com.tr. 8 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2020. 
  5. ^ Yayla, Atilla. "Bireysel Menfaat mi, Toplumsal Menfaat mi?". hurfikirler.com. 22 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2020. 
  6. ^ "Toplum". etimolojiturkce. Erişim tarihi: 26 Kasım 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

Determinizm, belirlenircilik, gerekircilik veya belirlenimlilik evrenin işleyişinin, evrende gerçekleşen olayların çeşitli bilimsel yasalarla, örneğin fizik yasaları ile, belirlenmiş olduğunu ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmelerinin zorunlu olduğunu öne süren öğretidir. Yani öğretiye göre her şey belirlenmiştir ve değişmesi mümkün değildir. Bu görüş başta ahlak felsefesi olmak üzere felsefenin çeşitli dallarının uğraş ve çalışma alanına bir görüştür. Ahlak felsefesindeki "İnsan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?" sorusunu yanıtlamaya çalışır.

Birey, günlük konuşma dilinde genellikle bir tek kişiyi tanımlamak için kullanılan kelimedir. Farklı alanlarda birey sözcüğü, bir kişi anlamından ziyade herhangi bir tek değer, obje veya tanım tanımlamakta kullanılır.

Toplumsal grup, üyeleri arasında etkileşim olan, ortak amaç ve çıkarlara sahip, belirlenen değer ve normları paylaşan insanların birlikteliğini ifade etmektedir. Toplumsal grup, hem sosyal psikolojinin hem de sosyolojinin çalışma konularından biridir. Bununla birlikte, psikologların ve sosyologların toplumsal grubu ele alış biçimleri farklılık göstermektedir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

Etnik grup veya etnisite, kendilerini diğer gruplardan ayıran ortak nitelikler temelinde birbirleriyle özdeşleşen bir grup insandır. Bu nitelikler, ikamet ettikleri alanda ortak gelenekler, soy, dil, tarih, toplum, kültür, ulus, din, fiziksel farklılıklar veya sosyal özellikleri içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Üretim biçimi</span> Ekonomik Teori

Üretim biçimi ya da başka bir deyişle Üretim tarzı, Marksist teoride genel olarak belirli bir tarihsel dönemdeki üretimin niteliğini ya da üretimin karakteristik formunu ifade etmek anlamında kullanılır. Esas itibarıyla üretim sürecinin nihai sonucuyla üretim araçları arasındaki ilişkiyi belirtir. Bu kategori, Marks'ın şekillendirdiği tarih anlayışının temel kavramlarındandır. Kavramın içerimleri farklı şekillerde ele alınıp farklı vurgularla değerlendirilmekle birlikte, genel anlamda, tarihsel gelişmenin Marks'ın formüle ettiği anlamda Materyalist bir şekilde açıklanmasında bu kavram temel bir rol oynar. Ekonomi-politiğe ait bir kavram olmakla birlikte, Marks'ın kuramında bu terim çok daha genel bir kuramsal yapının ögesi durumundadır. Üretim ilişkileri ve üretici güçler kavramları, belirli bir tarihsel andaki ilişkileriyle üretim biçiminin niteliğini belirlerler.

<span class="mw-page-title-main">Altyapı ve üstyapı</span> Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimi

Marksist üstyapı, Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimidir. Biçim bir dereceye kadar nesnel bir dereceye kadar özneldir. Altyapı, üretici güçler ve üretim ilişkilerinden oluşur. Marksist teoride altyapı, üstyapıyı oluşturan kültür, kurumlar, siyasi iktidar ilişkileri, roller, ritüeller, devlet gibi toplumun diğer ilişkilerini ve düşüncelerini belirler. Üstyapı ve altyapı arasındaki ilişkinin diyalektik olduğu, "dünya"daki gerçek varlıklarla arasında bir ayrım olmadığı düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal değişme</span> toplumun yapısının değişmesi

Genel bir terim olarak, kullanım biçimlerine göre "toplumsal değişme"

Sapma davranışı, çoğunluğun onayladığının dışında kalan ayıplanan sapan davranışlarını cezalandırılan bir davranıştır. Sapma davranışlar kültürün içeriği olan örf, adet, gelenek ve sosyal problemler ile yakından ilgilidir. Toplumun çoğunluğu tarafından itirazla karşılanan ve istenmeyen bir takım davranış kalıpları ve olaylar olarak beliren sosyal problemler düzenlenmesi ve giderilmesi gereken sosyal olaylardır. Bunların çıkış nedenleri sosyal oluşumlardır. Sapkınlık, topluluk ya da toplumda insanların çoğunluğu tarafından değerli/önemli kabul edilen verili norm setine uygun olmayan davranış biçimidir. Bu davranış biçimi toplumsal niteliği nedeniyle sosyolojinin araştırma alanına girer. Sapma kavramı yanında açıklanması gereken bir başka kavram da “sapmış” kavramıdır. Sapmış, basit olarak sapma eylemine katılan bir kişi olarak tanımlanabilir. Başka bir ifade ile sapmış, toplumun benimsenmiş standartlarından veya normlarından farklılaşmış kişidir. Sapkın kişiler ortalama kişi ve ortalama davranış çeşitleri ile karşılaştırıldıklarında farklı ve anormal olarak görülürler. Fakat her toplumda çeşitli derece ve biçimlerde anormallikler bulunur. Kişiler aşırı uyumsuz veya göreneklere aykırı olabileceği gibi hukuksal normlara da aykırı olabilir. Hukuk kurallarına uymayan davranışın yaptırımı yasalarda yazılı olarak belirlenmişken, gelenek, görenek, örf ve adetlere uymamanın sapma olarak nitelendirilmesi durumu görelidir. Aynı zamanda sapmış davranışa gösterilen tepki de sosyal gruplara göre farklılaşır. Buna karşılık bazı sapma türleri toplumun tüm üyelerinin tepkisini çekerken, sokağa tükürme gibi bir davranış sapma olarak herkesin tepkisini çekmez). Sapma davranışlar zaman, toplum, sosyal gruplar ve bireyler bakımından görecedir. Neyin sapma olup olmadığına karar vermek çok sayıda değişkenin hesaba katılmasıyla mümkündür. Her sapma davranışı suç olmayabilir. Fakat her suç olarak kabul edilen davranış aynı zamanda sapma davranışıdır. Sapma, sosyal sistemlerde sadece orta düzeyde uyumsuz olabilirler. Fiziki, psikolojik, moral veya kültürel açılardan anormal olabilirler. Ancak böyle bir yaklaşımla açıklama değil sınıflama yapılır. Sapmalar olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır. Olumlu sapma, ideal davranış görüntüleri oluşturan bir sapmadır. Bu toplumun yücelttiği ideal normlara ve kişilerin daha erdemli olarak adlandırdığı davranışlara doğru yöneltilen bir uyumdur. Buna benzer sapma davranışı içinde olanlar, olağanüstü birer kişi ve kahramandırlar. Toplumdaki diğer kişilere örnek olurlar. Bu çeşit insanlar, kahramanlık öyküleri içinde sıkça yer alırlar. Daha çok, ideal davranış kalıpları yönünde bir sapmadır. Bazı kişiler toplumun kabul ettiği davranış kalıplarını aşarlar, bunların üstüne çıkarlar. Normalin dışında alışılagelmiş, yinelenen modelin dışında olduğundan sapkın davranışlardır. Sapma nadiren arzu edilebilir olarak düşünülmesine rağmen, bazen sosyal sistemin istenilen yönde değişmesine ve işlevselliğine yardım edebilir. Sapmanın olumlu etkileri olarak ifade edilebilecek sonuçları aşağıdaki başlıklar altında sıralanabilir).

Toplumsal bütünleşme, sosyoloji veya sosyal bilimlerde, etnik azınlıklar, mülteciler veya toplumları oluşturan ana akım dışında kalan, sosyal haklardan mahrum bırakılmış bir topluluğun veya azınlık gruplarının hareketleridir.

<span class="mw-page-title-main">Norm (sosyoloji)</span> insanların nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen inançlar

Norm, grup üyelerinin belirli bir bağlamda nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallar veya ilkeler bütünü. Toplumbilimciler normları yazılı olmayan ve toplumun davranışlarına hükmeden anlayış olarak tanımlarken, ruhbilimciler ise daha genel bir tanımı benimserler. Sosyoloji'de normlar yazılı ve yazısız olmak üzere ikiye ayrılır. Yazılı normlar resmi normlar olarak da bilinirler. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve kararname gibi şeyler yazılı normlarının kapsamına girer. Yazılı normlar daha çok kamu kurumları ve özel sektörde kullanılır. Yazılı normların yaptırım gücü yüksektir. Yazısız normlar ise resmi olmayan normlardır. Toplum içerisindeki genelgeçer kurallar bütünü olarak da bilinir. Yazısız normların başlıca çeşitleri: töre, örf, adet, gelenek, görenek ve ahlaktır. Yazısız normlara uymayanlar toplum tarafından dışlanma gibi yaptırımlarla karşılaşabilirler. Yazısız normlar, yazılı normların olmadığı yerlerde onun yerine kullanılabilir. Normlardaki temel amaç sosyal kontroldür.

<span class="mw-page-title-main">Dayanışma</span> ortak bir çıkar üzerinde duygu veya eylem birliği

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder. Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür. Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.

Çatışma teorileri, toplumu içindeki farklı gruplar arasındaki eşitsizliklere odaklanarak inceler. Toplumu oluşturan gruplar arasındaki rekabetten kaynaklanan çıkar çelişkisini ele alan, çatışmanın toplumun gelişimi açısından önemli bir yeri olduğunu dile getiren teori. Toplumların genel yapısını çözümleyen bir yaklaşım olarak, işlevselciliğe karşı oluşturulmuştur. İçinde üç kabulü bulundurur:

Toplumsal çözülme veya sosyal çözülme, bir insan topluluğunu oluşturan sosyal ilişkilerin, bütünlüğe zarar verecek biçimde gevşemesi.

<span class="mw-page-title-main">Kurumlar sosyolojisi</span>

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

Sınıfsız toplum, toplumu oluşturan bireylerin statü,mülkiyet veya destekledikleri siyasi birlik gibi özelliklerle eşit olmayan konumlara dağılmadıkları toplum düzeni.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojide sapma</span>

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır. Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.